IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

779Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 03 Şubat 2022, 07:31   #391
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
REGAİP GÜN VE GECENİZ MÜBAREK OLSUN . GÜNÜN MANASI VE ÖNEMİ




REGÂİB GECESİ

Receb ayının ilk Cum’a gecesine “Regâib gecesi” denir. Receb ayının her gecesi kıymetlidir. Her Cum’a gecesi de kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince, dahâ kıymetli olmakdadır. Regâib gecesinin kıymeti, çeşidli hadîs-i şerîfler ile bildirilmişdir.

Allahü teâlâ, bu gecede mü’min kullarına ragîbetler ya’nî ihsânlar, ikrâmlar yapar. O gece yapılan duâ reddolmaz ve namaz, oruç, sadaka gibi ibâdetlere kat kat sevâb verilir. O geceye hürmet edenleri affeder.
Regâib kandilinin, Resûlullah efendimizin babası Hz. Abdullah’ın evlendiği gece ile hiçbir ilgisi yoktur. Memleketimizde ve birçok İslâm memleketlerinde, bir asırdan beri, Abdullah’ın evlendiği geceye, Regâib kandili ismini veriyorlar. Regâib gecesine böyle ma’nâ vermek doğru değildir.

Böyle söylemek, Resûlullah efendimizin dokuz aydan önce dünyayı teşrîf etmiş olduğunu bildirmek olur ki, bu da, noksanlık ve kusûrdur. Her bakımdan, her insanın üstünde ve her bakımdan kusûrsuz olduğu gibi, Amine vâlidemizi nûrlandırdığı zaman da, noksan ve kusûrlu değildi. Bu zamanın noksan olması, tıp ilminde ayıp ve kusûr sayılmaktadır.

Receb ayı, kıymetli aylardan olduğu için her gecesi kıymetlidir. Her cum’a gecesi de kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince daha kıymetli olmaktadır. Regaib Gecesi’nin kıymeti, çeşitli hadîs-i şerîfler ile bildirilmiştir. İşte bu gece, bu kıymetli gecedir.

Peygamber efendimiz, “Receb-i şerefin ilk cum’a gecesinden gafil olmayın!” buyurdu.
“Regâib gecesinden gâfil olma!”

Bir defasında, Peygamber efendimiz, Receb ayında tutulacak oruçların fazîletini anlatıyordu. Orada bulunanlardan, yaşı ve pîr-i fânî bir zât ayağa kalkıp:

– Yâ Resûlallah, ben Receb ayının hepsini oruç tutamam, dediğinde; Peygamber efendimiz:
– Sen Receb ayının birinci, onbeşinci, sonuncu günleri oruç tut, hepsini tutmuş sevâbına kavuşursun. Çünkü sevaplar on misli yazılır. Fakat sen Receb-i şerîfin ilk cum’a gecesinden gafil olma ki, melekler o geceye Regâib gecesi demişlerdir. Zîra o gece, gecenin üçte biri geçtikten sonra göklerde ve yerde bir melek kalmaz, hepsi Kâ’be-i muazzama etrafında toplanırlar. Allahü teâlâ onlara hitâben:
“Ey meleklerim dilediğinizi benden isteyiniz.” buyurur. Onlar:

“Yâ Rabbî, istediğimiz, Receb ayında oruç tutanları mağfiret etmendir.” deyip, isteklerini arzederler. Allahü teâlâ:

“Ben, Receb ayında oruç tutanları mağfiret ettim buyurur.”

Recebin ilk Cum’a gecesini ihyâ edene (saygı gösterene), Allahü teâlâ kabr azâbı yapmaz. Duâlarını kabûl eder. Yalnız, yedi kimseyi afv etmez ve duâlarını kabûl etmez: Fâiz alan veya veren, müslümanları aşağı gören, anasına, babasına eziyyet eden, karşı gelen çocuk, müslüman olan ve islâmiyyete uyan kocasını dinlemiyen kadın, şarkı ve çalgıcılığı san’at edinenler, livâta ve zinâ edenler, beş vakt nemâzı kılmıyanlar.


Bunlar, bu günâhlardan vaz geçmedikce, tevbe etmedikce, duâları kabûl olmaz. Ananın, babanın, kocanın, hiç kimsenin, islâmiyyete uymıyan emri dinlenilmez, yapılmaz. Fakat, anaya, babaya, yine tatlı söylemek, onları incitmemek lâzımdır. Ana baba kâfir ise, onları kiliseden, meyhâneden, sırtda taşıyarak bile, geri getirmek lâzımdır. Fakat, oralara götürmek lâzım değildir.

Mübârek geceler, İslâm dîninin kıymet verdiği gecelerdir. Allahü teâlâ kullarına çok acıdığı için ba’zı gecelere, ba’zı günlere kıymet vermiş, bu gecelerdeki, günlerdeki duâ ve tevbeleri kabûl edeceğini bildirmiştir.
Bu geceleri ihyâ etmeli, ya’nî kazâ namazı kılmalı, Kur’ân-ı kerîm okumalı, duâ ve tevbe etmeli, sadaka vermeli, Müslümanları sevindirmeli, bunların sevâblarını ölmüşlere de hediye etmelidir. Gündüzleri de oruç tutmalıdır. Bu gecelere saygı göstermelidir. Saygı göstermek, günâh işlememekle olur.

Bir an evvel kazâ borçlarından kurtulmak için çalışmalıdır. Kazâ borcu olanın, nâfile ibâdetlerle meşgul olması uygun değildir. Nâfile ibâdetlerin sevâbına kavuşabilmek için, farzları yapmak ve farz borçlarını bitirmek, harâmdan sakınmak lâzımdır.

