IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

779Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 28 Ocak 2022, 08:32   #321
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
BUGÜNKÜ DUA 28-01-2022




BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM


“Ey Rabbimiz! Bizi zalimler toplulugu ile beraber bulundurma!”
( Araf- 47 )

“Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasinda adaletle hukmet. Cunku sen hukmedenlerin en hayirlisisin.”
( Araf- 89 )

“Rabbimiz ustumuze sabir yagdir ve bizi musluman olarak öldür.”
( Araf- l26 )

AMİN

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Alt 28 Ocak 2022, 08:35   #322
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Hz. ZÜLKARNEYN (a.s) ve HÜKÜMDAR




Hz. ZÜLKARNEYN (a.s) ve HÜKÜMDAR


Zülkarneyn (a.s), ölüm endişesi ve nefs engelini aşmaya çalışan bir kavme uğradı. Oradaki insanların elinde dünya serveti namına bir şey yoktu. Rızıklarını sebzeden temin ederlerdi. Sebzelerini korumakta çok ihtimam gösterirlerdi. Ayrıca bu kavimde herkes kendi mezarını kazar, hergün mezarını temizler ve ibadetlerini burada yapardı. Zülkarneyn (a.s.), bunların hükümdarlarını çağırttı. Hükümdar:

"Ben kimseyi istemiyorum. Beni isteyen de yanıma gelir." dedi.
Zülkarneyn (a.s.), bu söz üzerine hükümdarın yanına giderek:
"Ben seni davet ettim, niye gelmedin?" dedi.

Hükümdar:
"Sana bir ihtiyacım yok, olsa gelirdim." cevabını verdi.
Bunun üzerine Zülkarneyn (a.s):

"Bu haliniz nedir? Sizdeki bu hali kimsede görmedim." deyince hükümdar:
"Evet biz altın ve gümüşe kıymet vermiyoruz. Çünkü baktık ki, bunlardan bir miktar, bir kimsenin eline geçerse, bu sefer daha fazlasını isteyecek ve huzuru bozulacak. Onun için dünyalık peşinde değiliz." dedi.

Zülkarneyn (a.s):
"Bu mezar nedir? Neden bunları kazıyor ve ibadetlerinizi burada yapıyorsunuz?" diye sordu.
Hükümdar:
"Dünyalık peşinde koşmamak için bunu böyle yaptık. Mezarları görüp de oraya gireceğimizi hatırlayınca, her şeyden vazgeçeriz." dedi.
Zülkarneyn (a.s.):
"Niçin sebzeden başka yiyeceğiniz yoktur? Hayvan yetiştirseniz, sütünden, etinden istifade etseniz olmaz mı?" dedi.

Hükümdar:
"Midelerimizin canlı hayvanlara mezar olmasını istemedik. Bitkilerle geçimimizi sağlıyoruz. Zaten boğazdan aşağı geçtikten sonra hiç birinin tadını alamayız." diye cevap verdi.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 28 Ocak 2022, 08:39   #323
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Nefsi Yenmek Ve Şeytana Karşı Koymak




Nefsi Yenmek Ve Şeytana Karşı Koymak


Maneviyat | Şehvet
Aklı başında olan kimsenin, nefsin azgın arzularını açlıkla sindirmesi gerekir. Çünkü Allah'ın (C.C.) düşmanını (nefsin azgın arzularını) ancak açlık gemleyebilir.

Nefsin azgın arzuları, yemek ve içmek şeytanın vasıtalarıdır. Nitekim Peygamberimiz (S.A.S.) şöyle buyurur:

— Şeytan, insan vücudunda kan damarları yolu ile dolaşır, Binan-aleyh siz onun dolaşım yolunu açlıkla daraltınız. Kıyamet günü, insanla-rın Allah'a en yakın olanı, en uzun müddet aç ve susuz kalanıdır.»

İnsanoğlu hesabına en büyük tehlike kaynağı, midenin doyumsuz ar-zularıdır. Hz. Adem (A.S.) ile Havva'nın huzur ve istikrar yurdundan (cen-netten) çıkarılarak horluk ve yokluk diyarına (dünyaya) gönderilmeleri-nin sebebi odur.

Bilindiği gibi bir ağaç meyvesinden yemek, kendilerine Allah tarafın-dan yasaklandığı halde azgın arzularına yenilerek sözkonusu ağacın mey-vesinden yediler de çırılçıplak kalıverdiler.

Tahkike göre, mide, aşırı arzuların kaynağıdır. Hikmet ehlinden biri der ki, «nefsinin kontrolu altına giren kimse, onun azgın arzularından hoş-lanmaya mahkûm olmuş, onun yanılmalar zindanında tutuklanmış ve kal-bini faydalı şeylerden mahrunr etmiş olur. Vücud azaları toprağını azgın arzularla sulayanlar, kalblerinde pişmanlık ağacı dikmiş olurlar.»

Ulu Allah (C.C.) canlıları üç türlü yaratmıştır: Melekleri akıllı ve fa-kat azgın isteksiz yaratmıştır. Hayvanları azgın isteklerle donatmış fa-kat onların yapısına akıl katmamıştır.

İnsanoğlunu ise akıl ve arzuları birarada yapısına katarak yaratmış-tır. Buna göre aklını azgın arzularının kontrolüne veren kimse hayvan-lardan aşağıdır, bunun tersine azgın arzularını aklının kontrolü altında tutan kimse de meleklerden üstündür.


