IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

779Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 16 Mart 2022, 07:44   #981
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
BÜYÜKLERDEN NASİHATLER




Sevmenin alameti

Ali Semerkandi hazretleri "rahmetullahi aleyh", Osmanlı devletinin kuruluş yıllarında Ankara’nın Çamlıbel beldesinde yaşayan büyük bir Veli.
Nurlu kabri oradadır.
Bir gün, “Sevgi”den bahsediyordu ki gencin biri sordu:
- Sevmenin alameti nedir efendim?
Buyurdu ki:
- Sevdiğinde hiçbir kusur görmemektir. Sevdiğinin her hali, sevene “güzel” görünür. Hatta onun bir hatası, kendi halis işinden daha kıymetli gelir ona. Hazret-i Ebu Bekir “radıyallahü teâlâ anh” böyleydi mesela.

Delikanlı merak etti:
- Nasıl hocam, anlatır mısınız.
Şöyle anlattı:
Peygamber efendimiz aleyhisselam, bir gün mescid-i şerifte eshabına namaz kıldırırken, dört rekatlı namazın ikinci rekatında yanılıp selam vermişlerdi.
Eshab-ı kiramdan biri edeple sordu:
- Yeni bir vahiy mi geldi ya Resulallah?
- Hayır, neden sordun?
- İkinci rekatta selam verdiniz de.
- Biz iki rekat mı kıldık?
- Evet ya Resulallah.
- Öyle mi? Ben, dört kıldık diye selam vermiştim. Hemen iade edelim öyleyse.

Ve tekrar kıldılar o namazı.
İşte hazret-i Ebu Bekir “radıyallahü teâlâ anh” buyuruyor ki:
- Efendimiz aleyhisselamın o gün, yanılarak iki rekat olarak kıldıkları o namazı ile, bir ömür boyu yaptığım bütün ibadetlerimi tereddütsüz değişirim ve kârlı çıkarım.
İşte sevgi budur evladım


Hayrola, ne oldu?

Bir gün de yeni evli bir komşusu dert yandı bu zata:
- Efendim çok zor durumdayım. Lütfen bana yardım edin.
- Hayrola evladım ne oldu?
- Hanımla hiç anlaşamıyoruz. Bu evlilik böyle yürümeyecek galiba.
Büyük Veli sordu:
- Bir dakika, hanımın namazını kılıyor mu evladım?
- Kılıyor efendim.
- Tesettüre riayet ediyor mu?
- Ediyor efendim.
- Peki ev işlerini yapıyor mu?
- Yapıyor hocam.

- E, daha ne istiyorsun evladım. Böyle hanım “Cennet nimeti”dir, kıymetini bil.
- Ama efendim başka konularda anlaşamıyoruz.
- Bak evladım, sana bir tavsiyede bulunacağım. Dinlersen çok rahat edersin.
- Buyurun hocam.
- Din işlerinde taviz olmaz. O konular tamam. Her Müslümanın zaten uyması lazım. Ama dünya işlerini ona bırak. İstediği gibi yapsın. Dünya işi değil mi, öyle de olur, böyle de. Hiç mühim değil.

Ve ekledi:
- Büyüklerimiz; “Bir erkek, evde ev işlerine ne kadar karışırsa, karıştığı ölçüde dünyada ve ahirette sıkıntısını çeker” buyuruyor.
Genç adam uydu bu nasihate.
Ve çok rahat etti.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Alt 16 Mart 2022, 07:52   #982
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
EVLENECEK KIZLARIMIZA NASİHAT




Kızlarımıza Nasîhatlar

Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, muhterem kerîmeleri Hz. Fâtıma-i Zehrâ (r.anhâ)’ya gelin olurken şu nasîhatta bulunmuşlardır:

"Kızım kendini temiz tut! (Devamlı) Rabbini zikret! Efendin sana baktığı zaman Sen’den memnun olsun, büyük bir ferahlık duysun! Gözlerini sürmele! Sürme, kadınların ziynetidir.

Kızım! Kocan sana baktığı zaman gözlerini ondan ayırma; Sen de mukâbele et! Böyle yaparsan sevgin fazla olur. O başka tarafa bakarken, Sen onun yüzüne bak!

Bunun büyük mükâfâtı vardır.. Güzel bakışlarınla, güler yüzle onu takip edip memnun etmene bir ay nâfile orucu sevâbı yazılır.

Kocanın yanında sessiz ve ilgisiz durma! Onun hoşlandığı şekilde güzelce söyle ki, sana muhabbet etsin..
Kocanın hatâlarını başkalarına söyleme! Eğer söylersen, Allah Teâlâ sana gazab eder.. Sonra melekler, peygamberler ve nihâyet kocan sana gücenir..."

Ashâb-ı Kirâm’dan Hâris (r.a.)’ın kızı Esmâ (r.anha), gelin olup giderken annesi ona şu nasîhati yapmıştı:
"Kızım, evimizden çıkıp başka bir eve, ülfet etmediğin bir kimseye gidiyorsun.. Sen kocana yer ol ki, o sana gök olsun! Sen ona hizmetçi ol ki, o sana köle olsun! Kocana yumuşak davran! Öfkeli hallerinde sessizce yanından kayboluver..

Öfkesi geçinceye kadar ona görünme.. Ağzını ve kulağını muhâfaza et.. Kocan sana fenâ söylerse, söylediklerini duyma; sakın mukâbelede bulunma! Ona karşı gelme! Dâimâ senden güzel söz işitsin, güler yüz görsün.. Bu suretle sana iyi nazarla baksın.."

Arap kabilelerinin reislerinden Avf b. Milham’ın Ümm-i Unâs adında bir kızı vardı. Bu kızını Arap meliklerinden Kinde emiri Hâris b. Amir ile evlendirmeye karar verdi.

Kızın annesi Ümâme, gelin olacağı gün kızını karşısına oturtup asırlardır kıymetini ve tazeliğini muhâfaza eden şu târihî nasihatlarını yapmıştı: "Bak yavrum! Sana bazı şeyler anlatacağım. Onları belleyip îcâb ettiği şekilde hareket et ki, kocanla güzel geçinip aranız bozulmasın:

1. Hâline râzı ol! Yâni kocan, yenilecek ve giyileceğe dâir ne alır getirirse kabul et! Zîrâ kalb rahatlığının ilk yolu kanâattir.

2. Kocanla olan sohbetlerinde, onun sözlerine itâat ederek konuş! İtiraz ve isyan ederek hürmet ve itâatte kusûr etme!. Böyle karşılıklı anlaşma ve itâat ile yapılan sohbetlerden Allah Teâlâ râzı olur..

3. Efendinin göreceği yerlere dikkat ve ehemmiyet göster! Sakın onun gözüne çirkin birşey çarpmasın!.

4. Kokusu olabilecek yerleri kolla, hassasiyet göster.. Daima güzel kokulu durmasını temin et.. Burnuna kötü koku gitmesin! Şunu unutma ki, güzellik ve temizlik getiren şeylerin en iyisi ve âlâsı sudur.

5. Yemek saatini iyi tesbit et.. İstediği anda hemen hazır bulundur..

6. Uyuyacağı vakti geciktirme.. Adeti ne zamansa, o zamanda yemeğini ve yatağını hazırla! Zîrâ açlık, insanı huysuzlandırdığı gibi, uykusuzluk da öfkelendirir, geçiminin bozulmasına sebep olur.

7. Mal ve eşyasını muhâfaza etmekte titizlik göster.. Çünkü malı muhâfaza etmek, iş bilmekten doğar.

8. Akrabâ ve yakınlarına hizmette kusur etme! Kocanın hısım-akrabâsına hürmet etmek de iyi idâre ve tedbirli olmaktan ileri gelir.

