IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Konu Kapatılmıştır
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme: Değerlendirme: Toplam 1 oy almıştır,  ortalama Değerlendirmesi 5,00 puandır. Stil
Alt 01 Mayıs 2006, 07:19   #71
PuSAt
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Tarihte bugün: 1 mayıs




Karikatürist ve tiyatro sanatçısı Altan Erbulak, 1988 yılında 59 yaşındayken hayata veda etti.

Tiyatro ve sinema oyuncusu, karikatürist, gazeteci ve şovmen Altan Erbulak 11 kasım 1929'da Erzurum'da doğdu. Babasının subaylığı nedeniyle ilk ve ortaöğrenimini Anadolu'nun çeşitli kentlerinde yaptı.

1950'de Güzel Snatlar Akademisi Resim Bölümü'nü bitiren sanatçı, amatör tiyatro oyunculuğuna Bakırköy Halkevi ve Cep Tiyatrosu'nda başladı.

1957'de Dormen Tiyatrosu'nda başladı 'Kamp 17', 'Cengiz Han'ın Bisikleti', 'Bit Yeniği' gibi birçok oyunda rol aldı.

'Midas'ın Kulakları' operasında da sahneye çıkan Erbulak, Metin Serezli'yle kurduğu Çevre Tiyatrosu'nda 'Yüzsüz Zühtü', 'Deli Deli Kulakları Küpeli' oyunlarını sahneledi.

Tiyatrosunu kapattıktan sonra 1980'lerden başlayarak çeşitli tiyatro topluluklarında oyunculuk ve yönetmenlik yaptı. Güldürü tiplemeleri ve taklit yeteneği ile 1961'de İlhan İskender, 1982'de İsmail Dümbüllü ödüllerini kazandı.

Küçük yaşta karikatür çizmeye başladı, Vatan, Akşam, Tef, Akbaba, Fırt, Gırgır, Milliyet gibi çok sayıda dergi ve gazetede karikatür çizdi. Türk mizahına 'Hürmüz'le Cafer', 'Kibar Hırsız' gibi tipleri kazandırdı.

BBC'de televizyon eğitim kurslarına da katılan Erbulak, TRT için 'Alıngan Gemisi', 'Deneme Televizyonu' gibi programları hazırladı.

Sinemada çok sayıda filmde rol aldı ve ödüller kazandı. Ölümünden sonra adına, eşi Füsun, kızları Ayşe ve Sevinç Erbulak tarafından, yılın başarılı oyuncusuna verilmek üzere Altan Erbulak Ödülü konuldu.

Rol aldığı filmler

'Güneşten de Sıcak', 'Sarı Güneş', 'Homodi' 1987, 'Gülümseyen Dünya' 1984, ''Deliler Koğuşu' 1981, 'İbişo' 1980, 'Bir Annenin Gözyaşları' 1967, 'Bozuk Düzen', 'Güzel Bir Gün İçin', 'Bilen Kazanıyor' 1965, 'Cici Can', 'İki Gemi Yanyana', 'Barut Fıçısı', 'Ölüm Pazarı' 1963, 'Fosforlu Oyuna Gelmez', 'Yumurcak Faka Basmaz', 'Bardaktaki Adam', 'Geçti Buranın Pazarı' 1962, 'Bülbül Yuvası', 'Yaman Gazeteci', 'Seni Benden Alamazlar' 1961, 'Yeşil Kurbağalar' 1960, 'Feryat' 1959, 'Çitlenbik', 'Bana Gönül Bağlama' 1958, 'Gelin Ayşem' 1957

Günün diğer önemli olayları

1707: İngiltere, Galler ve İskoçya, Büyük Britanya olarak birleşti.
1889: 1 Mayıs işçilerin ortak bayramı olarak kabul edildi.
1908: 'Don Camillo'nun yaratıcısı, İtalyan mizah yazarı ve karikatürist Giovanni Guareschi doğdu.
1925: Kıbrıs, İngiltere kolonisi oldu.
1941: Orson Welles'in yönettiği 'Yurttaş Kane' filmi ilk kez gösterildi.
1948: Hürriyet gazetesi, Sedat Simavi tarafından İstanbul'da kuruldu.
1959: CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, Uşak'ta, sayıları bine yaklaşan kalabalığın saldırısına uğradı. İnönü, atılan taşla yaralandı.
1977: İstanbul'da Taksim'deki 1 Mayıs mitingi sırasında çıkan olaylarda 37 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı.
1984: Devlet Güvenlik Mahkemeleri sekiz ilde göreve başladı.
2003: Bingöl'de meydana gelen 6.4 büyüklüğündeki depremde 176 kişi öldü, 521 kişi de yaralandı.

 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Alt 01 Mayıs 2006, 13:01   #72
Hasan
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Tarihte Bu Gün




Abdülkadir İnan

Kültür tarihimize devlet kuruculuğundan ve istiklâl mücâhidliğinden önce dilbilimci, tarihçi ve halkbilimci olarak geçmiştir. Başkurdistan’ın Çıgay köyünde 1889’da doğmuş ve 1980’lerde Ankara’da ölmüştür. Sağlığında yalnızca beş eseri yayınlanmıştır. Ölümüne yakın günlerde üç bine yakın makalesinden seçmeler yapılarak yayına hazırlanmış ve ilk cildi yayınlanmıştır. Ölümünden sonraki yıllarda da ikinci cildi yayınlanmıştır. Bunlar bin sahifeye yaklaşan hacmı yanında muhtevası ile de Türk milletinin esas ve temel kaynaklarını araştıran, tetkik eden, yorumlayan yazılmamış ve yazılamayacak kadar derin ve tarihî malzemenin yorumları idi.
Başkurt Türklerinden olan Abdülkadir İnan böylece büyük bir Türk kültür tarihçisi durumundadır. Rusya’nın Çarlık döneminde Troyitsk’de Resuliye ve Yüksek Öğretmen Okulu’nda öğrenim görmüştü (1914). Resuliye Okulu Müdürü Abdurrahman Resuli ve Rusya Türkleri’nin ünlü yazarı, MUALLİM dergisi yayımcısı Hasan Ali Efendi’nin özendirmesi ile Türk folkloru konusunda çalışmaya başladı. Öğretmenlik görevini sürdürmeye başladığı sıralarda bu konuda geniş bir zamana ve imkâna da kavuşmuştur (1915-1923).