—HİKÂYE—

İbrahim Havvas (raimehullahu) anlatıyor: Bir gün Likâm dağında idim. Bir nar ağacı gördüm, canım çekti, ondan bir nar kopararak yar-dım, ekşiymiş, elimden attım ve yoluma devam ettim. Az ileride birini gör-düm, yere serilmiş ve üzerine arılar üşüşmüştü.

Adama selâm verince «aleykümselâm, ya İbrahim» diye cevap ver-di. «Beni nereden tanıyorsun» diye sordum. «Allah'ı tanıyanlara hiç bir şey saklı değildir» karşılığını verdi. Ona «anlaşılan Allah ile münasebetin var, şu arılardan seni kurtarmasını O'ndan istesene» diye takıldım.

Bana şu cevabı verdi, «ben de senin Allah ile münasebetin olduğunu sanıyordum. Asıl kendin, nar düşkünlüğünden seni kurtarmasını istesene! Nar düşkünlüğünün acısını insan ahirette çeker, oysa arı sokmasının acı-sı dünyadadır. Öte yandan arı sokması vücudu incittiği halde azgın arzu-lar, iğnelerini kalbe batırırlar.»

Bana ağır, fakat faydalı bir ders veren adamı kendi halinde bıraka-rak yoluma devam ettim.» .

Nefsin aşırı arzuları padişahları köle yaptığı gibi sabır da köleleri pa dişahlığa yükseltir. Hz. Yusuf (A.S.) sabrı sayesinde Mısır meliki oldu. Bu-na karşılık Züleyha, nefsinin azgın arzusu yüzünden, Hz. Yusuf'a (A.S.) karşı duyduğu aşkı gemleyemediği için zavallı, düşkün, yoksul, yaşlı ve gözlerinden mahrum bir duruma düştü.

Ebul Hasan Errazi'nin (rehimehullahu) anlattığına göre,ölümünden iki yıl sonra babasını rüyasında görür, üzerinde katrandan bir elbise var-dır. Ona sorar, «babacığım, niye seni cehennemliklerin kılığı içinde görü-yorum.»

Babası «yavrum, nefsim beni cehenneme sürükledi! Sakın nefsine al-danma» der.

Şairin biri bu konuda şöyle der:

Başıma dört belâ sarıldı.

Sapıklığım ve iradesizliğim yüzünden düştüm pençelerine:

Şeytan, dünya, nefsim ve sonu olmayan arzular. '

Hepsi de düşmanım, acaba kurtuluş nasıl?

İhtiras ve kuruntuların karanlığında

Nefsimin beni sonu olmayan arzulara çağırdığını görüyorum.»

. .

Hatem'ül Asam (rehimehullahu) der ki, «nefsim ayakbağım, ilmim silâhım günahım hayal kırıklığım ve şeytan da düşmanımdır. Nefsimin ar-zusuna, hiç bir zaman, uymam.»


Ehli marifetten bir zatın şöyle, dediği nakledilir: Cihad üç türlüdür. Birincisi kâfirlerle savaşmaktır ki, bu zahirî cihad'dır. Ulu Allah'ın «Allah yolunda cihad edenler...» âyet-i celilesinde, cihadın bu çeşidine işaret edilmiştir (20).




İkinci çeşit cihad ilimle ve inandırıcı deliller ile batılın taraftarlarına karşı verilen cihaddır. «En iyi usulle onlara karşı koy» âyet-i kerimesi, bu çeşit cihada işaret eder. (21)

Üçüncü çeşit cihad, kötülüğü emreden nefse karşı verilen cihaddır. Bunun hakkında Allah şöyle buyurur:



—Bizim uğrumuzda cihad edenlere yollarımızı gösteririz» (22).

Peygamber'imiz (S.A.S.) de bu konuda şöyle buyurur:

— En faziletli cihad, nefse karşı verilen cihaddır.»

Nitekim sahabîler (Allah onlardan razı olsun) kâfirlere karşı verilen bir savaştan dönünce «küçük cihaddan büyük cihada döndük» derlerdi.

Nefse, şeytana ve azgın isteklere karşı verilen cihada «büyük cihad» ismini vermelerinin sebebi şudur: Nefse ve azgın arzulara karşı verilen ci-had aralıksızdır, oysa kâfire karşı arasıra savaş verilir. Öte yandan cephe savaşçısı düşmanını görür, fakat şeytan görünmez, görünür düşmana karşı cihad vermek, görünmez düşmanla cihad etmekten daha kolaydır.

Bir de şeytana karşı savaşırken onun, senin nefsinde bir destekçi-si vardır, bu destekçi nefsin azgın arzularıdır, oysa ki kâfirlerle yapılan savaşta onların senin nefsinde öyle bir yardımcıları yoktur, bu yüzden şeytana karşı verilen cihad daha çetindir.




Yine savaşta kâfir öidürürsen zafer ve ganimet elde edersin, kâfir seni öldürürse şehitlik rütbesi ile cennet kazanırsın. Halbuki şeytanı öl-düremezsin, ama eğer o seni öldürecek olursa Allah'ın cezasına çarpı-lırsın.

Nitekim derler ki: «Savaşta atını elinden kaçıran kimse düşmanın eline düşer, buna karşılık imanını yitiren kimse Allah'ın gazabına uğrar, böyle bir şeyden Allah'a sığınırız!...»


