28 Mart 2009, 19:45 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Sinay(sina) dağı ve tora'nın kabulü SİNAY(SİNA) DAĞI VE TORA'NIN KABULÜ Pesah, çoğu zaman özgürlük bayramı olarak anlatılır. Liberal demokrasilerde, özgürlük sık sık, yanlış anlaşılarak başta sıkı bir otorite olmadan, insanların istediği her şeyi yapabilmeleri olarak açıklanır. Fakat bu Yahudiliğin ve Tora’nın özgürlüğü açıklama biçimi değildir. Yahudiliğe göre özgürlüğü en iyi açıklayan cümle şudur: “ Firavunun hizmetkarları olmayan Tanrı’nın hizmetkarlarını övün” Özgürlük, Sina Dağında durabilmek ve belli bir sorumluluğu üstlenmek için, baskıcı bir otoritenin etkisi altından kurtulmaktır. Sina Dağı’nda neler olmuştur ? Bunu basitçe cevaplarsak, her Yahudi insan – her kadın, erkek ve çocuk-Tanrı’yla karşılaşmıştır. Bu tüm insanlık tarihinde eşi görülmemiş bir olaydır. Tora’nın Şemot – Çıkış bölümünde (4: 33) böyle bir olayın başka hiçbir yerde gerçekleşmediği yazar. Bütün tarih kitaplarını kontrol edebilirsiniz ama hiçbir yerde Tanrı’nın tüm insanlığa konuştuğu başka bir zamana rastlayamazsınız. Tanrı’nın insanla buluştuğunu iddia eden ,tarihteki diğer söylemlerin hepsinde ya sadece tek bir insanın ya da en fazla başlangıç olacak küçük bir grubun deneyiminden bahsedilir. Mesela, İslam dini, Tanrı’yabir mağarada rastlayıp , öğretilerini Kur’an yoluyla aldığını söyleyen Muhammed tarafından kurulmuştu. Tüm insanların Tanrı’yla karşılaşması fikri , sadece Yahudiliğe özgü bir olgudur. Ve aksi iddia edilemez bir şeydir. Mesela , dün gece Tanrı’yı gördüğümü ve onunla konuştuğumu söyleyebilirim ve eğer yeterince karizmatiksem ve konuştuğum kişiler de yeterince safsa, benim peygamber olduğuma inanabilirler. Fakat hiçbir zaman birisini , görmediklerini bildikleri bir şeyi görmüş olduklarına ikna edemem. Yahudilerin , binlerce yıldır Toralarına bağlı kalmalarının nedeni , mucizeler ve doğaüstü güçler değil , her birinin Sina Dağı’nda durup Tanrı’nın konuşmasını duymuş olmaları ve bu olayı nesilden nesile tarih boyunca aktarmalarıdır. Yahudi insanların hayatta kalmalarını , şalşelet akabala’nın hikayesi- yani Tora’nın nesilden nesile aktarılmasının hikayesi oluşturacaktır. YENİ BİR ULUS DOĞUYOR. Sina Dağı’nda, Yahudiler bir ulus haline geldiler. Yine, bu olay, Yahudiler’in tarihinde bizlere çok şey ifade eden, benzersiz bir olaydır. Bu olayı benzersiz kılan nedir? Peki , Fransızların nasıl ‘Fransız ‘olduklarını bir düşünelim. Birden hepsi bir sabah kalkıp beyaz şarabı, mavi peyniri sevmeye karar verip Fransızca konuşmaya mı başladılar ? Hayır. Bu çok uzun bir süreçti aslında. Diğer tüm milletlerde olduğu gibi, bu süreç belli bir coğrafyada ,belli bir süre yaşadıktan sonra ortak bir dil ve ortak bir kültür oluşturmuş , benzer bir tarihsel geçmişten gelen insanları kapsamaktadır. Zamanla, bu insanlar; politik bir sistem ve başında kral bulunan bir hükümet oluşturmuş, sınırlarını belirlemiş , bayrağını asmış , para basmış ve kendilerine ‘Fransız ‘ demişlerdir. Yahudiler için, millet olma süreci, kendi topraklarının dışında başlamıştır. –aslında herhangi tarihsel ve kültürel birikimin yok edilmek istendiği bir anda başlamıştır.