Rus istilâsına karşı Başkurdistan’ın bağımsızlığını korumak amacıyla girişilen mücâdeleye etkin bir biçimde katıldı. Bir ara Başkurt Eğitim Bakanlığı Bilim Kurulu üyeliğinde bulundu. Başkurt kadınlarının beşik ninnileri, Ruslarla yapılan mücâdeleleri konu edinen destan parçaları gibi folklor malzemelerini toplarken, Zeki Velidî Togan’ın tavsiyesi üzerine çalışmalarını bütün Türk boylarının folklorunu kapsayacak genişliğe ulaştırdı. Türk destanları (özellikle Kırgızlar’ın Manas Destanı) ve Şaman dini üstüne özgün araştırmalar ortaya koydu. Petrograd (-Leningrad) kitaplıklarında çalışırken pek çok bilimsel kitabı Başkurdistan’a getirmişti. Bağımsızlık savaşı sonunda Türkistan’daki komitenin yardımı ile Zeki Velidî Togan ile birlikde Asya’daki Türkler’in yaşadığı bölgeleri dolaştı. İran ve Afganistan’a, oradan da Hindistan’a ve Avrupa’ya geçti (1924).

Paris ve Berlin’deki bilimsel çalışmalarına, Türkiye’ye geldikten sonra asistan olarak girdiği Türkiyat Enstitüsü’nde devam etti. Zeki Velidî Togan ile Yeni Türkistan dergisini (1927) çıkardı.

Halk Bilgisi Haberleri (1928) dergisinin yayımına katıldı. Türkiye Halk Bilgisi derneği’nin bilimsel komisyonu üyesi iken Erzurum ve Hasankale’de folklor araştırmaları yaptı. Birinci ilmî seyahate ait rapor (1930) bu dönemin ürünüdür. “Yeni Türk” dergisinde ve “Azerbaycan Yurtbilgisi” ile zamanının hemen bütün Türkçü/Milliyetçi dergilerinde pek çok değerli araştırmaları yayınlanmıştır. Çok verimli bir kalemi ve kafası vardı. Şimdiki Türk Dil Kurumu’nun ilk şekli olan ve hemen hepsi de büyük Atatürk’ün istekleri doğrultusunda kurulan Türk Dili Tetkik Cemiyeti, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’nde vazifeler aldı. Birincisinin ilk umumî kâtibliğini üstlendi. Ruşen Eşref ve Maarif Vekili Reşid Galib’in daveti üzerine Ankara’ya gitti.

Cemiyette ihtisas kâtibi olarak görev aldı. İlmî komisyon ve kılavuz kolu çalışmaları üyesi iken pek çok defa Atatürk ile görüşmüş, Atatürk’ün dil konusunda yaptğı toplantılara ve çalışmalara katılmıştı.

Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi kurulurken (1935), Atatürk kendisinden fakültede doğu Türk lehçelerini incelemesini ve bu konuda ders vermesini istedi. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde 1944’e kadar profesörlük yapan Abdülkadir İnan, Türk lehçelerinin özellikleri ve tasnifi Türkolojinin tarihçesi, Orhon ve Yenisey yazıtları, Kırgızcanın genel özellikleri ve Manas Destanı gibi konularda dersler verdi. Bu dersleri de “Türkoloji ders Hülâsaları” adlı kitabında toplayarak yayınladı (1936).
Ayrıca Güneş Dil Teorisi üzerinde de durmuş, bu teorinin temel özelliklerini ve kurallarını açıklamış, bazı Türkçe ve Islavca kelimeleri bu teoriye göre çözümlemişti. 1944 yılında unvan ve kadrosu kaldırılan İnan tercüman ve okutman olarak 1955’e kadar görevde kaldı.

Bu arada Türk Dil Kurumu’nda başuzman olarak da çalışıyordu. Şaman dininin genel özelliklerini belgesel olarak ortaya koyuyordu. Diyanet İşleri Başkanlığı Danışma Kurulu’nda çalışırken Kur’an-ı Kerim’in Türkçe çevirileri üzerinde önemle duran, hurafelerin kökeni üzerinde bir araştırma da yazan İnan, 1964’den sonra Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü’nde uzman olarak çalışmıştır.

Onun 1980’lerdeki ölümüne kadar Türk kültür tarihinin çok önemli ve bilinmeyen konularında durmadan çalıştığına arkasında bıraktığı birbirinden emsalsiz eserleri en güçlü tanıklardır. Eserlerinin ve makalelerinin sayısı binleri buluyor.

MİSYONU
Cumhuriyet’in kültür temelinde harcı bulunan adam Abdülkadir İnan, Cumhuriyetimiz’in temelleri atılırken kurulan dil ve tarih kurumlarında, üniversitelerimizin kuruluş ve teşkilâtlanmalarında da çok önemli roller almıştır. Atatürk’ün bir akademi gibi çalışan Çankaya toplantılarının en devamlı ilim adamlarından birisi de o idi.

Aynı zamanda büyük bir istiklâl savaşçısı, devlet adamı ve Türk dili ve kültürü âlimi olan İnan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş döneminde Atatürk’ün çevresinde yer alan isimlerdendir. Abdülkadir İnan, Cumhuriyetimiz’in temelleri atılırken kurulan dil ve tarih kurumlarında, üniversitelerimizin kuruluş ve teşkilâtlanmalarında da çok önemli roller almıştır. Atatürk’ün bir akademi gibi çalışan Çankaya toplantılarının en devamlı ilim adamlarından birisi de o idi.

ABDÜLKADİR İNAN’IN TEMEL ESERİ: ‘TARİHDE VE BUGÜN ŞAMANİZM’

Türk Tarih Kurumu yayınları arasında birkaç kere basılan bu ünlü eser kendi dönemine kadar konu ile ilgili yayınlar arasında başköşeyi alır. Bu eserin de Atatürk’ün ilgisi ve teşviki ile uzun araştırmalar sonucunda hazırlandığını Abdülkadir İnan söylerdi. Türk ve Batı kaynaklarında Şamanizm ile ilgili hemen her eser incelenmiş ve çok iyi bildiği Rusça yanında üç Batı dilindeki literatürü de inceleyerek yazıldığı için bugüne kadar bir benzeri bile yazılamamıştır.

Çünkü rahmetli hoca hiç açık nokta bırakmamacasına konuya hakim bir durumda kalmıştır. Türkçemizde Şamanizm konusunda Atanaş Manof’dan M. Türker Acaroğlu’nun yaptığı ve 1930’lu yıllarda rahmetli Yaşar Nabi Nayır’ın ilk Varlık Yayınları arasında çıkan eserinden başka bir eser bulunmadığı göz önüne alınırsa, Abdülkadir İnan’ın bu eseri hazırlayıp yayınlamasındaki isabet de ortaya çıkar.

