![]() |
![]() |
![]() | #1 | |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Yalova İli Hakkında Bilgiler YALOVA KENT ORMANI [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Yalova'ya 29 km. mesafede olup yolu tamamen asfalttır. Kent Ormanı 2005 yılında düzenlenmiş ve halkın kullanımına açılmıştır. Yalova Orman İşletme Müdürlüğü, Çınarcık Orman İşletme Şefliği sınırlarında yer alan Çınarcık İlçesi, Teşvikiye beldesi, Erikli yaylasında yer almaktadır. Yalova istikametinden gelecek kullanıcılar, Çınarcık, Teşvikiye güzergahını takip ederek Armutlu, Gemlik; Bursa istikametinden gelecek olan kullanıcılar yolu asfaltlanmış olan Hayriye, Selimiye köyleri ve Delmece yaylası istikametinden kent ormanına ulaşabilirler. Büyüklüğü 95 ha. olan Kent ormanının içinde görülmeye değer şelaleler, 2 km. yürüyüş patikası, çok amaçlı salon, çocuk oyun alanları, spor alanları, oturma ve dinlenme gurupları, tuvalet, çeşme, piknik yerleri, içme suyu ve lavabolar, asma köprü, seyir terasları, Erikli çifte şelaleleri, ıhlamur, kestane, meşe, gürgen, kayın ve çam ağaçları ile bezenmiş, her türlü kuş sesi eşliğinde doğanın insanlara sunduğu tüm güzelliklerin bir arada yaşanabilecek nadide güzelliklerin bulunduğu eşsiz bir mekândır. Kent ormanlarının kuruluş amacı ve özelliği gereği kullanıcılar tarafından ateş yakılmaması öngörülmekte, halkın rekreasyon ihtiyacının karşılanması hedeflenmektedir. Giriş ücretsiz olup, mangal yakmak isteyenler için Kent ormanı yakınında şahıslara ait yerler mevcuttur. Kent ormanının bulunduğu alanda asli orman ağaçlarından kayın, karaçam, meşe geniş yayılış göstermekte olup, az miktarda kestane, gürgen, dış budak, Akçaağaç, çınar, kızılağaç, ıhlamur, yabani kiraz, yabani erik mevcuttur. Çalımsı veya otsu bitkilerden katırtırnağı, yabani sarmaşık, kekik, hiperikum, güzellik çalısı, kocayemiş, pençe çalısı Kent ormanına ayrı bir güzellik katmaktadır. Bu alanda hayvan ve kuş türleri arasında ayı, yaban domuzu, tilki, sincap, kertenkele, çakal, porsuk, kirpi, tavşan, kaplumbağa, yılan, üveyik, tahtalı güvercin, bıldırcın, çil, karatavuk, sığırcık, sakarmeke, çulluk, atmaca, çil keklik, ağaçkakan sayılabilir. Alıntıdır | |
| ![]() |
![]() | #2 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Yalova İli Hakkında Bilgiler YALOVA YÜRÜYEN KÖŞK [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ATATÜRK DÖNEMİ Sayın Afet İnan, Atatürk ile ilgili anılarını anlatırken, Yalova'dan şöyle bahseder: "....Yalova'nın seçilişi bir çınar ağacının çekici görünüşü ile olmuştur...." Atatürk Yalova'ya ilk kez geldiği 19 Ağustos 1929 günü, önce Termal'e gitmiş, oradan Baltacı Çiftliği'ne geçmişti. 20 Ağustos 1920 günü de, önce Millet Çiftliği'ne gitmiş, oradan Termal'e ve müteakiben Koru'ya bir gezinti yaptıktan sonra İstanbul'a dönmüştü. 21 Ağustos 1929 günü İstanbul'dan Bursa'ya gidecekti. Sabah saat 09.00'da Ertuğrul yatı ile Dolmabahçe'den hareket edildi. Marmara'da küçük bir gezinti yapıldıktan sonra Yalova İskelesi'ne çıkılacak, buradan da karayolu ile Bursa'ya geçilecekti. İşte bu gezinti sırasında, Millet Çiftliği ( günümüzde Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü ) açıklarından geçerlerken sahildeki çınar,Atatürk'ün dikkatini çekti. Yatı durdurtan Atatürk, yatın teknesi ile karaya çıktı. Çınar ağacının muhteşem görüntüsüne hayran kalmıştı. Yanındakilere, bu ağacın civarına küçük bir köşk yapılması talimatını veren Atatürk, sonra tekrar Ertuğrul Yatı'na dönerek günlük programına devam etti. Yapımına hemen başlanan köşk,12 Eylül 1929'da tamamlandı. 13 Eylül 1929 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde: " Gazi Hazretleri'nin Yalova Millet Çiftliği'nde inşa edilen köşkü ikmal edilmiştir. " şeklinde konuyla ilgili haber yer almaktadır. Bu habere göre köşk, Atatürk'ün yapılsın dediği 21 Ağustos'tan 22 gün sonra tamamlanmıştır. Ancak, bu köşkün tanınmasına sebep olan asıl olay, bulunduğu yerden biraz doğuya kaydırılması oldu. Atatürk 1930 yılında ( olasılıkla Haziran ayı içerisinde ) bir gün köşke gittiğinde orada çalışanlar, yandaki çınar ağacının dalının köşkün çatısına vurduğunu, çatı ve duvara zarar verdiğini söyleyerek, çınarın köşke doğru uzanan dalını kesmek için izin istediler. Atatürk ise, çınar ağacının dalının kesilmesi yerine binanın tramvay rayları üzerinde biraz ileriye alınmasını emretti. Bu görev İstanbul Belediyesi'ne verildi. O sıralarda Belediye Fen İşleri Müdürü Yusuf Ziya ( Erdem ) Bey'di. Onun direktifleri ile Fen İşleri Yollar Köprüler Şubesi sorumluluğu üstlendi. Başmühendis Ali Galip ( Alnar ) Bey, yanına aldığı teknik elemanları ile Yalova'ya gelerek çalışmaya başladı. Önce bina çevresindeki toprak büyük bir dikkatle kazılarak temel seviyesine inildi. İstanbul'dan getirilen tramvay rayları, binanın