IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 20 Ocak 2015, 20:07   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Kendimizde Ki Kafes




Başarı özgürlüktür. Özgür olmak ise bir bedeldir. Ödediğin bedel seni ya özgür kılar ya da esir. Mücadele ettiğin her neyse onun değerinden daha fazla bedel ödemelisin ki, özgürlüğe giden yolda ilk adımını atabilesin. Peki, nedir bu özgürlük dediğimiz? Hepimiz bir bedenin içine hapsedilmişiz, ancak bedenin kaldırabildiğini düşündüğümüz kadarını yaparız. Bugün çok yoruldum, bugün inanılmaz başım ağrıyor, bugün artık mücadele edecek gücüm kalmadı… bu kelimeler sizlere tanıdık geliyor mu?

Beden aslında düşündüğünüzden de güçlü, beden eğitildiği ve öğretildiği kadarını yapar. Beden, özgür kılındığı kadar kendini gösterir. Her durum ve koşula uyum sağlayabilir, ancak ne kadar buna inandığınıza bağlı. Aslında zihnimizin sınırları, bedenimize yansımış. Zihni sınırlı kullandığımızdan, bedeni de sınırlı kullanıyoruz. Çünkü o bedeni yönetecek olan pilotu o kadar kullanabiliyoruz. Bedel dedik değil mi? Bedel nasıl ödenir peki? Bunu daha somut anlatmak adına, kaleme aldığım ve sevdiğim benim yazdığım bir hikâyeyi anlatacağım.

Yıllar yılı gökyüzünün hâkimi ve korkulu rüyası olan kartal, genç iken inanılmaz güçlü, inanılmaz hızlı… Ancak, yaşı ilerledikçe güçsüzleşmeye, kanatları, pençeleri, gagası körelmiş… artık eskisi gibi hızlı, güçlü değil. Hal böyle olunca çiftçinin biri bu yaşlı kartalı tutar ve bir kafese koyar. Çiftçi daha sonra bu kafeste bulunan özgürlüğünü yitirmiş, esir kartalı zengin bir iş adamına iyi bir para karşılığında satar. Zengin adamda evcil hayvanım kartal diye gururlanır durur. Kartal esir olmayı bir türlü hazmedemez. Bir zamanlar gökyüzünün hakimi şimdilerde ise bir kafes içinde tutsak. Bunu kendine yakıştıramaz ve gagasıyla kafese vurmaya başlar. O kadar sert vuruyor ki, gagası sanki yerinde çıkacak ve bir süre sonrada öyle olur kartalın gagası kırılır. Gagasız kalan kartal pes etmez bu sefer pençeleri ile kırmaya çalışır çalışmasına da nafile. Artık körelmiş o pençe ile kıramayacağını anlar. Artık farklı bir yol izlemeye başlar. Durumu kabullenmiş gibi görünüp, o büyük güne, o özgürlük gününe kendini hazırlamaya adıyor. Bunun için önce kırılan gaganın çıkmasını bekliyor. Gaga bir süre sonra çıkıyor. Gaga tam çıktığında inanılmaz sert ve yırtıcı bir gagaya sahip oluyor. Kafese hiç saldırmıyor. İş adamı da artık kartalın evcilleştiğini, durumu kabul ettiğini düşünmeye başlamış. Kartal ise planını uygulama devam etmektedir. O keskin, yırtıcı, sert gagası ile pençelerini tek tek koparmaya başlıyor. Nihayet tüm pençelerini koparmış ve artık yeni sert, yırtıcı, keskin, güçlü pençelerin çıkmasını sabırla bekliyor. Birkaç ay sonra pençeler çıkıyor. O kadar parlak ve güçlü ki inanılmaz. Tüm bu acılara rağmen kartal, özgürlüğünü tekrar kazanacağı o günü hayal ederek umudunu besliyordu. Tüm bedenide bu inanılmaz acıya katlanıyor. Sırada ise inanılmaz acılı bir durum var. Kartal tüylerini pençeleri ile yolmaya başlıyor. Bu kartala inanılmaz acı verse de, o özgürlük adına bedenini hazırlaması gerektiğini biliyor. Nitekim de o inanılmaz acıya katlanarak tüylerini acımasızca yoluyor. Sonunda tüm tüylerini yolmuş, ancak bir o kadarda yorulmuştur. Yorgunluktan düşüp yerden kalkamamış, zaten kalkmak içinde kendine zorlamamış. Kartalı kartal yapan o güçlü tüylerinin çıkmasını beklerken her gün yeni ve daha fazla acılar yaşamış. Sonunda o gün geldi çattı. Kartalın inanılmaz acı çektiği ama sonunda muhteşem güçlü, sert, yırtıcı bir bedene sahip olmanın mutluluğunu yaşamış. Sanki yirmi yıl gençleşmişti. Artık özgürlük zamanı. Kartal, kendisini esir eden o parmaklıklara yavaşça yaklaşır, artık o hayalini kurduğu özgürlüğüne kavuşabilecek mi? Tek düşündüğü şey ise, özgür olmak. Nihayet o parmaklıkları yetişiyor ve o parmaklıklara son bir kez bakıyor. Aniden saldırıya geçiyor. O keskin, yırtıcı, güçlü… gagası ve pençeleri ile o parmaklıklara saldırıyor. Yardıma o güçlü kanatları da geliyor. İnancın, umudun, hayalin, acının, fedakarlığın, gücün.. karşısında dayanamayan parmaklıklar aniden parça parça oluyor ve etrafa un parçaları gibi saçılıyor. Kartal ise, özgürlüğün vermiş olduğu o mutluluktan yükseklere, daha yükseklere uçup gidiyor.

Bedel nasıl ödenir sorumuzun cevabıdır belki bu hikâye. Hayvan deyip geçmeyeceğiz. Ders, her canlı ve cansız varlıktan alınır. İşte özgürlük için güçlü bir bedene, güçlü bir zihne ihtiyacımız olduğu tartışılmaz. Aslında şuan hepimiz o kafesin içerisinde esiriz. Bugün öğrendiğiniz her bilgi, her cesaret sizi o kafesten kurtulmaya bir adım daha yaklaştıracaktır. Yaşam sırlarda gizlidir. Sırlarla yaşıyoruz, peki biz bedenimizin ve zihnimizin sırlarını biliyor muyuz?

Sadece öğren ve mücadele et…

alıntı

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
kafes, kendimizde, ki


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Sorunu Biraz Da Kendimizde Arayalım Sue Kişisel Gelişim 0 16 Temmuz 2012 20:57
John Perkins - Kafes aSi Kitap Tanıtımları 0 17 Mart 2012 23:20
Problemlerin sebebini birazda kendimizde aramalıyız.. Lady IF Ekstra 4 17 Eylül 2010 23:59
Kafes Pizza YapraK Hamur İşleri 0 26 Aralık 2009 05:00