24 Ocak 2022, 17:35 | #291 |
Çevrimiçi # Forum Dedesi #
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: BU GÜNÜN DUASI 24-01-2022 Eline sağlık kardeş, güzel dua..
__________________ Yahudi mi dediniz? onlar yumurtalarini pisirmek icin dunyayi atese vermekten cekinmeyen LANETLILERDIR!!! Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. |
|
25 Ocak 2022, 06:43 | #293 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | BU GÜNÜN DUASI 25-01-2022 BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM “Rabbimiz Indirdigine inandik ve Peygamber’e uyduk Simdi bizi (birligini ve peygamberlerini tasdik eden)sahitlerden yaz.” ( Ali Imran- 53 ) “Ey Rabbimiz Gunahlarimizi ve işimizdeki taskinligimizi bagisla, ayaklarimizi (yo1undan) kaydima, kafirler topluluguna karsi bizi muzaffer kil.” ( A1i Imran-147 ) “Rabbimiz Sen bunu bosuna yaratmadin. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabindan koru.” ( Ali Imran -191 ) “Rabbimiz, dogrusu sen, kimi cehenneme koyarsan artik rusva etmissindir. Zalimlerin hic yardimcilari yoktur.” ( Ali Imran- 192 ) |
|
25 Ocak 2022, 06:48 | #294 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | HER İŞTE BİR HAYIR VARDIR ( HİKAYE ) HER İŞTE BİR HAYIR VARDIR Bir zamanlar Afrika'daki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı. Kray, daha çocukluğundan iitbaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazdı. Nereye gitse onu da beraberinde götürürdü. Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu vardı. İster kendi başına gelsin ister başkasının, ister iyi olsun ister kötü, her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi: 'Bunda da bir hayır var!' Bir gün kralla arkadaşı birlikte ava çıktılar. Kralın arkadaşı tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ateş ediyordu. Arkadaşı muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir yanlışlık yaptı ve kral ateş ederken tüfeği geriye doğru patladı ve kralın baş parmağı koptu. Durumu gören arkadaşı her zamanki her zamanki sözünü söyledi: 'Bunda da bir hayır var!' Kral acı ve öfkeyle bağırdı: 'Bunda hayır filan yok! Görmüyor musun, parmağım koptu?' Ve sonra da kızgınlığı geçmediği için arkadaşını zindana attırdı. Bir yıl kadar sonra, kral insan yiyen kabilelerin yaşadığı ve aslında uzak durması gereken bir bölgede birkaç adamıyla birlikte avlanıyordu. Yamyamlar onları ele geçirdiler ve köylerine götürdüler. Ellerini, ayaklarını bağladılar ve köyünz meydanına odun yığdılar. Sonra da odunların ortasına diktikleri direklere bağladılar. Tam odunları tutuşturmaya geliyorlardı ki, kralın başparmağının olmadığını farkettiler. Bu kabile, batıl inançları nedeniyle uzuvlarından biri eksik olan insanları yemiyordu. Böyle bir insanı yedikleri takdirde başlarına kötü olaylar geleceğine inanıyorlardı. Bu korkuyla, kralı çözdüler ve salıverdiler. Diğer adamları ise pişirip yediler. Sarayına döndüğünde, kurtuluşunun kopuk parmağı sayesinde gerçekleştiğini anlayan kral, onca yıllık arkadaşına reva gördüğü muameleden dolayı pişman oldu. Hemen zindana koştu ve zindandan çıkardığı arkadaşına başından geçenleri bir bir anlattı. 'Haklıymışsın!' dedi. 'Parmağımın kopmasında gerçekten de bir hayır varmış. İşte bu yüzden, seni bu kadar uzun süre zindanda tuttuğum için özür diliyorum.Yaptığım çok haksız ve kötü birşeydi.' 'Hayır' diye karşılık verdi arkadaşı. 'Bunda da bir hayır var.' 'Ne diyorsun Allah aşkına?' diye hayretle bağırdı kral. 'Bir arkadaşımı bir yıl boyunca zindanda tutmanın neresinde hayır olabilir.' 'Düşünsene, ben zindanda olmasaydım, seninle birlikte avda olurdum, değil mi?' Ve sonrasını düşünsene' |
