03 Mart 2013, 12:32 | #1 | |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Mutluluğun yol haritası: Düşüncenin Gücü Yeni bir dönemin eşiğinde kendimizi yenilemek ve değişimlere uyum sağlayabilmek için yeni bilgilere hepimizin ihtiyacı var. Eskiyi tekrarlayan ezberlenmiş kalıplar içinde yaşayanların değişimlere direneceği ortadadır. Bu yeni dönemde birey olmanın tanımı daha da öne çıkıyor. Evlilik, aile iş, sosyal ve toplumsal alanlarda bu yenilenmelerin hızla gerçekleştiğine hepimiz tanık olmaktayız. Yaşadığımız bu günlerde yeni bireyi oluşturmanın yeni bir toplum anlamına geldiğini fark etmekteyiz. Değerlerimizi kaybetmeden oluşturmamız gereken bireyin tanımını yapmak istiyoruz... Bugün hepimizin hayatta aradığımız ve eskiden bu yana tartışmaları sürüp gelen mutluluk üzerinde konuşacağız. Hastalık, parasızlık ya da olumsuz yaşam koşulları nedeniyle zorluklar yaşayan insanların dışında yaşamaya yetecek kadar maddi gelirleri olan, yaşamdan tat alabilecek denli sıhhatleri olan insanların hayatlarını karıştıran, sıkıntıya sokan mutsuzlukları üzerinde duracağız. Bir tatil günün yaşanan tartışmalar nedeniyle zehir olması, birlikteliğin o güzel tadını taşıyan akşam yemeklerinin tadını kaçıran kavgalar, birbirlerini seven insanlar arasında yaşanan sitemler, serzenişler ve gözyaşları, incir çekirdeğini doldurmayacak konulardaki tartışmalar, husumetler, dargınlıklar ve hatta mezarda bile devam eden yankıları, ebeveynlerinin kendilerini anlamadıklarından şikayet eden gençler yada çocuklarına söz dinletemediklerinden yakınan ebeveynler, şüpheler, endişeler içinde sıkışan tedirgin kadınlar anlayış bekleyen yorgun erkekler ve tüm bu sıkışmalar içinde ziyan olup giden hayatlar. Günümüzde başarı kavramı Günümüz dünyasında küçük yaştan itibaren gençlerimizi başarı odaklı yetiştirmek bir anlayış haline geldi. Başarıyı istemek elbette kötü bir şey değil ancak başarının tanımları konusunda ciddi sıkıntılar var. Başarı konusunda ilk sırada gelen değerler arasında para, ün, gösteriş ve diğer insanları gölgede bırakmak gelmeye başladı. Öte yandan başarının peşinden koşmanın adeta insan olmak için ödev olduğu anlayışı yüzünden sürekli bir yarış ve gerilim ortamında kalıyoruz. Böylece artan başarı motivasyonu ile birlikte kişinin hayatı mutluluk vermeyecek kadar yoğun ve tedirgin olmaya başlıyor. Fazla heyecan dolu bir hayat yorucu bir hayattır ve böyle yaşamda etkilenmenin olabilmesi için daima giderek artan dozlarda hazlar gerekmektedir. Oysa sonunda bakıldığında başarı peşinden koşulmuş bu yorucu tempoda gelinen hiçbir yer yoktur. Geçici başarılar ve elde edilen geçici hazlardan sonra geride bir şey kalmamıştır. Oysa büyük başarılar devamlı çalışmalar ve konsantrasyonla elde edilir. Ve bu türden bir başarı için tamda aksine sakin bir hayat gerekmektedir. Başarmak mutluluk verir ama... Başarmak elbette mutluluk getirecektir ancak bizim için gerçek başarının ne olduğu konusunda çok derin düşünmemizde fayda var. Yoksa dışardan pompalanan bir başarı tanımının bizi bir yere ulaştırmayacağı çok açık. Gerçekten arzu ettiğimiz şey nedir? Bunun keşfedilmesi çok uzun zamanlar alabilir. Ve bu arzumuzu elde etmek ağır bir süreci gerektirebilir. Mutluluk belki de temelinde gerçek arzumuzun ne olduğunu keşfetmek için çıktığımız bu yolculuğun içindedir. Bu yolculuk sırasında elde edilmesi imkansız olan şeyleri