28 Eylül 2011, 21:36 | #361 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Kitap Tanıtımları.. Yazar : Gökay Birkan Sucaklı. Kitap İsmi : SİYAH. TANITIMI ; Renklerde konuşur bazen… Hem de öyle bir konuşur ki, ifşa eder kendimizden dahi gizlediğimiz duygularımızı… Kimi zaman da konuşsun isteriz, renklere bürür öyle anlatırız duygularımızı… En büyük destekçimizdir Siyah… Çünkü Siyah; bütün renkleri üzerinde toplayan bir gökyüzüdür… Siyah bütün renklerin toplamı olan bir Aurora’dır… Siyah için hep - sanırım renkler adlandırıldığından bu yana - ayrılığın, matemin, özlemin rengi dendi… Ve “Beyaz” ise mutluluğu, masumiyeti simgeledi… Aldandık! Oysa SİYAH masumdu! Onu biz kirletmiştik ve yine; biz suçladık… Sevdiğimizi teslim ettiğimiz toprağın rengi diye, yolcularımızı taşıyan trenin rengi Siyah diye, yüzyıllardır hep Siyah’ın “iyi bir şey” olmadığına inandık, inandırıldık… Türküler yaktık, hatta şiirler, denemeler bile yazdık… Peki ya “beyaz”? Günün aydınlığı mıdır yahut neşenin simgesi mi? Masumiyet midir gerçekten? Ah ne çabuk kirlendik… Sallanan mendiller, giyilen gelinlikler, kefenler, ahh bir de geceye dönen gün elbette… Söylenmemiş sözlerinizin, acılarınızın, harflere, kelimelere, satırlara dönüştüğü kâğıtları düşünün bir de… Kimse cesaret edemedi “beyaz” ayrılığı anlatır demeye ve kimse cesaret edemedi “Siyah” içini gösterir insanın demeye… Yalnızlığımızı bile paylaşacak kadar güveniyoruz Siyah’a, gözyaşımıza şahitlik edecek kadar içimizdedir aslında… Tüm renklerin içinden seçtik onu! Bizi anlatsın istedik, asaletine güvendik ve doğruluğuna dilinin… Buna rağmen kendimizden gizlendik, farklı anlamlar yükledik… Neredeydi tüm renkler? Neredeydi beyaz? Bilemedik… Tüm yaşanmışlıklarımız var şimdi Siyah’ta, tüm geçmişimiz ve geleceğimiz… Biraz umut var içinde, biraz heyecan ve gerçeklik, biraz acılarımız, biraz sevinçlerimiz, biraz da hayallerimiz ve biz! Bir hayatın özetidir Siyah… Bizim özetimiz, diyetimiz, susturduğumuz dilimizdir Siyah… Öyleyse Siyah’a hoş geldiniz…
__________________ ''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter; Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın, daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan… Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.'' |
|
28 Eylül 2011, 21:47 | #362 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Kitap Tanıtımları.. (Aynadaki Yalan - Necip Fazıl Kısakürek) Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Aynadaki Yalan - Necip Fazıl Kısakürek Necip Fazıl Kısakürek'in, roman kalıpları içinde kaleme aldığı tek eseri... Roman, üniversitede felsefe asistanı olan Naci'nin hayatı etrafında gelişir... Bu hayat, Necip Fazıl'ın kendi hayatı değildir ama onun hayat hikayesindeki bir çok unsuru içinde barındırır. Naci, çevresine karşı davranışlariyle, kadın, cemiyet ve sanat anlayışiyle, hayata ve ölüme dair düşünceleriyle bir karakter bütünü halinde şekillendikçe hayalimizde bir Necip Fazıl portresi belirir gibi olur. Kaynak: Alıntı (Tanıtım Yazısı'ndan) |