Diğer yandan, kâfirlerin eline esir düşen kimsenin elleri boynuna bağlanmaz, ayaklarına pranga vurulmaz, aç ve çıplak bırakılmaz. Oysa Allah'ın öfkesine muhatap olan kimsenin yüzü kara olur, elleri boynuna kelepçelenir, ayakları ateşten prangalara vurulur, yediği ateş, giydiği ateş ve içtiği ateş olur.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 28 Ocak 2022, 08:41   #324
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
İNSANIN BEDENE İHTİYACI




İNSANIN BEDENE İHTİYACI


Beden, kalbin ülkesidir. Bu ülkede kalbin çeşit çeşit askerleri vardır. Ayet-i kerimede, «Senin Rabbinin askerlerini, O’ndan başkası bilmez» (1), buyuruldu. Kalb âhiret için yaratılmıştır. Onun işi, saadeti [mutluluğu] aramaktır. Allahü Teâlâ'yı tanımak, bilmek ise, Allahü Teâlâ'nın yarattıklarını bilmekle ele geçer.

Bu da bütün âlemdir. Alemdeki acayip şeyleri tanımak, ona hisler [duygular] yoluyla gelir. Bu hisler ise, beden ile varlıkta durmaktadır. O hâlde, marifet [tanımak, bilmek] onun avıdır. Hisler de tuzağıdır.

Beden, binek hayvanıdır ve onun tuzağının taşıyıcısıdır. Bunun için, onun bedene ihtiyacı vardır. Beden, sudan, topraktan, sıcaklıktan ve rutubetten mürekkebtir [bunlardan oluşmuştur].

Bu yüzden zaif ve muhtaçtır. Helak olmasından korkulur. İçerden, acıkma ve susama; dışardan, ateş, su, düşmanlar ile canavarların ve başka şeylerin kendini öldürmek istemeleri sebebiyle korkudadır. Açlık ve susama sebebiyle yemek ve içmek ister.

Bunun için iki askere muhtaçtır. Biri zahirde, el, ayak, ağız, diş, mide gibi. Diğer bâtında, yemek ve içmek isteği gibi. Dışarıdaki düşmanlardan korunması için iki askere ihtiyacı vardır: Biri zahirde, el, ayak, silâh gibi. Diğer bâtında, hışım ve gazab [kızgınlık] gibi. Görmediği gıdayı istemesi ve görmediği düşmanı defetmesi mümkün olmadığına göre, idrak etmeye, anlamaya ihtiyacı vardır.

Bir kısmı zahirdedir [yani açıktadır, görünür]. Beş duygu organı olan göz, burun, kulak, dil ve el gibi. Bir kısmı da bâtındadır. Onlar da beştir ve yeri dimağdır [beyin, akıl]: Hayâl kuvveti, düşünme kuvveti, ezberleme kuvveti, hatırlama kuvveti ve vehim kuvvetidir. Bu kuvvetlerden her birinin hususî işleri vardır. Bir tanesine zarar gelirse insanın işi, dünyada da âhirette de aksar.

Bu dıştaki ve içteki askerler, kalbin emrindedirler. Kalb ise hepsinin âmiri ve padişahıdır. Dile emir verince hemen konuşur. Ele emredince tutar. Ayağa emredince, yürür. Göze emredince, bakar. Düşünce kuvvetine emir verince, düşünür. Hepsini onun isteğine ve emrine vermişlerdir. Böylece bedeni muhafaza ederler.

Bu, azığını alıncaya, avını elde edinceye, âhiret ticaretini bitirinceye ve kendi saadet tohumunu ekinceye kadar devam eder. Bu askerlerin kalbe itaat etmesi, meleklerin Allahü Teâlâ'ya itaat etmesine benzer ki, hiçbir emrine muhalefet edemezler. Hattâ yaratılış icabı olarak ve isteyerek, emrolunanı yaparlar.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 28 Ocak 2022, 08:45   #325
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
DİN BÜYÜKLERİNİN MENKIBELERİ(ŞİİR)




DİN BÜYÜKLERİNİN MENKIBELERİ


Olsun Allah’ın rahmeti o müçtehid imamların ruhuna.
Büyük bir imamdı Ebû Hanîfe.
Lambasıydı Mustafa ümmetinin.
Canına yakın olsun Allah’ın fazileti.
Şâd olsun öğrencilerinin ruhları.
Sahabe Ebû Yusuf kadı olmuş.
Muhammed’den razı olmuş.
Şafi’î İdris ve Mâlik’le görkem buldu Ahmed dini.
Şâd olsun ruhları Cennet’te.
Bayındır olsun din kasrı ilimleriyle.



Eserin yazarı: Feridüddin-i Attar Eser: Pendname

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 28 Ocak 2022, 15:19   #326
Çevrimiçi
# Forum Dedesi #
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: DİN BÜYÜKLERİNİN MENKIBELERİ(ŞİİR)




Güzel alıntıydı eline sağlık..

__________________
Yahudi mi dediniz? onlar yumurtalarini pisirmek icin dunyayi atese vermekten cekinmeyen LANETLILERDIR!!!
Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 29 Ocak 2022, 05:06   #327
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
BU GÜNÜN DUASI 29-01-2022




Peygamberimizin (S.A.V.) Bir Duası.

“Ya Hannân yâ Mennân yâ ze’l -Celâl-i ve’l-ikrâm.

(Ey çok merhametli! Ey çok iyilik eden, Celâl ve ikram sahibi olan Allâhım!) benimle hatalarımın arasını uzaklaştır; doğuyla batının arasını uzaklaştırdığın gibi!

Beni hatalardan arındır temizle, beyaz elbise kirden temizlendiği gibi!

Beni kar suyu ve dolu (suyu) ile yıka! Allâh-ü Teâlâyı teşbih eder ve ona hamdederim.
Büyük olan Allah’tan mağfiretimi isterim ve ona yönelirim.“

AMİN

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 29 Ocak 2022, 05:10   #328
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Güzel Söz ile kendinizi cehennem ateşinden koruyun!