Mübârek günlerde ve aylarda yapılan duâlar kabûl edildiği gibi, bu aylarda yapılan bedduâlar da reddolunmaz. Bunun için, büyükleri, bilhassa ana-babayı üzmemeli, onların bedduâsını almamalıdır. Bu geceyi fırsat bilip, büyüklerimizi ziyâret etmeli, onların gönüllerini ve hayır duâlarını almalıdır.
Yakınları uzakta olanlar, telefonla arayıp kandillerini tebrik etmelidir. Bütün Müslümanlar, mübârek günlerde, gecelerde birbirlerini arayıp tebrikleşmelidir.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Alt 03 Şubat 2022, 07:34   #392
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
BU GÜNÜN DUASI 03-02-2022




İbni Abbas’dan (Radıyallahu Anhüma) yapılan rivayete göre
Re-sûlüüah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle söylerdi

“Allâhümme leke eslemtü ve bike âmentü ve aleyke tevekkeltü ve iley-ke enebtü, ve bike hâsemtü. Allâhümme innî eûzü biizzetüke lâ ilahe illâ ente entuziiîenî. Ente’l-hayyüllezî lâ yemûtü. Ve’l-cinnü ve’l-insu yemü-tûne.”

“Allah’ım! Sana teslim oldum, Sana iman ettim, Sana güvendim, Sa*na yöneldim, Senin gücünle mücedele ettim. Allah’ım! Seni sapıtmaktan Senin üstün kudretinle Sana sığınırım, senden başka İlâh yoktur. Sen öl*meyen hayat sahibisin. Cinler ve insanlar ise ölürler.”

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Şubat 2022, 07:35   #393
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: REGAİP GÜN VE GECENİZ MÜBAREK OLSUN . GÜNÜN MANASI VE ÖNEMİ




Emegine saglik @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] hayırlı kandiller

__________________
...
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Şubat 2022, 07:38   #394
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
BAZEN HAC VE UMRE SİZE KABE DEN DAHA YAKINDIR (HİKAYE)




İbretlik Bir Olay. İşte Anadolu Eyliyalarının Evliyalıgı.

Anadolu Evliyalarından Beyzade Efendi, bir sene hacca gitmeye karar verir… Hac için yolculuğa çıkma zamanını kararlaştırdılar. Eş ve dostları ile vedâlaştı. Tam hac yolculu*ğuna çıkacakları haftalarda eşi hastalandı. Bir gün hanımı yatakta yatarken dışarıdan et kokusu geldi. Kocasına seslendi:

—Efendi! Şu kızarmış et kimlerde pişiyorsa git benim hatırım için bir parça isteyiver. Canım çekti. Beyzade Efendi:
-“Hatun! Senin İsteğin et olsun çarşıya gideyim sana etin ve kebabın en iyisini getire*yim. Kadın ısrar etti:
-“Hayır istemem…. Ben sadece kokusu burnuma hoş gelen bu eti istiyorum. Beyzade Efendi diretir:
-“Hanım çok şüKür biz varlıklıyız. Gidip fakir bir komşudan et istemek bize yakışmaz… Bizim onlara vermemiz lazım… Kadın:

-“Ben hastayım, canım kokusu burnuma hoş gelen o eti istedi… Eğer bana biraz merhametin var git komşulardan o kızarmış eti bana iste. Beyzade Efendi mecburen utana utana komşunun kapısına gitti… Kapıyı kendisine açan komşu kadına durumu anlattı. Komşu kadın: -“Bu eti size veremem? -Neden?
-Bu et size haram? -Ya size? -Helal. -Neden?

-Efendim! Üç günden beri çoluk-çocuk açız… Çocukların ağlamalarına fazla dayanama*dım. Haram olan bir necis eti getirip pişirerek onları oyalamaya çalışıyorum…

Beyzade Efendi evine koşar. Hac için ayırmış olduğu paranın büyük bir kısmını getirir kadına verir. Geri kalan parasını da çevresindeki fakirlere ve ilim talebelerine dağıttı. Bütün parasını dağıtarak fakir hale düştüğü için üzerinde hacan farziyeti düştü.

Bir hafta sonra Harputlular hacca giderken Beyzade Efendi gitmedi. Sebebini de açıklamadı. Arkadaşları bin bir zorluklarla Mekke-i Mükerremeye vardıklarında Beyzade Efendi’yi orada gördüler. Her yerde onu önlerinde gördüler… Haline şaştılar. Bir mâna veremediler. Hacılar Harputa döndüklerinde durumu kendisine sordular. 0: -Siz Ka’beye hep yürümekle mi varıldığını sanırsınız? -Peki bu dereceye nasıl yükseldiniz? -Hayır ve hasenat yüzünden….

Beyzade Efendinin bu hadisesinden sonra Harput’ta bir fakir hiçbir zaman muhtaç duruma düşmedi. Zenginler, fakir aramak için yarıştılar… Zekat ve sadaka verecek fakir bulamadıkları zaman bile oldu

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Şubat 2022, 07:40   #395
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
ANNE BABAYA İYİLİK




Vefât eden anne-baba adına iyilikte bulunmak

Ebû Übeyd Mâlik bin Rebîa es-Saîdî (r.a.) bir gün, “Ey Allâh’ın Resûlü, anne ve babamın vefâtlarından sonra da onlara iyilik yapma imkânı var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?” diye sormuştu. Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz, “Evet vardır.

Onlara duâ, onlar için Allâh’tan istiğfar (günahlarının affedilmesini) talep etmek, onlardan sonra vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babanın akrabalarına karşı da sıla-i rahmi îfa etmek, anne ve babanın dostlarına ikramda bulunmak” cevabını vermiştir.

İbn Abbas’tan (r.a.) rivâyet olunan bir hâdis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: “Bir adam gelerek, ‘Ey Allâh’ın Resûlü! Annem vefât etti. Ben onun için tasaddukta bulunsam ona faydası olur mu?’ diye sordu. Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.), ‘Evet’ buyurunca, adam; ‘Benim meyveliğim var. Sizi şâhit kılıyor ve onu annem için tasadduk ediyorum’ dedi.”

