24 Şubat 2022, 09:31 | #631 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Gerçek Müslümanlık Elden Gitti, Yerini Büyük Ölçüde Sosyolojik Müslümanlık Aldı. Gerçek Müslümanlık Elden Gitti, Yerini Büyük Ölçüde Sosyolojik Müslümanlık Aldı. – Manzara-i Umumiye Gerçek İslam medreseleri ve gerçek tasavvuf tekkeleri kapatıldıktan sonra halkın büyük kısmı başı boş kaldı cahillik yaygın ve yoğun hale geldi. Medreselerin ve tekkelerin yerine başka kurumlar getirilemezdi, nitekim getirilemedi. Medresesiz Diyanet ne yapabilirdi ki… İmam-Hatip okulları ve İlahiyat fakülteleri boşluğu dolduramadı. Gerçek Müslümanlık elden gitti, yerini büyük ölçüde sosyolojik Müslümanlık aldı. Küfrün asıl amacı İslam’ı bitirmek kökünden kazımak idi. Bunu yapamayınca dini tahrife yeltendiler, nice reformlar yaptılar. Gayeleri Fırka-i Nâciye Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlığını kaldırıp; yerine Şeriatsız, fıkıhsız, müeyyidesiz light ve ılımlı bir İslam getirmekti. Tağutî güçler musalli (beş vakit namaz kılan) Müslüman istemiyordu, musallâ (ölünce tabutu camie getirilen) Müslüman istiyordu. Bunda başarılı oldular, namaz kılanların oranı yüzde ona, belki daha altına düştü. 12 Eylül darbecisi Atatürk’e tapan Kenan Paşanın okullara koydurttuğu mecburî din dersleri tam bir aldatmaca idi. Diyanet’in, az buçuk hizmet eden bir Cep İlmihali vardı. Onu da, AB standartlarına uymadığı bahanesiyle yayından kaldırdılar. Müslümanları, birbirinden kopuk bin parçaya ayırdılar. Ümmet birliğini berhava ettiler. Mü’minleri birbirine düşman ettiler. Bazı tarikatların, cemaatlerin, sivil toplum kuruluşlarının içine casus, ajan, provokatör, manipülatör doldurdular. İşlerine gelmeyen âlim ve muhlis Ehl-i Sünnet hocalarını camilerde sabah namazlarında şehit ettirdiler. İslam’ı temellerinden yıkmak için onlarca çeşit İslamcılık fırkası türettiler. Herkes eline bir Kur’an tercümesi alsın, dinini kendi kendine öğrensin, kendi heva ve re’yi ile yorum yapsın dediler ve korkunç bir anarşi ve kaos meydana getirdiler. Elifi görse mertek sanacak nice echel müctehid kesildi. Din konusunda söz ayağa düştü. Ciddî dinî konular magazinleştirildi. Nice din sömürücüsü alçak ve rezil peydahlandı. Din ticaretiyle muazzam servetler elde edildi. Bazı sapık cemaatler yıllarca teşvik edildi, dine tamamen aykırı görüşler revaç buldu. Din hizmetleri bahanesiyle Müslümanlardan, yekûn olarak yüz milyarlarca dolar toplandı, bu paraların büyük kısmı ziyan edildi. Cahil halk arasında hoparlör, cami kalorifer ve kliması, cami halısı, cami tuvaleti fetişizmi geliştirildi. Cami imamlığı, parayla namaz kıldırma memurluğu haline getirildi. (İhlâslı, âlim, fakih, icazetli gerçek imamları tenzih ederim.) Dinî bir kuruluşa on binlerce feminist tayin edildi. Kemalist ilahiyatçılar, ilahî İslam dinî ile, M. Kemal’in ölümünden sonra Dönmeler tarafından fabrike edilmiş Kemalizm ideolojisini bağdaştırmak için bin türlü hokkabazlık yaptı. Birileri, Kur’an’ın üç yüz küsur kesin ayeti tarihseldir, bugün geçerli değildir diyen zındığı İmam ilan etti. Allah gerçek bir Janus’tur diyerek, noksan sıfatlardan münezzeh Cenab-ı Hakkı iki çehreli bir Roma putuna benzeten zındığı büyük mücahit ilan ettiler ve kitaplarını Diyanet kitapevlerinde sattılar. Camilere başı örtülü kadın ajanlar soktular, eşitlik istiyoruz, namazda erkeklerle birlikte ön safta birlikte ibadet edeceğiz diye ciyak ciyak bağırttılar. Kimisi Sünneti bütünüyle inkâr etti, kimisi nice sahih hadisi inkâr etti. Buharî ve Müslim’de bile mevzu hadis vardır diyecek kadar cür’et ve cesaret sahibi oldular. Camilerde kadınlara ait bölümlerin kafeslerini kırdılar, perdelerini kaldırttılar. Müslümanları aldatan, İranlı olduğu halde Afgan, Şiî olduğu halde Sünnî görünen taqiyyeci bulaşık şaibeli Farmasonu İmam edindiler. Bütün bu habasetler ve suikastlar neticesinde Müslümanların büyük kısmı eğitimsiz, nasihatsiz, cahil kaldı. Osmanlının ilk okullarda okutup bellettiği ilmihal kültürü elden gitti. Dinin içi boşaldı. Tasavvufun içi boşaldı. İrtidat yaygın hale geldi. Birtakım azgın kadınlar meydanlarda, “Canımızın istediği gibi sevişiriz, cenabet gezeriz” diye mitingler yürüyüşler yaptılar, bir elleri yağda bir elleri balda olan sahte dindarların kılı bile kıpırdamadı. Önce Şeriat elinden gitti, sonra din, şimdi iman elden gidiyor, birtakım münafıkların umurunda mı? Diyanet turistik ajans gibi hac ve umre seyahati tertipliyor, ticaret yapıyor, büyük paralar kazanıyor. O biçim mankenler, çapkın futbolcular âlâyişli ihtişamlı umreler yapıyor. Kâbe’ye yukarıdan bakıyor. Dinin içi boşaltılıyor ama din ticareti, din sömürüsü gırla gidiyor. Kitapla, Sünnetle, Şeriatla kötü görülmüş, zemmedilmiş bütün günahlar, azgınlıklar, beyinsizlikler, fısk ve fücurlar, isyanlar tuğyanlar ülkeyi ve toplum sarmış vaziyette. Sahte dindarlar keyiflerine bakıyor. Sözü fazla uzatmayayım, bir dostumun yıllarca önce gördüğü bir rüyayı anlatayım: Fatih Sultan Mehmed’i görmüş. Ordusu ile İstanbul’u kuşatmış, topların namluları şehre doğru… Topçulara ateş emri vermeye hazırlanıyor. Dostum, aman Sultanım ne yapıyorsunuz, İstanbul Müslümanların elinde deyince Cennetmekân şu cevabı vermiş: Müslümanların elinde mi, şehrin şu haline baksana… |
|
24 Şubat 2022, 09:39 | #632 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Hergün Böcek Yediğinizin Farkında mısınız ? Hergün Böcek Yediğinizin Farkında mısınız ? Hemen herkesin sofrasında vişne reçeli bulunmuştur. Çilekli pasta, kola, gazoz, vişne suyu, dondurma, kırmızı renkli sakızlar, çikolatalar, vesaire… Bunlar, hemen her gün tükettiğimiz gıdalar… Bu ürünlerin çoğunun; hiç bilmediğimiz ortak bir özelliği var: Böcek kanından üretilen bir katkı maddesi içermeleri. Karmin; Cochineal adlı böceğin kanı da dahil tüm vücudundan elde edilen bir katkı maddesi. Bazı ilahiyatçıların domuz eti kadar haram olduğunu belirttiği bir katkı maddesi. ETİKETİNDE “E120” YAZIYORSA BÖCEK YİYECEĞİNİZİ BİLİN Karminik Asit adlı katkı maddesi, kaktüsleri mesken edinmiş bir böcek türünden elde ediliyor. Karmin böceği, kaktüs bitkisine kene gibi yapışarak hayatını sürdürür. Meksika’da bu iş için özel Karmin tarlaları kurulmakta, böcek ve larvaları üreticilerce toplanarak gıdalarımıza katılmak üzere toplanmakta… Karmin böceğinin vücut ve yumurtalarından elde edilen ‘Karminik asit’in, Avrupa Birliği EC kod sistemindeki karşılığı E120. Gıda endüstrisinin kırmızı