17 Şubat 2022, 07:06 | #541 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | RIZIKIN FARKLI FARKLI OLMASININ HİKMETİ İLAHİSİ Rızıkların taksimi nasıl ve neden farklı? Ya da nasip-kısmet! “Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat O, (rızkı) dilediği ölçüde indirir. Çünkü O, kullarından hakkıyla haberdar, onları hakkıyla görendir.“ (Şûrâ suresi, 27) “Vermeyince Ma’bûd Neylesin Mahmud” Sultan İkinci Mahmut tebdil-i kıyafet ederek bir ramazan günü Üsküdar’da gezerken bir kunduracıya rastlıyor. Kunduracı boş örsü tokmaklıyor ve bir taraftan da, “Tıkandı da tıkandı!” diye söyleniyordu. Sultan Mahmut ne olduğunu, neden böyle diyerek boş örsü tokmakladığını sorunca, kunduracı, – “Bu gece bir rüya gördüm. Çeşmeler vardı. Kimisi harıl harıl, kimisi normal akıyor, kimisi de damlıyordu. O sırada yanımda bir pîr-i fani türedi. Ona bu çeşmelerin halini sordum. O da en çok akanın Sultan İkinci Mahmut’un çeşmesi olduğunu, normal akanlarınkilerin paşaların-vezirlerin çeşmeleri olduğunu… En az akan çeşmenin de benim olduğunu söyleyip, gözden kayboldu. Ben de elime aldığım bir çöp parçasıyla benim çeşmemi ağzını biraz daha açayım derken, elimdeki çöp kırılıp, içerde kaldı. Ve çeşmem tam tıkandı damlamaz oldu. Neticede işlerim bozuldu, işsiz kaldım, onun için bu boş örsü dövüyor ve tıkandı da tıkandı, diyorum” diye anlatıyor… Padişah üzülüyor, saraya dönüyor. Ve adamın durumunu araştırtıyor. Gerçek olduğunu öğrenince de bu ramazan’da o garibi sevindirmek istiyor. Evvela her dilimin altına bir altın koyarak, ona bir tepsi baklava gönderiyor. Adam baklavaları yiyecek, altınları alıp kurtulacaktır. Ama adam o tepsiyi bilmeden bir altına bir başkasına satıyor ve kazandığını zannediyor. Durumu öğrenen Sultan Mahmut biraz daha üzülüyor. Ertesi gün içi altınla doldurulmuş bir hindi kızartmasını ona gönderiyor. Baklavayı satın alan açık göz allem kallem edip, onu da bir altına satın alıyor. Tıkandı Baba yine tıkanıyor. Durumu öğrenen padişah üzülüyor ve onu saraya çağırıyor. Eline bir kürek vererek onu altın dolu hazineye sokuyor: “Daldır küreği de, kürekte kalan altınlar senin olsun” diyor. Adam heyecanla küreği de ters daldırıyor. Sapın kovuğunda sadece yine bir altın kalıyor. İşte o zaman Sultan Mahmud meşhur sözünü söylüyor: “Vermeyince Ma’bud, neylesin Sultan Mahmud!” *** Nitekim Ziya Paşa da bunun için şöyle diyor: Bî baht olanın bağına bir damlası düşmez Yağmur yerine inci, gümüş yağsa, semadan… *** Bir başka şairimiz de, Kısmetinse gelir, Hind’den Yemen’den Kısmet değilse, ne gelir elden… demiştir. *** Yine atalarımızdan bunun için demişlerdir: İlim cehd ile zenginlik baht iledir, diye… O bakımdan hiç kimse gücüne-kuvvetine, zenginliğine-güzelliğine aldanmamalı ve fakirleri-yetimleri-muhtaçları mutlaka görüp gözetmelidir. |
|
17 Şubat 2022, 07:12 | #542 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Ebdal Kumral Hazretleri ve Hızır Aleyhisselâm-Osman Gazi.(HİKAYE) Ebdal Kumral Hazretleri ve Hızır Aleyhisselâm-Osman Gazi. Anadolu Erenlerinden Ebdal Kumral Hazretleri adındaki derviş, zaman zaman Hızır Aleyhisselâm ile görüşürdü. Bir defasında Ermeni derbendi denilen yerde dinlenirken Hızır Aleyhisselâm yanına geldi. Ebdal Kumral Hazretleri, Hızır Aleyhisselâm’a sordular: -Efendim! Herbiri bir tarafa dağılmış olan bu Müslümanları bir çatı altında toplamak ve Müslümanların arasında birlik oluşturmak acaba mümkün müdür?” Hızır Aleyhisselâm -Mümkündür. -Nasıl? Kimin tarafından olacaktır? -Osman Gazi tarafından olacaktır. Osman Gazi ve evladı dağılmış olan Müslümanları bir bayrak altında toplayacaklardır. Osman Gazi’nin kurmuş olduğu devlet üç kıtaya hakim olacaktır. Ebdal Kumral Hazretleri, Osman Gazinin adını duymuştu ama tanımıyordu. Hızır Aleyhisselâm devam etti. -O genç erin geleceği çok ümitlidir. Kendisine şu müjdemizi ulaştır. -Onu nerede bulabilirim? -Onu, Edebâli Hazretlerinin yanında bulacaksın. Şeyhe bu mevzuda bir rüyasını nakledecektir. Ebdal Kumral Hazretleri, Hızır Aleyhisselâm’dan ayrılınca, içini bir ateş ve özlem sardı. Büyük doğuşun müjdesini İçinde hissediyordu. Heyecan ile Şeyh Edebâlî Hazretlerinin dergahına doğru yola koyuldu. İçi içine sığmıyordu. Sevinçten çocuklar gibi oynaya oynaya ve koşa koşa gidiyordu. Dergaha nasıl vardığının farkında değildi. Bu sırada Osman Gazi, Şeyh Edebâlî Hazretlerinin Bilecik’teki Dergahı’nda müsafir bulunuyordu. Osman Gazi o gece bir rüya gördü. Rüyasında, Edebâlî Hazretlerinin koltukları altından çıkan bir nûr, gelip Osman beyin koltuk altına girdi. O nurun girmesiyle, Osman beyin karnında bir ağaç peyda oldu. Birden dallanıp budaklandı. Dallan çok yükseklere ulaştı. Altındaki, nice