21 Mayıs 2013, 18:37 | #1 | |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Hayatımızdaki Denge Hepimiz çok iyi biliriz sehpaları… Aynı boyda olan ayaklarıyla dengededirler. Ancak biri diğerinden birkaç cm bile uzun ya da kısa olursa, sehpanın bütün dengesi bozulur. Üzerine hiç birşey koyamazsınız… Bu dengesi bozulan sehpalar gibi, öyle dengesiz hayatlar yaşıyoruz ki günümüzde… Kimimiz çok sosyaliz, sürekli dışarılarda evimizin yolunu unutuyoruz, sevdiklerimizin bizi beklediğinin farkında olmadan, ya da arkamızdan yetişmeye çalışan çocuklarımızın yorgunluğundan bihaber.. Kimimiz en ala iş kolik olduk, bir marifet, bir ayrıcalık sayarak... En kıymetli sevdiklerimiz evde, gözleri saatte bizi bekliyor, biz saatlerce çalışıyoruz, daha azıyla da işimizi yapabileceğimiz halde, istesek daha az mesaiyle yapmamız gerekenleri halledebileceğimiz halde. Bahanemiz hep “ Ailem için çalışıyorum.” oluyor ama onları onlar için yalnız bıraktığımızı görmek istemiyoruz. Çocuğumuza söz verdiğimiz oyun hep bir başka akşama, eşimize söz verdiğimiz hafta sonu kahvaltısı hep bir başka bahara erteleniyor. Ertelemek kolaydır, erteleyen için... Erteleyip bekleten kendi işleriyle meşguldür de, bekleyen ertelenen mutluluğuyla hep hayal kırıklığı içindedir… Ne hikmetse, en çok ilgiye muhtaç olan özel yaşamımız hep sekteye uğrayan taraf oluyor. Sehpanın diğer ayakları daha önemli değil ama hep daha uzun… Böylelikle dengesi bozuluyor yaşamımızın. “Bir başka güne telafi ederim.” ümidiyle yaşıyoruz en yoğun günleri. Ancak hayatın ertelenmeyecek kadar kısa ve sevdiklerimizin ihmal edilmeyecek kadar değerli olduğunu unutuveriyoruz, işler, projeler arasında koştururken. Birlikte aynı ev dışında bir paylaşım yapamadan, birbirimizin halini hatırını soramadan, mutluluğumuz için bu denli yoğun çalıştığımızı iddia ediyoruz, mutsuz olarak ve mutsuz ederek, mutluluğu hayal ediyoruz. Bugünün mutsuzlukları yarının sıkıntılarına zemin hazırlıyor. “ Şu parayı bir kazanalım, şu evi bir alalım da hayatımızı yaşarız.” dediğimizde, yıllar sonra bir evimiz oluyor belki ama içinde ağız tadıyla yaşanacak huzurlu bir hayatımız olamıyor. İhmallerimizle büyümüş, okul çağına gelmiş çocuklarımızdan gelen sorun sinyallerine şaşırıyoruz “Nerede hata yaptık?” diyerek. Hır-gür ve ihmallerimizle gücendirdiğimiz, yıllarca iş arkadaşımızdan daha az görmeyi içimize sindirebildiğimiz eşimizin bu sinirli, tahammülsüz haline şaşırıyoruz, oysaki evlenirken ne anlayışlı bir insandı sevdiğimiz… Ardından gelen sitemler arayamadığımız ve ilgilenemediğimiz anne babalarımızdan, ya da unutulan akrabalardan… Yıllar sonra fark ediyoruz ki cebimizdeki paraların çokluğu, iş yerinde kazandığımız tecrübeler, sahip olduğumuz kariyer mutlu olmak için yeterli değilmiş, belki bu kadarı gerekli de değilmiş… Günler, aylar, yıllar geçmiş ve elde olanlar, olamayanların yanında hiç bir kıymet etmezmiş… Denge çok önemli insan hayatında. Özel yaşamında belirli bir standardı oturtamayan insan, sosyal yaşam ve iş yaşamının koşuşturmacası içinde hem tükeniyor, hem de tüketiyor mutlu olabilme umutlarını… Daha az para, daha düşük bir kariyer pahasına da olsa bir denge kurabilmeli insan, yıllar sonra “ Ben nerede hata yaptım?” pişmanlığını yaşamamak ve yarının mutlu günlerine güçlü bir zemin hazırlayabilmek için… Önce kendimiz olabilmek sonra da gözlerimizin içine bakan sevdiklerimizin bugünü ve yarınları için… Bir denge kurabilmeli insan, ne pahasına olursa olsun… GONCA ANIL | |
|
Etiketler |
denge, hayatımızdaki |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Hayatımızdaki 3 Kural | Afrodit | Genel Paylaşım | 0 | 24 Şubat 2011 22:36 |
Renklerin Hayatımızdaki Yeri | Süslü | Genel Paylaşım | 1 | 12 Kasım 2008 01:00 |