Sa’d bin Ubâde (r.a.) hadîsinde ise, ölünün arkasından yapılacak sadakanın hangisinin daha efdâl olduğu beyan edilmektedir. Hz. Sa’d (r.a.) şöyle anlatıyor: ‘Ey Allâh’ın Resûlü, dedim. Annem vefat etti. (Onun adına) yapacağım sadakanın hangisi faziletlidir?’ Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, ‘SU’ buyurdular. Bu cevap üzerine Sa’d bir kuyu kazdı ve, ‘Bu kuyu Sa’d’ın annesi için’ dedi.”

Dünyaya gelmemize vesîle olan, bizleri büyüten, yetiştirip adam eden, üzerimizde çok büyük hakları olan anne – babalarımıza; hayatta iken hizmet edip itaatte bulunmak, öf bile demeyip gönüllerini kırmamaya gayret göstermekle mükellef/yükümlü olduğumuz gibi, vefatlarından sonra da unutmamak boynumuzun borcudur. Onlar için Kur’an okumalı, duâ, istiğfar, hayır ve hasenâtlar yapıp ruhlarına hediye etmeliyiz. Mü’mine yakışan budur. Hayırlı evlat buna denir.
* * *
VEFAT EDEN ANNE-BABA HAKLARININ ÖDENMESİ İÇİN BİR BAŞKA USÛL

Anne-babanın haklarının ödenmesi için, çarşambayı perşembeye bağlayan gece, akşamla yatsı arasında, 2 rek’at namaz kılınır. Her rek’atte:
7 Fâtiha-i şerife, 7 Âyetü’l-Kürsî, 5 İhlâs-ı şerif, 5 Felak sûresi, 5 Nâs sûreleri okunur. Bu namazın sevabı anne-babaya gönderilir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Şubat 2022, 07:53   #396
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
DİLİMİZLE GELECEK TEHLİKELER AZ KONUŞMANIN FAYDALARI




FAZLA KONUŞMAK

Boş ve gereksiz şeylerden söz etmek veya gerekli işlerde haddinden çok konuşmak fazla konuşmaktır. Zira maksadını kısa cümlelerle anlatmak mümkün iken onu uzun cümlelerle ve tekrar tekrar izah etmek yersizdir.
Bir kelime veya cümle ile ifade edilebilecek şey, iki kelime veya cümle ile ifade edilirse bu ikincileri fazla olur. bu fazla konuşma günah ve zarara sebep olduğundan yukarıda anlattığımız nedenlerden dolayı hoş karşılanmaz.

Sahabeden biri diyor ki:

Bazen benden öyle şeyler sorulur ki, sıcaktan kavrulan adamın soğuk suya doyduğu hevesden daha büyük bir hevesle bu soruyu cevaplandırmak isterim. Fakat fazla konuşma olur korkusuyla bu arzumu yerine getirme, soruyu cevaplandırmam.”

Gereksiz sözlerin hepsini belirtmek zordur. Ancak önemli olanları Kur’an-ı Kerim de anlatılmıştır.
Yüce Allah buyuruyor ki:
“Sadaka vermeyi, iyilik yapmayı veya insanların arasını düzeltmeyi emretmelerinden başka onların fısıldaşmalarının birçoğunda hayır yoktur.

Kim Allah ‘ın rızasını arayarak böyle yaparsa (Sadaka vermeyi, iyilik yapmayı veya insanların arasını düzeltmeyi emrederse) ona çok büyük bir mükafat vereceğiz.”
NİSA SURESİ, Ayet : 114

Peygamberimiz buyuruyor ki:
“Sözünün fazlasını tutmuş ve malının fazlasını harcamış kimseye müjdeler olsun.”
İnsanlar tamamen bunun tersini yaparlar. Mallarının fazlasını tutup dillerini alabildiğine salarlar.

Mitras ‘ın babası Abdullah diyor ki:
“Amir oğullarından birkaç kişi Resulü Ekrem’in huzuruna çıktılar: “Sen bizim atamızsın, efendimizsin, en büyüğümüzsün, şöylesin, böylesin” diye övgülere başladılar.

Peygamberimiz buyuruyor ki:
“Söylediğinizi söyleyin, şeytan sizi şaşırtıp durmasın.”
Dil doğruyu bile olsa övmeye başlayınca, şeytan onu heves lendirip aşırıya gitmesine sebep olabilir.

İbn-i Mesud diyor ki:
“Gereksiz konuşmalardan sakının. İhtiyaç kadarınca konuşmakla yetinin.”

Rivayete göre Süleyman (A.S.) ifritlerden birini bir yere gönderdi.
Arkasına da başka bir ifrit taktırıp “Bak bakalım ne yapıyor” dedi. Takipçi gelip: “Sokakta önce başını göklere kaldırıyor. Sonra da insanlara bakıp sallıyor” dedi. İfrit dönünce Süleyman (A.S.):

“Niçin öyle yaptın?” diye sordu. İfrit şöyle dedi:
” İnsanların başları üzerinde bulunan meleklerin nasıl süratli yazı yazdıklarına ve altlarında bulunan insanların süratli temayüllerine şaştım, onun için kafa salladım.”

İbrahim Teymi diyor ki:
“Mümin konuşacağı zaman sözüne bakar; eğer lehinde ise konuşur,aleyhinde ise konuşmaz. Facir ise düşünmez. Ağzına her geleni peş peşe sıralar.“

Hasan Basri diyor ki:
“Çok konuşmanın yalanı çok olur. Malı artanın günahları artar. Kötü huylu olanın nefsi azaba uğramış olur.“

Amr b. Dinar diyor ki:
“Resulü Ekrem’in huzurunda konuşan biri lafını uzattı.”