dağlar ve nehirler gölgelendi. Onun gölgesindeki dağ ve nehirlerden birçok insan gelip İstifade etmeye başladı. Osman Gazi bu rüyasını Şeyh Edebâlî Hazretlerine anlatırken Ebdal Kumral Hazretleri de oradaydı. Bu rüyanın yorumunda Şeyh Edebâlî Hazretleri: -“Ey Osman! Sana müjdeler olsun. Sana ve senin evladına Cenab-ı Allah saltanat verdi, Ve dünya âlem, evladının saltanat güneşi altında ola. Ve hem kızım Mal Hatun sana helal ola…” Ebdal Kumral Hazretleri bunları işitince karşısındaki gencin Hızır Aleyhisselâm’ın anlattığı Osman Gazi olduğunu anladı. Ve daha fazla dayanamadı. Araya girdi. Hızır Aleyhisselâm’ın müjdesini Osman Gaziye ilettikten sonra ilave etti: -Ey Osman Gazi! Sana Padişahlık verildi. Bize şükrana ne verirsin?” Osman Gazi; -Ne vakit padişah olursam sana bir şar, şehir vereyim, dedi. Ebdal Kumral Hazretleri; -Bize bir köyceğiz yeter. Şehirden vazgeçtik, dedi. -Kabulüm. -Öyleyse bize bir kâğıt, bir vesika ver. -Kâğıt yerine İşte bir kılıcım var, Babamdan ve dedemden kalmıştır. Onunla birlikte bir de maşrapa vereyim. Birlikte senin elinde olsunlar. Neslin bu nişanı saklasın. Eğer Hak Teâlâ beni padişahlığa eriştirirse benim neslim dahi bu alâmeti görüp kabul etsinler, köyünü almasınlar, dedi. Zaman geçti… 1288’de Osman Gazi, babasının yerine baş seçildi. Talihi açıldı. İlerledi. Bir çok yerleri fethetti. Osmanlı Devletinin temellerini Hızır Aleyhisselâm’ın müjdesiyle attı. Hızır Aleyhisselâm’ın bu güzel müjdesini kendisine getiren, o mübarek insan, Ebdal Kumral Hazretleri çoktan vefat etmiş. Osman Gazi, Hızır Aleyhisselâm ile sohbet eden o büyük veli adına Ermeni Derbendinde bir zaviye yaptırdı. Bir çok köy ve tarlalar vakfetti. |
|
17 Şubat 2022, 07:15 | #543 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | HAYATIN SIRLARI -ÖĞÜTLER HAYATIN KÜÇÜK SIRLARI Bol bol gülümse! Hem maliyeti sıfırdır, hem de bedeline paha biçilmez! Cesur ol! Değilsen bile öyle davran! İnsanlara adları ile hitap et! Ayrıntı profesörü olma! İlk intibalarına güvenme! Arkadaşına borç verirken ihtiyatlı davran! İkisini de kaybedebilirsin! Kaybedecek hiçbirşeyi kalmamışlardan uzak dur! Kimse ile köprüleri atma! Büyük söz ver ama, yerine de getir! Hayatın her zaman adil olmasını bekleme! Hüküm vermeden önce her iki tarafı da dinle! Zarif ol! Kimseyi bile bile kendinden soğutma! Birine “Seni seviyorum!” deme fırsatını kaçırma! Sana yardımcı olanlara minnet duy! Önceliklerini iyi tâyin et! Zamanı ve sözleri dikkatli kullan! Geri alınamaz! Güzel giyin; insanlar giyindikleriyle karşılanır! Geniş ol! Şükret! Verdiğin nasihatların tersi davranışlardan sakın! Başladığın her işi bitir! Kimsenin sözünü kesme! Seni ziyarete gelenleri ayakta karşıla! Az tanıdığın birine rastladığında elini uzat ve adını söyle! Seni hatırlamayabilir! Telefonu güvenli ve dinamik bir sesle aç! Ölmeden önce kendine bir mezar yeri satın al ve sık sık oraya git! Keşke yerine, bir dahaki sefere demeyi dene! Devamlı, “Ben dürüstüm!” diyenden şüphelen! İş bitmeden, aslâ ödemenin tamamını yapma! Biri sana sarıldığında önce onun kollarını gevşetmesini bekle! Karnın açken yiyecek-içecek alış-verişine çıkma! Ölüm-kalım dışında hiçbirşey göründüğü kadar önemli değildir! Bir insanın en derin duygusal ihtiyacı, takdir edildiğini hissetmesidir! Başka bir iş ayarlayıncaya kadar istifa etme! İyi bir avukat ve tesisatçıyla ahbap ol! Dinlemeyi öğren! Bazı fırsatlar kapıyı hafif tıklatır! Büyük düşün ama, küçük zevklerin de tadına var! Rahatla! Kredi kartlarını, kredisi için değil, kolaylığı için kullan! |
|
17 Şubat 2022, 07:18 | #544 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | KALBİN HALLERİ- NAMAZ DA HUŞU NUN YAKALANMASI Namazda Huşunun Beyânı Haberde bildirildigine göre. Cebrail (A.S.) bir gün Peygamber (S.A.S.)´imize gelerek der ki: «Yâ Rasülallah! Gökte taht üzerinde bir melek görmüstüm, çevresinde yetmis bin melek saf düzeninde durmus ona hizmet ederlerdi. Onun her nefesinden, ulu Allah (C.C )bir melek yaratirdi. Fakat ayni melegi simdi kanadi kirik ve aglarken Kaf daginda gördüm. Beni görünce «Bana sefaat eder misin?» diye yalvardi. «Sucun nedir?» diye sordum, bana söyle cevap verdi. «Mi'râc gecesi tahtima kurulmus oturuyorken. Muhammed (S.A.S.) yanimdan geçiyordu. O'nun için ayaga kalkmadim diye ulu Allah (C.C ) beni bu cezaya çarptirdi, gördügün gibi beni buraya sürdü.» Ben Allah (C.C )'a yalvarip, yakardim, kirik kanadli melegin sucunu bagislamasini diledim, ulu Allah (C.C ) bana; «Yâ Cebrail, ona söyîe de Muhammed (S.A-V)'in üzerine seiât-ü selâm getirsin» diye buyurdu. Varip ona bildirdim, sana selât-ü selâm getirdi de, Allah (C.C ) onu afvederek kirik kanadi yerine