31 Mart 2012, 15:33 | #11 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: 30 Saniyede Genel Kültür Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Dünyanın en büyük yılan fosili, tam 13 metre! Kolombiya’da yapılan bir kazıda, 13 metre uzunluğunda, bir tonu aşkın ağırlıkta, şimdiye kadar bulunan en uzun ve büyük yılan fosilinin ortaya çıkarıldığı bildirildi. New York’daki Amerikan Doğal Tarih Müzesi uzmanlarından Jack Conrad, 1.100 kilo olan yılan için “bir bizondan daha ağır ve bir belediye otobüsünden daha uzun. Kolayca bir ineği yiyebilir, bir insan ise onun için sadece bir tost olurdu” dedi. Bulgu ile ilgili ayrıntıların verildiği, yarın piyasaya çıkacak Nature dergisindeki yazının baş yazarı Jason Head ise “Eğer bu yılan beni yemeye kalksaydı, kapıdan zor geçerdi” diye konuştu. Head, yağmur ormanlarında 58 ila 60 milyon yıl önce yaşayan bu yılanın, büyük olasılıkla, akrabaları olan timsahları “çıtır, çıtır” yiyerek beslenmiş olması gerektiğini kaydetti. Bulguya imza atan arkeologlar dev yılana, yılanın bulunduğu Cerrejon bölgesine atfen “Titanoboa cerrejonensis” adını, yani “Titanik Cerrejon Boa”sı adını verdi. Head, modern çağlardaki boa yılanlarına benzese de bu yılanın daha çok bir anaconda gibi davrandığını ve neredeyse zamanının tamamını suda geçirdiği kaydetti. Titanaboa, 2007 yılının başlarında Florida Üniversitesi’nin Flarida Doğal Tarih Müzesi’nde sergilendi. Titanoboa şimdiye kadar kayıtlara geçen en uzun yılan rekorunu da 3 metre 35 santimle kırdı. Daha önceki en büyük yılan, 40 milyon yıl önce Mısır’da yaşamıştı. Halen yaşayan yılan türlerinden en uzunu ise 9 metre kadar olan bir piton yılanı... Bir yılanın uzunluğunun, yaşadığı ortamın sıcaklığına bağlı olarak arttığı belirtildi. |
|
31 Mart 2012, 15:33 | #12 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: 30 Saniyede Genel Kültür Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. BİLİMDE DEVRİM! Cisimleri havada tutmanın yolu bulundu! UÇAN ADAMLAR MI GELİYOR? Amerikalı bilim insanları, cisimleri havada tutmanın nasıl başarılabileceğinin yolunu buldu. Henüz bir cismin havada tutulması gerçekleştirilmedi ancak bilimciler, doğadaki en küçük parçacıkları yöneten ilkelerden oluşan “kuantum mekaniğinin” sır dolu güçlerini kullanarak, bunun nasıl başarılabileceğinin yolunu keşfetti. Harvard Üniversitesi uygulamalı fizikçi Federico Capasso ve ekibinin yaptığı bu çalışma, Nature dergisinde yayımlandı. Küçük nanoteknolojik makineler yapılmasına sağlayabilecek olan bu yöntemde, moleküllerin belirli birleşimleri oluşturularak, birbirlerini itmeleri sağlandı. Bu “yeni gücün” keşfinin, moleküllerin havada tutulmasını sağlayabileceği, sürtünmenin sıfır olduğu küçük, yeni kuşak cihazların yapılmasını sağlayabileceği kaydedildi. Bu yeni güç, çok küçük cisimlerin birbirlerine yaklaştıklarında birbirlerini çekmeleri esasına dayanıyor. Bir Rus ekibi, moleküllerin doğru bileşimi elde edildiğinde bu gücün tersine dönebileceğini, yani cisimlerin birbirini itebileceğini öne sürmüştü. Amerikalı bilimcilerin yaptığı bu deney de Rusların bu varsayımını kanıtladı. Deney sırasında bir sıvı üzerindeki ince altın yüzey, metalik bir yüzey tarafından çekildi ancak ancak silisyumdan yapılan bir başka yüzey tarafından itildiği gözlendi. |
|
31 Mart 2012, 15:34 | #13 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: 30 Saniyede Genel Kültür Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. İngiltere'nin en büyük atı! Digger isimli at sadece 4 yaşında ama şimdiden 198.1cm ve dünya rekortmeni 2.03'lük Tina'yı geçeceğine kesin gözüyle bakılıyor. Digger hayatına çok iyi başlamadı.Öksüz olan Digger'ı eski sahibi sağlık sorunuyla başa çıkamadığı için İskoçya Aboyne'deki Uluslararası Dernek Belwade Atları Koruma Çiftliğine teslim etti. Digger şimdi normaldende iyi, günde 19.05 kg ile 24.95 kg arası yemeği silip süpürüyor, ek olarak ziyaretçilerden çikolatalı kekler, havuçlar ve elmalar alıyor. İşin garip tarafı Digger'ın en yakın arkadaşı Sweep 12 yaşında bir midilli. Sweep Digger'ın göbeğinin altından çok rahat yürüyebiliyor. |