Resulallah:
“Dilinin üzerinde kaç perde var?” diye sordu. Adam:
“Dudak ve dişlerim var” dedi. Resulallah:
“Bunlardan hiçbiri sözlerini durduramadımı” buyurdu. Huzurunda kendisini aşırı derecede öven birisine Peygamberimiz şöyle buyurdu:
“Kişinin en büyük kötülüğü fazla konuşmasıdır.“

Ömer b. Abdulaziz diyor ki:
“Kendimi överim korkusu ile birçok şeyi söylemekten kaçınırım.”

İbni Ömer (R.A.) diyor ki:
“Kimi için önemli olan şey dilini fazla konuşmaktan temizlemektir.”

Ebu Derda kaba sözlü bir kadın gördü ve: “keşke dilsiz olsaydı” dedi.

İbrahim Nehai diyor ki:
“ İnsanları iki şey mahveder: Biri fazla mal toplamak, diğeri de fazla konuşmaktır.“

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Şubat 2022, 08:00   #397
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
MEZHEP NEDİR -FAİDELERİ NELERDİR - NASIL OLUŞMUŞTUR




MEZHEP

Mezhep nedir?

<<Zehab – zan ve tahmin>>den gelen bu kelime, bellibaşlı bir noktaya giden yolun nerelerden ve nasıl geçtiği ve ne gibi kısımlar ve şekiller çizdiği üzerinde bilgiler ve ölçüler manzumesi demek…

Peygamber, doğru yolun doğrudan doğruya açıcısıdır. Onun <<Zehab-zan ve tahmin>> ve mezhep kuruculuğu ile alakası olamaz. Peygamberde her şey berrak ve mutlak… Açık havada güneş… Gösterdiği her şey, namutenahi ince çizgilerle işlenmiş bir elmas…

Ne <<Acaba?>>sı var, ne <<belki>>si…güneş öyle bir tepe noktasından vuruyor ki, hiçbir şeye gölge hakkı bırakmıyor; gölge, yani şüphe, ayaklar altında… Ne cemiyette en küçük hiza yanlışı var, ne fertler arasında en basit çekişme… Ne de anlayış ve sezişlerde en hafif çelişme… Çünkü insanlara hükmedici kıstas, her ölçüyü zatında toplayan vecd ve aşk…

Hazret-i Ali’nin <<bütün>> ve <<parça>> meselesinde:
– Parça <<bütün>>ün habercisidir.

Hikmetine eş, en ulvi ve esas <<bütün>>den ve <<süfli ve cüz’i parça>>ya kadar her şey, merkezde düğümlü bir nakış gibi içiçe, çelişkisiz ve eksiksiz…

Allahın Resulü, delikanlılık çağındaki Üsame Hazretlerini orduya Başbuğ tayin buyurdukları zaman, bata Hazret-i Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali, hiçbir olgun Sahabinin yüzünde herhangi bir buruşma ve dilinde bir memnuniyetsizlik ifadesi yoktur…

Sahabilerin hepsi müctehid. Fakat, uzaklaşan, gölgelenen ve sislere bürünen bir hakikati heceleme, sökmeye çalışma, <<zan ve tahmin>> etme manasına değil, ölçüleri bilme, ruhuna sindirmiş bulunma, her işe tatbik gücüne ermiş olma manasına…

Kuduz İslam düşmanı (Leone Kaytano)nun:
– O ne kuvvettir ki, çevrelediği insanlardan tek kişi bile gevşemedi, kopmadı, dönmedi!…
Dediği, buna rağmen <<çünkü Resuldü!>> diyemediği, böylece tezatların en yırtıcısına düştüğü o cazibe merkezi, işte bu yekpareliğin sancağını getirmişti.

Kainatın Efendisi, sonsuzluk tahtına geçmek üzere hücrelerindeki yatakta gözlerini kaparken hızla gelip başbuğluk sancağını Peygamber kapısının önüne diken delikanlı Üsame işte bu bayrağın temsilcisi….

İLK ALAMETLER

Hazret-i Osman devrinde başladı ve Üçüncü Halifenin, herhangi bir ferdi ve itikadi davranış değil; hissi ve infiali planda bir toplulukça şehid edilmesiyle ortaya çıktı.

Bu topluluk, kelimenin hem <<dışta kalan>> ve hem <<karşı çıkan>> manasiyle, henüz adını almamış olarak <<Harici>>zümresinin ilk filizleridir. Ağaçlarını ve dallarını Hazret-i Ali devrinde yetiştireceklerdir ve davranışları mezhebi olmaktan ziyade siyasidir.

Fakat öyle bir siyasi mahiyet ki, artık kitle halindeki vecd ve aşk perçininin çatlak vermeye başladığını ihtar edecek ve ondan sonraki sapıklıklara ilk istidat zeminini kuracaktır.

İnsanlar arasında <<İhtilaf-fikir ayrılığı>> denilen, çok defa aziz ve erdirici, çok defa da sefil ve kaybettirici (fakülte)nin kurtarıcılıktan öldürücülüğe sürüklenmesine mani ferdi ruh ve içtimai nizam… işte bütün mesele!….

İhtilaf…

<<Ümmetimin ihtilafı rahmettir.>>

Buyuran Kainatın Efendisi, ruhi kıvam ve içtimai nizamın en üstün ahengi içinde, müspet cephesiyle ihtilafı ne güzel abideleştirmişlerdi.