9. Efendinin, haberdar olduğun sırlarını sakın kimseye duyurma.. Eğer duyuracak olursan, itimâdını kaybeder, sen de ondan emin olamazsın...

10. Kocanın dîne aykırı olmayan isteklerini yerine getir.. Zıddını söyleme ve karşı gelme! Eğer karşı gelip isyan edersen, kendine kinlendirip düşman edersin..

O, kederli olduğu zaman sen neşeli olmaktan; neşeli olduğu vakit de sen hüzünlü görünmekten çekin! Zîrâ onun üzüntülü zamanında senin neşeli görünmen, neşeli zamanında da kederli bulunman onu sevmemenin, hislerine ve dertlerine ortak olmamanın delilidir.

Bu hal ise, sizi birbirirnizden ayırmaya kadar götüren soğuk bir davranıştır.

Şunu iyi bil ki, bu nasihatlarımı yerine getirip gereği gibi hareket edebilmen için; isteklerine, eşinin isteklerini tercih etmen gerekmektedir. Onun isteklerini nefsinin isteklerine tercih edebilirsen, bu söylediklerimi kolayca yapabilirsin..."

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 16 Mart 2022, 07:57   #983
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
HER İNSANIN İMTİHANI KENDİ ÖLÇÜSÜNDEDİR




İMAN SAHİBİNİ TECRÜBE

Allah, kulunu imanı nispetinde dener. Bu böyledir. İman yükseldikçe deneme nispeti o derece artar. Büyür. Çoğalır.

Resûl’ün imtihanı, nebininkinden büyüktür. Çünkü imanı üstündür. Nebinin başına gelen de bedelin başına gelenden ağırdır. Bedelin iptilası da velininkinden zordur. Çünkü iman bakımından veliden ileridir.

Velhasıl herkes imanı nispetinde denenir.

Şu Hadis-i Şerif bu durumu çok güzel anlatır:

- “Biz peygamberler zümresiyiz. Belanın en çoğu bize verilmiştir. Sonra sıra ile....”

Allah’ü Taâla bunların gaflet yoluna sapmalarını istemez. Daima huzur içinde olmalarını arzu eder. Bu sebeple büyüklere belaya karşı tahammül verir. Çünkü, Hak'ka koşarlar. Seven, sevdiğinden başka bir şey istemez. Bela bunların kalbinde bekçidir. Nefislerinin de bağıdır. Onları asıl matlup(*) olan, Haktan başkasına meyletmekten korur. Yaratandan başkasına sığınmaktan esirger.

Bu hallerinde o büyük insanların kötülüğe karşı meyilleri kalmaz. Nefisleri kırılır. Hak batıldan böylelikle ayrılır. Şehvet ve şahsi arzu hisleri bertaraf olur. Onlar, nefislerinin hoşuna giden şeylere meyletmekten çok korkarlar. O nefsin hoşuna giden, ister dünya işi olsun, isterse ahiret...

Bu güzel halle onlar daima Hak’kın rızası yoluna koşmaya çalışır. O’nun hükmüne razı olurlar. Hak ne verdiyse onunla yetinirler.

Onlar, imtihan yolu ile gelen belalara sabreder, böylelikle halkın şerrini görmezler. Her şeyden emin olarak yaşarlar. Onlar bu hallerinde nefislerini kırar, hakka götürmeğe gayret ederler.

İnsan kendine böyle bir yol tuttuktan sonra, kalben gideceği hakiki yolda kuvvet bulur. Diğer azaların da kötü yola gitmesini önler.

Çünkü, bela imtihan için gelir. Kalbi kuvvetlendirir. Vicdani kanaati arttırır. İmanı hakikate erdirir. Hak yolda sabrı çoğaltır. Nefsi kötü arzuları zayıflatır. Her bela geldikte, mümin de sabır ve hakkın hikmetli işlerine karşı teslim ve rıza olur. Ona her işinde yardım eder. Bol nimet gönderir. Kula, her yaptığı işte muvaffakiyet ihsan eder. Âyet:

- “Eğer şükrederseniz, biz de ihsanımızı arttırırız. “

Nefis, kötülüklerden her hangi birine hoşlanarak giderse, şehvet yolunda harekete geçtiği zaman da, kalp ona yersiz olarak uyarsa, Hak’tan gafil olur. Bu gafletin bir neticesi olarak, Hak Taâla hem nefse, hem de kalbe felaketli işleri verir, aleme rüsvay eder. Çeşitli felaketlere uğratır. Halkı başına musallat eder. Aç bırakır. Hasta eder. Bunların sonu, karasız bir durum alırlar. Böylece hem kalp, hem de nefis bulacaklarını bulurlar.

Eğer kalp, nefsin isteğine uymaz, dini bir emir almadan hareket etmezse- bu emir veliler ilham, peygamberlere de vahiy yolu ile, diğerlerine işaretle gelir- Hak Taâla mükafat olarak kalbe ihsanlar yapar. Rahmetine bol kılar. Bereketini arttırır. Afiyet ihsan eder. Her şeyden razı olma tadını verir. Nur, marifet ve kendine yakınlık verir. Kalbin zenginliği ve bütün belalardan kurtulmak yolunu gösterir. Aynı zamanda düşmanlara karşı yardım eder.

Bu anlattıklarımızı iyi anla. Kendini hak yolda muhafaza et. Nefsine icabet etme. Belaya girmekten sakın. Hak yolda Allah’ın emrini gözet. Dünya ve ahiret işlerinde O’na teslim ol...

Ve....... Allah dilerse böyle ol!.....

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 16 Mart 2022, 07:59   #984
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
İBRETLİK HADİSELER -YAŞANMIŞ HİKAYELER




FACİANIN HABERCİLERİ

İsveçli resim sanatçısı Caterine Burevik , Estonya feribotu ile bir deniz yolculuğuna çıkmış,
fakat bu büyük yolcu gemisi 28 Eylül 1994 tarihinde Baltık Dennizi'nde batarak denizcilik tarihinin
en büyük deniz kazalarından biri meydana gelmişti.

Ressam Caterina Burevik de, bu gemide bulunan 852 kişi ile birlikte hayatını kaybetmişti.

28 Eylül 1994 tarihindeki bu büyük deniz faciasının ikinci yıldönümünde, Ressam Burevik'in ölmeden
kısa bir süre önce yaptığı 40 adet siyah-beyaz oyma baskı eser, ailesi tarafından onun anısına sergilendi.

Ne kadar enteresandır ki, sergilenen resimlerin tümünde dalgalar, kayalıklar, can yelekli,
suya batan ya da yüzen insanlar tasvir ediliyordu.

Enteresanlık bununla da bitmiyordu; Burevik'in eserlerinin bazılarının isimleri ise şöyleydi:

"Keşke Zamanından Önce Oraya Varabilseydiké, "En Kötü Felaket"...
***
Ayrıca, İngiltere'de yayınlanan Daily Telegraph gazetisinin 24 Eylül 1994 tarihli ve 21.362 numaralı
sayısında verilen çarpaz bulmacada, "yolcu listesi" (passenger list), "öldürmek" (slain),
"diplomalı gemi kaptanı" (master mariner) ve "Estonya" kelimeleri bulunuyordu.

Dört gün sonra, 28 Eylül, saat 12.30'da Estonya feribotu yukarıda anlatıldığı gibi Baltık Denizi'nde battı.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 16 Mart 2022, 08:03   #985
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
HAZIRCEVAP İNSANLARDAN GÜZEL NÜKTELER




Avrupalı Bilgin ve Devlet Adamlarından Hazır Cevaplar

Akıl Vergisi

Dostlarında biri, Fransız kralı 15. Lui' ye:
- Majesteleri, demiş. Akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü? Hiç kimse budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder.
Kral, alaylı alaylı gülerek:
- Hakikatten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu buluşunuza karşılık, sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.