Güzel Söz ile kendinizi cehennem ateşinden koruyun!

Hadis-i şerifte buyuruldu:

Adiyy’ibni Hatem (r.a.) hazretlerinden rivayet olundu. E-fendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:

-“Sizden herhangi birinizle mutlaka Rabbi, kendisiyle onun arasında tercüman olmaksızın elbette konuşacaktır.
O kişi, sağına baktığında ancak yapmış olduğu (iyi) amelleri görür.
Sol tarafına bakar orada da daha önce yapmış olduğu (kötü) amelleri görür.
Kişi, önüne bakar yüzünün hizasında (karşısında) ancak ateş görür.

Yarım hurma parçasıyla da olsa kendinizi cehennem ateşinden koruyun!
Kim (sadaka verecek yarım hurma bulamazsa otakdirde) güzel söz ile (kendisini cehennem ateşinden korusun)!
Yani kendisini cehennem ateşinden koruyacak bir şey bulamayan kimse, kendisini güzel (tatlı ve) Müslüman kişinin kalbini hoş edecek doğru sözleri tasadduk ederek kendisini cehennem ateşinden korusun, demektir.

Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi(k.s.), Ruhu’l Beyan Tefsiri: 6/364-365.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 29 Ocak 2022, 05:14   #329
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Güzel Söz ile kendinizi cehennem ateşinden koruyun!




Selam vermek ve Güzel söz..

__________________
Bir ışık süzüldü Tanrı dağından,Tanrı dedi ki; Sana TÜRK dedim.. Git intikamını al yarından..
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 29 Ocak 2022, 05:21   #330
Çevrimdışı
Jkl
Lafazan FM
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Erkek-Kadın ihtilali (Karışık Yaşantı)




Erkek-Kadın ihtilali (Karışık Yaşantı)

1) İhtilal terimi ve kapsamı:

Erkekle kadının aynı yer ve zamanda birlikte ve karışık olarak bulunmasına “ihtilat” denir. Bu terim daha çok yabancı erkekle kadınların erkekli-kadınlı karışık eğitim görmesi; iş yerinde birlikte çalışması; nişan, düğün ve benzeri kutlamalarda karışık oturması ve ev ziyaretlerinde birlikte oturmayı kapsamına alır.

İslam’da ihtilal için düzenleme yapılırken “fitne korkusu” önemli bir etken olmuştur. Bu yüzden fitne korkusu bulunmayan kadın-erkek ihtilatının izlerine önceki şeriatlarda rastlandığı gibi İslam’da da çeşitli örnek ve uygulamalara rastlanır.

İslam’da erkek ve kadın, toplumun ayrılmaz parçalarıdır. Kadın eve hapsedilmemiş, fakat ev dışındaki davranışlarında da tamamen serbest bırakılmamıştır. İslam, erkeklerin kendi aralarında, kadınların da kendi aralarında olmak üzere eğitim, ibadet, kutlama, eğlence vb. gayeler için toplanmaları esasını getirmiştir. Fakat bu ayrı cins topluluklar genel topluluk içinde karşı cinslerle birlikte bulunurlar.

2) Hz. Peygamber döneminde ayrı gruplar halinde ihtilal:

Bu dönemde, kendi cinsleriyle gruplar oluşturan erkek ve kadınların, daha büyük bir toplulukta yanyana geldikleri görülür. Namaz cemaatı, ilim meclisleri ve gazvelere katılma buna örnek verilebilir.

a) Kadınların cemaate devam etmesi:

Hz. Peygamber döneminde kadınlar da beş vakit namaza, cum’a ve bayram namazlarına cemaat olarak katılıyorlardı. Ancak erkekler ön, kadınlar ise arka saflarda yerlerini alıyordu. Mescid içinde gerçekte iki topluluk vardı. Fakat bunlar ihtilal (erkek-kadın karışık) olmaksızın ayrı yerlerde bulunuyor ve mescid cemaatının bir bölümünü oluşturuyorlardı.

Kadınlar önceleri istedikleri kapıdan girebilirken, giriş ve çıkışlarda görülen izdiham yüzünden Hz. Peygamber, kapılardan birisinin kadınlara ayrılmasını emir buyurmuştur. Bu kapı günümüzde de “kadınlar kapısı (babu’n-nisa)” adını almaktadır.

Sahabe hanımları cuma namazlarına da giderlerdi. Nitekim bir kadın “kaf” suresini cuma namazlarında uzun süre bizzat Nebî (s.a.s)’den dinleyerek ezberlemiş ve Hz. Ömer’in mehrin azaltılmasını istediği cuma hutbesine, arkadan bir kadın cemaat, mehre sınır getirmeyen en-Nisa Suresi 20. ayeti okuyarak itiraz etmiştir.

b) Kadınlara ait ilim meclisi oluşturulması:

Kadınlar erkek toplulukları nda, istedikleri gibi soru sorup İslam’ı öğrenemediklerini anlayınca, Hz. Peygamber’den kendileri için özel bir gün belirlemesini istediler. Nebî (s.a.s) onlara haftada birgün belirledi ve o günde yalnız hanımların irşadı ile meşgul oldu. (bk. Buharî, İlim, 36, A. b. Hanbel, III, 34; Nevzat Aşık, Sahabe ve Hadis rivayeti, İzmir, 1981, S: 78 vd.)

c) Kadınların çeşitli gazvelere katılması:

Bazı sahabe hanımlarının gazvelere katılarak mücahidlere moral verdikleri, yemek hazırladıkları, hastabakıcılık ve yaraları sarma gibi geri hizmetlerde bulundukları bilinmektedir.