Orta yere bir çiçek vazosu koysalar, etrafındaki herkes onu başka başka noktalardan göreceğine ve hiç kimsenin gözbebeği içinden bakılamayacağına göre, ihtilaf, insan yapısının zaruri neticesi… Elverir ki, bellibaşlı bir sınırı çatlattığı hissini vermesin ve herkesçe makbul ihtimaller çerçevesinde kalsın… Ayrı ayrı uzuvlarından fili muayene eden körler gibi, toplayıcı ve hakikati kaybetmesin…

Nurun merkezinde her Sahabi bir nur olduğu mevkiindeyken yalnız lügatta ve ihtimal aleminde bilinen ihtilaf, ilk filizlenmesini Hazret-i Osman’ın halifeliğe seçilmesi sırasından gösterir gibi oldu; Haşimi ve Emeviler arasında küçük bir burkuntuya yol açtı; fakat nur oluklarından en büyüklerinin suladığı cemiyet bahçesinde ve Hazret-i Ebubekir ile Ömer’in temsil ettikleri birlik ve bütünlük zemininde hiçbir karışıklığa yer kalmaksızın ukdeler bastırıldı.

Fakat yumuşaklık, edep ve haya madeni Hazret-i Osman devri, kısa zamandan kendisinden önceki sütbeyaz iki devrin ulvi rengine hiçbir leke sürdürmediği halde:
– Bu da beyaz ama acaba o beyaz mı? Arada, esası asla bozmayacak şekilde bir (ton) farkı var mı, yok mu?

Diye düşündürecek şekilde birtakım vehimlerin türemesine mani olamadı.
Buna sebep, rikkat ve hassasiyette Hazret-i Osman’ın, kendi aile kadrosuna duyduğu zaaf ve menfi temayülleri tepeleyici bir şiddet seciyesinden uzaklığı…
O, hiçbir isteği kırmayan bir melekti. Ve kullarını imtihan için kötülüklere yol veren Allah’ın takdiri böylesini gerektiriyordu.

MANZARA

Kainatın Efendisi, vecd ve aşk timsali Ebuzer Hazretlerine şöyle buyurmuşlardı:
– Medine’de binaların sel dağını aşarcasına yükseldiğini görünce sen oradan çık!

Medine’de binalar kat kat yüksele görsün, Müslümanlar her taraftan merkez beldeye kol kol aka dursun… İslam fetihlerinin maddi verimi olarak şehirde alış-veriş köpürmekte, sokaklarda ziynetli kılıklar pırıldamakta, meydanlarda soylu atlara binmiş gidip gelenler çoğalmakta, sofralarda nefis yemekler tütmekte…

Bu hal, ötelerden gelen ve dünya ile ahireti sımsıkı muvazene içinde tutmayı emreden
İlahi fermanın, nefslerde, sadece dünyayı hedef alırcasına tek kanatlı bir anlayışa kaydırılmaya
başlandığından bir işarettir. Ve bundan, yeryüzü vatanında, gökyüzü vatanına hasret içinde yaşayan ve işleri olacağına bırakan Hazret-i Osman değil, mücerret nefs ve insan sorumludur.

Ebuzer Hazretleri, hadiseleri güdücü ve Allah Resulünün emanetine bir toz zerresi kondurmayıcı iki büyük halifeden sonra renklerde küçücük bir uçuk görünce en hassas yerinden yaralanmıştır.

Şam Valisi Hazret-i Muaviye nasıl Hazret-i Osman devrinin dünya alakasına en renkli misali heykelleştiriyorsa Ebuzer Hazretleri de dünya tiksintisi içinde ötelere bağlı ve bütün hallere aykırı Sahabi mizacının en parlak örneğini canlandırıyor.

Hazret-i Aişe’nin bir teşhisi:
<<Ebubekir ve Ömer devirleri Saadet zamanında olduğu gibi geçti. Osman zamanında ise mülk ve dünya kokusu gelmeye başladı.>>

Bu sözün hakikatini Ebuzer kadar derinden hisseden kim olabilir?….
O, Şam’da, Muaviye idaresinde bir nevi müftülük makamında… Üstüste istiflendirilen altın ve gümüş sahiplerine çatmaktan ve onları dünya ejderhası tarafından yutulmamak için uyarmaktan başka derdi yoktur…

Mübarek dudaklarında Allah’ın şu kelamı:

<<Ey inananlar! Yahudi ve Nasrani büyüklerinden çoğu, halkın mallarını haksız olarak yerler ve onları Allah yolunda saptırırlar… Altın ve gümüş biriktiricilerine, onları Allah yolunda harcamayanlara çekecekleri acı azabı bildir! Azab günü bu biriktirilmiş mallar cehennem ateşinde kızdırılıp sahiplerinin alınlarına, yanlarına ve arkalarına yapıştırılacaktır; ve işte nefsleriniz için sakladığınız budur, onun azabını tadınız, denilecektir...>>

ACI

Belirttik ki, Kainatın Nuru, cisimleriyle de nurun yuvasına çekildikten sonra, iki büyük
Halife zamanında hiçbir noktası kararmayan mukaddes emanet Hazret-i Osman devrinde solmaya istidat kazanır gibi oldu.

Bütün büyük Sahabilerle beraber Hazret-i Osman’ı da bu acıyı duyanlar arasında görmeliyiz. Ne var ki, o, kıymette ve sırada üçüncü büyük Halife, bu hali önleyebilmenin yalçın mizacına sahip değildir. Bu da onun başkaca büyüklüğünden eksiltmez.

Ebuzer- ki, Osman devrindeki acıyı en derin kaydedenbir hassasiyet örneğidir- bir gün
Halifenin karşısına dikilip bazı ellerde yığılmaya yüz tutucu servetler hakkında şöyle demişti:

– Niçin zenginlerden alıp fakirlere dağıtmıyorsun?
Bu hissi ihtarı, İslamda sosyalizm fikrine senet diye gösterenler farkında değildirler ki, onda şeriatin batınından gelen bir züht kokusu bulunmakla beraber, zahirine uymaz bir mana yatıyordu. Ve onu, ölçüye bağlı akıl değil, infiali ve teessüri duygu söyletiyordu…

Ebuzer Hazretleri, her ferdi kendi mizaç ve vecdinde bir cemiyet davası gütmekle toplum idaresinde tırmanılması ilahi hikmete uymayan bir ruh şahikası seviyesinden konuşuyordu.

