Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Postmodern Felsefe
Aydınlanma düşüncesinin temelini oluşturan rasyonalizmin, yani nesnel bilginin us yoluyla edinilebilir olduğuna duyulan inancın sarsılması birlikte ile başlayan ve 1 her çağdaş felsefenin esas kategorilerinin sorunsallaştırılması ve bu kategorilerin işletildiği epistemolojik ilkelerin yerinden edilmesi birlikte sonuçlanan felsefe eğilimi. Özcülük, temelcilik, gerçekçilik, nesnellik, özne veya ben gibi çağdaş felsefeye içkin ve aydınlanma düsüncesinin esas dayanakları olan kavramlar burada bundan sonra tümüyle işletilemez 1 hale gelir. Bu, 1 çeşit felsefenin sonudur, fakat tümden felsefenin değil, özellikle vurgulandığı haliyle, Platondan beri süregelen ve Modernizmde doruğuna ulaşan metafiziksel felsefenin sonudur.
Felsefe yapmanın imkan ve olanakları bu noktadan itibaren farklı 1 yol izlemek durumundadır, ki postmodern felsefe eğilimleri muhtelif kollardan bunun açılımlarını yaparlar. En bilinen ve etken örnekleri Lyotardın Büyük Anlatıların sonu eleştirisi, Focaultnun soykütüksel arkeolojisi, Levinasın ötekilik felsefesi, Derridanın yapısökümcülükü, Deleuzun göçebe şizoid analizleri, Rotrynin ironi ve olumsallık kavramları, Barthesın göstergebilimsel serüveni, Kristevanın metinlerarasılıkı, Laclau ve Mouffeunun anlamın kapatılamazlığı hakkındaki çözümlemeleri şeklinde epey kapsamlı bi şekilde belirtilebilir.
Postmodern felsefe, fenomenoloji, yapısalcılık, varoluşculuk, eleştirel kuram ve Marksist felsefe gibi öğretiler arasındaki etkileşimlerin oldugu kadar, dilbilim, antropoloji, psikoanaliz, sosyoloji gibi disiplinler arasındaki teorik hudut çatışmaları ve geçişkenliklerinin de ürünüdür. değişik kollardan çağdaş düsüncenin içinde teorik sınırları zorlayan Kant, Hegel, Marks, Freud, Nietsche, Husserl,Heidegger, Saussure 1 anlamda daha modernizm icinde postmodern felsefenin öncüllerini atmışlar ve derinleştirmişlerdir.Özellikle son dört ismin postmodern felsefenin düşünce babaları olduklari söylenebilir. Fransız felsefecileri arkasından, 1960 ve 70lerde, bu düşünürlerin açtıkları izlekleri derinleştirerek postmodern felsefenin başlıca yaklaşımlarını şekillendirmişlerdir.
Postmodern durum zaten çoktan belirginleşmeye başlamıştır II.Dünya savaşından itibaren. Ekonomik, siyasal ve toplumsal düzenlenişlerin ifadesi olan postmodern durumun yanı dizi, mimariden diger sanat dallarına felsefe, din, toplum, kültür ve benzeri bütün alanda modernizme tepki bi şekilde doğan tutum ve yaklaşımların ifadesi bi şekilde da postmodernizm ortaya çıkmıştır. Postmodern felsefe ise, bu noktada postmodernizmin arkaplanındaki, veya farklı 1 deyişle altyapısındaki kuramsal temeli olusturur. Postmodern felsefe, dolayısıyla çağdaş felsefenin içerdiği kavramsal ikiliklere ve onların epistemolojik temellerine kökten 1 itirazdir denebilir.
Postmoder felsefe, bütün seyden önce en kapsamlı anlamda evrensel, tümel, nesnel ve akılcı bilginin varlığına yönelik derin 1 kuşkunun ortaya çıkmasının ürünüdür. Bu kuşkuyla giderek, ikili kavram karşıtlıkları ve onların dayanakları olan epistemolojik konvansiyonları yıkmaya yönelir. Yapısalcı dilbilimin dili sorunsallaştırması, psikoanalitik kuramın bilinçi deşifre etmesi ve antropolojinin kültürel olguların dayandığı derin yapıları açığa çıkarmasının sonuçlarına bağlantılı bi şekilde düşünce-gerçeklik ilişkisinin, dolayısıyla da bilginin geleneksel felsefedeki yapısının altüst edilmesi sözkonusu olur.
Modernist ve geleneksel felsefenin eleştirisi
Postmodern felsefenin gelişiminde Fransız yapısalcılığı nın hususi yerini belirtmek gerekir: yapısalcılığın kurucu öncüsü Sausseureün ve felsefi meseleleri dil bağlamında sınırlarına vardıran Wittgensteinın sonrasında yapısalcılık özellikle Fransada faal olmuş ve yolaçtığı teorik tartışmalar yapısalcılık-sonrası-teori birlikte postmodern felsefenin oluşumunda belirleyici 1 rol oynamıştır. Antropolog Levi Strauss, psikoanalitik kuramcı Lacan, göstergebilimci Barthes, marksist filozof Althusser bu oluşumun yakın tarihli mimarlarıdır.
