IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 21 Aralık 2015, 21:15   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Oğuz Atay - Bir Bilim Adamının Romanı





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Özet
“BİR HAYAT HİKÂYESİ YAZMAK BİR HAYATI YAŞAMAK KADAR ZORDURâ€
Aslen Malatyalı olup, 1911 yılında Adana’da doğmuş bir bilim insanı olan Mustafa İnan’ın hayat hikâyesini anlatan Oğuz Atay’ın bir sözüdür başlığımız da.

Mustafa İnan Adana’da seyyar posta memuru Hüseyin Avni Bey ile karısı Rabia Hanım’ın on üç yıllık evlilikleri boyunca yaşayan tek erkek çocuğuydu, daha önce doğan altısı ölmüştü. Bu yüzden doğduğunda sevinçler gizlenmeye çalışılmıştı. Yazarın da dediği gibi, “yaşamasının sevinci gizlenirse ölüm, durumu haber alıp gelemez†diye düşünülüyordu. Belki de o günlerde ölüm, Mustafa İnan’ın gelecekte Türkiye’ye ve Dünya’ya kazandıracaklarını sezdiği için ortalarda görünmekten utanmıştı.

Kitap Mustafa İnan’ın arkadaşı ünlü matematikçi ve aynı zamanda TUBİTAK ‘ın ilk bilim kurulu başkanı Cahit Arf’in önsözü ile başlıyor ve Mustafa İnan’ın yaşamından ve ailesinden kesitler sunan bir fotoğraf albümüyle son buluyor. Kitabı okumaya başlamadan önce bu albüme göz atmanın okuyucuya; olayları gözlerinde daha iyi canlandırmaları ve anlatılan değerli yaşam öyküsünü içselleştirmeleri için faydası olabileceğini düşünüyorum.

Mustafa İnan dört yaşında damdan düşmüştür ve sonraki bütün yaşantısı o günden kalma bu ****olojik zayıflığın izlerini taşımıştır. Yaşamı boyunca geçim sıkıntısı ile boğuşmuş, asistanlarından bile borç almak zorunda kalmıştır bu onurlu adam. İki kere dünya savaşı yaşamıştır ve kendi demesiyle “kara vagonlar içinde düşmandan kaçmıştırâ€. Okuduğu okulların soğuk yatakhanelerinde geçmiştir gençliği. Babası “bu adam olmaz†diye düşünmüştür ve kuyumcunun, eczacının yanına çırak olarak göndermiştir Mustafa’ yı. Belki de babasının “adam olmaz†lafları zihnini daha çok kamçıladığı için Mustafa hayatı boyunca kendine hep “nasıl daha faydalı bir insan olurum?†diye sormuş ve her dakikasını bu onurlu görev için harcamıştır. Yaşama geliş sebebini bu bilmiştir. Soba kurumları arasında evliliğinin ilk yıllarını geçirmiş, kırk yaşından sonra kaloriferli evin sıcaklığını görmüştür. Üniversitede çalışırken her gün yemeğini evden getirmiştir. Üniversiteye yıllarca aynı palto ve elbiseyle gidip gelmiştir.

Değerli bilim insanımızın yukarıda anlattığımız yanını ne arkadaşları bilmiş, ne öğrencilerine anlatmıştır. Zihni sürekli yeni şeylerle devinen, kalbi sürekli öğrenmenin heyecanıyla çarpan bu insanın kafasına takacağı sıkıntıları o günlerde bunlar değilmiş. Öyle olsaydı Teknik Üniversite’den mezun olan diğer arkadaşları gibi binalar diker, köprüler kurardı. Ama o daha ortaokuldayken iyi bir “hoca†olmayı amaç bilmiştir kendisine ve şöyle demiştir:

“Bilim uzun ve çetin bir yoldur çocuklar. Bilimi yarı yolda bırakmayın, olur mu çocuklar? Oppenheimer gibi hissediyorsanız, bırakın yüksek binaları başkası yapsın, büyük barajlarda başkası çalışsın. Bazılarına çok uzaklardan bile görünen yüksek yapılar kurmak çekici gelecektir. Bırakınız bu işleri öyleleri yapsın. Bazıları da insanları çalıştırmak, büyük teşebbüsleri idare etmek ihtirası ile yanarak kuvvetli olmak isteyeceklerdir. Bırakınız parayla da onlar uğraşsın. Sizin kuvvetli olmak gibi bir derdiniz yoksa, siz de Leonardo Da Vinci gibi 'Kuvvet nedir?' diye merak ediyorsanız buyrun sizleri Mekanik kürsüsüne beklerim. Çünkü bazılarına göre 'Kuvvet' para ile organizasyonun çarpımına eşittir; bize göre de kuvvet ivme ve kütleyi ilgilendiren bir büyüklüktür. Bu iki formülü birbiriyle karıştırmayın olur mu çocuklar? Kürsü ile ticarethaneyi birbirine karıştırmayın olur mu çocuklar?â€

Kullandığımız kelimelerin kökenini merak etmiş, başka dillerdeki kelimelerin kökenlerine kafa yormuş, divan edebiyatıyla yakından ilgilenmiş, ezberlediği şiirleri dost sohbetlerinde paylaşmaktan zevk almış, matematiğin yaşamın her yerinde olduğunu gözlemlemiş, yaşamın her alanındaki o matematiksel ritmi hissetmeye çalışıp bunu sanatla yoğurarak insanlara faydalı olabilecek bir kıvama getirmeye çalışmış, ülkesine yeni bir mekanik anlayış getirip bunu öğrencilerine ürkütmeden sunabilmenin yollarını arayıp durmuş, bilimsel ve edebi konularda onlarca konferans vermiş çok değerli bir bilim insanıdır Mustafa İnan.