Abdülkadir İnan’ın eseri bize Türkler’in en eski inançlarında ve ibadetlerinde bile İslâma çok yakın ve yatkın bulunduklarını göstermektedir.

Bugünkü dünyamızda yalnızca Yakutistan’da Şamanizm yaşamaktadır. Şamanizm konusu ve Şamanlık bundan yıllarca önce yalnızca Ziya Gökalp’in eserlerinde ve özellikle kısa bir bölüm halinde yer almıştır.

Ayrıca yine Abdülkadir İnan’ın İslâmiyetdeki batıl inançlar konusunda yaptığı bir başka araştırma da Diyanet Yayınları arasında küçük bir kitap halinde yayınlanmıştı. Bu hacmı küçük ve fakat muhtevası büyük eserin de yeniden yayınlanması bugün için büyük bir ihtiyaç ve zarurettir. Ayrıca yine İnan hocanın Türkçe Kur’an tercümeleri konusundaki sistematik, bilimsel eserinin de taşıdığı öneme binaen yeniden basılması lâzımdır.

Bu küçük eser de Diyanet Yayınları’ndandır. İlk yayınlanmasının üzerinden otuz yıl kadar uzun bir zaman diliminin geçmesine karşın bu eser de yeniden bir daha yayın sahasına çıkarılmamıştır. Bu esere de çok büyük bir ihtiyaç vardır. İki büyük cilt halinde yayınlanan araştırmalarına gelince: Bu iki cildin de Türk Tarih Kurumu Yayınları arasındaki baskısı çok az bir miktarda basılmıştır. Keza mevcudu da kalmamıştır. Gerek bu iki araştırma kitabının ve gerekse Şamanizm’in yeniden yayınlanması çok iyi olacaktır.
Bizden hatırlatması.

Orada Mustafa Kemal Paşa var

Ord. Prof. Dr. Hikmet Bayur rahmetliden dinlemiştim: Atatürk’ün Çankaya’daki akademik sohbetlerinde bulunulduğu sıralarda, konuşmalar çok uzun sürer ve Abdülkadir İnan bazen uyuklarmış. Bir defasında Cemal Paşa’dan konuşulurken de böyle olmuş. Atatürk’e hazır bulunanların işareti ile uyuklayan Abdülkadir Bey gösterilmiş. Atatürk, kendisine seslenerek:
“- Abdülkadir Bey, bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
Diye sorulunca, hazret birden bire kendine gelir. Hiç bir duraksama yapmadan der ki:
“- Ben onun büyüklüğünü Türkistan’dan bilirim...”
Herkes birbirine bakar: Bu adam neler saçmalıyor, diye.
Atatürk ise oralı olmadan devam eder:
“- E, ... Anlat bakalım, nasıl?
Abdülkadir Bey devam eder:
“- Biz istiklâlimizi ilân etmiş, Ruslarla çarpışıp dururken çıktı geldi. Vara yoğa işimize karışmaya başladı. Biz kendisine çıkıştık:
“- Senin buralarda ne işin var? Biz kendi yağımızla kavrulup gidiyoruz. Sen Anadolu’ya gitsene? Hem orada biliyorsun bir istiklâl savaşı veriliyor. Yunanlılar Kütahya, Afyon ve Bursa’yı aldılar. Eskişehir de düştü. Türk’ün son kalesi Ankara üzerine yürümeye hazırlanıyorlar. Ankara da düştü mü, anavatan istiklâlini kaybetti mi Türkistan’ın, Başkurdistan’ın istiklâlinin ne kıymeti kalır ki? Senin yerin orasıdır. Türklüğün son mücadelesinin yapıldığı topraklardır!...”
İşte bize o çıkışmamız üzerine verdiği cevaptan onun büyüklüğünü anlamıştım. Bize:
“- Orada Mustafa Kemal Paşa var!...” dedi.
Elbette, huzurda bulunanlar Abdülkadir İnan’ın bu defa uyumadığını, bütün konuşmaları büyük bir dikkatle izlediğini anlamakla mahcub olmuşlar ve bu arada gözleri yaşarmıştı.
Abdülkadir İnan’ın büyük bir Türk milliyetçisi olduğunu kaydetmeye lüzum görmüyorum. Fakat aynı zamanda onun büyük bir Türk kültür tarihçisi ve araştırmacısı olduğu noktasında herkes fikir birliği içindedir. Araştırdığı ve yayınladığı konuların hemen her biri Türk millî kültürünün hiç bilinmeyen ya da çok az bilinen bir konusunu aydınlığa çıkarmıştır. Onun “Tarihde ve Bugün şamanizm” gibi, “Manas Destanı” gibi pek çok eseri vardır ki hemen her zaman okunan ve aranan eserlerindendir. Ayrıca, metinde zikrettiğimiz gibi iki büyük cilt halinde yayınlanan yüzlerce araştırması da onun adının Türk milleti ile beraber yaşayacağının en güzel kanıtıdır.

 

Alt 02 Mayıs 2006, 07:30   #73
PuSAt
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Tarihte bugün: 2 mayıs




Rönesansı başlatan İtalyan heykeltraş, mimar ve mühendis Leonardo da Vinci 1519'da hayata veda etti.

İtalyan mimar, müzisyen, anatomist, mucit, mühendis, heykeltraş, geometrisyen ve ressam Leonardo da Vinci, 15 nisan 1452 - 2 mayıs 1519 tarihleri arasında yaşadı.

Rönesans sanatını doruğuna ulaştırmış, sadece sanat yapıtlarıyla değil çok çeşitli alanlardaki araştırmaları ve buluşlarıyla da tanınan, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından biridir.

Leonardo, genç bir noter olan Piero da Vinci'nin ve bir çiftçi kızı olan Caterina'nın evlilik dışı çocuğu olarak Floransa'ya bağlı Vinci kasabası yakınlarındaki Anchiano'da dünyaya geldi.

Modern isimlendirme kurallarından önce doğan Leonardo'nun tam ismi Vincili Piero'nun oğlu Leonardo anlamına gelen Leonardo di Ser Piero da Vinci'dir. Eserlerini Leonardo ya da 'Io, Leonardo' (ben, Leonardo) olarak imzalamıştır.

Leonardo'ya bebekliğinde annesi baktı. Birkaç yıl sonra annesi başka biriyle evlendirilerek komşu kasabaya yerleşince, babasının nadiren uğradığı büyükbabasının evinde yaşamaya başladı. Ara sıra babasının evine de giderdi.

Babasının ilk eşinden çocuğu olmadığı için aileye kabul edilebilmişti, ama hiçbir zaman meşru bir çocuk olarak görülmedi ve amcası Francesco dışında ailesindeki kimseden sevgi görmedi.

