Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


45. Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması filmlerinden "Son Cellat" seyirci ile buluştu.

Dış mekan çekimleri kar altında, iç mekan çekimleri ise Amasya Cezaevi’nde gerçekleştirilen ve çekimlerin onuncu gününde, filmin yapımcısı Ali Zebil’in hayatını kaybetmesi üzerine zorluklarla tamamlanan film, Ali Zebil’in en büyük hayali olan Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması aday filmleri arasında yerini aldı.

Antalya Kültür Merkezi’ndeki gösterimin ardından yönetmen Şahin Gök, babasının ölümü üzerine yapımcılığı devralan Gülşah Zebil, oyuncu Atilla Saral ve küçük bir rol aldığı filmin müziklerini yapan Mazlum Çimen, sinemaseverlerle bir araya geldi.

12 Eylül sonrasında askeri yönetim sırasında oğlunu çatışmada kaybetmiş bir savcının (Atilla Saral) hapishanede yollarının kesiştiği arabacı Bayram (Kadir İnanır) ile giderek trajediye dönüşen dostluğunun anlatıldığı filmin yönetmeni Şahin Gök, zor şartları yenerek sinemaseverlerle buluştuklarını söyledi.

"Türk sinemasının bugünkü resmi gibi asil ve yoksul bir sinema ekibi olarak, Amasya’da eksi 29 derecede çalışarak 20 günde filmi tamamladık" diyen Gök, film çekimleri sırasında Amasya Cezaevi’nde yıllar önce bir infaz gerçekleştirildiğini öğrendiklerini ve emekli infaz memurunu bularak, finaldeki infaz sahnesini gerçeğe uygun çektiklerini söyledi.

-BABASININ EN BÜYÜK ARZUSUYDU-
Filmde reji asistanlığı yaparken babasını kaybeden Gülşah Zebil de Ali Zebil’in en büyük arzusunun filmini Altın Portakal’da görmek olduğunu kaydetti. Babasını, çekimlerin onuncu gününde kaybettiklerini ve film ekibinin de katıldığı cenaze töreninin hemen ertesi günü Amasya’ya dönerek çekimlere devam ettiklerini anlatan Zebil, Antalya’da olmaktan büyük mutluluk duyduğunu kaydetti.

-"TARIK TARCAN İLE KARIŞTIRDILAR"-
Söyleşiyi yöneten film eleştirmeni Ali Hakan’ın "Tarık" olarak hitap ettiği eski mankenlerden Atilla Saral da sürekli, bir dönem Antalya’da yaşayan "Tarık Tarcan" ile karıştırıldığını vurguladı. Saral, "Bugün Antalya’daki pek çok kişi ’Tarık bey, sizi artık göremiyoruz. Antalya’dan taşındınız mı’ diye sordu" dedi.

Saral, 42 yaşında olduğunu ve 12 Eylül öncesi ve sonrasını yaşayarak gördüğünü belirterek, "Lise çağlarımızdı. Mahallede duvarlara sloganlar yazılırdı. Mahallenin delikanlıları olarak bizden, alçı verilip o yazıları silmemiz istenirdi. Biz de o dönem olaylardan kaçan gruplar arasında birkaç tokat yedik" diye konuştu.

Çekimlerin çok soğuk havalarda gerçekleştiğini belirten Saral, ısınmak için bol bol helva ve pekmez yediklerini anlattı. Saral, yapımcı Ali Zebil’in ölümüyle büyük üzüntü yaşadıklarını belirterek, "Bizim için anılarla dolu unutulmaz bir film oldu" dedi.

Filmde küçük bir rolde oynayan ve müzikleri yapan Mazlum Çimen de filmlere müzik yapmaya Onat Kutlar sayesinde başladığını söyledi. Çimen, cezaevi görmüş bir insan olarak değişik duygular içinde müzikleri yaptığını kaydetti.

 

Çevrimdışı

Türk Sinemasının alışılageldik konusu : 12 Eylül.
Konu bu olunca düşüncelerim Gri tonda oluyor.Gerçek bir hikayeden yola çıkılmasıda bende ilgi uyandırıyor.

 

Çevrimdışı

saçmaa

__________________

Hilalin gölgesinde adalet ol, merhamet ol, derman ol.
Gazi ol, DEVLET OL.