- Yahudiler, İsrael Devleti’yle olan bir bağlılık sonucu bir ulus haline gelmediler. Bir grup kaçmış köle, Sina Dağı eteklerinde Tanrı’yla “ Yapacağız ve dinleyeceğiz “ diye yalvararak , yani Tora’nın isteklerini yerine getirmeye ve zamanla beraberinde gelecek görevleri de yerine getirmeye söz vererek bir millet haline geldiler. Tıpkı Avraam’ın nesiller önce söylediği gibi, “ Ben yaşamayı seçtim, ve Tanrı için gerekirse ölmeyi de..” ve Avraam’ın şimdiki nesli de aynı bağlılığı göstermişlerdi. Bu Yahudiler’in nasıl İsrael ulusu haline geldiklerini anlatır. Aynı zamanda, Yahudiliği neden sadece bir din olarak nitelendirmediğimizi açıklar – Yahudilik ulusal bir kimliktir. Yahudi olmak, Hristiyan olmakla aynı şey değildir. Hristiyanlık tamamiyle dinsel bir inançtır. İngiliz, Amerikan, Fransız olup aynı zamanda Hristiyan da olabilirsiniz. Ama Yahudiler böyle olamaz. Yahudiler, tabii ki yaşadıkları ülkenin vatandaşları olabilirler , diğer herkes gibi giyinip davranabilirler , fakat her zaman için kendileri ve diğer insanlar onların farklı olduğunu bilirler. Eğer, Yahudiler, bunu reddetmeye kalkışırlarsa , geri kalanlar bunu her zaman onlara hatırlatacaklardır. Yahudi olmak, ayrıcalıklı bir ulusun , toprağa , dile , ortak bir tarihe ve dünyasal bir göreve sahip olan bir ulusun parçası olmak demektir. En önemlisi, Yahudiler’in Tanrı’yla sadece ruhani / dini bir yönden ibaret olamayan bir ilişkisi de söz konusudur. – Bu dünyayı algılayış biçimidir –hayatın her saniyesini nasıl yaşayacağımızı bize açıklayan, dünyada benzeri bulunmayan bir şeydir. Yahudi ulusal kimliği , Yahudiler’in görevlendirildiği ve bu görevi kişisel ve ulusal olarak başarmada rehber niteliğine sahip Tora’nın kurallarıyla uyum içinde olacak belli bir yaşam şekliyle tanıştıkları Sina Dağı’nda kazanılmıştır. NİHAİ YAZICI Tanrı, kendini ilk kez ‘ hissettirdikten ’ sonra, Moşe, , Tanrı’yı dinlemek ,onunla konuşmak ve Tanrı’nın kendisine yazdırdığı Tora’nın 613 emri ( Emirler 10 Bildirinin içindeydi- daha sonradan 10 Emir denecektir. ) ve bu emirleri uygulayabilmek için dikkate alınacak esasları ( Sözlü Kurallar olarak geçer ) yazabilmek için 40 gününü Sina Dağı’nda geçirdi. Sözlü kuralların ilk önce verildiğine dikkat edin. Sözlü Kurallar da Yahudiler için son derece önemliydi. Hristiyanlar, Yahudiler’in yazılı kanunlarını almışlardır – Tora’yı ve Tanah’ın diğer İbranice bölümlerini – fakat sözlü kanunlar tamamen Yahudiler’e özel kalmıştır. Çünkü bizlere, Yahudi olarak nasıl yaşamamız gerektiğini söyleyen Sözlü kanunlardır. Sözlü kanunun ne kadar önemli olduğunu tam olarak vurgulayamıyorum. Birisi, bu kanunlar olmadan Yahudi olarak yaşayamaz. Yahudi tarihinin ileriki aşamalarına bakıp Yahudilerdeki farklı kesimleri inceleyince, bu kanunlar çok önemli bir hale gelecek. Yazılı Kanun, Yahudiler’in çölde dolaştıkları 40 yıl içinde tamamlanmıştı ve bu sırada Tanrı , Moşe’ye yazdırıyordu. Tora’da , çöldeki yaşamlarında ilerde neler olacağını açıklayan birçok bölüm vardır ki bu da yazılı bölümün Sina Dağı’nda verilmediğini gösterir. Yoksa, yapılanlar insanların kendi seçimleri olmazlardı. Her ne kadar Tora, - Bereşit, Şemot, Vayikra, Bamidbar , Devarim- Moşe’nin beş kitabı olarak bilinse de , bu kitapların yazarı Moşe değildir. Moşe, sadece yazıcıydı. Moşe’ye yazdıran Tanrı idi. Fakat, Moşe’nin diğer peygamberler arasında eşi benzeri olmadığı Tora’da tekrar tekrar yazar ve bu çok da açıktır. Bir daha, İsrael’de Allah’ı