14 yaşına kadar Vinci'de yaşayan Leonardo, büyükanne ve büyükbabasının ölmesi üzerine 1466'da babası ile birlikte Floransa'ya gitti. Evlilik dışı çocukların üniversiteye gitmesi yasak olduğundan üniversite öğrenimi görme şansı yoktu.

Küçük yaşta yaptığı çizimleri babası, ünlü ressam ve heykeltraş Andrea del Verrocchio'ya gösterince, Verrochio kendisini çırak olarak yanına aldı. Lorenzo di Credi ve Pietro Perugino gibi sanatçılarla çalıştı.

Sadece resmi değil, lir çalmayı da öğrendi. Büyük ihtimalle eşcinsellikle de bu atölyede tanıştı. 1476'da oğlancılıkla suçlandığında yargılandı ve suçsuz bulundu. İdam korkusu ve utançla tanıştı.

Floransa'yı 1482'de terk ederek Milano Dükü Sforza'nın hizmetine girdi. Köprüler, silahlar, gemiler, bronz, mermer ve kilden heykeller yapabileceğini anlattığı ancak göndermediği mektup, tüm zamanların en muhteşem iş başvurusu sayılır.

1499'da şehir Fransızlar tarafından alınıncaya kadar 17 yıl boyunca Milano Dükü için çalıştı. Dük için sadece resim ve heykeller yapmak, festivaller organize etmekle uğraşmadı; aynı zamanda binalar, makineler ve silahlar geliştirdi.

1485-1490 yıllarında doğa, mekanik, geometri, uçan makineler, kiliseden kale ve kanal yapımına kadar her türlü mimari ile ilgilendi; anatomi çalışmaları yaptı; öğrenciler yetiştirdi.

1490'dan sonra deftere tutma alışkanlığı geliştirdi. Bu çizimler ve defter sayfaları, müzeler ve kişisel koleksiyonlarda toplanmıştır. Bu koleksiyonculardan biri de Bill Gates'tir.

1499'da Milano'nun Fransızlarca alınmasından sonra şehri terk eden ve yeni bir koruyucu aramaya başlayan Leonardo, 16 yıl boyunca İtalya'da seyahat etti. Pek çok kişi için çalıştı, çoğu eserini yarım bıraktı.

 

Alt 02 Mayıs 2006, 07:33   #74
PuSAt
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Tarihte Bu Gün




İnsanlık tarihinin en iyi resimlerinden biri kabul edilen 'Mona Lisa' için 1503'te çalışmaya başladığı söylenir. Bu resmi tamamladıktan sonra hiç yanından ayırmamış, tüm seyahatlerinde yanında taşımıştı.

1504'te babasının ölüm haberi üzerine Floransa'ya döndü. Miras hakkı için kardeşleri ile mücadele verdi ancak çabası sonuçsuz kaldı. Çok sevdiği amcası tüm varlığını ona bıraktı.

1506'da bir Lombardiya aristokratının 15 yaşındaki oğlu olan Kont Francesco Melzi'yle tanıştı. Melzi, hayatının geri kalanında onun en iyi öğrencisi ve en yakını oldu.

1490'da 10 yaşında iken korumasına aldığı ve Salai adını verdiği genç de 30 yıl boyunca onunla beraber oldu, ancak hiçbir sanatsal ürün veremedi. Leonardo İtalya'yı, sevgilisi oldukları da iddia edilen bu iki dostla dolaşmıştı.

1513-1516 arasında Roma'da yaşadı ve Papa için geliştirilen çeşitli projelerde yer aldı. Anatomi ve fizyoloji alanında çalışmaya devam etti. Ancak Papa, kadavralar üzerinde çalışmasını yasakladı.

1516'da koruyucusu Giuliano de Medici'nin ölümü üzerine Kral I. Francis'ten Fransa'nın baş ressam, mühendis ve mimarı olmak üzere davet aldı. Paris'in güneybatısındaki Amboise'da Kraliyet Sarayı'nın yanında hazırlanan konağa yerleşti.

Sağ koluna felç inen Leonardo da Vinci, resimden çok bilimsel çalışmalara ağırlık verdi. Kendisine dostu Melzi yardımcı olmaktaydı. Salai ise Fransa'ya geldikten sonra onu terk etmişti.

2 mayıs 1519'da hayata veda etti. Kralın kollarında can verdiği rivayet edilir. Ancak 1 mayısta kralın bir başka şehirde olduğu ve bir gün içinde oraya gelemeyeceği bilinmektedir. Mirasının büyük bölümünü Melzi'ye bıraktı.

1466-1472 arasında bilinen hiçbir eseri yoktur. Bu çıraklık döneminde atölyede boyaları karıştırdı, resimlerin küçük bazı bölümlerini boyadı. 1472'de Floransa'da bağımsız bir ressam oldu. Ancak ustasının atölyesinden ayrılmadı.

Bilinen ilk resmi 5 ağustos 1472 tarihli 'Arno Vadisi'dir. Dehasını yansıtan bu resimde derinlik arttıkça detaylar azalır, kağıdın rengi resme hakim olur. Bu teknik daha sonra yokoluş perspektifi olarak adlandırılmıştır.

1471-1475 arasında Andrea del Verrocchio'ya 'İsa'nın Vaftizi' adlı tablosunda yardım etti. Resmin ana unsurlarını Verrochio zaten çizmişti. Leonardo, diz çökmüş bir melek ile İsa'nın vücüdunu resmetti.

Melek, Verrochio'nın çizdiği figürlerden çok daha başarılıydı. Bunu gören Verrochio'nun fırçalarına bir daha asla elini sürmediği söylenir. Gerçekten de bu tablo, Verrochio'nun bilinen son tablosudur.

1478'de kendi atölyesini açtı, bu dönemde sipariş üzerine yaptığı en az iki resim vardır. İlk Floransa döneminde çizdiği en önemli tablolardan biri de 'Aziz Jerom'dur. Tamamlamış olsa 'Mona Lisa' kalitesinde olacağı tahmin edilen bu tablo şu anda Vatikan'dadır.

1481-1482 arasında aldığı bir sipariş üzerine 'Müneccim Kralların Tapınması' adlı tablo üzerinde çalıştı. Ancak 1482'de Milano Dükü'nün hizmetine girince dev tabloyu yarım bırakarak Milano'ya gitti.

Milano dönemi başında yaptığı resimlerin en önemlisi 'Kayalıkların Bakiresi'dir. İki versiyonu bulunan bu eserin biri Louvre Müzesi'nde, diğer Londra Ulusal Galerisi'nde yer alır.

