IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 07 Şubat 2013, 20:53   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Belki hayatta hiçbir gayen olmamalı…




Şaşırtıcı ancak amaçlarınızın olması, hayat boyu başarıya ulaşma şansınızı aksatabilir! Öncelikle amaç belirlemenin feci şekilde etkili olduğunu söyleyeyim. Diğer bir deyişle eğer bir sonuca varmayı arzuluyorsanız ve bunu bir amaca dönüştürürseniz büyük olasılıkla başarılı olursunuz. İşte sorun da burada. Şöyle açıklayayım: Eğer arabayla evden şehir merkezine gitmek isterseniz bu bir amaçtır. Tereddüt etmezsiniz. Karar verirsiniz ve uygularsınız. Her gün bunun gibi yüzlerce amaç belirleriz ve bu amaçlara ulaşırız. Benim bahsettiğim amaçlar bunlar değil.
Uzun süreli başarınızı aksatabilecek olan amaçlar, yanlış bir şekilde belirlenmiş, kritik öneme sahip ve hayatınızı değiştirecek olan amaçlardır. Bunlar büyük amaçlardır, özel olarak odaklanmayı gerektirir ve başarıldığı zaman hayatınızda anıtsal bir etki yaratır ama başarıyı ıskalarsanız yıkıcı etkileri olur.
Bir amaç belirlemek kullanışlı bir araçtır ve düzgün bir şekilde kullanılmalıdır. Yanlış kullanılırsa ciddi bir şekilde negatif etkileri olabilir.
Ben yanlış amaç seçmenin potansiyel yıkıcı gücünü bir şekilde kazayla keşfettim.
Dövüş sporları, öğrencileri motive etmek için renkli kemerlerin kullanıldığı adım-adım ya da amaç-amaç ilerleyen basit ve etkili bir sistemi kabul etmiştir. Bir öğrenci bir dövüş sporu için çalışmaya başladığı zaman beyaz kemer giyerek başlar. Hiç kimse uzun süre beyaz kemer takmaktan hoşlanmaz çünkü bu birinin başarısını ve ustalığını açıkça gösteren görsel bir işarettir.
Genelde dövüş sporlarındaki kemer sistemi beyazdan başlar ve sarı, turuncu, yeşil, mavi, kahverengi ve siyaha doğru gider. Her bir renk bir sonraki aşamayı ya da amacı ifade eder. Pek çok açıdan bu kemer sistemi büyük bir güdülenme sağlar.
Bir kaç dövüş sporunu çalışmış bir insan olarak öğrencileri motive etme konusunda kemer sisteminin etkililiğini onaylayabilirim. Eğer herkes beyaz kemerden sonra doğrudan “imrenilen” siyah kemere geçseydi çok fazla öğrenci bu sporu bırakırdı. Yeni bir kemere geçmenize karar verilen dönüm noktaları, amaçları, başa çıkılabilir adımlara bölme konusunda sihirli bir yönteme sahiptir. Her yeni kemerde öğrenciler yeni bir renk için çaba sarf etmeye devam etmelerini sağlayan güçlü bir motivasyona sahip olur.
Her ne kadar bu kemer sistemi çok etkili de olsa, yanlış amaçlar belirlemenin tehlikesini mükemmel olarak gösteren bir yönü de vardır.
Dövüş sporlarına başlayan neredeyse her öğrencinin aklında aynı amaç vardır: Siyah kemere ulaşmak. Benim tanık olduğum durumların çoğunda bir öğrenci, nadir de olsa bir kaç ayda hatta bir kaç haftada, uzun süredir imrenilen siyah kemere ulaşınca sporu bırakır. Bunun gerçekleşmesine defalarca tanık oldum ve her defasında bunun benim başıma gelmemesi için ant içtim.
Eğer dövüş sporlarına uzaksanız şöyle düşünebilirsiniz: “Eğer bir insanın siyah kemeri varsa neden sporu bırakmasın ki? Öğrenecek ne kaldı?” Eğer öyle olsaydı bu harika bir soru olurdu ama gerçekte siyah kemer bir insanın o dövüş sporunun yalnızca temellerini becerebildiğini gösterir. Basit siyah kemerin alınmasından sonra gerçek ustalığa ve hayat boyu çalışmaya giden yolu temsil eden on tane daha derece ya da “dan” vardır.


