05 Şubat 2022, 10:37 | #421 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | ayet-hadis-dua 05-02-2022 [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
|
05 Şubat 2022, 19:45 | #422 |
Çevrimiçi # Forum Dedesi #
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Jkl Dini PayLaşımLarı Eline sağlık faydalı haberler günceldir..
__________________ Yahudi mi dediniz? onlar yumurtalarini pisirmek icin dunyayi atese vermekten cekinmeyen LANETLILERDIR!!! Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. |
|
06 Şubat 2022, 09:38 | #423 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | BU GÜNÜN DUASI 06-02-2022(NAZAR DUASI) Nazar duâsı Nazar haktır. İnsana, hayvana ve hatta cansıza da nazar değer. Nazar hastalık yapar, hatta öldürür. Kadınlara ve çocuklara daha çok tesir eder. Peygamberimiz, nazar ile ilgil olarak,”Nazar insanı mezara, deveyi kazana sokar” “Hoşa giden bir şeyi görünce, “Maşaallah la kuvvete illa billah” denirse o şeye nazar değemez.” Sabah-akşam, 3 defa “Bismillahillezi la yedurru maasmihi şeyün fil erdi vela fissemai ve hüvessemiulalim” okuyan, büyü, nazar ve zulümmden korunur.” Göz değene, Peygamber efendimizin bildirdiği şu tavizi okumalıdır: “Euzü bi-kelimatillahittammati min şerri külli şeytanın ve hammatin ve min şerri külli aynin lammetin.” Nazar değen kimseye şifa için Ayet-el-kürsi, Fatiha, Muavvizeteyn ve Kalem suresinin son iki ayetini okumanın muhakkak iyi geldiği bildirimiştir. Ayat-ı hırzı okumak ve üzerinde taşımak da çok faidelidir. Herkes, bilhassa nazarı değen kimse, beğendiği birşeyi görünce “Maşaallah” demeli, ondan sonra, ne söyliyecekse, o şeyi söylemelidir. Önce Maşaallah deyince, nazar değmez. Büyüklerimizin bildirdiği Nazar Duâsı şöyle: Bismillâhirrahmânirrahîm bismillâhi azîm-iş- şâni şedîd-il birri mâ şâallahü kâne habese hâbisün min hacerin yâbisin ve şihâbin kâbisin. Allahümme innî radedtü ayn-el âini aleyhi ve alâ men ehabb-en-nâsi ileyhi ve fî keyedihî ve kilyetihî lahmün rakîkun ve azmün dakîkun fîmâ lehû yelîku ferci-il basara hel terâ min fütûrin sümmerci-il basara kerrateyni yenkalib ileyk-el basaru hâsian ve hüve hasîr ve in yekâdüllezîne keferû leyüzlikûneke biebsârihim lemmâ semi-uz- zikra ve yekûlûne innehû lemecnûnün ve mâ hüve illâ zikrun lilâlemîne lâ havle velâ kuvvete illâ billâh-il aliyy-il azîmi Lâ ilâhe illallâhü hısnî, men kâle-hâ dehale hısnî, ve men dehale hısnî emine min azâbî. Sadaka rasûlullahi sallalahü teâlâ aleyhi ve selleme. |
|
06 Şubat 2022, 09:42 | #424 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | OSMANLI DA PENİSİLİN İĞNE ÜRETİMİ NASIL OLDU Osmanlı döneminde ki penisilin iğne nasıl üretilirdi ? Kanuni Sultan Süleyman sefere çıkmadan önce, saray hekimlerine askerlerin seferde iken salgın hastalıklardan hasta olmamaları için ne yapmak gerektiğini sorardı. Hekimler ise , kuvvetli bir ilaçtan bahsettiler . Sultanın da hoşuna giden bu ilaç penisilin ilaç idi. Hemen