19 Mart 2006, 11:42 | #21 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| 19 mart Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. İ.Ö. 721- Tarihe geçmiş ilk ay tutulması Babil'de gözlendi. Efsaneye göre ay bir gün, güneşin ışığını habersizce alıp kullanır ve ışık yaymaya başlar. Bunun üzerine yıldızlar mahkemesi kurulur ve aya sonsuza dek gündüzleri yasaklar. Sadece ay tutulmalarında serbest kalma izni verilir kendisine. 1883- Siyah Amerikalı ayakkabıcı ustası Jan E.Matzeliger bir ayakkabıyı bir seferde bütünüyle imal eden ilk makineyi icat ederek ayakkabı sanayisinde bir devrim yarattı. 1915- Güneş sistemi gezegenlerinden Pluto'nun ilk fotoğrafı çekildi. Ancak bunun yeni bir gezegen olduğu anlaşılmadı. 1960- Yeni Kadıköy İskelesi ve İstanbul Belediyesi Şehir Operası açıldı. 1965- Merzifon'un Çeltek Linyit İşletmesi'ndeki grizu patlamasında 69 işçi öldü, 58 işçi yaralandı. Aynı gün, Endonezya bütün yabancı petrol şirketlerini millileştirdi. 1977- Türk Hava Yollarına ait Diyarbakır uçağı iki ortaokul öğrencisi tarafından Beyrut'a kaçırıldı. 1978- Hollanda'nın Amsterdam kentinde 50 bin kişi nötron bombasını protesto için yürüdü. 1979- Peş peşe yapılan zamlar üzerine bir açıklamada bulunan Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel, askeri darbeyle devrilen Şili lideri Salvador Allende'yi hatırlatarak "Bunların gidişi Allende gidişi, sonları aynı mı olur, ayrı mı olur, bilmem" dedi. 1985- Uluslararası PEN Yazarlar Birliği Aziz Nesin'i onur üyeliğine seçti. Onur üyeliği belgesi Artur Miller ve Harold Pinter tarafından verildi. 2000- Liselerde başlatılan cinsel eğitimin, üniversitelerde de sürmesine karar verildi. Uludağ, Marmara ve İzmir 9 Eylül Üniversiteleri'nde başlatılan derslerde, cinsellikle ilgili bilgiler tüm detaylarıyla verildi. |
|
20 Mart 2006, 07:37 | #22 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| 20 mart Tarihte bugün: 20 mart 20 Mart, 2006 02:01:00 (TSİ) Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Sir Isaac Newton'da manik depresif bozukluk vardı İngiliz fizikçi, matematikçi, astronom, mucit, filozof ve simyacı Isaac Newton, 1727 yılında yaşamını yitirdi. 25 aralık 1642'de doğan Sir Isaac Newton'ın tarihteki en etkileyici bilim adamı olduğu düşünülür. Bilim devrimi ve bilimsel metod, onun adıyla anılır. Bir çiftçi olan babası Newton doğmadan üç ay önce öldü. Daha küçük yaştayken annesi de başka bir adamla evlenip bulundukları bölgeden taşınınca anneannesi tarafından büyütüldü. 12 yaşında Grantham'daki King's School'a yazıldı. 1661'de Trinity Colleg'a girdi. Nisan 1665'te bu okuldan lisans derecesi aldı. Lisansüstü çalışmalarına başlayacağı sırada veba salgını yüzünden üniversite kapatıldı. Salgından korunma amacıyla annesinin çiftliğine sığınan Newton, burada geçirdiği iki yıl boyunca en önemli buluşlarını gerçekleştirdi. 1667'de Trinity College'a öğretim üyesi olarak döndüğünde diferansiyel ve integral hesabın temellerini atmış, beyaz ışığın renkli bileşenlerine ayrıştırılabileceğini saptamış ve cisimlerin birbirlerini, uzaklıklarının karesi ile ters orantılı olarak çektikleri sonucuna ulaşmıştı. Çekingenliği yüzünden, her biri bilimde devrim yaratacak nitelikteki bu buluşların çoğunu uzun yıllar sonra (örneğin türev ve integral hesabı 38 yıl sonra) yayımlamıştır. Lisansüstü çalışmasını ertesi yıl tamamladı ve henüz 27 yaşındayken Cambridge Üniversitesi'nde matematik profesörlüğüne getirildi. 1671'de ilk aynalı teleskobu gerçekleştirdi, ertesi yıl Royal Society üyeliğine seçildi. Royal Society'ye sunduğu renk olgusuna ilişkin bildirisinin eleştirilere hedef olması, özellikle Robert Hooke tarafından şiddetle eleştirilmesi üzerine tümüyle içine kapanarak, bilim dünyasıyla ilişkisini kesti. 1675'de optik konusundaki iki bildirisi yeni tartışmalara yol açtı. Hooke, Newton'ın makalelerindeki bazı sonuçların kendi buluşu olduğunu, Newton'un bunlara sahip çıktığını öne sürdü. Bütün bu tartışma ve eleştiriler sonucunda 1678'de ruhsal bunalıma girdi. Ancak yakın dostu, astronom ve matematikçi Edmond Halley'in çabalarıyla altı yıl sonra bilimsel çalışmalarına geri döndü. Cambridge Üniversitesi'nde Katolikliği yaygınlaştırma ve egemen kılma çabalarına karşı başlatılan direniş hareketine öncülük eden Newton, kral düşürüldükten sonra 1689'da üniversitenin parlamentodaki temsilciliğine seçildi. 1693'de yeniden ruhsal bunalıma girdi ve yakın dostları Samuel Pepys ve John Locke ile arası bozuldu. İki yıllık dinlenme döneminden sonra sağlığına yeniden kavuştuysa da bundan sonraki yaşamında bilimsel çalışmaya eskisi gibi ilgi duymadı. Daha sonra 1699'da Fransız Bilimler Akademisi'nin yabancı üyeliğine, 1703'de Royal Society'nin başkanlığına seçildi. Gelmiş geçmiş bilim adamlarının en büyüklerinden biri olarak kabul edilen Newton, matematik ve fizikte çok önemli buluşlar gerçekleştirdi. Matematikte (a+b)ª ifadesinin üstel seriye açılımını veren genel iki terimli teoremini buldu. Bilime en büyük katkısı ise mekanik alanında oldu. Merkezkaç kuvveti yasası ile Kepler yasalarını birlikte ele alarak kütleçekim yasasını ortaya koydu. Newton hareket yasaları olarak bilinen eylemsizlik ilkesi, kuvvetin kütle ile ivmenin çarpımına eşit olduğunu ifade eden yasa ve etki ile tepkinin eşitliği fiziğin en önemli yasalarındandır. İki uçlu duygulanım bozukluğu (manik depresif bozukluk) hastası olan Newton, depresif dönemlerinde çevresinden uzaklaşır, intihar düşünceleri içine girer, bitip tükenmek bilmeyen günah düşünceleri ile mücadele ederdi. Bu dönemlerde uykusu, iştahı ve enerjisi bozulur; felaket temalı düşünceleri, hastalık sahibi olma ve kötülük görme hezeyanları olurdu. Böyle zamanlarda dünyaya bir kuyruklu yıldızın