Son çalıştığım dövüş sporu jiujitsuydu. Her öğrenci gibi ben de siyah kemere ulaşmak için çabalıyordum. Her ne kadar bu benim “ilk” amacım da olsa her zaman temel siyah kemer seviyesinin çok ilerisinde çalışmalar yapmayı düşündüm.
Şaşırtıcı ama aldığım her derece ve her kemer beni bir sonraki ve bir sonraki için fazlasıyla motive etti. Sonunda siyah kemer dereceme ulaşınca, belli bir amaca ulaştığıma dair belirgin bir duygu hissettim. İlk defa siyah kemerimi giymeye başladığım zaman, başarıya ulaştığımı anlatan bir hisse sahiptim ve çalışmalarımı ilerletmek arzusu içindeydim ama bir iki hafta içinde hafif bir ilgisizlik çöktü içime. Kendimi derslere katılmamak için eften püften nedenler gösterirken buldum ve bir iki hafta içinde dersleri tamamen bıraktım.
Eğer gerçekten jiujitsu çalışmalarıma geri dönmek isteseydim bunu kesinlikle yapabilirdim ama bu noktada basitçe ilgimi kaybettim ve işte asıl konu BUDUR.
Nasıl oluyor da dövüş sporları öğrencileri çalışmalarını uzun yıllar boyunca tutkuyla sürdürebiliyorlar ve neredeyse siyah kemer amaçlarına ulaşır ulaşmaz, daha öğrenecek çok şey varken, ilgilerini bu kadar çabuk kaybediyorlar?


Bence bu, amaçları belirlemenin gizli gücünden kaynaklanıyor. Amacımıza ulaşmak için çabaladığımız sürece görünmez bir destekleyici güce sahip oluyoruz. Amacımıza ulaştığımız anda ise gevşemeye karşı doğal bir eğilim içinde oluyoruz.
Bu örnekte, bilinçli olarak ya da bilinçaltının etkisinde kalarak, kendimi tamamıyla siyah kemer derecesine ulaşmaya adamıştım. Ondan sonra galiba dövüş sporu çalışmalarıma devam etmek için belli belirsiz bir amacım vardı ama gerçekte belirlediğim amaç siyah kemer derecesine ulaşmaktı.
Diğer taraftan, 14 yaşımdan 27 yaşıma kadar geçen zamanda çok ciddi bir sigara tiryakisiydim. Egzersiz ve sağlıklı hayat tarzı bana en uzak şeylerdi.
Nihayet sigarayı bıraktığımda düzenli egzersizi de kapsayan, hayat boyu sürecek olan sağlıklı bir yaşam tarzının peşine düşmeye karar verdim. Sigara bırakmayı egzersiz düşüncesinin verdiği rahatsızlık hissiyle ilişkilendirmemek planımın bir parçasıydı. Dolayısıyla egzersiz yapmaya başlamak için tam 6 ay bekledim.
Sonunda hayatıma egzersizi sokmaya karar verdiğimde çok yavaş başladım. Koşma rutiniyle işe koyuldum. Asla maraton koşmak ya da 10 mil koşmak gibi herhangi bir hedef koymadım. Amacım sağlıklı hayat tarzının bir parçası olarak düzenli egzersiz yapmaktı. Aslında bu durumda amaç kelimesi doğru bir kelime değil. Daha çok yaptığım şey düşüncemi amaçtan niyete doğru değiştirmekti.
Sonuç olarak egzersiz programıma 25 yıldan daha fazla bir süredir devam etmeyi başardım. Egzersiz o kadar hayatımın bir parçası haline geldi ki, onsuz bir yaşam hayal edemiyorum.
Garajı temizlemek ya da evi boyamak gibi hedefler belirlemekte bir sakınca yok, çünkü bunlar kendi içlerinde belli bir sonu olan şeyler. Asıl, hayatımıza dahil etmek istediğimiz şeyler hakkında hedefler koymak sınırlayıcı ve tehlikeli olabilir.
Bir daha hedef koymak istediğiniz zaman, bu yeni isteği nasıl hayatınızın sürekli bir parçası yapabileceğinizi gözden geçirmek isteyebilirsiniz.
Hayatınızı belli bir şekilde yaşamaya niyet etmek, bir hedef belirlemekten çok daha güçlü ve kalıcıdır. İş, hayat tarzına geldiğinde ortada gerçekten bir hedef yoktur, çünkü hayat tarzı bundan çok daha fazlasıdır. O sizin olduğunuz şeye dönüşür. O hayatınızı yaşamak istediğiniz gibi yaşama niyetidir.
Bu basit nedenden dolayı neden bir ömürlük hedefi niyete dönüştürmeyelim ki?
Hedefler bitiş çizgisini temsil ederler, ancak niyet sürekli başarı ve bir ömür boyu süren ustalaşmanın simgesidir.
Kaynak : Richard Fast

__________________
be positive..


Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
hicbir


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Doğum Aralığı İki Yıldan Az Olmamalı Lucifer Kadın Sağlığı 0 09 Aralık 2011 18:20
Hiçbir Pul Hiçbir Zarfa Yakışmıyor-Edip Cansever Afrodit Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 22 Ağustos 2010 23:24