|
31 Mart 2012, 15:34 | #14 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: 30 Saniyede Genel Kültür Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Dişi bir fare senede 300 yavru doğurabiliyor. Üretkenliğin bu kadarına pes Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. |
|
31 Mart 2012, 15:35 | #15 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: 30 Saniyede Genel Kültür Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Ne? Gözümüz aslında ter mi görüyor?! Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Aslında insan gözü her şeyi ters (alt üst) görür.Işık korneadan geçip göze girdikten sonra lense çarpınca görüntü ters çevirilir ve retinaya bu şekilde ters olarak yansır.Ve bu görüntü böyle kalır, ta ki, beynimizin görme ile ilgili kısmı “görme korteksi” devreye girip, görsel bilgiyi işleyip bizim gördüğümüz son görüntü haline getirene dek. Bunu test etmenin basit bir yolu; gözünüzün sağ alt tarafına hafifçe bastırırsanız, görüşünüzün sol üst köşesinde siyah bir nokta görürsünüz. (göz kapağınız üzerinden bastırınız tabi kör olmak istemiyorsanız). Ünlü filozof, matematikçi Dekart ise bunu test etmek için biraz psikopatça bir yola başvurmuştur.Dekart bir öküzün gözünü sökmüş ve arkasını transparan hale getirinceye kadar kazımıştır.Sonrasında sanki öküz pencereden dışarı bakarmışcasına pencerenin kenarlığına gözü yerleştirmiş ve gözün arkasından bakmıştır.Ve gördüğü manzarayı ters görmüştür ! Bu psikopatça deney, aslında mihenk taşı bir deney olmuş, Dekart bu deneyle lensin görüntüyü retinaya düşürmeden önce ters çevirdiğini kanıtlamıştır. |
|
31 Mart 2012, 15:35 | #16 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: 30 Saniyede Genel Kültür Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. DA VİNCİ'NİN ŞİFRESİNDEKİ GİZLİ TARİKAT OPUS DEİ! Kimilerine göre dünyayı yöneten en etkili katolik örgüt. 1 milyona yakın sempatizanı, dünyada 70 ülkede 80 bin üyesi bulunan ve de dünyanın en gizemli Katolik Teşkilatı olduğu ileri sürülen İspanya kanı taşıyan OPUS DEİ’nin Madrid merkezinde, örgütün önemli isimleriyle yaptığım çok özel sohbeti paylaşacağız: OPUS DEİ TANRI’NIN İŞÇİLERİ Türk kamuoyu OPUS DEİ’cilerle yaklaşık 2 yıl önce tanıştılar, buluşma Da Vinci Şifresi ile tüm dünyada 45 milyon adet satan Dan Brown’un kitabı aracılığıyla oldu. Bundan önceki kitabında ‘Amerikan Ulusal İstihbaratı NSA hakkında olay dosyaları açıklayarak ciddi tepkiler toplayan Dan Brown, Da Vinci Şifresi isimli dünyayı sarsan kitabında Opus Dei Tarikatı’na yaptığı projeksiyonla hepimizin dikkatini bu gizemli tarikatın üzerinde toplayıverdi. DA VİNCİ’nin şifresi ve OPUS DEİ gizemi Dan Brown, Da Vinci Şifresi’nin girişinde Opus Dei için şu notu eklemişti: ‘Opus Dei olarak bilinen Vatikan Piskoposluğu, beyin yıkama, baskı ve bedensel çile denen tehlikeli bir ibadet yapıldığına dair tartışmalar yaratan, koyu dindar bir Katolik mezhebidir.” Ve bu satırların ardından tüm gözler OPUS DEİ’e çevrildi. Şimdi tam bu noktada size 1 yıl önce 27 şubat 2004′te yazdığım yazımı hatırlatmak istiyorum, lütfen hızlı okumayın, sindirin anlatacaklarımı, çünkü bu yazı dizisinde size bilgi bombardımanı yapacağım ve şayet tarayarak süratle okursanız bilgilerim yetim kalır. Evet 1 yıl önce bakın Güler KÖMÜRCÜ ne yazmış; Yahudi-Katolik savaşı mı başladı ‘İlk atışı 1 yıl önce Yahudiler yaptı. Satış rekorları kıran Dan Brown’un ‘Da Vinci’nin Şifresi isimli kitabıyla, Katolik alemini toptan çökertecek, kiliseyi bombalayan bir atış yapıldı. Kitabın yazarının kimliği hiç öyle sıradan değil, Yazar Brown, ABD’nin derin devletinin kurumlarından biri olan, CIA’nın da tepesindeki NSA (National Security Agency)’nin üzerindeki sır perdesinin aralanmasını sağlamıştı. Bu önemli bir not değil mi? Dan Brown, Katolikler’e ‘Katolik Alemine’ de atış yaptı ve Hz. İsa hakkında ve de Hıristiyanlığı kökünden sarsacak bilgileri açıkladı. Hz. İsa’ya ‘Tanrı’nın oğlu’ gözüyle bakan Katoliklere, ”yanılıyorsunuz İsa sizin gibi sıradan bir