IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet odaları

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 24 Eylül 2010, 20:09   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Kızılderililer Türk mü? + Kızılderililer ve Türkler...




Kızılderili kitabesi bir kızılderili kitabesinden alınmıştır:
Yalan tohumdur, bire kırk verir..
verdiği kırkın her biri bir tohumdur ki,
Onlar da bire kırk verir. bilgi de tohumdur ...

Kızılderili Ayini - Ruh Ve Doğa
[FLASH]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
align="center">Kızılderililer Türk mü? + Kızılderililer ve Türkler...

Kuzey Amerika kıtasında bir zamanlar milyonlarca bufalo yaşıyordu. Eski kızılderili öykülerine göre, vadi ve ovalar bufalo sürülerinden geçilmez, yüzbinlerce baş hayvandan oluşan sürülerin koşarken çıkardığı, ses gökgürültüsü gibi, kilometrelerce uzaktan duyulurdu.

19. Yüzyılın ortalarında nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalan bu hayvan yavaş yavaş tekrar eski otlaklarına dönüyor.

İngilizce bizon adıyla da bilinen bufalo, Kuzey Amerika'ya özgü bir manda türü. Binlerce yıl kızılderililer için en önemli yaşam kaynağıymış ancak 1867-1868 yılları arasında, Amerika'nın doğu ve batı kıyılarını birbirine bağlayan demiryolu hattının inşaatı sırasında yeryüzünden silinme tehlikesiyle karşı karşı kalmış.

Katliamın en büyük sorumlusu ise Bufalo Bill takma adıyla tanınan Bill Cody. Cody ve ekibinin görevi demiryolu inşaatında çalışan binlerce işçi için et sağlamakmış fakat daha sonra deri ticaretine başlamışlar..

Bufalo avcılığı sığır vurmaktan zor olmadığı için birkaç yıl eline tüfek geçiren onbinlerce kişi deri ticaretine başlamış ve milyonlarca bufalo katledilmiş. Bufalonun her organından yararlanan kızılderilier bunu bir türlü anlayamaz derileri yüzüldükten sonra çürümeye terkedilen hayvanlar için yas tutarlarmış.

Uzmanlara göre bufalo katliamı o kadar kontrolden çıkmış ki 20. yüzyılın başlarında tüm kıtada binden az hayvan kalmış. Bu durum kızılderili kabilelerinin yaşadığı toprakları ele geçirmeye çalışan beyazların da işine yaramış.

Çünkü bufaloların tükenmesiyle kızılderililer aç kalmış. Kaderlerini beyazların eline teslim etmişler. 20. yüzyılın başlarında başlayan koruma çabaları bufaloların neslini tükenmekten kurtardı. Şu anda Amerika'da çoğu ulusal parklarda olmak üzere birkaç yüzbin bufalo var ve sayıları heryıl artıyor. Bu parkların en büyüğü Güney Dakota eyaletindeki Custer eyalet parkı.

Bu parka giden yol ve çevresi bufalo dolu. Otlayan hayvanların herbiri en az 400 yüz kilo. Araçlara aldırdıkları bile yok. Çünkü yol vermek zorunda olan onlar değil insanlar. Parktaki tesislerin yöneticisi Pat Azinger, yılın bazı aylarında ziyaretçilerin gece yarısı acayip gürültülerle uyandıklarını söylüyor ve devamla şöyle diyor: Bufaloların kürkü soğuğa karşı korunmak için kışın çok kalınlaşıyor.

İlkbaharda bu kıllardan kurtulmak amacıyla sağa sola sürtünüyorlar. En çok kullandıkları cisim ağaçlar. Ancak parktaki kabinlerin köşelerine hatta kamyonetlere bile sürtündükleri oluyor. Bu garip ses ilk kez duyanları oldukça şaşırtıyor. Custer Eyalet parkında kabinlerle birlikte büyükçe bir de lokanta var.

Bu lokantanın en ünlü yemeği bufalo pirzolası. Ahçıbaşı Darren Frederik, bufalo etinde çok az yağ bulunduğunu dolayısıyla diğer kırmızı etlerden daha sağlıklı olduğunu söylüyor. Bufalo etinin olduğu gibi pişirilebileceğini belirten ahçıbaşı, kendisinin eti çevreye özgü baharatla pişirmeyi tercih ettiğini vurguluyor.