temeline yerleştirildi. Santim santim yapılan çalışmalar sonunda bina, temelin altına sokulan raylar üzerine oturtuldu. Atatürk, zaman zaman bu çalışmaları izliyordu. O günlerde Paris Büyükelçisi olan Fethi( Okyar) Bey, kendisini ziyarete geldi. Fethi Bey, hatıralarında bu ziyareti sırasında köşkte yapılan çalışmalar ile ilgili şunları aktarmıştır: "....24 Temmuz 1930 günü öğleden sonra Gazi, beni otomobil ile Yalova'daki çiftliklerini gezdirdi. Araziyi, yapılan binaları ve altına kazıklar konularak bir küçük köşkün mevkiini beş on metre değiştirmek için nasıl çalışıldığını gördük. Sonra köşkün yanında kurulmuş olan eski sultanlara ait iki güzel çadırın içinde istirahat ettik. Çadırların her biri nefis sanat eseri idi. Biraz istirahatten sonra, otomobil ile Yalova Kaplıcaları'na döndük...." Şehremaneti Fen Heyeti ( Belediye Fen İşleri ) 7 Ağustos 1930 Perşembe günü Yalova'ya bir gezinti düzenledi. Bu geziye İstanbul'da bulunan bütün mimar ve mühendisler davet edildi. Köşkün yürütme çalışması, olasılıkla Atatürk'ün isteği ile mühendislerin önünde yapılacaktı. 8 Ağustos 1930 Cuma günü öğleden sonra saat 15.00 civarında yürütme çalışması başladı. Bu çalışmayı Gazi Hazretleri ( Atatürk ), kızkardeşi Makbule ( Atadan ) Hanım, Vali Vekili Muhittin ( Üstündağ ) Bey, Emanet Fen Müdürü Yusuf Ziya ( Erdem ) Bey, İstanbul'dan gelen mühendisler ve gazeteciler izlediler. Köşkün yürütülme işlemi iki safhada yapıldı. 8 Ağustos 1930 Cuma günü öncelikle yapının teras bölümü ( toplantı salonu olarak kullanılan, üç yanı camlarla kaplı bölüm ) kaydırıldı. Geri kalan iki gün içinde de ana binanın raylar üzerinde yürütülmesi işlemi tamamlandı ve bina 4.80 m. kadar doğuya kaydırıldı. Böylelikle köşk yıkılmaktan, çınar ağacı kesilmekten kurtuldu. Gerçekte burada önemli olan köşkün yürütülmesi değil, verilmek istenen mesajdı...Atatürk, Yalova'daki bir çınar dalını bahane ederek tüm kamuoyuna bir mesaj vermek istemişti. Yoksa, küçük bir binayı yıkıp yerine yenisini yapmak çok daha kolaydı. ATATÜRK'TEN SONRA: Halk arasında ( YÜRÜYEN KÖŞK ) olarak tanınan bina, Kültür Bakanlığı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 12/07/1980 gün ve 122238 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları arasında sayıldı ve tescili yapıldı. Yalova Valiliği, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Yalova Belediye Başkanlığı arasında, 24 Aralık 2004 tarihinde yapılan protokolle de Yürüyen Köşk, Yalova Belediyesi'ne devredilmiştir Halen Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü içinde bulunan bina, dörtgen planlı, iki katlı, ahşap karkas küçük bir yapıdır. Binanın çatısı oturtma ve Marsilya kiremit örtülüdür. Cepheler ahşap kaplamalı olup, kat arası profilli kat silmesi ve değişik süslemeli tahtalarla kaplanmıştır. Pencereler ve pencere kepenkleri klasik yapılı katlanır kapaklıdır. Kat döşemeleri girişi kara mozaik ve mermerdir. Üst kat ise normal ahşap döşemelidir. Duvarlar, Bağdadi üzeri çimento harçlı sıvalı ve sıvanın üstü boyalıdır. Binaya batıdaki kapıdan girilir. Girişte solda küçük bir bölüm vardır. Burası Atatürk zamanında çay ve kahve ocağı olarak kullanılıyordu. Günümüzde ise vestiyerdir. Girişte tam karşıda küçük bir tuvalet bulunmaktadır. Tuvaletin hemen yanında küçük bir oda vardır. Denize bakan yönde toplantı salonu dikkati çeker. Atatürk'ün çok sevdiği gramofonu da buradadır. Bu salonun denize bakan üç yanı da boydan boya kristal camlı kapılarla kaplıdır. Giriş kapısının hemen sağındaki ahşap merdivenlerden üst kata çıkılır. Merdiven altında yarı bodrum şeklinde dışarıdan girilen su ısıtma merkezi bulunmaktadır. Demir dökümlü, dereceli ve termostatlı kazanda ısınan su, borular ile üst kata çıkmaktadır. Çıkışta, yine tam karşıda küçük bir tuvalet ve banyo vardır. Alt katta ve üst kattaki bu tuvalet ve banyolarda, üst katta Atatürk'ün yatak odasına, alt katta oturma odasına açılan birer kapı vardır. Soldaki Atatürk'e ait istirahat odası aynı zamanda terasa açılır. Bu odanın tam karşısında (L) şeklinde küçük bir yatak odası bulunur. Odanın duvarlarında çiftliğe ait çeşitli resimler asılıdır. Merdivenin hemen sol tarafında bir dolap ve bu dolapta 32 kişilik Belçika porseleni yemek takımı, yine 32 kişilik çatal-bıçak ve kaşıklar, 2 kristal sürahi, Atatürk'e ait yorgan, yastık, çarşaf ve masa örtüleri bulunmaktadır. Köşkün deniz tarafında 11 mermer sütunla çevrili mermer kaplı bir alan vardır. Çiftlikte çalışanların anlattıklarına göre, Atatürk burada arkadaşları ile oturur çay-kahve içermiş. Buradan 8 basamaklı bir merdiven ile ikinci bir alana inilir. Buradan da tahta iskeleye geçilir. İskele yaklaşık 30 metre uzunluğunda, 2 metre genişliğindedir. Köşkün yer değiştirmesine sebep olan, görenleri büyüleyen yaşlı çınar ağacı köşkün hemen