![]() |
![]() |
![]() | #1 | |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Usta kalemlerden... Usta yazarların güncel sözleri, yorumları ve önemli notlar buraya... | |
| ![]() |
![]() | #2 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Bekir Coskun. ANNE kuşlar, son birikinti suyu da kuruyan gölü terk etmek üzere havalandılar. Yavrularının da kanatlanıp peşlerinden gelmesi için gölün üzerinde daireler çizmeye başladılar. Ama küçük kuşların uçma zamanı gelmemişti. Yuvalarının otları arasından başlarını yana yatırıp, gözlerini kırpıştırarak gökyüzündeki annelerine baktılar. Anneler orada kalsalar, susuzluktan öleceklerdi. Gitseler; yavruları orada kalacaktı. Annelik içgüdüsü ile ölümden kaçma içgüdüleri çatıştı. Gökyüzünde dönüp durdular. Allı turna sürüsü bir indi kuru göle, bir çıktı gökyüzüne. Çığlıklar ata ata yavrularını bu erken ve zorunlu göçe çağırdılar, küçük kuşlar ancak bir-iki adım atabildiler, henüz gelişmemiş kanatlarını çırptılar, cılız seslerle yanıt vermeye kalktılar, gökyüzüne doğru ağızlarını açıp kapattılar. Ama asla uçamadılar. |
| ![]() |
![]() | #3 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Gerçeğe Açılmak [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] “Çalınan her kapı hemen açılsaydı, ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı. Bir kelebek avcısı bile çalıların yırttığı ayaklarla koşmak zorundaysa, hayatın anlamını eliyle koymuş gibi bulmak kimin harcı” Yukarıdaki cümlenin kime ait olduğunu bilmesemde, bildiğim hayatın anlamına dair söylenmiş çok bilgece bir söz olduğu… Güzel söz, gerçeğin gerdanlığı gibi asılı durdu şuurumda… Şükür edebilmek başarısızlıklarından, onlardan ciddi dersler çıkartmayı gerektiriyor… Sıradanlıktan sıyrılmak, farklı düşünebilmek, bayağı bakışları bırakıp kimsenin görmediğini görebilmek; arayış ve gayretlerini bıkmadan sürdürebilenlerin harcı olmalı… Bulmak gibi derdi olmayanların maddesel anlamda çok şeyleri olsa da hiçbir şeyleri yoktur gerçekte… Oyunlarla oynaşmakla kendilerini avutur ve kandırırlar sadece, sadeliğin gücünden ve güzelliğinden habersiz… Her şeyden haberdar olmak isterken kendilerinden habersizler, hayatın hayrını yakalamayı, kelebek kanatlarla yıldızlara çıkmayı bilebilirler mi? Dert dikenlerinden dersler çıkarmayı bilmeyenler, kapı kapı dolaşıp gerçeği aramayı kendine dert edinmeyenler, hangi hayat standardında, nerede yaşıyor olsalar da boşluğun derin dibinde dipdiri uyuyorlardır… Uyumakla büyümez hayatın hakikati, hakikatin hayatı… Aramak, aramak, bir dahi aramak, bulduğunla yetinmeyerek daha fazlasını istemekle gelir, gerçeğin gerçeği… Çöllerde yalnızlıkta yanmayı, kutuplarda üşümeyi, üşenmemeyi düşünlerin ayağına gelir gerçek ve çat kapı çalar “ben geldim” Her kapıyı çalmak ve sonrasında kendi kapısını açık yüreklilikle açabilenlere şans diye gelir, gerçek… Serap peşinde değil, sabırlı adımlarla ümidin arkasından koşanları kucağını alır, şefkatli hayat… Kapılar açılmıyorsa daha çalacak çok kapı, sabır merdivenlerinden çıkılacak çok basamak, ümidin renklerinden devşirilecek çok ışık vardır… Varlığın hayat sırrını yakalamak çok kolay olsaydı, bunca arayış sürüp gider miydi böyle? Bir o kadar da kolaydır onu yakalamak, kelebeği yakalamak için çalılarda yırtılmayı göze almak kadar kolay… Kozadan kelebeğe giden yol izlendiğinde çok daha kolay olacaktır, yıldızlara kanatlanmak… Kapılar açılmak içindir, açılmayacak olsaydı duvar olurdu; duvar dibinde uyuya duranlar ne hayattan haberdardır, ne de hayatın gerçeğinden. Kapıları ümit ve sabırla aşındıranlara bir gün “gerçek” açılacaktır, bunda olmasa da diğerinde… Alıntı