Bu inceliği hemen kavrayan Hazret-i Osman öyle bir cevap tavrı takındı ki, bu tavır, meseleler meselesini hemen çözümlemeye yetti. Dava üzerinde, biri <<usul>>ü, öbürü de
<<esas>>ı getiren iki madde:

Evvela:
– Ben Allah’ın Resulünden görmediğimi yapmam!
Sonra da:
– İslamda kazanç ve mülkiyet esastır. Dileyen senin yaptığın gibi, dilediğini verir, hatta bir pulu bile kalmaz. Ben zorlayamam!
Bir gün de Muaviye, Şam’da o’nu imtihana çekmeyi düşündü. Bir akşamüzeri Ebuzer’e 1000 Altın gönderdi.
– Şam Emiri sana bu altın torbasını gönderiyor! Al ve güle güle harca!

– Ebuzer, Şam Emirinden gelen altınları yüzgeri çeviremedi. Kimbilir nasıl bir niyetle odasının bir köşesine koydu. Fakat uyuyamadı. Sanki torbadan, sarı ışıklarını kendisine dikmiş 1000 tane yılan gözü bakıyordu. Gece demedi, uyku vakti demedi, yatağından fırladı, torbayı kaptığı gibi sokaklara daldı; kapı kapı dolaşarak bir tanesi bile kalmayacasına altınları fakirlere dağıttı. Sabahleyin kapısından parayı getiren memur:

– Ya Ebuzer, büyük bir yanlışlık oldu! Muaviye’nin başka birine teslim edilmek üzere bana verdiği altınları yanlışlıkla sana getirdim. Bana onları geri ver ve beni Muaviye’den kurtar!
– Vah evladım! Ben onları gece fakirlere dağıttım. Kendimde hiçbir şey bırakmadım. Bana üç gün müsaade edin de tedarik edeyim! Sen de yanlışlığının cezasından kurtul!…

Muaviye de anlamıştı ki, Ebuzer, bu ihlas, samimilik ve dik sözlülükle Şam’da kalacak olursa, onun pençesinden kurtulamayacaktır.

KABUK TUTAN VECD

Kabuk tutmaya başlayan vecd ve teslimiyet, eksikliğini, hemen yavan akıl ve satıhçı mantık sahasında göstermeye yüz tuttu.

Bütün bu oluş veya kaybedişleri remzlendiren bir de elem verici vak’a olmuştu: Hazret-i
Osman, yüce Ebubekir ve Ömer’in parmaklarında taşıdıkları Peygamber mührünü esrarlı bir kaza eseri, bir kuyuya düşürmüştü. Kuyunun suyu boşaltılmış, taşları ve oyukları tek tek elden geçirilmiş, fakat yüzük bulunamamıştı. Hazret-i Osman’ın elemini düşünebilmek gerek…

Hadise Müslümanlar arasında, köşe ve bucaklarda türlü fısıltılara yolaçmış, hatta onu, ilerisi için korkulu bir işaret sayanlar olmuştu.

Hilm ve edep timsali Üçüncü Halifenin ilk seneleri evvelki iki halife çizgisi üzerinde giderken, işte, belirtmiş olduğumuz şekilde solmaya başlayan vecd ve pazarlıksız teslimiyet rengi, böylece Medine’nin ihtişama kaçan hayatı ve binalarıyla göz planına çıktı.

Ve meydan yerini, kısılan gönül ateşi yerine, tüten akıl dumanı alır oldu. Artık şeriat meseleleri üzerinde satıh üstü münakaşalar ve türlü nefsani tevil ve teselliler…
Ve bu arada Yahudilik müessesesinin, güya akıl yoluyla kalplere aşıladığı, aklı kah silah, kah zalim ve kah mazlum yerine koyucu zehirli telkinler.

Bütün zaman ve mekan boyunca Yahudi budur ve hep böyle kalacaktır! (A) ve (B) çizgisi üzerinde, işine geldiği ve fırsatları değerlendirme imkanını ve insani zaafı o an için hangi yönde görürse, o yönde saldıracaktır.

İslamda en büyük Yahudi ihanetinin heykeli olan İbn-i Sebe, işte bu iklim içinden türemiş, evvela aşk ateşini kuru akılla çemberlemeye kalkışmış, peşinden akıl silahını elinden atıp, ruha tabi aklın topyekün hakkını yiyerek işi küfür üstü bir hayal ve hurafeye dek götürmüştü.

Evet; Yahudi budur ve biraz sonra bahsi geçecek olan İbn-i Sebe, Yahudiliğin ana gemisidir.
Bu karakterden bir misal:

Para Yahudi eseri… Derken, sermaye ve (kapitalist) sistem yahudi eseri… Peşinden komünizma ve (antikapitalist) hareket yine Yahudi eseri… Onun da arkasında filozof (Bergson) elinde ruhçu ve materyalizmayı tepeleyici dünya görüşü yine ve yine Yahudi eseri…

Yahudi, nerede, hangi fikir etrafında birlik ve yekparelik görürse, onu fesada götürmeye ve bu arada kendi çıkarını sağlamaya memur bir (defatist-bozguncu)dur…. Ve aslında hiçbir dünya görüşünün samimi bağlısı değildir. Onun fikrince dünya allak bullak gitmelidir ki, kendisi selamet ve menfaat muvazenesini koruyabilsin.

