17 Ocak 2025, 21:42 | #1 | |
Çevrimiçi ~ Gothicum Est Pulchrum ~
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Ekmek, İnsanlar İçin Neden Kutsal? Çocukluğumuzdan itibaren büyüklerimizden duyduğumuz "yerdeki kuru ekmeği alıp öpüp koyma" geleneği, aslında çok daha derin bir anlam taşıyor. Bu davranışın kökeni, Sümerler'e kadar uzanıyor [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] niçin yerde kuru bir ekmek gördüğünüzde alıp 3 kere öpüp düzgün bir yere koyarsınız? muhtemelen büyüklerinizden öyle gördüğünüz içindir. peki bunun esas sebebini biliyor musunuz? niçin başka bir gıdayı değil de, besin değeri bu kadar düşük olan kuru ekmeği kutsuyoruz? bunun cevabını bulmak için sümerlere bakmamız gerek. evet, ekmek sümerlerde de kutsaldı. muhtemelen sümerlerden önce de kutsaldı, ancak yazıyı ilk kullanan sümerler olduğu için onlardan önce insanlar tam olarak ne yapıyordu, nasıl yaşıyorlardı bilmiyoruz. yazı sayesinde ne yaptıklarını bildiğimiz ilk uygarlık sümerler olmuştur. tarımın keşfedilmesinden önce insanlar avcı-toplayıcıydı. yiyecek bulmak için ya hayvan avlamak, ya da meyve-sebze bulmak gerekiyordu. bu da sürekli hareket halinde olmayı gerektirirdi. çünkü av hayvanları sürekli yer değiştiriyordu. meyve-sebzeler ise farklı zamanlarda farklı yerlerde olgunlaşıyordu. dolayısıyla insanlar karınlarını doyurabilmek için sürekli harekt halinde göç edip duruyorlardı. bu çok yorucu bir işti. insanlar eti saklayamıyorlardı, çünkü buzdolabı yoktu. ayrıca kavurma-kurutma işlemleri de bilinmediğinden bir av yakalandı mı sadece bir öğünlüğüne karnınızı doyurabilirdiniz. kalan etler ya yırtıcılara bırakılıyor, ya da kısa sürede bozulup çürüyordu. bu şekilde insanların düzenli olarak karnını doyurması çok zordu. avcı-toplayıcı bir insan vahşi doğada ancak kendi karnını doyurabilirdi. onun için de sabahtan akşama kadar ordan oraya yürüyüp koşması gerekirdi. farklı meslek grupları yoktu. çünkü bütün insanlar tüm enerjisini sadece kendi karnını doyurmak için harcıyordu. yatak mı lazım? marangoz yok. elbise mi gerekiyor? terzi yok. hastalandın mı, işte o zaman ayvayı yedib demek, çünkü hekim yok. böyle bir ortamda insan nüfusu çoğalamazdı, ki nitekim çoğalamadı da. insanlar sürekli açlık çektiği için nüfus biraz arttı mı açlıktan ölümler başlıyor, bu da nüfusun tekrar azalmasına sebep oluyordu. yırtıcı hayvan saldırıları da cabası. yırtıcı hayvanlar sadece insanları avlamıyordu, insanların avlarını da çalıyordu. düşünün, bir bizonu avlamak için tüm aile bireyleriyle beraber sabahtan akşama kadar iz sürmüş, hayvanı yakalayana kadar haldır huldur koşturmuşsunuz. sonunda tam bizonu öldürüyorsunuz, ve o da ne? bir aslan sürüsü gelip bizonun üzerine çullanıveriyor. yiyorsa kovala bakalım o aslanları. ne oldu, yine aç kaldınız işte... işte insanlar onbinlerce yıl boyunca bu şekilde fakruzaruret içinde yaşadığından bilim gelişemedi. es kaza bir şey icat etseniz, yazı yok ki nasıl başkalarına aktarabilesiniz? hadi biriniz yazıyı bulsun deseniz? kolay mı öyle icat yapmak? hiçbir icat o sizin karikatürlerde gördüğünüz gibi aa şunu buldum, aa bunu icat ettim şeklinde olmamıştır. önce ona ihtiyacınız olmalı, ve de bu ihtiyaca yönelik icat yapabilmeniz için bolca düşünecek vaktiniz olmalı. ama siz sabahtan akşama kadar koşup duruyorsunuz. nasıl olacak o iş? olmaz tabi. derken günün birinde insanlar buğday tanelerinin yere döküldüğü yerde bir müddet sonra yine buğday bitkisi çıktığını fark ettiler. ve yedikleri buğdayların bir kısmını toprağa serpmeye başladılar. sonuç muazzamdı. her seferinde yerden buğday çıkıyordu. bu inanılmazdı. buğdayı öğütüp una çevirdiler. unu da ekmeğe. buğday, (triticum aestivum) 14 kromozomlu bir bitkidir. bu bitkinin en belirgin özelliği, kendi kendini dölleyebilmesidir. yani bir kez toprağa ektiniz mi yok aşıydı, yok arıydı filan uğraşmanıza gerek yok. kendi kendine döllenebildiği için bütün tohumları döllenmiş caziyette üretime hazır. ve yere ekilen 1 buğday tanesi 20-30 tane buğdaya dönüşebiliyordu. gününüzde üretilen buğday 42 kromozomlu olup, 1'e 60 kadar verebiliyor. ama