31 Mart 2012, 16:27 | #81 |
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: 30 Saniyede Genel Kültür Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Doğacak Çocuğun Cinsiyetini Etkileyen Anne Midir? Baba Mıdır? Cinsiyet belirlenmesindeki etken, kromozomlardır. İnsan yapısını belirleyen 46 kromozomdan iki tanesi cinsiyet kromozomu olarak adlandırılır. Bu iki kromozom erkekte XY, kadında ise XX olarak tanımlanır. Bunun sebebi söz konusu kromozomların bu harflere benzemesidir. Y kromozomu erkeklik, X kromozomu ise kadınlık genlerini taşır. Bir insanın oluşması, erkek ve kadında çiftler halinde yer alan bu kromozomların birer tanesinin birleşmesi ile başlar. Kadında yumurtlama sırasında ikiye ayrılan eşey hücresinin her iki parçası da X kromozomu taşır. Oysa erkekte ikiye ayrılan eşey hücresi, X ve Y kromozomları içeren iki farklı sperm meydana getirir. Kadında bulunan X kromozomu, eğer erkekteki X kromozomunu içeren spermle birleşirse doğacak bebek kız olacaktır. Eğer Y kromozomu içeren spermle birleşirse, bu kez doğacak çocuk erkek olur. Çocuğun cinsiyetini belirleyen babadır. |
|
31 Mart 2012, 16:29 | #84 |
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: 30 Saniyede Genel Kültür Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Pearl Harbor! Pearl Harbor Saldırısı, Japon İmparatorluk Deniz Kuvvetleri'nin 7 Aralık 1941 (Japonya saatiyle 8 Aralık 1941) sabahı Hawaii adalarının Oahu adasında bulunan Pasifik Filosu ve Pearl Harbor askerî üslerine karşı düzenlediği sürpriz saldırıdır. Operasyonun amacı, Büyük Okyanus'ta kuvvetle muhtemel olan bir Amerikan askeri müdahalesini önlemektir. Saldırı sonucu 12 Amerikan savaş gemisini ciddi şekilde hasara uğratmış veya batırmış ve 188 savaş uçağını imha etmiş, ve 2.403 Amerikan askeri ile 68 sivilin ölümüne neden olmuştur. Bununla beraber Pasifik Filosu'nun üç uçak gemisi, üssün önemli tankerleri, denizaltılar ve fabrika gemileri gibi unsurları limanda değildi ve zarar görmekten kurtuldu. |
|
31 Mart 2012, 16:30 | #85 |
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: 30 Saniyede Genel Kültür Mevlana! Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan yöresinde, Belh şehrinde doğmuştur. Mevlâna'nın babası Belh şehrinin ileri gelenlerinden olup sağlığında "Bilginlerin Sultanı" ünvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahaeddin Veled'dir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur. Sultânü'l-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh'ten ayrılmak zorunda kalmıştır. Sultânü'l-Ulemâ 1212 veya 1213 yıllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'ten ayrıldı. Sultânü'l-Ulemâ'nın ilk durağı Nişâbur olmuştur. Nişâbur şehrinde tanınmış Mutasavvıf Ferîdüddin Attar ile de karşılaşmıştır. Mevlâna burada küçük yaşına rağmen Ferîdüddin Attar'ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır. Sultânü'l-Ulemâ Nişâbur'dan Bağdat'a ve daha sonra Kûfe yolu ile Kâbe'ye hareket etti. Hac farizasını yerine getirdikten sonra dönüşte Şam'a uğradı. Şam'dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende'ye (Karaman) geldi. Karaman'da Subaşı Emir Musa'nın yaptırdıkları medreseye yerleşti. 