|
02 Ekim 2011, 15:58 | #363 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Kitap Tanıtımları.. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Mauro (Mevlud) Martino - Rücu Olağanüstü güzel görünümlü bir kuş, binlerce hemcinsinin karşısına çıkar Ve kendisiyle birlikte dünyanın en yüksek zirvesine doğru uçmak isteyip istemediklerini sorar. Sürüdeki tüm kuşlar güle oynaya evet derler. Hepsi de dünyanın sonsuzluğuna, göz alabildiğince geniş bir manzaradan bakabilmeye heveslidir. Oysa kimi yorulup terk eder sürüyü, kimi acıkıp. Yola hâlâ devam eden bazıları ailelerini görürler düşlerinde. Birilerinin hayallerindeyse rahatça dinlenip uyuyabilecekleri yuvalar vardır. Zirveye az bir mesafe kalmışken on kadar kuş yola devam etmektedir. Karşılarına çıkan o güzel kuşun kendilerini kandırdığını düşünen diğerleri de yolu terk eder. Geriye tek bir kuş kalmıştır. Sadece o, zirveye ulaşıp oradan dünyanın sonsuzluğuna bakabilir. Yaşadığı bu güzellikten sonra kendinde bir sorumluluk fark eder. Buraya ulaşmanın bir anlamı da sahip olduğun bilgiyle geri dönerek diğerlerinin buraya, -varoluşun merkezine- ulaşmalarını sağlayabilmektir. O artık rehber bir kuştur. Görevi gezinmek değil, getirmektir. Bu hikâye Mevlana'nın Horasanlı çağdaşı Feriduddin-i Attar'a ait Şairin sesi nerede ve kimden akis bulur bilinmez derler. İtalyan kökenli Kanada vatandaşı Mauro Martinoya da bu avaz ulaşır bir şekilde. Sonuçta o da bir kuştur, Simurg misali Ve bir gün kendisine bir Kuran-ı Kerim hediye edilir. İçinde, herkesin kuşunu kendi boynuna doladık yazılıdır. Ve başlar kendindeki o kuşla aramaya. Yolda öğrenir, uçmak sadece kanat istemez. Kimileri de tırtıl tabiatlıdır. Kelebeğe çevrilmedikçe uçamaz. İstanbul hayranı Mauro (Mevlud) Martinodan çarpıcı bir Eve Dönüş romanı.. |
|
02 Ekim 2011, 19:39 | #364 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Kitap Tanıtımları.. Kitap Adı : KAN KELEBEĞİ Yazar : Pınar YILMAZER Yayın Evi : Epsilon Yayınevi Sözcüğü mırıldanırken, gözleri, Mona Lisa'nın ünlü gizemli gülümsemesi gibi gülüyor mu yoksa ağlıyor mu anlaşılması güç bir ifadeyle boşluğa takılıyor, ama aslında içindeki yağmura yenik düşmemek için canını acıtacak kadar dişlerini sıktığını sonradan fark ediyor. Nil'siz hiçbir şey tam değil. Her şey eksik kalıyor onsuz! Sevinçleri eksik kalıyor, hüzünleri daha acıtıcı. Bazen gülüyor ama içi donuk sanki. Ruhunun diğer yarısı da onunla gitti. Nereye giderse gitsin, ne yaparsa yapsın teninin çok altında bir yerlerde derin bir boşluk, bir burukluk kalacak hep. Nil hep orada olacak, bunu biliyor... Nereye kaçabilir, ne kadar uzaklaşabilir Nil'in özleminden? ! Kelebekler tek kanatla uçabilir mi?!