saray aşçılarına ferman gönderilir ve askerlere her öğün, küflü peynir verilmesi söylenirdi. Evet , yanlış duymadınız… atalarımızın, dedelerimizin , toprak altın da muhafaza ederek küp içinde muhafaza ettikleri , küflü peynir koruyucu aşıdır. Içinde ki probiyotik bakteriler , bağırsak florasını kuvvetlendirir ve iç organların ömrünü uzatır. O zaman şartlarında bir sefer yaklaşık 2 sene sürerdi. Asker 6 ay yürüyerek gider ve 6 ay yürüyerek geri dönerdi..tozun toprağın havaya kalktığı, tuvalet ve banyo ihtiyacının zor karşılandığı bu sağlıksız şartlar altında , düşman askerleri telef olurdu. Salgın hastalıktan toplu asker ölümleri olurdu. Ancak Osmanlı askerleri bu salgından etkilenmez , basit bir grip gibi atlatırlardı .. Sebebi ise sefere çıkmadan önce yemeye başladıkları küflü gömme peynirdi … Ne güzel bir ilaç, ne güzel bir gıda.. Içinde ne prospektüsü var , ne de son kullanma ve üretim tarihi var .. Herkes bu aşıyı evinde kolaylıkla üretebilir. Herkesin evinde bulunur .. Vücudumuzda ki hastalıkların sebebinin %70 bağırsak florasının bozulması ile olduğunu hepimiz biliriz… Bağırsak da ki faydalı bakterileri : Küflü peynir Kefir Ekşi Maya Ev yapımı yoğurt ile çoğaltabiliriz. Bizi savaş meydanın da yenemeyen düşmanlarımız, gıdalarımızı değiştirerek yenmeye çalışıyor.. 7 den 70’e hasta bir millet olduk .. Tekrar eski sağlığımıza kavuşabilmemiz için köylülerden doğal gıda üretmelerini talep etmeliyiz .. Avm ‘de Bir fincan çaya 15 tl ödeyip , pazarda ki köylünün ürünü için pazarlık yapmamalıyız.. Domates yetiştirmeyen bir kişi domatesin zahmetini bilmez … saksılarda tarihi eser gibi seveceğimize , köylüyü bireysel olarak teşvik ve onore etmeliyiz .. Doğal yiyecek bulduğunuz da asla pazarlık yapmayın.. Ahir zaman da yapacağımız en güzel yatırım salih amel ve gerçek gıdadır… Gerçek peynir bulunca altın bulmuş gibi sevinin ve hemen alıp yiyin … Ortokdoks tıbbi penisilin iğneyi 1940 da bulunca, altın bulmuş gibi sevinmiş garibim … Bizim şanlı ecdadımız 400 yıl önce bulmuş ve uygulamıştır. Eskiye dair , atalarımız her ne yemiş ise , bizde onları yiyelim. |
|
06 Şubat 2022, 09:47 | #425 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | İMAM AZAM DAN TAKVA DERSİ(HİKAYE) İmâm-ı A‘zam ’ın Takvası İmâm-ı A‘zam (r.a.) hazretlerinin bir Mecûsî’den alacağı vardı, onu istemek üzere evine gitti. Borçlunun kapısına vardığında ayakkabısına necaset bulaştı. Onu silkeleyince bir parçası Mecûsî’nin evinin duvarına yapıştı. İmâm-ı A‘zam (r.a.) “Eğer şunu bırakırsam Mecûsî’nin duvarını çirkinleştirmiş olacak, kazımış olsam duvardan az da olsa toprak dökülecek” diye düşünüp kapıyı çaldı. Mecûsî çıktı, borcunu istemek için geldiğini zannederek mazeretler söylemeye başladı. İmâm-ı A‘zam hazretleri ‘bundan daha mühim bir iş için buradayım’ deyip duvarın kirlendiğini bildirip ‘nasıl temizleyelim’ diye sordu. Mecûsî: “Ben önce nefsimi temizlemekle işe başlıyorum” deyip hemen orada Müslüman oldu. (Mir’atü’l-Hâmidîn) |