1222 yılında Karaman'a gelen Sultânü'l-Ulemâ ve ailesi burada 7 yıl kaldı. Mevlâna 1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun ile Karaman'da evlendi. Bu evlilikten Mevlâna'nın Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adında iki oğlu oldu. Yıllar sonra Gevher Hatun' u kaybeden Mevlâna bir çocuklu dul olan Kerra Hatun ile ikinci evliliğini yaptı. Mevlâna'nın bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı iki oğlu ve Melike Hatun adlı bir kızı dünyaya geldi. Bu yıllarda Anadolu'nun büyük bir kısmı Selçuklu Devletinin egemenliği altında idi. Konya ise bu devletin başşehri idi. Konya sanat eserleri ile donatılmış, ilim adamları ve sanatkarlarla dolup taşmıştı. Kısaca Selçuklu Devleti en parlak devrini yaşıyordu ve devletin hükümdarı Alâeddin Keykubad idi. Alâeddin Keykubad, Sultânü'l-Ulemâ Bahaeddin Veled'i Karaman'dan Konya'ya davet etti ve Konya'ya yerleşmesini istedi. Bahaeddin Veled, sultanın davetini kabul etti ve Konya'ya 3 Mayıs 1228 yılında ailesi ve dostları ile geldi. Sultan Alâeddin onu muhteşem bir törenle karşıladı ve ona ikametgâh olarak Altunapa (İplikçi) Medresesi'ni tahsis etti. Sultânü'l-Ulemâ, 12 Ocak 1231 yılında Konya'da vefat etti. Mezar yeri olarak Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi seçildi. Günümüzde müze olarak kullanılan Mevlâna Dergâhı'na bugünkü yerine defnedildi. Sultânü'l-Ulemâ ölünce talebeleri ve müridleri bu defa Mevlâna'nın çevresinde toplandılar. Mevlâna'yı babasının tek varisi olarak gördüler. Gerçekten de Mevlâna büyük bir ilim ve din bilgini olmuş, İplikçi Medresesi'nde vaazlar veriyordu. Medrese kendisini dinlemeye gelenlerle dolup taşıyordu. Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizî ile karşılaştı. Mevlâna Şems'te "mutlak kemâlin varlığını" cemalinde de "Tanrı nurlarını" görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü. Mevlâna Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi, Şems-i Tebrizî'nin yerini doldurmaya çalıştılar. Yaşamını "Hamdım, piştim, yandım" sözleri ile özetleyen Mevlâna 17 Aralık 1273 pazar günü Hakk'ın rahmetine kavuştu. Mevlâna'nın cenaze namazını vasiyeti üzerine Sadrettin Konevi kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevi çok sevdiği Mevlâna'yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine Mevlâna'nın cenaze namazını Kadı Siraceddin kıldırdı. Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine, yani Allah'ına kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen "Şeb-i Arûs" diyordu ve dostlarına ölümünün ardından ah-ah, vah-vah edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu |
|
31 Mart 2012, 16:30 | #86 |
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: 30 Saniyede Genel Kültür Ulubatlı Hasan (Ulubat, Karacabey, Bursa; d. 1428 - ö. 29 Mayıs 1453; İstanbul), İstanbul'un fethi sırasında Bizans surlarına ilk sancağı diken olduğu sanılan tımarlı sipahi. Bizans tarihçisi Phrantzes'in anlatışına göre, Türklerin 29 Mayıs Salı günü sabaha karşı Edirnekapı ile Topkapı arasında umumi bir hücüm başlattıklarını ve savunmanın temel direği olan Venedikli General Giustiniani'nin yaralanıp cepheyi terketmesi üzerine Türk askerlerin heyecana gelmesi ve Fâtih'den gelen Topkapı Surlarına tırmanılması emrinin alınmasıyla birlikte Uluabatlı Hasan isimli küçük rütbeli ve genç bir asker veya subay, maiyyetindeki 30 askerle beraber, Osmanlı bayrağını surlara dikmişlerdir. Olayın Türk kaynaklarındaki yorumu ise şöyledir: Uluabatlı Hasan, İstanbul fethedilirken surlara ilk önce çıkan ve Türk bayrağını surların üzerine ilk diken askerdir. Otuz kadar arkadaşıyla beraber Topkapı surlarına tırmanmıştır. Onsekiz arkadaşı çıkmaya çalışırken öldürülmüş,en yüksek yere çıktığı zaman da takımında yalnız o kalmıştır. Bayrağı dikmeyi başarmış ancak ne var ki, ilk önce bacağının dizden aşağısını vücudundan ayıran kılıç darbeleri, Bizans askerlerinin taş ve ok yağmuru onu şehit etmiştir. Ulubatlı Hasan surlara tırmanmadan 1-2 gece önce Otağ-ı Hümayün (Padişah Çadırı) nda Padişah çok güzel bir dua etmiştir. Dışarıdan bir amin sesi gelmiştir. Bunun üzerine II. Mehmed amin diyen kişinin bulunmasını istemiştir. Bu da Ulubatlı Hasan'dır. Neden Otağ-ı Hümayün e bu kadar yakında olduğu sorulunca