çarpacağını ileri sürmesi, çalışmalarının engellendiği şeklinde sözleri ve benzeri olaylar sonucu akıl sağlığının bozulduğu ve kendisine güvenilemeyeceği şeklinde yargılara neden olmuştur. Bu sürede çalışmaları da elbette olumsuz etkilenirdi. Üretkenliği azalır, başlayan çalışmaları yarım kalır, yeni bir çalışma içine girmesi uzun süreler alabilirdi. Bu devrenin sonrasında bazen hipomani dönemine girerdi. Bu dönemlerde ise sabahlara dek çalışır, müthiş bir enerji içinde olur, düşünceleri adeta birbiri ardından uçuşurdu. İnsanlarla ilişkileri artar, çok çeşitli faaliyetler içine girerdi. Buluşlarının çoğunu da hipomani dönemlerinde gerçekleştirirdi. Başlıca eserleri 'Method of Fluxions' (1671), 'De Motu Corporum in Gyrum' (1684), 'Philosophiae Naturalis Principia Mathematica' (1687), 'Opticks' (1704), 'Arithmetica Universalis' (1707), 'An Historical Account of Two Notable Corruptions of Scripture' (1754) Günün diğer önemli olayları 1653: Osmanlı tarihinde ilk bütçeyi yapmakla tanınan Sadrazam Tarhoncu Ahmet Paşa, bundan rahatsızlık duyanların padişaha şikayeti sonucu öldürüldü. 1792: Fransa Milli Meclisi, giyotinle idamı onayladı. Adını, mucidi Fransız doktor Joseph Ignace Guillotin'den alan giyotin, ilk kez 25 nisan 1792'de kullanıldı. 1918: Türk Kadını Dershanesi açıldı. Dershanede yabancı dil, Türkçe ve müzik dersleri ile konferanslar verildi. 1933: Naziler'in ilk toplama kampı Münih yakınlarında açıldı. 1945: Adana-Ceyhan'da meydana gelen 6 büyüklüğündeki deprem 39 can aldı, 328 ev yıkıldı. 1971: Atatürk'ün yakın arkadaşı olan ve Anadolu Ajansı'nın kurucuları arasında yer alan gazeteci Falih Rıfkı Atay, 77 yaşında İstanbul'da vefat etti. 1981: 'Otello', 'Hamlet' oyunlarındaki rolleriyle tanınan tiyatro oyuncusu Ertuğrul Sadi Tek hayata veda etti. 1981: Arjantin'in eski başkanı Isabel Peron, rüşvet suçundan 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1996: İngiltere'de hükümet, deli dana (Mad Cow Disease - MCD) hastalığının insanlara da bulaştığını açıkladı. |
|
21 Mart 2006, 07:11 | #23 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Tarihte bugün: 21 mart 21 Mart, 2006 Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Aşık Veysel ölümünden birkaç ay önce Fikret Kızılok ile Halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu, 1973 yılında Sivas'ın Sivrialan köyünde hayata veda etti. Ozanlar ozanı Aşık Veysel'i şair Ümit Yaşar Oğuzcan anlatıyor: Aşık Veysel, hayatını anlattığı bir şiirinde "Üçyüzonda gelmiş idim cihana" diyor. Yıl 1894 oluyor hesapça. Sivas'a bağlı Şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde dünyaya gelmiş. Anası Gülizar, bir yaz günü köy dolaylarındaki Ayıpınar merasına koyun sağmaya gittiğinde; oracıkta bir yol üstünde doğurmuş Veysel'i. Göbeğini de kendi eliyle kesmiş. Yaman kadınmış Gülizar ana. Bebesini bir çaputa sarıp yürüye yürüye köye dönmüş. Babası Ahmet; bebenin adını Veysel koymuş. Yıllar geçmiş aradan büyümüş, konuşmuş, yürümüş Veysel çocuk. Böylece yedi yaşına varmış. O yıl bir çiçek hastalığı salgını olmuş Sivas'ta. Küçük Veysel de yakalanmış. Sol gözünde, çiçeğin beyi çıkmış kendi deyimiyle... Göz akıp gitmiş. Sağ gözüne de perde inmiş, önceleri. Yalnız ışığı seçebiliyormuş, bu gözüyle. Babasına; "çocuğu Akdağmadeni'ne götür, orada bu gözünü açacak bir doktor var" demişler. Sevinmiş Ahmet emmi. Gel gör ki, talihsizlik yine yakasını bırakmamış Veysel'in. Bir gün inek sağarken babası yanına gelmiş. Veysel ansızın donuverince; yakında bulunan bir değneğin ucu öteki gözüne girivermiş. O göz de akıp gitmiş böylece. Veysel'in Ali adında bir ağabeysi ve Elif adında bir kız kardeşi varmış. Hepsi çok üzülmüşler Veysel'in kötü kaderine. Babası meraklı adammış. Halk ozanlarından şiirler okuyup ezberleterek avutmaya çalışmış oğlunu. Sivas'ın köyleri saz şairleriyle dolu. Onlar da ara sıra gelip Ahmet emminin evine uğrarlarmış. Veysel ilgiyle dinlermiş çalıp söylediklerini. Babası, oğlunun ilgisini görünce; bir saz alıp vermiş ona. İlk saz derslerini, babasının arkadaşı olan Çamşıhlı Ali Ağa'dan almış. Ve git gide, kendini iyice saza vermiş Veysel. Ünlü halk ozanlarının şiirlerini çalıp söylemiş bir zaman. Yirmibeş yaşındayken (1919) anası, babası Veysel'i Esma adında bir kızla evermişler ve kısa süre sonra ikisi de göçüp gitmiş bu dünyadan (1921). Acı üstüne acı gelmiş, ama bitmemiş talihin kötü oyunu. İkinci çocuğu on günlükken, anasının memesi ağzına tıkanarak ölmüş, ardından da karısı yanaşmalarıyla evden kaçmış. Bu olay çok koymuş Veysel'e. Daha dertli olmuş ve iyice içine kapanmış. Karısı koyup gittiğinde bir kızı varmış Veysel'in. Daha bir yaşını bile bitirmemiş. İki yıl kucağında gezdirmiş Veysel, ne çare o da yaşamamış. Bu sıralar Veysel'i yeniden evermişler. Bu karısı yedi çocuk vermiş aşığa. Biri ölmüş, iki oğlan, dört kız, altısı sağ. Onlar da 18 torun vermiş Veysel'e. Aşık Veysel, Cumhuriyet'in onuncu yıl dönümüne rastlayan 1933 yılına kadar, başka ozanların şiirlerini çalıp söylemiş. Kendi deyişlerini söylemekten utanır, çekinirmiş. O yıllarda şairlerimizden rahmetli Ahmet Kutsi Tecer tanımış Veysel'i. Onun ışık tutuculuğuyla Veysel'in şiirleri aydınlığa kavuşmuş. Veysel; şairliğinin gelişmesinde Tecer'in büyük yardımlarını gördüğünü söylerdi her zaman. Veysel'in gün ışığına çıkan ilk şiiri Gazi Mustafa Kemal Pasa için söylediği: "Türkiye'nin ihyası Hazreti Gazi" mısrasıyla başlayan şiirdir. Bundan sonra bütün yazdıklarını çalıp söyler olmuştu. 1933 yılına kadar, köyünden dışarı hemen hemen hiç çıkmadığı halde; bundan sonra bütün yurdu dolaşmış, yurdunun çeşitli şehirleriyle kasabalarını, köylerini yakından tanımıştır. Halk ozanlarından en çok Karacaoglan'ı, Yunus'u, Emrah'ı, Dertli'yi severdi. Çağımızın ozanlarından Ahmet Kutsi Tecer'in ayrı bir yeri vardı Veysel'de. Onun aracılığıyla köy enstitülerinde bir süre saz öğretmenliği de yapmıştı Veysel. 