12 Mayıs 2014, 17:11 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Müziğin Filozofların Düşünceleri Işığında Tarihsel Gelişimi 20 nci yüzyıl başlarında müziğin tanımlayıcı özelliğinin titreşimlerdeki düzenlilik olduğunu, bu özelliğin müziğe kesin bir ses perdesi kazandırarak “gürültüden” ayırt edilmesini sağladığı genel kabul gören bir görüştü. Geleneksel müziğin bu tür bir nitelemeye uymasına karşılık, “gürültü”nün bile kompozisyonda bir müzik öğesi olarak kullanıldığı 20. Yüzyılın ikinci yarısında, bu düşünce geçerliliğini yitirmiştir. Ayrıca ton, müziğin ritim, tını (ses rengi), doku ve orkestra düzenlemesi gibi temel ögelerinden yalnızca biridir. Elektronik aygıtlarda bazı bestecilere, yorumcunun geleneksel rolünü ortadan kaldıran yapıtlar yaratma, insanın üretemediği sesleri doğrudan banda kaydetme gibi olanaklar sağlamıştır. Doğu kültüründe ve eski Yunanda müzik: Hint uygarlığı müzikle iç içe gelişmiştir. Veda ilahileri buna örnektir. Yüzyıllar boyunca bu sanat melodi ve ritim açısından karmaşık bir yapı kazandıkça dinsel metnin düzeni yada öykünün ana çizgileri yapıyı belirlemeye başlamıştır. Hint müziğinde Batılı anlamda vokal yada çalgısal bir anlayış yoktur. Dikey akorlu bir armoni anlayışı ise (aynı anda tınlayan seslerin oluşturduğu çokseslilik) Güney Asya müziğinde hiçbir zaman gelişmemiştir. Oktav, Batı müziğindekinden daha çok bölüme ayrılmıştır. Doğu müziğinde melodi de Batıda olduğunda çok daha karmaşıktır ve doğaçlama daha önemli yer tutar. Çin müziği de geleneksel olarak törenlerde yada bir anlatının destekleyicisi olarak kullanılagelmiştir. Konfüçyüs, düzenli bir ahlak evreninde müziğe önemli bir işlev yüklemiştir. Müzikle devletin biribirinin yankısı olduğuna inanmış, devleti yönetme becerisinin ancak müziği kavrayabilen üstün insanlarda bulunabileceğini ileri sürmüştür. Eski yunan kültüründe müziğin önemli yer tuttuğu bilinmekle birlikte, yalnızca 11 müzik parçasının notaları günümüze ulaşmıştır ve bunları seslendirmek için de gerekli anahtar elde yoktur. Müzik konusunda kuramsal düşünceler üreten Yunanlıların bir nota sistemleri de vardı. Buna karşılık mousike terimi çok geneldi, Musa’ların koruması altındaki her sanat yada bilim dalı için kullanılıyor, dolayısıyla beden eğitimi dışındaki her şeyi kapsıyordu. Akustiğin temelini kuran Pythagoras’a göre müzik, matematiğin bir parçasıydı. Yunanlıların akustik açısından bir sesin yüksekliği ile telin uzunluğu arasındaki ilişkiyi matematiksel olarak saptamışlardı. Platon’da Konfüçyüs gibi müziğe ahlakın bir parçası olarak baktı. Müziğin çeşitli zaman ve durumlarda insanlar üzerinde yarattığına inandığı çeşitli etkiler nedeniyle hemen her modun uygun zaman ve durumlarda kullanılması, bazı modların ise zararlı etkilerinden dolayı hiç kullanılmaması gerektiğini öne sürdü. Yalın müziği yeğleyen Platon’a göre de göksel uyum müzikte yankılanır, ritim ile melodi gök cisimlerinin devinimlerini taklit eder, böylece evrenin ahlaksal düzenliliğini yansıtırdı. Dünyevi müzikse kuşkuluydu; bazı modlar tehlikeli duyumsal nitelikler taşıdığından sıkı bir sansür uygulanmalıydı. Aristoteles, Platon’un dünyevi müziği idealin gölgesi olarak ele alışını ileri götürerek mimesis (taklit etme) ile açıkladı. Bununla birlikte müzik, evreni de dile getirebilirdi. Müziğin insan karakterini biçimlendirebilme gücü taşıdığı kanısına karşın Aristoteles, mutluluk ve hazzı hem bireyin, hem de devletin değerleri olarak kabul etmişti. Yalnızca müzik konusunda kuramsal bilgi sahibi olanlar ile müziği üretenler arasında ayrım yapıyor, müzik yapmayan insanların başkalarının yaptığı müziği yargılayamayacaklarını savunuyordu. Aristoteles’in öğrencisi olan ve müzikle ilgili çok önemli kuramsal metinler yazan Aristoksenos, dinleyiciye büyük önem veriyordu. Matematik ve akustik düşüncelere karşı müziğin duygusal boyutunu vurguladı ve işitme duyusuna olduğu kadar akla da seslendiğini belirtti. Epikurosçular ile Stoacılar müzik ve işlevi konusunda daha doğalcı bir görüşteydiler. Müziği iyi yaşamanın yardımcı bir öğesi olarak görüyorlardı. 3. Yüzyılda yaşayan Empirikos, müziğin kendi dışında hiçbir anlamı olmayan bir tonlar ve ritimler sanatı olduğunu öne sürdü. Müzik konusunda Platon’un düşüncesi bin yıl kadar etkili oldu. Yunan düşüncesi 20. Yüzyılda da müziğin ahlaksal yaşamda rol oynadığı, sayısal olarak açıklanabileceği, özel etki ve işlevler taşıdığı ve duygularla ilintisi bulunduğu yolundaki gözlemlerde hala etkisini duyurmaktadır
__________________ Kırk yılda bir gibisin... | |
|
Etiketler |
düşünceleri, filozofların, gelişimi, işığında, müziğin, tarihsel |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Aöf 3. Sınıf Sosyal Politika - Sosyal Politikaların Tarihsel Gelişimi Konu Özeti | Violent | AÖF ders notlari | 0 | 16 Şubat 2014 14:55 |
Psikolojinin Tarihsel Gelişimi Hakkında | Rhytia | Felsefe | 0 | 14 Haziran 2012 22:27 |
Psikolojinin Tarihsel Gelişimi | Rhytia | Felsefe | 0 | 14 Haziran 2012 22:27 |
Psikolojinin Tarihsel Gelişimi | Sır | Felsefe | 0 | 14 Mayıs 2011 16:08 |
Çocuğun Normal Gelişimi ve Gelişimin Aşamaları - Kız ve Erkek Çocuklarda Boy Gelişimi | Ecrin | Aile Evlilik ve Çocuklar | 0 | 09 Nisan 2011 23:44 |