yenisini bitirdi.» Bilesin ki, Kiyamet Günü, kulun ilk gözden geçirilecek ameli namaz olacaktir. Namazi eksiksiz bulunursa, diger amelleri de birlikte kabul edilir. Eger namazda eksiklik görülürse diger ameller de birlikte reddediiir. Nitekim Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyuruyor: "Farz namazlar teraziye benzer, dogru tartan karsiligini görür.." Yezid-ür Rekkasî (rahimehullah) der ki, «Rasûlüllah'in (S.A.S.) namazi öylesine dengeli ve biteviye olurdu ki, sanki ölçülü oldugu sanilirdi.» Peygamberimiz (S.A.S.) buyurur ki: "Ümmetimden iki kisi düsünün, her ikisi de namaza dururlar, rukü ve secdeleri aynidir, fakat ikisinin namazi arasinda yer ile gök arasi kader derece farki vardir.» Peygambe (S.A.S.)´rimiz bu hadisi ile husu içinde kilinan namaz ile restgele kilinan namaz arasindaki farki belirtmek istemis olmalidir. Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: "Rukü ile secde arasinda belini dimdik dogrultmayan kula Allah (C.C), Kiyamet Günü bakmaz." Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyurur: "Kim vaktinde namaz kilarsa, abdestini tam alirsa, rukü ve secdelerini âdabina uyarak yerine getirirse ve namazda husu içinde bulunursa, o kulun namazi bembeyaz ve parlak bir kiliga bürünerek göge yükselir ve yücelirken der ki; Bana karsi nasil titiz davrandinsa Allah (C.C) da seni öyle korusun.» Suna karsilik kim namazi vaktini geçirerek kilar, abdestini bastan savma alir, rukü ve secdelerini âdaba aykin sekilde yapar ve namaz esnasinda husu ve saygidan mahrum bir vurdumduymazlik tavri takinirsa, o kimsenin namazi da kapkara bir görünüse bürünerek göge yükselirken «Beni nasil rezil ettiysen, Allah (C.C) da seni öyie rezil etsin» der. Allah (C.C)'in diledigi gün, gelince de bu namaz kirli bir çamasir gibi dürülerek sahibinin yüzüne çalinir." Peygamber'imiz (S.A.S.) buyurur ki: "En çirkin hirsizlik, namazindan çalanin hirsizligidir." Ibni Mes`ûd (R.A.) buyurur: «Namaz bir teraziye benzer, kim dogru tartarsa karsiligini alir, kim egri tartarsa bilmelidir ki, ulu Allah (C.C): «Vay egri tartanlarin basina geleceklere!» diye buyuruyor. (Mutaffifin Sûresi - 1) Büyük âlimlerden biri buyurur; «Namaz, ticarete benzer; nasilki tüccar sermayeyi ödemeden kâra geçemez ise, farz namazlarini kilmayan kulun da, nafile namazi kabul edilmez.» Namaz vakti geldigi vakit Hz. Ebü Bekr (R.A.) yaninda bulunanlara söyle seslenirdi: «Kalkiniz, kendi elleriniz ile tutusturdugunuz Allah (C.C)'in atesini söndürünüz.» Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: "Namaz, agirbaslilik ve tevazudan baska bir sey degildir." Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: "Sahibini çirkin davranislardan ve egriliklerden alakoyamayan namaz, Allâh (C.C)'dan daha da uzaklastirir, gafil kimselerin namazi ise çirkin davranislardan ve egriliklerden alakoymaz." Yine Peygamber'ime (S.A.S.) söyle buyurur: "Nice namaza duran vardir ki, namazindan yorgunlukla, ayaküstü dikilmekten baska bir sey ellerine geçmez." Burada kasdedilenler, gafil kimselerdir. Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) buyurur ki: "Kisi, kildigi namazin suurlu olarak edâ edebildigi kadarindan sevab bekleyebilir." Ehl-i ma'rifete göre namaz dört esâsdan ibarettir: 1 — Bilerek namaza girmek, 2 — Edeb ve haya içinde ayakta durmak, 3 — Bütün rükünlerini hürmet içinde edâ etmek, 4 — Endise içinde namazdan ayrilmak . Velilerden biri: «Kalbini hakikat üzere mesgûl etmeyenin namazi fâsiddir» buyurur. Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: "Cennet'te «Efyah» adli bir nehir vardir. Içinde inci ve yakutlar ile oynayan Allah'in zaferandan yarattigi huriler vardir. Ulu Allah (C.C)'i yetmis bin dilde tesbih ederler, sesleri Hz. Davud'un (A.S.) sesinden daha tatlidir. «Biz namazini husu ve titizlik içinde kilanlara -âitiz» derler. Ulu Allah (C.C) da «Öylelerini kendi evime yerlestirir ve seni ziyaret edebilenlerden kilarim» diye buyurur." Anlatildigina göre ulu Allah (C.C) Hz. Musa'ya (A.S.) söyle vahyetti; «Yâ Mûsâ, beni zikrettigin zaman vücûdun ürpermesin, beni zikrederken husu içinde ve derli - toplu ol. Beni zikrederken dilinden çikan söz kalbinden süzülüp gelsin, huzurumda durdugun zaman boynu bükük bir kölenin edâsini takin, benden bir sey dilerken kalbin ürkek ve dilin dogru sözlü olsun.» Rivayete göre, Allah (C.C.) ona söyle vahiy buyurdu: "Ümmetinin âsilerine söyle de: Benim adimi agizlarina almasinlar, çünkü adimi ananlari anmak benim hükmümdür, buna göre onlar adimi aninca ben de onlari lanetle anarim. " Bu hüküm zikir sirasinda gaflette olmayan âsiler için söz konusudur. Gaflet ile asiligi bir araya getirerek Allah (C.C)'i zikredenlerin