Bunun ete yöreye özgü bir tad verdiğini belirtiyor. Bufalo etinin yaygınlaşmasının bir avantajı hayvanların geleceğinin güvence altına alınmış olması. Yüzbinlerce yıl Kuzey Amerika ovalarında koşan bufalolar eski otlaklarına tekrar dönüyor..

Kaynak : Yazarı Bilinmiyor
_________________________



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bu yazımı, bu akşam bir alışveriş merkezinde gördüğüm “kızılderili tablosu” ndan ilham alarak yazıyorum. O tabloda meşhur kızılderili başlığını takan ve başlığının üzerinde “bozkurt” bulunan bir kızılderili vardı. Bu tabloyu gördükten sonra, uzun zamandan beri ilgili olduğum bu konuda bir yazı yazmak istedim.
Mâlumunuz şovenistan duyguların artarak yaşandığı dünyada, gün geçmiyor ki farklı bir konu gündeme düşmesin. Uzun yıllardan beri üzerinde tartışmalar devam eden “Kızılderili Türk İlişkisi” konusu da bugünlerde sıkça işleniyor. Sanırım bugün (26 Ocak 2008) yapılacak bir zirvede de bu konu görüşülecek. Türkevi’nde yapılacak toplantıya, George Washington Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Türker Özdoğan, Amerikan İçişleri Bakanlığı Kızılderililer Doğu Yakası Daire Başkanı Frank Keel, Michigan Devlet Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Timur Kocaoğlu, Birleşmiş Güney ve Doğu Kabileleri Başkanı Brian Paterson, Araştırma Profesörü Marjorie Mandelstam Balzer ve Amerikan Kızılderilileri Araştırma Bölümü Arizona Devlet Üniversitesi öğretim üyesi Doçent Carol Lujan katılacak.
Yapılacak zirve ile her iki taraftan da katılacak kişilerin görüşleri alınarak bu konuda kararlı bir tutuma gidilmesi bekleniyor. Ali Çınar, konu ile ilgili açıklamasında, “Yıllardır Türk ve Kızılderililerin benzerliklerini ve bağlarını konuşuruz. Şimdi her iki taraftan da araştırmacıların katılımıyla bu bağların ne olduğunu öğrenip, herkese duyurma imkanı bulacağız” demiş. Umuyoruz ki zirve, Türk - Kızılderili ilişkisine ışık tutacak gelişmelerin yaşanmasına vesile olur.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Şimdi bugüne kadar okuduklarım ve duyduklarım neticesinde Türkler ile Kızılderililer arasındaki yakın ilişkiden bahsetmek istiyorum. Bilindiği üzere Türkler’in ilk yerleşim yeri Orta Asya olarak kabul edilmektedir.. Türkler’in ana yurtları hakkında genel olarak dört tane düşünce olsa da, çoğunluğun kabul ettiği görüş “Tanrı Dağları’nın kuzeyinin Türkler’in ilk anayurtları olduğu” dur.

Orta Asya’daki Türkler’in bazılarının Rusya ile Amerika kıt’asının bağlantı noktasından (yani Bering Boğazı civarı kast ediliyor) geçerek Amerika’ya ulaştığı düşüncesi var. Bazı kalıntılar ve göç yolları da bu düşünceyi destekliyor.

Hatta “Piri Reis’in çizdiği ilk Dünya haritasında bu harita çizildiğinde henüz Amerika Kıt’ası keşfedilmemişken haritada Amerika Kıt’asının da gösterilmesi, bu konuya bir ışık tutuyor.” diye düşünenler de var…



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Kızılderililer’in bundan yaklaşık 35.000 yıl önce Amerika Kıt’asına yerleştikleri biliniyor. Kızılderililer, Sibirya civarındaki ata yurtlarındaki avlakların (av alanlarının) yetersiz geldiğini düşünerek, bugünkü Asya ile Amerika’yı bağlayan Bering Boğazı çevresinde yeni av alanları aramaya başladılar ve rastlantısal olarak Amerika’ya geçtiler.