bir tarafa bırakabilmek için farkındalığımızın gayet açık bir şeklide çalışıyor olması da gerekmektedir. Yani istediklerimizin bazılarını elde edemeyeceğimizi kabul etmek bilgece bir davranış olacaktır. Ama gerçek anlamda bize doyum ve mutluluk verecek bir yaşamı yaşamak için bize gerekmeyen kimi şeyleri feda etmek de gerekir. Kendimizi tanımlarken sahip olduklarımızı, dünyanın bize verdiği, kattığı şeyleri de hesaba alıyoruz. Oysa bu yaşama geldiğimizde hiçbir şeye sahip değildik ve bu yaşamdan giderken de yaşadıklarımızın bizde bilincimizde yarattığı kayıtlardan başka bir şeyle de gidecek değiliz. Dünya Malı Dünyada Kalır Eskiden beri söylenegelen bir söz değil midir dünya malı dünyada kalır denir. O halde dünyanın sahip olunacak bir şey olmadığını sadece kendimizle ilgili varoluşumuz için gerekli bir arena olduğunu, dünya tiyatrosunda kendi rolümüzü oynadığımızı bilincimizde ilk sıraya yerleştirmekle işe başlayabilir, bu konuda başarılı olmanın yollarını arayabiliriz. Kavramsal olarak kulağa yakın gelse de pratik yaşamda hiç de kolay gerçekleştirilemeyecek bir başarıdır bu. Öyle ya o kadar çok şeye bağlamışız ki kendimizi farkında olmadan onlar olmadan yaşamanın ne demek olduğunu bile bilmiyoruz. Hep bir şeylere ait olma duygusu içinde yapmışız bunları. Maddi nesnelerin yanı sıra dünyada bizim yarattığımız insani icatların bile kölesi haline gelmişiz. Cemiyetler, topluluklar ve hatta spor klüpleri bunlardan sadece birkaçı. Gördünüz mü düşündükçe aslında başarılması ne kadar zor bir şeyle karşı karşıya olduğumuzu fark ediyoruz. Bunlar olmasın demiyorum sadece kendimizi tanımlarken kullandığımız bu roller, bu elbiselerle bütünleşmişiz fark etmeden. Mutlulukta bizim değil bu elbiselerin mutluluğu zaten. Mutluluk için ön şart! Mutluluk için ön şart düşüncelerimizi yönetmek yani doğru düşünmekten geçiyor. Peki hepimizin gerçekleştirmek isteyeceği bu doğru düşünmeye nasıl ulaşacağız? İnsanın kendini tanımak ve araştırmak için uygulamalar yapması, kendi içine bakması olağan bir şey değildir. Kendi kendine soru sorması ise yepyeni bir şeydir. Yeni insan tanımına girer. Eskiden sadece özel ruhsal eğitim alan insanlar kendilerine soru sormayı bilirdi. İnsan buna alışmamıştır, tam tersine herkesin genel olarak söylediklerini tekrar etmeye alışmışızdır. Her birimiz beğenilmeyi, kabul edilmeyi başkasında ararız. Yani hiç değişmeden bizi her halimizle kabul etsinler, beğensinler, sevsinler, hep biz haklı olalım isteriz... Doğru düşünmek için hayli idman yapmamız gerekir. Olaylar hakkında isyan etmek yada hiç düşünmemek çözüm değildir. Düşünmek tartmak demektir, düşünmekten kaçan kimse olayları incelemenin ve objektif sonuçlar çıkararak gelişmenin tadına varamaz. Çevremizdeki birçok kişi yorumlarıyla bizi korkutur. Bizde korkunun olmadığı bir şeyler duymak isteriz. Oysa korkunun olmadığı bir düşünce tarzına kendimizin ulaşması gerekmektedir. alıntı | |
|
Etiketler |
düşüncenin, gücü, haritası, mutluluğun, yol |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Düşüncenin nasıl oluştuğu görüntülendi! | Zen | Bilim Dünyasından Son Haberler | 0 | 02 Şubat 2013 18:37 |
Felsefi Düşüncenin Özellikleri | Kalemzede | Felsefe | 0 | 06 Nisan 2012 07:21 |
Felsefi Düşüncenin Özellikleri | Kalemzede | Felsefe | 0 | 04 Ekim 2011 23:26 |
Dil Düşüncenin Evidir... | Ruj | Türkçe | 0 | 13 Aralık 2010 10:09 |