1952'de İstanbul'da büyük bir jübilesi yapılan Aşık Veysel'e 1965'te Türkiye Büyük Millet Meclisi, anadilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden dolayı özel bir kanunla vatani hizmet tertibinden aylık bağlamıştı. Veysel'in bir başka özelliği daha vardı; köyünde ve çevresinde ondan önce bir tek meyve ağacı olmadığı halde, Sivrialan'da ilk meyve bahçesini o yetiştirmişti. Hem öyle bir bahçe ki, içinde elmadan kayısıya, kirazdan cevize kadar türlü türlü meyve ve çiçek vardı. Veysel, kardeşlerinin yardımıyla bu bahçeyi yapmaya başladığı zaman köylüleri, "atalarımız bunca yıl böyle bir iş yapmamışlar, şu kör adam onlardan iyi mi bilecek ki böyle ise kalkıştı" demişler. Birkaç yıl sonra ağaçlar yetişmiş, meyve vermiş. Köylüler önceki dediklerini hatırlayıp utanmışlar ve bu defa, "o kör değilmiş, meğer kör olan bizmişiz" diyerek Aşık Veysel'i kutlamışlar. İşte böylesine uzağı gören bir insandı o... Yetmiş yıl karanlık bir dünyada yaşadı (ölümü 21 mart 1973). Fakat karanlık gözlerindeydi yalnız, içi apaydınlıktı, şiirleri de öyle... Halk şiirimizin bu güçlü ozanı yarım yüzyılı aşkın bir süre yazdıklarıyla, çalıp söyledikleriyle çevresine ışıklar saçtı. Sanırım şimdi de mezarında son uykusunu ışıklar içinde uyuyordur. Yalnız çağımızda yaşayanlar değil, bizden çok sonra yaşayacaklar da "Dostlar Beni Hatırlasın" şiirini unutmayacaklar ve her zaman rahmetle anacaklardır. Aşık Veysel'den birkaç örnek Kara Toprak Dost dost diye nicesine sarıldım Benim sadık yarim kara topraktır. Beyhude dolandım boşa yoruldum Benim sadık yarim kara topraktır. Nice güzellere bağlandım kaldım Ne bir vefa gördüm ne faydalandım Her türlü isteğim topraktan aldım Benim sadık yarim kara topraktır. Koyun verdi kuzu verdi süt verdi Yemek verdi ekmek verdi et verdi Kazma ile dövmeyince kıt verdi Benim sadık yarim kara topraktır. Ademden bu deme neslim getirdi Bana türlü türlü meyva yetirdi Her gün beni tepesinde götürdü Benim sadık yarim kara topraktır. Karnın yardım kazma ile bel ile Yüzün yırttım tırnak ile el ile Yine beni karşıladı gül ile Benim sadık yarim kara topraktır. İşkence yaptıkça bana gülerdi Bunda yalan yoktur herkesler gördü Bir çekirdek verdim dört bostan verdi Benim sadık yarim kara topraktır. Havaya bakarsam hava alırım Toprağa bakarsam dua alırım Topraktan ayrılsam nerde kalırım Benim sadık yarim kara topraktır. Dileğin var ise Allah'tan Almak için uzak gitme topraktan Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan Benim sadık yarim kara topraktır. Hakikat ararsan açık bir nokta Allah kula yakın kul Allah'a Hak'kın hazinesi gizli toprakta Benim sadık yarim kara topraktır. Bütün kusurlarım toprak gizliyor Merhem çalıp yaralarım düzlüyor Kolun açmış yollarımı gözlüyor Benim sadık yarim kara topraktır. Her kim olursa bu sırra mazhar Dünyaya bırakır ölmez bir eser Gün gelir Veysel'i bağrına basar Benim sadık yarim kara topraktır. Dostlar beni hatırlasın Ben giderim adım kalır Dostlar beni hatırlasın Düğün olur bayram gelir Dostlar beni hatırlasın Can kafeste durmaz uçar Dünya bir han, konan göçer Ay dolanır yıllar geçer Dostlar beni hatırlasın Can bedenden ayrılacak Tütmez baca, yanmaz ocak Selam olsun kucak kucak Dostlar beni hatırlasın Beni Hor Görme Gardaşım Beni hor görme kardeşim Sen altındın ben tunç muyum Aynı vardan var olmuşuz Sen gümüşsün ben saç mıyım Ne var ise sende bende Aynı varlık her bedende Yarın mezara girende Sen toksun da ben aç mıyım Kimi molla kimi derviş Allah bize neler vermiş Kimi arı çiçek dermiş Sen balsın da ben cec miyim Topraktandır cümle beden Nefsini öldür ölmeden Böyle emretmiş yaradan Sen kalemsin ben uç muyum Tabiata Veysel Aşık Topraktan olduk gardaşık Aynı yolcuyuz yoldaşık Sen yolcusun ben bac mıyım Günün diğer önemli olayları 1590: İran ile İstanbul Anlaşması imzalandı. 1914: Başyazarı Nigar Hanım olan 'Kadınlık' adlı dergi haftalık olarak yayımlanmaya başladı. 1937: Tunceli'de Dersim İsyanı başladı. Olaylar 22 ekime kadar süren harekatlarla denetim altına alındı. 1939: Kurtuluş Savaşı komutanlarından Korgeneral Ali Hikmet Ayerdem vefat etti. 1942: Şair ve oyun yazarı Hüseyin Suat Yalçın hayatını kaybetti. 1952: 950 grostonluk Galatasaray şilebi, Karadeniz'de Kefken açıklarında battı, 15 kişilik mürettebattan kurtulan olmadı. 1956: İlk kadın milletvekillerinden Satı Çırpan (Satı Kadın) Ankara'nın Kazan köyünde yaşamını yitirdi. 1958: Sinema ve dublaj sanatçısı Ferdi Tayfur 54 yaşında hayata veda etti. 1971: CHP'nin hükümeti destekleme kararı alması üzerine, Genel Sekreter Bülent Ecevit istifa etti. 1991: Ankara'nın eski belediye başkanlarından, mimar ve yazar Vedat Dalokay ile eşi trafik kazasında öldü. 1995: Nevruz bayramı ilk kez resmen kutlandı. 1995: Türk Silahlı Kuvvetleri, 35 bin kişilik personelin katılımıyla kuzey Irak harekatı başlattı. |
|
