IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29 Ağustos 2010, 15:52   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Aşırılığın Peygamberleri - Allan Megill




[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Aşırılığın Peygamberleri - Allan Megill

Betül Memiş
"Aşırılığın Peygamberleri": Mahşerin Dört Atlısından...

Batı düşünce geleneğinin sınır-uçlarında yürüyen, felsefelerini 'yıkmakla', 'açmakla', 'kazmakla', 'sökmekle' ancak aynı zamanda 'yapmakla' da kuran 'Aşırılığın Peygamberleri'yle hiç çekinmeden söyleşen ise aslında bir tarihçi olan Allan Megill.

Dört düşünce insanı, mahşerin dört atlısı; Nietzsche, Heidegger, Foucault, Derrida. Birbirinden ayrıksı dört düşün adamı şimdi aynı kitapta selamlıyor okuyucularını...

**

Ona göre 'tanrı' ölmüştü ve insanlar dünyada yapayalnız kalmışlardı. Bu yüzden insanlar tanrıdan bekledikleri umut ve istekleri bir kenara bırakıp kendilerini dünyaya adamalılardı. Böylelikle düşünce ile yaşam arasında bağ kurulması daha kolay olacaktı. Kısaca tanrının öldürüldüğü bir cinayet mahallinde olan bitenleri acımasızca söze dökmüştü sivri dilli deha Nietzsche. İnsanla yetinmeyip üstüninsana yönelmiş, olanaklı tek ufuk olarak bengi dönüşü göstermişti. Nietzsche'den sonra hiçbir şey eskisi gibi olamazdı, olmadı da.

Varoluşçu felsefenin pirlerinden Heidegger ise bir çoğumuzun asla yürüyemeyeceği sapa düşünme yolları açtı önümüze. Postmodernizmi en iyi anlatanlardan Foucault, tarihin yerleşik topraklarındaki kazılarını sürdürerek yeni keşiflerini paylaştı bizlerle. Yapıbozum felsefesinin kurucusu olarak bildiğimiz Derrida da söke söke bitiremiyor iki bin yıldır örüle gelmiş düşünce ilmeklerini, dilimize doladığımız, başımıza sardığımız 'batı' metafiziğinin tasarım kördüğümlerini.

Dört düşünce insanı, mahşerin dört atlısı, zekanın dünya ile münasebetini bozduran dört düşün adamı şimdi aynı kitapta selamlıyor okuyucularını. Batı düşünce geleneğinin sınır-uçlarında yürüyen, felsefelerini 'yıkmakla', 'açmakla', 'kazmakla', 'sökmekle' ancak aynı zamanda 'yapmakla' da kuran 'Aşırılığın Peygamberleri'yle hiç çekinmeden söyleşen ise aslında bir tarihçi olan Allan Megill. Kitabın Türkiye'deki okuyucularıyla ilk buluşması 1998'de olmuş, şimdi ise Ayraç Yayınevi'nden raflardaki yerini alan kitabı dilimize kazandıran Tuncay Birkan.

Çoktan sona ermiş bir öykü gibi gözüken bu durumu yine ateşleyen Megill, kendince tek bir izleğin peşinde çatallanmış yolları ifade ettiğini düşündüğü bu mahşerin dört atlısını, çoğunlukla ihmal edilmiş yaşam kurucu estetisyen yönleriyle ele alıyor. Megill, bu yaklaşımıyla, post-teolojik kriz sonrası kırarak, çözerek, parçalayarak, koparak felsefe yapmaya ve aslında felsefeyi tekrar yaşamın kurucu bir edimi haline getirmeye niyetlenmiş bu isimlerin sınırda, kıyıda, köşede ve uçlarda gezinmesinin hikmetine dikkat çekiyor.
Yükseklerden gelen sağaltıcı sese kulak ver!

Megill, bu dört düşünürün bıraktığı izleri daha geniş bir bağlama yerleştirerek, didiklenmemiş 'estetizmleri' üzerine yoğunlaşarak çıkarıyor aşırılığın soykütüğünü. Yükseklerden gelen 'sağaltıcı' seslerine kulak vermemizin gereğini, içine tıkılıp kaldığımız benliklerimizi, sıkışıp kaldığımız durumları aşma yetimizi nasıl, ne ölçüde geliştirdiklerini açımlayarak kanıtlıyor. Aşırılıkları ışığında dört düşünüre ilişkin verdiği tüm açımlamalarını, günümüzün dikkat sürükleyen tartışma konusu modernizm ile postmodernizm açmazının 'art-yöresinde' geliştirdiği oldukça özgün denebilecek 'kriz odaklı' çözümleyişi doğrultusunda yürütüyor.

Hep sınır boylarında dolaşmış uçbeylerinin gezintilerini, yakın geçmişimizin belleği olagelmiş bu dört düşünürün aşırılıklarını bir de Megill'in dillendirişinden izlemeye değer.

Okuyucusunu düşünme ve paylaşım sürecine dahil eden yazar, kitapta iki parametre üzerinde seyir ediyor; biri "kriz", diğeri "estetizm". Kitabı bu kadar dillendirince aklınıza hemen 'peki Megill, kriz ve estetizm hakkında ne düşünüyor' diye bir soru öbeği gelebilir. Megill'e göre kriz; doğrusal ya da çizgisel bir hat izleyen tarihselcilikteki bir kırılma. Kant'ın yaptığını, var olan bir sorunu açığa çıkartmak olarak görüyor. Aynaya tam ortasından bakmaya devam edersek de; zaten bütün insanlık için geçerli olan mutlak standartlar hiç var oldu mu diye soruyor. Bu durumda aslında krizin ortaya çıkışını 19'uncu yüzyılın başından öteleyerek sonuna yerleştiriyor. Estetizmde ise yine farklı bir bakış açısı sergiliyor yazar; estetizmi estetik, nesne ve duyumlardan oluşan kendine yeterli bir alan içinde değil, estetik olanı gerçekliğin tamamını kapsayacak şekilde genişletme çabası olarak görüyor. Dört düşünürde kimi zaman belirginleşen, kimi zaman silikleşen bu iz, yazarın her makalesinin başında, hakkında yazdığı düşünürden yaptığı alıntılar sayesinde meşruluğunu kanıtlıyor. Günümüzdeki tıkanmışlık hissine ve kalıplaşmış eğrelti tanımların tersine kitapta; dört dehadan hariç, Kant'tan Camus'a, Wittgenstein'dan Hegel'e ayarı farkında, tatlı bir tartışma ortamı sizleri bekliyor.

__________________
Rüzgarda savruk, Başına buyruk ~
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Aşırılığın ipuçları: Radikalizmden uzaklaşmak için ne yapılabilir? Zeytin Kişisel Gelişim 0 12 Eylül 2023 16:54
Allan McGregor CtrL Sporcular 0 16 Şubat 2014 13:15
Edgar Allan Poe Ruj Şairler / Yazarlar 0 02 Ekim 2011 03:31
Bir Düş...(Edgar Allan Poe) Sevda Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 16 Ocak 2011 06:28