Ağırlığınca Altın Eder

İngiliz şairlerinden Oscar Wilde, yazdığı bir şiiri, ressam arkadaşı Whistler'e getirmiş:
"Bak bakalım, demiş, nasıl bulacaksın?"
Ressam, şiiri okumuş, hiç bir şey demeden geri vermiş.
Oscar Wilde:
"Düşünceni söylemedin, demiş. Sence bu şiirin değeri nedir?"
Ressam:
Evet değerli buluyorum, diye karşılamış. Şiirin yazılı olduğu ince pelür kâğıdı göstererek.
"Ağırlığınca altın eder.."

Madalya

Bir gün Bismark, harpte yararlılık gösteren bir askere madalya takarken: -- Asker, yüz altın mı istersin, yoksa bu madalyayı mı? Asker: -- Madalyanın kıymeti nedir? der. Bismark: -- Maddi kıymeti aşağı-yukarı üç altın, diye cevap verir. Asker : -- Öyleyse 97 altınla madalyayı isterim! der.

Parmakla Alınabilseydi

Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon' un bir muharebede tenkide
kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek:
- Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini
zapdetmeliydiniz, gibi fikirler belirtmeye başlayınca, Napolyon:
- Evet, demiş. Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.

Mikrop

Yahudi hakimlerinin yönettiği meşhur Yahudi mahkemelerinde ölüm cezasına çarptırılan bir Alman generaline son arzusu sorulduğunda şu cevabı vermiş:
- İdam edilmeden önce Yahudi olmak istiyorum. Böylece dünyadan bir mikrop daha eksilmiş olur.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 16 Mart 2022, 08:05   #986
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Ölüm Hastalığında İnsanın Diyeceği Şeyler




Ölüm Hastalığında İnsanın Diyeceği Şeyler

İmam-ı Ahmed, İbn-i Ebi'd-Dünya ve Deylemî, Ebi'd-Derda (Ra-diyallahu anh'dan rivayet ettiklerine göre Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Ölünün başında Yasin-i Şerif okununca Allah Ona ölümü ko*laylaştırır.» diye buyurmuştur.

Ma'kil bin Yesar (Radiyailahu anhJ'dan rivayet edildiğine göre Resûlüllah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :

«Ölünüzün başında Yasin'i okuyun,» buyurmuştur.

îbn-i Hibban, demiş ki;

Ölüden kasıt, ölüme yaklaşan kişi demektir.yoksa ölüye okunmaz.

îbn-i Ebi Şeybe ve Mervizi, Câbir Bin Zeyd Radiyllah anh) den rivayet ettiklerine göre, şöyle demiştir:

ölüye okun

«Kişi ölüme yaklaştığı zaman başında Ra'd Sûresinin okunma sini müstehap görüyordular. Çünkü bu, Ondan zorlukları igiderir, Ruhunun alınmasını hafiflendirir ve halini kolaylaştırır.

Resûlüllah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'in hayatında ölü ölü*me yaklaştığı saat içinde şöyle denilir idi:

«Yâ Rabbi filan oğlu falana mağfiret et. Yatacağı yeri hoş kü, kabrini geniştendir. Ölümden sonra, ona rahat ver, onu peygam*berine kavuştur. Kendisine sahip ol, ruhunu sâlihlerin ruhları içine yükselt. İçinde, sağlık daimi olan, yorgunluk ve zafiyet bulunma*yan bir âlemde bizi birleştir,» denilir ve Resûlullah (SaUallâhû Aley*hi ve Sellem)'e salavât getirilirdi.

Ruhu alınıncaya kadar, bu şekil tekrar ediliyordu.

İbn-i Ebi Şeybe ve Mervizi, Şa'bi'den rivayet ettikleri; şöyle demiştir:

Ensar Ölünün başında Bakara suresini okurlardı.»

Ebû Nuaym, Katâde (Radıyallahû AnhVdan rivayet göre, ettiğine göre o:

«Kim Allah'a karşı takvalı İse Allah ona bir çıkış kılar» mea*lindeki âyette geçen «çıkış»tan nıaksad dünya şüphelerinden, ölü*mün sıkıntısından ve kıyamet günündeki duraklardan kurtuluş de*mektir,» demiş.

Müslim Ebi Said'den rivayet ettiğine göre:

Resûlullah (SaUallâhû Aleyhi ve Sellem) : «Ölünüze 'Lâilahe illallah'ı telkin ediniz,» buyurdu.

îbn-i Hıbban, demiştir ki, ölüden kasıd ölüme yaklaş demektir.

Kişi de-Muâz bin Cebel (Radıyallahû anhl'dan rivayet edildiğine Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Kim ki son sözü Lâilahe illallah olsa o cennete girer.»

Beyhakî, Şuâb-ı İman'da îbn-i Abbâs (BadıyaÜahü anh) 'dan 'ri*vayet ettiğine göre:

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Seüem) şöyle buyurdu: «Çocuklarınıza ilk olarak Lâilahe illallah'ı telkin ediniz. Çünkü, ilksöz ü ve son sözü «Lâilahe illallah» olan kişi, bin sene yaşasa, hiç*bir günahtan sorguya tutulmaz.»

Beybakî demiş ki «Bu garip bir haberdir. Bunu ancak bu isnad-la yazdık.» -

Ebu'l-Kasım el-Kuşayri, E&nali'sinde, Ebu Hüreyre (Radıyallahû |anh) 'dan merfuan rivayet ettiğine göre :

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Vellem) şöyle buyurdu: «Hastalarınız ağır lastiği zaman onlara -Lâilahe illallah»ı söyle*meğe zorlamayın, onlara onu söylemelerini telkin edin. Çünkü hiç bir münafık bu kelime ile hayatına son vermiş değildir.»

Abdullah bin Ebi Evfa {Radıyallahû anh) 'dan rivayet edildiğine göre:

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) 'a bir adam geldi:

— Yâ ResûlaUah, biraz ilerde bir adam ölüme yaklaştı, ona «Lâilahe illallah» telkin ediliyor, (ama) o söyleyemiyor, dedi.

Bunun üzerine Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) buyur*du :

— Bu kelimeyi hayatında söylemiyor muydu?

— Evet, dediler. Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :

— Öyle ise, neden Ölümünde söyleyemiyor, deyip kalktı. Biz de onunla beraber kalktık. Adama gittik. Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :

— Ey genç «Lâilahe illallah» söyle, buyurdu. O:

— Söyleyemiyorum, dedi,

— Neden, buyurdu.

Dedi:

— Anama karşı geldiğimden. Buyurdu:

— Anan sağ mı?

— Evet, dedi.

Bunun üzerine Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :

— Anasını çağırın, buyurdu. Çağırdılar, geldi. Resûlullah (Sallalâhû Aleyhi ve Sellem) ona buyurdu

— Bu oğlun mu?

— Evet, dedi. Buyurdu:

— Buna şefaat etmediğin zaman biz bunu yüksek sıcaklıkta bir ateş içinde yaksak nasıl görürsün?

Kadın:

— Ona hakkımı helâl etsem ne olur, dedi. Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellenıî :

— Allah ve biz de şahidiz ki sen oğluna hakkını helâl ethn. Kadın:

— Evet, ben oğlumdan razıyım, dedi.

Bunun üzerine Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :

— Ey genç «Lailahe illallah» söyle, buyurdu.

Genç de:

— «Laiahe illallah,» dedi.