22 Mart 2006, 07:24 | #24 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Tarihte bugün: 22 mart Tarihte bugün: 22 mart 22 Mart, 2006 Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Sabiha Gökçen, 25 şubat 1936'da ilk uçuşundan sonra Atatürk ile Atatürk'ün manevi kızı ve ilk kadın pilot Sabiha Gökçen, 2001 yılında Ankara'da hayata veda etti. 22 mart 1913'te Bursa'da doğan Sabiha Gökçen, 22 mart 2001'de Ankara'daki Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde hayata veda etti. Dünyanın ilk kadın savaş pilotu, ilk Türk kadın pilot ve Atatürk'ün manevi kızıydı. Bursa Vilayet Başkatibi Hafız Mustafa İzzet Bey ile Hayriye Hanım'ın kızları Sabiha, küçük yaşta anne ve babasını kaybetti, ağabeyi tarafından büyütüldü. 1925'te Bursa ziyareti sırasında evlerinin yakınındaki Hünkar Köşkü'nde konaklayan Atatürk'e ulaşmayı ve okumak istediğini iletmeyi başarmıştı. Atatürk, ağabeyinden izin alarak Sabiha'yı evlat edindi ve Ankara'ya götürdü. Sabiha, Çankaya İlkokulu ve Üsküdar Kız Koleji'nde eğitim gördü. Rahatsızlığı nedeniyle öğrenimini yarıda kesip Heybeliada ve Viyana'da tedavi gördü. Bir süre Fransızcasını ilerletmek amacıyla Paris'te bulundu. 1934'te soyadı kanunun çıkmasından sonra Atatürk kendisine Gökçen soyadını verdi. Sabiha Gökçen, Atatürk'ün kendisine soyadı vermesini şöyle anlatmıştı: "Yıl 1934, yani soyadı yasasının kabul edildiği yıl. Atatürk her gece sofrasında bir dostuna, yakınına soyadı bulup veriyordu. O gece sıra bana gelmişti. Atatürk, "eee söyle bakalım Sabiha, senin soyadın ne olsun" dedi. Herkes yüzüme bakıyordu. "Siz ne emrederseniz o olsun efendim" diye kekeledim, heyecanlanmıştım. Aklımdan binbir şey geçiyordu, ama bunların hiçbirini söylemeye cesaret edemedim. Atatürk bir süre düşündükten sonra, "sana Atatürk kızı soyadını vermek isterdim ama" dedi. Fakat bu 'ama'nın sonunu getiremedi. Eline bir kağıt alıp şunu yazdı: Gökçen. O geceden sonra Sabiha Gökçen oldum. Niçin, ne düşünerek bana bu soyadını vermişti Atatürk, bilmiyorum. Tabi o yıllarda ben henüz havacılığa başlamadığım gibi, havacı olmayı da aklımdan geçirmemiştim. Bana Sabiha demiyorlar, Gökçen diyorlardı. Çok kimse bu soyadını havacılığa başladıktan sonra aldığımı düşünüyor. Oysa Ata'nın Gökçen soyadını bana vermesinden aşağı yukarı bir yıl sonra göklerle buluşup havacılığa başladım." Gökçen, 1935'de Türkkuşu'nun açılış töreninde yapılan gösterilerden etkilenerek havacılığa ilgi duydu. Atatürk'ün de destek vermesiyle 1935'te Türk Hava Kurumu'nun Türkkuşu Sivil Havacılık Okulu'na girdi, yüksek planörcülük brövelerini aldı. Yedi erkek öğrenciyle Kırım'a gönderilerek altı aylık yüksek planörcülük eğitimini tamamladı. Eskişehir Havacılık Okulu'nda Sami Uçan ve Muhittin beylerden özel uçuş eğitimi aldı. 25 şubat 1936'da ilk defa motorlu uçakla uçmaya başladı. Uçuş eğitiminde gösterdiği başarılar üzerine Atatürk'ün isteği üzerine dünyanın ilk kadın savaş pilotu olmak için çalışmalara başladı. O yıllarda kızlar askeri okullara alınmadığı için özel bir üniforma giydirilerek Eskişehir Uçuş Okulu'nda 1936-1937 döneminde 11 ay boyunca özel eğitim aldı. Bu eğitim sorasında kendisine ilkokul öğretmeni Nüveyre Uyguç eşlik etti. Gökçen, brövesini aldıktan sonra Eskişehir’deki Birinci Hava Alayı'nda altı ay görev yaptı, bu sırada Trakya ve Ege tatbikatlarına katıldı. 1937'de Tunceli Harekatı'na katılan Gökçen, bu harekattaki rolü ile dünyanın ilk kadın savaş pilotu oldu. Tunceli dönüşü, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı'nın da katıldığı bir törenle kendisine THK İftihar Madalyası verildi. 1938'de uçağıyla beş gün süren Balkan turu yapan Gökçen'in ünü dünyaya yayıldı. Aynı yıl Türkkuşu'na başöğretmen tayin edildi. 1955'e kadar bu görevini başarıyla sürdürdü. THK Yönetim Kurulu üyesi oldu. Hayatı boyunca toplam 22 değişik hafif bombardıman ve akrobatik uçakla uçtu. 1940'ta Hava Okulu'nda askeri coğrafya ve topografya öğretmeni Üsteğmen Kemal Esiner ile evlendi ve eşine kendi soyadını verdi. Ancak üç yıl sonra, 12 ocak 1943'te eşini kaybetti. Sabiha Gökçen, 22 mart 2001'de doğum gününden bir gün sonra, Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde 88 yaşında hayata gözlerini yumdu. Ankara'daki Cebeci Şehitliği'ne defnedildi. "Türk kızı, gök kızı, Atatürk kızı" Sabiha Gökçen'in ilk uçuşu 'Havacılık ve Spor Dergisi'nde (yıl 1937, sayı 193) aşağıdaki ifadelerle yer almıştı: "Atının üstünde, erkek kahramanları geride bırakarak, akıncıların önüne düşen Tomris'i Türk ırkı bir kere daha yarattı. Tayyaresinin içinde Sabiha Gökçen. Zavallı Piyer Loti'ler; mezarlarınızdan başlarınızı doğrultsanız da, yalnız dezanşanteliklerine acıyıp alaka duyduğunuz Türk kadının kültürüne, kahramanlığına, tehlikelere ve göklere meydan okuyuşuna hayran olmak fırsatına kavuşabilseniz... "Bir kadınımız, Avrupa'nın en ileri ilim şehirlerinden birinde yepyeni görüşler ve tezlerle bütün bir ilim aleminin alakasını çeken tarihi konferanslar verirken; bir kadınımız Meclis kürsüsünden memleketin en büyük meseleleri etrafında birçok ihatalı görüşler serdederken; bir kadınımız oturduğu şehrin halkevinde en belli başlı vazifelerden birini alarak kültür ve ülkü uğrunda bir cihanda çıkarırken; bir kadınımız da göklere Türk kadınının yüksekliğini, eşitsizliğini götürmektedir..." Günün diğer önemli olayları 1829: Yunan devletinin kuruluşuna ilişkin protokol, Londra'da düzenlenen konferansta Avrupa devletleri elçilerince imzalandı. 1945: Mısır, Suriye, Lübnan, Ürdün, Suudi Arabistan, Irak ve Yemen, Kahire'de Arap Birliği'ni kurdular. 1963: Yassıada duruşmalarında Anayasa'yı ihlal suçundan idama mahkum edilen, ancak cezası yaş haddinden müebbete çevrilen eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar, adli tıbbın verdiği, rahatsızlığına ilişkin rapor üzerine, 22 martta Kayseri Cezaevi'nden tahliye edildi ve bir gün sonra Ankara'da büyük bir kalabalık tarafından karşılandı. Bayar'ın serbest bırakılması tepkilere yol açınca, cezasının ertelenmesine ilişkin karar, 28 martta kaldırıldı. Gözaltına alınması üzerine Bayar, 30 martta başladığı açlık grevini 3 nisanda bıraktı. 1968: Paris'te, Nanterre Üniversitesi'nde, ABD'nin Vietnam'da yürüttüğü savaşa karşı çıkan ve eğitimde reform yapılmasını isteyen öğrenciler, Daniel Cohn-Bendit'in liderliğinde üniversitenin birinci amfisini işgal ederek, 68 olaylarını başlattı. 1993: Yazar Semiha Ayverdi 87 yaşında vefat etti. 1995: Irak'ın kuzeyindeki harekatta 3 bin terör örgütü mensubu çembere alındı, 200'ü öldürüldü, sekiz er şehit oldu, 11 er yaralandı. 23 martta ise Haftanin kuşatıldı. 89 terörist daha ölü ele geçirildi. 2001: Diyarbakır DGM'de 5 yıldır süren Yüksekova Çetesi davasında 15 sanığa 3 ile 30 yıl arasında değişen hapis cezaları verildi. 2003: Hakkında üç ayrı gıyabi tutuklama kararı bulunan işadamı Halil Bezmen cezaevine konuldu. Bezmen 4 nisan'da tahliye edildi. 2003: Opera sanatçısı Suna Korad yaşamını yitirdi. |