renklendirici olarak kullandığı bu böceğin kanı, bedeni ve larvaları saf renklendirici (E120i) ve ham ekstrakt (E120ii) şeklinde pazarlanmakta. BİR KİLO KARMİN İÇİN 160 BİN BÖCEK Karminik Asit’in üretimi sırasında, böcekler, kurutulduktan sonra iki şekilde öldürülüyor; sıcak suya daldırılarak yahut buhara maruz bırakılarak. Üretimdeki metot farklılıkları veya böceğin farklı türleri, kırmızı, mor ve pembe renk tonlarının oluşmasına neden oluyor. Bir kilo boya elde etmek için, 150-160 bin böcek gerekiyor. ÇOCUĞUNUZA BÖCEK YEDİRİR MİSİNİZ? Karminik asit yapımında kullanılan böcek: Koşineal Karminik Asit adlı katkı maddesi; gıda, ilaç, tekstil ve boya sanayi gibi birçok endüstride kullanılmakta. Dondurma, sakız, süt ürünleri, pasta ve kekler, şekerler, jelâtinli tatlılar, çikolatalar, soslar, salam ve sosisler, reçel ve marmelatlar, kola ve gazozlar, vişne suyu gibi çok sayıda yiyecek ve içeceğin yanı sıra; evlerimizin duvar boyalarında ve halısında, üzerimizdeki yahut bir cilt bakım ürünlerinde, ruj, pudra ve allıklarda, merhemler ve kozmetik ürünleri ile deterjanlarda da karşımıza çıkabilmekte. HİPERAKTİVİTE, ASTIM, EGZAMA, UYKUSUZLUĞA YOL AÇIYOR Alanında oldukça sabıkalı olan Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi FDA, hemen her türlü katkı maddesini güvenli bulduğu gibi Karmin’i de güvenli bulmakta. AB örgütü olan EFSA ise Karmin’e karşı alerjik reaksiyonlarda artış olduğunu duyurdu. İngiliz Gıda Standartları Ajansı FSA (Foods Standard Agency); astım ve alerjik reaksiyonlara neden olduğunu, bazı insanlarda da alerjik reaksiyonların en şiddetlisi olan ‘anafilaktik şok’a yol açtığını rapor ediyor. Michigan Üniversitesi’nden Dr. Baldwin başkanlığındaki bir heyet, Karmin’in anafilaksi olarak bilinen ciddi bir alerjik reaksiyona neden olabileceğini ispatladı. CSPI bu reaksiyon tedavisinin hastanede yatarak yapılması gerektiğini söylüyor. Corinne Geuget, Additifs Alimentaires adlı eserinde, Karmin’in neden olduğu riskleri şu şekilde sıralıyor: “Hiperaktivite, astım, egzama ve uykusuzluğa neden olduğu kanıtlanmıştır. Karsinojenik (yani kanser gelişmesine yol açma) ve mutajenik (mutasyona neden olma veyahut da insan bedeninde biyolojik değişim)e neden olabilir. Üreme sistemi ve metabolizma üzerindeki uzun vadeli yan etkileri konusunda henüz bir araştırma yapılmamıştır.” Yaygın sonuç ise; özellikle çocuklar başta olmak üzere bazı kişilerde hiperaktivite artışına neden oluyor. Birçok batılı kaynak; Müslümanlar, Museviler ve vejetaryenlerin sakınmalarını önerirken, bizdeki bazı ilahiyatçılarda birbirlerinden farklı düşünüyor. Karmin alternatifi var mı? Böcekten elde edilen renk pingmentinin en iyi ve en sağlıklı alternatifi; üzüm kabuğu. (kemalozer.com/ Bugün Kaç Böcek Yediniz?) KURAN’A GÖRE HARAM Karmin’in dinen caiz olup olmadığı din adamları tarafından tartışılan bir konu. Mâide Suresi 3.ayette Cenab-ı Hak açık ve net bir şekilde, “Kan yemek Müslümanlara haram kılınmıştır” buyuruyor. Lakin bazı din adamları, Karmin içeren maddelerin haram olmadığını söylüyor. Bu tezi savunanlar, üretim esnasında, böceğin kanının kullanılmadığı yahut kurutulma gibi işlemlerle kanın bazı mezheplere göre haram olma özelliğini yitirdiği’ görüşünü gerekçe olarak gösteriyorlar. Mesela, Prof. Dr. Faruk Beşer, birçok üründe renklendirici ve tatlandırıcı olarak kullanılan Karmin maddesinin, İslam’a göre doğrudan doğruya haram denilemeyeceğini belirtip; “Hanefi kurallarına göre ‘mekruh’ yani hoş olmayan, olmaması gereken. Yani kullanmak sakıncalıdır” diyor. BİRÇOK BATILI KAYNAKTA KARMİN’İN KAN İÇERDİĞİ YAZIYOR COCHINEAL_Dehydrated_COCHINILLA Lakin bu konuda araştırma yapan mütehassıslar, böcekten katkı maddesine dönüşüm süresinde, Koşineal ismiyle de adlandırılan böceğin kanının kullanılmamasının imkânsız olduğunu belirtiriyor. Bu hususta uzun süren bir araştırma yapan ve “Yediklerimizin İçinde Ne Var?” adlı kitabında Karminik asit konusuna yer veren Gıda Hareketi Başkanı Kemal Özer, Konu ile ilgili bir makalesinde: “Bilgilerimi tazelemek için yaptığım literatür taramasında, birçok batılı kaynağın, bu böceğin (böcekten elde edilen maddenin) kan içerdiğini özellikle belirttiğini bir kez daha gördüm.” Diyor. Din âlimi Rıfat Oral Hoca ise, ‘böcek yemek; Maliki mezhebine göre caiz, fakat Hanefi, Şafii ve Hambeli mezheplerine göre ise caiz değil’ diyor. Böcek kan içeriyor ve sağlık açısından sakıncalı ise helâl denilemeyeceğini de sözlerine ekliyor. İlmi Araştırmalar Merkezi (İLAM) Görevlisi Dr. Ahmet Hamdi Yıldırım’a, “Hayvan kanının aktarıldığı gıda helal midir haram mı?” diye sorduk. İşte yanıtı: Kemal Özer İslam ve İhsan İçin Anlattı KARMİN İLE DOMUZ YEMEK ARASINDA FARK VAR MI? Gıda Güvenliği Hareketi Derneği Başkanı Kemal Özer’e sorduk; Karmin böceğinin kanından yapılan “Karminik asit” adlı gıda katkı maddesi, bugün, dondurmadan sakıza, süt ürünlerinden salam ve sosise kadar birçok yerde kullanılıyor ve bolca tüketiliyor. Kur’an’da, domuz eti yemenin haram oluşu kadar kan tüketmek de haram kılınmıştır. Bu minvalde domuz eti yemek ile ‘karminik asit’ kullanılan ürünleri tüketmek arasında bir fark var mı? Bu husustaki yorumlarınız nelerdir? Bu durumda Karmin maddesi elde edilirken, böceğin kanı olup olmadığı önemli. Bu böceği yemenin caiz olup olmadığı sorularına cevap üretmek gerekir. Ben fıkıhçı değilim ve bu hususta sorununda doğru muhatabı değilim. Ancak bu madde, bir minik canlının kanı da dâhil tüm bedeninden elde ediliyor. TABAĞINIZA BÖCEK KOYSALARDI YER MİYDİNİZ? Şimdi insanlar kendine şu soruyu sormalılar; “Bu böcek tabağıma konulsaydı yer miydim?” Cevapları evet ise soruyu bu konuda bilgili bir âlime sorsunlar. “Hayır yemem” diyorlar ve cevaplarında da samimi iseler bu böcekten elde edilmiş tozu da yememeleri gerekir. GİMDES KARMİNLİ GIDALARA HELAL SERTİFİKASI VERMİYOR Helal gıda sertifikası veren kurumlardan biri olan GİMDES, resmi web sitesinde şu açıklamayı yapıyor; “Gimdes’in Gıdalarda İzin Vermediği Üç Katkı Maddesi Sucuk, salam, sosis gibi et ürünlerinde; patates, mısır cipsi, hazır çorba, bulyon gibi ürünlerde kullanılan; Sodyum Nitrit ve Nitrat, Monosodyum Glutamat (MSG) ve Karmin Katkı Maddeleri” YILDA EN AZ 500 GR. BÖCEK YEDİRİYORLAR BİZE Hollanda’da Wageningen Üniversitesi’nden Entomoloji Profesörü Marcel Dicke, geçen yıl yaptığı açıklamasında işlenmiş gıda tüketen herkesin bir miktar böcek yediğini de anlatıyor: “Dünyanın herhangi bir yerinde işlenmiş besin maddesi tüketenler zaten böcek yemiş oluyorlar. Bunun miktarı da yılda yaklaşık 500 gram. Domates sosu, fıstık ezmesi ya da ekmek gibi işlenmiş tüm gıdalarda böcek vardır” KARMİN’İN TARİHİ Karmin, zaten daha önce, Orta ve Kuzey Amerika’daki Aztek ve Maya aşiretleri tarafından boya maddesi olarak kullanılıyordu. Karmin, altın ile kıyaslanabilecek kadar değerli bir ticari maldı. Şehirler Koşineal çantalarını Tenochtitlán’ın başkentine gönderirler ve böylece imparatorluğun yıllık gelirine katkıda bulunurlardı. Orta Amerika’nın İspanyol fatihleri, boyanın değerli olduğunu görünce, Avrupa’da o zaman kullanılan boyalardan daha iyi boya maddesi üretmeye başladılar. KARDİNALLERİN ELBİSELERİ KARMİN İLE BOYANDI Üretilen bu boya Avrupa’da daha çok popüler oldu ve genel olarak kozmetik, tekstil ve az miktarda gıdalarda kullanılmaya başlandı. Romalı Katolik Kardinallerin elbiseleri Karmin ile boyandı. Aynı zamanda İngiliz askerlerinin ceketleri de bu boya ile boyatıldı. Karmin, Londra ve Amsterdam Ticari Mal Değiştirme Merkezi’nde düzenli olarak ticaret edilen ve fiyatı yüksek olan bir üründü. Birçok Avrupalı onun nereden geldiğini bilmiyordu. Amerikalı sömürgeciler, Karmin boyasını Meksika’dan direkt olarak getirmek yerine, Avrupa’dan satın alırlardı. 19. yüzyılda, böcekler Kanarya Adaları tarafından ithal edildi ve büyük oranlarda üretimleri yapıldı; Böylece Meksika tekeli sona erdi. 1868’de Kanarya Adaları altı milyon pound (yaklaşık 420.000.000.000 böcek) ihraç etti. Tekstil boya maddesi olarak kullanılmasının yanı sıra Karmin, gıdalarda da yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Kek, bisküvi, içecekler, reçel, dondurma, sucuk, börek, kurutulmuş balık, yoğurt, elma şarabı, maraska kirazı ve domates ürünleri Karmin ile parlatıldı. sakız, hap ve öksürük pastili olarak da kullanıldı. Hasılı, şu soruları sormakta yarar var; Tabağınıza bir böcek konulsa bunu yer miydiniz? “Bunu yeme sakıncalı” diyenlere “Bunlar önemsiz şeyler takılmamak lazım” deyip afiyetle ağzınıza götürür müydünüz? Ve madem ki kan tüketmek de domuz eti yemek kadar haramdır, ve Karminik asit reçelden, salama, sakızdan, dondurmaya kullanılmakta. Öyleyse Domuz etini yememe de gösterdiğimiz hassasiyeti, vişne reçelinde, çilekli dondurmada vesair E120 kodlu Karminik asit içeren gıdalarda da gösterebiliyor musunuz? |
|
24 Şubat 2022, 09:43 | #633 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | İDAMDAN İSLAM'A(HİKAYE) İDAMDAN İSLAM'A Rasul-i Ekrem s.a.v.'in Mekke'yi fethettiği gün, İslâm düşmanı Ebu Cehl'in idam fermanı verilmiş oğlu İkrime, ölüm korkusuyla kaçıp Yemen tarafına gitmişti. Onun eşi Ümmü Hakîm ise müslüman olmuş ve İkrime'nin bağışlanmasını Rasulullah'tan istirham etmişti. Allah Rasulü s.a.v., İkrime için güvenlik garantisi verince, hanımı Ümmü Hakim onu aramaya çıktı. Tihâme sahillerinde deniz yolculuğu sırası müslüman bir kaptanla görüşmekte olan İkrime'yi buldu. Kaptan ona diyor ki: - Lâ ilâhe illallah Muhammeden Rasulullah de, canını kurtarıver! İkrime şu karşılığı veriyordu: - Ben de zaten bunu için kaçıyorum... O sırada İkrime'nin karısı ortaya çıkarak şu haberi verdi: - Ben insanların en iyisi ve en hayırlısının yanından geliyorum. Onunla konuştum, o sana eman verdi, seni güvenceye aldı. Gel gidelim, kendine kıyma! Beraber yola çıktılar. Bir konaklama yerinde İkrime, eşiyle birlikte olmak istedi. Kadın onu şiddetle reddetti: - Olmaz! Ben müslümanım sen ise kâfirsin, deyince İkrime: - Doğrusu, seni benden uzaklaştıran şey, gerçekten önemli olmalı, dedi. İkrime Mekke'ye yaklaşınca, Rasulullah ashabına şöyle dedi: - Ebu Cehl'in oğlu İkrime, mümin ve muhacir olarak size geliyor. Sakın babasına sövmeyiniz. Çünkü ölüye sövmek ona ulaşmaz, diriye zarar verir. Rasul-i Ekrem s.a.v. İkrime'yi görünce sevinçle onu karşıladı. İkrime sordu: - Ey Muhammed! Sen beni neye davet ediyorsun? - Allah'tan başka ilâh olmadığına, benim O'nun kulu ve Rasulü olduğuma inanmaya, namaz kılmaya ve zekât vermeye... davet ediyorum. - Vallahi sen sadece hakka davet ediyor, iyi ve güzeli emrediyorsun. Sen peygamber olmadan önce de bizim en doğrumuz ve en iyimizdin. İkrime bu konuşmadan sonra Allah Rasulü s.a.v.'in elinden tuttu, Kelime-i Şehâdet söyleyip müslüman oldu. |
|
24 Şubat 2022, 09:47 | #634 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | KALPLERİN HALLERİ( Silâ-i Rahim ve Ana Baba Hakki) Silâ-i Rahim ve Ana Baba Hakki Allah Teâla (C.C.) söyle buyuruyor: "Ey insanlar! Sizleri bir tek insandan yaratan, o tek insandan erkegi ve disiyi yaratarak bu çiftten bir çok erkek ve kadinlar üretip yeryüzüne yayan Allah'a karsi gelmekten sakininiz. O'nun adini ileri sürerek birbirlerinizden çesitli dileklerde bulundugunuz Allah'dan ve akrabalik baglarini zedelemekten çekininiz. Çünki, Allah sizin üzerinizde devamli bir denetleyicidir." (Nîsâ Sûresi - 1) Yine ulu Allah (C.C.) söyle buyuruyor: "Yoksa idare yetkisi elinize geçse, yeryüzünde kargasalik çikararak ve akrabalik baglarini zedeleyerek bas mi kaldiracaksiniz?! Bu kimseler yok mu? Allah onlari rahmetinden kovarak kulaklarini sagir ve gözlerini kör etmistir." (Muhammed Süresi. 22-23) Hazreti Allah (C.C.) buyuruyor ki: "O kimseler ki, Allah île vardiklari kesin sözlesmeyi bozarak Allah'in isler halde tutulmasini emrettigi münâsebet ve baglari keserler ve yeryüzünde kargasalik çikarirlar. Bu kimseler yok mu? Onlar büyük zarara ugrayanlarin ta kendileridirler." (Bakara Süresi. 27) Yüce Allah (C.C.) buyuruyor ki: "O kimseler ki, Allah ile vardiklari kesin sözlesmeyi bozarlar ve Allah'in isler halde tutulmasini emrettigi münâsebet ve baglari keserler. Bunlar yok mu? Iste Allah'in laneti bunlarin üzerindedir, kötü barinak (Cehennem) da onlarin olacaktir." (Ra'd Süresi. 25) Buhari ve Müslim'in Ebû Hureyre'den (R.A.) rivayet ettigine göre, Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyuruyor: «— Ulu Allah (C.C) bütün varliklari yaratti. Bitirdigi zaman, «Silâ-i Rahim» ayaga kalkarak; «Ey Allah (C.C)'im! Burasi akrabalik ve dostluk baglarini kesmekten kaygi duyanlarin makarredir» dedi. Ulu Allah (C.C) «Evet, sana riayet edene yakin olmama ve seni savsaklayanlari rahmetimden uzak tutmama razi olmaz misin?» buyurdu. Rahm: «Evet» dedi, ulu Allah (C.C) da «Öyleyse orasi senin olsun» buyurdu, sonra dilerseniz Allah (C.C)'in su âyetini okuyunuz dedi: "Yoksa idare yetkisi elinize geçse, yeryüzünde kargasalik çikararak akrabalik baglarini zedeleyecek bas mi kaldiracaksiniz? Bu kimseler yok mu? Allah onlari rahmetinden kovarak. kulaklanni segir ve gözlerini kör etmistir." Bu hadis-i Tirmizi'de rivayet etmis hasen sahih bir hadisdir demistir. Ibni Mâce ile Hâkim dahi rivayet etmisler. Hâkim isnadi sahihdir demistir.» Hz. Ebû Bekr (R.A)'den rivayet edildigine göre. Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: "Âhîrette çekilecek azabin yaninda cezalar öne alinarak dünyada çektirilmeyi hak eden baslica günahlar gaddarlik ile akrabalik hakkini çignemektir." Buharî ile Müslim'in birlikte naklettiklerine göre Peygamberimiz {S. A.S.) söyle buyuruyor: «— Akrabalik hakkini çigneyenler Cennete giremezler.» Süfyân: «Bundan murat, silayi rahim yapmayanlardir» demistir. Güvenilir ravilerin senedi ile imami Ahmed dahi rivayet etmistir. «— insanogullarinin amelleri her persembe günü ve Cuma geceleri Allah (C.C)'a arzedilir, fakat akrabalik hakkini çigneyenlerin amelleri geri çevrilir. Beyhakinin rivayetine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: «— Cebrail (A.S.) bana gelerek söyle dedi: Bu gece saban ayinin onbesinci gecesi (Berat gecesi)dir, Allah (C.C) bu gece Kelb kabilesinin sürüsündeki koyanlarin killari sayisinca kimseyi cehennemden azad eder, fakat su kimselerin yüzüne bile bakmaz: 1 — Allah (C.C)'a ortak kosanlar, 2 — Kin tutanlar, t — Akrabahk baglarini savsaklayanlar, 4 — Kendini begenmislik ve büyüklük duygusunun alâmeti olarak elbisesini topuklarina kadar uzatanlar, 5 — Ana-babaya karsi gelenler. 6 — Devamli içki içenler.» Ibni Hibban ile baskalarinin rivayetinde; Peygamber'imiz (S A.S) buyuruyor ki: «— Su üc kimse cennete giremez: 1 — Devamli içki içenler 2 — Akrabalik baglarini savsaklayanlar 3 — Büyüye inananlar.» Ibni Ebü Dünya ile Beyhaki'nin ve kisaltilmis olarak Imami Ahmed'in rivayetinde Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyurduler: "Bu ümmetin içinden öyleteri gelecektir ki, bunlar bir gece her insan gibi yiyip içip oynayacaklar, fakat maymun ve domuz kiligina girerek sabahlayacaklar, sarsintiya ugrayip yerin altina geçecekler veya üzerlerine tas yagacaktir." Halk «Dün gece filân ogullari yerin dibine batti, falan dünyâperestin evi alt üst oldu» diyecektir. Lût kavminin bazi kabileleri üzerine yagdigi gibi onlarin ve evlerinin üzerine de tas yagacaktir. Hz. Âd'in bir kisim kavmini kavuran kasirga gibi bir kasirgaya tutulacaklardir. Bu âfetlerin sebebi su günahlari islemeleridir: 1 — Devamli içki içmeleri, 2 — Erkeklerin ipekü elbise giymesi, 3 — Oyuncu ve sarkici ve kadinlar edinmeleri. 4 — Faiz alip vermeleri, 5 — Akrabalik haklarini savsaklamalari." Hz. Cabir (R.A.) buyurur. «Bir haslet daha var ki, Cafer onu unutmustur. (Taberaninin El-Evsat'ta rivayetine göre) Bir gün biz toplanmis oturuyorken karsimiza Peygamberimiz (S.A.S.) cikageldi ve bize söyle buyurdu: «Ey müslümantar cemaati Allah (C.C)'dan korkunuz ve akrabalik haklarini gözetiniz, çünki mükâfati en çabuk veriien iyi amel, akrabalik hakkini gözetmektir. Gaddarliktan sakinintz, çünki cezasi en çabuk verilen günah gaddarliktir, zulümdür. Ana - babaya karsi gelmekten, onlari yüzüsütü brrakmaktan sakininiz, çünki kokusu bin senelik mesafeden duyuldugu halde su kimseler. Cennetin kokusunu bile duyamazlar: 6 — Ana-babaya karsi gelenler, onlari yüzüstü birakanlar, 2 — Akrabalik haklarini savsaklayanlar, 3 — Yasli iken zina isleyenler, 4 — Büyüklük taslamak gayesi ile elbisesini yerlerde sürünecek sekilde uzatanlar, çunki büyüklük Allah (C.C)'a mahsustur.» Isfehanî'nin rivayetine göre Cabir söyle demistir: Peygamber (S.A.S.)´imizin huzurunda oturuyorduk. O: «Akrabalik haklarini gözetmeyenler aramizda oturamazlar» dedi. Bunun üzerine bir delikanli ayaga kalkarak halkamizdan çikti ve bir teyzesine gitti, aralarinda bir kirginlik varmis, hemen orada delikanli teyzesinden afv diledi, teyzesi de onu afvettigini bildirdi, arkasindan delikanli yine aramiza katildi. Bunun üzerine Peygamber'imiz (S.A.S.) «Aralarinda akrabalik hakkini çigneyen birisinin bulundugu topluluga Allah (C.C)`in rahmeti inmez» buyurdu. Yukardaki hadîs, su rivayeti dogruluyor, buna göre bir gün ebu Hureyre (R.A.) Peygamber (S.A.S.)´imizden bahsederken «O, akrabalik baglarini çigneyenleri aramizdan çikarirdi» deyince orada bulunan bîr delikanli ayaga kalkti, hemen yillardan beri dargin yasadigi bir halasina gitti, onunla baristi. Kadin yegenine davranisinin sebebini sorunca oglan da Ebû Hureyre (R.A.)'nin sözlerini anlatti, Kadin «Git, bu konuda ondan daha genis bilgi al» dedi, ogian gelip Ebû Hureyre (R.A.)'den daha genis bilgi isteyince o söyle dedi. «Çünki ben Peygamber`imizin (S.A.S.) söyle dedigini duydum: "Aralarinda akrabalik baglarini çigneyenlerin bulundugu kavimlere Allah (C.C) rah*met göndermez." Taberanî'nin (rahimehullah) naklettigine göre (Hadiste: "Süphesiz Melekler içlerinde akrabalik hakkina riâyet etmiyenler) bulunan bir kavmin üzerine inmezler." demistir. (Taberanî'nin sahih senediyle) Âdem'den rivayetine göre söyle demistir: «Bir gün sabah namazindan sonra Ibni Mes'ud (R.A.) bir gurup arasinda oturuyordu, bir ara söyle dedigini duydum, «Allah (C.C) askina, aramizda akrabalik baglarini koparanlar varsa kalkip çiksin. Cünki biz Rabb'imize dua etmek istiyoruz. Oysa ki, gökyüzü kapilan akrabalik baglarini çigneyenlerin yüzüne kapalidir.» Buhârî ile Müslim'in bildirdigine göre Peygamberimiz (S.A.S.) söyle buyuruyor: "Rahim, Ars'a asilidir ve kim beni gözetirse Allah (C.C) da onu gözetir, kim beni savsaklarsa Allah (C.C) da onu rahmetinden mahrum eder» der." Hadisi Ebû Dâvûd'la Tirmizî de rivayet etmis, Tirmizî onun hakkinda: Hasen Sahih bir hadistir demistir. Fakat, sahihtir demesine itiraz edilerek Munkati oldugu söylenmistir. Mevsul rivayeti hakkinda Buhari hatadir demistir. Abdurrahman Ibni Avf'in (R.A.) rivayetine göre Peygamber (S.A.S.)