Oradaki avlakları beğenerek oraya yerleşme kararı aldılar. O günden beri o bölgeyi yurt edilen Kızılderililer, günümüze kadar kültürlerinde pek değişiklik yaratmayarak gelmişlerdir. Günümüzde ABD’de resmen kabul edilen 554 tane Kızılderili kabilesi var.

Kızılderililerin Türkler’le olan ilişkisini birkaç bölüme ayırarak sınıflandırmak istiyorum:

Yaşantı Benzerlikleri:
1- Bilindiği üzere [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]ler “avcı” bir soydur. Bugün bile izlerini hissettiren “avcılık ruhu”, Kızılderililer’de de görülüyor. Zaten göç yoluyla Altay Türkleri’nin Amerika’ya geçerek orada Kızılderilileri oluşturması düşüncesinin de temelinde avcılık var.
2- Kızılderililerin kullandıkları av aletleri, temel ihtiyaçlarını gidermeleri için kullandıkları eşyalar… Türkler’in kullandıklarıyla benzer özellikler taşıyor. Üstü sivri çadırlarda yaşamaları, önleri kesik giysiler giymeleri, “huş” adı verilen oyma kayıklar kullanmaları… da Türk yaşantısına benziyor.
3- Kızılderililerle ilgili gördüğünüz resimlerden anımsarsınız, onlar da tıpkı Türkler gibi atlı yaşam süren topluluklardır.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Halk Kültürü Benzerlikleri (Folklorik Benzerlikler):
1- Kızılderililer’de “loğusa kadınlar” a önem verilmesi, onlarda bir kutsîyet bulunduğuna inanılması ve kırklarının yapılması, onların silahlara dokunmalarının yasak olması kültürel bir benzerliktir.
2- Atabaşkan ve Keçuva kabilelerinde Türkler’e özgü olduğu bilinen, parmakların arasına sicim (kalın ip) geçirilerek oynanan ''sicim oyunu'' nun oynanması da yine benzerlik teşkil etmektedir.
3- Cenazelerde “yasçı” ların bulundurulması da Türkler’le Kızılderililer arasındaki belirgin benzerliklerden biridir. Orhun Yazıtları nda da geçtiği üzere, en eski soydaşlarımız da ölüm törenlerine ''yasçı, sıgıtçı…'' denilen ''ağıt yakan” ölü ağlayıcıları getirtirlermiş. Kızılderililer de tıpkı Türkler gibi bu biçimde törenler yapıyorlarmış.
4- Bizdeki “Kırkpınar Efsanesi” nde anlatılan ve pehlivanların can vermesine kadar devam eden güreşlerle, Brezilya Ormanları’ndaki Zakuma Kızılderilileri’nin tuttukları ''güreş'', benzerlik göstermektedir.
5- Mohavk Kızılderilileri’nin Anadolu’da oynanan ve arasında “uzun eşek'' oyununun da bulunduğu oyunların 12’sinden 11′ini bilmeleri de yine benzerliğe örnektir.
6- İnkalar’da bizdeki “kopuz” a benzeyen bir tür sazın bulunduğu gözlenmiştir.