__________________ ''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter; Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın, daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan… Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.'' |
|
06 Ekim 2011, 11:46 | #365 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Kitap Tanıtımları.. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Kitap Adı : RÜZGARIN GÖLGESİ Orjinal Adı : LA SOMBRA DEL VIENTO Yazarı : CARLOS RUIZ ZAFON Türü : ROMAN Çevirmen : Mustafa Karabiber “Burada artık hiç kimsenin hatırlamadığı, zaman içerisinde sonsuza dek unutulan kitaplar günün birinde okurların elinde düşecekleri saati bekliyorlardı.” Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı Tutkulu bir gerilim romanı olan Rüzgarın Gölgesi İspanya’da Franco devrinde geçen güçlü bir edebi yapıt. İspanya’da üç yıl önce yayınlanır yayımlanmaz büyük yankılar uyandıran Rüzgarın Gölgesi, kısa bir süre sonra en çok satan kitaplar listesine girmeyi başarır. Roman, Almanya ve İngiltere baskılarında da büyük başarı kazanır. Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, Zafon’un eseri için “Her şeyi bir kenara atıp bir gecede soluksuz okunacak bir roman... Büyük bir zevkle okunuyor,” diyor. Barcelona’da bir kitapçının oğlu olan Daniel’den dinlediğimiz romanın konusu, harika bir buluşla açılır: “Unutulmuş kitaplar mezarlığı”. Romanın kahramanı Daniel, 1945 yılında, on yaşındayken kitapların esrarengiz dünyası ile tanışır. Bu fantastik yerin tarifinden sonra Ruiz Zafon ustalıklı bir dönüş ile romanın akışını devam ettirecektir. Roman, Daniel’in babasının oğluna yaptığı şu açıklama ile devam eder: “Geleneğe göre Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı’nı ilk kez ziyaret eden kişi bir kitap seçmek zorundadır ve herhangi bir kitabı evlat edinen, onun kaybolmasına asla izin vermez onun her zaman yaşamasını sağlar.” Esrarengiz bir yazar: Carax İspanya’daki iç savaştan birkaç yıl sonra Barcelono’da kitapçı Daniel Sempere’nin oğlu Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı’nda Rüzgarın Gölgesi adlı uzun yıllardır unutulmuş bir roman bulur. Kitabı okuduktan sonra esrarengiz bir düelloda öldüğü söylenen yazar Julian Carax hakkında bilgi edinmek genç çocukta bir saplantı haline gelir. Fakat Carax’ın eserlerini bulmakta zorlanır. Çünkü kimliği bilinmeyen bir koleksiyoncu kitapları birer birer bulup, yakarak ortadan kaldırmaktadır. Çenebaz, anti faşist, eski bir casus dahil birkaç karakterin de yardımıyla Daniel, Carax’ın yaşam öyküsünü parça parça birleştirmeye başlar ve ortaya marazi harika gotik bir melodram çıkar. Rüzgarın Gölgesi’nin Daniel’in eline geçtiği duyulunca bazı kimseler kitabı almak için çocuğa cazip teklifler yapar… Ama Daniel kitaba karşı olan sorumluluğunu bilir. Fakat birisi yıllardır Carax’ın kitaplarını toplayıp onları yok etmeyi iş edinmiştir. Bir kitabın koruyucusu olmak aynı zamanda tehlike de içermektedir. Daniel, yavaş yavaş 1920 ve 30’larda Paris’te, daha sonra da Barcelona’da başka eserleri de yayınlanan yazarın hayat hikayesini öğrenir. Carax ve eserleri Bir hayalet gibi varlığını sürdürmeye çalışan Carax, bir varyete kulubünde piyanistlik yaparak hayatını kazanırken diğer yandan da roman yazma çabaları içinde başarısızlıktan başarısızlığa koşar durur. Adamın yaşamının izlerinin çoğu yok olmuştur. Romanın akışı içinde Daniel, adım adım ilerleyerek yazarı tanıyanlardan onun hakkında ufak tefek bilgiler edinir. Fakat Lain Coubert (Carax’ın Rüzgarın Gölgesi adlı kitabındaki şeytan figürüdür) yıllardır yazarın tüm izlerini ortadan kaldırmaya özellikle de geride kalan kitaplarını yok etmeye çalışmaktadır. Romandaki sinsi karakter yalnızca Coubert değildir. 