Postmodern felsefenin, belirli 1 bakış açısıyla saptanabilecek kimi ortak eleştiri bağlamları veya tematik toparlanmaları dışında belirli 1 savunusu veya öğretisi yoktur denebilir. Çünkü onu belli 1 disiplin veya öğretiye indirgemek olanaklı değildir, daha epey birkaç koldan değişik felsefelerin toplandığı 1 felsefe düzlemi bi şekilde anlamak mümkündür. Yani, değişik felsefi eğilimlerin 1 araya geldiği, birbirinden değişik konum ve tutumların savunuldugu ayrışık 1 felsefe düzlemi dir postmodern felsefe. Tıpki Modernist felsefelerin us ve akılcılık üzerinden okunması gibi, postmodern felsefenin de bunlara karşıtlığı üzerinden okunması sözkonusu mümkün. Öyle ki, burada, felsefe-dışı sayılan mevzular da 1 biçimde felsefenin içine taşınır ve dahası, kategorik ayrımlarla belirlenmiş olan disiplinler devamlı birarada kullanılır ve devamlı arayüzeyler de çalışılır. Açıkca görüleceği üzere postmodern felsefe, sadece çağdaş felsefe düzlemini değil eşdeğer zamanda onun mirascısı ve mantıksal uzantısı olduğu geleneksel felsefenin metinsel yapısını, yani bütün kategorik işletim mekanizmalarını çözüştürmeye yönelmektedir. Burada, yepyeni 1 içerik arayışının değil fakat daha epey ve asıl bi şekilde yepyeni 1 biçimsellik arayışının sözkonusu olduğu söylenebilir.
Bu biçimselliğin başlıca özelliği geleneksel formların bütünselliğine, tümelliğine, kapalılığına ve ciddiliğine karşıt bi şekilde, parçalı, yüzeysel, ironik ve epey katmanlı oldugu söylenebilir. İyi-kötü, yüksek-alt veya yukarı-aşağı, doğru-yanlış, rasyonel-irrasyonel, öz-biçim, gerçek-gerçekdışı ve benzeri ikiliklere dayali epistemelojik bina çözüştürülür bu yepyeni biçimsellik girişimleriyle.
İnsanın ölümü
Öte yandan, postmodern felsefe, metafizik felsefenin veya daha doğru 1 deyişle felsefenin metafizik yapısının sonunu ortaya koymanın yanı dizi, 1 düzine metafizik nosyonun da sonunu ortaya koyar. Bunların başında insan nosyonu gelmektedir. Nietscheden Derridaya izlekler takip edildiğinde açık bi şekilde insanın sonu nun ortaya konulduğu görülecektir. Hümanizmin kuramsal statüsünün geçersizliği daha yapısalcılık zamanında belirginleşmiştir.
Althusser, yapısalcı Marksizmini temellendirirken kendi fikir ayrımlarını ifade etmek için „marksizm 1 kuramsal anti-hümanizmdir saptamasını çekincesiz ifade etmiştir ve yaptığı açılımlar bu bağlamda insan nosyonunun nasıl sorunsallastırılacağını gösterir. Öte yandan, felsefe de benin imkansızlığı açıkca gösterilmiş ve bütün bakımdan öznenin özne oluşunun dayanaklarının kendi dışındalığı belirlenmiştir. Bu noktadan itibaren öznenin tekrardan anlamlandırılması kaçınılmaz 1 gerekliliktir.
Postmodern durum bu bakımdan sadece yepyeni 1 takım iktisadi ve sosyal verilerin ifadesi değil, eşdeğer zamanda kuramsal düzlemde bu metafizik sonun da adıdır. Postmodern felsefe, dolayısıyla, Kantta açık ifadesini bulan „aydınlanma tasarısını ve her çağdaş felsefe akımlarına ruhunu veren akılın ve dolayısıyla bilimin kuramsal düzlemde mutlaklaştırılması eğilimini, metafizik insan nosyonuyla ile geride bırakmaya yönelmiş felsefe duruşudur.
Sonuç bi şekilde, postmodern felsefenin mantığını çarpıcı birkaç formülasyonlarıyla (bunlar postmodern felsefenin kendini ifade ettiği ve esas eleştirileri aldığı noktalardır) şöyle özetleyebiliriz:
Özgünlük yoktur, kopyaya kaynaklık eden de kopyadır ve asıla ulaşmak sözkonusu olamaz. Saf gerçeklik veya olgular yoktur, bakışın her olanaklarına yorumun izleri sinmiştir ve bundan kaçılamaz, buna ilave olarak her yorumlar önceki veya farklı 1 yorumun yorumlanmasıdır.gerçek yoktur, öyküleme ve yansılamanın ötesinde tek ve mutlak bi şekilde geçerliliği temellendirilebilecek 1 gerçek olamaz.Metnin dışarısı yoktur, bütün çeşit veri, ontolojik veya epistemolojik varsayımları kapsayan bütün çeşit veri, metinsel 1 okumadır sonuçta, dışsal gönderimleri devamlı metnin içine düşer. Dilimizin sınırları dünyamızın sınırlarıdır, Wittgensteinin söylemiş olduğu gibi, sebebi, dilin sınırlarının ötesi bilgiye kapalıdır. Ve son bi şekilde, ,ben başkasıdır, ben bütün vakit zaten başkalarının yaratımı olduğu sebebiyle.