Dinsel Benzerlikler:
1- Halk kültürü benzerliklerinde belirttiğimiz ''loğusa'' ya kutsiyet verilmesi, dinî kültürün de bir yansımasıdır.
2- En eski Türk inancı olan ''Şamanizm'' (Gök Tanrı Dini) ile, Kızılderililer’in inançları arasında çok yakın benzerlikler vardır. Aşağıdaki bilgi dikkat çekicidir:
Kızılderililerin yaptığı merasim ve kutlamaların en ilginç yanlarından birisi, kabilenin Şamanı’nın ''Gök Tanrı''olarak kabul edilen ''Ulu Ruh'' a daha çok yaklaşmak ve kabilesi için O’nun yardımını ve rahmetini talep etmek maksadıyla, bu düzgün direğe ırmanmasıdır. Dinî maksatlı bu merasimi yöneten Şaman’ın bu direğe tırmanması,
mensubu olduğu kabilesini kötü ruhlardan ve onların sebep olabileceği hastalıklardan koruması,
yeni yılda kabilesine bol mahsul bahsetmesi konularında görüşme talep etmek maksadıyla”Gök Tanrı”ya daha yakın olma amacı taşır. Direğe tırmanma merasimi Kaliforniya eyaletindeki Camella Kızılderilileri arasında oldukça yaygındır.
3- Amerika yerli Kızılderili kabileleri ile Sibirya Saka, Altay, Hakas,
Telvit ve Tuva bölgelerinde yaşayan eski Türk âdetlerinin ve mevsimlik dinî merasimlerin birbirine benzemesi ve paralellikler göstermesi oldukça ilgi çekicidir.
4- Bilindiği gibi Türkler’de ''totemizm'' yoktur. Yani Türkler ''totemleştirdiği'' (kutsallaştırdığı) canlı - cansız hiçbir varlığa tapmazlar. Fakat Türkler’de çok yaygın bir kutsîyet duygusu vardır. Güçlerinin yetmediği “gök gürültüsü ve şimşek” gibi doğa olaylarını kut’lu saymışlardır.
Ötüken Ormanı’nı, ''duk Ötüken yış budun'' [Kutsal Ötüken Ormanı'nın Budunu (Ulusu) ] diye kutsallaştırmışlardır. Veya ''İnçü Ögüz’ü'' [İnci Irmağı'nı] temiz tutmuşlar onu kut’lulaştırmışlardır. Fakat bu sayılanlara hiçbir zaman tapmamışlardır.

Totemizm inancına sahip topluluklar, totemlerin bir ruh taşıdıklarına inanır ve o totemlerdeki kut’lu ruha sahip olmak için onları bedenleriyle bütünleştirirlermiş.
Fakat Türkler hiçbir zaman en kut’lu varlıklardan birisi olarak gördükleri ''Bozkurt''u pişirip yememişlerdir. Kızılderililer’de de bu “kutsallaştırma” olgusu bulunmaktadır. Bu da ayrı bir benzerliktir.

Irksal Benzerlikler:
1- Türk Irkı’nın belirgin bir kafatası yapısı vardır. Buna ''brakisefal'' kafatası tipi denir. Kızılderililerin bu kafatası yapısına ne kadar uygun oldukları tartışılabilir (benim de bu konuda pek bilgim yok); fakat göz ve çene yapıları Türkler’inkine benzer özellikler taşıyor.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

2- Yapılan araştırmlarda, Kızılderililer’in Dna’sı ile, Türkler’in Dna’sı arasında çok yakın bir ilişki bulunuyor. Hatta Kızılderili Dna’sına Türkler’inkinden başka hiçbir Dna uymuyor. Bazı kaynaklarda ''y kromozomunun'' sadece Türkler’de ve Kızılderililer’de bulunduğu söyleniyor; fakat bu işin bilimsel boyutundaki bilginin ne derece doğru olduğunu bilmiyorum. Kimisine göre ''y K[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]'' her erkekte bulunuyor; fakat buradaki haritada ise kromozomların Dünya haritasındaki dağılımına baktığımızda bu düşüncenin doğru olabileceği kanısı ortaya çıkıyor.
3- Tüm bu ırksal özelliklerin devamı niteliğinde, benim aklıma takılan bir şey ise, ''ten rengi''… Bugün dünya üzerinde yaşayan yaklaşık 300 - 350 Milyon Türk var. Bu Türkler dünyanın birçok bölgesine dağılmış biçimde yaşıyorlar.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Normal koşullarda iklim farklılıklarının veya coğrafi özelliklerin kişilerin biyolojik yapılarını bile etkilediğini düşünürsek, Türkler içerisinde 'beyaz tenli'' olmayanların da olması gerekiyor. Fakat dünyadaki bütün Türk topluluklarından bir kişiyi örnek olarak getirseniz, hepsini bir arada gördüğünüzde hiç “siyah tenli” (şu araplardaki veya zencilerdeki karalardan…) Türk göremezsiniz.
Kızılderililerin ten renkleri ise, sanki Türklere göre biraz daha koyuymuş gibi geliyor bana…

Dil Benzerlikleri:
1- Belki de bizim için en önemli bölümlerden birisi olan ''dil'' bölümü, gerçekten de bu konudaki düşüncelerimizi en çok etkileyen benzerlikleri içeriyor.
Bugün kullandığımız Türkçede bile sıkça geçen [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]lerin bazılarını, Kızılderililer bugün kullanıyorlar… Yapılan araştırmalar neticesinde “ses benzerliği” temeliyle yaklaşılarak bulunan birkaç sözcük şöyle:

Yatkı: Ev, yatılan yer
Dodohişça: Dudak
Lı-ık: Vatan, ili
Tamazkal: Hamam, temiz kal
T-sün: Uzun
Hogan: Kerp… ev, Hopan
Missigi: Mısır
Tepek: Tepe
Hu: Selam
Tete: Dede
Türe: Türe, Töre
Atış-ka: Ateş
Yanunda: Yanında
Aş-köz: Yemek
Tapa: Tuba
Yu: Su, yu-mak, yıkamak
İldiş: Dişleme
Yukarıdaki sözcükler, gerçekten önemli benzerlikler. Bugün Kızılderililer’in 600′e yakın lehçeden oluşan bir dilleri var. Ve bu benzerlikler, bu lehçelerin anası özelliğindeki Atabaşkan Kızılderilileri‘nin diliyle olanlardır. Nihayetinde Osman Nedim Tuna, dillerdeki benzer öğeler ile ilgili şöyle diyor:
- Benzer iki dilde ses ve anlam bakımından eş sadece ''bir'' sözcük varsa, bu bir rastlantıdır.
- Benzer iki dilde ses ve anlam bakımından eş ''iki'' sözcük varsa, üzerinde düşünülmelidir.
- Benzer iki dilde ses ve anlam bakımından eş ''üç''
sözcük varsa, bu iki dil arasında kesinlikle bir bağlantı vardır.

Bu açıklama, Kızılderililer’in dili ile Türkçe arasındaki bu benzer sözcüklerin önemini vurgulamaya yetiyor bence.
2- Kızılderililer’in dili ile Türkçe arasında sözcükler bakımından büyük eşteşlikler var; fakat sözdizimi ve gramer bakımından bu iki dil birbirine biraz uzak gibi duruyor.
3- İki dilde de seslenmeler, akrabalık ünvanları ve ünlemler benzerlik gösteriyor.

Ayrıca Kızılderililer’in kullandıkları aşağıdaki iki bayrak da dikkat çekici. Türkler’in ve Türklüğün sembolü olan ''Bozkurt'', Kızılderililer tarafından da seviliyor ve benimsenerek sembolleştiriliyor…


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Yukarıda beş bölüm altında değerlendirdiğim ''[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]'', gerçekten aydınlatılmayı bekleyen ve büyük olasılıkla da yakın dönemde gelişmelere sahne olacak bir konu.
Görüldüğü üzere birçok bakımdan Türkler’e benzeyen Kızılderililer, belki de dünyanın tek soykırımını yaşayan soydaşlarımızdan başkası değiller.
Bunun açıklığa kavuşması bugün yapılacak olan zirvede olacaklarla da yakından ilgili. Belki yapılan çalışmalar Kızılderililer’in Türk olduğunu bilimsel kanıtlarla açıklamaya yeter ve biz de Amerika’da hak iddia ederiz… Olmaz mı?

Kaynak: Yavuz Tanyeri
_________________________


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Kızılderililer Ve Türkler

2-4 Temmuz 1999 tarihleri arasında Denizli’de yapılan ''Yedinci Türk Dünyası Dostluk Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı”na katılan Onayda Kızılderili kabilesi reisi ve Amerika Yerlileri Sosyal İşler Daire Başkanı M. Franklin Keel’in konuşması kurultaya katılan delegeler üzerinde derin tesirler bıraktı. Kızılderililer hakkında geniş bilgi veren Keel, Kızılderililerin (atalarının) Baykal Gölü ve Yenisey-Tuva bölgelerinden Amerika kıtasına, Alaska üzerinden göç ettiklerini ifade etti. Kızılderililer ile Türklerin DNA testlerinin aynı olduğunu ve ayrıca ''Y''kromozomunun sadece yeryüzünde Türkler ile Kızılderililerde bulunduğunu söyledi. Kızılderililerin konuştukları dillerdeki kelime benzerlikleri gibi, halı, kilim ve el işlerindeki desenlerin aynı olduğunu, örf, âdet ve geleneklerde de çok büyük benzerlik olduğunu ifade etmiştir.