'Kayalıklar Bakiresi'nin yarattığı ilgi üzerine ısmarlanan 'Erminli Kadın', günümüze kalan az sayıdaki resminden biridir. Polonya'daki Czartorisky Müzesi'ndedir.

1490'da Sforza'nın düzenlediği festival için yaptığı 'Gezegenlerin Dansı' adlı müzikali, İtalya'da ünlenmesini sağladı. 1497'ye kadar en önemli eserlerinden biri olan 'Son Yemek' üzerinde çalıştı.

'Son Yemek', Milano'da bir manastır yemekhanesinde yer alan bir duvar resmidir. Maalesef, bu büyük eseri yaparken denediği karışım başarılı olmamış, eser daha 1500'lü yıllarda bozulmuştur.

Leonardo, Milano döneminde matematikle de uğraştı ve İtalyan matematikçi Luca Pacioli'ye 'Altın Oran Üzerine' adlı yapıtını yazmasında yardım etti.

En çok vaktini alan çalışma, dükün babası onuruna yapması istenen 'Bronz At Heykeli'ydi. Dünyanın en büyük at heykeli olması planlanan bu eser için Leonordo uzun süre atların anatomisini inceledi.

1483'te başlayan çalışmaları sonunda 1493'te dev kil modeli hazırladı. Bronz heykel için tonlarca bronza ihtiyaç vardı. Bronzun hazırlanmasını beklerken 'Son Yemek' üzerinde çalıştı.

Heykel için gereken bronz, Sforza tarafından silah yapımında kullanıldığından bronz heykel yapılamadı. Fransızların Milano'yu işgalinden sonra kilden yapılmış olan heykel ise askerlerin hedef tahtası olarak parçalandı.

Milano'yu terk ettikten sonra Mantova'da dönemin ressamlarının eserlerini toplamaya meraklı Isabella d'Este'nin bir portresi üzerine çalışmaya başladı. 1501'de Venedik'e gidince Isabella d'Este'nin ısrarlarına rağmen eseri tamamlamadı.

Venedik'te çeşitli projeler (Isonzo Vadisi'nde hareketli bir bent kurmak, Osmanlı gemilerinin altını delmek için dalgıç kullanmak gibi) geliştirdi, ancak hiçbiri uygulanmayınca Floransa'ya geçti.

Bir manastır için 'Meryem ve Çocuk İsa Azize Anna ile Birlikte' adıyla bilinen ve Londra'daki Ulusal Galeri'de bulunan taslağı hazırladıysa da Cesare Borgia'dan aldığı mühedislik teklifi üzerine bu eseri de yarım bıraktı.

Papa VI. Alexander'ın oğlu Cesare Borgia hizmetinde askeri mühendis olarak çalıştı, haritalar çizdi. Cesare'den ayrıldığı sırada II. Beyazıt'a Haliç'e köprü kurma projesinden bahseden bir mektup yazdığı bilinir.

Floransa'ya döndüğünde Pisa ve Floransa arasında savaş vardı. Floransa'dan Pisa'ya akan Arno Irmağı'nın yatağını değiştirerek şehri susuz bırakmayı planladı, ama bu plan başarısız oldu.

Arno Irmağı'ndan sonra 'Anghiarai Savaşı' resmi üzerinde çalıştı. 1440'ta Floransa'nın Milano'ya karşı kazandığı zaferi konu alan bu resim üzerinde çalışırken karşı duvarda da 'Cascina Savaşı' adlı resmi için Mikelanj çalışıyordu.

Eserini henüz tamamlayamadan Fransa Kralı tarafından Milano'ya çağrılan Leonardo, bir süre iki şehir arasında mekik dokudu ve sonunda resmi yarım bıraktı. Mikelanj da Roma'ya çağrıldığı için kendi resmini yarım bırakmak zorunda kaldı.

Milano'da saray mensupları için dekoratörlük yaptı, anatomi çalışmalarına döndü. Resme yeniden ilgi duymaya başladı ve 'Mona Lisa'yı yapmaya başladı. Bu resmi ömrü boyunca yanından ayırmadı ve tüm yolculuklarında beraberinde taşıdı.

1513'te gittiği Roma'da ihtiyar bir bilge olarak saygı görmesine rağmen Rafael ve Mikelanj'ın aksine Medici ailesinden fazla sipariş almadı.

Ancak Mikelanj'ın 'Davut' adlı eserinin yerinin belirlenmesi için kurulan komisyonda yer aldı ve Mikelanj'ın isteğine aykırı olarak Floransa'daki Palazzo Vecchio'nun önüne yerleştirilmesinde etkili oldu.

1515'te Fransızların Milano'yu yenmesinden sonra Guiliano de Medici kendisinden barış görüşmelerinde Fransa Kralı'na sunulmak üzere mekanik bir aslan yapma görevi verdi.

Yaptığı aslan (Floransa'nın simgesi), yürürken kalbinden zambak (Fransa'nın simgesi) çıkarıyordu. Bir yıl sonra Guiliano de Medici ölünce, Fransa Kralı Leonardo'yu çağırtmıştı. Son yıllarını Fransa'da geçirdi.

Leonardo'nun bilim ve mühendislik alanındaki çalışmaları en az sanatsal çalışmaları kadar etkileyici ve yenilikçidir. 13 bin sayfadan oluşan defterlerinde yer alan notlar ve çizimler sanat ve bilimi kaynaştırmaktadır.

Leonardo bu notları, etrafındaki dünyayı sürekli gözleyerek, Avrupa'da yaptığı seyahatler sırasında yazmıştır. Leonardo solaktı, ve tüm yazılarını ancak ayna ile bakılınca okunabilecek şekilde, tersten yazardı.

Bilime bakış açısı gözlemseldi: Bir bilinmezliği anlamak için onu en küçük detayına kadar tarif ve tasvir ederdi, teoriye ve deneylere önem vermezdi.

Latince ve matematik eğitimi almadığı için çağdaşı akademisyenler bilimsel çalışmalarını gözardı etti. Oysaki Leonardo Latinceyi kendi kendine öğrenmişti.

İnsan anatomisi konusundaki çalışmalarına Andrea del Verrocchio'nun yanında çıraklık yaparken başladı. Çünkü Verrochio tüm öğrencilerini anatomi öğrenmeleri konusunda teşvik ederdi.

Sanat alanında başarı kazanmaya başlayınca, Floransa'daki Santa Maria Nuova Hastanesi'nde kadavralar üzerinde inceleme yapmasına izin verildi.

