04 Şubat 2022, 07:50 | #402 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | AYET-HADİS-DUA 04-02-2022 [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
|
04 Şubat 2022, 07:55 | #403 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | KAVİMLERİN YOK OLUŞ SEBEPLERİ NELERDİ Kavimler Niçin Helak Oldu? HZ. İBRAHIM (AS)’IN KAVMİ – Puta taptılar – Sapık liderleri takip ettiler – Mücrimlere uydular HZ. MUSA (AS)’IN KAVMİ – Zulmettiler ve zalim oldular – Küfür ettiler – Yalancı ve nankör oldular. HZ. NUH (AS)’IN KAVMİ – İnkarcı idiler – Aşağılık duygusuna kapıldılar – Taşlayarak adam öldürdüler. HZ. HUD (AS)’IN KAVMİ – Aşırı eğlenceye daldılar – Dünya ya sonsuzmuş gibi bağlandılar – İnananları sürgün ettiler. HZ. SUAYB (AS)’IN KAVMİ – Ölçü ve tartıda hile yaptılar – Haram lokmaya çok düşkündüler – Yağmacı idiler. HZ SALİH (AS)’IN KAVMİ – Lüks ve konfora düşkündüler – Kafirlere itaat ederlerdi – Aşırı zevke dalmışlardı…. |
|
04 Şubat 2022, 07:59 | #404 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | ŞAİR NABİ NİN PEYGAMBER AŞKI (HİKAYE) Nabi’deki Peygamber Aşkı Bizler Hz. Muhammed (S.A.V.)`in Ümmetiyiz. Müslümanız elhamdülillah. Müslümanlığımız Peygamberimiz Efendimize karşı edebli olmamızı gerektirir. Edeb ve sevgide bizler için ders olur düşüncesiyle tarihi bir olayı nakledeceğim. Peygamber sevgisi ve aşkı insanı insan yapan önemli bir unsurdur. Buna yaşanmış bir olay olan şu hadiseyi örnek verebiliriz. Müslümanların yetiştirdiği meşhur şairlerden biri de Nabi`dir. Nabi, zamanın paşalarından biri ile hacc`a gitmek üzere yola çıkmışlar. Hz. Muhammed (S.A.V.)`in aşkı ile yana yana Medine şehrine doğru revan olmuşlar. Şehre yaklaştıklarında Hz. Peygamber`in Ravzasının yemyeşil kubbesi görünmeye başlamış. Rasulüllah`ın kubbesinin görünmesine rağmen deve üzerinde bulunan paşanın ayaklarının, mübarek şehire doğru uzatılmış olduğunu gören Şair Nabi Efendimizce yaklaşmanın mutluluğu ve O`na olan aşkıyla yanarak kalbindeki alevi yanındaki paşaya dönerek şöyle dışa vurmuş: * Sakın terk-i edebden, Gûy-i Mahbubi Hüdadır bu Nazargâh-i ilâhidir makam-ı Mustafa`dır bu. * Felekte mâh-ı nev Babu`s-Selâm`ın sîne-çâkidir, Bunun kandili cevzâ, matla-ı nûr-u ziyâdır bu. * Habib-i Kibriyâ`nın hâb-gahidir fazilette, Tefevvuk-kerde-i arş-i cenâb-ı Kibriyâ`dır bu. * Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-i âdem zâil, İmadın açtı mevcûdât-ı çeşmin tûtiyadır bu. * Murâât-i edeb şartıyla gir Nâbi bu dergâha, Metef-i kudsiyândır cilvegâh-ı enbiyâdır bu. * Şair Nâbi bu sözleri söylerken paşa edeble toplanarak söylenilenleri son derece dikkatle dinlemiş. Sonra da Nâbi`den söylediklerini bir defa daha tekrar etmesini istemiş. Nâbi, paşanın arzusunu yerine getirince bu defa paşa büyük bir heyecanla Nâbi`ye – Nâbi hayvandan inelim, demiş, Deveden inmişler. Rasulüllah`ın mezarına yaklaştıklarında, Efendimiz`in mescidinin müezzinlerden birisi minareden şair Nâbi`nin biraz önce yolda paşaya karşı söylediği Nât-ı (Peygamberimizi övmek için söylenilen