batısındadır. Köşk civarında Atatürk zamanında bulunan tavukhaneler sonraları yıktırılmıştır. Su deposu o günlerden kalmadır. Deponun altında bir su kuyusu ve elektrik motorunun konulduğu bir oda vardır. Su deposunun yanındaki Atatürk büstü, 1983 yılında dönemin Yalova Kaymakamı Orhan AYKAN tarafından açılmıştır. Büst kitabesinde " MİLLETİN ÇİFTLİKTEKİ İMKANLARINI ASRİ VE İKTİSADİ TEDBİRLERLE EN YÜKSEK SEVİYEYE ÇIKARMALIYIZ. ANKARA 01/03/1922 " yazılıdır. Yürüyen Köşk'ün yaklaşık 50-60 metre batısında jeneratör odası, köşk ile aynı tarihte yapılmıştır. Burada bulunan 110 volt'luk Siemens marka elektrik motoru ile Köşk'ün aydınlatılması sağlanmıştır. Yürüyen Köşk'ün batısında, giriş kapısının 30 metre kadar karşısında bulunan iki katlı evin, Atatürk tarafından orada çalışanların ve muhafızların kalması için yapıldığı ileri sürülmektedir. Binada halen çiftlikte çalışanlar oturmaktadır. Alıntıdır |
| ![]() |
![]() | #3 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Yalova İli Hakkında Bilgiler YALOVA DÜĞÜN-NİŞAN VE EVLENME GELENEKLER [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] A. EVLENME ÇAĞI:Yalova ve köylerinde evlenme çağı 18-20 yaşlarında başlar. Bu yaşlara gelmiş her genç kıza gelin, her erkeğe de damat adayı gözü ile bakılır. Eskiden köylerde kızların 14-15 yaşlarında evlendirildiğine rastlandığı halde bugün genellikle 18-25 yaşlarından itibaren evlendirilmektedirler. Genç kızlarla, genç erkeklerin genellikle tanışma yerlerinin başında çeşmeler, düğünler, bayramlar ve benzeri özel günler gelmektedir. Bu günlerde bir araya gelen gençler birbirlerinden hoşlandıktan, konuşup anlaştıktan sonra sıra ailelere gelir, Ailelere istek genellikle gençlerin arkadaşları tarafından ulaştırılır. B. KIZ İSTEME-SÖZ KESME: Oğullarının evleneceğini öğrenen anne eğer kızın ailesini tanıyorsa, hazırlıklarına başlarlar. Fakat, tanımıyorlarsa önce kızı ve ailesini soruşturur, uygun görüyorlarsa, yanlarına kızını isteyecekleri aileyi iyi tanıyan bir kadını da alarak kızı görmeye, ailesiyle tanışmaya ve bu isteklerini dolaylı yollardan ima etmeye gider*ler. Kız evine haber verilir. Belirtilen saatte gidilir, tanışılır. Daha sonraki günlerde kızın evine haber salınır, kızı görmeye gelecekleri bildirilir. Eğer kızın anası, babası oğlan tarafını uygun buluyorlarsa buyur ederler, Eğer istemiyorlarsa o gün için bir mazeret belirtir, onları savmaya çalışırlar. Oğlan tarafının davetine "buyursunlar" denirse oğlan babası köyde veya ailele*rinde sözü sayılır ve dinlenir bir iki kişiyi kız evine gönderir. Akşam konuklar gidip çaylarını içtikten sonra en yaşlı konuk kız babasına: "- Allahın emri, peygamberin kavli ile..." kızlarını istemeye geldiklerini belirtir. Kız babası hemen evet demez. Bir kaç gün düşünmek için zaman ister, Konuşma, sohbet derken konuklar kalkar, kız babası onları çağıracağı ve kararını belirteceği zaman için onlara haber vereceğini belirtir, Kız babasının belirttiği gün dünürler yine giderler. Bu kez kız anası ve kız babası kendi isteklerini ve koşullarını söylerler. Kıza takılacak ziynet eşyaları, evine alınacak eşyalarla kız tarafına verilecek hediyeler konuşulur. Eğer bir anlaşmazlık olursa bir başka güne ertelenir. Yine bir araya gelindiğinde konuşulur, anlaşılır. Bu arada kız çağrılır, kayınbabası olacak kişi ile diğer konukların sırayla elleri*ni öper sonra gidip onlara bir kahve yapıp getirir. Kahve içilinceye kadar bekler, fin*canları alır odadan çıkar. Bundan sonra kız ve erkek tarafı birbirine hediyeler verirler. Nişan için gün be*lirler. C. NİŞAN TAKMA-HEDİYE GÖTÜRME: Nişanlanacak olan gençlerin nişan günü belirlendikten sonra oğlan tarafı par*mak ölçülerine göre yüzükleri yaptırır. Kızın yüzüğünü, bileziklerini, beşibirliğini, diğer mücevheratlarla kız tarafına götürülecek hediyeler bir bohçaya konur, hazırlanır. Kız tarafının yakınları için elbise ve diğer armağanlar da ayrıca hazırlanıp kalabalık bir grupla yola çıkılır. Grup yola çıkacağı zaman bir iki el silah atılır. Bu "biz geliyoruz." anlamındadır. Ç. KIZ EVİNDE NİŞAN TÖRENİ: Oğlan tarafından gelen misafirleri kız tarafı kapıda karşılar onları eve buyur ederler. Konuşma ve ikramlardan sonra oğlan tarafından becerikli bir kadın "okuyu*cu kadın" olarak getirilen hediyeleri birer birer herkese gösterir, sonra oğlan anasını geline yüzük takması için davet eder. Oğlan anası önce gelinine yüzüğü, sonra bileziklerini ve beşibirliğini takar, gelini öper, gelin de kaynana olacak kadının elini öper. Hediyeler gösterildikten sonra gelen davetliler kendi aralarında oynar, eğlenirler. Bu eğlenceler uzun değildir. Bir kaç saat sonra izin istenir ve kalkılır. Kıza nişan takıldıktan bir kaç gün sonra kızın anası ve babası yakınlarını ala*rak oğlan tarafına hediyelerle birlikte tatlı götürürler. Böylece