|
22 Mart 2006, 23:18 | #25 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | 22 Mart 1892 Roman ve oyun yazarı Nikolay Gogol öldü. - 22 Mart 1904 Dünyada ilk kez, ABD'de bir gazetede (Daily İllustrated Mirror) renkli fotoğraf yayımlandı. - 22 Mart 1926 Memurin Kanunu, TBMM'de kabul edildi. - 22 Mart 1968 Türkiye ile Bulgaristan arasındaki Göç Antlaşması imzalandı. - 22 Mart 1968 Paris'te Nanterre Üniversitesi'nde, ABD'nin Vietnam'da yürüttüğü savaşa karşı çıkan ve eğitimde reform yapılmasını isteyen 400 öğrenci, Daniel Cohn-Bendit'in liderliğinde üniversitenin 1. anfisini işgal ederek "68 Olayları"nı resmen başlattı. - 22 Mart 1990 Nusaybin ve Cizre'de meydana gelen son olaylar ve Elazığ'da 9 kişinin terör örgütü PKK tarafından öldürülmesi konusunda, siyasi parti liderleri büyük üzüntü duydukları bu olayların bir an önce sona erdirilmesi gerektiğini söylediler. - 22 Mart 1990 Elazığ'da 9 mühendis, terör örgütü PKK militanları tarafından öldürüldü. - 22 Mart 1997 Hale-Bopp kuyruklu yıldızı, saatte 160 km hızla Dünya'nın 195 milyon km yakınından geçti. Çıplak gözle izlenebilen Hale-Bopp'un geçişi, tüm dünyada milyonlarca kişi tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı. - 22 Mart 2000 Bursa yakınlarında Tepe Havacılık'a ait 5 kişilik bir uçak karla kaplı bir alana düştü. Kazada, Tepe Market Planlama Müdürü Nuray Birol öldü, Tepe Havacılık Genel Müdürü Behiç Özek, pilotlar Mahmut Sevimli ve İbrahim Doğan ile Tepe Emlak Yatırım Koordinatörü Tümay Kalaycıoğlu yaralandı. - 22 Mart 2001 Atatürk'ün manevi kızı ve ilk kadın pilot Sabiha Gökçen vefat etti. - 22 Mart 2001 Rus uzay istasyonu başarılı bir operasyonla Pasifik Okyanusu'na düşürüldü. MIR'in imhasıyla birlikte uzay tarihinde bir dönem kapanmış oldu. - 22 Mart 2001 ABD, casusluk yaptıklarından şüphelendiği 50 Rus diplomatı sınır dışı etti. - 22 Mart 2003 Hakkında 3 ayrı gıyabi tutuklama kararı bulunan ve ABD'den dönen işadamı Halil Bezmen cezaevine konuldu. - 22 Mart 2003 Opera sanatçısı Suna Korad vefat etti. |
|
23 Mart 2006, 09:25 | #26 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Tarihte bugün: 23 mart Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Uranüs'ün kutbu Güneş'e bakıyor Güneş Sistemi'nin yedinci gezegeni olan Uranüs, çap açısından Jüpiter ve Satürn'den sonra üçüncü, kütle açısından bu iki gezegen ve Neptün'ün ardından dördüncü sırada gelir. Adını Yunan mitolojisi'ndeki gökyüzü tanrısı Uranos'tan alır. 1781 yılında William Herschel tarafından bulunmuştur. Gaz devleri sınıfına girmektedir. Uranüs, Güneş çevresinde bir turunu 84 yılda tamamlar. Hafifçe eliptik olan yörüngesi boyunca, Güneş'e uzaklığı 18-20 astronomik birim (bir astronomik birim dünyanın Güneş'ten uzaklığına eşittir) arasında değişir. Kütlesi dünyanınkinin 15, hacmi ise 63 katıdır. Çevresinde ince, keskin hatlı ve koyu renkli 10 halka tespit edilmiştir. Halkalar, yaklaşık 1 metre çapında koyu renkli kaya benzeri parçalardan oluşur. Yapıları belirlenememiştir. Uranüs, kutbu güneşe bakacak şekilde tekerlek gibi döner. Böylece etrafındaki halkalar da dik olarak onunla birlikte döner. Uranüs'te, dünyanın ve Satürn'ün çevresindekilerle karşılaştırılabilecek ölçüde manyetik alan vardır. Manyetik alanın ekseni, gezegenin dönme eksenine göre 55 derece eğiktir ve bu diğer gezegenlere oranla oldukça yüksek bir değerdir. Bu eğiklik manyetik alanın, Güneş rüzgarı karşında tirbuşon benzeri uzun bir kuyruk yapmasına neden olur. Gezegenin dönme periyodu yaklaşık olarak 17.5 saattir ve dönme ekseni olağandışıdır. Uranüs'ün eriyik halde bulunan ağır bir çekirdeği vardır. Çekirdeğin çevresinde ise su, metan ve amonyaktan oluşan birkaç bin derece sıcaklığında ve binlerce kilometre kalınlığında bir manto yer alır. Bu aşırı sıcak mantonun, üzerindeki atmosferin ağırlığından kaynaklanan devasa basıncın etkisiyle kaynayamadığı ve buranın elektriksel olarak iletken olduğu, gezegenin manyetik alanını ürettiği sanılmaktadır. Gezegenin tespit edilen 27 uydusu vardır. Jüpiter ve Satürn'den sonra en fazla uyduya sahip olan gezegendir. Beş büyük uydusunun (Miranda, Umbriel, Ariel, Oberon ve Titania) çapı 500–1600 kilometre arasında değişir. Küçük uyduları ise Cordelia, Ophelia, Bianca, Cressida, Desdemona, Juliet, Portia, Rosalind, Belinda, Puck, Caliban, Stephano, Trinculo, Sycorax, Prospero, Setebos, S/1986 U10, S/2001 U2, S/2001 U3, S/2003 U1, S/2003 U2, S/2003 U3'tür. Günün diğer önemli olayları 1791: Hollandalı kadın hakları savunucusu Etta Palm, Gerçeğin Dostları Konfederasyonu olarak bilinen kadın kulüplerini kurdu. 1876: Ünlü Türk düşünürü Ziya Gökalp, Diyarbakır'da doğdu. 1921: Yunan birlikleri, Uşak ve Bursa üzerinden, Afyon ve Eskişehir'e doğru iki koldan taarruz başlattı. 1931: Türk çocuklarının ilk öğrenimlerini Türk okullarında yapmalarını zorunlu kılan kanun kabul edildi. 1933: Alman Milli Meclisi Reichstag, Adolf Hitler'e kararnamelerle ülkeyi yönetme yetkisi verdi. 1972: Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkında verilen idam cezalarını onayladı. CHP, 25 martta idam kararlarının iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Ankara Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi, idamların infazını kararlaştırdı. 1974: Hükümet, İmralı Adası'nda gömülü olan Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın mezarlarının başka bir yere taşınabilmesine izin verdi. 1992: Şırnak'ın Cizre ilçesinde çıkan olaylarda, güvenlik güçleri ile göstericiler arasındaki çatışmaları izleyen Sabah gazetesi muhabiri İzzet Kezer başından vurularak öldü. 1998: Bakanlar Kurulunda irticayla mücadelede alınması gereken önlemleri içeren yasa tasarılarının büyük bölümü imzalandı. 2001: NATO, Kosova savaşında seyreltilmiş uranyum mermisi kullandığını itiraf etti. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. |