şiiri) söylemeye başlamış. Müezzinin sesini duyan Nâbi şaşırmış. Paşaya dönerek. – Paşam, müezzinin okuduklarını duyuyor musun? Benim biraz önce sana söylediklerimi söylüyor. Bu sözlerden sonra Nâbi koşarak Harem-i Şerif`in minaresinin dibine, varmış, Müezzin Efendi minareden inince heyecanla müezzine bu okuduklarını kimden öğrendiğini sormuş. Cevap alamayınca, okuduklarını kendisinin biraz önce söylediğini, söylediklerini de arkadaşından başka duyanın olmadığını söyleyince müezzin olayı heyecanla şöyle anlatmış: Ben sabah namazını kılınca uyuyakalmışım. Rüyamda Rasulüllah (S.A.V.)`i gördüm. Bana “Ümmetimden Nâbi çok aşklı geliyor. Minareye çık da kendisinin söylediği nât ile karşıla” buyurdular. Uyandığımda başucumda bırakılmış kağıttan sizin Rasulüllah`a olan övgünüzle sizi karşıladım. Bu sözleri duyan Nâbi sevinç baygınlığı geçirdi. Bu ne büyük lütuftur. Rasulüllah`a olan aşk, muhabbet ve bağlılık her müslümanda bu derece olmalıdır ki, mahşer gününde şefaat isteyecek açık alnı olsun… Biz bu alın`a sahip miyiz? |
|
04 Şubat 2022, 08:06 | #405 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | CİNSİ ŞEHVET – Cinsi Münasebetin Fayda ve Zararları CİNSİ ŞEHVET – Cinsi Münasebetin Fayda ve Zararları Cinsi münasebet şehveti iki faydayı sağlaması için sana verilmiştir: 1. FAYDA: Cinsi münasebetin zevkine varmakla, ahiretteki daha büyük zevki hatırlamak ve ona hazırlanmak. Cinsi münasebetin zevki kısa bir süre değil de devamlı olsaydı, bütün zevklerin en kuvvetlisi olurdu. Ahirette ise bu zevk devamlıdır. Herhangi bir şeye teşvik veya herhangi bir şeyden korku insanı saadete ulaştırır. Bu da daha önce zevkine ermek veya acısını tatmakla olur. zevki bilinmeyen şeye fazla rağbet edilmez. 2. FAYDA: Soyun kesilmemesidir. Cinsi münasebet şehvetinin bu iki faydası vardır. Ancak bu faydaların yanında insanı felakete sürükleyen zararları da vardır. İnsan bu şehvetine hakim olup onu normal durumda tutmazsa hem dünyada hemde ahirette perişan olur. “Ey Rabbim, güç getiremeyeceğimiz şeyleri bize yükleme” ayeti celilesinin yorumunda, güç getiremeyeceğimiz şeyin aşırı şehvet olduğunu söylemiş lerdir. Peygamberimiz buyuruyor ki: “Allah’ım, gözümün , kulağımın, edep yerimin ve menimin şerrinden sana sığınırım.“ Peygamberimiz buyuruyor ki: “Kadınlar şeytan aleti ve vasıtalarıdır.” Musa (A.S.) bir yerde oturuyordu. Yanına başörtülü birisi geldi. Sonra başörtüsünü çıkarıp yere koydu ve Musa (A.S.)’a selam verdi. Musa (A.S.) sordu: “Sen kimsin?” karşısındaki: “Ben İblisim” dedi. Musa: “Sana selam yok. Buraya niçin geldin?” İblis : “Senin Allah katındaki mevkini bildiğim için sana selam vermeye geldim.” Musa (A.S.): “Başındaki şey nedir?” İblis : “Burnuştur (Bir nevi baş örtüsü). Bununla insanları kendime çeker sonra da kalblerine girerim.” Musa (A.S.): “Ne zaman insanlara galip gelirsin.” İblis : ” İnsan kendini beğendiği Allah için yaptıklarını çok gördüğü ve günahlarını unuttuğu zaman ona galip gelirim. Ey Musa! Üç şeyten sakın: a) Mahremin olmayan kadınla bir arada