ölümlüydü, evlendi, çocuk sahibi oldu, İsa’nın kuşağı halen yaşıyor. İncil de kutsal bir kitap değildir, Romalılar oturup Paganist uyarlamalarla İncil’i kaleme aldılar, İsa da kutsal değildir” dedi kitabında. Bitmedi, İsa’nın kuşağının kimler olduğunu- bu önemli ‘sır’a, masonik bağlantılarıyla bilinen Tapınak Şövalyeleri’nin sahip olduğunu da açıkladı yazar. Yani, Hıristiyanlığın, özellikle de Katolik aleminin bugüne kadar olan tüm inanç sistemini-doğrularını bombaladı. Ve haklı olarak Katolik dünyası ateş püskürmeye başladı, VATİKAN- PAPA bu kitabı ağır dille kınadı ama kitap önemli bir tartışması başlatmış oldu. Psikolojik harp ve inançlara bombardıman Peki Dan Brown, ‘psikolojik harp’in ‘örtülü operasyon’larından biri olarak kabul edilen ‘inançlara saldırı’ operasyonu mu yapıyordu yoksa, ne? İşin uzmanlarına göre, ‘Katolik dünyasını, kiliseyi yaşantılarının merkezi olarak gören 1 milyara yakın katolik nufusu ‘omurgalarından’ vurmayı, inançlarını sarsmayı hedefliyordu birileri. Peki katolikliği yıkma operasyonu yapanlar, ikinci adımda boşalttıklarını ne ile ikame etmeyi planlıyorlardı? Cevabı Katoliklerin en etkili teşkilatı OPUS DEİ’cilerin bizzat kendi ifadelerinden öğreneceğiz. Şimdi, tali yoldan çıkıp, tekrar ana konuya dönelim, OPUS DEİ nedir-örgütün arka plan kodlarına bakmaya devam edelim; Opus Dei 1928 yılında İspanyol papaz Josemaria Escriva de Balaguer tarafından Madrid’de kuruluyor. Geçtiğimiz yıllarda ‘aziz’ ilan edilen Escriva Madrid’deki bir kiliseye günlerce kapanıyor ve orada ‘inzivada’ iken Tanrı’dan aldığı mesajla ‘OPUS DEİ tarikatını kuruyor. Aziz Escriva 26 Haziran 1975′te ölünce yerine yıllardır yanında bulunan Dr. Diez Sollano geçiyor. Opus Dei, Latince’de ‘Tanrı’nın işi’ anlamına geliyor, OPUS DEİ’ciler de ‘Tanrının işçileri.’ Tarikatın misyonu; ruhban sınıfından olmayan kişilerin toplum içinde ‘Tanrı’nın sözünü’ yaymakta dinamik bir rol üstlenmesini sağlamak. Tüm dünyada toplumun değişik kademelerinde, orta sınıftan, üst yönetici sınıfa, finans ve politik çevrelere kadar her seviyede OPUS DEİ üyesi bulunuyor. Sempatizanlarının bugün 1 milyonu bulduğu belirtilen Opus Dei tarikatı, Katolik dünyasında adeta ikinci bir kilise durumunda. Günümüzde Vatikan’da en etkili olan -Laik- kurum olan OPUS DEI’nin tüm üyeleri Katolik meslek sahiplerinden oluşmakta fakat her ülkede örgütten sorumlu bir Kardinal bulunmakta. Vatikan pasaportu taşıyan bu Kardinaller’in dokunulmazlıkları var ve sadece Papa’ya karşı sorumludurlar. OPUS DEİ, İspanyol General Franco döneminde son derece önemli ilişkiler kuruyor. Derken Başbakan Jose Maria Aznar hükümetlerinde de etkin görevlere getirildikleri biliniyor. Tarikat üyesi olduğu iddia edilenlerden biri de IMF Başkanı Rodrigo Rato. ABD’de değişik görevlerde 30 bin kayıtlı üyeleri bulunuyor. Opus Dei’nin Vatikan’daki esas aktörü ise Papa’nın sözcüsü, İspanyol Dr. Joaquin Navarro-Valls. 1978-1985 arasında, Opus Dei’ye yakınlığıyla tanınan İspanyol ABC gazetesinin Doğu Akdeniz temsilciliğini de yapan Navarro-Valls’un devamlı oturduğu Roma’dan gayet sık bir şekilde İstanbul’a seyahat ettiği biliniyor. Sonraki yıllarda Vatikan’a geçerek basın sözcülüğü yapan Navarro-Valls’un, Türkiye’ye giden Vatikan resmi heyetlerinde de yer alıyor. Navarro-Valls, geçen ay seçilen Yeni Papa 16. Benediktus’un da ‘Basın temsilcisiliği’ görevini de yürütmeye devam ediyor. Kısacası sadece Kardinallere ayrılmış olan böylesine önemli bir görevi tarihte ilk kez din adamı olmayan, Laik Navarro-Valls yürütmeye devam ediyor. OPUS DEİ’nin özellikle İspanya’nın turizm sektöründe, inşaat sektörüne etkili işadamı üyeleri bulun uyor. Ve eğitim. Halen OPUS DEI’nin dünya çapında 400 üniversitesi ve 200′e yakın koleji, 700 civarı gazete ve dergisi, 60 radyo ve televizyon kanalı, 40 haber ajansı ve 12 sinema şirketi var. Sembolleri dünyayı temsil eden bir dairenin içindeki haç. Gül ve HAÇ Tarikatı, tapınak şövalyaleri ile hiçbir alakalarının olmadıklarını belirten OPUS DEİ”ciler kimilerine göre son derece ‘tehlikeli’ bir örgüt. Bakın Vatikan uzmanı Doç. Dr. Ali Murat Yel geçen ay TEMPO’da yaptığı bir söyleşi de ne diyor: ‘Opus Dei tehlikelidir konuşamam’, ‘Opus Dei hakkında konuşmak çok da doğru olmasa gerek. Tehlikeli bir durum. Duyabilirler, bizim aleyhimize çalışıyor denebilir. O yüzden Opus Dei’ye çok girmeyelim. Sadece genel hatlarını çizelim.’ Gelgelelim tarikatın yöneticilerine göre Opus Dei kesinlikle açık-şeffaf bir tarikat ve bu iddiaların kaynağı da ‘kulaktan dolma’ yazılara bakıp-incelemeden fikir yürütenler. ÜÇ TİP ÜYE VAR Opus Dei’de 3 tip üye bulunuyor: ‘Numerari’ (tam üyeler) hiç evlenmiyorlar, hatta Opus Dei evlerinde hep beraber yaşıyorlar. Kazançlarının hepsini kendi tarikatlarına bırakıp sadece ihtiyaçları olanı alıyorlar. ‘Sopranumerari’ ise Opus Dei’ye tam üye olup evlenip, çocuk sahibi olan üyelerden oluşuyor. Bunlar yaşamlarının Opus Dei’nin evleri dışında normal bir biçimde yürütüyorlar ve aylık aidat ödüyorlar. ‘Aggregati’ adı verilen üçüncü tip üyeler ise evlenmedikleri halde çeşitli nedenlerle Opus Dei’in evlerinde yaşayamayacak insanlara tanınan bir üyelik biçimi. Bunların dışında ‘cooperatori’ adı verilen Opus Dei’in yardım ve eğitim çalışmalarına katılan gönüllüler var. Tam üyeler normal üniversitelerde eğitildikten sonra, teoloji eğitimini de tarikata bağlı üniversitelerden birinde gerçekleştiriyorlar. ‘Numerari’ olanların doktora yapması da şart. ‘Opus Dei tarikatının müritlerinden ‘numerari’ olanlar, İsa’nın çektiği acıyı tatmak ve ona ulaşmak istedikleri için Ortaçağ’da olduğu gibi çivili zincirleri her gün 2 saat bacaklarına bağlıyorlar. |
|
31 Mart 2012, 15:36 | #17 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: 30 Saniyede Genel Kültür Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Dünyanın en uzun balığı olan tepeli kağıt balığına merhaba diyin. Uzunluğu 17 metreye kadar varabiliyor. Dahası çok da havalı bir saç modeli var Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. |
|
31 Mart 2012, 15:37 | #18 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: 30 Saniyede Genel Kültür Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Sizce Barnabas İncili gerçek mi? Barnabas İncili, Roma Katolik Kilisesi tarafından yasaklanan incillerden birisi. Asıl adı Yusuf olan, İsa'nın öğrencilerinden Barnabas tarafından yazıldığı iddia edilmektedir. Barnabas İncili'nde teslis inancı reddedilmiş ve İsa'nın ilahlığı kabul edilmemiştir. İkinci olarak, Barnabas İncili'nde İbrahim tarafından kurban edilmek istenen kişi İsmail olarak gösterilmiştir. Oysaki Hıristiyanlık inancında İbrahım'in İshak'ı kurban etmek istediği benimsenmiştir. Barnabas İncili'nin yasaklanması 325 yılında gerçekleşmiştir. Bazı kişilerin iddialarına göre İznik Konsili'nin toplanmasından çıkan karar doğrultusunda teslis inancı resmîyetleştirilip Katolik Kilisesi için o ana kadar yazılan üçyüz farklı İncil'den sadece teslis inancını benimseyen dört tanesi kullanılmak üzere seçilerek diğer bütün İncillerin yok edilmesi kararı verilmiştir. Barnabas İncili de bu yasaklanıp yok edilen İncillerin içerisinde bulunmaktadır fakat bu iddia herhangi bir şekilde kanıtlanamamıştır. Bugün elde mevcut olan en eski Barnabas İncili nüshası, 1709 yılında Prusya Kralı'nın sarayında danışman olarak çalışan Krimer'in elinde bulunmuş olup İtalyanca olarak yazılmıştır. BARNABAS İNCİLİ'NİN BÜYÜK SIRRI! 1981 yılında Şırnak’ın Uludere İlçesi’ndeki bir mağarada avdan dönen köylüler bir kitap buldu. Kitabı alan Babat Aşireti Lideri Korucubaşı Hazım Babat’ın babası Ferhan Babat kime götürse kitapta ne yazıldığını çözemedi. Kitabın papirüse yazılı iki sayfası Aramice uzmanı Hamza Hocagil’e götürüldü. Hocagil, kitabın Süryani alfabesiyle Aramice, yani Hz. İsa’nın dilinde yazıldığını söyledi. Kitap’ın Barnabas İncili olduğunu anlayan Hocagil, ilk cümleleri tercüme etti: “Ben Kıbrıslı Barnabius... Tespihe layık âlemlerin Rabbi’nden bir bütün olarak, Ruhu’l Kudüs’le Meşaha’ya vahyolunanı tıpkı İsa’dan duyduğum gibi, sadakatle, 48 gök yılları sonunda, dördüncü nüsha olarak aynen yazıyorum.” Ve asıl hikâye