`imiz söyle buyuruyorken isittim demistir. «— Ulu Allah (C.C) der ki, «Ben Allah'im, ben Rahman'im. Rahm´i yarattim ve ona kendi adimla ayni kökten türeyen bir isim verdim, onu gözeteni ben de gözetirim, onu çigneyeni ben de rahmetimden mahrum ederim.» Imam-i Ahmed'in sahih senetle rivayetine göre: Peygamber'imiz (S. A.S.) buyuruyor ki: "Faizin en katmerlisi, müslümanin irzina haksiz yere dil uzatmaktir. Rahm Allah (C.C)'in «Rahman» isminden türemis karsilikli bir kan yakinligidir. Bu yakinlik bagini çigneyenlere Allah (C.C) Cenneti haram eder." Imam-i Ahmed'in kuvvetli iyi bir isnatla ve Ibni Ribba'nm Sahihinde rivayetine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: «— Rahim, Allah (C.C)'in «Rahman» isminden türemis, karsilikli bir kan yakinligidir, O der ki, «Yâ Rabb'i! Beni çignediler, ya Rabb'i beni savsakladilar. Yâ Rabb'i, bana haksizlik ettiler. Yâ Rabb'i. Yâ Rabb'i...» O böyle sikâyet edince Allah (C.C) ona söyle cevap verir: «seni gözeteni gözetmeme ve seni çigneyeni rahmetimden mahrum etmeme razi degil misin?» der. Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: «— Rahim, Arsa asili bir halkadir, keskin bir dil ile konusarak söyle der: Allah (C.C)'im! Beni gözeteni sen de gözet, beni çigneyeni de rahmetinden uzak tut.» Ulu Allah (C.C da ona söyle buyurur: Ben «Rahmans ve «Rahim»`im. Rahm'e kendi adimla ayni mastardan titreyen bir isim takdim, onu gözeteni gözetirim, onu çigneyeni ben de rahmetimden uzak tutarim.» Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: «— Su üç sey Ars'a baglidir: 1 — Rahim, o der ki. «Allah (C.C)'im! Ben senin yanindayim, hiç bir zaman münasebeti kesmem.» 2 — Emanet, o da der ki, Allah (C.C)'im! Ben senin yanindayim, hiç bir zaman hiyanet etmem.» 3 — Nimet, o da, der ki, «Allah (C.C)'im! Ben de senin yanindayim, hiç nankörlük etmem.» Beyzaz ile Beyhaki'nin rivayetinde Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: «— Mühür Ars'in diregine asili durur. Rahim birisinden sikâyette bulundugu zaman ve kisi Allah (C.C)'in emirlerine karsi gelerek günah isledigi vakit, Allah (C.C) mührü göndererek kalbini mühürler, adam ondan sonra artik yaptigi hiç bir kötülügün farkina varmaz.» Buhâri ile Müslim'in birlikte bildirdigine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyuruyor: "Allah (C.C)'a ve Âhiret Gününe inananlar, misafirlerini güzel agilasinlar: Allah (C.C)'a ve Âhiret Gününe inananlar, akrabalik baglarini gözetsinler. Allah (C.C)'a ve Âhiret Gününe inananlar, ya faydali (dogru) konussunlar, yahut sussunlar." Yine Buhârî ile Müslim'in bildirdigine göre. Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyuruyor: «— Geçim imkânlarinin genistemesinl ve ömrünün uzun olmasini isteyenler, akrabalik baglarini gözetsinler.» Ebû Hureyre (R.A.) buyurur: «Peygamber'imizin (S.A.S.) söyle dedigini duydum: «Geçim yollarinin genislemesini ve ömrünün uzun olmasini arzu eden kimse, akrabalik baglarini gözetsin» Bu Hadis-i Buhârî ve Tirmizî rivayet etmislerdir. Lâfzi sudur: Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyurmuslardir: «Soylarinizdan akrobaya yardim edeceginiz seyi ögrenin, çünki, akrabaya yardim, ailede muhabbet, malda zenginlik, ömürde ziyadedir.» Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: "Ömrünün uzun olmasini, geçim imkânlarinin genislemesini ve son nefeste imansiz can vermemeyi isteyen Allah (C.C)'dan korksun ve akrabalik baglarini gözetsin.» Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: «— Tevrat'ta der ki, rizkinin ve ömrünün artmasini dileyenler, akrabalik baglarini gözetsinler.» Peygamberimiz (S.A.S.) buyurur ki: «— Sadaka vermek ve akrabalik baglarini gözetmek sayesinde Allah (C.C) ömrü uzatir, son nefeste imansiz can vermsk tehlikesini uzaklastirir, istenmeyen ve korkulan ihtimallerden uzak kalmayi temin eder.» Ebû Ya'lâ'nin (rahimehullah) iyi bir isnatla Hasan kabilesinden biri söyie der: «Bir gün Peygamber'imizin {S.A.S.) yanina vardim. Kendisi ashabindan birkaç kisi ile beraberdi. «Allah (C.C)'in Rasülü oldugunu ileri süren sen misin?» diye sordum. O. «Evet, benim» cevabini verdi. Bu cevabi üzerine O'na «Ya Rasûlallah, Allah (C.C) katinda en degerli amel nedir?» diye sordum. «Allah (C.C)a iman etmektir» dedi. «Ya Rasûlallah sonra arkasindan ne gelir» diye sordum. «Akraba baglarini gözetmek» diye cevap verdi. Arkasindan «Ya Rasûlallah, Allah (C.C)'in en sevmedigi ameller hangileridir?» diye sordum. «Allah (C.C)'a ortak kosmaktir» dedi. «Ya Rasûlallah sonra?» dedim. «Akrabalik baglarini çignemektir» diye cevap verdi. «Yâ Rasûlallah, doha sonra?» diye sordum. «Iyiligi emrederek kötülükten ala-koymaktir» diye cevap buyurdular. Buhâri ile Müslim'in birlikte naklettiklerine göre, seyahatlerinin bîrinde Peygamber'imizin (S.A.S.) önüne bir çöl bedevisi çikti, devesinin dizginini yahut yedegini tutarak «Yâ Rasûlallah. beni Cennete yaklastiran ve Cehennemden uzaklastiran amel nedir, söyie» dedi. Peygamber (S.A.V)'imiz bu soruya önce cevap vermeyerek arkadaslarinin yüzüne bakti ve «bu adam, gerçekten muvaffak oldu, yahut gerçekten dogru yola geldi» dedi. Cöl bedevisine Peygamber (S.A.V)'imiz «ne demistin» diye sordu. O da tekrarladi bunun üzerine Peygamber (S.A.V)'imiz çöl bedevisine su cevabi verdi. «Cehennemden uzaklasp Cennet'e yaklasmak istiyorsan varligina ortak kosmaksizin Allah (C.C)'a kulluk edeceksin, namazi dosdogru kilacaksin, malinin zekâtini vereceksin ve akrabalik baglarini gözeteceksin. Simdi devemin dizginini birak de yoluma devam edeyim» buyurdu. Cöl bedevisi arkasisi dönerek yoluna koyulunca Peygamber (S.A.V)'imiz arkadaslarina «bu adam eger kendisine verdigim emirlere uyarsa Cennet'e girer» dedi. Taberanî'nin güzel bir isnatla bildirdigine göre. Peygamber'imlz (S.A.S) söyie buyuruyor: "Ulu Allah (C.C) dünyaya geldiklerinden beri kendilerine buguz ederek yüzlerine bakmadigi bir kavimle bir ülkeyi onarir ve geçim imkânlarini gelistirir." Sahâbîler «Bu nesIL olur, yâ Rasûlallah» diye sorarlar. Peygamber'imiz (S.A.S.) bu soruya «Bu kavmin akrabalik baglarini gözetmeye yönelmesi sayesinde» diye cevap buyururlar. Ahmed Ibni Hanbel'in (rahimehullah) güvenilir Raviler senediyle rivayet ettigine göre Peygamberimiz (S.A.S.) söyie buyuruyor: «— Tatli huya ve müsamahaya sâhib olan kimse, dünya ve âhiretten en yararli payini, akrabalik baglarini gözetmeyi, iyi komsuluk ve huy güzelligi almis demektir. Bunlar ülkeleri kalkindirir ve ömürleri uzatir.» Yalniz bu hadiste inkita vardir. Ebu Seyh, Ibni Hibban ve Beyhâkî'nin {Allah (C.C) onlardan razi oisun) bildirdigine göre, Peygamber'imize (S.A.S.) «insanlarin en hayirlisi kimdir» diye sordular, Peygamber (S.A.S.)'imiz bu soruya «Allah (C.C)'dan en cok çekinenler, akrabalik baglarini en titiz sekilde gözetenler, dogruyu emredip egrilikten alakoyma görevine en fazla önem verenler» diye cevap buyurdular. Taberanî ve Ibni Hibban'a göre, sahabîlerden