iki aile kaynaşmış olur. D. DÜĞÜN ÖNCESİ: Düğün öncesinde hem kız, hem de oğlan evinde yoğun çalışmalar başlar, kız ve oğlan aileleri bir araya gelirler. Kararlaştırılan düğün günü için hazırlıklarına başlarlar. Bu nedenle ya İstanbul'a ya da Bursa'ya giderler. Beğendikleri giyim ve kullanım eşyalarını alırlar. "Söz kesen" de anlaştıkları ölçüler içinde eksikleri en aza indirmek koşulu ile listelerindeki alış verişi tamamlar, dönerler. Oğlan tarafı gelinin ev eşyalarını almakla yükümlüdür. Kız da elinin emeği sandık çeyizi, mutfak eşyasını, halısını, yorganını, yatak odası perdesini ve elinin erdiğince evinin ufak tefek eşyalarını hazırlar. E. GELİN EŞYALARININ "KENDİ EVLERİNE" GÖTÜRÜLMESİ: Düğün gününden bir kaç gün önceye kadar kız tarafının ve oğlan tarafının hazırlayacakları eşyalar tamamlanır. Sonra oğlan tarafı bir araba hazırlar, eşyaları gelinle oğlanın kalacakları "kendi evlerine" taşır, evi donatırlar. Düğünden önce yakınları, komşular gelir evi görür, dolaşır, çeyize bakarlar. F. GELİN HAMAMI: Düğünden bir gün önce gelin arkadaşlarıyla birlikte hamama götürülür. Ha*mamda hep birlikte türküler, maniler söyler, oyunlar oynarlar. Sonra gelinin başına bolca su dökerler. Bir tas suyu boşaltan genç kız bir mani söyler: Ay vurur aylanırsın Sen kime nazlanırsın Hamama git hamama Yıkan beyazlanırsın Tası yok tası yok Bohçası var tası yok Bu nasıl çeşmeymiş Su içecek taşı yok Ben bir mani dilerim Ortada noktası yok Yıkıldı viran gönül Yapacak ustası yok Bu bir fani dünyadır Ucu var ortası yok Gelin kızım gelin kızım O gözlerin siyah üzüm Bu güzellik nedir sende Aklımı aldın a kızım Daha sonra herkes yıkanır, topluca çıkar, kız evine giderler. G. KINA GECESİ: Gelin olacak genç kıza o gece evinde hazırlıklar yapılır. Oğlan evinden gelen genç kızlar ile oğlanın yakınları eğlenmeğe, oynamaya başlarlar. Gelin kınalı gelin Açma yaramı gelin Açarsan bir merhem ver Sağalt yaramı gelin Gide gide gitmişim Siyah saçlar ibrişim Hele bir dön göreyim Belki sondur görüşelim Ah kardeşim kardeşim Benim can kardeşim Saçından bir tel ver Hediye olsun kardeşim Herkes oynayıp eğlenirken bir ara verilir. Gelin bir sandalyeye oturtulur, çalgılar kesilir . H. OKUYUCU KADIN: Bu sessizlik sırasında ortaya "okuyucu kadın" gelir, hediyeleri kim getirmişse, ne getirmişse yüksek sesle bağırarak davetlilere birer birer söyler. I. DÜĞÜN ÇÖREĞİ: Çalgılar yeniden başlamadan önce kız tarafının yaptığı "düğün çöreği" getirilir. Herkese yapılan düğün çöreklerinden dağıtılır. Herkes çöreklerini yedikten sonra çalgılara "işaret verilir" yeniden başlanır, oyunlar oynanır. L. DAMAT TRAŞI: Kız tarafında bu törenler yapılırken oğlan tarafında da "Damat Tıraşı" yapılır. Her genç sırayla berbere otururken diğerleri de oyunlar oynar, türküler söyler, eğlenirler. Sıra damadın tıraşına gelir. Damat tıraşa oturunca gençler bahşiş isterler. Bahşişler tıraş önlüğüne tutturulur. Toplanan paraların bir kısmı berbere verilirken bir kısmını da kendileri için içki parası olarak alırlar. J. GELİN ALICI: Erkesi gün erkenden çalgılar eşliğinde "gelin alıcı" gelir. Kız evinin kapısında bir müddet çalarlar. Sonra gelin kapıdan çıkarılırken annesinin, babasının ellerin*den öper, kardeşleriyle, arkadaşlarıyla ve akrabalarıyla teker teker vedalaşır. Daha sonra kapıdan yüzü duvaklı olarak çıkarılır. K. GELİNİN BAŞINDAN BUĞDAY SAÇMA: Çalgılar çalınırken gelin kapıdan çıkar. O arada gelini başından buğday saçılır. Bu bereketli ve bolluk içinde olması için yapılırken "evinin bereketi ve bolluk içinde" olması için dilek tutulur. Gelin arabaya bindirilir. Damadın evine getirilir. L. KOLTUK ÇIKMAK VE TESTİ KIRMAK: Gelin baba evinden getirilirken bir grup davetli de oğlan evinin kapısında gelini beklerler. Gelinin arabası görününce herkes kaçışır, arabanın çevresi sarılır. Bu arada başka arabadaki çalgılar da yetişir, iner çalgı çalmaya başlarlar. Gelin arabanın bir kapısından, damat bir kapısından indirilirken, gelin daha inmeden oğlan tarafının kadınlarından biri hemen yetişip gelinin kollarına girer, ara*badan inmesine yardım eder. Bu işleme koltuk çıkma denir. Geline koltuk çıkıldıktan sonra gelin eve doğru alınır Bu arada damadı arkadaşları alırlar. Gelin toprağa ayak bastıktan sonra hemen eline bir su dolu testi verilerek yere vurup kırması istenir Gelin testinin kulpundan tutup yere vurarak testiyi kırar. Sonra gelin eve doğru götürülür. Bu arada çevreyi genç kızlar ve kadınlar aldığından kalabalıkta yürümesi de zor olduğundan oğlan tarafının kızları gelinin önünü tıkayan kalabalığı yararlar. M. KAYNANASI GELİNİN BAŞINA BUĞDAY-PARA VE ŞEKER SAÇAR: Gelin eve girerken eşikte duran kaynana elindeki tasın içinden gelinin başına para, şeker ve buğday saçar. Kaynananın bunu saçmasını bekleyen gençler bir anda bunlardan