Daha sonra Milano'daki Maggiore Hastanesi'nde ve Roma'daki Santo Spirito Hastanesi'nde de kadavralar üzerinde çalışmalar yaptı. 1510-1511 yıllarında doktor Marcantonio della Torre ile birlikte çalıştı.

30 yılda 30 kadavra inceledi. Marcantonio ile birlikte anatomi konusunda teorik bir çalışma yayımlamak üzere çalışmalar yaptı ve 200'ün üzerinde çizim hazırladı. Bu çizimler ölümünden sonra, 1580'de 'Resim Üzerine Tezler' adıyla yayımlandı.

Birçok insan iskeleti çizimi yaptı ve omurganın çift-s formunu ilk tanımlayan kişi oldu. Pelvis ve kuyruk sokumu hakkında incelemeler yaptı ve kuyruk sokumunun beş farklı kemikten oluştuğunu belirledi.

İnsan kafatasını ve beynin kesitlerini mükemmel şekilde tariflemeyi başardı. Ciğerlerin, idrar kesesinin, cinsel organların ve hatta cinsel birleşmenin yapılarını gösteren oldukça fazla sayıda çizim yaptı.

Hamilelik mucizesini anlamak amacıyla fetusun anne karnındaki pozisyonu hakkında çizimler yapan ilk birkaç kişiden biridir. İnsan anatomisine ek olarak, çeşitli hayvanların aatomisi hakkında da çizimleri bulunmaktadır.

İnsan vücudunun sadece yapısıyla değil, fonksiyonuyla da ilgileniyordu. Bu yüzden anatominin yanısıra aynı zamanda fizyoloji çalışmaları da yaptı. Fizyolojik deformasyonu olan kişilerle ilgili de çizimleri bulunmaktadır.

Anatomi alanındaki çalışmaları, yazılı tarihteki ilk robot tasarımınına öncülük etti. Leonardo'nun Robotu adı verilen tasarım büyük olasılıkla 1495 yılında yapıldı ama ancak 1950'lerde fark edildi.

Kan dolaşımı hakkında bilgisi olmamasına rağmen, robota eklediği kalp vanaları sayesinde kanın tüketilmek üzere kaslara pompalanmasını sağladı.

Leonardo'nun yaptığı bir çizim, 2005 yılında bir İngiliz kalp cerrahına, hasar görmüş kalpleri tedavi etmek yolunda yepyeni bir yol keşfetmesi için ilham verdi.

Uçma konusuna duyduğu müthiş ilgi sayesinde kuşlar hakkında detaylı çalışmalar yaptı ve aralarında dört kişi tarafından çalıştırılabilen bir helikopter ve hafif bir hang-glider da bulunan çok çeşitli uçan makineler tasarladı.

1502'de Sultan II. Beyazıt için, Haliç'e inşa edilmek üzere 240 metrelik bir köprü tasarladı. Bu köprü inşa edilmedi, ama 2001'de Norveç'te bu tasarımı temel alan daha küçük bir köprü yapılarak vizyonu hayata geçirildi.

Savaşı en kötü insan faaliyeti olarak görse de, defterlerinde askeri mühendislik alanında da çalışmalar bulunmaktadır. Bunların arasında makineli tüfekler, zırhlı tank, bombalar, paraşütler gibi tasarımlar yer almaktadır.

Diğer buluşları arasında bir denizaltı, dişliler kullanılarak yapılmış ilk mekanik hesap makinesi ve yaylı bir mekanizmayla çalışan bir araba da bulumaktadır.

Vatikan'da bulunduğu yıllarda güneş enerjisini kullanmak için, içbükey aynalar yardımıyla suyu ısıtacak bir tasarım yapmıştır.

Her ne kadar Leonardo'nun tasarımlarının çoğu yaşadığı dönemde hayata geçirilememiş olsa da, günümüzde birçoğunun modelleri yapıldı ve Amboise'deki Chateau du Clos Luce'de bulunan Leonardo da Vinci Müzesi'nde sergileniyor.

 

Alt 02 Mayıs 2006, 07:34   #75
PuSAt
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Tarihte Bu Gün




Günün diğer öenmli olayları

1926: Atlas Okyanusu'nun iki yakası arasında ilk faks mesajı gönderildi.
1938: Ordu Süvari Ekibi, Roma'da Milletler Kupası yarışlarında altın Mussolini Kupası'nı kazandı.
1945: İtalya'daki Alman işgal birlikleri Müttefik ordularına, Berlin'deki Alman güçleri Sovyet Mareşal Jukof'un birliklerine teslim olmaya başladı.
1953: Uluslararası Tiyatro Enstitüsü Türkiye Merkezi kurucuları seçildi.
1972: Pele'nin de oynadığı Brezilya şampiyonu Santos futbol takımı İstanbul'a geldi. Santos ertesi gün Fenerbahçe'yi 6-1 yendi.
1972: ABD'den alınan TCG Oruç Reis ile TCG Uluç Ali Reis denizaltıları törenle donanmaya katıldı.
1973: Lübnan ordusunun Filistinli mültecilere saldırmasıyla Lübnan iç savaşı başladı.
1982: Falkland Adaları'nda İngiltere-Arjantin savaşı başladı.
1984: F-16 uçaklarının Türkiye'de yapılması için anlaşma sağlandı.
1986: Birinci Uluslararası Asya-Avrupa Sanat Bienali, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nde açıldı.
1992: Cumhurbaşkanı Turgut Özal, ABD'de prostat ameliyatı geçirdi.
1999: Fazilet Partisi'nden Merve Kavakçı, milletvekili yemin törenine türbanla katıldı. Olay Mecliste protestolarla karşılandı.

 

Alt 02 Mayıs 2006, 08:36   #76
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Tarihte Bu Gün




PuSAt Nickli Üyeden Alıntı
Günün diğer öenmli olayları

1972: Pele'nin de oynadığı Brezilya şampiyonu Santos futbol takımı İstanbul'a geldi. Santos ertesi gün Fenerbahçe'yi 6-1 yendi.