Ebû Zerr (R.A) söyle der. «Dostum Rasûlallah, bana su iyi huylari edinmemi tavsiye etti: 1 — Bana, kendimden daha zenginlere degil, daha fakirlere bakmami tavsiye etti, 2 — Yoksullari sevmemi ve onlara yakinlik göstermemi tavsiye etti, 3 — Küsmüs olsan bile akrabalar arasinda akrabalik baglarini gözetmemi tavsiye etti» 4 — Allah (C.C) yolunda hiç bir kimsenin beni kinamasindan çekinmememi tavsiye etti, 5 — Aci da olsa gerçegi söylemekten geri durmamami tavsiye etti. 6 — Sik sik «la havle ve lâ kuvvete illâ billah» dememi tavsiye etti; çürki bu cümle, Cennet hazinelerinden biridir.» Buhârî ile Müslim'in ve baskalarinin bildirdigine göre Peygamber (S.A.S.)'imizin eslerinden biri olan Hz. Meymune (R.A), Rasûlullah (S.A.S.)'a danismadan kendisine ait oian bir cariyeyi azad eder. Meymune (R.A)'nin nöbet günü gelince «yâ Rasûlallah (S.A.S.), ben cariyemi azad ettim» diye bildirir. Peygamber'imiz (S.A.S.) «Sen bunu yaptin mi?» diye sorar. Hz. Meymune (R.A) «Evet» diye cevap verir. Bunun üzerine Peygamber (S.A.S.)'imiz ona «Onu azad edecegine dayilarindan birine bcgislasaydin daha cok sevap kazanirdir.» diye buyurur. Ibni Hibban ve Hakimin rivayet ettigine göre adamin biri bir gün Peygamber´imize (S.A.S.) gelerek «Büyük bir günah isledim, benim tevbem kabul edilir mi? diye sorar. Peygamber (S.A.S.)´imiz adama «Annen sag mi?» diye sorar, adam «Hayir» diye cevap verir. O zaman Peygamber (S.A.S.)´imiz «Peki, teyzen var mi?» diye sorar, adam «Evet, var» deyince. «O halde git ona iyilik et» buyurur. Buhari ve baskalarinin bildirdigine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyuruyor: "Akrabalarindan gördügü yakinliga ayni yakinligi göstererek karsilik veren kimse, akrabalik baglarini gözetmis sayilmaz. Akrabalik baglarini gözeten kisi, arayi açan akrabalar ile münâsebetleri tazeleyen kimsedir." Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: «— Sakin, eger baskalarindân iyilik görürsek biz de onlara karsi iyi davraniriz, bize haksizlik eden otursa, biz de mukabil bir hâksizlik ile onlardan öcümüzü aliriz, diyen beyinsizler güruhundan olmayiniz. Kendinizi baskalarindan gördügünüz iyilige iyilik ile cevap vermeye ve size yapilan haksizliklara baska bir haksizlikla cevap vermemeye alistiriniz.» Müslim'in bildirdigine göre sahabelerden biri bir gün Peygamberimize (S.A.S.) gelerek der ki, «Yâ Rasülallah, benim bir kaç akrabam var. Ben bunlar ile olan baglarimi gözetiyorum, onlar ise aramizdaki akrabalik hakkini çigniyorlar. Ben onlara karsi iyi davraniyorum, onler bana karsi kötü hareket ediyorlar. Ben onlara karsi nezâket gösteriyorum, onlar bana kabalik gösteriyorlar- ne yapmami tavsiye edersiniz?» Peygamber (S.A.S.)'imiz adama söyle cevap verdi: «Eger durum dedigin gibi ise, sen onlarin yüzüne kizgin kül serpiyorsun demektir, böyle davranmaya devam ettikçe onlara karsi Allah (C.C)'in destegini yaninda bulursun.» Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyuruyor: «— Sadakanin en faziletlisi, içinden düsmanlik besleyen bir akrabaya verilenidir.» Bu hadis, yukarida gecen «akrabalik baglarini savsaklayanlara karsi yakinligi tazeleyenlerden bahseden hadisi teyid etmektedir. Taberanî ve Hakim'in naklettiklerine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyuruyor: «— Su üç huy kimde bulunursa Allah (C.C) onu kolay bir hesaplasmadan sonra Cennete gönderir.» Sahâbilerin «Bu huylar nelerdir?» diye sormalari üzerine Peygamber'imiz (S.A.S.) su cevabi buyurdular: 1 — Eger sana vermeyene sen verirsen, 2 — Akrabalik baglarini çigneyenlere yakinlik göstermeye devam edersen. 3 — Sana karsi haksiz davrananlarin kusurlarini bagislarsan, bu üç huyun sahibi isen, Allah (C.C) seni Cennete koyar.» Ahmed Ibni Hanbel'in (rahimehullah) naklettigine göre Ukbe Bin Âmir (R.A.) der ki, «Bir gün Peygamber (S.A.V)imiz ile karsilastim, elini tutarak «Yâ Rasûlallah (S.A.V), bana en faziletli amellerin hangileri oldugunu söyle» dedim. O bana söyle cevap verdi. «Ya Ukbe, aranizdaki akrabalik baglarini çigneyenlere yakinlik göstermeye devam et, sana vermeyene sen ver, ve sana haksizlik edenin kusurunu bagisla.» Hakim'in rivayetine göre. Peygamber (S.A.V)'imiz sözünü söyle bitirir; «Dinle, ömrünün uzun olmasini ve geçim imkânlarinin genislemesini isteyenler, akrabalik haklarini gözetsinler.» Taberaninin rivayet ettigine göre, Peygamber'imiz (S.A.S.) bir sahâbiye söyle buyurdu: «Dinle, dünya ve Âhiretin en soylu huylarini sana söyleyeyim mi: Aranizdaki akrabalik baglarini çigneyenlere yakinlik göstermen, elini bos çevirenlere senin vermen, sana karsi haksizlik edeni bagislamanda.» Yine Taberâni'nin baska bir rivayetine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyurmustur: «— Faziletlerin en üstünü aranizdaki akrabalik baglarini çigneyenlere yakinlik göstermeye devam etmen, seni bos çevirene vermen, sana karsi çirkin ve incitici söz kullananlarin kabaligini bagislamandir.» Beyzaz'in rivayetine göre: "Size, Allah (C.C)'in dereceleri ne ile yükselttigini göstereyim mi?" demis. Yine Taberâni'nin rivayetine göre ise söyle buyurmustur: «— Dinleyin, Allah (C.C)'in ülkelere seref bagislamasina ve kullarin derecelerini yükseltmesine vesile olan huylari size bildireyim mi: Ashâb. «Bildir Yâ Rasûlallah. (S.A.S.)» dediler. «1 — Sana kaba davranani hos görmen, 2 — Sana Haksizlik edenlerin kusurlarini bagislaman. 3 — Sana vermeyene vermen. 4 — Akrabalik baglarini çigneyenlere yakinlik göstermendir.» buyurdular. Ibni Mâce'nin rivayet ettigine göre, Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyuruyor: «— Sevabi en erken verilecek olan iyilikler, ana - babaya iyilik ve akrabalik baglarini gözetmektir. Buna karsilik ilk cezasi verilecek olan kötülükler de basta ana - baba olmak üzere baskalarina karsi haksiz davranmak ve akrabalik baglarini çignemektir.» — 147 — Taberanî'nin rivayet ettigine göre Peygamber´imiz (S.A.S.) söyle buyuruyor: "Âhirete ait olani sakli tutmak üzere cezasi öne alinarak dünyada iken verilmeye en lâyik kötülükler, akrabalik baglarini çignemek, emanete karsi hainlik etmek, ve yalan söylemektir. Buna karsilik sevabi en erken verilecek iyilik de akrabalik baglarini gözetmektir. Oyle ki, bir âilenin mensuplari hep fasik olurlar da akrabalik baglarim gözetmek sartiyle mallarinin çogaimasmi isterler ve sayilari çogalir." |
|