|
06 Şubat 2022, 09:50 | #426 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | YAHUDİLERİN ALLAH C.C KARŞI YAPTIKLARI İFTİRALARI Kavimlerin içinde Allâhü Teâlâ hazretlerine en çok iftira edenler Yahudîlerdir. Posted by Site - Yönetici Aralık 9, 2020 Kavimlerin içinde Allâhü Teâlâ hazretlerine en çok iftira edenler Yahudîlerdir. Kur’ân-ı kerim bizlere, Yahudilerin, Allâhü Teâlâ hazretlerine şu iftiralar ettiğini haber vermektedir: 1 – Altın ve gümüşten buzağı yapıp insanlara, işte bu sizin ve Musa’nın ilâhı’dır, 2- Allah fakirdir, biz zenginiz. 3- Allahın eli tutuktur. 4- Uzeyir Allah’ın oğludur demeleri. 5- İlâhî kitap Tevrâtı tahrif etmeleri, 6- Tevrâtta bulunan Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin sıfatlarını değiştirerek, Allah’a iftira etmeleri, 7- Tevrâtta bulanan peygamberlerin kıssalarını değiştirerek İftira etmeleri. 8- İlâhî emir ve yasakları değiştirmeleri. 9- Ve benzeri şekillerde Allâhü Teâlâ hazretlerini inkâr ederek, ona iftira ettiler, Allâhü Teâlâ hazretlerine iftira eden Yahudiler, Allah’ın 1- Meleklere, 2- Peygamberlere, 3- Salih kullara, 4- Âlimlere, 5- Müslüman devlet adamlarına hayli hayli iftira ederler… |
|
06 Şubat 2022, 09:57 | #427 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | ÖLÜM VE RUHLARIN HALİ Ölüm ve Ruhlar… (Bilindiği) gibi göğe yükselmek mü’minlerin duaları, amelleri ve ruhlarının şânındandır… Hadis-i şerifte buyuruldu: Muhakkak ki mü’minin ruhu semâ’ya yükseltilir. Kendisine (semânın kapılan) açılır ve ona denilir ki: Merhaba! Ey cesette olan temiz ruh hoş geldin! Tâ yedinci kat semâ’ya kadar (böyle hep merhabalarla karşılaşır…) Ve kâfirin ruhu için de kapılar açılır ve ona; Yerilmiş (kötü olarak) geri dön! Böylece (kâfirin ruhu) tâ siccîn’e kadar yuvarlanır. Siccîn Nedir Siccîn: yedi kat arzın (yeryüzünün) altında iblisler iblisinin yerleştirildiği bir yerdir. Kâmûs”ta Siccin’in, hapis mânâsından “devamlı”, “şiddetli”, “kötülerin kitabının konulduğu yer”, “cehennemde bir dere” mânâlarına ve ayrıca “açık ve ortada” ve “dibinin çevresine çukur kazılmış hurma ağacı” mânâlarına geldiği ve “devamlı şey” mânâsına o şiddetli vuruş” mânâsına ve açık açık geldi” mânâsına denildiği yazılıdır. Netice olarak Siccin, maddesi itibarıyla bir zindan, veya zindancı veya zindanda hapsedilmiş mânâlarını ifade eden bir kelime olmakla, kötülerin yazısına zarf yapılmasına en yakışan mânâda bir “zindan sicili” veya “sicil zindanı” olmasıdır. “Onların defterleri zindancıdadır” yani. “çok şiddetli bir zindancıya teslim olunur” mânâsına da gelebilir. Bunun sade akıl yoluyla bilinir şeylerden olmadığını anlatan şu tefsir, bir zindancı sicilinde olması mânâsında açıktır. Elmalı tefsiri, c. 8. s.5652. İsmail Hakkı Bursevi (k.s), Rûhu’l-Beyan Tefsîri:8/500. 8/501. Ruhlar Cesetlerine Bağlıdırlar Bütün ruhlar, saîd ve şakîlerin hepsinin ruhları, cesetlerine bağlı (ve bitişiktirler.) Ruhlara azab edilir. Ve o azaptan cesetler de elem ve acı duyarlar. (Bu durum) Güneş gibidir. Güneş göktedir; nuru, ışık ve aydınlığı da yeryüzündedir… Ölülerimizin ruhlarının semâya karargahlarına yükselmesi için mutlaka , onlara okumalı, ruhlarına sadakalar vermeli ve onlar için hayır ve hasenet yapmalıyız. Ve Özellikle vasiyetlerini yerine getirmeli ve iskatlarını yapmalıyız. |
