30 Aralık 2009, 01:33 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Osiris ve Eski Mısır' da Ölüler Kültü-1, Ahmet Girgin Özet: Mısır Nil’ in bir hediyesidir ve Osiris Nil’ i dölledikçe bereket tanrısı olarak gerekeni yapmış; hem bereket saçmış, hem de insanlara medeniyeti öğretmiştir. Yokluğunda karısı İsis Mısır’ ı idare etmiştir. Osiris, daha sonra ölüler krallığını idare etmek üzere yeraltını tercih edince oğlu Horus yeryüzü tanrısı olarak babasının yerini almıştır. Mısır Mitolojisinde ölüler kültü çok önemli bir yer tutar: Ölüm bir son değil, tersine mutluluk olarak nitelendirilen bir tür şekil değiştirme yani transfigürasyondur. Bu nedenle hem mezar, hem ölünün vücudu ölümden sonra da işlevlerine devam edebilecek nitelikte olmalıydılar. Mumyalama bu düşüncenin sonucudur. Ölüler Kitabında ölen kişinin yapacakları en ince ayrıntısına kadar belirtilmiştir. Ayrıca insanın ruhu Ba, tanrı Ra’ nın vücuttaki kutsal yansıması Ka, ve Ra bir üçleme meydana getirirler; Kur’ an’ ın en uzun suresi de, karşımıza Ba-Ka-Ra olarak çıkar… ---------- Genelde Mitoloji denilince akla Yunan ve daha sonra Roma mitolojisi gelir; burada insan kılığındaki tanrılar, bizim gibi yaşar, gruplar / klikler kurar ve birbirleriyle kah güzel güzel, kah kavga ederek, entrikalar düzenleyerek yaşamlarını sürdürürlerdi. Başka bir deyişle Yunan / Roma mitolojilerinin Tanrıları İnsanoğlunun neredeyse bire bir kopyalarıydı.... Halbuki Mısır Mitolojisi, diğerlerinden çok daha karışıktır ve beklenmeyen, düşünülmedik gelişimler gösterir... Burada Osiris Kültünü anlatmadan önce bazı önemli noktaları irdelemem gerekir kanısındayım: ·Mısır, bildiğiniz gibi çok geniş bir ülke; ama yaşayan Mısır bu yüzölçümünün ancak % 5’ ini kapsar ve Nil nehrinin iki kenarında ince bir şerit gibi uzanır. ·Eski Mısırlıların memlekete bakışları da Kuzey’ deki Nil Deltasından Güney’ e doğruydu: yani ortada bulunan Nil Nehri hem akış yönünden, hem de suladığı toprakların bereketi yönünden Mısır’ ı ikiye ayırıyordu: Nehrin kaynağı Güney’ de yüksek dağlarda idi ve suları Kuzey’ deki delta ile Akdeniz’ e karışıyordu. ·Demek ki Yüksek Mısır, genel kanının aksine haritaların alt kısmında gördüğümüz memleketin Güneyiydi ·Alçak Mısır´ ise, memleketin kuzeyindeki Kahire, İskenderiye gibi büyük şehirlerin olduğu Akdeniz tarafıydı. ·Bu durumda sol kıyı, ışığın yayıldığı Doğu’ yu, sağ kıyı ise güneşin battığı ve Osiris’ in idare ettiği ölüler memleketini belirtmekteydi. Heliopolis yaradılış efsanelerine göre Ra, eski Mısır’ ın başkenti olan Thebes bölgesinde başlangıçtaki Sıvı Kaos’ tan ( yani Nu veya Nun ) bir ada şeklinde yükselerek oluşmuştur: başka bir deyişle ilk oluşum okyanus sularının ortasındaki Ra diye adlandırılan tek adadır. Ra tek bir erkek tanrı olduğu için, bazı kaynaklara göre kendi sureti yani Amon’ u çağırarak, bazı kaynaklara göre ise ya masturbasyon yolu ile, veya gözyaşlarından veya tükürüğünün salyasından başka varlıkları meydana getirmiştir. Piramit metinlerine ise göre, Ra “erkeklik organını elleri arasına alıp, fışkırtarak ikizleri meydana getirdi : Şu ve Tefnut .” Adını “kaldırmak” anlamına gelen bir sözcükten alan Şu, Yunan mitolojisindeki Atlas gibi gökyüzünü taşır. Aslında Şu havayı ve Işığı sembolize etmekte ve daha ilerde bahsedeceğim Yer Tanrısı Geb ile Gök Tanrıçası Nut birleşmelerini engellemek için arada bir engel olarak durmaktadır. Şu’ nun hem ikiz kardeşi, hem de karısı olan Tefnut ise daha çok havadaki nemi ve yağmuru sembolize eder. Dikkat edilirse, şu ana kadar bahsettiğim tüm Tanrılar hep su ile ilintilidirler: · Önce sıvı kaos : Nu · Sonra Okyanuslardan meydana gelen Ra · Ra çocuklarını ya gözyaşı, ya salya veya meniden yani sıvılardan oluşturması. · Tefnut ise havadaki nemin ve yağmurun Tanrıçası olması Buradan da anlaşılacağı üzere Mısır’ da eksikliği çok hissedilen su, Mısır Mitolojisinde de tüm kendi ağırlığını hissettirmektedir. Şu Tefnut çiftinden iki tanrısal varlık doğar: Bunlar Geb ve Nut’ tur. Erkek olan Geb Mısır toprağını, daha genel olarak da yeryüzünü temsil eder. Dişi olan Nut ise gökyüzüdür. Burada Mısır mitolojisinin Hint-Avrupa mitolojilerinden farkını görürüz. Hint-Avrupa mitolojilerinde genelde yeryüzü dişidir. Halbuki Mısır’ da Toprak erkek, O’ nu saran gökyüzü dişidir. Zaten lahit kapaklarının iç yüzlerinde ana gökyüzü Nut kollarını açmış olarak mumyayı sarıp korumaktadır. Geb ve Nut’ tan ise dört tanrı doğar : Osiris , Isis , Seth ve Nephthys . İşte bizim irdelemek istediğimiz konular burada başlıyor... ---------- Bu konuda Plutark’ ın “ Isis ve Osiris “ adlı eserinde ilginç bir mitos vardır. Plutark asıl söylenceye sadık kalmasa da, anlatımı doğa olaylarını açıklaması açısından önemlidir. Efsaneye göre Ra’ nın karısı Nut, Geb’ i kendisine aşık eder ve ondan hamile kalır. Bunun üzerine Ra, Nut’ a bir ceza verir ve ona yılın hiç bir ayında ve gününde çocuk doğuramayacağını söyler. Geb ‘ ten çocuk sahibi olmak isteyen Nut çareyi Thot’ tan yardım istemekte bulur. ( Burada da bir parantez açıp tanrı Thot’ un kim olduğundan kısaca bahsetmek gerekir: Thot kısaca Yunanlıların Hermes’ i, Romalıların Mecure’ ü, Yahudilerin Enoş’ u veya Müslümanların İdris’ idir ). Nut’ a Yardım etmek isteyen Thot Ay tanrıçası Selene’ ye gider ve onu tavla oynamaya davet eder. Tanrıça bu oyunu kaybederse aydınlık bölümlerinden yetmiş ikide birini Thot’ a verecektir; tabii oyunu Thot kazanır. Selene ise, söz verdiği gibi ışığının yetmiş ikide birini Thot’ a verir. Thot da tanrıçadan aldığı ışıktan beş gün yaratır ve bu günleri 360 günden oluşan Mısır yılına ekler. Böylece Nut, hiç bir yıla ve aya ait olmayan bu beş günde