GeLDe LaF SöLeMe ŞiMDi
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

 

Alt 16 Haziran 2006, 16:03   #77
LuisCode
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Tarihte Bu Gün





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Türk sinemasının en büyük jönlerinden Ayhan Işık, ikinci filminden sonra fiziği ve yeteneği ile dikkatleri çekerek, ölene kadar çevirdiği bütün filmlerde hep başrol oynadı


1535- Barbaros Hayrettin Paşa, Haçlı donanmasına karşı zafer kazandı.
1903- Henry Ford, 'Ford Motor' fabrikasını kurdu.
1952- Osmanlı hanedanı kadınlarına Türkiye'ye dönme izni çıktı.
1961- Rus balet Rudolf Nureyef Batı'ya iltica etti.
1963- İlk kadın Sovyet kozmonotu Valentina Tereşkova, "Vostok VI" ile uzaya fırlatıldı. Tereşkova, 19 Haziran'da dünyaya döndü.
1964- ABD'li siyah hakları önderi Martin Luther King, Nobel Barış ödülünü kazandı.
1976- Güney Afrika'da siyahların yaşadığı Soweto kasabasında Afrikaans dilinde eğitimi protesto eden öğrencilerin ateş açan Güney Afrika polisi, 600 öğrenciyi öldürdü.
1987- Türkiye'yi ziyaret eden İran Başbakanı Musavi'nin Anıtkabir'i ziyaret etmemesi tepkiyle karşılandı. Erdal İnönü, Başbakanlık önüne siyah çelenk bıraktı.
1994- Anayasa Mahkemesi, Demokrasi Partisi'nin (DEP) kapatılmasına ve bu partinin üyesi olan 5'i cezaevindeki 13 milletvekilinin üyeliğinin sona ermesine karar verdi.
1994- Amasya Kütüphanesi'nden çalınan tarihi Kuran, Ayşegül Tecimer'in yalısının bahçesinde bulundu.

 

Alt 16 Haziran 2006, 17:36   #78
PuSAt
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Tarihte Bu Gün




1895: Lorel-Hardy ikilisinden ABD'li komedyen ve aktör Stan Laurel doğdu.
1932: Almanya'da yarı askeri Nazi örgütleri SA ve SS'ler üzerindeki hükümet yasağı kaldırıldı.
1950:Türkçe ezanın eskiden olduğu gibi Arapça okunmasına dair kanun kabul edildi.
1958: 1956 Macar ayaklanmasının lideri Imre Nagy gizli bir yargılama sonucu idam edildi.
1968: Sırrı Acar, Avrupa Grekoromen Güreş Şampiyonası'nda şampiyon oldu.
1983: Milli Güvenlik Konseyi Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin kurulması yasasını onayladı. Devlet Güvenlik Mahkemeleri 1 nisan 1984 günü resmen çalışmalarına başladı.
1988: Mehmet Ali Birand'ın 'İşte PKK, işte Apo' başlıklı röportajı nedeniyle Milliyet gazetesi toplatıldı.
1992: Memur sendikaları yöneticilerinin grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkı amacıyla düzenlediği İstanbul-Ankara yürüyüşü başladı.

 

Alt 17 Haziran 2006, 11:05   #79
PuSAt
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Tarihte Bu Gün 17 Haziran




Sinema ve tiyatro sanatçısı Adile Naşit 1930 yılında hayata merhaba dedi.

Asıl adı Adile Keskiner olan Adile Naşit, tiyatro oyuncusu Amelya hanım ile komedyen Naşit'in kızı olarak 17 haziran 1930'da İstanbul'da doğdu.

Babasının ölümü üzerine öğrenimini yarım bırakarak 1944 yılında İstanbul Şehir Tiyatrosu Çocuk Tiyatrosu'na girdi. 'Her Şeyden Biraz' oyunuyla sahnede olduğu yıl, Halide Pişkin'in grubuyla İstanbul'da turneye çıktı.

Daha sonra Muammer Karaca Tiyatrosu'na girdi ve 1948'de komedi oyuncuları Aziz Basmacı ve Vahi Öz'le birlikte kurdukları toplulukta 1951'e kadar çalıştı. Yine 1948'de 'Lüküs Hayat' filmiyle sinema oyunculuğuna başladı.

1950'de kendisi gibi tiyatrocu olan Ziya Keskiner ile evlendi. 1954'te yeniden Muammer Karaca tiyatrosuna döndü ve 1960'a dek burada çalıştı.

1961'de eşi Ziya Keskiner ve ağabeyi Selim Naşit Özcan ile birlikte Naşit Tiyatrosu'nu kurdu. Bu topluluğun dağılmasından sonra 1963'te girdiği Gazanfer Özcan-Gönül Ülkü Tiyatrosu'nda 1975'e kadar aralıksız olarak çalıştı.

Adile Naşit, sinemaya ikinci ve asıl girişini 1970'lerde yaptı. 1976'da 'İşte Hayat' adlı filmdeki rolüyle Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı.

Özellikle Ertem Eğilmez ve Kartal Tibet’in çektiği güldürü filmlerinde yarattığı yalın, hoşgörülü, saf ve temiz kalpli halk kadını tiplemesiyle her yaştan izleyicinin sevgisini kazandı.

Rıfat Ilgaz'ın eserlerinden sinemaya aktarılan 'Hababam Sınıfı' serisinde Hafize Ana rolüyle yer aldı. Buradaki oyunculuğuyla büyük beğeni kazandı. 1978'de Uluslararası Sanat Gösterileri'nin tiyatro ve müzikallerinde rol almaya başladı.

Tek çocuğu 16 yaşındaki Ahmet'in ölümünden (1966) sonra, kendini çocuklara adayan Adile Naşit, TRT'nin 'Uykudan Önce' programında anlattığı masallarla, 'kuzucuklarım' dediği çocukların gönüllerinde taht kurmuştu.

Gerek sinema filmlerinde, gerekse oyunlarda basit, saf, iyi yürekli kadın tiplemesini başarıyla canlandırdı ve kendine has bir üslupla yenileyerek karakteristik hale getirdi. 11 aralık 1987'de İstanbul'da hayata veda etti.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Adile Teyze, 11 aralık 1987'de hayata veda etti

Günün diğer önemli olayları

656: Üçüncü halife Hz. Osman vefat etti.
1882: Rus besteci İgor Stravinski hayat aveda etti.
1924: Helsinki'de oynanan Finlandiya-Türkiye maçını Türkiye 4-1 kazandı.
1926: Amelia Erhart, Atlantik Okyanusu'nu uçakla aşan ilk ABD'li kadın oldu.
1932: Türkiye Turing ve Otomobil Kulübü ile Milliyet gazetesi tarafından düzenlenen ilk otomobil yarışı, İstinye-Zincirlikuyu arasında yapıldı.
1936: İngiliz yönetmen Ken Loach doğdu.
1950: Amerika Birleşik Devletleri'nde ilk böbrek nakli ameliyatı yapıldı.
1951: Nazım Hikmet Türkiye'den ayrıldı.
1951: Türk Milli Futbol Takımı, Federal Almanya'yı Berlin Olimpiyat Stadı'nda 2-1 yendi. Bu maçtan sonra kaleci Turgay Şeren'e 'Berlin panteri' lakabı takıldı.
1964: Başbakan İsmet İnönü'ye suikast girişimi iddiasıyla yargılanan Mesut Suna, 20 yıl 6 ay hapisle cezalandırıldı.
1967: Çin ilk hidrojen bombasını patlattı.
1972: ABD'de Watergate skandalıyla ilgili ilk haber yayımlandı.
1985: Sürücülerin 'bir miktar' alkol almasını suç saymayan yeni trafik yasası yürürlüğe girdi.
1992: Yeni Galata Köprüsü törenle hizmete açıldı.
1993: Birleşmiş Milletler Barış Gücü, Somali'de Mogadişu'ya operasyon düzenledi.
1994: 12 eylül askeri darbesi sonrası, 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu'na dayanılarak işlerine son verilen kamu personelinin görevlerine dönme hakkı yasalaştı.
2005: Gazeteci ve oyun yazarı Recep Bilginer Ankara'da vefat etti.