kapmak için yerlere kapanırlar. Bu arada gelin de içeri alınır, N. DAMADI ISLATMAK VE YUMRUKLAMAK: Gelin içeri alındıktan sonra damadın arkadaşlarına haber salınır, damat getirilir. Damat getirilince herkes damada saldırır, sırtını yumruklar, üstüne su döker ıslatırlar. Bu arada damat daha fazla dayak yememek için acele kapıyı açıp girer. Böylece düğün sona erer. O. DÜĞÜN SONRASI: Düğünden bir kaç gün sonra damat ile gelin kızın evine "el öpmeye" gider. Eve gidince önce ananın, sonra babanın ellerini öperler. Gelinin babası onları gece misafir eder, yemek verir. ertesi gün oradan ayrılırlar. Ayrıldıklarında onlara çeşitli hediyeler verilir. SÜNNET VE SÜNNETLE İLGİLİ GELENEKLER Sünnet olacak çocuklara birkaç gün önceden sünnet elbiseleri ya aldırılır ya da diktirilir. Çocukların elbiseleri satın alınıp getirildikten sonra evde güzelce giydirilir*ler. Varsa evin yaşlısı kıyafeti giydirir. Dualar okur, çocukların nazara gelmemesi için tütsüler. Sonra çocuklar uzak akrabalardan başlamak üzere tüm aile yakınlarını ziyarete gider, ellerini öper onları "sünnetlerine" çağırırlar. Sünnet gününden bir gün önce evde tüm hazırlıkların bitmiş olması gerekir. Hazırlanacak olan yemeklerin geceden ocaklar kurularak pişirilmesi gerekmektedir. Ekmekler, bıçaklar, çatallar, kaşıklar, peçeteler komşulardan, yakınlardan masalar, sandalyelerle birlikte alınıp dizilir, hazırlanır. Daha sonra yakınlardan haber veril*meyen kimsenin kalıp kalmadığı kontrol edilir. Haber verilemeyenler varsa o anda haber verilir. Evin erkeği, gelen konukların erkekleriyle, kadını ise gelen kadınlarla ilgilenir. Çünkü Yalova'daki eski sünnetlerde kadın ve erkekler ayrı yerlerde toplanır, eğlenirlerdi. Sünnet düğünü çalgıcılı olacaksa çalgıcılarla bir gün önceden anlaşılması gerekmektedir. Çalgıcılar geldiklerinde, evin erkeğinin işareti üzerine çalgıya başlarlar. Bu arada gençler çıkıp ortada oyunlar oynarlar. Sünnetçi geldiğinde, sünnet olacak çocuklar tarafından kapıda karşılanır ve eli öpülür. O da çocukların ellerinden tutarak kapının önüne kadar gelir. Sonra evin erkeği onu erkeklerin kalacakları yere alır. Erkekler içende sohbet edip imamı bek*lerken çalgıcılar da dışarıda çalgı çalarlar. İmam geldiğinde evin erkeği tarafından karşılanır ve davetlilerin oturdukları odaya buyur edilir. İmamın gelmesinden sonra sünnetçi kendisi için ayrılan yere geçer. Onunla birlikte çocukların babası ve imam odaya girerler. Kapıda bir genç sırayla çocukların küçüğünden itibaren içeri alır. Babaları onları kucağına alır. Sünnetçi aletlerini hazırlarken imam da dualar okur. Bu arada çocuğun dikkatini başka bir yere çekmek için · Bak, bak, kuş var," Ya da : · "Aaa, bitti bile.." Gibi sözlerle çocuk oyalanır, ya da ağzına şeker, çikolata veya lokum konur. Sonunda sünnet işlemi tamamlanır. Babası kucağına alıp çocukları kalacakları odaya götürür, böylece sünnet işlemine devam edilir. Çocukların sünneti tamamlandıktan sonra, sıra akraba ve tanıdıkların onlara “geçmiş olsun" demelerine gelir. Herkes onları yataklarında öper, hediyelerini verir. Çocuklar da onların ellerini öperler. Sünnetin ardından yemekler hazırlanır. İmam yemeğin duasını okur. Yemek*ten sonra Mevlit verilir. Böylece sünnet düğünü de sona ermiş olur. Alıntı. |
| ![]() |
![]() | #4 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Yalova İli Hakkında Bilgiler YALOVA MİLLİ MÜCADELE KAHRAMANLARI KAYMAKAM HULİSİ BEY 1921 yılının Ocak ayında Yalova’ya kaymakam olarak atandı.Yalova’nın birkaç köyü hariç tüm bölge işgal altındaydı. Bu yüzden Demir Hulusi Bey Kabaklı köyünü ilçe merkezi yaptı. Kocaeli Grup Komutanlığının emrinde mücadelesini sürdürdü. İstanbul’da vefat etti. ŞEYH ŞERAFETTİN (ŞERAFETTİN BİNGÖL) Milli Mücadele döneminde, Yalova çevresindeki dağınık kuvvetlerin Kuvay-ı Milli’ye katılmasını halka telkin etmiştir. Şeyh Şerafettin Efendi ağır bir katliam altındaki yöre halkını, müfrezelerin koruyuculuğunda Güneyköy’e aldırtmış, oradan da daha içlerde, güvenli bir yerde korumalarını sağlamış. Kabri Yalova- Güneyköy’de bulunmaktadır. YÜZBAŞI HACI İSMAİL KEMAL AYDIN İstanbul’da hukuk tahsili görmüş ve 1. Dünya savaşında yedek subay, Kurtuluş savaşında ise yüzbaşı olarak görev yapmıştır. Yalova’da Demir Hulusi Bey ile birlikte savaşmıştır. İstiklal madalyası sahibi yüzbaşı 1971 yılında vefat etmiştir. YÜZBAŞI KAZIM BEY Demir Hulusi Bey’le savaşa katılmış, dağınık olarak bulunan vatanseverleri toplamış ve komutanın bir merkezden verilmesini sağlamıştır. Kocaeli Grup Komutanlığının emirleri doğrultusunda Yalova Müstakil Bölüğünün kuruluşunu ve komutanlığını yapmıştır. RASİM EFENDİ (RASİM KOÇAL) 1.Dünya Savaşı sırasında pilot okulunda okurken, imzalanan Mondros Mütarekesi ile birlikte, köyüne (Burhaniye Köyü) döndü. Bulundukları yerin korunmasını