yüz yüze tanıyan hiçbir peygamber çıkmamıştır ( Devarim : 34:10) Peygamberlik, bir insanın ruhani gerçekte daha üst bir boyuta çıkması demektir ve tabii ki bu boyut da peygamberin doğrudan İlahi ile olan tecrübesi sonucunda belirlenir. Birçok peygamber bir görüntüyle karşılaşmışlar ve bu görüntüyü kelimelerle ifade etmeye çalışmışlardı. Allah’ın kendisiyle konuşmasında Moşe’nin peygamberliği benzersizdi. O, Allah’ı direkt olarak duymuştu. Tora da doğrudan doğruya yazdırılmış bir kitaptır . Moşe’nin 5 kitabının Yahudilikteki diğer kitaplar arasındaki eşsiz yerinin ve Yahudi dünyasındaki tartışılmaz otoritesinin nedeni budur. Elinde 10 Emir tabletleriyle aşağı inen Moşe, gördükleri karşısında öyle şaşırır ki , tabletleri yere düşürür.Dağın eteklerinde, birkaç hafta evvel, Allah ile ilişkide olan Yahudiler, şimdi , kendi yaptıkları bir puta tapıyor, daha henüz verilmiş Tora kanunlarını çiğnemiş oluyorlardı. Bu rezaletin günü, sonsuza kadar İbrani takviminde işaretli kalacaktı: 17 Tamuz. Bu günde, tarihin ilerleyen aşamalarında Babilliler ve Romalılar Yeruşalayim’in duvarlarını, ,hem 1. hem de 2. Tapınağı yıkmadan evvel yerle bir edecektirler. Altın Buzağı ile neler olduğunu ve Tora’nın Yahudiler’i bu günahları yüzünden neden son derece katı bir biçimde eleştirdiğini incelememiz gerekmektedir. Aslında bu olayla, Tanrı’nın Yahudiler’e olan bakış açısı da ortaya çıkmış bulunmaktadır. Tüm Yahudi milleti, Tanrı’yı duyup İnsanlık tarihinde daha önce görülmemiş benzersiz bir tecrübe yaşadıktan sonra, Moşe dağa çıkmış, orada 40 gün kalmış ve geri döndüğünde bir putun etrafında dans eden insanlarla karşılaşmıştır. Şimdi , eğer ben kainatın yaratıcısı İlahi Tanrı ile karşılaşsaydım ve bana “ Ben senin Tanrı’nım! Başka tanrılara tapmayacaksın 1” dediğini duysaydım, altın bir buzağı etrafında dans edecek kadar aptallık yapmazdım. Peki, hikayenin bu kısmında olup biten nedir? Bu Tora’yı doğru okumayı bilmemiz gereken klasik bir yerdir. Doğru okumadan kastım, ideal olarak İbranice, ve mutlaka açıklamalarıyla birlikte okunmasıdır. Basit metinle birlikte giden açıklamalar her zaman incelenmelidir. Moşe, dağdan indiğinde, 3 milyon Yahudi’nin hepsi de altın buzağıya tapıyorlar mıydı? Hayır. Tora’nın Şemot - çıkış bölümü 32:28- bu insanların toplam 3,000 civarı olduğunu söyler. Bunların çoğu da 10 Beladan çok etkilenip Yahudiler’le birlikte Mısır’dan çıkan karışık halklardandır. Bu da Yahudiler’in %0.1’inin katıldığını , %99.9’unun bu işlere hiç katılmadığını gösterir. Fakat,Tanrı’nın tepkisi, tüm millete kızgın olduğunu açıkça ifade eder. KESİN STANDARTLAR Tanrı, Yahudiler’i çok yüksek bir standartta tutar çünkü onlar, insanlık tarihinde çok büyük bir sorumluluk üstlenmişlerdir. Yahudiler olmadan , dünya mükemmel bir hale gelemez ve, Allah korusun, eğer Yahudiler bir hata yaparlarsa, sadece onlar değil, tüm insanlık bundan zarar görecektir. Buna bağlı olarak, Tora da bazı önemli prensipleri vurgulamak için çok eleştirel bir dil kullanır: 1. Sizin sorumluluk düzeyiniz, bilgi düzeyinizle belli olacaktır. Gücü elinde bulunduran insanların hatalarının sonuçları ciddi olacaktır. 