Çevrimdışı

Cumartesi geceleri Taksim'de bir barda sahnelenen 'Stop the Tempo' adlı oyunun oyuncuları, bar ortamında oynamalarına rağmen hiç sorun yaşamadıklarını söylüyor: Seyircimiz çok edepli çıktı. Şimdiye kadar 'Barmen bana bir bira' diyen olmadı.

Durdurun şu sürati!.. İnecek var!' sloganıyla seyircilere seslenen 'Stop the Tempo' adlı oyun, üç genç ve başarılı oyuncuyu devleştiriyor. Romen oyun yazarı Gianina Carbunariu'nun kaleme aldığı, yönetmen Özen Yula'nın sahneye koyduğu oyun; Romanya'da sıradan ve hızlı hayatlar süren ama içinde oldukları durumdan bunalmış üç gencin tesadüf eseri biraraya gelmesiyle gelişen olayları anlatıyor. Oyunda; 'Canım Ailem' dizisinde Yiğit karakterini canlandıran Sezgi Mengi, Sanem Öge ve Selin Zafertepe rol alıyor. Hayatın hızına ara vermek isteyen gençlerin başından geçenlerin anlatıldığı oyunda cinsellik de işleniyor. Taksim'deki 'Mask' adlı barda cumartesi geceleri sahnelenen oyunun oyuncularıyla konuştuk...
CESARETİN TANIMI DEĞİŞİR
Siz cesur insanlar mısınız?
Sezgi Mengi: Oyunculuğun cesaret işi olduğuna inanıyorum, o yüzden evet, cesuruz. Çünkü durduk yerde başka bir insan olmak için kendinizi ortaya koymak büyük cesaret ister.
Sanem Öge: Ben bazı konularda çok cesur, bazı konularda ise çok korkağım. Yani cesaret tek bir şeyde ilerleyemez bence; o yüzden farklılaşır, duruma göre değişebilir.
Selin Zafertepe: Aslında bu cesareti nasıl tanımladığınıza göre değişir. Ama evet, bir sürü insana göre daha cesur sayılabiliriz. Çünkü Sezgi'nin de dediği gibi oyunculuğun özünde bu yatıyor.
Ama bu oyun ayrı bir cesaret gerektirmiyor mu sizce?
S.M.: Söyleyeceğini esirgemeden söyleyen bir metin içerisinde yer almak beni korkutmuyor.
S.Ö.: Rol aldığım diğer tiyatro oyunlarıyla kıyaslarsak, evet haklısınız, biraz daha cesaret isteyen bir oyun. Çünkü seyirciyle çok yakın temas halindeyiz. Bu yakın olma hali; hem oyuncu, hem de seyirci için korkutucu olabiliyor. Sahne gibi bir güvenli uzaklıktan seslenmiyorsun seyirciye. O anlamda soruyorsanız eğer, bu oyun, sergileniş biçimi itibariyle de, sunduğu fikir itibariyle de cesur.
İÇERİK OLARAK SERT
Şöyle bir fark bence; bir sürü tiyatro oyunuyla kıyaslandığında cinsellik ağır olarak işleniyor. Toplumumuzda cinsellik tabu olarak görüldüğünden de böyle bir oyunda rol almak cesaret gerektirebilir...
S.Ö.: Bence buradaki ana tema cinsellik değil. Zaten oyun çok farklı bir noktaya gidiyor, çok farklı bir şey anlatıyor. Ben oyuncu olarak sadece söylenileni yapmakla yükümlü olduğumu düşünüyorum. O yüzden de hiç cesaret mi, cesaretsizlik mi gözüyle bakmıyorum.
S.M.: Oyun içerik olarak sert bir oyun. Ama içi boş, hiçbir nedene dayanmayan, sadece sert olmak, küfretmek ya da cinsellik göstermek için yapılan bir şey yok ortada. Altı doğru katmanlarla doldurulduğu için, bu çok ürkütücü gelmiyor bana. Çünkü her şeyin nedenini kendi içinizde buluyorsunuz ve bunu yaparken de rahatsız olmuyorsunuz.
Tabii ki alt metinde çok farklı bir konu var. Ama cinsellik boyutu da dikkat çekiyor...
S.Ö.: Bu aslında bizimle değil, izleyen kişilerle alakalı bir şey.
Sizin aklınız oradaysa biz ne yapalım diyorsunuz yani...
S.M.: Ülke olarak zaten bu anlamda katı bir ülkede yaşıyoruz. Yani çok baskıcı bir tutum olduğunu biliyoruz ama akılda kalan cinsellikse, bu bizim değil, izleyenlerin problemi.
Anne-babalarınız izledi mi oyunu?
S.M.: Evet. Çok da beğendiler.
S.Z.: Benim anneannemle arkadaşları da izledi, onlar da çok beğendiler.
S.Ö.: Sonuçta zaten ailelerimiz ne iş yaptığımızı biliyorlar, o yüzden onlar için çok şaşırtıcı bir şey olmadı.

__________________
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]