|
25 Ocak 2022, 06:51 | #295 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | MANEVİ ÖLÜM( DÜNYA MALINA RAM OLMAKTAN MÜSTAĞNİ OLMAK ) MANEVİ ÖLÜM Halkın malına göz dikmez, onların elindekinden kendini mustağni kılarsan, kötü isteklerin ölmeğe başlar. Böyle olunca sende hiçbir kötülüğe karşı meyil kalmaz. Bunlar hep Allah’ın yardımı ile olur. Bu inayet ve yardım sayesinde öyle bir hayata kavuşursun ki ondan sonar ölüm yoktur. Bundan bulacağın zenginlik tükenmez; verilen alınmaz... Rahatın bozulmaz... Hiçbir sevdiğinden mahrum olmazsın. Öğrendiğini unutmaz, sonundan korkmazsın... Bu yeni varlıkla bambaşka bir aleme geçersin; saadeti bitmez tükenmez... Sultanlığın bir türlü sonu gelmez. Yüksekliği bir türlü nihayete ermez. Burada yalnız tazim olunur, tahkir olunmaz. Çünkü sende artık bir meniyet vardır. Ve doğruluk zatında mevcuttur. Söylediğin Hak, yaptığın doğrudur. Sen artık eşsiz bir cevher haline gelmişsin. Tekle tek, birle bir olmuşsun. Gizlinin gizlisi, sırrın sırrı oldun; yetmez mi? Bu hal ve bu alemde sen, peygamberlerin vekilisin demektir. Velayet sırrı sende biter. Ebdallar –velilerden bir kısım- şekline bürünür. Her dert seninle biter. Her ihtiyaç seninle görülür. Yağmur arzunla yağar. Bitkiler sevginle biter... Yeşerir... İster sultan, isterse çoban, ister imam ister cemaat hepsinin belasını def edersin... Sen bundan böyle ibadın ve biladın amirisin; eller sana yardıma gelir... Ayaklar sana hediyeler taşır. Diller seni övmeğe başlar. Bunlar Allah’ın izni ile olur. İki kişi dahi, aleyhinde söylenecek tek kelime bulamaz... Ey bunca in’am ve ihsan yapan Allah, bunlar hep senin vergilerindir. İkramındır. – Allah büyük ihsan sahibidir- |
|
25 Ocak 2022, 06:54 | #296 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | İNSAN KAÇ ŞEYDEN YARATILMIŞTIR(HAKİKATİMİZ) İNSAN KAÇ ŞEYDEN YARATILMIŞTIR? Kendini tanımak, bilmek istersen, iki şeyden yaratılmış olduğunu bilmelisin. Biri zahirî kalıp. Buna beden derler. Göz ile görülebilir. Diğeri bâtın [içyüz, görünmeyen taraf] mânâsındadır. Ona nefs derler, ruh derler ve kalb derler. Bu ancak hakikat gözü ile bilinir. Baş gözü ile görülemez. Senin hakikatin, aslın, bu bâtın mânâsındadır. Ondan gayrisi ona tâbidir. Onun askeri ve hizmetçisidir. Biz bu mânâya kalb ismini vereceğiz. Kalb dediğimiz zaman biliniz ki, bazen ruh dedikleri, bazen nefs dedikleri, insanın hakikatini demek istiyoruz. Kalb demekle, göğsün sol tarafına yerleştirilmiş olan et parçası [yâni yüreği] kasdetmiyoruz. Onun bir kıymeti yoktur. Hayvanlarda da ölülerde de vardır. Baş gözü ile görülebilir. Baş gözü ile görülen her şey, bu âlemden olup bunlara âlem-i şehâdet denir. Kalbin hakikati bu âlemden değildir. Bu âleme garib olarak gelmiştir. Yolcu gibi gelmiştir. Görünen et parçası [yürek] onun taşıyıcısı ve âletidir. Bedenin tüm uzuvları [organları], onun askeridir. Bütün bedenin padişahı odur. Hak Teâlâ'yı tanımak, O'nun cemâlini müşahede etmek, onun sıfatıdır. Teklif ona olmaktadır. Hitab onadır. 'Itab ve ikab [azarlama ve cezalandırma] onadır. Asıl saadet ve şekavet [bedbahtlık, kötü hallilik] onun içindir. Beden, bütün bunlarda ona uymaktadır. Onun hakikatini bilmek, sıfatlarını tanımak, Allahü Teâlâ'yı tanımanın, bilmenin anahtarıdır. Onu bilmeye çok uğraş ki, o çok yüksek bir cevherdir. Melekler cevherindendir. Onun asıl madeni, Allahü Teâlâ hazretleridir. Oradan gelmiştir, tekrar oraya dönecektir. Buraya gurbete gelmiştir. Ticaret ve ziraat tohumu ekmek için gelmiştir. O hâlde bu mânâdaki ticaret ve ziraati bilmelisin. |