Nitekim Ümmü Atıyye (r. anha) Hz. Peygamberle birlikte yedi gazveye katılmış, (Müslim, Cihad, 141; İbn Mace, Cihad, 37; Darimî. Cihad, 29; A. b. Hanbel, V, 84.) Hz. Aişe ve Ümmü Süleym Uhud gazvesinde geri hizmetlerde bulunmuş, (bk. Buharî, Cihad, 65, 66, Menakıbu’l-Ensar, 18, Megazî 18; Müslim, Cihad, 136.) başka yedi kadın sahabe de Hayber’i kuşatan orduya katılarak önemli geri hizmetleri başarı ile yürütmüşlerdir. (A.b. Hanbel, V, 271; Ebu Davud, Cihad, 141.)

Huneyn gününde bir hançer edinen Ümmü Seleme, bunu ne yapacağını soran Rasülullah (s.a.s)’a; “Eğer müşriklerden birisi bana yaklaşırsa, bununla onun karnını yaracağım” diye cevap vermiştir. (Müslim, Cihad, 134.)

Sahabe hanımlarının erkeklerin yanında savaşa katılma istek ve arzuları sonraki yıllarda da sürdü. Nitekim, ileride İslam ordusunun deniz seferine çıkacağını Allah’ın Rasulünden öğrenen Ümmü Haram (r. anha); Hz. Peygamber’den, kendisinin de bu ordunun içinde bulunması için Allah’a dua etmesini istemiş ve Hz. Peygamber dua etmiştir.
(Buharî, Cihad, 3,4, Ta’bir, 12; Müslim, imare, 160, 182; Nisaî, Cihad, 40; İbn Mace, Cihad, 10) Nitekim Ümmü Haram, Hz. Osman (ö. 35/655) devrinde, kocası Ubade b. es-Samit (ö. 34/654) ile birlikte Kıbrıs’ın fethi için deniz yolculuğuna çıkmış ve Kıbrıs’ta bindiği hayvanından düşerek vefat etmiştir. Kabri Kıbrısta’dır.

İslam’ın ilk dönemlerindeki kadınların bu faaliyetleri erkeklerin yanında ve çoğu kere onların toplulukları içinde yapılmıştır. Ancak bütün bunlar İslami ölçü, edep ve haya sınırları içinde olmuş, ihtilata, yalnızlığa ve tenha yerlerde başbaşa kalmağa fırsat verilmemiştir.

3) Geçmiş şeriatlarda kadın-erkek ilişkisi:

Kur’an-ı Kerim’de geçmiş peygamberlere verilen örneklerdeki erkek-kadın ilişkilerinde de aynı edep ve inceliğin korunduğu görülür. Mesela;

a) Mısır’ı bırakıp Medyen diyarına giden Musa (a.s) şehir kenarında koyunlarını sulamak için sıra bekleyen iki genç kıza yardım teklif eder, koyunlar sulandıktan sonra eve giden kızlardan birisi geri gelerek utana utana Musa’nın yanına gelir ve babasının, su çekme ücretini vermek üzere kendisini eve çağırdığını bildirir.

Kızların babası ise Şuayb Peygamberdir. Yine iki kızdan birisinin isteği üzerine Musa (a.s), Şuayb (a.s)’ın koyunlarına çoban olur ve onun kızı ile evlenir. Kur’an-ı Kerîm’de uzun olarak anlatılan bu kıssadan günümüz aile yapısı için alınacak ibretler olduğunda şüphe yoktur. (bk. el-Kasas, 28/23-26.)

b) Hz. Meryem de kızlık çağında Mescid-i Aksa çıkışında kendisine ayrılan odada yaşarken teyzesinin kocası olan Hz. Zekeriyya O’nun yanına girer ve maişeti ile ilgilenirdi. Ancak bu arada meleklerin Hz. Meryem’e yemek ikram ettikleri görülür.

Allahü Teala olayı şöyle bildirir: Zekeriyya, onun yanına, mabede her girişinde orada bir rızık bulur ve; “Ey Meryem! bu sana nereden geliyor?” der, o da: “Bu, Allah tarafındandır. Allah, dilediğine sayısız rızık verir” derdi. (Al-i İmran, 3/37)

c) Sebe’ Melikesi Belkıs’ın Süleyman (a.s)’ın hak dine çağıran mektubunu alınca, kavmi ile yaptığı istişare toplantısı Kur’an’da şöyle haber verilir: “Sonra Melike dedi ki: Beyler! Bu işimde bana bir fikir verin. Bilirsiniz ki, siz yanımda olmadan hiçbir işi kestirip atmam. Onlar şu cevabı verdiler:

Biz güçlü kuvvetli insanlarız. Zorlu savaşçılarız. Emir senindir, artık ne buyuracağını sen düşün. Melike: Hükümdarlar bir ülkeye girince, orayı perişan ederler ve halkının ulularını alçaltırlar. (Herhalde) Onlar da böyle yapacaklardır, dedi.” (en-Neml, 27/32-34.)

Daha sonra Yemen yöresinden Kudüs’e gelen Belkıs, Süleyman (a.s)’ın kurduğu medeniyet ve saraylar karşısında hayran kalır ve şu sözleriyle hak dine girer: “Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmişim. Süleyman’la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum.” (en-Neml, 27/44)

Bu ayetlerde bir kadının, devletin en üst düzey bir görevinde, ciddiyet ve ağırbaşlılıkla ülkesinin problemini görüşmek üzere toplantı yaptığı ve efkar-ı umumiyeden destek alarak hareket etmeyi tercih ettiği görülmektedir. Diğer yandan heyetleriyle Hz. Süleyman’ın beldesine ve sarayına kadar gelen Belkıs özel olarak yaptırılan billur köşklerde ağırlanmış olup, bu güzel muamelenin onun hak dine girmesinde etkili olduğunda şüphe yoktur.