Saadet devrinde gizli ve korkak bir münafık rolündeki Yahudi, vecdin kabuk tutmaya başlama çığrında taarruzunu açığa vurmakta…

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Şubat 2022, 08:31   #398
Çevrimdışı
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: REGAİP GÜN VE GECENİZ MÜBAREK OLSUN . GÜNÜN MANASI VE ÖNEMİ




Amin kandilimiz mubarek olsun

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Şubat 2022, 14:32   #399
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: SOSYAL ORTAM DA İLK KİMİ TANIDINIZ BİR ANINIZ VARMI .. VARSA NEDİR




Cok guzel 🤗

dostlugunuzun Devamini dilerim. Emegine saglik

Ilk sanalda tanistigim insan, sanirim su ana kadar sanalda tanidigim en iyi insanlardan biriydi..
AsIk oldugum, ugruna 5 senemi verdigim..
Uzak yol demeden yanina vardigim, degerli insan.
Hala su an gorussek birbirimizin yuzune bakabilirisz
Cunki ayrilsakda biz birbirimizi kirmadik.
ilkler farkli oluyor

__________________
Ey Türk Bayrağım,Vatanımın sembolu,Namusum !
Korkma yılma senin yanında bizler varız Vatanımızın sembolü. Bayragim. Bizler Osmanli Torunlariyiz. Senin yanındayiz asla yılma korkma.
Sen daima dalgalanacaksın




Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.

Konu Feronia tarafından (03 Şubat 2022 Saat 14:33 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Şubat 2022, 20:45   #400
Çevrimiçi
# Forum Dedesi #
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Jkl Dini PayLaşımLarı




Değerli ve lüzumlu konular için eline sağlık...