|
25 Ocak 2022, 06:58 | #297 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | NEFS-İ EMMÂRE (ŞİİR) NEFS-İ EMMÂRE Akıllı kimsedir şükreden. Geçer hükmü o zaman nefsine. Delikanlı! Kim atarsa öfkesini içine, Olur dünyada kurtulanlardan. Kim koşarsa peşinde nefsinin, arzularının, olur insanların en aptalı. Zanneder aklı sıra o kıt fikirli, bağışlayacağını Tanrı’nın nasıl olsa. Oğlum, güçse de dervişlik her ne kadar, yoktur ondan daha iyisi. Kim eğdirirse şom nefsine boyun, Akıllıdır o; çıkar adı iyiye. Sindir riyazetle kötü nefsini; sokmasın çok vebale seni. Esenlikte kalmak isteyen, yüz çevirir tüm mahlukata. Uykudalar tüm insanlar. Uyanmıştır dünyadan göçüp giden. Kabul et seni incitenin özrünü, ki bulasın mağfiret. Allah sevmez insan incitenleri. Olmaz böyle hasleti dindarların. Kim yaralarsa zulümle birinin gönlünü, Yaralamıştır kendi vücudunu. Düşkünlük olur sonu gönül kırma peşinde olanın. Oğlum! Kalkma gönül incitmeye. Konuşma ileri geri Yaradanın hakkında. Kırma kimsenin hatırını oğlum. Yaralanırsın yoksa canından. İstersen eğer itibarlı olmak, Yâd et insanları iyilikle. Yoksa gücün iyilik yapmaya, kötülük de yapma. Yapma sayısız sitem kendi vücuduna. Haydi, Uzak tut dilini insanları çekiştirmekten, ki görmeyesin elini ayağını bağlı. Kurtulamaz ahirette cezadan Gıybetten dili geri durmayan. Eserin yazarı: Feridüddin-i Attar Eser: Pendname |
|
25 Ocak 2022, 07:02 | #298 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | NEFİS MUHASEBESİ 2.Cİ MESELE NEFİS MUHASEBESİ 2. Cİ MESELE İkinci iş, murâkabedir. Yâni, nefsi kontrol etmek, ondan gâfil olmamaktır. Ondan gâfil olursan, kendi şehvetlerine ve tenbelliğine döner. Allahü teâlânın, her yaptığımızı, her düşündüğümüzü bildiğini unutmamalıyız. İnsanlar, birbirinin dışını görür. Allahü teâlâ ise, hem dışını, hem içini görür. Bunu bilen bir kimsenin, işleri ve düşünceleri edebli olur. Buna inanmıyan kâfirdir. İnanıp, muhâlefet etmek ise, büyük cesarettir. Allahü teâlâ meâlen buyuruyor ki: (Ey insân! Seni her ân gördüğümü bilmiyor musun?). Bir Habeş, Resûlullah efendimizin huzuruna gelip, (Çok günah işledim. Tevbem kabûl olur mu?) dedikte, (Evet, olur) buyurdu. O günahları işlerken, O, görüyor mu idi? dedi; (Evet) buyurunca, Habeş, bir âh! çekti ve yıkılıp cân verdi. Îman ve hayâ böyle olur. Peygamberimiz buyurdu ki, (Allahü teâlâyı görür gibi ibâdet ediniz! Siz, Onu görmüyorsanız da, O sizi görüyor). Onun gördüğüne inanan, Onun beğenmediği birşeyi yapabilir mi? Büyüklerden biri, bir talebesini, başkalarından daha çok severdi. Ötekiler, bu hâle üzülürdü. Her birine bir kuş verip, (Bunu, kimsenin görmediği bir yerde kesip getiriniz) dedi. Hepsi tenhâ bir yerde kesip getirdi. O talebe ise, kesmeden getirdi. (Niçin sözümü dinlemedin, canlı getirdin?) buyurdukta, (Kimsenin görmediği bir yer bulamadım. O, heryeri görüyor) dedi. Diğerleri, bunun müşâhede makamında olduğunu anladılar. Mısr mâliye nâzırının zevcesi olan Zelîha, Yûsüf aleyhisselâmı, kendisine çağırınca, önce kalkıp büyük olduğunu sandığı, bir heykelin yüzünü örttü. (Bunu, niçin örttün?) buyurdukta, ondan utandığım için, dedi. (Sen, bir taş parçasından utanıyorsun da, ben yerleri ve yedi kat gökleri yaratan, Rabbimin görmesinden utanmaz mıyım?) buyurdu. Biri, Cüneyd-i Bağdâdîden (207-298 [m. 910] Bağdâdda) sorup, (Sokakta, kadınlara, kızlara bakmaktan kendimi men edemiyorum. Bu günahtan kurtulmak için ne yapayım?) dedikte, (Allahü teâlânın seni, senin o kadını görmenden daha çok gördüğünü düşün!) buyurdu. Peygamberimiz buyurdu ki: (Allahü teâlâ, Adn