Yukarıda belirtilen geçmiş şeriatlar ayet veya sahih hadisle neshedildiği bildirilmediği sürece bizim için de şerîattır. Nitekim, Allahü Teala, şöyle buyurmuştur: “İşte o peygamberler Allah’ın hidayet ettiği kimselerdir. Sen de onların yoluna uy.” (el-En’am, 6/90.)

Sonuç olarak yukarıda arzettiğimiz ayet, hadis ve sahabe uygulamalarından da anlaşılacağı gibi İslam, erkek ve kadının bir arada bulunmasını prensip olarak yasaklamış değildir. Bu, temelde caiz olup maslahata yönelik bulununca istenen bir şeydir. Ancak bu görüşmenin İslamî edep ve ölçü sınırları içinde olması gerekir.

4) Bir kadının yabancı erkekle görüşmede dikkat etmesi gereken durumlar:

Mü’min bir kadının okul, hastane, fabrika, alış-veriş vb. yerlerde eğitim, iş veya meslek gereği yabancı erkeklerle karşılaşma ve görüşmesi durumunda aşağıdaki esaslara dikkat etmesi beklenir.

a) Bakışların kontrol altında tutulması:

Erkek ve kadının konuşma ve birbirine muhatap olma durumunda bakışlarını kontrol altında tutmaları gerekir. Bir mü’min, karşı cinsin bakılması yasaklanan yerlerine bakamaz ve bakışını ihtiyaç dışında uzatamaz. Ayetlerde şöyle buyurulur: “Mü’min erkeklere, gözlerini haramdan sakınmalarım söyle.” (en-Nur, 24/30.) Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar…” (en-Nur, 24/31.)

b) Altını göstermeyen bolca giysi ile örtünme:

Kadının el ve yüz dışında bütün bedenini, altını göstermeyen ve vücut hatlarını ortaya çıkarmayan bolca bir giysi ile örtmesi gerekir. (Ayrıntı için bk. “Örtünme” konusu). Örtülü hanımlar İslam toplumunda saygı görür. Çünkü örtü, kötü niyetli erkeklerin bakışlarına ve sarkıntılık etmelerine karşı onları korur.

c) Ölçülü konuşma ve ölçülü yürüme:

Mü’min bir kadın yabancı erkekle konuşmasında ölçülü olmalı ve ihtiyaç kadar konuşmalıdır. Ayette şöyle buyurulur: “Yabancı erkeklere çekici bir eda ile konuşmayın, sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin.” (el-Ahzab, 33/32.) Yürüyüşün de ölçülü olması gerekir. Salınarak, kırıtarak yürüme mü’minin vekarı ile bağdaşmaz.

Ayette şöyle Duyurulur: “Kadınlar gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayakları yere vurarak yürümesinler.” (en-Nur, 24/31.) Nitekim, yukarıda da belirttiğimiz gibi, Musa (a.s)’ı çağırmaya gelen, Şuayb (a.s)’ın kızı, onun yanına utana utana yaklaşmıştır.

(el-Kasas, 28/25.) Bu olayın Kur’an-ı Kerim’de haber verilişinde, günümüz hanımlarına da bir mesaj vardır. Yabancı bir erkekle muhatap olma durumunda kalan bir kadın edep, ciddilik, ağır başlılık ve utanma hasletlerini koruyarak görüşmeli ya da konuşmalıdır.

d) Süslü ve çekici giysi ile örtünmeme:

Süslü ve çekici giysiler evde giyilmeli, yabancı erkeklerin yanında ve evin dışında bunlar baş örtüşü ve dış giysi ile örtülmelidir. Diğer yandan dışarıda, erkeklerin dikkatini çekmek için parfüm sürülmesi de, mü’min kadının ağır başlı ve ciddi tavırları ile bağdaşan bir durum değildir.

e) Yabancı erkekle tenhada başbaşa kalmaktan kaçınmak:

Yabancı bir erkekle, kimsenin olmadığı yerlerde başbaşa bulunmamak gerekir. Bu durum hadisle yasaklanmış ve böyle bir yerde üçüncü kişinin şeytan olduğuna dikkat çekilmiştir. (bk. Buharî, Nikah, 111,112; Müslim, Hacc, 424; Tirmizî, Rada, 16; Fiten, 7; A. b. Hanbel, l, 222, III, 339, 446.)

Özellikle, kocanın hısımlarından birisi ile, kimsenin olmadığı yerde başbaşa kalmanın daha tehlikeli olduğu Allah elçisi tarafından şöyle belirtilmiştir:

“Kadınların yanına girmekten sakınınız! Dediler: Ey Allah’ın elçisi! Kayın birader hakkında ne buyurursunuz?. Şöyle buyurdular. Kayın birader ölümdür. Yani bu bir helak nedenidir. (bk. Buharî, Nikah, III; Müslim, Selam, 20; Tirmizî, Rada’ 16; Darimî, İsti’zan, 14; A. b. Hanbel, IV, 149,153.) Çünkü bir cinsel macera meydana geldiği takdirde, bu tarafları ölüme kadar götürür ve hısımlık yerine düşmanlıklar geçer.

f) Zorunlu ihtilafın zaruret ve ihtiyaçla sınırlı tutulması:

Yabancı erkeklerle bir arada bulunma zaruret ve ihtiyaçla sınırlı tutulmalıdır. Çünkü gereksiz, ihtiyaç dışı ve uzun görüşmeler fitneye yol açabilir. Ayrıca kadını kutsal görevlerini yapmaktan, evinin hakkını gözetip, çocuklarını eğitmekten alıkoyar.