|
06 Şubat 2022, 12:41 | #429 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | HADİS ALİMLERİNİN TAHLİL VE TETKİKİ( CERH VE TADİL ) CERH ve TA'DÎL Cerh; yaralamak, sövmek; ta dîl, düzeltmek, hizaya getirmek, tezkiye etmek demektir. Istılahî manaları ise; Cerh, günahkârlık, tedlis (karıştırıcılık), yalancılık gibi sebeplerle bir râvinin, hadis mütehassısları tarafından rivayetlerinin reddedilmesi. Ta'dil; Bir râviyi rivayetleri kabul olunacak şekilde vasıflandırmak, tanıtmak demektir. Hadis râvilerinin kusur ve meziyetlerinin özel terimlerle tetkik edildiği "cerh ve ta'dil ilmi" hadis ilminin en önemli konularından birini oluşturur. Sözlü rivayetlerin yaygın olduğu bir dönemde ortaya çıkıp gelişen bu ilmin, hadisin ve dolayısıyla İslâm'ın korunması açısından hicrî dördüncü yüzyıla kadar çok faal bir rol oynadığı kesin bir gerçektir. Hz. Peygamber (s.a.s.)'den sonra meydana gelen bazı siyasî olaylar neticesinde birtakım sapık itikadî grupların ortaya çıkması ve bunların kendi görüşleri lehinde hadisin otoritesinden yararlanmak istemeleri, kendilerini hadis uydurmaya sevketmiştir. (Ahmed Nâim, Tecrid-i Sarîh Tercümesi, Mukaddime, 351; Yaşar Kandemir, Mevzu Hadisler, 31-48). Bu olumsuz gelişmeler karşısında İslâm âlimleri kılı kırk yararcasına bir titizlik göstererek, hadislerin kitaplara geçirilip tasnif edildiği zamana kadar her râviyi cerh ve ta'dile tabi tutmuşlar ve bu şekilde, güvenilir olanları zayıflardan, tanınmayanlardan, uydurmacı ve yalancılardan ayırdetmişlerdir (Ahmed Nâim, Mukaddime, 351). Dini, aslî berraklığı içerisinde korumayı yegane hedef ve vazife bilen İslâm âlimlerinin bu davranışlarını bir başka şekilde yorumlamak mümkün değildir. Zira Tirmizî'nin de açıkça ortaya koyduğu gibi, amaç, müslümanların hayrını ve iyiliğini istemektir (Ahmed Nâim, Mukaddime; 351). Yoksa hiç bir kimse sebepsiz yere müslümanın gıybetini yapmış ve onları çekiştirmeyi istemiş değildir. Tanınmış münekkitlerden Yahya b. Saîd el-Kattân cerhettiği muhterem zevât dolayısıyla kendisine yöneltilen: - Sen cerhettiğin bu zevâtın kıyamet gününde karşına hasım olarak çıkmalarından korkmuyor musun? şeklindeki bir soruya: "Bunların düşmanlığına maruz kalmam; hadisini müdafaa etmediğimden dolayı Rasûlullah (s.a.s.)'in karşıma hasım olarak çıkmasından çok daha kolaydır." diye cevap vermiştir (Ahmed Nâim, Mukaddime, 350). Onun bu cevabında da görüleceği gibi, konu bir gıybet ve çekiştirme meselesi değil; ilim ehlinin taşıdığı sorumluluk duygusunun ve ilmî anlayışın bir çeşit tezâhürüdür. Diğer