ismindeki Cenneti, şu kimseler için hazırladı ki, günah işliyecekleri zaman, Onun büyüklüğünü düşünüp, Ondan hayâ ederek, günahlardan kaçınırlar). [Kadınların, saçları, kolları, bacakları açık olarak sokağa çıkmaları haramdır. Îmanı olan kadınlar, Allahü teâlânın gördüğünü düşünmeli, yabancı erkeklere çıplak görünmemelidir]. Abdüllah ibni Dînâr diyor ki, Ömer ile Mekke-i mükerremeye gidiyorduk. Bir çoban sürüsünü dağdan indiriyordu. Halîfe buyurdu ki, bu koyunlardan birini bana sat! Ben köleyim. Bunlar benim malım değil, dedi. Efendin ne bilecek, kurt kaptı dersin! O bilmezse, Allahü teâlâ biliyor ya, deyince, Ömer, ağladı ve efendisini bulup, bu köleyi satın aldı ve âzâd etti ve (Bu sözün, seni bu dünyada âzâd ettiği gibi, o cihânda da âzâd eder) buyurdu. |
|
25 Ocak 2022, 07:04 | #299 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | SEN ( NECİP FAZIL KISAKÜREK ŞİİR ) SEN Senden ,senden , hep senden . Akisler aynalarda. Göğe çıksam mahzendn; Hasretiim turnalarda. Seni buldum bulduysam; gökten bir davet duysam! Ben ki , suçumu yuysam, Su biter kurnalarda. Garibe sensin vatan. Ne yurdunu aratan! Sensin , sensin yaratan, Rahmeti analarda. Eserin yazarı: Necip Fazıl Kısakürek Eser: ÇİLE |
|
25 Ocak 2022, 07:08 | #300 |
Çevrimdışı ♪ Lafazan FM ♪
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | ANNE OLMANININ KIYMETİ(KADININ ÖNEMİ ) Anne Olmak Şerefi Kadınlık meziyetlerinin başında anne olmak şerefi gelir. Annelik, bir gönül ve mânâ şiiridir. Toplumu ihyâ edip âbâd eden de ve tersine berbâd eden de yine annedir. Toplumun kurtuluşu, hakîkî annelerin yetiştirilmesiyle mümkündür. İslâmiyet, anne olmak sıfatıyla kadına en yüksek ve pek muhterem bir mevkî vermiştir. Târihin çeşitli dönemlerinde zillet ve hakâret içinde yaşayan kadın, lâyık olduğu en yüksek şerefe İslâm sâyesinde kavuşmuştur. Herkese iyilik etmeyi, herkesin hakkını gözetmeyi emreden İslâm Dîni, kişinin babasına, özellikle annesine karşı en iyi şekilde davranmasını, haklarına dikkatle riâyet etmesini emretmiştir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulmuştur: "Biz insana ana-babasını (onlara iyilik yapmasını) da tavsiye ettik. Anası onu (karnında) meşakkat üstüne meşekkatle taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl sürmüştür. Bana, ana ve babana şükret! Dönüşün ancak banadır (dedik).." Gerçek anne, hayâtı boyunca maddesini ve mânâsını evlâdına fedâ eder. Anne, yavrusunu bir müddet cisminde, ondan sonra kollarında ve hayâtı boyunca kabre kadar da kalbinde taşır. Abdullâh b. Mes’ûd (r.a.) der ki: Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)’e: "Allah katında en sevgili amel hangisidir?" diye sordum. Şöyle buyurdular: "Vaktinde kılınan namazdır." "Namazdan sonra hangisi daha sevgilidir?" diye tekrar sorduğumda: "Anaya babaya iyilik etmektir." buyurdular. Bunlardan sonra hangisinin en sevgili olduğunu sordum: "Allah yolunda cihaddır.." buyurdular. * Müslüman olmasa dahi, anneye iyilik etmenin İslâmî açıdan ne kadar önemli olduğunu Hz. Ebûbekir (r.a.)’ın kızı Hz. Esmâ’ (r. anha)’nın şu rivâyeti apaçık bir şekilde ortaya koymaktadır: "Müşrike olan (Allâh’a ortak koşan) annem Rasûlullah (s.a.v.) zamanında bana gelmişti. Rasûlullah (s.a.v.)’den sordum ve dedim ki: "Anam geldi. Bana ümid bağlamıştır. Ben onu görüp gözetebilir miyim?" Rasûlullah (s.a.v.): "Evet, ananı görüp gözet!" buyurdu. Ana-babaya itâat, Kur’ân-ı Kerîm’de ısrarla tavsiye edilmiştir. Konu ile ilgili olarak İsrâ Sûresi 23 ve 24. âyetlerinde şöyle buyurulur: "Rabbin, "Kendinden başkasına kulluk etmeyin. Ana-babaya iyi muâmele edin!" diye hükmetti. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin nezdinde ihtiyarlığa ererlerse, onlara "öff!." (bile) deme! Onları azarlama! Onlara çok güzel (ve tatlı) söz (ler) söyle! Onlara acıyarak tevâzû kanadını (yerlere kadar) indir! Ve: Yâ Rab! Onlar beni çocukken nasıl terbiye ettilerse, sen de kendilerini (öylece) esirge!. de.." Hz. Peygamber (s.a.v.), ana-babaya iyi muâmele hakkında: "Siz iffetli olun ki, hanımlarınız da iffetli olsun! Siz ana-babanıza iyi davranın ki, evlâdlarınız da size iyi davransınlar!" buyurur. Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v.) birgün; "Burnu sürtülsün!. Burnu sürtülsün!. Burnu sürtülsün!." buyurdu. "Kimin burnu sürtülsün ey Allâh’ın Rasûlü?." diye sorulunca, şu açıklamada bulundu: "Ana-babasının her ikisinin veya sadece birinin yaşlılığına ulaştığı halde cennete giremeyenin..." Ana ve babaların en itâat ve hizmete ihtiyaç duydukları ihtiyarlık çağlarında onlara gereken hizmet, hürmet ve şefkati göstermeyip, Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını ve cenneti kazanamayan çocukların elbette burunları sürtülmeyi hak etmiş olurlar. * İslâm Dîni, ana-babaya itâate son derece önem vermiş, ana-babaya karşı gelmeyi de büyük günahlar arasında saymıştır. Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz, bu konuda şöyle buyurmuşlardır: "Büyük günahlar; Allâh’a eş koşmak, ana-babaya âsî olmak, haksız yere adam öldürmek ve yalan yere yemîn etmektir." Yine Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz: "Bir kimsenin ana ve babasına sövmesi büyük günahlardandır." buyurmuşlardı. Ashâb-ı kirâm: "Yâ Rasûlallah! Bir adam ana ve babasına söver mi?" dediler. Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz de: "Evet, bir kimse başkasının babasına söver, o da buna karşılık onun babasına söver. (Eğer yine bir kimse) başkasının anasına söverse, o da onun anasına söver." buyurdu. Diğer bir hadîs-i şerîfde de Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: "En büyük günahlardan size haber vereyim mi?" buyurdu. Ashâb-ı kirâm da: "Evet Yâ Rasûlallah!" deyince Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: "Allâh’a eş koşmak, ana ve babaya âsî olmak.." buyurdu. Dayanmış olduğu yerden doğrulup oturdu ve: "Haberiniz olsun, aman yalan sözden ve yalan şehâdetten sakınınız!" buyurdu. Ve bu cümleyi defalarca tekrarladı. * Ana ve babaların emir ve istekleri, dîne uygun olduğu sürece yerine getirilir. Dîne aykırı olan emirlerine itâat edilmez. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de Lokman Sûresi’nin 15. âyetinde: "Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itâat etme! (Ancak) onlarla dünyada iyi geçin!.." buyurulur. Bu âyet-i kerîmenin nüzûl sebebi, Sa’d b. Ebî Vakkâs Hazretleri’nin müslüman olmasıdır. Hz. Sa’d (r.a.), Hz. Ebûbekir (r.a.)’ın vâsıtası ile müslüman olunca annesi, öfkesinden üç gün yememiş, içmemiş ve tâkatten düşmüştü. Bunu gören Hz. Sa’d (r.a.): "Anneciğim! Allâh’ı ve Rasûlü’nü senden daha çok seviyorum. Vallâhi senin bin canın olsa ve bunları, birer birer İslâmiyet’i bırakmam için versen, ben yine dînimden vazgeçmem!.. Artık dilersen ye, dilersen yeme!." demişti. Bunun üzerine annesi, oğlunun îmânındaki sebât ve kararlılığını görünce çâresiz kalarak yemeğini yemiştir. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Fotoğraf paylaşımları hk. | M | Duyuru Arşivi | 1 | 21 Ağustos 2019 13:03 |
Günün Müzik Paylaşımları | AsiRuh | Albüm Tanıtımları | 0 | 02 Mart 2018 12:12 |
Günün Müzik Paylaşımları | AsiRuh | Albüm Tanıtımları | 0 | 23 Şubat 2018 10:56 |