__________________ Eğer "dokuz" CanLı oLsaydın biLe En fazLa "sekiz" kez kaçabiLirdin öLümden.. BiLki "yedi" düveLe suLtan oLsan dahi Yerin "aLtı" mekan oLacak sana En fazLa "beş" metre kumaş götürebileceksin Kapatacaksın "dört" açsanda gözünü.. Bu dünya "üç" günLük dünya , AzraiLin yanında "iki" kat oLup yaLvarsanda nafiLe ELbet "bir" gün öLeceksin İşte o gün herşey "sıfır"dan başLayacak..! |
| ![]() |
![]() | #4 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Usta kalemlerden... “ İNSANLAR VE AĞAÇLAR ” İnsan önce kendi gölgesini yaratır. Yüreğinde büyüttüğü ağaç ne kadar meyve verip yeşerdiyse, gölgesi de büyür. Karakteri ağacın dallarındaki olgun meyvelerdir gönül tadında lezzetlenmedikçe ne kendine ne gölgesine faydası yoktur. Hayatın devamında sızlanır; bazen yokluk, darlık, hatta ayrılık. Hepsi sözlü bir imtihan gibi yaşamında sıralanır. Bir fidandır, ilk doğduğu anda taze sürgünler vermeye başlar ana kucağında. İncecik dallar uzamaktadır,her dalda farklı çiçekler açar farklı huyları gibi. Karakteri geliştikçe,o çiçeklerde meyve verir. Kazandığı her kalp sevgi tadında olgunlaşır. Lezzetini kendi katar sevgi ürünlerine, ne kadar çok severse o kadar çok sevilir, dili bal, gönlü bal olur. Kök salmaya başlar kendi toprağını seçerek. Bazen sevinç, bazen keder gözyaşları ile sulanır gövdesi, genişler. Gök ile yer arasında kalır bakışları. Boyu uzadıkça dalları göklere, kökleri yere, iki âlem arasında gider gelir duyguları. Doğru gelişmeli, doğru büyümelidir ki ömrün her mevsiminde meyve vermeli, hamdan olmuşa, çiğden yanmışa giden süreçte yüreği cılız kalmamalıdır. Bazen parlak tüylü kuşlar konar gönül dalına, serin kuytusuna sığınır, yuvalanırlar. Aşk deriz o kuşlara, gül kokusu getirir, gül ahengi içinde. Pek çoğu uzun süre kalmaz, damar damar yayılır yakar ve çekip giderler. Sonra sabır kökleri budar, o yanan dallara yeniden can gelir, yaşam devam eder. Sevgi bir kelebek gibi rengârenk kanatlarıyla süzülür. Üzerindeki tüm mutluluk tozlarını serper ağacın üzerine. Yapraklar yeniden yeşerir güneş bütün ışıklarını akıtır, besler güzel huyları. Ağaç büyüdükçe yaşamda büyür, ömrün her kederi, her acısı, sıkıntısı bir yaprak düşürür dallarından sararıp, solarak. Ama yerine yenileri yeşerir, giden üzüntülerin ardında mutlaka bir sevinç, bir saadet vardır yaşanacak. Her şeye rağmen direnir hayata; kış ayaz, yakar yaz, ama yaşamak yinede doyumsuz bir hazdır. Genç dallarında tohumlanan ham meyveler olgunlaşmaya döndükçe bilgeleşir. Sabrın kerameti, sevginin lezzeti, hoş görünün letafeti ile kocaman bir gölgesi olur. O gölgeye sığınan yürekler onun toprağında yetişir olgun meyvelerinden faydalanır ve yarınlara taze temiz sağlam ağaçlar olarak hazırlanır. Tek ve hür çok ama kardeşçesine.Yaşamak bir orman gibidir, fışkırır taze sürgünler kök saldığı toprağından sevgiyle ve özgür. Tıpkı şairin dediği gibi. Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine, N.Hikmet
__________________ Eğer "dokuz" CanLı oLsaydın biLe En fazLa "sekiz" kez kaçabiLirdin öLümden.. BiLki "yedi" düveLe suLtan oLsan dahi Yerin "aLtı" mekan oLacak sana En fazLa "beş" metre kumaş götürebileceksin Kapatacaksın "dört" açsanda gözünü.. Bu dünya "üç" günLük dünya , AzraiLin yanında "iki" kat oLup yaLvarsanda nafiLe ELbet "bir" gün öLeceksin İşte o gün herşey "sıfır"dan başLayacak..! |
| ![]() |
![]() |
Etiketler |
kalemlerden, usta |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Kurşun kalemlerden yaptığı heykeller şaşırtıyor | SeckiN | Haber Arşivi | 0 | 13 Eylül 2013 12:05 |
Kurşun kalemlerden heykel yapıyorlar [ Jessica Drenk & Lionel Bawden ] | HANDSOME | Fotoğraf Kulübü | 0 | 05 Kasım 2012 18:55 |
Usta | Kacak | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 22 Mayıs 2012 22:29 |
Usta | Asimavi | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 10 Mart 2010 21:52 |
Usta | Hasan | Fıkra | 1 | 23 Haziran 2006 09:40 |