2. Sorumluluk düzeyiniz, sizlere duyulacak güveni de belirleyecektir. Ne kadar büyükseniz, kararlarınız o kadar etkili olur, bu yüzden çok yüksek standartları hedeflemelisiniz. Sina Dağı’nda, Yahudiler’e tüm dünya için bir sorumluluk verilmişti. Ve bu prensipler de Allah’ın Yahudiler’e karşı eleştirilerini ortaya koymakta ve neden bu kadar güçlü olduğunu açıklamakta. Burada, Tora’nın bir başka temel fikrini de öğrenmiş oluyoruz. –Her Yahudi , bir başka Yahudi’den sorumludur. İsrael ulusu bir vücüt, bireyler de bu vücudu oluşturan hücrelere benzerler. Eğer, vücudun bir bölümü yanlış bir şey yaparsa, tüm vücut bundan sorumlu tutulur. Yahudilik, bize , ya problemin bir parçası olduğumuzu ya da çözümün bir parçası olduğumuzu öğretir. Bizim de çözümün bir parçası olmamızı gerektiren yasal bir zorunluluğumuz vardır. Çekimser olmak bir çözüm yolu değildir. Yahudi tarihi boyunca bu konu tekrar tekrar Tora’da vurgulanır. Küçük bir grup Yahudi, bir hata yaptığında ,eğer geri kalanlar onları durdurmazsa , hepsinin sorumlu tutulmasını sebebi budur. SONUÇ Moşe, geri döndüğünde altın buzağı olayının sonuçlarıyla çok uğraşmak zorunda kalmıştı. Putu kırmış, çevresine bağlılıklarını devam ettiren Levitleri toplamış ve sorumlu olanları ortadan kaldırmıştır. ( Burada farkettiğiniz gibi, Tora liberal bir kitap değildir. Allah’ın birçok lütufları ve iyilikleriyle doludur fakat aynı zamanda yanlış yapanların sonunun ciddi olduğunu da vurgular. ) Moşe, 1 Elul’de tekrar Sina Dağı’na çıkar– Roş Hodeş Elul, Yahudi yılının başlangıcı olan 1 Tişri’deki Roş Aşana’nın 1 ay öncesidir. – Dağda yine 40 gün kalır ve aşağıya ikinci tabletlerle iner, bu daTanrı’nın Yahudiler’i tamamiyle affettiğini kesin bir gösterir. Moşe’nin geri geldiği gün hangi gündür? Yom Kipur… Bütün Yahudi bayramları , belli bir tarihsel olaylarla bağlantılıdır. Bu olaylardan her biri, bayramlara ruhani bir güç katarlar. Yom Kipur’da ‘Teşuva’’nın ruhani gücünü alırız. – tövbe etmenin, pişmanlık duymanın, Tanrı’ya geri dönmenin ve insanlarla olan ilişkilerimizi düzeltmenin önemini kavrarız. Bağışlayıcılığının işareti olarak, Allah, Moşe’ye ,her zaman Yahudi milleti arasında yaşayacağını ve onlara ‘evinin ‘nasıl inşa edileceğini söyleyeceğini belirtir. “Benim için bir tapınak yapacaklar ve ben, onların arasında yaşayacağım “ ( Şemot 25:8) Bu emrin ardından, Tora, birçok bölümde bu taşınabilen tapınağın nasıl inşa edileceğine dair ayrıntılı bilgileri çerir. Bu kutsal yer, bahçeyle çevrili geniş bir çadırdan oluşacaktı ve buna ‘ Toplanma Çadırı’-Tebernacle - denecekti .Bahçenin içinde kurbanların sunulacağı bir sunak bulunacaktı. Çadırda iki oda olacaktı. Dıştaki odada yedi kollu bir şamdan ,üstünde 12 somun ekmek olan bir masa ve bir sunak olacak, İç odada ise Ahit sandığı bulunacak ve burası – Kutsalın kutsalı- olarak isimlendirilecekti Alıntı. | |
|
Etiketler |
dağı, dagi, kabulu, kabulü, sinaysina, toranin, toranın, ve |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Türker Tora - İnat | daiSy | R, S, Ş, T | 0 | 08 Şubat 2017 08:52 |
Bahtiyar Vahabzade - Tora Düştü Keleğinden Dünyanın | AftieL | Şairler ve Şiirleri | 0 | 08 Ağustos 2014 01:16 |
Murat Dağı - Murat Dağı Coğrafik Özellikleri | Liaaa | Genel Coğrafya | 0 | 11 Temmuz 2012 19:08 |
Şükrü Sina Gürel (Şükrü Sina Gürel Kimdir? - Şükrü Sina Gürel Hakkında) | Zen | Tarih / Siyaset | 0 | 20 Şubat 2012 22:29 |
Mezopotamyadaki Tora Merkezlerinin 500 Yılı | YapraK | Musevilik | 1 | 18 Nisan 2009 16:46 |