|
24 Mart 2006, 09:33 | #27 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Tarihte bugün: 24 mart Bilim kurgu romancılığının öncüsü sayılan Jules Verne 1905 yılında hayata veda etti. Fransız bilim kurgu yazarı Jules Gabriel Verne, 8 şubat 1828'de Nantes'da doğdu. Yazmaya 1850 yılında başladı. İlk yazdığı eserler tiyatro oyunlarıydı. 'Balonla Beş Hafta' adlı romanı ile büyük ün kazandı. Birçok icadı önceden tahmin ettiği için 'bilim falcısı' lakabı ile anılır. Denizaltı, uzay yolculuğu gibi onun zamanında olmayan bir çok olayı öngördü. 'İnatçı Keraban' adlı romanında Osmanlı İmparatorluğu'nu ve Türk insanını anlattı. Kitaplarında ön gördüğü icatlara genelde onun kullandığı isimler verildi. Eserleri 148 dile çevrilen Jules Verne, dünyada en çok dile çevrilmiş yazardır. Başlıca eserleri 'Balonla Beş Hafta' (1863), 'Yirminci Yüzyılda Paris' (1863, ilk kez 1994'te yayımlandı), 'Dünyanın Merkezine Yolculuk' (1864), 'Aya Yolculuk' (1865), 'Kaptan Grant'ın Çocukları' (1867-1868), 'Seksen Günde Devr-i Alem' (1872), 'Denizler Altında Yirmibin Fersah' (1873), 'İnatçı Keraban' (1882), 'Michael Strogoff' (1876), 'İki Yıl Okul Tatili' (1886-1887) İlk denizaltı: Nautilus Nautilus, Jules Verne'in 'Denizler Altında Yirmibin Fersah' adlı 1870 ve 'Esrarlı Ada' adlı 1874 yılı romanlarında anlatılan, hayal ürünü bir denizaltıdır. Jules Verne bu denizaltıyı Robert Fulton'un icat ettiği ve ilk kullanılabilir denizaltı olan 'Nautilus'dan esinlenerek isimlendirmişti. Hızı saatte 50 deniz mili olan Nautilus, eski bir Hint prensi ve bir mühendis olan Kaptan Nemo tarafından tasarlanmıştı ve yine onun tarafından yönetiliyordu. Nautilus'un parçaları sipariş üzerine Le Creusot, Londra, Liverpool, Glasgow, Paris, Prusya, Motala, New York gibi yerlerde inşa edilmiş, sonra da Nemo'nun adamları tarafından ıssız bir adada birleştirilmişti. Denizaltının motorları için elektrik enerjisi kullanılır ve bunun kaynağı da sodyum-cıva pilleridir. Denizaltının ve tayfasının ihtiyaç duyduğu tüm hammadde ve gıdalar denizlerden elde edilir. Mahmuzlu pruvası ile su seviyesinin altında kalarak gemilere saldırabilen ve hasar vererek batırabilen Nautilus'u dünya bir deniz canavarı olarak tanır. 'Denizler Altında Yirmibin Fersah' romanının sonunda, denizaltı Maelström'e kapılır ve denizin derinliklerinde kaybolur. 'Esrarlı Ada' romanında Nautilus'un Maelström'den kurtulduğu ortaya çıkar. Bu romanın sonundaysa, adanın volkanik bir patlama ile yok olmasında hemen önce yaşlılık nedeni ile ölen Kaptan Nemo içine defnedilir ve Nautilus içinde gizlendiği mağarada batar. Günün diğer önemli olayları 1394: Moğol İmparatoru Timurlenk tarihin en eski kentlerinden Diyarbakır'ı işgal etti. Yavuz Sultan Selim, 123 yıl sonra Çaldıran Meydan Savaşı'nı kazanarak Diyarbakır'ı geri aldı. 1923: Mustafa Kemal Paşa, 'Time' dergisine kapak oldu. 1926: Türkiye'de petrol arama ve işletilmesinin devletçe yönetilmesini öngören kanun TBMM'de kabul edildi. 1938: Cumhurbaşkanlığı yatı olarak satın alınan Savarona'ya, İngiltere'nin Southampton Limanı'nda törenle Türk bayrağı çekildi. 1 haziranda İstanbul'a getirilen Savarona, Dolmabahçe önüne demir attı. Atatürk, yatı gezerek incelemede bulundu. 1976: Arjantin Devlet Başkanı Isabel Peron, darbeyle devrildi. 1984: Romancı Kerime Nadir, tedavi gördüğü Cerrahpaşa Hastanesi'nde 67 yaşında yaşamını yitirdi. 1988: Eski politikacılardan Prof. Turhan Feyzioğlu, geçirdiği rahatsızlık sonucu hayatını kaybetti. 1999: NATO, Kosova'daki Sırp saldırılarının sürmesi ve Batı Temas Grubu'nun anlaşma taslağını reddetmeleri üzerine Yugoslavya'ya karşı hava harekatı başlattı. 2000: Varan Turizm'e ait otobüs, yolcularıyla kaçırıldı. Olaydan sonra yakalanan üç kişi, 36'şar yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. 2000: Genelkurmay Başkanlığı, Talat Aydemir'in idamıyla sonuçlanan 1963'teki darbe girişimine katılan 1459 Harp Okulu öğrencisinin haklarını 37 yıl sonra iade etti. |
|
25 Mart 2006, 10:03 | #28 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Tarihte bugün: 25 mart Gezgin, yazar ve araştırmacı Evliya Çelebi 1611 yılında dünyaya geldi. Asıl adı Derviş Mehmed Zilli olan Evliya Çelebi, 1611 yılında, bazı kaynaklara göre Kütahya'da bazılarına göre ise İstanbul Unkapanı'nda doğdu. Babası Derviş Mehmed Zilli, sarayda kuyumcubaşıydı. Ailesi Kütahya'dan gelip Unkapanı'na yerleşmişti. İlköğrenimini özel olarak gördükten sonra medresede okudu. Babasından tezhip, hat ve nakış öğrendi. Dayısı Melek Ahmed Paşa sayesinde IV. Murad'ın hizmetine girdi. 'Seyahatname'nin girişinde, bir gece rüyasında Hz. Muhammed'i gördüğünü, şefaat isteyecek yerde, şaşırıp "seyahat ya Resulallah" dediğini, Hz. Muhammed'in de ona gezme, uzak ülkeleri görme imkanı verdiğini yazar. Bu rüya üzerine 1635'te önce İstanbul'u dolaşmaya, gördüklerini, duyduklarını yazmaya başladı. 1640'larda Bursa, İzmit ve Trabzon'u gezdi, 1645'te Kırım'a Bahadır Giray'ın yanına gitti. Yakınlık kurduğu kimi devlet büyükleriyle uzak yolculuklara çıktı, savaşlara, mektup götürüp getirme göreviyle, ulak olarak katıldı. 