Sonuç olarak mü’min kadınlar nişan, düğün, bayram ve benzeri kutlamaları veya ev ziyaretlerini yahut diğer sosyal faaliyetleri kendi hem cinsleriyle oluşturacakları topluluklar içinde yapmayı şiar edinmelidir. Kadın evinin dışındaki eğitim, iş, meslek, ibadet vb. faaliyetlerde ya bir mahremi ile birlikte bulunur ya da güvenilir kadın toplulukları içinde yerini alır.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
40 yil, a.s, abdest, açlık ve tokluk zarar ve faydaları, adalet - hikaye, aff, ahde vefa- dini hikayeler, ahde vefa-insanlık-, ahir zaman, ahireti tanımak, ahlaki çöküntü, aksırma, akıl, akıllı sözler- nükteler, aldulhamid han, alemler, allah a itaat, allah a yakın olmak, allah buyuruyor ki, allah c.c ve peygamber sav i sevmek, allah cc buyuruyor ki, allah cc diyor ki, allah diyor, allah diyor ki, allah diyorki, allah dostları, allah korkusu, allah nizami-şeriat, allah sevgisi, allah tan umut kesmek, allah ı bilmek, allah ı düşünmek, allah ı tanımak, allah ın tanımak, allah ın tecellisi, amel ve niyet, ankara savaşı-maneviyat erleri- tarih, anne baba hakkı, anne hakkı-baba hakkı, anne-baba- hürmet, ateş, ayet, ayet hadis dua, ayet-hadis -dua, ayet-hadis-dua, ayetler, azap, aşk masalı, baba hakk dini hikayeler, baba hakkı, bağışlama, bayram duası, beden, bela ve musibetler, berat gecesi, bilgi, bilmediklerimiz, bir dil bir millet, büyü, büyüklerden öğütler, cami adabı, çanakkale hatıraları, çanakkale şehitleri, cehennem, cehennem ehli, cennet, cennet cennet çarşıları, cennet nimetleri, cennetin anahtarı, cennette gece -gündüz, cerh ve tadil, ceza.többe, cihad, cihad- şehidlik, cuma sohbetleri, cömertlik, dejavu, din büyükleri, din düşmanlığı, din tarihi, dini hikaye, dini hikayeler, dini kıssa, dini nikah, dini şiir, dirayet, doğal ilaçlar, doğru beslenme, doğru yemekler, doĞruluk, dostluk mesajları, dua, dua adabı, dua da yöntem, dünya hırsından vazgeçmek, dünya nın varoluş sebebi, dünyâ sevgisi, dünya sevgisinden uzak durmak, dünya sevgisinin zararı, dünya ve ahiret, dünyayı tanımak, ebedi ateş, ebu bekr sıddık, ecellerin tayini-şaban ayı, edep, edep - saygı, edep-dini hikayeler, edep-haya, ehli sünnet itikadi, emir sultan hazretleri, erkekte örtünme, evlat yetiştirme, evlilik, evlilik-iyi eş, evliya, evliya hayatlarından, evliya ikliminden, evliya öğütleri, evliyalar dan öğütler, evliyalardan nasihatler, eş-hitap-muhabbet, fakirin hakkı, fatiha suresi .french, fazla konuşmanın zararları, feraset, fitne, fıkra, fısk-nifak-allah ı unutmak, fıtrat -yaratılış - insan hakikati, gam, gerçek hikayeler, gerçek hikayeler -ilginç olaylar, gerçek olaylar, gerçek olaylarçanakkler, gizli duygular, gizli şirk, günah- dilin afetleri, günahlardan sakınmak, günün duası, günün sözü, gıybet-hadis, güzel ahlak, güzel ahlak- hayırlı işler, güzel söz, güzel söz-nükte, güzel söz. hz. ali k.a.v, güzel sözler, hadis, hain, halife ler, haramı terk, hastalık günahlara kefarettir, haya, haya -edep, hayat bilgileri, hayat dersleri, hayır -alamet, hayır ve şer, hayırlı işler, hazır cevap, hazır cevap nükteler, hazır cevap sözler, hazır cevap-güzel söz, hazır cevap-nükte, hazır cevaplar, hazır cevaplar - nükteler, hazırcevap, helal haram, hesap, hesap- nizam, hikaye, hikaye -cihad, hikaye-karacoğlan ve elif, hikayeler, hizmet etmek, hırs- edep, hz. muhammed mustada sav mucizeleri, hz. muhammed sav mucize ler, hz. zülkarneyn (a.s), hz. ömer r.a, ibadet, ibadetler, ibretlik hadiseler, ibretlik hikayeler, ibretlik olaylar, ibretlk olaylar, icmek, iflas, ihanet, ihlas, ilahi aşk, ilginç olaylar, imam azam - akıllı sözler, imam azam r.a, iman, iman - sınav, iman hakikati, iman ve amel, iman-amel, imtihan, insan - hakikat, insan - melek- iyilik, insan hakikati-kendini tanımak, insan ilişkileri - edep, insanın bedene ihtiyacı, insanın hakkati, iptila-bağımlkılık-düşkünlük, irşad, isa, islam bekçileri, islam moda ayrımı, islamda gerçek dost, islami yaşam, islamn büyüklerinden öğütler, islamın geldiği nokta, itaaat, itaat - iman, iyilik, iyilik etmek, iyilik ve