taraftan cerh ve ta'dili yapacak âlimlerde birtakım özelliklerin arandığı gibi; cerh ve ta'dil esnasında dikkate alınması gereken esaslar da mevcuttur. Bu yönleriyle ehil olmayan bir kimsenin cerh ve ta'diline itibar edilemez. Şartlarına riayet edilmeden yürütülmüş cerh ve ta'dilin de ifade edeceği hiç bir değer yoktur. (Ahmed Naim, Mukaddime, 365-389). Hadis münekkitleri cerh ve ta'dilde râvilerin kuvvet ve zayıflık, doğruluk ve yalancılık gibi durumlarına işaret eden bir takım terimler kullanmışlardır. Ta'dil için kullanılan terimlerin tertibinde ulema arasında tam bir ittifak yoktur. İbn Hacer el-Askalânî bu terimleri en yükseğinden alta doğru altı derecede toplamıştır. Aynı şekilde cerh için kullanılan tabirler de en hafifinden en ağırına doğru altı kısma ayrılmıştır. Ta'dilin en yüksek derecesi "evseku'n-nâs", "esbetü'nnâs" (insanların en güveniliri); cerhin en ağır derecesi ise "ekzebü'n-nâs" (insanların en yalancısı), "hüve ruknu'l-kezibi" (o, yatanın ocağıdır)... tabirleriyle ifade olunur (Ahmed Naim, Mukaddime, 391-398; İbn es-Salâh, Ulûmu'l-Hadis, I33-137; Suyûtî, Tedrib, 229-236). Hadisin sahihini sekîminden, makbulünü merdudundan ayırma gayretinin bir neticesi olarak gelişmiş olan bu ilim dalında kaleme alınmış bir çok eser mevcuttur. İbn Ebi Hâtim er-Râzi'nin "Kitâbü'l-cerh ve't-ta'dîl'i"; Ahmed b. Hanbel'in "Kitâbü'l-ılel'i" ; Zehebî'nin "Mizânü'l i'tidâl" ;Buhârî'nin "et-Târihü'l-kebir'i" bu alanda yazılmış çok sayıdaki eserden sadece birkaçıdır. |
|
07 Şubat 2022, 09:09 | #430 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | BU GÜNÜN DUASI 07-02-2022 Sıkıntıdan Kurtulmak İçin Okunacak Duâ Yâ Allah-ür-rakîb-ül-hafîz-ür-rahîm. Yâ Allah-ül-hayy-ül-halîm-ül’azîm-ür-raûf-ül-kerîm. Yâ Allah-ül-hayy-ül-kayyüm-ül-kâimü alâ külli nefsin bimâ kesebet, hul beynî ve beyne adüvvî! Lâ ilâhe illallâhül’azîm-ül-halîm lâ ilâhe illallâhü Rabbül-Arş-il’azîm lâ ilâhe illallahü Rabbüs-semâvâti ve Rabbül-Erdı Rabbül’Arş-il-kerîm. “İstiğfara devam eden, her sıkıntıdan, her dertten kurtulur, ummadığı yerden rızıklanır” “Lâ ilâhe illallah demek 99 belâyı defeder, en aşağısı sıkıntıdır.” “La havle ve la kuvvete illa billah okumak, 99 derde devadır. Bunların en hafifi sıkıntıdır” “Sıkıntıya düşen veya borçlanan, bin kere “La havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim” derse, Allahü teâlâ işini kolaylaştırır.” “Sıkıntılı iken “Hasbünallah ve ni’mel-vekîl” deyiniz!” İmam-ı Rabbanî hazretleri, her türlü zararlarından kurtulmak için her gün 500 defa La havle vela kuvvete illa billah okur, okumaya başlarken ve okuduktan sonra yüz defa Salevat-ı şerife getirirdi. |
|
Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Fotoğraf paylaşımları hk. | M | Duyuru Arşivi | 1 | 21 Ağustos 2019 13:03 |
Günün Müzik Paylaşımları | AsiRuh | Albüm Tanıtımları | 0 | 02 Mart 2018 12:12 |
Günün Müzik Paylaşımları | AsiRuh | Albüm Tanıtımları | 0 | 23 Şubat 2018 10:56 |