1645'te Yanya'nın alınmasıyla sonuçlanan savaşta, Yusuf Paşa'nın yanında görevli bulundu. 1646'da Erzurum Beylerbeyi Defterdarzade Mehmed Paşa'nın muhasibi oldu. Doğu illerini, Azerbaycan'ı, Gürcistan'ı gezdi. Bir ara Revan Hanı'na mektup götürüp getirmekle görevlendirildi, bu sebeple Gümüşhane, Tortum yörelerini dolaştı. 1648'te İstanbul'a dönerek Mustafa Paşa ile Şam'a gitti, üç yıl bölgeyi gezdi. 1651'den sonra Rumeli'yi dolaşmaya başladı, bir süre Sofya'da bulundu. 1667-1670 arasında Avusturya, Arnavutluk, Teselya, Kandiye, Gümülcine, Selanik yörelerini gezdi. 50 yılı aşan bir zaman diliminde gezdiği yerlerde toplumların yaşama düzenini ve özelliklerini yansıtan gözlemler yaptı. Gezileri gözlemlere dayalı aktarmalar ve anlatılar dışında, önemli inceleme ve yorumlara da olanak sağlar. 'Seyahatname'nin içerdiği konular, belli bir çalışma alanını değil, insanla ilgili olan her şeyi kapsar. Üslup bakımından ele alındığında, Osmanlı toplumunda, özellikle divan edebiyatında yaygın olan düzyazıya bağlı kalınmadığı görülür. Divan edebiyatında düzyazı ayrı bir marifet ürünü sayılır, ağdalı bir biçimle ortaya konurdu. Evliya Çelebi, bir yazar olarak, bu geleneğe uymadı; daha çok günlük konuşma diline yakın, kolay söylenip yazılan bir dil benimsedi. Bu dil akıcı, sürükleyici, yer yer eğlenceli ve alaycıydı. Evliya Çelebi gezdiği yerlerde görüp duyduklarını yalnız aktarmakla kalmamış, kendi yorumlarını, düşüncelerini de katarak gezi yazısına yeni bir içerik kazandırmıştı. Yazarın anlatımla gösterdiği başarı uyguladığı yöntemden kaynaklanır. Anlatım bir zaman dilimiyle sınırlanmaz. Bu özellik anlatılan hikayelerden, söylencelerden dolayı yazarın zamanla istediği gibi oynaması sonucudur. Evliya Çelebi belli bir sürede, özdeş zamanda geçen iki olayı da görmüş gibi anlatır. Böylece zaman kavramını ortadan kaldırır. 'Seyahatname'de izlenimler dışında, birer araştırma konusu olabilecek bilgi ve belgeler de ortaya konur. Bunlar arasında öykü, türkü, halk şiirleri, söylence, masal, mani, ağız ayrılıkları, halk oyunları, giyim-kuşam, düğün, eğlence, inanç, komşuluk bağlantıları, toplumsal davranışlar ve sanat varlıkları önemli bir yer tutar. Evliya Çelebi toplum bilgileri yanında, yörenin evlerinden, cami, çeşme, han, saray, konak, hamam, kilise, manastır, kule, kale, sur, yol, havra gibi değişik yapılarından da söz eder. Yapılış yıllarını, yapanı, yaptıranı, onaranı anlatır. Yapının çevresinden, çevrenin havasından, suyundan söz eder. Böylece konuya bir canlılık getirerek çevreyle bütünlük kazandırır. 'Seyahatname'nin bir özelliği de değişik yöre insanlarının yaşama biçimlerine, davranışlarına, tarımla ilgili çalışmalarından, süs takılarına, çalgılarına dek ayrıntılarıyla geniş yer vermesidir. Bazı bölümlerde, gezilen bölgenin yönetiminden, eski ailelerden, ileri gelen kişilerden, şairlerden, oyunculardan, çeşitli kademelerdeki görevlilerden ayrıntılı biçimde söz edilir. Eser, dil bakımından da önemlidir. Yazar, gezdiği yerlerde geçen olayları ve ilgili gözlemlerini aktarırken bölgede kullanılan kelimelerden de örnekler verir. Bu örnekler, dil araştırmalarında, kelimelerin kullanım ve yayılma alanını belirleme bakımından yararlı olmuştur. 'Seyahatname'si çok ün kazanmasına rağmen, bilimsel bakımdan, geniş bir inceleme ve çalışma konusu yapılmayan Evliya Çelebi'nin 1682'de Mısır'dan dönerken yolda ya da İstanbul'da öldüğü sanılmaktadır. Günün diğer önemli olayları 1807: İngiltere Parlamentosu köle ticaretini yasakladı. 1944: Heykeltıraş Zühtü Müritoğlu ve Hadi Bara'nın yaptıkları Barbaros Hayrettin Paşa Anıtı törenle açıldı. 1957: Roma'da bir araya gelen Fransa, Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg, Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Atom Enerjisi Komisyonu'nun kurulmasına ilişkin Roma Antlaşması'nı imzaladı. 1960: Güney Afrika'da Johannesburg'da tüm siyah politik örgütler fesh edildi. 1975: Suudi Arabistan Kralı Faysal, akli dengesi bozuk yeğeni prens Faysal tarafından Riyad'da öldürüldü. 1976: İktisatçı ve tarihçi Şevket Süreyya Aydemir, Ankara'da vefat etti. Aydemir, 'Tek Adam', 'İkinci Adam' gibi yapıtlarıyla tanınıyordu. 1986: İşkence yaptığını itiraf eden polis memuru Sedat Caner ile bu itirafları yayımlayan 'Nokta' dergisine dava açıldı. 1998: Manisalı Gençler davasında, Yargıtay'ın bozma kararından sonra beş tutuklu genç tahliye edildi. Davada tutuklu sanık kalmadı. 1999: Sırbistan, NATO'ya savaş ilan edip BM'ye bildirince, NATO üyesi Türkiye de bu ülkeyle resmen savaşa girmiş oldu. Türkiye, uzun yıllar sonra ilk kez bir savaşta resmi taraf oldu. 2001: Tiyatro sanatçısı Tekin Siper, rol aldığı oyun sırasında kalp krizi geçirerek öldü. |
|
26 Mart 2006, 10:38 | #29 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Tarihte bugün: 26 mart Sinema sanatçısı Belgin Doruk 1995 yılında, İstanbul'da yaşamını yitirdi. Türk sinemasının 'Küçük Hanımefendi' ismiyle anılan yıldızı Belgin Doruk, 1936'da Ankara'da doğdu. 1952'de ortaokul son sınıftayken Yıldız Dergisi ve İstanbul Film'in açtığı yarışmayı Ayhan Işık ve Mahir Özerdem ile birlikte kazanarak sinemaya geçti ve ilk filmi olan 'Çakırcalı'nın Definesi'ni çevirdi. 1953'te yapılan güzellik yarışmasında Türkiye İkinci Güzeli seçildi. Türk sinemasının belirli bir döneminde en çok film çeviren ve en çok sevilen oyuncu oldu. Zeki Müren'le birçok filmde başrol oynadı (1959'da 'Kırık Plak', 1961'de 'Hep O Şarkı', 1962'de 'Bahçevan', 1963'de 'İstanbul Kaldırımları', 1964'de 'Hayat Bazen Tatlıdır'). 