bundan sonra başladı... Varlığı özellikle Hıristiyan ve Müslüman ilahiyatçıları arasında da tartışma konusu olan ‘Barnabas İncili’nin ucu Ergenekon’a ve Genelkurmay Başkanlığı Özel Harp Dairesi’ne kadar uzandı... Bu iddialar, çalışmalarını ABD’de sürdüren araştırmacı-yazar Aydoğan Vatandaş’ın önümüzdeki günlerde Timaş Yayınları’ndan piyasaya çıkacak olan ‘Apokrifal’ (Halktan gizlenen) adlı kitabında yer alıyor. Yıl 1981... Yer Şırnak, Uludere... Barnabas İncili’nin hikâyesi avdan dönen köylülerin Uludere yakınlarında bir mağaraya girmeleriyle başlıyor. Köpekleri mağarada kaybolan köylüler, köpeklerini aramaya başlıyor. Köpeğin sesi çok derinlerden geliyor; mağaranın içindeki bir kuyudan. Bir urgan alıp, kuyunun içine giriyorlar. Karşılaştıkları manzara ise tüyleri diken diken etmeye yetiyor. Köylüler, taştan yontma bir oda içerisinde bir lahit ve bazı eşyalarla karşılaşıyorlar. Önce Hz. İsa’ya ait bir madalyonu çıkarıyorlar. Lahitin kapağını açıyorlar; bir ceset ve üzerinde bir kitap. Buldukları kitap Babat Aşireti Lideri Korucubaşı Hazım Babat’ın babası Ferhan Babat’ın eline geçiyor. Ferhan Babat’ın kitabın tarihi değerini anlaması uzun sürmüyor ancak kime götürdüyse kitapta yazılanları çözemiyor. Papazlar dahil kimse kitabın hangi dilde yazıldığını anlamıyor. Bu kez Babat, kitabı satmak için girişimlerde bulunuyor. Dönemin Malatya Milletvekili İsmail Hakkı Şengüler’e bahsediyor kitaptan. Şengüler kitabı inceliyor ve kitabın önemini anlamak için iki sayfasını filolog Hamza Hocagil’e götürüyor... Kayıp kitapla ilk temas Hamza Hocagil, Aramice uzmanıydı. Aramice, Hz. İsa’nın ilk öğütlerini verdiği dildi. Hamza Hocagil, Türkiye’de bu dile vakıf birkaç kişiden biriydi. Hâlbuki Hıristiyan aleminin kabul ettiği dört İncil’den hiçbirinin Aramice orijinali yoktu. Tümü Grekçe’den yapılan tercümelerden oluşuyordu. En eskisi de dördüncü yüzyıla aitti. Hocagil, papirüs üzerine yazılan sayfaları inceledikten sonra, yazının Arami dilinde ve Süryani alfabesiyle kaleme alındığını tespit ediyor. Ve kitabın ilk sayfasını tercüme ediyor: “Ben Kıbrıslı Barnabius... Tespihe layık âlemlerin Rabbinden bir bütün olarak, Ruhu’l Kudüs’le Meşaha’ya vahyolunanı tıpkı İsa’dan duyduğum gibi, sadakatle, 48 gök yılları sonunda, dördüncü nüsha olarak aynen yazıyorum.” Hocagil, Malatya Milletvekili Şengüler’e heyecan içinde “Bu kitap Barnabas İncili” diyor. Ve Şengüler, Barnabas İncili’ni satın almak için Ferhan Babat’a 280 bin doları ödemeyi kabul ediyor. Hocagil’e göre bu eser, iki bin yıllık kayıp otantik İncil’di. İncil, Hz. İsa’nın vahiy kâtibi Aziz Barnabas tarafından yazılmıştı! İncil, Özel Harp Dairesi’nin kasasında Peki bundan sonra ne oluyor? İşte Hollywood filmlerine taş çıkartacak hikâye asıl buradan sonra başlıyor. Kitabın yazarı Aydoğan Vatandaş, Hamza Hocagil’le görüşüyor ve sır perdesini aralıyor. Hamza Hocagil yaşananları şöyle anlatıyor: “Ferhan Babat’la anlaşmaya varılmıştı. Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan’ın babası Mehmet Ali Arslan ile birlikte İncil’i teslim almaya gittik. Ancak o sırada beklenmedik bir şey oldu. İncil bize teslim edilemeden jandarmanın eline geçti. İki yıl boyunca jandarma karargâhında saklı tutuldu. Daha sonra Kemal Başer Paşa’dan alınarak Genelkurmay Özel Harp Dairesi’nin eline geçti.” Hamza Hocagil, her şeye rağmen Barnabas İncili’nin peşini bırakmamıştı. Hocagil, dönemin başbakanı ve hemşehrisi Turgut Özal’a 1986 yılında konuyu açtığını söylüyor: “Konuyu kendisine anlattıktan sonra beni Özel Harpçi Orgeneral Sami Karamısır Paşa’ya gönderdi. Önce beni epey sorguladılar, amacımın ne olduğunu anlamak istiyorlardı. Ben kitabın sadece tercüme boyutuyla ilgilendiğimi söyledim. Ardından İstanbul Balmumcu’da bulunan Özel Harp Karargâhı’nda Sami Karamısır Paşa ve MİT Müsteşarlığı da yapmış olan ve hâlen hayatta olan Hayri Ündül Paşa’nın görevlendirmesiyle tercüme çalışmasına başladım.” Bu görevlendirmenin ardından Hamza Hocagil Ankara’da bulunan, o zamanki adıyla Özel Harp Dairesi Başkanlığı’na gidiyor: “Kitabı ilk