halini varin siz düsünün! Sahabinin birisi söyle demistir: «Insanlar mahsere namazdaki durumlan gibi sevkedilirler. Namazda derli - toplu, suurlu olan ve kildigi namazdan haz ve saadet duyanlar, mahserde de öyle olurlar. Namaz esnasinda tarif ettigimiz edaya zit bulunanlar mahserde de öyle olurlar. Peygamber'imiz (S.A.S.) bir gün namazda sakali ile oynayan birini gördü ve söyle buyurdu: «Bu odamin eger kalbinde korku olsa, azalarina aksederdi, kalbinde korku olmayanin namazi kabul olmaz.» Bilesin ki ulu Allah (C.C) namazini husu ve alçak gönüllülük içinde kilanlari, çesitli âyetlerde övmüstür. Bu husûsdaki âyetlerde geçen bazi ifadeler söyledir: «Onlar ki namazlarinda husu içindedirler», «Onlar ki namazlarinda devamlidirlar.» Bildirildigine göre namaz kilanlar çoktur, fakat namazini husu içinde kilanlar azdir. Hacca gidenler çoktur, fakat yaptigi haccin icaplarina uyanlar azdir. Kuslar çoktur, fakat bülbül azdir. Âlim çoktur, fakat bildigine göre amel eden âlim azdir. Namaz, Allah (C.C)'in emirlerine boyun egme yeri, husu ve alçak gönüllülük kaynagidir. Namazin kobul edilip edilmedigi, bunlar ile anlasilir. Namazin caiz olma sartlari ile kabul edilme sartlari ayri ayridir. Namazin caiz olma sarti, farzlarinin yerine getirilmesidir. Kabul edilmesinin sarti da husu ve takva içinde kilinmasidir. Nitekim ulu Allah söyle buyurur: "Namazlarini husu içinde kilan mü'minler kurtulusa ermislerdir." (Mü'minun: 1-2) Takva sarti ile ilgili olarak da ulu Allah (C.C) söyle buyurur: "Ulu Allah, sadece takva sahiplerinin ibadetini kabul eder." (Mâide Sûresi - 27) Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyurur: "Kalbi ile Allah (C.C)'a yönelmis olarak iki rek'at namaz kilan kimse anasindan yeni dogmus gibi bütün günahlarindan arinir." Bilesin ki, namazda iken insani husu ve suur halinde bulunmaktan içe dogan duygu ve düsünceler alakoyar. Bunlari kesinlikle kovmak gerekir. Bunlari kovmada basarili olabilmek için ya los yerde veya oyalayicilardan arinmis sade bir yerde namaz kilmak gerekir. Gürültü, islemeli yer dösemeleri ve süslü elbiseler insani ve suur halinden alakoyan baslica oyalayicilardir.. Nitekim rivayete göre Ebü Cehm, Peygamber (S.A.S.)'imize amblemli bir kemer bagi hediye etmisti. Fakat Peygamber (S.A.S.)'imiz ilk namazdan sonra onu belinden çözdü ve dedi ki; «Onu Ebû Cehm'e geri götürün, çünki o. beni namazda oyaladi.» Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) bir gün takunyesinin çemberinin yenilenmesini emretmisti. Namaza durunca yeni oldugu için gözü ona takildi, bunun üzerine yeni çemberi sokup eskisini takmalarini emretti. Peygamberim (S.A.S.)´izin parmaginda altin yüzük vardi, altin yüzük henüz haram kilinmamisti, bir mimberde hutbe okurken bu yüzügü parmagindan çikarip atti. Sebebini de söyle açikladi: «Size bakarken zaman zaman gözüm ona takiliyor, beni oyaliyor.» Yine rivayete göre Ebu Talha (R.A.) bir gün evinin bchçesinde namaz kiliyordu, bu sirada bir kus bahçedeki agaçlardan birinin yapraklan orasinda uçup kaçmaya çalisiyordu. Manzara Ebû Talha'nin hosuna gitmisti, bir müddet gözünü oradan ayiramadi. Bu arada kaç rek'at kildigini sasiriverdi. Namazdan sonra karsilastigi fitneyi Peygamber (S.A.S.)'imize anlatti, ve «O bahçeyi sadaka olarak veriyorum, onu dilediginiz sekilde degerlendiriniz» dedi. Yine bir sahabî hakkinda rivayet edildigine göre, bu zat da bahçede namaza durmustu. Hurma agaçlarinin meyva ile yüklü oldugu bir mevsimdi. Gözüne hurma agaci ilisti ve hosuna gitti. Bu orada kildigi rek'atlarin sayisini sasirdi. Namazdan sonra hemen Hz. Osman'a (R.A.) kosarak durumu anlatti ve «O bahçeyi hazîneye bagisliyorum, onu Allah (C.C) Yolu'nda degerlendir» dedi. Hz. Osman (R.A.) bahçeyi elli bin dirheme satti. Selefden biri der ki: «Su dört sey namazi zedeler: 1 — Secde yerinden baska tarafa bakmak. 2— Yüzü sivazlamak, 3 — Secde yerinin kum ve çakillarini atmak, 4 — Önünden gelip geçme ihtimalinin bulundugu yerde namaza durmak.» Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: "Namaz kilan kimse bakislarim secde yerinden baska tarafa kaydirtmadikça Allah (C.C), ona dogru dönüktür." Hz. Ebû Bekr-es Siddîk (R.A.) namazda direk gibi dimdik dururdu. Bir kisim sahâbiîer rükû'da öylesine düzgün ve uzunca kalirlardi ki. kuslar onlari cansiz korkuluklar sanarak sirtlarina konarlardi. Biliyoruz ki, saygi duyulan yüksek mevkideki kullar önünde bile merasime bagli bazi saygi gösterileri uygulanmasi gerekir. Buna göre padisahlarin padisahi huzurunda dururken belirli bir takim edeb ve hürmet esaslarindan sarf-i nazar etmek nasil düsünülebilir? Tevrat'ta söyle yazili oldugu bildirilir; «Ey Âdemoglu! Huzurumda durmus namaz kilarken aglamaktan çekinme, cunki ben sana kalbinden daha yakinim ve nurum gaybi da görür.» Rivayete göre Hz. Ömer. (R.A.) bir gün mimberde iken söyîe dedi: «Insan müslüman olarak sakalini agarttigi halde Allah (C.C)'in rizasini kazanacak bir tek namaz bile kilmamis olabilir.» Dinleyiciler; «Bu nasil olur?» diye sorunca su cevabi verdi; «Adem yeterince husu ve alcak gönüllülük içinde ve Allah (C.C)'a yönelerek namaz kilmaz.» Ebû Aliye'ye (R.A.): "Onlar ki namazda gaflet içindedirler." (Maun Sûresi - 5) Âyet-i Kerimesinin mânâsini sordular, o da söyle cevap verdi. «Âyette kasdedilenler. öyle kimselerdir ki, namaz kilarken sasirirlar, daha bir rek'at mi, yoksa iki rek'at mi kilarak selâm vereceklerini kestiremezler.» Hasan (R.A.) ayni konuda «Oyalanarak namaz vaktini kaçiranlar kasdediliyor» demistir. Peygamber'imiz (S.A.S.) buyurur ki: "Ulu Allah (C.C)söyle buyurur: "Kulum benim azabimdan ancak üzerine farz kildigim ibadetleri edâ etmekle kurtulabilir." |
|
17 Şubat 2022, 08:19 | #545 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | KENDİNİ BİLMEK ( KALBİN ÜSTÜNLÜKLERİ) KUDRET SEBEBİYLE KALBİN ÜSTÜNLÜĞÜ Marifet yolundaki insanın, en kıymetli cevheri olan kalbde görünenleri öğrendin. Şimdi de, kudret sebebiyle olan üstünlüğünü izah edelim. Zira, o da meleklerin husûsiyetlerindendir. Diğer hayvanlarda yoktur. Bu da şöyledir: Melekler, madde âlemini emri altında bulundururlarsa, Allahü Teâlâ'nın izni ile insanların ihtiyaçlarını gördükleri zaman, baharda yağmur getirirler, fırtına koparırlar, hayvanları ana rahminde, bitkileri toprakta şekillendirirler ve süslerler. Bu işlerin her bir çeşidi için meleklerden bir kısmı vazifelendirilir. İnsanın kalbi de, melek cevheri cinsindendir. Ona da bir kudret, kuvvet verilmiştir. Böylece madde âleminin bir kısmı ona tâbidir. Herkesin hususî âlemi, kendi bedenidir. Beden de kalbe tâbidir. Herkes bilir ki, kalb parmakta değildir. İlim ve irade [istek] parmakta değildir. Kalb emredince, parmak hareket eder. Kalbde hışmın görüntüsü meydana gelince, yedi azadaki damarlar açılır, kan hücum eder. Bu, yağmura benzemektedir. Şehvetin görüntüsü kalbde zahir olunca, bir esinti canlanır ve şehvet âletine doğru gider. Yemek yemeyi düşününce dilinin altındaki kuvvet hemen yardım için harekete geçer ve tükürük bezleri çalışır. Böylece yiyeceği, yutacak hâle gelinceye kadar ıslatır. Kalbin tasarrufunun bedende câri [geçerli] olduğu ve bedenin kalbe tâbi olduğu gizli değildir. Fakat, bilmek lâzımdır ki, kalblerin bazısı bazısından üstün ve kuvvetlidir; melek cevherine daha çok benzer. Böylece, onun bedeninin dışındaki maddeler, ona itaat eder. Meselâ, heybeti bir aslan üzerine düşerse, aslan ona itaat eder, emrine girer, bir hastaya himmet edince, sıhhate kavuşur; bunun gibi vücudu sağlam olan birisine bakarsa, hasta eder, bir kimsenin kendi yanına gelmesini düşündüğü zaman, o kimsenin bâtınında bir hareket meydana gelir. Yağmur yağmasını istediği zaman yağmur yağar. Bütün bunlar aklî delillerle mümkün ve tecrübe ile bilinmektedir. Göz değmesi ve büyü dedikleri şeyler de bu kabildendir. İnsanların, diğer cisimlere te’sir ettiği şeyler kısmındandır. Hattâ, haset edici habis [kötü, pis] bir nefis olur, gayet güzel bir at görür, o ata haset gözü ile bakar, onun helak olmasını aklından geçirir, o at o anda helak olur. Bahusus hadîs-i şerifte bildirildi: «Göz (nazar) insanı mezara, deveyi tencereye koyar» . O hâlde, bu da, kalbin şaşılacak kudretlerindendir. Böyle bir hususiyetin [özellik] kendisinde bulunduğu bir kimse, insanları hak dinine dâvet edici ise, bu hâllerine mucize denir. Davet edici değil ise keramet denir. Hayırlı işte bu hâlleri zuhur ederse, nebi yahut velî denir. Kötü işlerdekine ise büyücü denir. Büyü, keramet ve mucize, insanın kalbindeki kudretin en büyüklerindendir. Evet, aralarında büyük farklar vardır. Bu kitab bunu açıklamak için kâfi değildir. |
|
17 Şubat 2022, 08:28 | #546 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | İPTİLA ( ALLAH TAN BAŞKASINA BAĞIMLILIK -- DÜŞKÜNLÜK İPTİLA İnsan, başına bir iş gelirse... Önce, kendi kendine kurtulmaya çalışır... Muvaffak olamayınca, etraftan yardım istemeğe koyulur... Padişahlara gider; rütbe sahiplerine yalvarır. Zenginlere koşar... Hal sahiplerine gider; dua ister, himmet ister... Eğer hasta ise doktora gider, şifa arar. Bununla da kurtulamayacağını anlayınca, Allah’a döner. Eğer kendi işini yapabilseydi, halka dönmeyecekti... İşini halkta bitirebilseydi, Hak’ka dönmezdi. Burada da arzusu biraz geç kalmağa başlar; fakat gidecek başka yeri kalmamıştır... Durur yalvarmağa başlar... Dua eder; sena eder. İhtiyaçlarını teker teker