kurdukları Burhaniye Müfrezesi ile yaptı. Yalova Müstakil Bölüğünde komutan olarak görev yaptı. Kurtuluş Savaşından sonra,17 Mart 1926 tarihinde İstiklal Madalyası aldı. 9 kasım 1982 tarihinde öldü. AKKÖYLÜ İBO (İBRAHİM ETHEM ÇELİKYÜREK) Dünya savaşı sırasında işgale uğrayan Yalova’da bir müfreze kurarak, yörenin savunmasında etkili rol oynadı. Çevredeki Rum ve Ermeni çetelerinin faaliyetlerine engel oldu. Yunan işgali sırasında hile ile esir alındı. Atina’ya götürüldü. Daha sonra geri gönderildi. İstiklal mahkemesinde yargılandı ve beraat etti.1929 yılında, Yalova Hükümet Konağının önünde silahlı bir saldırı sonucu öldürüldü. ZABİT ABDULKADİR EFENDİ (ÜSTEĞMEN ABDULKADİR EFENDİ) 1.Dünya savaşı sırasında 3 yıl Bağdat cephesinde görev aldı. Daha sonra Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasıyla köyüne (Burhaniye köyü) döndü. Arkadaş Rasim Efendi ile Burhaniye Müfrezesini kurarak, Yunan işgaline karşı ilk direnişi başlattı.14 Eylül 1921 tarihinde 897 rakımlı tepeyi savunurken şehit olmuştur. ÖĞRETMEN YUSUF ZİYA BEY 1919 yılında Yalova Merkez Okulu başöğretmenliğine atanmıştır. Yunan işgalinden sonra kabaklı köyünde Kaymakam Demir Hulusi Bey yönetimindeki orduya ve muharebelere katılmıştır. 20 Mart 1923 yılında Kabaklı Köyü öğretmenliğine atanmıştır. 12 Mayıs 1923 yılında tekrar silah altına alınmıştır. El-Cezire hattına gönderilmiş ve burada gösterdiği başarı sonucu İstiklal Madalyası ile onurlandırılmıştır.1923 yılının Haziran ayında Yalova-Fevziye köyüne öğretmen olarak atanmış, daha sonra kendi isteğiyle Çınarcık öğretmenliğine atanmıştır. Daha sonra işgal sırasında yanan Merkez okulun inşası üzerine Yalova Merkez Okulu öğretmenliğine tayin edildi. Başarılı çalışmaları sonucu Yalova Maarif memurluğuna atandı. 1935 yılına kadar Yalova’da hizmet yapmış ve daha sonra kendi isteğiyle İstanbul 22. İlkokul öğretmenliğine atandı. 3 Haziran 1938 yılında görevi başında vefat etti. KARA AHMET (AHMET KARA) 1920 yılında Kabaklı köyünde kurulan Milli Teşkilata katılmış, Milli mücadelenin sonuna kadar Bursa, Gemlik ve Mudanya cephesinde savaşmıştır. Daha sonra İstiklal Madalyası ile onurlandırılmıştır. İSMAİL ÜSTÜN Osmanlı döneminde Kapı Karakolu görevinde iken, Yalova’ya gelmiş ve bir daha geri dönmemiştir. Kaymakam Demir Hulusi Bey’in komutasındaki orduya girip savaşlarda görev almış ve daha sonra Kaymakam Demir Hulusi Bey tarafından komutanlığına getirilmiştir. YEMENİCİ İSMAİL BEY Savaş sırasında Kabaklı Burhaniye ve Merde gözünde çatışmalara katılmıştır. Kendisi Yalova Müstakil Bölüğünde yer almıştır YALOVA JANDARMA BAŞÇAVUŞU NACİ BEY Esadiye’den Abdulhadi Yılmaz, Zula Mehmet, Abbas Cent ve beraberindeki milislerle, Orhangazi- Yalova arasındaki geçiş noktasını savunmuşlardır. Ermeni ve Rum çeteleriyle sıkı mücadeleye girmiş ve Çengiler köyündeki çeteleri yok eden baskını arkadaşlarıyla birlikte düzenlemişlerdir. Yalova yöresindeki bir çok katliamı gerçekleştiren Paşa Yohan çetesini imha etmiştir. 1946 yılında vefat etmiştir. ESİR MEHMET/GOCA MEHMET (MEHMET EFENDİ) Kurtuluş Savaşı sırasında Müdafaa-i Milliye’ye katılmış, daha sonra Güneyköyde’de kurulan Şeyh Şamil bölüğünü oluşturarak, burada düşmanla savaşmıştır. Yunanlılara esir düşmüş ve birkaç ay sonra ellerinden kurtulmuştur. YAZARLAR – ŞAİRLER – SPORCULAR - HABERCİLER Nevin SUNGUR (NTV MUHABİRİ) Yalovalı. Yalova Lisesi ve ardından Boğaziçi Psikoloji mezunu dergilerde çalışmaya başlayarak medya sektörüne girmiş ilk yıllarında A takımında çalışıp daha sonra istifa etmiş. Daha sonra Habercide çalışmış ardından muhabirliğe başlamış başarılı ve mütevazi işini severek yapan kişi bu işe atılması cesur olduğunun da bir kanıtı. Konuk olarak katıldığı yerlerde sıcak ve rahat tavırları açık anlatımıyla herkesin sevgisini toplayan iyi bir muhabir. Sırrı ACAR (Dünya ve Avrupa Şampiyonu Güreşçisi) 1943 yılında Yalova, Termal İlçesinde Gökçedere’de dünyaya geldi. Fenerbahçe kulübünde yetişti. 1967 yılında Greko-Romen Güreşte Avrupa ve Dünya Şampiyonu oldu. Acar unutmadığı anısını şöyle anlatır: “1967 yılında Rusya’da finalde Rus güreşçisi ile güreşiyordum. Güreşimiz berabere bitmek üzere iken minder kenarından Tevfik Kış ‘Haydi 25 saniye kaldı, ne yaparsan yap’ dedi. O anda Allah yardım etti, rakibime göğüs çaprazı ile saltoyu vurdum ve güreşi kazandım.” Sırrı Acar Milli Takımlar baş antrenörü iken istifa edip, 1994 yılında politikaya atıldı ve iki dönem Termal Belediye Başkanı oldu. Acar’ın meşhur sözü; “Dünyayı yendim, mikrofonu yenemedim..” Tuğrul ŞENER (Beşiktaşlı Milli Futbolcu) 1949 Yalova doğumlu olan Tuğrul Şener, Yalovaspor’un kurucularından ve eski Başkanlarından Merhum Ali Şener’in oğludur. Futbola 12-13 yaşlarında Esnafspor Kulübü’nün alt yapısında başlayan ve 15 yaşında aynı camianın genç takımında