bulunma. Zira ikisinden baş ka üçüncü kişi ben olur ve onları aldatırım. b) Yapamayacağın şeyi söz verme, verdiğin sözde de dur. c) Ayırdığın sadakayı bekletmeden ver. Şayet hemen vermezsen ben araya girer, verilmesine engel olurum.” dedi. Sonra da “Eyvah Musa (A.S.) insanları nelerden koruyacağını öğrendi.” diye feryat etti. Bir büyüğümüze göre şeytan kadına şöyle der: “Benim kuvvetimin yarısı senden meydana gelmiştir. Sen tam hedefe varan ok gibisin. Benim mahrem yerim ve ihtiyaç anında elçim sensin.” Şeytanın ordusunun yarısı öfke ve kin, diğer yarısı da şehvettir. Şehvetlerin en büyüğü ise kadın şehvetidir. Bu şehvetin de diğer şehvetler gibi aşırı tarafı ve orta derecesi vardır. Aşırı tarafı aklı yener, insanın düşünce ve yakınlığını kadınlara sarfettirir. Bu derecede şehvetinin esiri olanlar ahiret yolunu kaybeder, dinlerini unuturlar. Artık fahişeler peşinde koşmaktan başka bir şey düşünmezler. Bu aşırı şehvet bazılarını çok kötü iki yola sevk eder: 1- Fazla münasebette bulunabilmek için şehveti artıcı şeyler kullanmak. Çok yemek yemek için iştah ve sindirme ilaçları kullanmak gibi. Fazla yemek ve münasebet şehveti hastalıktır. Zevki, bu hastalığı arttırmakta değil, bundan kurtulmakla olur. Bir hadis te rivayet edildiğine göre, Peygamberimiz buyuruyor ki: “Cebrail’e münasebet zafiyetimden şikayet ettim. O da bana Herise (keş kek) yememi tavsiye etti.” Bana göre şehevi arzusu için değil, dokuz eşinin hakkını ödemek için bu kuvvet talebinde bulunmuştur. Peygamber efendimizin dokuz eşi vardı. Bunların hakkını ödemek kendisine borç idi. Onları boşasaydı baş kalariyle evlenmeleri yasak ve haramdı. Zira onlar mü’minlerin anneleri idiler. 2- Bir zarar da bu şehvetin insanı aşk sapıklıklarına sürüklemesidir. Bu ise en büyük akılsızlıktır. Hatta hayvandan bile daha aşağı olmaktır. Zira aşık, şehvetinin tatmini ile yetinmez. Aşk, şehvetlerin en çirkini ve en çok utanılacak olanıdır. Ona göre şehvetini teskin etmenin tek yeri maşukudur. Oysa hayvan böyle değildir. Bir yerde şehveti teskin olunca artık dinlenir. Ama aşık maşukundan başka bir şey düşünmez. Ona adeta tapar ve onun için her zillete katlanır. Aklını da şehvetinin hizmetine verir. Oysa akıl şehvete hizmet etmek için değil, şehvetin kendisine hizmet etmesi için yaratılmıştır. Aşk, şehvetin en aşırı durumudur. Buna düşmemek için kadınlara bakmaktan veya onları düşünmekten kendini alıkoymak gerekir. Başlangıçta bunlardan kaçınılmazsa, tutulduktan sonra vazgeçmek, yerleşmiş olan aşkı söküp atmak zor olur. Kadına karşı duyulan aşkta durum böyle olduğu gibi, mal ve mevkiye karşı duyulan aşk için de durum aynıdır. Tamamiyle tutulduktan sonra ayrılmak zordur. Bazı kimseler bu durumlara düşmüş dünya ve ahirette perişan olmuşlardır. İlk başlangıçta aşkın hücumuna karşı koyan kimse, ilk dönemeçte şahlanmak üzere olan atın dizginini çeken biniciye benzer. Eğer ilk etapta dizgini çekmezse atı şahlanıp onu parçalayabilir. Onun için ilk başta, iş işten geçmeden ihtiyatlı davranmak gerekir. İş işten geçtikten sonra ise çok çetin mücadele etmek gerekir. İnsanı ölüme kadar götürebilir. Şehvetin bir de iktidarsız olmak veya hiç evlenmemek gibi geri derecesi vardır ki o da kötüdür. Makbul olan orta derecede olmak akıl ve şeriata uygun hareket etmektir. Şehvette aşırıya kaçan hemen evlensin veya oruç tutsun. Peygamberimiz buyuruyor ki: “Ey gençler, evleniniz. Evlenmeğe gücü yetmeyenler ise oruç tutsunlar. Zira oruç şehveti kırar.“ |