 

Alt 18 Haziran 2006, 12:20   #80
PuSAt
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Tarihte Bu Gün 18 Haziran




Polonyalı asıllı ABD'li yazar Jerzy Kosinski 1933 yılında hayata merhaba dedi.

Jerzy Kosinski, Rus asıllı bir ana-babadan Polonya'nın Lodz kentinde dünyaya geldi. Eğitimini Polonya'da tamamladı ve öğretim görevlisi olarak Varşova Bilimler Akademisi'ne girdi.

1955'te başladığı asistanlık görevine 1957'ye kadar devam etti. 1957 sonlarında Ford bursuyla ABD'ye gitti; daha sonra Guggenheim bursuyla ABD'de öğrenimine devam etti.

Psikoloji doktorası tamamladıktan sonra Wesleyan Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev aldı. Daha sonra Princeton ve Yale üniversitelerinde öğretim üyeliği yaptı.

İlk eseri 1960 yılında yayımlandı. Joseph Novak takma adıyla yayımlanan bu kitabını büyük başarıya ulaşan 'Boyalı Kuş' (The Painted Bird) izledi.

Fransa'da yazara En İyi Yabancı Roman ödülünü kazandıran 'Boyalı Kuş', 36 dile çevrildi ve yayımlandığı tüm ülkelerde aynı başarıya ulaştı. Kosinski daha sonra yayımlanan 'Adımlar' (The Steps) ile başarısını sürdürdü.

'Adımlar' yayımlandığı sene ABD'nin en büyük edebiyat ödülü olarak bilinen National Book Award 1969 armağanını kazandı. Yazarın üçüncü romanı 'Bir Yerde' (Being There) 19 dilde aynı zamanda yayımlandı.

Çağımızın en büyük belgeleri arasında yer alacak bir roman olarak nitelenen 'Boyalı Kuş' en çok yankı uyandıran eseri oldu.

Yazar bütün çevirilerde ve romanın filme aktarılmasında 'Boyalı Kuş' adının değiştirilmemesini ön koşul olarak sunuyordu.

'Boyalı Kuş'tan bir satır...

"Her gördüğümü hatırlayacağıma söz verdim. Günün birinde gözlerimi çıkarırlarsa, hayatımın sonuna kadar bütün bu görüntüleri belleğimde saklayacaktım..."

Eserleri

'Boyalı Kuş', 'Bir Yerde', 'Şeytan Ağacı', 'İhtiras Oyunu', 'Kör Randevu', 'Boşluk', 'Çelik Bilye', 'Adımlar'

Günün diğer önemli haberleri

1815: Napoleon Bonapart, Waterloo Savaşı'nda İngiliz ve Prusya ordularına yenildi. Yenilgi, Fransa ile Avrupa devletleri arasında 23 yıl süren savaşa son verdi. Napoleon, 22 haziranda ikinci kez tahttan çekildi.
1847: Macar besteci ve piyanist Franz Liszt, Padişah Abdülmecit'e sarayda konser verdi.
1922: Ziya Gökalp, Diyarbakır'da 'Küçük Mecmua'yı çıkarmaya başladı.
1942: Efsanevi müzik topluluğu Beatles'ın kurucularından besteci ve müzisyen Paul McCartney doğdu.
1948: Birleşmiş Milletler, Uluslararası İnsan Hakları Deklarasyonu'nu kabul etti.
1953: Mısır'da 74 yıllık İngiliz egemenliğinin sona ermesiyle cumhuriyet ilan edildi.
1965: Gazeteci-yazar Refik Halit Karay 77 yaşında İstanbul'da hayata veda etti.
1972: 65 ülkenin pilotları uçak kaçırma olaylarını protesto için boykota başladı. Boykota Türkiyeli pilotlar da uydu. Uçak seferleri 24 saat durdu.
1974: Türkiye'de iş adamları ilk kez İzmir'de yürüyüş yaptı.
1977: TRT, İstanbul Festivali'ni boykot etti. Gerekçe olarak fesitvalde Türk ve İslam eserlerinin yeterince yer almaması gösterildi.
1979: Sovyetler Birliği Başkanı Leonid Brejnev ve ABD Başkanı Jimmy Carter, Viyana'da Stratejik Silahların Sınırlandırılması konulu 'SALT II' anlaşmasını imzaladılar.
1988: Başbakan Turgut Özal, Ankara Atatürk Spor Salonu'nda yapılan ANAP Büyük Kongresi'nde, Kartal Demirağ'ın silahlı saldırısında elinden yaralandı.
1992: Sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanacak dar gelirlilere verilecek Yeşil Kart uygulaması, TBMM'de kabul edildi.
1993: Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebulfeyz Elçibey, Bakü'yü terk etti. Haydar Aliyev cumhurbaşkanı oldu.
1994: ABD'de düzenlenen 1994 Dünya Kupası finalinde Brezilya ve İtalya karşılaştı. Penaltılara giden maç sonunda şampiyonluğu Brezilya kazandı.
1997: Başbakan Necmettin Erbakan istifa etti. Erbakan koalisyon ortağı DYP ile başbakanlığı bir yıl sonunda Tansu Çiller'e devretme anlaşması yapmıştı.
2005: Ressam Nuri İyem vefat etti.

 

Konu Kapatılmıştır

Etiketler
bu, gun, gün, tarihte


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
14-10- Tarihte bugün / Tanem Tarihte Bugün 1 14 Ekim 2022 20:08
Tarihte ilk Dj İpek- Sunucu Radyolarından Son Haberler 2 22 Ağustos 2021 02:58
Tarihte Bu Gün Tufan Tarihte Bugün 0 20 Temmuz 2014 15:47