Bunun üzerine Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Selem)j:

— Benimle onu ateşten kurtaran Allah'a hamd olsun, diye bu*yurdu.

İbn-i Asakir, Abdurrahman el-Muharibi'den rivayet ettiğine gö*re, şöyle demiştir: . .

«Bir adama ölüm gelmiş, ona demişler ki, 'Lailahe illallah' söyle, demiş: 'söyleyemiyorum1, bir gurupla arkadaş idim, bana Ebu Bekir ve Ömer (Radıyallahû AnhümaVya sövmeyi teşvik ediyordular.

Ebû Yala ve Hâkim sahih bir sened ile Talha ve Ömer (Radıyal*lahû anhümaVdan rivayet ettiklerine göre, şöyle demişlerdir:

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve SellemJ'den işittik diyor t «Ben bir kelime biliyorum, kişi ölüm anında onu söylediği za-, man, ruhu cesedinden çıkarken ruhunda bir rahatlık görür. Kıya*met gününde o kelime ona bir nur olur. «İlla» lafzını söylediği za*man, Allah sıkıntısını giderir, rengini açar ve kendisi de «Laüahe illallah»in onu nasıl sevindirdiğini, selâmladığını görür.»

Ebu Hüreyre (Radıyallahû anlı)'dan rivayet edildiğine gör Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle diyordu:

«Melek'ül-mevt, ölümde olan bir adama gelmiş, bütün azasını açmış, onda bir hayır görememiş. Sonra çenesini açmış, bakmış, dili damağına yapışık olarak -Lailahe illallah» diyor. Bunun üzerine o, bu ihlas kelimesiyle onu af etmiş.»

Ebû Nuaym, Ferkad es-Senci'den rivayet ettiğine göre şöy e1 de*miştir :

«Kul ölüme yaklaştığı zaman, soldaki melek sağdaki meleğe ar*tık ondan in,der. Sağdaki melek der ki, inmiyorum. Umulur ki, «Lailahe illallah» der. Onu da yazarım.»

Taberanî, Evsat kitabında, Ebû Hüreyre ve Ebû Said el-Hudrl (Radıyallahû anhümâ) 'dan merfuan şöyle rivayet etmiştir:

«Kim ölüm anında, «Lailahe illallah,» Allahü ekber velâ havle velâ kuvvete illa billahi'1-aliyyi'l-azim, dese ebede kadar ateşin yak*masından mahfuz kalır.»

Hâkim Sa'd İbn-i Ebî Vakkas (Radıyallahû ahhVdan rivayet et*tiğine göre:

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) : «Size Allah'ın ism-i azamini öğreteyim mi? İşte O, Yûnusun duası: «Lailahe illa ente sübhâneke inni küntü mine'z-zâlimin»dir.

Herhangi bîr müslüman ölüm başladığında bunu kırk sefeıj| söy*lese, ve o hastalıkla Ölse ona bir şehid ücreti verilmiş olı|ür. Şayet kurtulsa mağfiret edilmiş olarak kurtulur,» buyurdu.

Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh) 'dan merfuan rivayet ec ildiğine göre:

Resûlullah CSallallâhû Aleyhi ve Sellem) ona:

«Yâ Ebâ Hüreyre, hak bir şeyi sana söyleyeyim mi? Kim ilk has*talıktan yattığında onu okusa Allah onu ateşten kurtarır. Ben «evet» dedim. O buyurdu \

«Allah birdir. Öldüren dirilten O'dur. O ezeli ve ebedidir. Her*kesin ve her tarafın Rabbidir. Paktır. Bütün hallere karşı yapılan bütün güzel hamdlar O'na mahsustur. Zat ve sıfatı mukaddes ve yücedirler. Kudreti her tarafı istilâ etmiştir» de ve şöyle duâ et i

«Yâ Rabbi! Eğer ruhumu almak için beni hasta etmişsen ru*humu, senden Cennet kazananlarm ruhları içine dahil et, onları ateş*ten kurtardığın gibi beni de ateşten kurtar.»

İşte şayet bu hastalıkta ölsen Allah'ın rızasına kavuşup ve cennetine gidersin, eğer günahların varsa da Allah onları afv îbn-i Asâkir, Ali bin Ebi Talip (Radıyallahû anhl'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:

Resûlullah CSallallâhû Aleyhi ve Sellem)'den işittim diyor:

şöyle

«Bâzı kelimeler ki kim Ölümünde onları söylese Cennete girer. Ö kelimeler şunlardır:

üç sefer., üç sefer..

«Bütün kâinat, elinde olan öldürüp dirilten, gücü her şeye ye*ten Allah her kusurdan münezzehtir.» bir sefer...•*•

Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh) 'den rivayet edildiğine göre, Re-sûlullah (Sallaîâhû Aleyhi ve Sellem) Allah'dan şöyle nakletmiştir:

«Mümin kulumu ruhunu aldığımda bana hamdetmesi benim yanımda bütün hayırlar kadar yüksektir.»

Beyhakî, Şuab-ı İman'da, îbn-i Abbas (Radıyaîlahû anh)'dan ri*vayet ettiğine göre;

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu s

«Müminin ruhu, vücudundan çıkarken Allah CAzze ve CelleJ'a hamdeder.»

Saîd bin Mansûr, kendi Sünen'inde, Mervizi, Müslim ve îbn-i Ebi Şeybe, Ümmü'l-Hasan'dan rivayet ettiklerine göre, şöyle demiştir:

«Ümmü Seleme (Radıyallahû anhâl'nm yanuıda îdim. Yanma bir insan geldi. Filân kişi ölüyor, dedi. Ümmü Seleme dedi: i( Çık, öleceğini gördüğün zaman ona;

«Selâmun alel Mürselin veT hamdü liUâhi Rabbilâlemin,» de.

Taberanî, Evsat kitabında, Ebi Bekrete'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:

ResûluIlaJı (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) Ebû Seleme'nin yanı*na girdi, sekeratta idi. Gözünü açtığı zaman Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) elini uzatıp gözünü kapattı. Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) onun gözünü kapattığı zaman, evdekiler bağırma*ya başladılar. Resûlullah (Sallalâhû Aleyhi ve Sellem) onları sus*turdu ve buyurdu:

«Ruh çıktığı zaman göz onu takip eder. Melekler ölünün yanı*na gelip evdekilerin dediklerine âmin derler.» Sonra Resûlullah (Sal*lallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle devam ettiî

«Yâ Rabbi! Ebû Seleme'yi hidâyete ermişlerin katma yükselt. Onun yerinde, zürriyetine sahip ol. Kıyamet gününde bizi ve onu mağfiret et...»

Hâkim, Şeddat bin Evs (Radıyallahû anh)fdaa rivayet ettiğine göre; Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur ı «Ölünün yanma geldiğiniz zaman gözünü yumunuz. Çünkü göz ruhu takip eder. Ve o zaman hayırlı şeyler söyleyin, çünkü melek*ler evdekilerin duasına âmin derler.»

Beyhakî, Şuâb-ı İman'da ve Ebû Nuayin, Hilye'de, Mücahid|den rivayet ettiklerine göre îbn-i Abbas ona şöyle demiştir:

«Abdestsiz hiç bir zaman yatma. Çünkü ruhlar, alındıkları! va*ziyette dirilirler.»

Taberanî, En.es (Radıyaüahû anh)'dan rivayet ettiğin© göre; Resûlullah CSallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

«Kim abdestli iken kendisine ölüm meleği gelse ona şeh âdet mer*tebesi verilir.»

Mervizi, Ebû Bekir bin Abdillah el-Müzeni'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:

«Bir Ölünün gözünü yumduğun zaman "Bismillahi, lala milleti Rasûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)" de.»