oda ilk saldıranlar arasında olmak istediğini ama kumandanının izin vermediğini söylemiş. Padişahın izni ile en ön safa geçmiştir ve en ön saflarda yer alıp kahramanca savaşmıştır. Ancak günümüz tarihçileri o dönemin kaynaklarında Ulubatlı Hasan diye birinin ismine rastlanmadığını söylüyor. Bizans tarihçisi Sfrancis'in kitabını yıllar sonra Melissenos adlı bir metropolit alıp değiştirmiş ve üstüne bir çok uydurma hikâyeler, karakterler eklemiştir. O uydurduğu şeylerden biri de Ulubatlı Hasan diye hayâli bir karakterdir. Yani bu olayın aslı ve belli bir kaynağı yoktur. O dönemin kaynaklarında böyle bir ismin geçmediği tüm tarihçiler tarafından kabul edilmektedir. Ayrıca o can pazarının yaşandığı sırada bayrağı kimin diktiğini tespit etmenin mümkün olmadığı yine tarihçiler tarafından kabul gören bir önermedir. |
|
31 Mart 2012, 16:30 | #87 |
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: 30 Saniyede Genel Kültür Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Lidyalıların aynı bölgede yaşadıkları kayda geçmiş İonyalılarla henüz kesinleştirilememiş bir ilişkisi bulunmaktadır. Homeros bu bölgeyi anarken Lidyalılardan değil Tmolos Dağı (Bozdağ, Ödemiş - İzmir) eteklerinde yaşayan Meonyalılardan söz eder. Nitekim antik çağ boyunca Lidya'da Meonia isimli bir kent varlık göstermiştir. Bu isim Kula'ya bağlı olan ve halihazırdaki adı Gökçeören olan köyün yakın geçmişe kadar geçerli kalmış ismi olarak Salihli yolu ile günümüze kadar da ulaşmıştır. Meonialıların, Lidyalılar için kullanılmış daha eski isim olduğu, veya Lidyalılardan önce bu bölgede yaşamış, daha sonra da Frigyalıların bir uç kolu olarak tarihte beliren Lidya halkı ile ya kısmen kaynaşmış, ya da güneydeki dağlık bölgeye sürülmüş bir kavim oldukları öne sürülen teoriler arasındadır. Lidya ismi Asur kayıtlarına Lud-du şeklinde geçmiştir. Lidya'nın insanlık tarihine en büyük katkısı parayı icat etmiş olmalarıdır. Başkent Sardes'in içinden geçen Paktalos Irmağı'nın alüvyonlarında doğal olarak bulanan altın-gümüş karışımı "elektron" madeninden basılan ilk sikkelerin üzerinde Lidya Krallığının arması olan aslan başı bulunuyordu. İlk Lidya sikkeleri muhtemelen Alyattes döneminde basılmıştır. Sikke basımının daha iyi bir duruma gelmesi ve elektron yerine altın ve gümüşten ayrı olarak sikke basımı Kral Kroisos (Karun) zamanında ortaya çıkmıştır. Seramik kapların özelliğinden Lidyalıların batıdaki komşuları İyonya ile çok öncelere giden bir ilişkileri olduğu saptanmıştır. Yine Lidyalılar'ın Yunanlılar'la ticari ilişkilerinin yanı sıra dinsel ilişkileri de vardı. Lidya dininde en önemli kültler ana tanrıça-Artimu (Artemis) veya Kybele, Luvi tanrıçası-Kuvava, tarım tanrısı-Baki (Dionysos), yağmur tanrısı-Leus (Zeus) ve mezarların koruyucusu-Santas'dır. |
|
31 Mart 2012, 16:31 | #88 |
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: 30 Saniyede Genel Kültür Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Kadın - Erkek ilişkileri alış-veriş mi? Ortaya çıkan yeni teori, kadın-erkek ilişkisinin bir tür alışveriş olduğunu belirliyor ve bu alışverişe konu olan tarafların hangi parametreler üzerinden eş seçimine yöneldiğini araştırıyor. Kadın-erkek ilişkisi bir alışveriş olarak düşünülürse 'aşk' sözcüğünü nasıl tanımlayacağız? Kalbinizin anahtarını kime vereceğiniz, psikoloji bilimini yakından ilgilendiriyor Amerikan üniversitelerindeki psikoloji profesörleri, modern toplumda kadın ve erkeklerin eş seçerken izlediği süreçleri 25 yılı aşkın bir süredir inceliyor. Modern toplumda kadın-erkek ilişkisinin evrimi ve genel olarak insan psikolojisinin geçirdiği değişiklikler konusunda pek çok bilimsel araştırmanın sonuçlarını Guncel.Net haber sitesinde okuyabilirsiniz. Pennsylvania Üniversitesi’nden psikolog Robert Kurzban tarafından başlatılan Kadınlar, Erkekler ve Darwin başlıklı araştırmaya; kısa sürede New Mexico, Texas ve California üniversitelerinden saygın psikoloji profesörleri de kendi bulguları ve araştırmalarıyla katkıda bulundu. Ortaya çıkan yeni teori, kadın-erkek ilişkisinin bir tür alışveriş olduğunu belirliyor ve bu alışverişe konu olan tarafların hangi parametreler üzerinden eş seçimine yöneldiğini araştırıyor. 