oynayan Tuğrul Şener, 16-17 yaşlarında aynı sezon Yalovaspor’da top koşturduktan sonra, 18 yaşında Bandırmaspor’a transfer oldu. İki sezon 2.ligin bu güçlü takımında forma giyen ve Beşiktaş’lı yöneticilerin ilgisini çeken Tuğrul Şener, 20 yaşında Kara-Kartal’a transfer oldu ve tam 7 sezon Beşiktaş formasını giydi. İki kez A Milli (İran, Pakistan maçları) ve 1 kez de Ümit Milli (İngiltere maçı) olan Tuğrul Şener, Beşiktaş’ta başarılarla dolu futbol yaşamının ardından bir yıl Mersin’de kiralık olarak futbol oynadı. Ardından İskenderunspor’a transfer olan ve 1979-80 sezonunda Kocaelispor’la anlaşan Tuğrul Şener, 1980-81 sezonunda amatör yetiştiği camiasına, Yalovaspor’a geldi. Aynı sezon Levent’i yenerek (2-1) şampiyon olan Yeşil-Kırmızılı Takıma büyük katkı sağlayan Şener, bir süre sonra aktif futbolculuk yaşamını sona erdirdi. Son yıllarda belli aralıklarla Yalovaspor’da değişik görevler alan Tuğrul Şener yaşamını Yalova’da sürdürmektedir. Mehmet OKUR (Basketbolcu) 26 Mayıs 1979’da Yalova’da doğan Mehmet Okur Abdullah ve Nimet Okur’un çocuklarıdır. Mehmet doğduğunda 63 cm.dir Bu nedenle de boyu hayli uzun olup, ona Basket hayatında büyük avantaj sağlamıştır. Mehmet Okur ilk olarak Orhan Gazi Döktaş fabrikası basketbol antrenörü Ahmet Bey’in dikkatini çekmiş ve onların çalışmalarına katılmıştır. Sonra Bursa Oyak Renault kulübüne katılarak basket hayatı resmen başlamış oldu. Tofaş’a oradan Efes Pilsen’e Detroit Pistons’a transfer olan Mehmet Okur, halen NBA takımlarından Utah Jazz’da oynamaktadır. Hayrettin KARACA (Tema Vakfı Başkanı) 1922 Bandırma’da doğdu. 1940’da İstanbul’a, Boğaziçi Lisesi’ni bitirdi. 1949’da, ilerde Karaca Holding’e dönüşen Karaca Örme Sanayii’ni kurdu. 1965’de, beş kıtaya sanayi ürünü dış satımını gerçekleştiren ilk Türk işadamı oldu. 1980’de Yalova’da, içinde on beş bin ayrı ağaç türünün bulunduğu, Türkiye’nin ilk özel “Ağaç Müzesi (Arboretum)”ni kurdu. 1992’de, kuruluşunu sağladığı, TEMA’ (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma Vakfı)’nın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yapmaktadır. Radyo, televizyon ve gazetelerde çevre sorunlarına ilişkin aydınlatıcı bilgiler veren Karaca, özellikle çevre sorunları konusunda çeşitli ulusal ve uluslararası ödülün sahibidir. Aydın AKAN (Yazar) 1951 yılında Üvezpınar Köyü’nde doğdu. 1965 yılında Termal Otel’de komi olarak işe başladı. Çeşitli işlerde çalıştı. 1990 yılında emekli oldu. Bir müddet yurt dışında çalıştı. Orada gördüklerini, yaşadıklarını ve yurt içindeki kırsal alan sorunlarını, sevdalarını, kavgalarını, İnsanın süreç içindeki değişmelerini ‘Umuttaki Dünya’ Adlı kitabında öyküler halinde anlattı. Halen Yalova Haberci Gazetesi’nde serbest yazar olarak çalışmaktadır. Eserleri: 1- Her Yönüyle Termal ilçesi Gökçedere -Kaplıcalar-Üvezpınar(1990) 2- Umutdaki Dünya (1990) 3- Antrenman Bilgisi(1991) Faruk KIRTAY (Yazar) 1960 Yalova doğumlu. Gazeteciliğe 1985 yılında Cumhuriyet Gazetesinde başladı.1991/99 yılları arasında DİSK Genel Merkez Basın Bürosunda ve DİSK/Lastik –İş Sendikasının çıkardığı ‘Lastik-İş’ Dergisinde Yayın Kurul Üyeliği görevlerinde bulundu. 1999 Haziran ayında bu görevinden ayrılarak, Cumhuriyet Gazetesi Yalova Bölge Temsilciliği görevini sürdürdü. Bu süreler içerisinde İstanbul’da haftalık olarak yayımlanan Express mizah dergisinde köşe yazarlığı ve Yalova’da günlük olarak çıkan YALOVA ve HABERCİ Gazetesinde ‘TERS KÖŞE’ adıyla günlük köşe yazıları yazdı. Sendikal alanda değişik konularda çalışma raporu hazırlayan yazara ait eserler; 1- Dünden Bugüne Şiirlerle Yalova (1988) 2- Araplar Bizim Eve Ne Zaman Gelecek (1999) 3- Prefabrikkitap (2000) 4- Sesinizi Duyuyoruz (2001) Ahmet BAĞCI (Yazar) 1945 yılında Yalova’nın Dereköyü’nde doğdu. Şiire lise yıllarında başladı. Çeşitli yerel gazetelerde şiirleri yayımlandı. - İlk şiir kitabı 1968 yılında Esinlendikçe adını taşımaktadır. - İkinci kitabı ‘Biraz Buruk Biraz Acı’ adlı kitabı yayımlandı. Sanat ve şiirle ilgili çalışmalarını sürdürmektedir. Evli, iki kız ve bir erkek çocuk babasıdır. AHMET AKYOL (Yazar) 1 Mart 1946’da İstanbul-Ortaköy’de doğdu. İlkokulu babasının görevinden dolayı çeşitli şehirlerde okudu. Selimiye Askeri Orta Okulu’nu ve Kuleli Askeri Lisesi’ni takiben 1965 yılında Kara Harp Okulu’nu, 1967 yılında Ulaştırma Okulu’nda (Trafik Kontrol Kursu)gördükten sonra aynı yıl Dağcılık ve Kayak Okulu’nu 1973’te İstihbarat ve Dil Okulu’nu 1981’de Kara Harp Akademisi’ni 1984’de Silahlı kuvvetler ve Milli Güvenlik Akademisi’ni bitirdi.Çeşitli kıt’a ve karargahlarda ve iki kez yurt dışında görev yaptıktan sonra Kurmay Başkanlığı görevinin 4 ncü yılında kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Eserleri: Kurtuluş Savaşında Yalova (1996) Atatürk ve Yalova(1998) Zaman Tünelinde Yalova (2003) Atatürk’ün Kenti Yalova (2003) Tarihi Yalakabad (Yalova) Kağıthanesi (2004) Nuri TANER (Yazar) 1952 doğumlu olan Nuri Taner, Öğretmen ve yönetici olarak yurdun değişik yörelerinde görev yaptı. 