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 16 Mart 2022, 08:08   #987
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
HESAP GÜNÜ(Mahlûkat Arasında Verilecek Hüküm)




Mahlûkat Arasında Verilecek Hüküm


Sahabilerden Ebû Hureyre'den (R.A.) rivayet edildigine göre, Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyuruyor:

«Müflis, kimdir, bilir misiniz?» Biz «Aramizda müflis, parasi, pulu ve mali kalmamis kimsedir yâ Rasûlallah diye cevap verdik. Bunun üzerine Peygamber
(S.A.V)´imiz söyle buyurdu.

"Ümmetimin asil müflisi. Kiyamet Günü Allah (CC)'in huzuruna namaz, oruç ve zekât ile geldigi halde falana küfrettigi, filâna iftira ettigi, berikinin malini yedigi, ötekinin kanini döktügü, bir baskasini dövdügü ortaya çiktigi için yaptigi iyiliklerin bir kismi falan, öbür kismi filâna verilen ve borçlari karsilanmadan iyiligi bittigi takdirde hak sahiplerinin günahlari kendisine devredilerek böylelikle cehenneme atilan kimsedir."

Böyle bir hesaplasma gününde basina gelecekleri söyle bir düsün. Çünki riyadan ve seytanin öbür tuzaklarindan kurtulmus bir iyiligin pek yok. Buna ragmen uzun bir süre içinde seytan tuzaklarindan ve riyadan kurtanlabilmis bir iyiligin sahibi olursan onun basina da haksizlik ettigin kimseler üsüsür ve onu hemencecik elinden alirlar.

Kendini dogru yoldan ayirmayarak devamli olarak gündüz oruç tutsan ve geceleri de namaz kilsan bile hemen hemen her gün bütün iyi amellerini silip götürecek kadar dedikodu yaptigini görürsün. Yedigin haramin, harami helâl mi oldugu kesinlesmemis davranislarin ve ibadetlerdeki kusurlarin ne olacak? Boynuzsuz hayvandan hak alinarak boynuzluya verilecek olan ince hesap günü haksizliktan kurtulmayi nasil umabilirsin?

Sahabilerden Ebû Zerr (R.A.) der ki; «Bir gün Peygamber (S.A.V)'imiz boynuz boynuza dögüsen iki koç gözüne ilisti. Bana dönerek:

«Yâ Ebû Zerr, su koçlarin ne üzerine boynuzlastiklarini biliyor musun?» diye sordu. Ben O'na «hayir, bilmiyorum» diye cevap verdim. O bana dedi ki. «Fakat Allah (CC) bu kavganin sebebini biliyor ve Kiyamet Günü aralarinda hüküm verecektir.»

Ebû Hureyre (R.A.):

«Yeryüzünde kimildayan bütün canlilar ve ucan bütün kuslar sizin gibi birer ümmettirler.» (En'am Sûre-i Celilesi. 38) mealindeki âyet hakkinda söyle der:

"Hayvanlar ve kuslar da dahil olmak üzere bütün canlilar Kiyamet Günü yeniden diriltilerek biraraya toplanir ve boynuzsuz koyunun hakkini boynuzlu koyundan alacak derecedeki hassas ilâhî adalet bütün canlilara uygulanir. Bundan sonra Allah (CC) hayvanlara ve kuslara "simdi toprak olun" diye emir buyurur.

Iste o sirada önlerindeki azabi apacik gören kâfirler: «keske ben de toprak olaydim.» diyeceklerdir.

Behey zavalli, o gün al eline defterinin uzun yorgunluklar pahasina islemis oldugun iyilikler sayfasini bos görüp «nerede benin yapmis oldugum iyilikler» diye sorunca «onlar haksizlik ettiklerin kimselerin defterlerine nakledildi» , cevabini alinca ve bir ömür boyu nefsinin arzularina karsi direnerek kaçindigin günahlar ile amel defterinin kötülük sayfalarini dopdolu görüp:

«Yâ Rabb'i, bunlar benim hiç islemedigim kötülüklerdir» deyince.

«Bunlar dedi -(kodusunu yaptigin, küfrettigin, haklarinda kötülük kurdugun alis - veriste, komsulukta, karsilikli konusurken, tartisirken, ders çalisirken, ilmî arastirma yaparken veya baska her hangi bir ortak münasebet esnasinda aldattigin, hakkini yedigin kimselerin günahlaridir» diye cevap alinca halin ne olacak!

Ibni Mes'ûd'un (R.A.) rivayet ettigine göre PeyGamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

"Seytan, Islâm âleminde puta taptirmaktan ümidini kesmistir. Fakat daha hafif düsüklüklere düsmenizi yeterli görecektir ki, onlar da zulümlerdir. Buna göre elinizden geldigi kadar zulümden sakininiz."

Çünki kul. Kiyamet Günü dag kadar ibadet ile Allah (CC)'in huzuruna varir ve bu ibâdetlerin kendisini cehennemlik olmaktan kurtarmaya yeterli oldugunu, fakat orada biri cikagelerek «yâ Rabb'i, bu adam bana karsi faian haksizligi isledi» deyince Ailâh (CC) da : «O halde ondan su iyiligi sil» diye buyurur. Böyle böyle defteri silinerek sonunda hiç bir iyiligi kalmaz.

Bu durum suna benzer. Bir yolcu kafilesi düsünün, kiraç bir yerde konaklamislar, yanlarin da yakacek bir seyleri yok. Fakat yolcular dört bir yana dagilarak odun toplamislar ve çok geçmeden biraraya gelince ortaya bir yigin odun çikarak ates yakmislar. Iste günahlarin birikmesi de böyle olur.»

«Sen de onlar da öleceksiniz. Sonra hepiniz Kiyamet Günü aranizdaki davalar ile ilgili olarak durusmaya çikacaksiniz» (Zümer Sûre-i Celilesi. 30—31) , mealindeki âyetin indigi zaman sahâbilerden Zübeyr (R.A.):

«Yâ Rasûlellah, biribirimizi ilgilendiren günahlar yeniden dâva konusu mu edilecek?» diye sordu Peygamberimiz (S.A.S.) ona:

«tabii, her hakliya hakki geri verilmek üzere aranizdaki meseleler yeniden dâva konusu edilecek» diye cevap verdi. Bunun üzerine Zübeyr «vallahi, çok çetin is» dedi .

Sen de yanlis atilan bir tek adima bile göz yumulmayan, haksiz yere atilan bir tek tokata veya söylenen bir kelimelik söze bile müsamaha gösterilmeyerek mazlumun hakki zalimden alinan günün önemini iyi kavra.

Sahâbilerden Hz. Enes (R.A.) der ki, bir gün Peygamber (S.A.V)´imizin söyle dedigini duydum.

«Allah (CC) bütün insanlari çirilçiplak ve topraga bulasmis halde yeniden dirilterek Mahser'de toplar. Sonra hem yakindan va hem de uzaktan duyulan bir ses ile söyle seslenir:

«— Ben hem sultan hem de hâkimim! Cennetlik bir kimse, üzerinde cehennemlik birinin hakki varsa, bu hak cehennemlige verilmeden kendisi cennete giremez. Buna karsilik cehennemlik birinde cennetlik birinin hakki varsa, ben de bu hakki cehennemlikten alip cennetlige vermedikçe o cehenneme girmez. Bu haksizlik isterse bir tokat olsun.»

Biz Peygamberimize «nasil olur? Hani bizler çirilçiplak ve toztop-rak içinde, yani baska hiç bir seyimiz olmaksizin Mahser'e gidecegiz» diye sorduk.

Peygamber (S.A.V)´imiz bize «hak alis - verisi iyilikler ve kötüfükler ile olacak» diye cevap verdi.