__________________
Yahudi mi dediniz? onlar yumurtalarini pisirmek icin dunyayi atese vermekten cekinmeyen LANETLILERDIR!!!
Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
40 yil, a.s, abdest, açlık ve tokluk zarar ve faydaları, adalet - hikaye, aff, ahde vefa- dini hikayeler, ahde vefa-insanlık-, ahir zaman, ahireti tanımak, ahlaki çöküntü, aksırma, akıl, akıllı sözler- nükteler, aldulhamid han, alemler, allah a itaat, allah a yakın olmak, allah buyuruyor ki, allah c.c ve peygamber sav i sevmek, allah cc buyuruyor ki, allah cc diyor ki, allah diyor, allah diyor ki, allah diyorki, allah dostları, allah korkusu, allah nizami-şeriat, allah sevgisi, allah tan umut kesmek, allah ı bilmek, allah ı düşünmek, allah ı tanımak, allah ın tanımak, allah ın tecellisi, amel ve niyet, ankara savaşı-maneviyat erleri- tarih, anne baba hakkı, anne hakkı-baba hakkı, anne-baba- hürmet, ateş, ayet, ayet hadis dua, ayet-hadis -dua, ayet-hadis-dua, ayetler, azap, aşk masalı, baba hakk dini hikayeler, baba hakkı, bağışlama, bayram duası, beden, bela ve musibetler, berat gecesi, bilgi, bilmediklerimiz, bir dil bir millet, büyü, büyüklerden öğütler, cami adabı, çanakkale hatıraları, çanakkale şehitleri, cehennem, cehennem ehli, cennet, cennet cennet çarşıları, cennet nimetleri, cennetin anahtarı, cennette gece -gündüz, cerh ve tadil, ceza.többe, cihad, cihad- şehidlik, cuma sohbetleri, cömertlik, dejavu, din büyükleri, din düşmanlığı, din tarihi, dini hikaye, dini hikayeler, dini kıssa, dini nikah, dini şiir, dirayet, doğal ilaçlar, doğru beslenme, doğru yemekler, doĞruluk, dostluk mesajları, dua, dua adabı, dua da yöntem, dünya hırsından vazgeçmek, dünya nın varoluş sebebi, dünyâ sevgisi, dünya sevgisinden uzak durmak, dünya sevgisinin zararı, dünya ve ahiret, dünyayı tanımak, ebedi ateş, ebu bekr sıddık, ecellerin tayini-şaban ayı, edep, edep - saygı, edep-dini hikayeler, edep-haya, ehli sünnet itikadi, emir sultan hazretleri, erkekte örtünme, evlat yetiştirme, evlilik, evlilik-iyi eş, evliya, evliya hayatlarından, evliya ikliminden, evliya öğütleri, evliyalar dan öğütler, evliyalardan nasihatler, eş-hitap-muhabbet, fakirin hakkı, fatiha suresi .french, fazla konuşmanın zararları, feraset, fitne, fıkra, fısk-nifak-allah ı unutmak, fıtrat -yaratılış - insan hakikati, gam, gerçek hikayeler, gerçek hikayeler -ilginç olaylar, gerçek olaylar, gerçek olaylarçanakkler, gizli duygular, gizli şirk, günah- dilin afetleri, günahlardan sakınmak, günün duası, günün sözü, gıybet-hadis, güzel ahlak, güzel ahlak- hayırlı işler, güzel söz, güzel söz-nükte, güzel söz. hz. ali k.a.v, güzel sözler, hadis, hain, halife ler, haramı terk, hastalık günahlara kefarettir, haya, haya -edep, hayat bilgileri, hayat dersleri, hayır -alamet, hayır ve şer, hayırlı işler, hazır cevap, hazır cevap nükteler, hazır cevap sözler, hazır cevap-güzel söz, hazır cevap-nükte, hazır cevaplar, hazır cevaplar - nükteler, hazırcevap, helal haram, hesap, hesap- nizam, hikaye, hikaye -cihad, hikaye-karacoğlan ve elif, hikayeler, hizmet etmek, hırs- edep, hz. muhammed mustada sav mucizeleri, hz. muhammed sav mucize ler, hz. zülkarneyn (a.s), hz. ömer r.a, ibadet, ibadetler, ibretlik hadiseler, ibretlik hikayeler, ibretlik olaylar, ibretlk olaylar, icmek, iflas, ihanet, ihlas, ilahi aşk, ilginç olaylar, imam azam - akıllı sözler, imam azam r.a, iman, iman - sınav, iman hakikati, iman ve amel, iman-amel, imtihan, insan - hakikat, insan - melek- iyilik, insan hakikati-kendini tanımak, insan ilişkileri - edep, insanın bedene ihtiyacı, insanın hakkati, iptila-bağımlkılık-düşkünlük, irşad, isa, islam bekçileri, islam moda ayrımı, islamda gerçek dost, islami yaşam, islamn büyüklerinden öğütler, islamın geldiği nokta, itaaat, itaat - iman, iyilik, iyilik etmek, iyilik ve kötülük, iyilik-halis niyet, kabir hayatı, kabir ve sonrası, kabul olunan dua, kader, kadın erkek ilişkileri, kadın gaziler, kadın hakları, kadın hakları- boşanma- nikah, kadın sahabeler -hz. esma r.a, kadınlar - islamda kadın, kadının değeri-annelik, kahve, kainat - yaratılış, kainatın yaratılışı - big bang, kalbi tanımak, kalbin enteresan hallleri, kalbin halleri, kalbin halleri(zekat ve cimrilik), kalbin halleri-kibir, kalbin halleri-sabır-hastalık, kalbin halleri-zekat, kalbin halleri-zina, kalbin hallleri, kalbin ince halleri, kalbin ince işleri, kalbin incelikleri, kalp, kalp haller- emanet, kalp halleri, kalp halleri-anne baba hakkı, kalp halleri-aşırı ihtiras, kalp oyunu, kalp ve ilim, kalp ve ince meseleler, kalp-gıybet, kamil iman, kanaat, kaza namazları hakkında hüküm, kazanc, kendini bilmek, kendini tanımak, kendini tanımak - acziyet, kendini tanımak - ilim, kendini tanımak -allah ı bilmek, kendini tanımak -kalp alemi, kendini tanımak nefsini blmek, korku ve ümit, kul hakkı- mahşer yeri hesap günü, kuran, kuran hakkında, kutlama, küfre yaklaştıran fakirlik, küfür, kısa hikaye, kıssadan hisse, kıstas, kıstaslar, kıyamet ve alametleri, kıyamet-ahiret, kıyamet-isa a.s ın nuzülü, lafazan yayın, lafazan.fm, love, mağfiret, mahşer ve hesap, mahşer-mizan, malın temizlenmesi, maneviyat, mardin, mehdi a.s, merhamet, mermahet, mezhepler, miraç gecesi-miraç kandili, misafir ağırlama, misafire ikram, mizah, mizan, murakabe, mücadele etmek, mümin-kabir hayatı, münacaat- dua, müracaat, mürid mürşid ilişkisi, müslümanların kötü hali, namaz, namaz - huşu - hudu, nasihat, nasihat- evlilik, nasihatler, nazar duası, nebi . istihaze, nefis muhasebeleri-imam gazali, nefis terbiyesi, nefis ve halleri, nefs, nefs - şeytan, nefs in sıfatları, nefs terbiyesi, nefs ve halleri, nefsini tanımak-kendini bilmek, nezaket, niyet, nükteler, nükteli sözler, okuryazarblog, olayların dili, oyun ve dans hakkında, paylaşmak, peygamber ahlakı, peygamber sevgisi, pişmanlık, rahman-rahim-bağışlama, reca, recep ayı faziletleri, recep ayı zikirleri, regaip gecesi, regaip gecesi ibadetleri, résimléri, riyazet-şehvet, ruh, rüya, rüya . rüya tabirleri, rüya tabiri, rüya tabirleri, rüya tabirleri -rüyada balık görmek, rüya tabirleri _ elbise giymek, rüya tabirleri- ay görmek, rüya tabirleri- rüyada nar görmek, rüya tabirleri-doğum, rüya tabirleri-kabir, rüya tabirleri-rüyada karpuz kavun, rüya tabirleri-rüyada su içmek, rüyada uçmak, rüyalar, rıza, rızık, sağlık, sağlıkl beslenme, sakınmak, salavat, saliha kadın- evlilik, samimiyet, sevgi pıtırcığı, sevgi-kalp halleri, sigara . sağlık. tiryaki, slow, song, sosyal arkadaşlıklar, suc, sıhhat, söz, söz - şeref, sözler, tabir, takva, tam bağlılık, tasadduk-allah yolunda infak-ahirete yatırım, tatlı, tatlı tarifi, tatlı tarifleri, taviz, tesadÜf, teslimiyet-itaat, tevbe, tövbe, ulubatlı hasan, umut, utanc, vaktin ihyası, vatan hizmeti, vazife, veciz sözler, vefa, vefa duygusu, veli, yahudi mezalimi, yahudiler-tevrat, yaratma - ve tabiatın gücü, yaratılış hakikati, yazılan tarih, yaŞam, yaşlıya hürmet, üç aylar - recep ayı, yeme adabı, yemek, yemek tarifi, yemek tarifleri, Ümit, ümmet-i dâvet, üstün ameller, zekat, Öğüt, Öğütler, öğütler-önemli bilgiler, ölüm, ölüm e hazırlanmak, ölüm gerçeği, ölüm hakikati, ölüm ve ötesi, ölüm- hesap günü, ölüm- mahşer, ölümü istemek, öpütler, Örtünme, şahadet, şehit.maneviyat erleri, Şehvet, şetyanın hileleri, şeytan ın hileleri, şeytanın hileleri, şifa, Şiir, şiir - necip fazıl kısakürek, şiir -necip fazıl kısakürek, şiir(feridüddin-i attar), şiir- necip fazıl kısakürek, şiir- necipfazıl kısakürek, şiir- suamanın faydaları, şiir-islam büyükleri-nabi, şiir-necip fazıl kısakürek


Konuyu Toplam 11 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 11 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Fotoğraf paylaşımları hk. M Duyuru Arşivi 1 21 Ağustos 2019 13:03
Günün Müzik Paylaşımları AsiRuh Albüm Tanıtımları 0 02 Mart 2018 12:12
Günün Müzik Paylaşımları AsiRuh Albüm Tanıtımları 0 23 Şubat 2018 10:56