orada gördüm. Birkaç demir kapıyı aştıktan sonra ulaşılan bir yerdeydi. Kitap, 1987 yılında Sami Karamısır Paşa ve Hayri Ündül Paşa’nın bilgisi dahilinde İstanbul Balmumcu’da bulunan Özel Harp Karargâhı’nda tercüme etmem için bana verildi. Ben burada her gün tercüme çalışmalarını yapıyordum. Tercüme parası da bana Harp Akademileri Komutanı Nahit Şenoğul Paşa tarafından veriliyordu. Nahit Paşa daha sonra bana Harp Akademileri’nde Koruyucu Envanter dersleri de verdirtti. Bu süre içerisinde İncil’in 19 sayfasını Özel Harp Dairesi’ne bağlı subayların kontrolünde inceledim” On Emir’in yerini bildiriyor Hocagil, Barnabas İncili’nde nelerin yazdığıyla ilgili de şunları söylüyor: “Tevhitten başka bir şey yoktu. Zikrullah vardı. İbadet etmenin önemi, Allah’a eş koşmama, bu arada komşulara yardımcı olma, Lut Kavmi ile ilgili bazı uyarıcı bilgiler ile ilgili ibret alınmasını öğütleyen bir kıssa vardı. Dikkatimi çeken bir şey daha vardı. Ayette, ‘Bir peygamber gelecek, ona tabi olanlar, dolgun başaklar gibi olacak(!)’ diyordu.” Hocagil, Barnabas İncili’nin son sayfasında, Aziz Barnabas’ın bu incili dört nüsha olarak yazdığını ve diğer üç nüshanın da yerlerini belirttiğini söylüyor: “İnciller’in biri İsrail’de, diğeri Arabistan Yarımadası’nda diğeri ise Kuzey Irak’ta Süleymaniye Zaho taraflarındaydı. Orgeneral Nahit Şenoğul Paşa’nın verdiği Barnabas İncili’nin son sayfalarında Hz. Davut’un kendi eliyle yazdığı Aramca Zebur ve Hz. Harun’un bakır levhalara yazdığı On Emir’in nerede olduğuna ilişkin bilgiler de vardı.” Veli Küçük adı burada da karşımıza çıktı Hocagil, Hz. Davut’un Sarayı’nda bulunan İncili de tercüme ettiğini söylüyor: “Bu tercümeyi Almanca ve İngilizce olarak Yunanistan’daki Markos Yayıncılık için yaptım. Genelkurmay’daki İncil’le İsrail’de bulduğumuzun tek farkı tefsirli oluşuydu. Barnabas, Uludere’de bulunan İncil’e bazı şerhler düşmüştü. Tercüme parası olarak 15 bin dolara anlaşmıştım.” Hocagil, Markos Yayıncılık’la aracı olanın ise ismini söylüyor. Bu isim, son günlerde adını sıkça duyduğumuz Ergenekon Soruşturması’nın bir numaralı sanıklarından: “Aracı, Adem Taşdemir’di. Taşdemir, Ergenekon’un kilit ismi Tuncay Güney’le birlikte ‘cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak’ iddiasıyla gözaltına alınmış, daha sonra serbest bırakılmıştı. Taşdemir’in bir özelliği de Emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün yaveri olmasıydı!” Hamza Hocagil’in bir başka iddiası ise Barnabas İncili’nin hâlâ Genelkurmay Özel Harp Dairesi’nde olduğu yönünde... |
|
31 Mart 2012, 15:37 | #19 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: 30 Saniyede Genel Kültür Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Cengiz Han kimdir? Cengiz Han (Chinggis Khaan, Çinggis Haan) (ya da doğum adıyla Temuçin (anlamı: demirci)), (Moğolca: Чингис Хаан ya da "Tengiz" (anlamı: deniz)), Farsça: جنكيز خان (d. 1162 – ö. 18 Ağustos 1227). Moğol Börçigin ailesinden siyasetçi, asker ve han. Moğol kabilelerini buyruğu altında birleştirerek Moğol İmparatorluğu'nu (1206-1368) kurmuştur. Bu imparatorluk Dünya tarihinin bitişik sınırlara sahip en büyük imparatorluğudur. Timuçin ismiyle Moğol Devleti hükümdarı akrabası olarak doğmuş, meritokratik (liyâkata bağlı) oldukça güçlü bir ordu kurmuş ve en başarılı ordu lideri olarak tarihe geçmiştir. Tüm dünya tarafından genelde acımasız ve kana susamış bir fatih olarak gözükse de, Moğolistan'da oldukça sevilen bir sembol hâline gelmiştir. Moğolistan'ın babası olarak görülür. Kağan olmadan önce; Doğu Asya ve Orta Asya'daki bir çok göçebe topluluğu yenmiş ya da birleştirmiş ve onları "Moğol" sosyal kimliğine taşımıştır. Orta Asya'daki Kara Hıtay, Kuzey Çin'deki Batı Xia ve Jin Hanedanı'nı ele geçirmiş, İran'da Harezmşahlar Devleti de dahil olmak üzere bir çok yeri fethetmiştir. Avrupa ve Asya'daki hâkimiyeti; radikal olarak bu bölgelerin demografisini ve jeopolitikasını değiştirmiştir. Moğol İmparatorluğu, günümüz ülkelerinden