Ey Allah (CC)'in kullari, baskalarinin mallarina el koyarak, irzlanna saldirarak, kalblerini kirarak ve onlarla kurdugunuz münasebetler sirasinda kötü huyluluk göstererek kullara haksizlik etmekten sakininiz. Çünkü sirf Allah (CC) ile kul arasinda kalan günahlarin afvedilmesi çabuk olur.

Üzerinde kul hakki bulunup yaptiklarina tevbe etmesine ragmen hak sahiplerinden helâllik almak imkâni bulamayanlar, haklarin sahiplerine verilecegi güne hazirlik olmak üzere iyi amel islemeyi artirmali, sirf Allah (CC)'in bilecegi. Allah (CC) ile kul arasinda kalan iyilikler islemeye eksiksiz bir ihlâs ile devam etmelidir. Böylelikle o kimsenin Allah (CC) 'in yakinligini kazanarak O'nun haksizliga ugrayanlarin isteklerini karsilamak üzere sevdigi kullar hesabina ayirdigi bagislardan pay almaya nail olmasi umulabilir.

Nitekim sahâbilerden Hz. Enes (R.A.) der ki: «Bir gün Peygdmber (S.A.V)´

imiz ile birlikte otururken bir ara azi disleri görünecek sekilde O'nun güldügünü gördük. Hz. Ömer (R A): «Ya Rasülallah, anam - babam sana feda olsun, neye güldün?» diye sordu. Peygamberimiz su cevabi verdi:

«— Ümmetimden iki kisi Allah (CC)'in huzurunda diz çöktü, biri «Yâ Rabb'i, bu kardesimden hakkimi al» dedi. Allah (CC)`da ötekine: «kardesinin hakkini kendisine ver» diye buyurdu. Verecekli adam «hiç bir iyi amelim kalmadi» dedi.

Bunun üzerine Allah (CC) alacakliya: «ne yapacaksin, arkadasinin sana verecek hiç bir iyi ameli kalmadi» diye buyurdu. Alacakli «o halde hakkim kadar günahimi üzerine alsin» dedi.

Böyîe derken Peygamber (S.A.V)'imiz yasli gözlerle «o gün öyle yaman bir gündür ki, her günahini sirtina yükleyecegi birini arar» diye buyurdu ve sözlerine söyle devam etti:

"Bu arada Allah (CC) alacakli tarafa: «kaldir basini da cennet bahçelerine bak» diye buyurdu. Adam basini kaldirarak «Yâ Rabb'i, altindan bir takim yüksek evler ile incilerle bezenmis sehirler görüyorum. Bunlar acaba hangi peygambere, veya hangi siddika yahut hangi sehide ayrildi» dedi.

Ulu Allah (CC): «Bu gördügün ev ve köskler bana bedelini ödeyenlere verilecek» diye buyurdu. Alacakli adam «Yâ Rabb'i, onlarin bedelini sana kim ödeyebilir» dedi. Allah (CC): «sen verebilirsin» diye buyurdu. Adam: «nedir o bedel» diye sordu.

Allah (CC): «Arkadasina hakkina bagislaman» diye buyurdu. Bunun üzerine alacakli adam: «yâ Rabb'i ona hakkimi bagisladim» dedi. Allah (CC)´da alacakliya «o halde onun elinden tut ve onu cennete götür» diye buyurdu.

Sonra Peygamber'imiz (S.A.S.) bize dönerek «Allah (CC)'dan korkun ve aranizda dogan anlasmazliklari barisçi yollardan halledin. Görüyorsunuz ki, Allah (CC) mü'minlerin arasini bulmaktadir» diye buyurdu.

Yukardaki hadis, helâlligi alinmamis hak sahipleri ile Allah'in arabuluculugu sayesinde hesaplasmanin ancak insanlar arasinda uzlastirici olmak ve benzeri gibi" ilâhî huylari benimsemek ile mümkün olabilecegine dair bir uyari mahiyetindedir.

Simdi kendi kendine düsün. Eger Kiyamet Günü, amel defterin haksizliklardan yana bos çikarsa veya Allah (CC)'in lütfuna mazhar olup afva ugrar da ebedi saadete erisin kesinlesirse muhakeme yerinde ne benzersiz bir sevinç ile ayrilirsin. Artik «Riza» elbisesini giymis, sonrasi bedbahttik olmayan bir saadete ve her en sona erme tehlikesi ile karsi karsiya olmayan bir rahata ulasmis olacaksin!

Iste o zaman sevincinden kalbin yuvasindan uçacak gibi atar. yüzün ayin on dördü gibi ak ve parlak bir görünüme bürünüverir.

O sirada her türlü yükü sirtindan indirmis olmanin rahatligi içinde diger canlilar arasinda basi dik olarak yürüyerek calim satmana, alninda parildayacak olan mutiuluk rüzgâri ile «hosnutluk» serinliginin tazeligini tasavvur et. Dünyanin basindan sonuna kadar gelmss ve gelecek olan butun canlilar sana ve haline bakar, güzellik ve saadetine imrenirler.

Melekler etrafinda dolasarak sehidler huzurunda «bu falan oglu filândir. Allah (CC) ondan razi oldu ve onu hosnut etti. O artik sonrasi bedbahtlik olmayan bir saadete kavustu» derler.

Bu mertebeyi dünyada iki yüzlülük, yaltakçilik, yapmaciklik ve süslenip püslenerek insanlarin kalbinde kazandigin itibardan daha üstün görmüyor musun?

Eger bu mertebenin daha yararli oldugunun farkinda isen, daha dogrusu ikisini birbiri ile mukayese etmenin bile yersiz oldugunu kabul ediyorsan Allah (CC) ile aranda olan münâsebetlerini katiksiz samimiyet ve iyi niyete dayandirarak o mertebeye ulasmaya çalis. Iyi bilesin ki, bu mertebeye ulasmanin baska çaresi asla yoktur.

Mâzâ Allah bir de öbür türlü olur da, amel defterinde sana önemsiz gelen, fakat Allah (CC) katinda agir kabul edilen bir günahinin varligi ortaya çikarsa ve bu günah yüzünden Allah (CC)'in gazabina ugrar da O sana' «ey kötü kul,
lanet sana, senin ibadetini kebut etmiyorum» derse bu azari duyar duymaz hemen yüzün kararir, Allah (CC)'in gazabina ugradigin için melekler de sana gazab ederek «bizim ve bütün canlilarin laneti üzerine olsun» derler.

O zaman zebaniler (azab melekleri) Allah (CC)'in gazabina ugradigindan dolayi sana karsi duyacaklari öfke ile üzerine yürürler, bütün kabalik, korkunçluk ve ürkütücü görüntüleri ile üstüne çullanirlar, alnindan yakalayarak herkesin gözü önünde seni yüzüstü sürüklemeye baslarlar, bütün kalabalik yüzünün kararmasina ve perisanligina seyirci olur.

Bu arada sen feryad: basarak: «Ah, ölsem, yok olsam da kurtulsam» dersin. Zebaniler senin bu feryadina «bugün bir defa ölüp yokolmayi degil, bir çok ölümü imdada cagir» diye cevap verirler.

Bu arada melekler senin için «bu odam falan oglu filândir. Allah (CC) bunun rezilliklerini ve çirkin islerini ortaya dökerek kirli isleri yüzünden ona lanet etti. Artik o sonrasi saadet olmayan bir bedbahtliga ebediyyen mahkûm olmustun deyip herkesin duyacagi bir sekilde seslenirler.