|
04 Şubat 2022, 08:09 | #406 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | İNSANÎN; “ALLAHIM… DİLERSEN BENİ MAĞFİRET ET” DEMESİN, BİLÂKİS DUASINDA KESİN İFADE KULLANMASI GEREKİR İNSANÎN; “ALLAHIM… DİLERSEN BENİ MAĞFİRET ET” DEMESİN, BİLÂKİS DUASINDA KESİN İFADE KULLANMASI GEREKİR Ebu Hüreyre’den (r.a) rivayete göre Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz “Allah’ım, dilersen beni af eyle, dilersen bana acı“, demesin, isteğini kesin yapsın. Çünkü Allah’ı zorlayan bir kuvvet yoktur.” (Buhârî ve Müslim rivayet etmişlerdir) Dua yaparken isteği kesin yapmak, müstehab; duayı Allah’ın dilemesi*ne bırakmak mekruhtur. Çünkü böyle bir istekte, talep edilen şeyden gizli bir istiğna ‘nazlanma) hali vardır, sanki böyle bir isteğin meydana gelmesi ile gelmemesi o kimsenin yanında farksizmış gibi bir durum ortaya çıkar. Ayrıca böyle bir duada Allah’ı (c.c) hafife alma endişesi vardır. “isteğini kesin yapsın ” sözü için alimler; “İsteği kesin yapmak, istekte kesin davranmak, zaaf göstermeden, muhayyer bırakmadan, azmetmektir” demiştir. Müslim’in bir rivayetinde: “Şüphesiz Allah (c.c) dilediğini yapar. Al*lah’ı zorlayan bir güç yoktur” buyurulmuştur. “Yâ Rabbi beni tekrar dirilecekleri güne kadar ertele…” (A’râf, 14) di*ye dua etmiş ve kendisine bu vakte kadar süre tanınmıştır. îbn Adi’l-Berr şöyle diyor: “Hiçbir kimseye “Allah’ım bana dilersen ver” ve buna benzer dinî ve dünyevî sözler söylemesi caiz değildir. Çünkü böyle bir söz fuzûlidir. Zaten Allah (c.c) sadece dilediğini yapar.” Duada gayret etmek, dünyevî ve uhrevî hayırlar., Allah’tan (c.c ) ister*ken, duamı kabulünü ümit etmekle birlikte ısrar etmek gerekir. Allah’ın rahmetinden ümit kesmemek gerekir. Çünkü Allah Teâlâ isteyen kimseyi boş çevirmez. Allah’a karşı bir kusur işlediğini bilen kimsenin kusuru, Allah’a dua et*mesine mani olmamahdir. Çünkü Allah Teâlâ af ve kerem sahibidir. Böyle kimseler kusurlarını telafi etmeye çalışmalıdırlar. Çünkü Allah (c.c) mahlukatın en şerlisi iblisin duasını dahi kabul etmiştir. |
|
04 Şubat 2022, 08:24 | #407 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | HAZIR CEVAP LAR - GÜZEL SÖZLER GÜZEL SÖZLER Türk ve İslam Büyüklerinden Hazır Cevaplar Sigorta İngiliz Büyükelçisi, eski Türk evlerinin dış duvarlarına asılan “Ya Hafiz”(Muhafaza Eden Rabbimiz) levhalarını görünce dayanamamış ve Keçecizade Fuad Paşaya bunların ne olduğunu sormuş. Fuad Paşa İngiliz’in tam anlayacağı dille cevap vermiş. – O gördükleriniz, Osmanlı Sigorta Şirketinin levhalarıdır. La Havle Vela Kuvvete Meşhur Cimri Paşa atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen seyislerine kızar ve her seferinde “La Havle” çekermiş. Bir gün arabasının atları dermansızlıktan yığılıp kalınca, hiddetle sormuş. – Atlarıma ne oldu? Seyis, cevabı yapıştırmış: – Ne olacak efendim “La Havle” yiye yiye “Vela kuvvete” oldular. Mesele Getirme de Rusya sefiri meşhur İgnatiyef memleketine giderken veda için geldiği Yusuf Kamil Paşa’ya: -‘Efendimize Rusya’dan ne getireyim?’ demesiyle Paşa: –‘Bir mesele getirme de, ben hiçbir şey istemem’ dedi. Kendimize Benzettik Bir sohbet sırasında Arif Nihat’a; – Eğilir, bükülür, katlanır, istenilen şekle kolayca sokulur bir cam keşfedilmiş, derler. Arif Nihat buna şöyle cevap verir: – Desenize eninde sonunda camı da kendimize benzettik. Namaz Vehbi Karakaş hocaya gençlerden biri: – Hocam gündüz işteyim. O gün kılamadığım namazlarımı akşam eve dönünce kaza etsem olmaz mı? Diye sorunca: – Sen askersin farzedelim. Komutan sana günde beş defa haber gönderse, sen gitmeyip de akşam komutanının huzuruna çıksan, üst üste üç selam veya beş selam çaksan olur mu? Der. At Nalı Kadıköy Camiinde vaaz vermekte olan O. Demirci Hocaya: – Hocam, diye sormuşlar. At nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi? Demirci hoca: – Zannetmiyorum, diye cevap vermiş. Onlardan her atta dört tane var ama, bütün gün kamçı yiyip duruyorlar. Ne Diye Bindin Necip Fazıl Kısakürek vapurla Karaköy’e geçerken yanına biri yaklaşıp: – Üstad, diye sormuş. Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik. Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan: – Ne diye vapura bindin ki, cevabını vermiş. Yüzerek geçsene karşıya. İstanbula Dönüşünü Yahya Kemal’a “Ankara’nın en çok hangi tarafını seviyorsunuz” diye sorduklarında şu cevabı vermiş: -İstanbul’a dönüşünü. Yahudiler Necip Fazıl Kısakürek, “Yahudiler hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şu cevabı vermişti. – Yahudiler mi dediniz? Onlar yumurtalarını pişirmek için dünyayı ateşe veren lanetlilerdir. Uçan Tabak Gökyüzünde birtakım uçan cisimlerin görüldüğü iddia edildiğinde, bunlara ilk önce “uçan tabak” adı veriliyormuş. Nizamettin Nazif, bu esrarengiz olay hakkında Prof. Salih Murad’ın fikrini sorarak: – Ne dersiniz, hocam? demiş. Bu uçan tabaklar sizce gerçek midir? Ve daha önce görülmüş müdür? Profesör: – Elbette gerçektir, diye gülümsemiş. Karı koca arasında sık sık görülür. |
|
04 Şubat 2022, 12:42 | #410 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: GERÇEKTEN GÜZEL BİR SÖZ --PAYLAŞMAK İSTEDİM.. Cahillik Güzeldir Her Şeyi Bilirsin.
__________________ Bir ışık süzüldü Tanrı dağından,Tanrı dedi ki; Sana TÜRK dedim.. Git intikamını al yarından.. |
|
Konuyu Toplam 5 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 5 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Fotoğraf paylaşımları hk. | M | Duyuru Arşivi | 1 | 21 Ağustos 2019 13:03 |
Günün Müzik Paylaşımları | AsiRuh | Albüm Tanıtımları | 0 | 02 Mart 2018 12:12 |
Günün Müzik Paylaşımları | AsiRuh | Albüm Tanıtımları | 0 | 23 Şubat 2018 10:56 |