Çin, Moğolistan, Kore, Rusya, Ukrayna, İran, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Irak, Türkiye, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Pakistan, Macaristan, Polonya, Tacikistan, Afganistan, Türkmenistan, Moldova ve Kuveyt'in neredeyse tamamını ele geçirmiştir ve Sırbistan, Hindistan ile Bulgaristan büyük zarar almıştır, ancak 1242 yılında Viyana'ya yaklaşan yeni Han ölmüş ve, Moğollar gelenekleri uyarınca yeni bir Han seçmek için geri çekilmek zorunda kalmıştır. Bunun üzerine Avrupa yaşadığı Moğol gazabından kurtulmuştur. Moğol İmparatorluğu'nun kuruluşu ve savaşları 1206 yılında Moğol kabilelerinin birleşmesiyle kurulan Moğol İmparatorluğu Cengiz Han'ın önderliğinde seferlere dayalı bir savaş ve ekonomi politikası izledi. İlk defa Naymanlarda mühür ve yazı kullanıldığını görünce, Nayman hizmetindeki Uygur mühürdarlarını da hizmetine aldı. Akabinde, Uygur yazısı tüm Moğol İmparatorluğu'nda kullanılmaya başlandı. İlk yıllarda Moğol İmparatorluğu'nun devlet işleyişinin belli bir düzene geçmiştir. Tangutları himayesine alan Cengiz Han, daha sonra Kuzey Çin'deki Jin Hanedanı'na savaş açarak Pekin'i 1211 yılında kuşattı. Çin hükümdarı barış için Çin'li prenseslerden birini Cengiz Han ile evlendirse de, barış uzun sürmedi. 1215'de oldukça kanlı geçen bir savaş sonrasında Çin'i himayesi altına aldı. Alaaddin Muhammed Harezmşah, Cengiz Han'ın Çin'i ele geçirdiğinden emin olmak için Seyyid Bahaüddin-i Razi yönetiminde bir heyet gönderdi. Gelen heyetle barış görüşmeleri yapan Cengiz Han, Alaaddin Muhammed'e elçilerini gönderdi. Anlaşma doğrultusunda hazırlanan Kervan, Harezmşahlar Devleti'nin Otrar şehrinde 1218 yılında hücuma uğradı. Cengiz Han bunun üzerine Otrar valisi Kayır Han'ın teslim olmasını istedi. Alaaddin Muhammed, Cengiz Han'ın bu teklifini ileten elçilerini öldürerek Harezmşahlar Devleti'nin de sonunu hazırladı. Cengiz Han öncelikle yol üzerindeki Naymanlı Güçlük Han'ın eline geçen Kara Hıtay'ı ortadan kaldırmak için; Cebe Noyan komutundasında bir ordu gönderdi. Güçlük Han korkarak Kaşgar'a kaçtı ancak Sarı Göl yakınlarında yakalanarak öldürüldü. Alaaddin Muhammed de korkuya kapılıp kalelerini korumaya alıp, dağlık bir bölgeye çekildi. Cengiz Han bazı kaynaklara göre kolaylıkla, başka bir bakış açısına göre de barbarca tüm şehir ve kaleleri ele geçirdi. 1220 yılında Otrar'daki kuşatma uzun sürünce, oğulları Ögeday ve Çağatay kontrolündeki orduları burada bıraktı ve Buhara'ya geçti. Yolunun üzerindeki Zernuk kalesi de teslim oldu ve bu şehire Gu-Balık ismini koydu. Yol üzerindeki Nur şehri de Cengiz Han'ın korkusuyla teslim oldu. Akabinde 1220'de Buhara'yı kuşattı. Şehrin garnizonunun Horasan'a çekilmesiyle, 12'inci gününde şehir Cengiz Han'ın oldu ve şehir yakılıp yıkıldı. Aradan 5 ay geçtikten sonra da Otrar şehri teslim oldu. Cengiz Han'ın elçilerini öldürten Otrar valisi de, ağzına eritilmiş gümüş dökülerek öldürüldü. Cengiz Han'ın yolculuğu Semerkant'da da devam etti. Bazı tarihçilere göre Semerkant'ı ele geçirdikten sonra buradaki büyük kütüphane yıkılmış, medeniyet namına tüm eserler yerle bir edilmiştir. Burada Göksaray şehrini kuşatmasının ardından şehir teslim oldu. Cengiz Han'ın generalleri de Siriderya'daki Sığnak, Cend, Barçınlığkent'i ele geçirdi. Alaaddin Muhammed kaçışına devam ederken, peşinden yetenekli generallerinden Cebe Noyan ve Sübüdey Noyan'ı gönderdi. 30 bin kişilik bu ordu, Alaaddin Muhammed'i Irak'a kadar kovaladı. Cengiz Han oğlu Çağatay'ın kumandasındaki orduyu da Harezmşahlar Devleti'nin merkezi Ürgenç'e gönderdi. Daha sonra da büyük oğlu Cuci'yi buraya gönderdi. 