Bu aci âkibet, dünyada insanlardan gizli olarak yahut baskalarinin gözüne girmek için veya onlar, kullar nazarinda itibarini yitirmekten çekindiginden dolayi isledigin bir günah yüzünden basina gelmis olabilir. Dünyanin geçici ve Âhirettekine çok daha az olan kalabaligi karsisinda utanç verici bir duruma düsmekten çekinip Âhiretin korkunç kalabaligi huzurunda rezil olmaktan korkmaman ne büyük cehalet!

Üstelik isin sonunda Allah (CC)'in gazabina maruz kalmak, aci bir azaba çarpilarak zebanilerin elinde cehennemi boylamak da var. Iste Ahirette karsilasacagin durumlar bunlar, fakat sen tehlikenin farkinda bile degilsin!

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 16 Mart 2022, 08:10   #988
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
GERÇEK SAADET ALLAH IN HÜKÜMLERİ İLE YAŞAMAKTADIR




ŞERİATA UYMAK SAADET YOLUDUR

Allahü Teâlâ'yı tanımayı anlatmak uzundur. Bu kitaba sığmaz. Bu tanımanın tamamını aramaya teşvik ve tenbih için bu kadarı yetişir. Saadetin tamamı, bu marifetten insanın alabildiği kadar almasıdır. İnsanın saadeti, Allahü Teâlâ'yı tanımakta ve ona kulluk ve ibadet eylemektedir.

Marifetin, yâni Allahü Teâlâ'yı tanımanın, saadet-i ebedi olmasının sebebi daha önce anlatıldı. Kulluk ve ibadet etmenin insanın saadetine sebep olması şöyledir: İnsan ölünce, Allahü Teâlâ ile olacaktır. «Dönüş O'na doğrudur»

. Bir kimse, bir kimse ile devamlı kalacaksa, onun rahat ve saadeti o kimseyi sevmesindedir. Onu ne kadar çok severse, o kadar mes'ûd olur. Zira sevdiğini görmesiyle lezzet ve rahatı artar.

Marifet ve çok zikir olmaksızın Allah sevgisi kalbde galib olmaz. Herkes sevdiğini çok zikir eder, çok anar. Onu ne kadar çok zikrederse o kadar çok sever. Bunun için Davud aleyhisselâma vahiy geldi: «Senin çâren Benim, esâs işin Benimledir. Bir ân Benim zikrimden gafil olma.»

Zikrin kalbi istilâsı, ibadete devamla olur. ibadet zevkini o zaman bulur. İşte bu zaman arzu ve şehvet bağları kalbden kopar. Arzu bağlarının kalbden kopması, mâsiyetten, günahtan el çekmekle olur. O hâlde günahlardan sakınmak, kalbin rahatlığına sebep olur.

Saadetin tohumu da budur. Buna «felah [kurtuluş] denir. Hususan Allahü Teâlâ buyurur: «Muhakkak ki, kendini temizleyen ve Rabbinin ismini anan kurtuldu» .

Bütün ameller ibadet olmaya lâyık değildir. Bazıları lâyık, bazıları değildir. Bütün isteklerden el çekmek de mümkün değildir. Zaten bütün arzu ve isteklerden el çekmek doğru da değil. Zira yemek yemezse ölür, cima' etmezse [cinsi münasebette bulunmazsa] nesli kesilir.

O hâlde bazı arzuları bulundurmamak, bazılarını yapmak lâzım olup, birini diğerinden ayıracak sınırı da bilmek lâzımdır. Bu sınır, iki şıktan biridir:

Ya insan aklı, isteği ve gayreti tarafını tutar ve kendi görüşünü tercih eder, yahut da bir başkasına uyar. İhtiyar [kendi seçimi] ve gayreti ile iş yapması mümkün olmaz. Çünkü, onda galib olan arzular daima doğru yolu ona gizler, istediği şeyi doğru imiş gibi ona gösterir.

O hâlde tercih dizgininin onun elinde değil, bir başkasının elinde olması icabeder. Herkes, halkın en doğru görüşlüsü olmaya lâyık değildir. Görüşleri en doğru olanlar, peygamberlerdir (salâvatullahi aleyhim ecmâin).

Demek ki, şeriata uymak, hudut ve ahkâmını gözetmek, saadet yolunun anahtarıdır. Ve kulluk da.bu demektir. Kendi tasarrufuyla, şeriatın hududunu aşan helak olur. Bunun için Allahü Teâlâ buyurdu: «Her kim Allahü Teâlâ'nın gösterdiği ölçü ve hududu aşarsa kendine zulmetmiş olur»

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 16 Mart 2022, 20:16   #989
Çevrimdışı
~ Lafazan.Net ~
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: HESAP GÜNÜ(Mahlûkat Arasında Verilecek Hüküm)




PayLaşım için tşkLer...

__________________
Edeptir AŞK Sevdirenin Hürmetine...

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 16 Mart 2022, 20:17   #990
Çevrimdışı
~ Lafazan.Net ~
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: İBRETLİK HADİSELER -YAŞANMIŞ HİKAYELER




PayLaşım için tşkLer...