2002 yılında Robert Kurzban, HurryDate adlı bir hizmetin gazetedeki ilanına rastlamıştı. Bu hizmet, 25 potansiyel adayla üçer dakikalık buluşmalar yapabileceğiniz bir özel akşam geçirmenizi öneriyordu. Kurzban buna şaşırdı ama bunun nedeni romantik bir ilişki arayışında olması değildi. Pennsylvania Üniversitesi'ndeki evrimsel bir psikolog olarak, bu şekilde hızlı buluşmalarla geçecek bir akşamın, böyle durumlarda insanların nasıl davrandıklarını incelemek adına eşsiz bir fırsat olacağını düşündü. Şirketin de onay vermesiyle, Kurzban ve bir meslektaşı, 'hızlı buluşmacılar' üzerinde bir araştırma yürüterek -dini inançlardan çocuk isteyip istememeye kadar uzanan çok değişik konular üzerinde sorular sordular. En önemli soruları şunlardı: Katılımcılar, kendileri gibi insanlardan mı hoşlanıyordu? Yoksa 'beraber olma piyasasında' en iyi alışverişi yapabilmek adına genelde herkesin gözettiği -dış görünüş ve yüksek gelir gibi- özellikler mi tercihleri etkilemekteydi? Araştırmadan çıkan ilginç sonuçlar Araştırmacıların vardığı ilk sonuç, erkeklerin ve kadınların eşlerini "eş seçme konusunda genel kabul görmüş değerler" üzerinden seçtikleriydi. Bir diğer bulgu ise her iki cinsin de fiziksel çekiciliğe en büyük önemi verdiği; gelir ve sosyal statü gibi hususları geniş ölçüde göz ardı ettikleriydi. Araştırmanın sonuçlarını daha sonra bilimsel bir dergide yayınlayacak olan Kurzban şöyle yazacaktı "HurryDate katılımcılarının nihai karar vermek için üç dakikaları vardı ama çoğu kararlarını ilk üç saniyede verebiliyordu." HurryDate araştırması, evrimsel psikoloji uygulamalarının her gün rastladığımız örneklerinden biri. Hem etkisel hem de aykırı bir yaklaşım. Mesela erkeklerin kendilerinden daha aşağı gördükleri konumlardaki kadınlardan, eş seçerken ne gibi konuları göz önünde bulundurdukları veya kadınların hangi sebeplerle evlilik dışı ilişkilere yöneldiklerini ya da her iki cinsin de partner seçimi sırasında nelerin karşılığında ne gibi şeyler verebileceklerini araştırıyor. |
|
31 Mart 2012, 16:33 | #89 |
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: 30 Saniyede Genel Kültür Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. BİR ERKEĞİN SİZE AŞIK OLUP OLMADIĞINI NASIL ANLARSINIZ? Erkeklerin aşık olup olmadığını anlamak aslında o kadar da zor değil. Bir erkek tavır ve davranışları ile, söylediği sözler ile aşık olup olmadığını belli ediyor. Peki partneriniz size gerçekten aşıkmı? sizi kalpten seviyormu? bunları anlamak için şimdi açıklayacağımız öneriler ile erkeğinizi kendiniz test edebilirsiniz. İltifat eder: Erkekler her ne kadar “Benim için iç güzelliği önemli, fiziki değerlere çok önem vermem” deseler bile mutlaka dış güzelliğe bakarlar, öncelikle bir erkek âşık olduğunu ilk olarak sizi baştan aşağı süzerek belli eder. Giyiminize, makyajınıza, yüz hatlarınıza, kilonuza, el- ayak bakımınıza, saçlarınıza, gözlerinize… Kısacası onun tarafından baştan sona fiziksel bir sınavdan geçirilirsiniz. Sınav bitiminin ardından, “Ne güzel gözlerin var”, “Saçlarını çok beğeniyorum”, “Mini etek sana çok yakışıyor” gibi iltifatlarla karşılaşmaya başlarsınız. Sözün kısası, iç güzelliğiniz de olsun ama yine de siz her zaman güzel ve bakımlı olmaya gayret