6 ay kuşatmadan sonra, şehir tamamen yokedildi. Böylece de Harezm, Maveraünnehir, Horasan ve bütün doğu İslam ülkeleri de Cengiz Han'ın imparatorluğunun bir parçası oldu. Alaaddin Muhammed'in vefatının ardından yerine geçen oğlu Celaleddin Harezmşah Moğollarla olan savaşını Cengiz'in ölümünden sonrada devam ettirmiştir. Cengiz Han'ın savaşlarına değin bir çok değişik bakış açısı vardır. Çoğu devletler İran, Irak, Afganistan ve Pakistan gibi ülkeler hâlâ Cengiz Han'ı bir barbar ve soykırımcı olarak görmektedirler. Batı dünyası ise, Cengiz Han'ı "Vahşi Moğol" diye tanımlar ve barbar olarak nitelendirir. Popüler kültürde Cengiz Han Burnham Karnavalı'nda Cengiz Han tanıtımı National Geographic'in araştırmasına göre; Cengiz Han Dünya'da en fazla ırkı devam eden kişidir. (16 milyon kişi) . Michael H. Heart'ın tarihin en fazla etki bırakan liderleri arasında 29'uncu olmuştur. National Geographic tarafından tarihin en önemli 50 politika liderlerinden biri seçilmiştir. Bin yılın en büyük 10 kültürel efsanesi olarak 1998'de Dr G. Ab Arwel'ın araştırması sonucunda seçilmiştir. Şöyle bir deyiş de vardır: Cehennemden çıkmış köpek gibiydiler yaktılar yıktılar ve gittiler ve dünyada yaşayan 250 kişiden birinin Cengiz Han'ın soyundan gelme ihtimali vardır. |
|
31 Mart 2012, 15:38 | #20 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: 30 Saniyede Genel Kültür Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. OSMANLI NEREYİ NE KADAR YÖNETTİ? Uzun yıllar boyunca dünyanın süper gücü olarak doğudan batıya, kuzeyden güneye adaletle hükmeden Osmanlı, tarih sayfasındaki şerefli yerini aldıktan sonra dünyaya kan ve gözyaşı hakim oldu. Şuan Osmanlı'nın mirası üzerinde kurulu bulunan onlarca devlet tam bir yangın yeri. İrili ufaklı bu devletler üzerinde kirli emelleri olan emperyalist güçler, istedikleri adamları başa getirerek istedikleri gibi at koşturdu. Osmanlı, Asya'dan Afrika'ya ve Avrupa'ya onlarca devleti asırlar boyu adaletle yönetti. OSMANLI'NIN HAKİM OLDUĞU ÜLKELER 1. Türkiye : 2. Bulgaristan (545 yıl) 3. Yunanistan (400 yıl) 4. Sırbistan (539 yıl) 5. Karadağ (539 yıl) 6. Bosna-Hersek (539 yıl) 7. Hırvatistan (539 yıl) 8. Makedonya (539 yıl) 9. Slovenya (250 yıl) 10. Romanya (490 yıl) 11. Slovakya (20 yıl) Osmanli adı :Uyvar 12. Macaristan (160 yıl) 13. Moldova (490 yıl) 14. Ukrayna (308 yıl) 15. Azerbaycan (25 yıl) 16. Gürcistan (400 yıl) 17. Ermenistan (20 yıl) 18. Güney Kıbrıs (293 yıl) 19. Kuzey Kıbrıs (293 yıl) 20. Rusya'nın güney toprakları (291 yıl) 21. Polonya (25 yıl)-himaye- Osmanlı adı: Lehistan 22. İtalya 'nın güneydoğu kıyıları (20 yıl) 23.Arnavutluk (435 yıl) 24. Belarus (25 yıl) -himaye- 25. Litvanya (25 yıl) -himaye- 26. Letonya (25 yıl) -himaye- 27. Kosova (539 yıl) 28. Voyvodina (166 yıl) Osmanlı adı: Banat ASYA 29. Irak (402 yıl) 30. Suriye (402 yıl) 31. İsrail (402 yıl) 32. Filistin (402 yıl) 33. Urdun (402 yıl) 34. Arabistan (399 yıl) 35. Yemen (401 yıl) 36. Umman (400 yıl) 37. Birlesek Arap Emirlikleri (400 yıl) 38. Katar (400 yıl) 39. Bahreyn (400 yıl) 40. Kuveyt (381 yıl) 41. Iranın batı toprakları (30 yıl) 42. Lübnan (402 yıl) AFRİKA 43. Mısır (397 yıl ) 44. Libya (394 yıl) Osmanlı adı:Trablusgarp 45. Tunus (308 yıl ) 46. Cezayir (313 yıl) 47. Sudan (397 yıl ) Osmanlı adı: Nubye 48. Eritre (350 yıl ) Osmanlı adı: Habes 49. Cibuti (350 yıl) 50. Somali (350 yıl ) Osmanlı adı: Zeyla 51. Kenya sahilleri (350 yıl ) 52. Tanzanya sahilleri (250 yıl) 53. Çad'ın kuzey bölgeleri (313 yıl ) Osmanlı adı: Reşade 54. Nijer'in bir kısmı (300 yıl) Osmanlı adı: Kavar 55. Mozambik'in kuzey toprakları (150 yıl) 56. Fas (50 yıl ) -himaye- 57. Bati Sahra (50 yıl) -himaye- 58. Moritanya (50 yıl) -himaye- 59. Mali (300 yıl ) Osmanlı adı: Gat kazası 60. Senegal (300 yıl) 61. Gambiya (300 yıl ) 62. Gine Bissau (300 yıl) 63. Gine (300 yıl ) 64. Etiyopya'nın bir kısmı (350 yıl) Osmanlı adı: Habeş Osmanlı Kara hudutları sınırları içinde resmen bulunmamakla birlikte fiilen Hilafete bağlı yerler: 64. Hindistan Müslümanları -Pakistan- 65. Doğu Hindistan Müslümanları -Bangladeş- 66. Singapur 67. Malezya 68. Endonezya 69. Türkistan Hanlıkları 70. Nijerya 71. Kamerun |
|
Etiketler |
30, genel, kültür, saniyede |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
KPSS Genel Yetenek Genel Kültür ve KPSS ÖABT sınavı ne zaman saat kaçta? | CORDON BLEU | Eğitim Haberleri | 0 | 06 Eylül 2020 08:06 |
Burçların genel kültür seviyesi | Flora | Burçlar, Fallar ve Kehanetler | 4 | 01 Mayıs 2016 00:22 |
Genel Kültür | PopSy | İslamiyet | 1 | 10 Mart 2009 05:27 |