24 Şubat 2022, 09:49 | #635 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | KENDİNİ BİLMEK(İNSAN BEDENİNDE ALLAHÜ TEÂLÂ’NIN Ş)AŞILACAK SUN'U İNSAN BEDENİNDE ALLAHÜ TEÂLÂ’NIN ŞAŞILACAK SUN'U İnsanın kalb hâllerinden anlattıklarımız, böyle bir kitap için kâfidir. Bundan fazlasını öğrenmek isteyenler için Acâibü'l - Kalb kitabımız vardır. O kitabda ve bu kitabda, bir insanın kendini tanıması tamamen anlatılamadı. Anlattıklarımız kalbin bâzı sıfatlarının izahıdır [açıklamasıdır]. Bu, insanın bir rüknüdür. Diğer rüknü de bedendir. Bedenin yaratılmasında da şaşılacak hâller çoktur. Dıştaki ve içteki her bir uzuvda; garib, duyulmamış mânâlar, faydalar vardır. İnsanın bedeninde binlerce damar, sinir ve kemik vardır. Her birinin şekli ve sıfatı başkadır. Her birinin vazifesi ayrıdır. Senin ise onlardan haberin yoktur. Senin bildiğin şu kadardır: El ve ayak, tutmak ve yürümek içindir. Dil, konuşmak içindir. Ama gözün on ayrı kısımdan yapıldığını, bunlardan biri vazifesini yapmazsa görme işi olmayacağını bilmezsin ve yine bu kısımların her birinin ne yaptıklarını ve hangi sebeple görmeye tesir ettiklerini bilemezsin. Gözün madde olarak büyüklüğünü herkes bilir. Ona ait bilgiler ise cildlerle kitaplarda ancak anlatılmıştır. Bunu da bilmemene şaşmamak lâzım. Karaciğer, dalak, öd kesesi, böbrek ve buna benzer iç organların vazifelerini de bilemezsin. Karaciğerin vazifesi, mideden kendisine gelen çeşitli gıdaları kan renginde bir hâle getirmek ve yedi uzva, yâni bütün vücuda yayacak şekle sokmaktır. Kan, ciğerde oluşunca üstünde sarı renkli bir köpük bulunur. Bir de tortu bırakır. Bu ise lenftir. Dalağın vazifesi bu safrayı, lenfi kandan almaktır. Sarı renkli köpük safradır. Öd kesesinin vazifesi bu safrayı emmek, toplamaktır. Kan, ciğerden çıkınca, gayet ince ve suludur. Böbreğin vazifesi, kandan suyu almaktır. Ancak böylece kan, safrasız ve lenfsiz kendi renginde ve kıvamında damarlara ulaşır. Safra kesesinde bir arıza olursa, safra kana karışır. Sarılık hastalığı meydana gelir. Safra ile alâkalı diğer hastalıklar da baş gösterir. Dalak iyi çalışmazsa lenf kana karışır. Lenfavî hastalıklar meydana gelir. Böbrekler çalışmazsa su kana karışır, istiska [deri altı su toplama – ödem] hastalığı meydana gelir. Bunun gibi, insanın dışındaki ve içindeki her parçayı bir iş için yaratmışlardır. Beden bunlarsız sağlam olamaz. Belki, insanın bedeni, âlemin bir nümunesidir, muhtasarıdır. Âlemde yaratılan her şeyin insanda bir numunesi [misali] vardır. Kemik dağ gibi, damarlar nehirler gibidir. Kıllar ise ağaçlara, beyin göklere, duygu azaları yıldızlara benzemektedir. Bunu uzun anlatırsak çok sürer. Âlemdeki her şeyin insanda bir numunesi, bir benzeri vardır. Domuz, kurt, at, şeytan, cin ve melek gibi. Daha önce bunlara işaret eyledik. Âlemde olan her san'atın onda bir benzeri vardır. Midedeki kuvvet, aşçı gibidir. Yemekleri hazmeder. Saf gıdaları ciğere, tortu ve posalarını bağırsaklara gönderen şıracı gibidir. Gıdaları ciğerde kan hâline getiren boyacıdır. Kanı göğüste beyaz süt yapan, iki yumurtada beyaz nutfe [meni] yapan çamaşırcı, böbrekler de ciğerden su çekip mesaneye götüren saka, büyük abdesti dışarı atan, çöpçü gibidir. Safrayı ve lenfi harekete getirip, bedene zarar veren kuvvet, hırsız gibidir. Safrayı ve hastalıkları gideren kuvvet, adil bir başkana benzer ki, uzatırsak bunun da sonu gelmez. Bunlardan maksat, bedenin içinde iş yapan nice organlar olduğunu bilmendir. Her biri bir işle meşgul olurken, sen tatlı tatlı uykudasın. Onlar sana hizmetten bir ân bile geri durmuyorlar. Sen ise onları tanımıyorsun. Aynı zamanda sana olan hizmetlerine de şükretmiyorsun! Bir kimse hizmetçisini bir gün sana hizmet ve yardıma gönderse, bütün gün belki hayatın boyunca ona teşekkür edersin. Ama bu kadar san’atkârları bedenin içinde hizmetinde bulunduran, hayatın boyunca onları sana hizmetten bir an geri bırakmayanı hatırlamazsın. Bedenin yapısını, terkibini ve her azanın faydalarını bilmeye ilm-i teşrih denir. Bu, derin bir ilimdir, insanlar bunu bilmezler ve dokunmazlar. Okuyanlar tıb ilminde müderris [profesör] olmak için okurlar. Halbuki tıb ve tıb ilmi de muhtasardır, kısadır. Lüzumlu ise de, din ile alâkası yoktur. Fakat bedenine Allahü Teâlâ'nın yarattıklarındaki akıllan durduracak incelikleri görmek için bakıldığında, Allahü Teâla'nın sıfatlarından üç sıfat kendiliğinden olur: Birincisi, bilir ki, bu kalıbın [bedenin] ustası ve bu şahsın yaratıcısının kudreti tamdır. Noksanlık ve acizlik O'nun kudretine yanaşamaz. Zira, bir damla sudan böyle bir insan yaratabiliyor. Bunu yapabilen, ölümden sonra diriltmeyi daha kolay yapar. İkincisi, bu bedeni yaratanın ilminin, her şeyi kuşatan bir ilim olduğunu bilir. Zira, böyle şaşılacak şeylerin, böyle şaşılacak faydalarla bir arada bulunması, ancak en üstün bir ilimle olabilir. Üçüncüsü, kullarına lütuf, rahmet ve inayetinin sonu yoktur. Zira, yaratılması lüzumlu olanlardan bir tane bırakmayıp, hepsini yarattı. Onlar zaruri lâzımdırlar. Kalb, ciğer, beyin ve canlılık gibi. İnsanın ihtiyacı olduğu, fakat zaruri olmadığı şeyleri de yarattı. El, ayak, göz ve dil gibi. Hepsini o verdi. Lâzım olmayan, zaruri de olmayan fakat fazlalık da olmayıp güzelliğe sebep olanları da verdi: Saçın siyahlığı, dudağın kırmızılığı, kaşın kavisliği ve kirpiklerin düzgünlüğü ve buna benzer şeyler. Bu lütuf ve inayetini yalnız insanoğluna vermedi. Bütün yaratıklarına, sivrisineğe, arıya ve sineğe de verdi. Evet, bunlardan her birine lâzım olanları verdi. Şekillerini ve suretlerini, güzel çizgilerle ve renklerle süsledi. O hâlde insanın vücudunun yaratılmasına dikkatle bakmak, Allahü Teâlâ'nm sıfatlarını bilmenin anahtarıdır. Bu şekilde ve bu sebeple bu ilim kıymetli olur. Hekimlerin bu ilme ihtiyacı olmasında, bu şeref yoktur. Şiirdeki, kitap yazmadaki ve san’attaki incelikleri ne kadar çok bilirsen, şairin, yazarın ve san’at sahibinin büyüklüğü, kalbinde artar. Allahü Teâlâ'nın işlerindeki incelikler ve aklın eremediği mânâlar, bunları yapan Allahü Teâlâ'nın büyüklüğünün anahtarıdır. Bu da kendini bilmekten bir kısımdır. Fakat kalb ilmine göre muhtasardır. Çünkü bu, beden ilmidir. Beden ise binek hayvanı gibidir. Kalb, üstündeki süvariye benzer. Maksat süvarinin yaratılmasıdır, bineğin değil. Çünkü binek hayvanı, ona binen içindir. Binici, binek hayvanı için değildir. Bu kadarını söylemekle insanın kendisini böyle kolay anlayamayacağını bildirdik. Hâlbuki, sana senden daha yakın hiçbir şey yoktur. Kendini tanımayıp, başkalarını tanıdığını, bildiğini iddia eden, kendini doyuracak yemeği olmadığı hâlde şehirdeki fakirlerin hepsinin kendi yemeğini yemekte olduklarını iddia etmesine benzer ki, gayet çirkin ve yakışık almayan bir şeydir. |