edin. Çünkü bir gün mutlaka bir erkek tarafından iltifat alacaksınız. Sizi Dinler: Eğer bir erkek sizden hoşlandıysa ses tonunuzu, diksiyonunuzu; kısacası onu sözlerinizle nasıl etkileyeceğinizi merak eder. Yanınıza gelip sizinle konuşmak ve sorular sormak ister. Mümkün olduğunca ikinizin de hoşuna gidecek güncel konular bulmaya çalışın. Ona soracağınız sorular hem kendisiyle ilgilendiğinizi gösterecek hem de onun nelerden zevk aldığına dair size ipuçları verecek. Erkekler güldüren ve zeki kızlardan hoşlanırlar. Örneğin ona çocukluğunuzun komik anılarını anlatabilirsiniz. Ayrıca tane tane konuşmaya gayret edin. İyi bir diksiyon ve etkileyici bir ses tonuna önem verdiklerini de unutmayın. Fedakâr olur: Eğer bir erkek sizden hoşlanıyorsa içgüdüsel olarak sizi korumak ister, örneğin kalabalık ortamlarda rahatsız olduğunuzu düşünürse sizin için tartışmaya girebilir. Size sorular sorarak ihtiyaçlarınızı anlamaya çalışır. Sağlığınızın ve keyfinizin yerinde olmasını herkesten çok o ister. Sizi her koşulda korumaya çalışıp üzülmemeniz için elinden geleni yapar. Zaman ayırmanızı ister: Bir erkeğin hayatta en önem verdiği şeylerden biri de ilgilenilmektir. Kısacası ona önem vermenizi ve onunla vakit geçirmenizi bekler. “Bu akşam ne yapıyorsun?”, “Kiminle çıkıyorsun?”, “Seni evine bırakmamı ister misin?” gibi hafif kıskançlık kokan sözlerle de hayatınıza dâhil olmaya çalışır. Onunla ilgilendiğiniz zaman mutlu olup, ona vakit ayırmadığınız zamanlarda ise kıskançlık duyguları ön plana çıkar. Eğer bir akşam eski aşkınızla yemeğe çıkacak olursanız, “Neden, ne gerek var ki?” veya “Ben varken neden onunla yemeğe çıkıyorsun?” gibi onlarca soruyla karşılaşabilirsiniz. Yani dikkat! İlişkinizin tehlikeye girmesini istemiyorsanız eski sevgililerinizle görüşmemeye çalışın. Eğer görüşecekseniz de bunu ölçülü tutmaya çalışın. Bilin ki o sadece sizin tarafınızdan ilgi görmek istiyordur. Ona olan konsantrasyonunuzun azaldığını hissettiği andan itibaren aklına “Acaba başka bir erkek mi var?” sorularını getiriyor olabilir. Her halinizle güzel bulur: Elbette ki de saçlarınız yapılı olduğunda ve ışıl ışıl parladığınızda size iltifat etmesini doğal karşılıyor olabilirsiniz. Yataktan kalktığınız andan gece uyuyana kadar geçen her saniyenizde, ister bakımlı görünmek için tonlarca para harcayın isterseniz de en doğal halinizle, makyaj bile yapmadan gezin, o sizi yine de güzel bulacaktır. Bu durumda gözü sizden başkasını görmüyor demektir. Öncelik sizsinizdir: Seven erkek sevgilisine öncelik tanır. Onun için siz, zaman zaman ailesinden ve en yakın arkadaşlarından bile önce gelirsiniz, örneğin kız kardeşiyle ve sizinle alışverişe çıktığında en güzel kıyafetleri öncelikle size alır. Önce sizin iyi olmanızı, sizin gülmenizi ve mutlu olmanızı ister. Soğuk bir yerde sizden başka üşüyen biri varsa ceketini önce size verir, hasta olduğunuzda işine gitmek yerine önce sizi ziyaret eder, hafta sonlarını ailesiyle geçirmek yerine sizinle program yapmaya çalışır. Çünkü siz onun hayatının en önemli değerisinizdir. |
|
31 Mart 2012, 16:33 | #90 |
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: 30 Saniyede Genel Kültür Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. İlk bilgisayar 1939 yılında Bulgar asıllı Amerikalı fizikçi John Atanasoff tarafından geliştirilmiştir. |
|
Etiketler |
30, genel, kültür, saniyede |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
KPSS Genel Yetenek Genel Kültür ve KPSS ÖABT sınavı ne zaman saat kaçta? | CORDON BLEU | Eğitim Haberleri | 0 | 06 Eylül 2020 08:06 |
Burçların genel kültür seviyesi | Flora | Burçlar, Fallar ve Kehanetler | 4 | 01 Mayıs 2016 00:22 |
Genel Kültür | PopSy | İslamiyet | 1 | 10 Mart 2009 05:27 |