sayar, yalvarır... Bunları yaparken bir yandan da reddolunmaktan korkar; bir yandan da, isteği yerine geleceğini ümit ederek sevinir... Son, bu halden de usanır; yaptığı dua ve niyazın işe yaramadığını zanneder... Bu kerre dua da dahil her şeyi bırakır... Saf, temiz bir halde beklemeğe başlar... Bu kez kader-i İlahi (Allah’ın emri) ne ise o zuhura gelir... Olacak olur... Herşeyde Allah’ın kudretini, kuvvetini sezer. Hareket, sükun... her ne varsa, ondan olduğunu anlar. Hayır, şer, iyilik, kötülük, vermek, almak, genişlik, darlık, ölmek, dirilmek, izzet, zillet, bunların hepsinin Hak’tan geldiğini mana gözü ile görür... Bu halleri görür... Ve bu haliyle süt anasının elindeki çocuk gibi olur... Yıkayıcı elindeki meyyite benzer; kendinden bihaber... Onlar istediğini yapar... Velhasıl, bir top gibi olur, gayri ihtiyari sağa sola yuvarlanır... Bukalemun gibi renkten renge geçer. Ne kendisi için, ne de başkası için hiçbir hareket yapmaz... Hakkın işinden başka şey görmez. Gözü O’ nu görür, kulağı O’nu işitir. Başka şey görse veya işitse, O’nun için görür veya O’nun için işitir. O’nun nimeti ile beslenir ve O’na yakın olmakla ferahlar... Bu halle güzelleşir... Bununla hoş olur... Sakinleşir... Her halde Hak’la mutmain olur. O’nun sözü ile ünsiyet peyda eder. O’ndan başka her şeyden çekinir ve hoşlanmaz... Daima O’nun zikrine koşar... Ve öylece kalmak ister. Bu halde kendinde yükseklik duyar. Kuvvetini Hak’tan alır. O’na tevekkül eder. Yolunu O’nun marifet nuru ile bulur. Onunla giyer, Onunla kuşanır. Böylece Hak’kın çeşitli ilimlerini öğrenir. O’nun kudreti ile şereflenir. O’ndan işitir. O’na yaklaşır. Dua eder, hamd eder. Öylece kalır... |
|
17 Şubat 2022, 08:30 | #547 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | İBRETLİK OLAYLAR . ÇELEBİ MÜHTİ NİN KORKUSU ÇELEBİ MÜFTİ'NİN KORKUSU "Ölmek değildir ömrünün en feci işi, Müşkül odur ki ölmeden evvel ölür kişi." Yahya Kemal Beyatlı Onyedinci asır başında yaşamış ülemadan ve Sultan 1. Ahmed'in şeyhülislamlarından Çelebi Müfti ismiyle meşhur, Hocazade Mehmed Efendi, bulaşıcı hastalıklardan çok korkan bir adamdı. Çelebi'nin bulunduğu yerde hastalık ve ölümden katiyyen bahsedilmez, kendisi de hiç kimsenin hasta ziyaretine ve cenazesine asla gitmezdi. Bir gün, evinin hizmetçilerinden biri hastalanıp vefat etti. Efendi hazretleri hiç tereddüt etmeden, konağına bir duvarcı ustası çağırdı. Ustaya, evin hizmetçisinin öldüğü odanın kapısını örmesini söyledi. Usta, kapıya boydan boya duvar ördükten sonra Çelebi, ayrı bir direktif verdi: Bunlar bir vakit beyler idi, kapıcılar korlar idi, Gel gör şimdi, bilmeyesin bey hangidir ya kulları? Yunus Emre - Şimdi git, bahçe tarafından dolaş ve o odanın duvarını del, naaşı çıkarıp gömsünler. Bu oda da bir daha kullanılmasın. Hikmet-i İlahi, "sakınan göze çöp batar" misali, bütün dikkatine rağmen Hocazade Mehmed Efendi vebaya yakalanarak hayata veda etti. |
|
17 Şubat 2022, 08:32 | #548 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | HAZIR CEVAPLAR -TARİH BÜYÜKLERİNDEN Türk ve İslam Büyüklerinden Hazır Cevaplar Sigorta İngiliz Büyükelçisi, eski Türk evlerinin dış duvarlarına asılan "Ya Hafiz" (Muhafaza Eden Rabbimiz) levhalarını görünce dayanamamış ve Keçecizade Fuad Paşaya bunların ne olduğunu sormuş. Fuad Paşa İngiliz'in tam anlayacağı dille cevap vermiş. - O gördükleriniz, Osmanlı Sigorta Şirketinin levhalarıdır. La Havle Vela Kuvvete Meşhur Cimri Paşa atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen seyislerine kızar ve her seferinde "La Havle" çekermiş. Bir gün arabasının atları dermansızlıktan yığılıp kalınca, hiddetle sormuş. - Atlarıma ne oldu? Seyis, cevabı yapıştırmış: - Ne olacak efendim "La Havle" yiye yiye "Vela kuvvete" oldular. Veteriner Bir toplantıda bir genç M. Akif`i küçük düşürmek için: - Afedersiniz, siz veterinermisiniz? demiş. M. Akif hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş: - Evet, biryeriniz mi ağrıyordu? İçeri Alamadığımız Günler Oldu Mehmet Akif görevli olarak Berlin'e gitmişti. Orada tanıştığı bir Alman kadını: - Affedersiniz, sizin şair olduğunuzu duydum. O halde merhametli bir kalbiniz olması lazım. Diyorlar ki, memleketinizde kadınları içeri kilitler, sokağa çıkmalarını engellermişsiniz. Onlara acımıyor musunuz? Mehmet Akif şu cevabı verir: - Yalanınız yok yanlışınız var madam. Biz kadınlarımızı içeriden dışarıya çıkarmıyor değiliz. Fakat dışarıdan içeriye alamadığımız günler çoktur. Bülbül M. Akif yapmacıklı jest ve mimiklerle şiir okuyanlarda hoşlanmazdı. Bir gün böyle biri, Taceddin Dergâhında Akif'in bülbül şiirini okur. Bu okuyuşa canı sıkılan Akif, şöyle söylenir: - Bu bülbül bizim Bülbül'e benziyordu ama, adam ne kanadını bıraktı, ne kuyruğunu!.. Eldivenim Yoktu Şu edepsize neden bir tokat vurmadın derler Cenap Şehabettine. O da, eldivenim yoktu iğrendim der... Kendimize Benzettik Bir sohbet sırasında Arif Nihat'a; - Eğilir, bükülür, katlanır, istenilen şekle kolayca sokulur bir cam keşfedilmiş, derler. Arif Nihat buna şöyle cevap verir: - Desenize eninde sonunda camı da kendimize benzettik. |