Kızılderililerin aslının nereden geldiğine dair 40 yıl araştırma yapan Ethel Steawert, belgelerle Kızılderililerin Türk soyundan geldiğini ispatlamıştır.

Avrupalılar Amerika kıtasına göç etmeden önce Kızılderililerin nüfusu, Avrupa kıtasının nüfusundan fazla idi.

En az 50 milyon Kızılderilinin soykırım neticesinde katledildiği kesindir. Bazı ABD’li tarihçilere göre ise, bu miktar 100 milyona yakındır.

Şu anda Kızılderililerin nüfusu 2.5 milyon olup, bu sayıyla bir nevi müzeliktirler ve soylarını koruma mücadelesi vermektedirler.

Kızılderililerin büyük bir çoğunluğu ise Uygur ve Nayman Türkleri ile diğer Türk kabileleridir.

M. Franklin Keel kurultayda yaptığı konuşmada:
''DNA testlerinde Kızılderililerin Türk asıllı olduklarının anlaşıldığını, ben Türk kurultayına katılarak ve Türkiye’de bulunmak suretiyle daha iyi hissettim. Biz Kızılderililer Türk olmaktan çok mutluyuz... Amerika’da bir çok bölgede yer isimleri Türkçe olduğuna dair bazı bilgiler vardır. Ama bu konu, derinlemesine araştırılmadı... Türk Dünyası kurultayına katılmaktan çok mutluyum. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan Türkler, bu kurultayda toplanmışlardır. Kurultayı çok güzel buldum. Burada çok değişik topluluklar temsil ediliyor. Kültür alışverişinde bulunuyorlar. Kültür çok önemli bir faktör. Türk insanında tespit ettiğim en büyük hazinenin, kalblerinin zenginliği olduğunu gördüm. Dostlukların samimiyeti ve derinliği, bu samimiyet ve derinlik biz Kızılderililerde de aynen böyledir. Yakut Türkleri ile tanışma fırsatım oldu. Çok nazik ve kibar insanlardı. Tıpkı benim kuzenlerim gibi gözüküyorlardı. Benzerlikler çok fazla... Bozkurt, biz Kızılderililerde de semboldür. Hatta Kızılderililerde Bozkurt isimli kabile vardır. Eğer buraya Amerika’daki Kızılderililerden daha çok getirmek kısmet olsaydı, onlar da sizinle görüşmekten çok çok mutlu olacaklardı, tıpkı benim gibi. Gidince Türk asıllı insanlarda gördüğüm, bizimle aynı olan özellikleri kabileme anlatacağım...''

Amerika’da diğer bir Türk nüfusu da Kamçatka Yarımadası’ndan Alaska’ya göçen Saka Türkleridir. M.Ö. 1500 yıllarında Göktürk alfabesi ile yazılmış Saka Beyinin hikâyesini anlatan taş, bunu ispat etmektedir. 7. Türk kurultayına katılan delegeler Türkiye, KKTC, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan devletleri ile özerk ve federe Türk cumhuriyetleri olan Altay, Başkırdistan, Cuvaşistan, Dağıstan, Gagauz, Hakas, Balkar, Kırım, Saka, Tataristan, Tuva, Nahçıvan, Doğu Türkistan, Karaçay’dır. Ayrıca kurultaya Kafkasya, Balkanlar, Avrupa, Amerika (Meluncan ve Kızılderili) İdil-Ural, Sibirya, Ortadoğu, Afganistan’da yaşayan Türk topluluklarından temsilciler katıldı.

Suriye’de 3 milyon, Irak’ta 3 milyon ve İran’da 20 milyon Türk vardır. Kurultaya Sibirya’nın Aktulga bölgesindeki Türklerin temsilcileri de geldi.

New York Times’ın (Bilim) ekinde Amerika’ya ilk ayak basanlar haritasında, ilk gelenlerin Türkler olduğu gösterilmektedir.
Fransız dil bilimcisi Dumesnil, Kızılderili dilinde 320 Türkçe kelime tespit etmiştir.
furkanözyürek:
Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor
Linki Görebilmek İçin Üye Ol veya Giriş Yap

Burda benim yaptığım gibi o kelimelerden örnek yazabilirmisin mümkünse ???