|
24 Şubat 2022, 09:55 | #636 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | NEFSİ TERBİYE( İÇİ DÜZELTMEK) İçi Düzeltmek Ey sofilere mahsus elbiselere bürünmüş kişi! O elbiseyi önce özüne, sonra kalbine, sonra nefsine, en sonra da bedenine giydir. Zühd ve takva özden başlar, bâtından başlar, içten başlar. Zahire doğru gider. Zahirden başlayıp bâtına doğru gitmez. İlk düzeltilecek şey, evin içidir. Evin içinin düzeltilmesini tamamladığın zaman, kapısının düzeltilmesine yönelebilirsin. Bâtınsız zahir olmaz. Yaratansız yaratılan olmaz. Ev olmadan kapı olmaz. Önce İslam’ı olduğu gibi ve doğru olarak anla, gör. Sonra al. İslam, istislam’dan türemedir. Bu, “kayıtsız şartsız teslimiyet ve itaat” demektir. Kendisinde ihlas, içtenlik bulunmayan her amel, içi boş bir cevizdir, özü bulunmayan bir kabuktur, kurumuş bir ağaçtır, ruhsuz bir cesettir, mânâ’sız bir surettir. Bu, münafıkların amelidir. Lafsız amel ol. Riyasız ihlas ol. Lafını edeceğine amel işle. İnsanlara gösteriş yapacağına Allah için yap. Şirksiz tevhid ol. Sessiz zikir ol. Tasavvuf kelimesi, safa’dan türemedir. Yani bu kelimenin aslı, safadır ki bu, halis, safî, temiz demektir. |
|
24 Şubat 2022, 09:57 | #637 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Yıkılmak için yap, ölüm için doğur. Ölümün Başlangıcı İbn-i Ebi Şeybe ve İmam Ahmed'in ... Hasan'dan rivayet terine göre; -Allah Adem ve zürrlyetini yarattığı zaman meleklere «Yer bunları istiap edemez.» demişler. Allah (Azze ve Celle): «Ben içlerine ölümü bırakacağım.» demiş. Melekler: «Öyle ise hayat onlara hoş gelmez.» Allah (Azze ve Celle): «Ben onların kalplerine emel yerleştireceğim diye onlara etmiştir. Ebu Nuaym'ın Hilye'de mücahit'den rivayetine göre: Adem bisseiam) yere indiği zaman Rabbı ona şöyle dedi: , Yıkılmak için yap, ölüm için doğur. |
|
24 Şubat 2022, 10:01 | #638 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | BÜYÜKLERDEN GÜZEL SÖZLER -NÜKTELER İslâm Düşünür ve Alimlerinden Nükteler Develeri Kalbime Bağlamam Biri İmam-ı Azam'a gelerek: "Yâ İmam, ben namazlarımı huşu içerisinde kılamıyorum. Namazda iken develerimi otlatıyor, onlarla ilgileniyorum. Oysa siz benden daha zenginsiniz. Peki siz ibadet zevkine nasıl erişiyor, ibadetlerinizi huşu içerisinde nasıl yapıyorsunuz?" diye sormuş. İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri şöyle cevap vermişler: "Ben develerimi kalbime bağlamam ki; ahıra bağlarım..." Borç İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri bir gün yolda giderken karşıdan gelen bir adamın yolunu değiştirerek karşı tarafa geçtiğini görünce sormuş: "Beni görünce neden yolunu değiştirdin?" Soruya muhatap olan şahıs utana sıkıla: "Size olan borcumu hâlâ ödeyemediğim için sizden utanıyorum. Ben bu yüzden sizi görünce yolumu değiştirmek için karşıya geçtim. Sizinle karşılaşmaktan uyanıyorum," demiş. Bunun üzerine İmam-ı Azam Hazretleri şöyle demiş: "Bundan sonra bana artık herhangi bir borcun yok. Şu andan itibaren bana olan borcunu siliyorum. Bu zamana kadar beni her gördüğünde seni huzursuz ettiğim için bana hakkını helâl et." Boynuz-Akıl İmâm-ı Azam Hazretleri, bir gün kendisine doğru gelmekte olan bir hayvana yol verip kenara çekilmiş. Orada bulunanlar Ebu Hanife'ye niye kenara çekildiğini sorduklarında ondan şu cevabı almışlar: "Onun boynuzları var, benim ise aklım." Neden Boşuna Para Alıyorsun İmam Ebu Yusuf'a birisi öğrenmek istediği bazı konularda sorular sormuş. Ebu Yusuf, soruların bazılarına: "Bilmiyorum" cevabını vermesi üzerine sorduğu soruların bir kısmına cevap alamayan şahıs: "Bilmiyorsun madem devlet hazinesinden neden boşuna para alıyorsun?" diye fırça atmaya kalkınca, İmam Ebu Yusuf şöyle diyerek muhatabını susturmuş: "Ben devlet hazinesinden bildiklerim için para alıyorum. Bilmediklerim için para almış olsaydım devlet hazinesinde para kalmazdı." |
|
24 Şubat 2022, 11:42 | #639 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | RÜYA TABİRLERİ(RÜYADA KIZ ÇOCUĞU GÖRMEK) Rüya tabirleri Kız çocuğu görmek kız Çocuğu Rüyada kız çocuğu görmek bolluga, serefe, zorluktan sonra kolayliga, büyüyen ve artan seylere isarettir. Rüyada henüz meme emen kiz çocuku görmek, övülmeye sayan ve kendisinden iyilik ümit edilen hayirii bir seye isarettir. Bir kimse rüyada bir yere birakilmis kiz çocugunu kaldirsa veya yüklenip götürse ya da kendisinin bir kiz çocugu dogsa ve rüyayi gören de hapis veya mahsur bulunsa yahut düsmanliktan dolayi hukukuna tecavüz edilmis ya da borçlu veya fakir ise, bütün bunlardan kurtulur. Yahut küçük bir çocukla müjdelenerek üzüntüsü gider. Bunlardan hiç biri onda yoksa üzüntü ve kedere isarettir. Hasta olan bir kadin yahut bir adam, kiz çocugu dogurdugunu görse, onlarin hastaliktan kurtulacaklanna isarettir. küçük kiz çocugu, onu gören kimse için, dünyaliga isarettir. Bakire kiz çocugu, meslege ve ona sahip olan kimse için de, dünyanin kendisine yöneimesine isarettir. Bir kadin rüyada küçük bir çocuk oldugunu görse, meslek ögrenmesine dünyanin kendisine meyil etmesine ve vefatina kadar çocuk dogurmayacagina isarettir. Hamile bir kadin rüyada küçük bir kiz çocugu oldugunu görse, karnindaki çocugun kendisine benzeyen bir kiz çocugu olduguna isarettir. Hanimi hamile olan bir kimse rüyada bir erkek çocugu oldugunu görse, o kadin bir kiz çocuk, bir kiz çocugu oldugunu görse, erkek bir çocuk dogurur. Bir kimsenin rüyada bir kiz çocugunu arkasina alip götürmesi oglan çocugunu götürmesinden hayirlidir. Rüyada çocuk oldugunu ve besikte bagli bulundugunu gören kimse, hapsedilir veya hastalanir. |
|
24 Şubat 2022, 15:03 | #640 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: KALPLERİN HALLERİ( Silâ-i Rahim ve Ana Baba Hakki) Emeğine Sağlık Güzel ve faydalı bir paylaşım.
__________________ Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. |
|
Konuyu Toplam 31 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 31 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Fotoğraf paylaşımları hk. | M | Duyuru Arşivi | 1 | 21 Ağustos 2019 13:03 |
Günün Müzik Paylaşımları | AsiRuh | Albüm Tanıtımları | 0 | 02 Mart 2018 12:12 |
Günün Müzik Paylaşımları | AsiRuh | Albüm Tanıtımları | 0 | 23 Şubat 2018 10:56 |