|
17 Şubat 2022, 11:34 | #549 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | RÜYA TABİRLERİ(NAR GÖRMEK) Rüya tabirleri Nar görmek Nar kışın soğuk Havada nar Rüyası hayırlıdır. kırmızı nar, bolluk, zenginlik olarak alınır. Genç kız rüyasında ekşi nar yerse aşık olacaktır, fakat seveceği pekte hayırlı biri çıkmayacaktır. Nar ayıkladığını gören kimse bol para kazanır. Rüyada nar görmek; uzun süredir görmediğiniz bir arkadaşınızla kucaklaşacağınıza, ekşi nar yemek, haram kazanç peşinde koşacağınıza, cesaretinizin kırılacağına, içe dönük bir insan olacağınıza, olmuş narları topladığınızı görmek; zengin birinden mal sahibi olacağınıza mevsiminde nar yemek; birisi ile yaptığınız kavgada kaba kuvvete maruz kalacağınıza işarettir. Nar kisin soguk Havada nar Rüyasi hayirlidir. kirmizi nar, bolluk, zenginlik olarak alinir. genc kiz rüyasinda eksi nar yerse asik olacaktir, fakat sevecegi pekte hayirli biri cikmayacaktir. nar ayikladigini gören kimse bol para kazanir. rüyada nar görmek; uzun süredir görmediginiz bir arkadasinizla kucaklasacaginiza, eksi nar yemek, haram kazanc pesinde kosacaginiza, cesaretinizin kirilacagina, ice dönük bir insan olacaginiza, olmus narlari topladiginizi görmek; zengin birinden mal sahibi olacaginiza mevsiminde nar yemek; birisi ile yaptiginiz kavgada kaba kuvvete maruz kalacaginiza isarettir. rüyada görülen tatli nar, birikmis mala, hanima, imar edilmis nahiyeye, mal ve cocuga isarettir. nar, rüyayi görenin haline göre on, yüz veya bin dirhem para ile tabir edilir. nar görmek, sultan icin sehir ile tabir edilir ki, onu kirdiginda bir sehri feth eder. narin kabugu o sehrin suru, taneleri onun halki, ici de sehrin malidir. bir kimse rüyada nar kabugu yedigini görse hastaligindan iyilesir. nar, kilitli sandik ile de tabir edilir. bazen nar, Bal ansinin kovanina ve balmumuna isarettir. eger narin tanesi beyaz olursa, gümüse, kirmizi otursa altina isarettir. nar, hanim ile tabir edildigi zaman o hanim güzeldir. eger nar bütün ve saglam olursa, o kadin bekardir. eger nar kirik olursa o kadin duldur. kötü kokulu nar, iffetsiz bir kadindir. eksi nar, haram maldir. bazilari, üzüntü ve kederdir, dediler. bir kimse rüyada nar satsa o adam dünyayi ahirete tercih eder. nar agaci, dindar, heybetli ve mal sahibi bir kimsedir. onun dikenleri o kimseyi günah ve fuhsiyattan men eder. eger o kimse hükümdar ise, düsmanlarina galip gelir. tüccar ise, ticareti cok olur. nar agacini kesmek, akrabalari ziyaret etmemeye isarettir. bazi tabirciler, nann tatlisi, zor ve zahmetle elde edilen riziktir. eksisi üzüntü ve keder, eksi ve tatlisinin karisik olmasi süpheli olan maldir. Nar Tatlı nar mala, imar edelimiş kente, hanım yahut çocuğa; Kırmızı nar taneleri altına, beyaz nar taneleri gümüşe; Ekşi nar üzüntü ve kedere, ekşiyi seven kimse için rızık ve mala; Nar kabuğu yemek hastalıktan sifa bulmaya; Nar Suyu kişinin nafakasına, Narr Ağacı dindar, varlıklı ve çömert kimseye; nar ağacını kesmek akrabayla ilişkiyi kesmeye; Nar taneleri kolaylıkla elde edilen mala, Nar çiçeği güzel kadına ve hayırlı evlada delalet eder. Olmuş narları toplamak, servete, hamlarını toplamak hastalık, elem ve kedere işarettir. Kışın nar Rüyası görmek hayırlıdır. Kırmızı nar zenginlik olarak yorumlanır. Genç kız rüyada ekşi nar yerse pekte hayırlı olmayan birisine aşık olacaktır. Nar ayıkladığını görmek çok para kazanmak demektir. Olmuş narları toplamak, zenginliğe, hamlarını toplamak hastalık, üzüntüye yorumlanır. Kırmızı nar, bolluk, zenginlik olarak yorumlanır. Genç kız için ise evliliktir. Rüyada nar görmek, eger vaktinde olursa, rüya görenin çalismasi nispetinde mal ve kazanç elde edecegine delalet eder. Mevsimi disinda nar görmek iyi degildir. Tatli nar, mal ve para sahibi biri ile evlenmege; eksi nar ise kedere isarettir. Nari ister vaktinde ister vakitsiz agaçtan koparmak hayir degildir. Caferi i Sadik nari Üç sekilde yorumluyor: Toplu mal, iyi bir es, güzel bir memleket. Ebu Sait El Vaiz diyor ki: Rüyada nar görmek, kadin için ziyaret ve mücevherata, erkek için de evlada, devlet memurlari için terfie, subaylar için emirlerinin geçmesine, köylü için ekim bereketine, tüccar için fazla kara, halk için iyi bir idareye yorumlanir. Bir baska rivayete görede: Rüyada görülen tatli nar, birikmis mala, hanima, imar edilmis nahiyeye, mal ve çocuga isarettir. Nar, rüyayi görenin haline göre on, yüz veya bin dirhem para ile tabir edilir. Nar görmek, sultan için sehir ile tabir edilir ki, onu kirdigmda bir sehri feth eder. Narin kabugu o sehrin suru, taneleri onun halki, içi de sehrin malidir. Bir kimse rüyada nar kabugu yedigini görse hastaligmdan iyilesir. Nar, kilitli sandik ile de tabir edilir. Bazen nar, Bal ansinin kovanina ve bal mumuna isarettir. Eger narin tanesi beyaz olursa, gümüse, kirmizi olursa altina isarettir. Nar, hanim ile tabir edildigi zaman o hanim güzeldir. Eger nar bütün ve saglam olursa, o kadin bekardir. Eger nar kirik olursa o kadin duldur. Kötü kokulu nar, iffetsiz bir kadindir. Eksi nar, haram maldir. Bazilan, üzüntü ve kederdir, dediler. Bir kimse rüyada nar satsa o adam dünyayi ahirete tercih eder. Nar agaci, dindar, heybetli ve mal sahibi bir kimsedir. Onun dikenleri o kimseyi günah ve fuhsiyattan men eder. Eger o kimse hükümdar ise, düsmanlarina galip gelir. Tüccar ise, ticareti çok olur. Nar agacini kesmek, akrabalan ziyaret etmemeye isarettir. Bazi tabirciler, narin tatlisi, zor ve zahmetle elde edilen riziktir. Eksisi üzüntü ve keder, eksi ve tatlisinin karisik olmasi süpheli olan maldir, dediler. Kışın soğuk Havada nar rüyası hayırlıdır. Kırmızı nar, bolluk, zenginlik olarak alınır. Genç kız rüyasında ekşi nar yerse aşık olacaktır, fakat seveceği pekte hayırlı biri çıkmayacaktır. Nar ayıkladığını gören kimse bol para kazanır. Kışın soğuk havada nar rüyası hayırlıdır. Kırmızı nar, bolluk, zenginlik olarak alınır. Genç kız rüyasında ekşi nar yerse aşık olacaktır, fakat seveceği pekte hayırlı biri çıkmayacaktır. Nar ayıkladığını gören kimse bol para kazanır. |
|
17 Şubat 2022, 11:38 | #550 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | GÜZEL CEVAPLAR - VECİZ NÜKTELER Maneviyat Büyüklerinden Nükteler Malın Nerede? Hasan el-Basrî, "Ben ölümden korkuyor ve onu sevmiyorum" diyen birine şu cevabı vermiştir: - Malını geride bıraktığın için ölümü sevmiyorsun. Eğer malını ileriye (ahirete) gönderseydin, peşinden gitmek isteyecektin. Ne Bal Var Ne de Pekmez A. Geylanî Hazretlerinin üzerine hiç sinek konmazdı. Onun bu haline vakıf olanlardan biri sordu. - Üzerinize sinek konduğunu hiç görmüyoruz? Sebebi nedir? Şu cevabı verdi: - Niçin konsun ki? Üzerimde ne dünyanın pekmezi var, ne de ahiretin balı... Mezar Taşı Behlül Dânâ'ya biri sorar: - Oğlum öldü. Mezar taşına ne yazdırayım? Behlül Dânâ şu cevabı verir: - Şunu yazdır: "Dün altında olan çimenler bugün üstünde yeşerdi. Ey yolcu anla ki, şu toprak günahtan gayri her şeyi örter." Her Koyun Harun Reşit, kendisini sık sık ikaz eden Behlül Dânâ Hazretlerine: - Sen kendi işine bak, dermiş. Her koyun kendi bacağından asılır. Bir gün sarayı pis bir koku kaplamış. Sebebini araştırdıklarında, üst kattaki bir odada bacağından asılı bir koyun bulmuşlar. Bu işi yapanı da keşfetmişler tabi ki: Behlül. Halife, kendisini sıkıştırdığında: - Gördüğünüz gibi, her koyun kendi bacağından asılır efendim, demiş. Fakat etrafı kokuttuğu için, herkesi rahatsız eder. Taht Behlül Dânâ, bir gün Harun Reşid'in huzuruna gelmiş. O sırada Halife tahtında olmadığı gibi odasında da yokmuş. Fırsattan istifade eden Behlül Dânâ tahta geçip oturmuş. Biraz sonra koruma görevleri bakmışlar ki; tahtta biri oturuyor, onu hemen oradan aşağı indirmişler ve başlamışlar dövmeye. Bir müddet sonra, Halife gelince bakmış ki, Behlül ağlıyor... Hemen sormuş: "Niçin ağlıyorsun, ne oldu?" Halife, muhatabından cevap alamayınca koruma görevlerine sormuş aynı soruyu: "Ne oldu buna?" Görevliler şöyle demişler: "Ey Mü'minlerin Emiri, bu sizin makamınızda oturuyordu. Biz de akıllansın diye bir iki vurduk, o yüzden ağlar." Behlül, söze karışıp Halifeye şöyle demiş: "Hayır! Ben o yüzden ağlamıyorum, senin için ağlıyorum. Ben ömrümde bir kez bu makama oturduğum için bu dayağı yedim. Sen ki; her gün oturuyorsun, acaba ne kadar dayak yiyeceksin?" Hırka Vaktiyle adamcağızın biri, Abdülkadir Geylânî Hazretlerine gelerek: - Aman yâ Hazret, mübarek hırkanı bana giydir de, senin hâlin ile hâlleneyim demiş. Geylanî Hazretleri de şöyle cevap vermiş: - Sen kendin o hâli bulmadıkça, hırkamı değil kendimi giydirsem fayda vermez. |
|
Konuyu Toplam 24 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 24 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Fotoğraf paylaşımları hk. | M | Duyuru Arşivi | 1 | 21 Ağustos 2019 13:03 |
Günün Müzik Paylaşımları | AsiRuh | Albüm Tanıtımları | 0 | 02 Mart 2018 12:12 |
Günün Müzik Paylaşımları | AsiRuh | Albüm Tanıtımları | 0 | 23 Şubat 2018 10:56 |