doğum yapabilecektir. Bahsettiğim beş günde Nut’ un beş çocuğu olur. · Osiris birinci günde , · Horus ikinci günde, · Seth üçüncü günde , · İsis dördüncü günde ve · Nephtys beşinci günde doğarlar. Osiris doğanlar içinde en büyükleri olduğu için, Geb gökyüzüne çıktıktan sonra, Mısır toprakları üzerinde hüküm sürme hakkı ona ait olur. ( Osiris adı aslında Mısır dilinde Usir olan tanrının adının Yunanca’ ya uydurulmuş şeklidir. Osiris Yunanlılar tarafından Dionysos ve Hades ile bir tutulmuştur. ) Osiris’ in tahta geçtikten sonra ilk yaptığı işlerden biri, ilkel bir hayat süren Mısır’ lıları uygarlaştırmak olmuştur. Osiris onlara ilk tarım araçlarını yapmayı, toprağı işlemeyi, buğdayı ve üzümü yetiştirmeyi, ekmek, şarap ve bira yapmayı öğretmiştir. Ayrıca ilkel Mısır’ lılara ilk defa tapınak inşa etmeyi ve tanrılara tapınmayı öğreten ve dini törenleri düzenleyen de Osiris’ tir. Osiris, doğal kaynaklara hükmetmekte, onunla birlikte rüzgarlar esmekte, ekinler yeşermekte ve hayvanlar yetişmektedir yani başlangıçta Osiris bir doğa tanrısıdır. Osiris Mısır’ ın uygarlaştırdıktan sonra, bütün dünyayı da medenileştirmek için, tahtı kardeşi ve aynı zamanda da karısı olan İsis’ e bırakır ve yanında veziri Thot ve Anubis ile birlikte sefere çıkar. ( Eski Mısır’ da Anpu diye adlandırılan Anubis, mitolojiye göre, ölülere Öteki Dünya’ nın yolunu gösteren çakal başlı varlıktır. Piramit metinlerinde, Anubis Ra’ nın oğlu, bazı metinlerde ise Osiris ve Nephtis’ in oğlu olarak geçer. Bu efsanede Anubis, insanların eğitiminde önemli rol oynayan bir varlık olarak karşımıza çıkar. Halbuki aslında Anubis, Osiris’ in ölümünden sonra onun “vücudunun” korunması işini üstlenmiştir. İlk görevi Ölü Osiris’ in vücudunu korumak olan Anubis, zamanla Osiris’ in cenazesi ile olan ilgisinden dolayı ölü kültleriyle ilgili bir özellik kazanmış ve mumyalama ve ölünün yargılanması sırasında yol gösterme gibi görevleri de üstlenmiştir. ) Dönüşünde, İsis’ in başarılı yönetimi sayesinde, Osiris ülkesini çok iyi durumda bulur. Ancak bu dönem uzun sürmez. Tahta geçmeyi arzulayan, fakat Osiris’ in yokluğunda dahi hüküm süremeyen Seth, Osiris’ i yok etmek için kırk iki kötü niyetli kişiyle beraber bir plan hazırlar. Bu plana göre Seth, Osiris’ in ölçülerine göre bir sandık yaptırırak değerli taşlarla süsletir. Daha sonra Seth büyük bir yemek verir ve Osiris’i de çağırır. Osiris hiç bir şeyden şüphelenmeyerek yemeğe gider. Yemek sonunda Seth, sandık kimin ölçülerine uyarsa, o kişiye sandığı hediye edeceğini söyler. Denemek için herkes sırayla sandığın içine yatar. Sıra Osiris’ e gelince, Seth yardımcılarıyla sandığı çiviler, eritilmiş kurşunla lehimler ve Nil nehrine atar. İsis bunu duyunca çok üzülür ve Osiris’ in kapatıldığı sandığı aramaya çıkar. Bu arada Osiris’ in kapatıldığı sandık, Fenike’ ye, Byblos kentine kadar sürüklenmiş ve burada karaya vurmuştur. Karaya çıktığı yerde ise süratle büyüyen bir ağaç, sandığı gövdesinin içine almıştır. Byblos Kralı Malkandros bu ağacı gördüğünde hayran kalır ve ağacı kestirerek sarayına sütun olarak diktirmeye karar verir. Ağaç kesildiğinde ise çok güzel bir koku çıkarır. Bu olay Isis’ in kulağına kadar gelince, İsis durumu anlar ve Malkandros’ un sarayına gider. Burada önce Astarte’ nin çocuğunun dadısı olur. İsis bir gün çocuğu ölümsüz kılmak ister ve bu amaçla çocuğu ölümsüzlük ateşine batırır. Bunu gören kraliçe çığlıklar atarak İsis’ i engeller ve İsis kendini tanıtmak zorunda kalır. Daha sonra İsis Kral Malkandros’ dan izin alarak ağacın gövdesini açar ve içinden sandığı alır. ---------- İsis sandığı Mısır’ a geri getirir ve, Buto şehrine, oğlu Horus’ un ziyaretine giderken güvenli zannettiği bir yere saklar. Gece dolunayda avlanan Seth ise sandığı bulur, Osiris’ i tanır ve Osiris’ in bedenini 14 parçaya ayırarak parçaları Mısır toprakları üzerine dağıtır. Bunu duyan İsis papirüs ağacından bir tekneyle bütün Mısır’ ı dolaşarak Osiris’ in parçalarını toplar ve parçaları her bulduğu yere bir tapınak diker. Bu yüzden Mısır’ ın bir çok yerinde, içinde Osiris’ in cesedinin bulunduğu söylenen bir çok tapınak vardır. İsis ve Nephtys, Ra’ dan Osiris’ in canlandırılması için yardım isterler; Ra yardım için Thot ile Anubis’ i görevlendirir, bu ikisi Osiris’ in parçalanmış bedenini birleştirip bantlarla yapıştırırlar ve böylece tarihte ilk mumyalama işlemi gerçekleşmiş olur....Yalnız bir parça eksiktir : Osiris’ in erkeklik organı. Phallus’ un da çamurdan bir kopyasını yaparlar ve Osiris canlanır.... İsis kocasıyla ilişkiye girerek oğulları Horus’ u doğurur; ama Seth’ in oğluna bir kötülük yapacağından korkan İsis, aynı Hz. Musa’ ya yapıldığı gibi, bir sepet örerek Nil Nehri’ nde oğlunu saklar... Horus büyüyünce Seth’ i yener ve canlılar dünyasının tanrısı olur... Ama bu döğüş sırasında bir gözünü kaybeder ve Thot O’ na bir gözünü verir. Osiris ise artık bu dünyada yaşamak istemez ve ölüler ülkesinin hükümdarı olmayı tercih eder. Anubis’ te O’ nunla birlikte gidecek ve yargılaması için ölüleri Osiris’ e getirecektir.
__________________ Rüzgarda savruk, Başına buyruk ~ | |
|
Etiketler |
ahmet, da, eski, girgin, kultu1, kültü1, misir, mısır, oluler, osiris, ve, ölüler |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Osiris (mısır tanrısı) | PySSyCaT | Felsefe | 4 | 24 Ocak 2016 20:11 |
Eski Mısır Dini | PySSyCaT | Diğer Dinler | 0 | 05 Ocak 2016 09:54 |
Mısır'ın Ölüler Kitabı | Swat | İslamiyet | 0 | 10 Aralık 2014 17:44 |
Mısır Ölüler Kitabından Bir Parça: Ani papirüsü. | Düş | Kültür ve Sanat | 0 | 13 Ağustos 2012 23:07 |
Mısır'ın ölüler kitabı | Frozen | Esrarengiz Olaylar | 0 | 22 Mart 2011 23:09 |