siyez buğdayı şu an sahip olduğumuz en eski buğday cinsi olup, hala 14 kromozomludur. siyez buğdayının en az 8 bin yıllık geçmişi vardır. ilk ekilen buğday emmer buğdayı olup, günümüzden yaklaşık 10-12 bin yıl önce mezopotamya'da ekilmiştir. bu insanlık tarihinde bir mucizeydi. çünkü buğday o kadar verimli bir bitkiydi ki, küçük bir araziye buğday ektiğinizde onlarca insanın karnını aylarca doyuracak kadar yiyecek elde edebiliyordunuz. tek yapmanız gereken buğdayı öğütüp ekmek yapmak. insanlar bunu bir mucize olarak gördüler. bu sayede yiyecek bulmak için sağa sola koşturmaya gerek kalmamıştı. tarlanın yanında oturabilirdiniz. sadece birkaç kişinin uğraşıyla elde edilen buğday yüz, belki daha fazla kişinin karnını doyurabiliyordu. böylece diğer insanlar boşta kalıp farklı işlerde kendilerini geliştirdiler ve farklı meslek grupları ortaya çıktı. çok fazla insan karnını doyurabildiği için insan nüfusu çoğaldı. ayrıca insanlar göçebelikten kurtulduğu için bir arada yaşayıp şehirleri oluşturdular. bu da önce şehir devletlerini, daha sonra büyük devletleri ve nihayet imparatorlukların oluşumuna yol açtı. buğdayın bir başka güzelliği ise bozulmaması ve hafif oluşudur. kuru bakliyat olduğu için aylarca bozulmadan saklanabilir, uzun yolculuklara çıkarken yanınızda taşıyabilirsiniz. tek yapmanız gereken acıktığınız zaman öğütülmüş buğdayı (unu) ıslatıp mayalamak ve sonra da pişirip ekmek yapmak. hamuru mayalamasanız bile pişirdiğinizde bir şekilde ekmek oluyor. işte size mobil enerji kaynağı. bu sayede insanlar aç kalmadan uzak yerlere seyahat edebildiler. buğday ve ekmek insanların açlıktan ölmesine engel oldu, insanlara refah ve huzur getirdi, farklı mesleklerin ortaya çıkmasına vesile oldu. ama ekmek aynı zamanda insanları öldüren bir silaha dönüştü. zira ekmek, insanlar için mobil enerji kaynağı olmuştu. bu da büyük orduların kurulmasına yol açtı. binlerce insan bir araya gelip silahlanıyordu. ve bu insanlar uzak yerlere sefer yaparken yiyecek sıkıntısı çekmiyordu. tarım devriminden önce 50-100'ü geçmeyen insan grupları artık binlere, onbinlere dönüşmüştü. büyük savaşlar ve yağmalar da ekmek sayesinde ortaya çıktı. peki yazı nasıl bulundu? tabi ki yine ekmek sayesinde. ekmek sayesinde insanlar yerleşik hayata geçip nüfusunu arttırdıkça önce şehirler, ve daha sonra ülkeler kuruldu. tabi ki ortaya çıkan bu ilk devletler insanların elindeki buğdayın bir kısmını vergi olarak almaya başladı. ne de olsa devleti yönetenler, kanun uygulayıcılar, askerler, vs karnını doyurmalıydı ama devlete kim ne verdi, hangi yıl nereden ne kadar vergi alındı bunlar hesaplanamıyordu. işte sümer devletindeki vergi memurları ve yöneticiler, alınan vergileri hesaplamak ve kayıt altına almak için basit semboller geliştirdiler. bu da zamanla daha da geliştirilerek yazıya dönüştü. sizin anlayacağınız tarımın ve dolayısıyla ekmeğin keşfi insanların hayatını kısa sürede baştan aşağı değiştirdi. insanlık tarihindeki en önemli buluş şüphesiz tarım ve ekmektir. eğer ekmek olmasaydı bugün bizler hala dötümüzde yaprak, elde mızrak oradan oraya koşturarak yiyecek arayan mağara adamları olurduk. bugün sahip olduğumuz bütün teknoloji ve medeniyeti bize ekmek verdi. sümerler (ve muhtemelen daha eski medeniyetler) işte bu yüzden ekmeği kutsal saydılar. çünkü her şey ekmekle başladı. ayrıca sümerlerde kazma da kutsaldı. çünkü kazma sayesinde insanlar toprağa hükmedebiliyordu. sümerlerde kazmadan sorumlu tanrı da vardı. doğa tanrısı enlil, aynı zamanda kazmanın yaratıcısı ve tarımın koruyucusuydu. Alıntıdır.. | |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
İnsanlar neden mutsuzdur? | Ayışığı | IF Soruyor | 10 | 13 Ocak 2025 21:13 |
Klasik Mantığa Giriş: Mantığın İlkeleri Neden İnsanlar İçin Evrenseldir? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 16 Ağustos 2023 18:39 |
İnsanlar neden aldatırlar | Sarya | Aşk ve İlişkiler | 2 | 16 Ekim 2020 13:09 |
Kutsal Keder İçin | PySSyCaT | Dualar (Hristiyanlık) | 0 | 16 Kasım 2018 09:44 |
İnsanlar neden ağlar? | Zen | Bilim Dünyasından Son Haberler | 0 | 29 Nisan 2013 16:20 |