Coğrafya açısından bakarsak mümkünden öte kesin gibi hözüküyor çünkü çok kısa bir mesafe Berjing boğazı ile Alaska fakat onlar oraya giden Moğollar'da olabilir.bu yüzden kelimeler gelirse daha çok aydınlanırız
Vanlı65:
Tam Serbest Kürsülük bir konu bence tartışmaya açık.(bu arada müzisyen tarihçiye benden +karma)
furkanözyürek:
Ama dediğim gibi ortak kelimeleri bulsun benden +3 karma kim bulursa bulsun arkadaşlar duyururdur!!!
Raltar:
_________________________

Keçua dili ile Türkçe arasındaki benzerliklerin bazıları (ilk yazan Keçua, ikincisi Türkçe):

* tuka - tükürmek

* paku - bak

* khapao - kaba

* ipa - abla

* ku - koy

* kaşa - kış

* kuli - kül

* kalı - kalın

* karwın - karın

* kasa - kes

* tawga - dağ

* takhıla - dağıl

* khipu - ip

* çur - dur

* as - az

* tak - ta ki

* la - ile

* mi? - mi?

* biri - bir

* tawa - dört (Çuvaş Türkçesi'nde tavat)

* pis - beş

* halta - altı

* khawa - kör

* kiwi - kir

* ata, atea, hataa - ata

* ata cama - ata mezarlığı
_________________________

Diğer Kuzey Amerika dilleri ile Türkçe arasındaki benzerliklerden bazıları:

Miwok Kızılderilileri'nde "kuççi" - Türkçe'de "küçük"

Bir başka Kızılderili boyunda "kiçeeç" - Türkçe'de "küçük"

Arawak Kızılderilileri'nde "çakira" - Türkçe'de "çakır"

Bir başka Kızılderili boyunda ; "tos, uçun, yangi, kis" - Türkçe'de "toz, için, yeni, kız"

Maya dilinde "kin" - Türkçe'de "gün" (Eski Türkçe'de kün")

Birçok Kızılderili boyunda "kan" - Türkçe'de "han"

Terrawa Kızılderilileri'nde "ut", Allentiac Kızılderilileri'nde "uya", Lule Kızılderilileri'nde "utara" Aymara Kızılderilileri'nde "utah" - Türkçe'de "otağ, yuva, ev"

Güney Amerika Kızılderili boylarında "kayak" - Türkçe'de "kayık"

Aztekler'de "kuuş" - Türkçe'de "kuş"

Mayalar'da "ku" - Türkçe'de "kut"

Aztekler'de "it zcu intli" - Türkçe'de "it"

Kwaiute Kızılderilileri'nde "ghaz" - Türkçe'de "gez"

Bir başka Kızılderili boyunda "tano" - Türkçe'de "cehennem" (Eski Türkçe'de tamu)

Aztek ve Maya Kızılderilileri'nde "aıtıl" - Türkçe'de "nehir" (Eski Türkçe'de "ıtıl, itil)

Meksika, Guatemala ve Venezuella yörelerindeki Kızılderililer'de "tepe, satsi" - Türkçe'de "tepe, ses"

Bir başka Kızılderili boyunda "yaotl" - Türkçe'de "düşman" (Eski Türkçe'de yağı)

Bir başka Kızılderili boyunda "atlatl" - Türkçe'de "atılan mızrak"


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

ALINTI:Ord. Prof. Reha Oğuz TÜRKKAN'ın "Kızılderililer ve Türkler" isimli kitabından derlemedir.


Konu Sevda tarafından (24 Eylül 2010 Saat 20:35 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Alt 24 Eylül 2010, 20:36
Noyan
Bu Mesaj Noyan tarafından silinmiştir.
Cevapla

Etiketler
kızılderililer, , ve


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Çipras'ın "Türk" gafı Yunanistan'ı karıştırdı: Olayı büyütmeyin, Türkler duymasın CORDON BLEU Dünyadan Haberler 0 18 Haziran 2023 20:13
Türk Destanları ve Mitleri. - Türkler ve Sonsuz Feza Gökyüzü. Sevda Tarih 1 08 Ocak 2012 23:41