kötülük, iyilik-halis niyet, kabir hayatı, kabir ve sonrası, kabul olunan dua, kader, kadın erkek ilişkileri, kadın gaziler, kadın hakları, kadın hakları- boşanma- nikah, kadın sahabeler -hz. esma r.a, kadınlar - islamda kadın, kadının değeri-annelik, kahve, kainat - yaratılış, kainatın yaratılışı - big bang, kalbi tanımak, kalbin enteresan hallleri, kalbin halleri, kalbin halleri(zekat ve cimrilik), kalbin halleri-kibir, kalbin halleri-sabır-hastalık, kalbin halleri-zekat, kalbin halleri-zina, kalbin hallleri, kalbin ince halleri, kalbin ince işleri, kalbin incelikleri, kalp, kalp haller- emanet, kalp halleri, kalp halleri-anne baba hakkı, kalp halleri-aşırı ihtiras, kalp oyunu, kalp ve ilim, kalp ve ince meseleler, kalp-gıybet, kamil iman, kanaat, kaza namazları hakkında hüküm, kazanc, kendini bilmek, kendini tanımak, kendini tanımak - acziyet, kendini tanımak - ilim, kendini tanımak -allah ı bilmek, kendini tanımak -kalp alemi, kendini tanımak nefsini blmek, korku ve ümit, kul hakkı- mahşer yeri hesap günü, kuran, kuran hakkında, kutlama, küfre yaklaştıran fakirlik, küfür, kısa hikaye, kıssadan hisse, kıstas, kıstaslar, kıyamet ve alametleri, kıyamet-ahiret, kıyamet-isa a.s ın nuzülü, lafazan yayın, lafazan.fm, love, mağfiret, mahşer ve hesap, mahşer-mizan, malın temizlenmesi, maneviyat, mardin, mehdi a.s, merhamet, mermahet, mezhepler, miraç gecesi-miraç kandili, misafir ağırlama, misafire ikram, mizah, mizan, murakabe, mücadele etmek, mümin-kabir hayatı, münacaat- dua, müracaat, mürid mürşid ilişkisi, müslümanların kötü hali, namaz, namaz - huşu - hudu, nasihat, nasihat- evlilik, nasihatler, nazar duası, nebi . istihaze, nefis muhasebeleri-imam gazali, nefis terbiyesi, nefis ve halleri, nefs, nefs - şeytan, nefs in sıfatları, nefs terbiyesi, nefs ve halleri, nefsini tanımak-kendini bilmek, nezaket, niyet, nükteler, nükteli sözler, okuryazarblog, olayların dili, oyun ve dans hakkında, paylaşmak, peygamber ahlakı, peygamber sevgisi, pişmanlık, rahman-rahim-bağışlama, reca, recep ayı faziletleri, recep ayı zikirleri, regaip gecesi, regaip gecesi ibadetleri, résimléri, riyazet-şehvet, ruh, rüya, rüya . rüya tabirleri, rüya tabiri, rüya tabirleri, rüya tabirleri -rüyada balık görmek, rüya tabirleri _ elbise giymek, rüya tabirleri- ay görmek, rüya tabirleri- rüyada nar görmek, rüya tabirleri-doğum, rüya tabirleri-kabir, rüya tabirleri-rüyada karpuz kavun, rüya tabirleri-rüyada su içmek, rüyada uçmak, rüyalar, rıza, rızık, sağlık, sağlıkl beslenme, sakınmak, salavat, saliha kadın- evlilik, samimiyet, sevgi pıtırcığı, sevgi-kalp halleri, sigara . sağlık. tiryaki, slow, song, sosyal arkadaşlıklar, suc, sıhhat, söz, söz - şeref, sözler, tabir, takva, tam bağlılık, tasadduk-allah yolunda infak-ahirete yatırım, tatlı, tatlı tarifi, tatlı tarifleri, taviz, tesadÜf, teslimiyet-itaat, tevbe, tövbe, ulubatlı hasan, umut, utanc, vaktin ihyası, vatan hizmeti, vazife, veciz sözler, vefa, vefa duygusu, veli, yahudi mezalimi, yahudiler-tevrat, yaratma - ve tabiatın gücü, yaratılış hakikati, yazılan tarih, yaŞam, yaşlıya hürmet, üç aylar - recep ayı, yeme adabı, yemek, yemek tarifi, yemek tarifleri, Ümit, ümmet-i dâvet, üstün ameller, zekat, Öğüt, Öğütler, öğütler-önemli bilgiler, ölüm, ölüm e hazırlanmak, ölüm gerçeği, ölüm hakikati, ölüm ve ötesi, ölüm- hesap günü, ölüm- mahşer, ölümü istemek, öpütler, Örtünme, şahadet, şehit.maneviyat erleri, Şehvet, şetyanın hileleri, şeytan ın hileleri, şeytanın hileleri, şifa, Şiir, şiir - necip fazıl kısakürek, şiir -necip fazıl kısakürek, şiir(feridüddin-i attar), şiir- necip fazıl kısakürek, şiir- necipfazıl kısakürek, şiir- suamanın faydaları, şiir-islam büyükleri-nabi, şiir-necip fazıl kısakürek


Konuyu Toplam 6 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 6 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Fotoğraf paylaşımları hk. M Duyuru Arşivi 1 21 Ağustos 2019 13:03
Günün Müzik Paylaşımları AsiRuh Albüm Tanıtımları 0 02 Mart 2018 12:12
Günün Müzik Paylaşımları AsiRuh Albüm Tanıtımları 0 23 Şubat 2018 10:56