__________________
Edeptir AŞK Sevdirenin Hürmetine...

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
40 yil, a.s, abdest, açlık ve tokluk zarar ve faydaları, adalet - hikaye, aff, ahde vefa- dini hikayeler, ahde vefa-insanlık-, ahir zaman, ahireti tanımak, ahlaki çöküntü, aksırma, akıl, akıllı sözler- nükteler, aldulhamid han, alemler, allah a itaat, allah a yakın olmak, allah buyuruyor ki, allah c.c ve peygamber sav i sevmek, allah cc buyuruyor ki, allah cc diyor ki, allah diyor, allah diyor ki, allah diyorki, allah dostları, allah korkusu, allah nizami-şeriat, allah sevgisi, allah tan umut kesmek, allah ı bilmek, allah ı düşünmek, allah ı tanımak, allah ın tanımak, allah ın tecellisi, amel ve niyet, ankara savaşı-maneviyat erleri- tarih, anne baba hakkı, anne hakkı-baba hakkı, anne-baba- hürmet, ateş, ayet, ayet hadis dua, ayet-hadis -dua, ayet-hadis-dua, ayetler, azap, aşk masalı, baba hakk dini hikayeler, baba hakkı, bağışlama, bayram duası, beden, bela ve musibetler, berat gecesi, bilgi, bilmediklerimiz, bir dil bir millet, büyü, büyüklerden öğütler, cami adabı, çanakkale hatıraları, çanakkale şehitleri, cehennem, cehennem ehli, cennet, cennet cennet çarşıları, cennet nimetleri, cennetin anahtarı, cennette gece -gündüz, cerh ve tadil, ceza.többe, cihad, cihad- şehidlik, cuma sohbetleri, cömertlik, dejavu, din büyükleri, din düşmanlığı, din tarihi, dini hikaye, dini hikayeler, dini kıssa, dini nikah, dini şiir, dirayet, doğal ilaçlar, doğru beslenme, doğru yemekler, doĞruluk, dostluk mesajları, dua, dua adabı, dua da yöntem, dünya hırsından vazgeçmek, dünya nın varoluş sebebi, dünyâ sevgisi, dünya sevgisinden uzak durmak, dünya sevgisinin zararı, dünya ve ahiret, dünyayı tanımak, ebedi ateş, ebu bekr sıddık, ecellerin tayini-şaban ayı, edep, edep - saygı, edep-dini hikayeler, edep-haya, ehli sünnet itikadi, emir sultan hazretleri, erkekte örtünme, evlat yetiştirme, evlilik, evlilik-iyi eş, evliya, evliya hayatlarından, evliya ikliminden, evliya öğütleri, evliyalar dan öğütler, evliyalardan nasihatler, eş-hitap-muhabbet, fakirin hakkı, fatiha suresi .french, fazla konuşmanın zararları, feraset, fitne, fıkra, fısk-nifak-allah ı unutmak, fıtrat -yaratılış - insan hakikati, gam, gerçek hikayeler, gerçek hikayeler -ilginç olaylar, gerçek olaylar, gerçek olaylarçanakkler, gizli duygular, gizli şirk, günah- dilin afetleri, günahlardan sakınmak, günün duası, günün sözü, gıybet-hadis, güzel ahlak, güzel ahlak- hayırlı işler, güzel söz, güzel söz-nükte, güzel söz. hz. ali k.a.v, güzel sözler, hadis, hain, halife ler, haramı terk, hastalık günahlara kefarettir, haya, haya -edep, hayat bilgileri, hayat dersleri, hayır -alamet, hayır ve şer, hayırlı işler, hazır cevap, hazır cevap nükteler, hazır cevap sözler, hazır cevap-güzel söz, hazır cevap-nükte, hazır cevaplar, hazır cevaplar - nükteler, hazırcevap, helal haram, hesap, hesap- nizam, hikaye, hikaye -cihad, hikaye-karacoğlan ve elif, hikayeler, hizmet etmek, hırs- edep, hz. muhammed mustada sav mucizeleri, hz. muhammed sav mucize ler, hz. zülkarneyn (a.s), hz. ömer r.a, ibadet, ibadetler, ibretlik hadiseler, ibretlik hikayeler, ibretlik olaylar, ibretlk olaylar, icmek, iflas, ihanet, ihlas, ilahi aşk, ilginç olaylar, imam azam - akıllı sözler, imam azam r.a, iman, iman - sınav, iman hakikati, iman ve amel, iman-amel, imtihan, insan - hakikat, insan - melek- iyilik, insan hakikati-kendini tanımak, insan ilişkileri - edep, insanın bedene ihtiyacı, insanın hakkati, iptila-bağımlkılık-düşkünlük, irşad, isa, islam bekçileri, islam moda ayrımı, islamda gerçek dost, islami yaşam, islamn büyüklerinden öğütler, islamın geldiği nokta, itaaat, itaat - iman, iyilik, iyilik etmek, iyilik ve kötülük, iyilik-halis niyet, kabir hayatı, kabir ve sonrası, kabul olunan dua, kader, kadın erkek ilişkileri, kadın gaziler, kadın hakları, kadın hakları- boşanma- nikah, kadın sahabeler -hz. esma r.a, kadınlar - islamda kadın, kadının değeri-annelik, kahve, kainat - yaratılış, kainatın yaratılışı - big bang, kalbi tanımak, kalbin enteresan hallleri, kalbin halleri, kalbin halleri(zekat ve cimrilik), kalbin halleri-kibir, kalbin halleri-sabır-hastalık, kalbin halleri-zekat, kalbin halleri-zina, kalbin hallleri, kalbin ince halleri, kalbin ince işleri, kalbin incelikleri, kalp, kalp haller- emanet, kalp halleri, kalp halleri-anne baba hakkı, kalp halleri-aşırı ihtiras, kalp oyunu, kalp ve ilim, kalp ve ince meseleler, kalp-gıybet, kamil iman, kanaat, kaza namazları hakkında hüküm, kazanc, kendini bilmek, kendini tanımak, kendini tanımak - acziyet, kendini tanımak - ilim, kendini tanımak -allah ı bilmek, kendini tanımak -kalp alemi, kendini tanımak nefsini blmek, korku ve ümit, kul hakkı- mahşer yeri hesap günü, kuran, kuran hakkında, kutlama, küfre yaklaştıran fakirlik, küfür, kısa hikaye, kıssadan hisse, kıstas, kıstaslar, kıyamet ve alametleri, kıyamet-ahiret, kıyamet-isa a.s ın nuzülü, lafazan yayın, lafazan.fm, love, mağfiret, mahşer ve hesap, mahşer-mizan, malın temizlenmesi, maneviyat, mardin, mehdi a.s, merhamet, mermahet, mezhepler, miraç gecesi-miraç kandili, misafir ağırlama, misafire ikram, mizah, mizan, murakabe, mücadele etmek, mümin-kabir hayatı, münacaat- dua, müracaat, mürid mürşid ilişkisi, müslümanların kötü hali, namaz, namaz - huşu - hudu, nasihat, nasihat- evlilik, nasihatler, nazar duası, nebi . istihaze, nefis muhasebeleri-imam gazali, nefis terbiyesi, nefis ve halleri, nefs, nefs - şeytan, nefs in sıfatları, nefs terbiyesi, nefs ve halleri, nefsini tanımak-kendini bilmek, nezaket, niyet, nükteler, nükteli sözler, okuryazarblog, olayların dili, oyun ve dans hakkında, paylaşmak, peygamber ahlakı, peygamber sevgisi, pişmanlık, rahman-rahim-bağışlama, reca, recep ayı faziletleri, recep ayı zikirleri, regaip gecesi, regaip gecesi ibadetleri, résimléri, riyazet-şehvet, ruh, rüya, rüya . rüya tabirleri, rüya tabiri, rüya tabirleri, rüya tabirleri -rüyada balık görmek, rüya tabirleri _ elbise giymek, rüya tabirleri- ay görmek, rüya tabirleri- rüyada nar görmek, rüya tabirleri-doğum, rüya tabirleri-kabir, rüya tabirleri-rüyada karpuz kavun, rüya tabirleri-rüyada su içmek, rüyada uçmak, rüyalar, rıza, rızık, sağlık, sağlıkl beslenme, sakınmak, salavat, saliha kadın- evlilik, samimiyet, sevgi pıtırcığı, sevgi-kalp halleri, sigara . sağlık. tiryaki, slow, song, sosyal arkadaşlıklar, suc, sıhhat, söz, söz - şeref, sözler, tabir, takva, tam bağlılık, tasadduk-allah yolunda infak-ahirete yatırım, tatlı, tatlı tarifi, tatlı tarifleri, taviz, tesadÜf, teslimiyet-itaat, tevbe, tövbe, ulubatlı hasan, umut, utanc, vaktin ihyası, vatan hizmeti, vazife, veciz sözler, vefa, vefa duygusu, veli, yahudi mezalimi, yahudiler-tevrat, yaratma - ve tabiatın gücü, yaratılış hakikati, yazılan tarih, yaŞam, yaşlıya hürmet, üç aylar - recep ayı, yeme adabı, yemek, yemek tarifi, yemek tarifleri, Ümit, ümmet-i dâvet, üstün ameller, zekat, Öğüt, Öğütler, öğütler-önemli bilgiler, ölüm, ölüm e hazırlanmak, ölüm gerçeği, ölüm hakikati, ölüm ve ötesi, ölüm- hesap günü, ölüm- mahşer, ölümü istemek, öpütler, Örtünme, şahadet, şehit.maneviyat erleri, Şehvet, şetyanın hileleri, şeytan ın hileleri, şeytanın hileleri, şifa, Şiir, şiir - necip fazıl kısakürek, şiir -necip fazıl kısakürek, şiir(feridüddin-i attar), şiir- necip fazıl kısakürek, şiir- necipfazıl kısakürek, şiir- suamanın faydaları, şiir-islam büyükleri-nabi, şiir-necip fazıl kısakürek


Konuyu Toplam 41 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 41 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Fotoğraf paylaşımları hk. M Duyuru Arşivi 1 21 Ağustos 2019 13:03
Günün Müzik Paylaşımları AsiRuh Albüm Tanıtımları 0 02 Mart 2018 12:12
Günün Müzik Paylaşımları AsiRuh Albüm Tanıtımları 0 23 Şubat 2018 10:56