1964 yılında Orhan Elmas'ın yönettiği 'Duvarların Ötesi' adlı filmde Tanju Gürsu ile başrolü paylaştı. Ayhan Işık ile iyi bir ikili oluşturdu ve birlikte çevirdikleri 'Küçük Hanım' serisi çok tutuldu. Sanatçı, çoğunlukla melodramların ya da duygusal güldürülerin değişmez oyuncusu oldu. Sinemada ilk çıkışını, 'Yeşil Köşkün Lambası' filmiyle yaptı. Yönetmen Faruk Kenç ile evlenip boşandı, daha sonra yapımcı Özdemir Birsel ile evlendi. 1970'te yapılan İkinci Adana Film Festivali'nde 'Yuvanın Bekçileri' filmiyle En İyi Kadın Oyuncu ödülünü aldı. 1975'ten sonra sinemadan ayrılan sanatçı, 26 mart 1995 yılında İstanbul'da hayata veda etti. Günün diğer önemli olayları 1827: Besteci Ludwig Van Beethoven hayata veda etti. 1931: Ölçüler Kanunu'nun kabul edilmesiyle; okka, endaze gibi eski ölçülerin yerine gram, metre, litre gibi yeni ölçülerin kullanılması öngörüldü. 1942: Naziler, Yahudileri Polonya'daki Auschwitz Kampı'na götürmeye başladı. 1971: Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, 12 Mart Muhtırası'yla istifa eden Süleyman Demirel'in yerine Başbakanlığa atanan Nihat Erim'in kabinesini onayladı. Profesör Türkan Akyol, ilk kez bir kadın bakan olarak parlamento dışından hükümet üyesi oldu. 1971: İstanbul'da iki kıta birleşti. Boğaz Köprüsü'nün 57'nci ünitesinin de yerine konulmasıyla kentin Asya ve Avrupa yakaları birbirine bağlandı. 1998: Şişli'nin eski Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk hakkında, yolsuzluk iddiaları nedeniyle gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı. Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan Aslıtürk, 21 aralık 1999'da Londra'da yakalandı. Aslıtürk, 250 bin sterlin kefaletle serbest bırakıldı. 2002: TBMM Genel Kurulu'nda, AB'ye uyum çerçevesinde hazırlanan ve sekiz yasada değişiklik yapan dokuz maddelik yasa tasarısı kabul edildi. 2002: İsrail'de Uluslararası Geçici Mevcudiyet'e ait araca düzenlenen saldırıda Türk Binbaşı Cengiz Toytunç şehit oldu, Yüzbaşı Hüseyin Özarslan yaralandı. 2005: 'Kiziroğlu Mustafa Bey' türküsünün derleme ve düzenlemesiyle tanınan halk ozanı Murat Çobanoğlu vefat etti. |
|
27 Mart 2006, 07:05 | #30 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Tarihte bugün: 27 mart Afiş ve grafik ustası İhap Hulusi Görey, 1986'da İstanbul'da vefat etti. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. İhap Hulusi Görey, Kulüp Rakısı'nın etiketini de tasarlamıştı 1898'de Kahire'de doğan ihap hulusi ilk ve orta tahsilini Kahire'nin İngiliz okullarında yaptı. 1920'de resim eğitimi görmek üzere Almanya'ya gitti. Önce Münih'de Heimann Schule atölyesinde üç yıl çalıştı, daha sonra Kuntsgewerbe Schule'ye devam ederek tahsilini tamamlayıp yurda döndü. Arapça, Almanca, İngilizce ve Fransızca bilmesi nedeniyle Dışişleri Bakanlığı'nda çalışması istendi, ancak o memuriyeti reddetti. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. 'Akbaba'da Münif Fehim ve Ramiz'le birlikte çalıştı. Daha sonraları afiş çalışmalarına ağırlık verdi, afiş yaparken buluşun önemine değinerek, seyredenlerin ilgisini çekmeli ve düşündürmeli diye yorumladı. 1929'da İstanbul'da ilk atölyesini kurduktan sonra Kulüp Rakısı etiketi ve Atatürk'ün siparişi üzerine Türk alfabesinin kapağını tasarladı. Ziraat Bankası, İş Bankası, Yapı ve Kredi, Garanti, Sümerbank, Emlak Kredi, Türk Ticaret Bankası, Maliye Bakanlığı, Türk Hava Kurumu, Kızılay, Yeşilay, Tariş, Zirai Donatım Kurumu ve birçok özel kuruluşa çeşitli çalışmalarıyla hizmet verdi. Tayyare Piyangosu (Milli Piyango) idaresi için 45, Tekel İdaresi için 35 yıl çalıştı. Bu süreçte yurtdışında da adını duyurdu. Bayer'in afiş ve etiketleri, Mısır Tekel İdaresi, Devlet Demir Yolları ve şehir hatları ilanları ile İngiliz viskisi John Haigh'ın, İtalyanların Cinzano ve Fernet Branca'sının afiş ve etiketleri İhap Hulusi tarafından yapıldı. Suluboya çalışmalarının yanı sıra, son yıllarında hat sanatını modernize ederek başarılı örnekler veren İhap Hulusi Görey, 27 mart 1986'da İstanbul'da hayata gözlerini yumdu. Günün diğer önemli olayları 425: İmparator II. Theodosius zamanında, İstanbul'da, Auditorium adıyla ilk yüksekokul açıldı. Okulda 31 profesör, Latince ve Grekçe hitabet ve gramer, hukuk ve felsefe dersleri vermeye başladı. 1889: Romancı, diplomat ve gazeteci Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Kahire'de doğdu. 1945: 'Aşkı Memnu'nun yazarı Halit Ziya Uşaklıgil, İstanbul'da hayata veda etti. 1976: Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil ile ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, Washington'da Savunma İşbirliği Anlaşması'nı imzaladı. Bu anlaşmaya göre, Türkiye üslere izin çıkaracak, ABD de buna karşılık Türkiye'ye yardımda bulunacaktı. 1977: Kanarya Adaları'nın Tenerife Havaalanı'nda uçuşa geçmek üzere olan Hollanda Havayolları'na ait Boeing 747 tipi yolcu uçağı, yine havalanmak üzere olan Pan Am'a ait başka bir Boeing ile pistte çarpıştı. Kazada 575 kişi öldü, 70 kişi yaralandı. 1986: Hayali mobilya davasında 10 yıldır yargılanan Yahya Demirel tahliye edildi. 1987: Ressam Mahmut Cuda, İstanbul'da yaşamını yitirdi. 1987: 'Hora' (Sismik-1) gemisinin, petrol aramak için Ege'nin uluslararası karasularına açılmasının Yunanistan'ın petrol aramaları için açıkladığı tarihe rastlaması, iki ülkenin silahlı kuvvetlerini alarma geçirdi. Kriz, 28 martta NATO ve ABD'nin devreye girmesiyle donduruldu. 1996: ABD Başkanı Bil Clinton, eşi Hilary Clinton ve kızı Chelsea ile Türkiye'ye geldi. 2000: Vladimir Putin, Rusya Devlet Başkanlığı'na seçildi. |
|
Etiketler |
bu, gun, gün, tarihte |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
14-10- Tarihte bugün / | Tanem | Tarihte Bugün | 1 | 14 Ekim 2022 20:08 |
Tarihte ilk Dj | İpek- | Sunucu Radyolarından Son Haberler | 2 | 22 Ağustos 2021 02:58 |
Tarihte Bu Gün | Tufan | Tarihte Bugün | 0 | 20 Temmuz 2014 15:47 |