1997 yılında kendi isteğiyle emekli oldu. 1970 yılında Öğretmen Okulları arasında açılan bir öykü yarışmasında kazandığı birincilikle yazı yaşamına başladı. Halk Kültürü araştırmalarına yöneldi. Görev yaptığı yörelerin Halk Kültürü örneklerini derledi. Yazılarını Bizden Size, Türk Folklor Araştırmaları, Türk Folkloru, Halkbilimi, Folklor, Halay Kültürü, Folklor ve Etnografya Araştırmaları 1985, Varlık, Damar, İnsalcıl, Bakış, Çağdaş Türk Dili, Cem, Erciyes, Cumhuriyet, Sabah, Günaydın, Yalova Ekspres, Haberci, Hakimiyet, Yalova, Folklor ve Edebiyat, Motif, Masal Araştırmaları, Folklor Araştırmaları gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Kaya ZENGİN (Yazar –Sanat Tarihçisi) 23 Mart 1948 yılında Yalova’da doğan Kaya Zengin, ilk ve ortaokulu Yalova’da lise öğrenimine ise Askeri Hava Lisesi’nde başlamış Yalova Lisesi’nde tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü’nden mezun olan Kaya Zengin önce Karamürsel Türk-Amerikan Ortak Savunma Tesisleri’nde yaklaşık dört yıl çalışmıştır. 1979–2002 yılları arasında Yalova Lisesi, Fatih Sultan Mehmet Lisesi, Çınarcık Firuzan Kınal Lisesi’nde öğretmenlik yaptığı yaklaşık 24 yıl boyunca Sanat Tarihi dersinin yanı sıra uzun yıllar Turizm ve T.C. İnkılâp Tarihi dersleri de vermiştir. 2005–2006 öğretim yılında Uludağ Üniversitesi Yalova Meslek Yüksek Okulu'nda İnkılâp Tarihi derslerine girmiştir. 1965 yılından beri kesintisiz ve aktif olarak turizm konusunda çalışmalara katılmış, Yalova’da o dönemlerde kurulmuş olan Turizm Derneğinde ve 1975’te ilçede Turizm Bakanlığı’nca kurulan Turizm Tanıtma Bürosu’nda fahri olarak, zaman zaman da tedviren müdürlük görevinde bulunmuştur. Uzmanlık alanı Bizans Sanatı olan Kaya Zengin’in katıldığı çalışmalar şunlardır: - 1980–1999 yılları arasında İznik-Roma Tiyatrosu Kazısı - Yalova Kongresi Kültür Komisyonu - Yalova Kongresi Turizm Komisyonu - Yalova Valiliği Yalova ve Deprem Dosyası Komisyonu - Atatürk Dönemi Yalova Araştırmaları Komisyonu Kurucu üyesi - Yalova Kültür Envanteri Komisyon üyesi (Çalışmalar halen sürüyor) - Yalova Prestij Kitabı Komisyonu üyesi (Çalışmalar halen sürüyor) - Yeşil-Mavi Yol Projesi Komisyonu üyesi (Çalışmalar halen sürüyor) Yazarın kitap çalışmaları; 1. Sümela Manastırı (1978 Mezuniyet Tezi) 2. Yalova (1987) 3. Sanat Tarihi I (1994) 4. Yalova 2 (1995) 5. Sanat Tarihi II (1998) 6. Sanat Tarihi I (2001) 7. Sanat Tarihi II (Milli Eğitim Bakanlığınca incelenmekte) 8. Uygarlıkların Beşiği İznik (Baskıya hazır) 9. Tarih ve Doğa Kenti Yalova (Baskıya hazır) Çalışmaları süren kitapları ise; 1. Türk Süsleme Sanatları 2. Resim Sanatının Tarihi Mehmet GÜLER (Yazar) Öykü, roman, deneme, şiir yazıyor. 1944 yılında Sivas’ın Çepni Kasabasında doğdu. Pamukpınar İ.Ö. Okulunu (1962), Necati Eğitim Enstitüsü’nün edebiyat bölümünü bitirdi. (1964) Yirmi sekiz yıl Türkçe ve yazın dersleri öğretmenliği yaptıktan sonra Çınarcık Füruzan Kınal Lisesi’nden emekli oldu. Bir süre özel okullarda çalıştı. Şimdilerde tamamen yazım dünyası ile ilgilenmektedir. İlk öyküsünü “Yeni a” dergisinde yayımladı (1970) Öykü, deneme, eleştiri türünde yazdığı yazılar pek çok gazete ve dergilerde yayımlandı. Bunlardan bazıları Yeni Ortam, Politika, Cumhuriyet, Yeni a, İmece, Yeni Toplum, Yeni Adımlar, Yansıma, Türk Dili, Çağdaş Türk Dili, Edebiyat Cephesi, Somut, Yazıt, Yaba Öykü, Varlık, Damar, Kıyı, Evrensel Kültür, İnsancıl, Gerçek Sanat, Yeni Biçem, Littera, Gündoğan Edebiyat, Milliyet Çocuk, Kumbara, Doğan Kardeş, Yaşasın Edebiyat, Adam Öykü, Üçüncü Öyküler, agora, Güzel Yazılar, Kum, Berfin, Bahar… Mustafa TANER (Yazar) 1954 yılında doğdu ilk ve orta öğrenimini babasının görevi gereği çeşitli il ve ilçelerde tamamladı. Balıkesir Necati Bey Eğitim Fakültesini bitirdi Halen Yalova’da kitapçılık ve yayıncılık işleriyle uğraşmakta . Evli ve dört çocuk babası Mizah ve hiciv konusunda yapıtlar verdi. Yayımlanmış kitapları; Ağrı-Erzurum fıkraları (1996), Hor Hor Beyin Oğlu (1996), Kim Takar Yalova Kaymakamını (1999) Alıntı. |
| ![]() |
![]() |
Etiketler |
bilgiler, hakkinda, hakkında, ili, yalova, İli |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Kars İli Hakkında Bilgiler | YapraK | Doğu Anadolu Bölgesi | 4 | 13 Eylül 2009 18:01 |
Iğdır İli Hakkında Bilgiler | YapraK | Doğu Anadolu Bölgesi | 3 | 03 Nisan 2009 01:43 |
Malatya İli Hakkında Bilgiler | YapraK | Doğu Anadolu Bölgesi | 3 | 03 Nisan 2009 01:40 |
Muş İli Hakkında Bilgiler | YapraK | Doğu Anadolu Bölgesi | 3 | 03 Nisan 2009 01:38 |
Van İli Hakkında Bilgiler | YapraK | Doğu Anadolu Bölgesi | 4 | 03 Nisan 2009 01:35 |