1950 yılında Barcelona cinayet masası baş dedektifliğine yükselen fırsatçı, sadist kötü adam Francisco Javier Fumero da garip bir şekilde tutkuyla Carax’ın peşine düşmüştür. Daniel, yavaş yavaş tüm hikayeyi öğrenir ve zamanla bundan başka bir şey düşünemez olur. Bu arada kör bir kadına aşık olur. (Bir zamanlar Carax’ın romanlarına tutku ile bağlı olan birine) Kitapçı dükkanında çalışmaya gelen ve Daniel’e araştırmalarında yardımcı olan Fumero’nun kurbanlarından biri olan Fermin Romero de Torres’i adamın elinden kurtarır. Daniel tahmin ettiğinden daha karmaşık ve gizemli olan Carax’ın öyküsüne kendini fena halde kaptırır. Daha sonra da parçaları birleştirir. Bazı karakterler, geçmişi inkar ederler. Daniel kendini bu kargaşanın ortasında bulur. Roman ihtiras, intikam, karşılık görmeyen aşk, düş kırıklıkları ve biraz da kefaret ödemeden oluşuyor. Daniel müthiş bir kahraman değil ama sempatik bir figür… Fazla hırsı olmayan, hataları fazlasıyla insancıl olan biri… Fermin ise her şeye çare bulan harika bir arkadaş… Romandaki diğer karakterler de tam yerlerine oturuyor. |
|
11 Ekim 2011, 01:32 | #366 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Kitap Tanıtımları.. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Kitaptan Alıntılar İnsan, hayvanla üst-insan arasına gerilmiş bir iptir, -uçurum üstünde bir ip. ( sayfa 21) İyilere ve doğrulara bakın! En çok kimden nefret ediyorlar? Kendi değer levhalarını parçalayandan, bozandan, yasa bozandan: Oysa o, yaratıcıdır. (29) Dünyayı yitirmiş olan kendi dünyasını kazanır. (33) Bizi en çok görünmeyen eller eğer ve üzer. (45) Evet yaralanmaz, gömülmez bir şey var içimde, kayaları parçalayacak bir şey: Bu benim istemim'dir -sessiz ilerler o ve değişmeden, yıllar boyu. (109) Ama yurt bulamadım hiç bir yerde: Bütün kentlerde tedirginim ben, ve bütün kapılarda ayrılış. Son zamanlarda yüreğimin beni yönelttiği bugünün kişileri, yabancı ve alay gibi geliyor bana; bense sürülmüşüm ana yurtlarıyla babayurtlarından.(117) "Raslantı"; -yeryüzünün en eski soyluluğu; geri verdim onu her şeye, her şeyi ben amaç tuksaklığından kurtardım.(158) "Özgürlük" diye böğürmeyi seversiniz hepiniz en çok; oysa ben, çevresinde çokca böğürme ve duman bulunan "büyük olaylara"a inanmayı unuttum. (127) Yeni değerler bulanların çevresinde döner dünya: Sessizce döner.(127) Her bilgi, tedirgin bir vicdanın dibinde yeşermiştir şimdiye dek! Parçalayın, ey gören kişiler parçalayın eski levhaları!(191) Her şey gider, her şey geri gelir, sonrasızca döner varlık çarkı. Her şey ölür, her şey yine çiçeklenir; sonrasızca sürer varlık yılı. (208) Yalan söyleyemeyen, gerçeğin ne olduğunu bilemez.(275) Ağaç bu yüksek dağda yalnız duruyor. Boyu, insan ve hayvanı aşmıştır. Eğer konuşmak isteseydi onu anlayacak kimse bulunmazdı. O, o kadar boylanmıştır. -Şimdi bekliyor ama-Neyi bekliyor? O, bulutlara yakın bulunuyor; galiba ilk yıldırımı bekliyor. Tanrı öldü, onu siz öldürdünüz! Bir de bedel ödensin istiyorsunuz, siz erdemliler! Erdem için ödül, yeryüzü için cennet, ve bugününüz için sonsuzluk mu istiyorsunuz? Evet, hala tüm mezarları yıkansın sen: selam sana, istemim ve yalnızca mezarların olduğu yerde gerçekleşir dirilişler. Onlara göre erdem, alçakgönüllü ve uysal yapan şeydir; böylelikle kurdu köpeğe, insanı da insanın en evcil hayvanına çevirdiler. |