Oğuz Atay tüm bunları anlatırken günümüzün üniversite camiasına da göndermelerde bulunmuştur. Toplumdan kendini soyutlamış, insanı anlamadan insanın dertlerine çareler bulmaya çalışan zavallılıklarını eleştirmiştir. Bilimin bencillikle işi olamayacağını, profesör olunca her şeyin bitmediğini asıl her şeyin ondan sonra başladığını, üniversitelerin insanların egolarını tatmin etmek için kurulmuş yerler olmadığını, “gerçek bilim insanı†dediğimiz kişinin aslında hiçbirimizden bir farkı olmadığını ve ülkesi için bilimsel-düşünsel alanda bir şeyler yapabilmek için çabalayan herkesin de aynı zamanda bilim insanı olabileceğini anlatmaya çalışmıştır bize kitap boyunca.

Oğuz Atay’ın biyografisini sayfa sayfa biçimlendirdiği bilim insanı, Anadolu’nun herhangi bir yerinde dokunan kilim gibidir aynı zamanda. Yaşadığı bölgenin özelliklerini günlük dilinde taşır yılların emeği ve birikimi ağzından harf harf çıkan bir sanat eseri gibidir. Dilindeki Adana şivesinden hiç gocunmamıştır mesela Mustafa İnan. Ona göre bu samimiyettir. Utanılacak bir yan değil, onu güzelleştiren ve içtenleştiren farklılığıdır. Batıdaki gelişmelerin onu cezp ettiği doğrudur. Ama bunu da kendi ülkesini daha çok geliştirmek için doğu ile batıyı harmanlamak için kullanmıştır. Çevresinde gördüğü her şeyde ona göre öğrenilecek bir şey vardı. Bu yüzden Amerika’ya gittiğinde kendi insanlarının haline burun kıvırmak, orada yaşamaya özenmek yerine; bir üniversitenin duvarında yüz bilim insanı için ayrılan bir yer görüp ellisinin henüz boş olduğunu fark edince bir çocuk gibi heyecanlanıp “bir şeyler yapmalıyız, daha çok çalışıp insanlarımıza öğretebileceğimiz kadar şey öğretip onların da bu duvarlarda bir yer bulmasını sağlamalıyız†diye düşünmüştür.

Mustafa İnan dokunduğu her şeyi güzelleştirmek için çaba sarf etmiştir hep. Ona göre her ne yapılacaksa yapılsın, elden gelenin en iyisi olmalıydı: İyi bir insan, iyi bir eczacı yardımcısı, iyi bir akademisyen, iyi bir dost, iyi bir arkadaş, iyi bir şiir sever, iyi bir baba, iyi bir âşık…

Oğuz Atay’ın en iyi romanı olarak bilinen “Tutunamayanlarâ€â€™ ını okuduktan sonra bu biyografik romanı okuyan bazılarımız belki de bu romanından çok hoşlanmamış olabilirler. Ama bu romanda da zaman, mekan ve olaylar yazarın kendine özgü üslubuyla anlatılmıştır. Bu romanda da yazarın kalıpları zorlayışını görüyoruz.

Belki bir de şöyle düşünmek lâzım; ? Mustafa İnan, Oğuz Atay’ın iki yıl öğrencisi olmasaydı TUBİTAK Anadolu halkına örnek olması amacıyla böyle bir biyografik eserin kaleme alınması ve araştırılması işini Oğuz Atay’a verir miydi? İlk kez 1987’de basılmış bir roman Oğuz Atay tarafından kaleme alınmamış olsaydı bugün 42. Baskısını yapabilir miydi? Bu değerli bilim insanının yaşadıklarını okuyan, örnek davranışlarını bir model olarak gören bunca insan olabilir miydik?

“Sayıların ve eski Yunanca harflerin gerisinde canlı ilişkiler olduğunu sezemezseniz, sayılarla hayatın içindeki ilişkiyi göremezseniz, matematik ve dolayısıyla fizik çalışmanın tek amacı sınıfı geçmek olurâ€, diyor Mustafa İnan. “Bir efsane, ancak kahramanının başardığı işleri kavrayabilecekler için bir anlam taşır. Ancak, birtakım girişimlerde bulunarak işlerin güçlüğünü kavrayan bir insan, efsane kahramanının eşsiz gücünü değerlendirebilirâ€, diyor Oğuz Atay hocasını anlamaya ve anlatmaya çalışırken.

Kendisini yetiştiremeyen insan başkasını yetiştiremez. Romanda bir bilim insanının adım adım kendini nasıl yetiştirdiğini ve ülkesindeki sevgili insanlarına daha faydalı olabilmek için bitmek tükenmek bilmeyen çabasını görüyoruz. Ülkemizin gerçek ve inanılır bilim insanlarına ihtiyaç duyduğu, bilimin siyasete kurban edildiği ve bir ülkenin gelişmesi zincirinin en önemli parçası olan bilimin ihmal edildiği günlerde hepimizin okuması gereken bir kitap.

__________________
#MustafaKemaLAtatürkTorunuyum..ღ ❦

{22~02~`22..∞}
{09~09~`22..ღ}
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
adamının, atay, bilim, bîr, oğuz, romanı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Oğuz Atay - Oyunlarla Yaşayanlar PySSyCaT Kitap Özetleri 0 21 Aralık 2015 21:12
Oğuz Atay - Günlük PySSyCaT Kitap Özetleri 0 21 Aralık 2015 21:04
Oğuz Atay AftieL Şairler / Yazarlar 0 09 Mayıs 2014 20:26
Erdoğan'ın alıntıladığı o söz Oğuz Atay'ın mı PassioN Haber Arşivi 0 28 Şubat 2012 20:32
Oğuz Atay 'ın Biyografisi Burce Kültür ve Sanat 0 04 Ekim 2009 16:58