|
12 Ekim 2011, 17:06 | #367 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Kitap Tanıtımları.. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Yeni yüzyılın ortalarında Dünya’yı neler Bekliyor? Önümüzdeki 40 yılda hangi teknolojik gelişmeler yaşanacak? Dünya nüfusu nasıl değişecek? Yeni güç dengeleri ne olacak? Türkiye ‘süpergüç” lüğe soyunacak mı? Ticarette kimler başarılı olacak? Hangi yeni enerji kaynakları kullanılacak? Bütün bu soruların ve fazlasının cevabı Ekim ayının ilk günlerinde raflardaki yerini alacak olan 2050’de… Dünyaca ünlü gelecek bilimci Prof. David Passig’in yeni kitabı 2050, geleceğin alacağı şekli bilimsel yöntemlerle inceleyip akıl almaz sonuçlara varan etkileyici bir kitap. Birbirinden önemli dünya liderlerinin sıklıkla danıştığı Passig’in Türkiye baskısı için özel bir önsözle kaleme aldığı 2050’yi geleceğe kafa yoran herkes zevkle okuyacak. “Uzun vadeli düşünce [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]ı hata yapmaktan tabii ki alıkoymaz, ama [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]ın içinde bulunduğu dünyayı anlaması, kişileri istenmeyen çukurlara düşmekten kurtarabilir. Daha da önemlisi, bir daha ele geçmeyecek olanakları yakalamalarını sağlayabilir.” 2050’nin çıkış noktası özetle bu… İçinde bahsettiklerine gelince; yeni dünya dengelerinden henüz bulunmamış enerji kaynaklarına, 10 yıl gibi kısa sürede Türkiye’nin de içinde yer alacağı yeni savaşlardan, geleceğin aile yapısına kadar birçok akıl almaz öngörü bu kitapta yer alıyor. Bugünün [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]sel gerçeklerini analitik bir yöntem içinde değerlendiren bilim adamı Passig’in geleceğe yönelik tahminleri [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]ı hem şaşırtıyor hem de düşündürüyor. Ana uzmanlık alanı ‘ileride teknolojinin geleceği nokta, bunun dünya ve [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]a etkisi’ olan Passig, 2050 ile bugüne kadar gerçekleşmiş onlarca öngörüsüne yenilerini ekleyecek. |
|
07 Ağustos 2012, 15:13 | #368 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Kitap Tanıtımları.. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bir Gün / David Nicholls Çevirmen:Nalan Işık Çeper Sayfa Sayısı: 536 Baskı Yılı: 2012 Dili: Türkçe Yayınevi: Pegasus Arka Kapak Aşk bazen sandığınızdan daha yakındadır… Yıllardan 1988, günlerden 15 Temmuz'dur ve DEXTER ile EMMA henüz tanışmıştır. Ama birlikte geçirdikleri tek bir gün, sürekli birbirlerini düşünmelerine yetmiştir. "Her okuyucu bu kitaba âşık olacak. Ve her yazar bu kitabı kendisinin yazmış olmasını dileyecek." Tony Parsons "Bitirmek üzereyken kitabı göğsüme bastırdığımı ve üzerine iri bir gözyaşı damlattığımı söylemekten utanmıyorum." The Times "Bir Gün'ün yanında bir sağlık uyarısı verilmeli: Bu kitap ciddi derecede bağımlılık yapabilir." Belfast Telegraph "Enfes bir aşk hikâyesi." Sunday Herald "Bu kitabı sevmeyecek bir tek kişi bile düşünemiyorum." BBC "Bu tam bir, bütün randevularımı iptal edin-beni rahat bırakın, türü bir kitap." The Times Book Club |
|
19 Aralık 2012, 13:32 | #369 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Kitap Tanıtımları.. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Yıl 1953... Stalin Rusyası... Vahşice öldürülen çocuklar... Ve devletin kabullenmediği cinayetler... Şüphe, iftira, sürgün ve devlete ihanetin kaçınılmaz sonu, ölüm... Sistemi koruyan kurumlar cesur ve düzene inanan memurlarıyla ayakta durmaktadır. Leo Demidov da bunlardan biridir. Leo, savaş kahramanıdır ve güzel eşiyle Moskova'da rahat ve ayrıcalıklı bir hayat sürmektedir. Tek amacı ülkesine hizmet etmektir. Aniden birbirinin peşi sıra çocuk cesetleri bulunmaya başlanır. Kurbanların mideleri çıkarılmış, ayakları iple bağlanmış ve ağızlarına toprak doldurulmuştur. Herkes aksini söylese de bunun bir tesadüf olmadığı ortadadır. Leo bir iftiraya kurban gider ve uzakta bir kasabaya sürülür. Bütün hayatı altüst olur. Kendini temize çıkarmak ve ailesini kurtarmak için katili bulmaktan başka çaresi kalmaz. Leo, devlet ajanları ve katil arasında amansız bir kovalamaca başlar. Ölüm ve yaşam arası bu yarışta hızlı olan kazanacaktır. "'44. Çocuk', sizi Stalin Rusyası'nın en karanlık günlerine götürecek. İlginç, nefes kesici ve zengin bir hikâyenin içine sürüklenmeye hazır olun." New York Times "Derin bir anlayışın, mükemmel bir kalemin ve benzersiz bir hikâyenin karışımı." Herald Tribun Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. |
|
03 Ocak 2013, 18:33 | #370 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Efsane /Bir 'Barbaros' Romanı - İskender Pala Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. İskender Pala'nın yeni kitabı "Efsane-Bir Barbaros Romanı" 4 Ocak'ta tüm kitapçılarda- İskender Pala, yeni romanı Efsane – Bir Barbaros Romanı ile bir kez daha okurlarını selamlıyor!.. Her romanıyla yüzbinlerce okurun kalbini fetheden İskender Pala, yeni romanı Efsane – Bir Barbaros Romanı ile bir kez daha okurlarını selamlıyor!.. Efsaneler bazen denizden, Bazen aşktan ve ateşten gelirler. Aşktan ve ateşten ve denizden gelenler, Bazen ışık olurlar ve bütün zamanı aydınlatırlar… Efsane kurmak kadar, efsaneyi yazmak da efsaneye dâhildir. Bir çağı haritalarda bulamazsınız. Derine, insana ve tarihin denizlerine açılmak gerekir. Girdaplarda yüksek idealler saklanabilir. Bu kitapta, İstanbul, Gırnata, Madrid, Roma ve Akdeniz; aşk diliyle kuşatıldı. Akdeniz, aşk kaleminin haritasıyla yeniden çizildi. Kılıç kılıca, cevher çeliğe çarptı, varlık da yokluğa. Ve hep bir yol vardı kalplerden denizlere. Derin denizler, büyük aşklar için atlas olup dokundu. İskender Pala, bir çağı ve o çağın efsanelerini dile döktü. Barbaros Hayreddin Paşa’yı... Sonra, bir gül sepeti getirdi. Isırılmış üç elmayı anlattı. Baskı Yılı: 2012 Sayfa Sayısı: 392 Dili: Türkçe Yayınevi: Kapı Yayınları |
|
Etiketler |
kitap, tanitimlari, tanıtımları |
Konuyu Toplam 9 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 9 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
IRCForumları - Kitap Tanıtımları İndex | AftieL | Kitap Tanıtımları | 0 | 03 Eylül 2014 17:16 |
İskender PALA -Od Kitap Özeti –Bir Yunus EMRE Romanı -IRCForumları -Kitap Tanıtımları | Sevda | Kitap Tanıtımları | 3 | 21 Temmuz 2014 03:04 |
Hasret – Canan Tan - IRCForumları - Kitap Tanıtımları | Sevda | Kitap Tanıtımları | 1 | 21 Mayıs 2014 02:41 |
Aşram - Ram Ören - IRCForumları - Kitap Tanıtımları | Sevda | Kitap Tanıtımları | 0 | 21 Ağustos 2012 18:41 |
Kitap Tanıtımları Kategorisi Hakkında! | Lanet | Kitap Tanıtımları | 0 | 12 Ekim 2011 21:20 |