IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 18 Kasım 2012, 17:28   #1
Zen
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Kariyer Yolculuğuna Çıkmadan Önce Bilinmesi Gerekenler




Kariyer, bir insanın hayatında yürümek durumunda olduğu en önemli yollardan biridir. Öyle ki bu yoldaki yürüyüşünüzün, hayat boyunca yaşamınızda etkilemediği alan neredeyse yoktur… Ve tabii ki onu da etkileyen bir çok faktör vardır.
Yeni mezun olarak, kariyer yolculuğuna başlamadan önce; bu yolu etkileyen faktörleri ve bu faktörlerin etkilerini bilmek gerekir.

Doğum zamanınızın kariyerinize etkisi

Astrolojiye inanır mısınız bilmem ama aslında genel karakteristik temelleri gruplayan bu dalın bazı tespitleri oldukça etkileyici; örneğin “Oğlak” burcu insanlarının son derece güvenilir –ama aynı zamanda inatçı- iş arkadaşları olması, “Aslan” burcu insanların iç güdüsel olarak sürekli lider olma – önde olma isteğinde bulunması, “Akrep” burcu insanların rekabette geri düştüklerinde ikinci round gelince tahmin edilenin üstünde hırslanması, “Yay” burcundakilerin ise karşı konulamaz bağımsızlık-özgürlük arzuları… vb.
Geniş bir sosyal çevre ve iş çevresi içerisinde yaşıyorsanız belli başlı karakteristik ortak paydaları paylaşanlara bu açıdan baktığınızda aynı burçta olduklarını görebiliyorsunuz; ve tabii ki istisnaların kaideyi bozmadığını da…
Genel olarak, insanların kariyer yollarını da etkilemekte bu belli başlı karakteristik özellikler. Örneğin “Kova” burcundakiler, çalıştığı şirkete son derece sadık – istikrarlı bir kariyer yolculuğu sergilerken, “Aslan” burcundakiler öyle ya da böyle bir süre sabretseler bile mutlaka kendilerini en önde gösterebilecek “ormanın kralı” olabilecekleri alanlara kayıyorlar… Hatta “Aslan”lar, iş hayatlarında yanlarında bulunan insanları da bu pencereden bakarak seçiyorlar; yanındaki insan onun prestijini artırıyor olmalıdır her zaman…
Tartışma götürür bir kanaat olsa da şahsen, “doğum” zamanınızın kariyerinizi şekillendiren etkenlerden biri olduğunu düşünüyorum bu nedenle… Ama tabii ki doğum zamanının etken özelliği sadece burçlarla da sınırlı değil; örneğin doğduğunuz dönemde “doğduğunuz coğrafyadaki” sosyal-siyasal konjönktür de kariyerinizi etkileyen faktörlerden biri bence.
En somut referansıyla, Türkiye’de siyasi/ideolojik taraflaşmanın ve bu taraflaşmanın getirdiği çatışma dönemlerinin olumsuz etkilerini yaşayarak tecrübe edildiği bir dönemin akabinde dünyaya gelmişseniz; o dönemi yaşayan aileniz sizi siyasetten ve ideolojilerden mümkün olduğunca kollama içgüdüsüyle hareket etmiştir. Belki sizin yapınız siyasetçi olmaya gayet müsaitken, siyasetten korunarak –tabir-i diğerle izole edilerek- büyütüldüğünüz için kariyeriniz siyaseten uzak bir alanda oluşacaktır kuvvetle muhtemel.
Doğduğunuz zamanın kariyerinize etkisinin daha farklı birkaç faktörü daha sayılabilir; ancak en temel olan ikisi şahsi kanaatimle bunlardır…
Kader kavramının kariyerinize etkisi

Kader ve kaza kavramlarına inanlar, kaderin kariyerlerini etkileyeceğini bilirler ancak bu noktada genellikle yanlış bir düşünce vardır; kariyer basamaklarında yol tıkandığında suç genelde kadere atılır. Halbuki kader, hayatınızın tamamının ve haliyle de kariyer yolculuğunuzun rotasının önceden çizilmiş olması demek değildir. Kader, kariyer yolculuğunuzdaki “yol ayrımları”nı verir, güzergah -külli iradeyle- bellidir ancak yol ayrımlarındaki tercih –cüzzi iradeyle- size aittir. İşte bu yol ayrımlarındaki tercihleriniz, yolun çıkacağı noktayı (kazayı) belirler.
Bu nedenle, kariyer yolculuğunuzda karşınıza çıkacak ayrımlarda tercih yaptıktan sonra; sonuç beklediğiniz gibi değilse, “kader karşısındaki çaresizlik”e sığınmak sadece aldanmadan ibarettir.
Ailenin kariyerinize etkisi
Yaşamınızın bir çok alanına olduğu gibi kariyer yolculuğuna da en fazla etki eden faktörlerden birisi “aile”nizdir. Farketseniz de farketmeseniz de…
“Aman oğlum/kızım okusun, işle güçle kafa yormasın; sadece dersleriyle ilgilensin, takdir alsın, 4.0 ortalama yapsın vb.” safiyane-iyi niyetli üzerinize titreyen ama okurken kişinin “iş dünyası”nı ve “iş dünyasındaki kendi yeri”ni görmesi gereğini atlayan bir aileniz varsa; iş hayatına başlamak üzere üniversiteden mezun olduğunuz zaman, tabir-i caizse “sudan çıkmış balık” durumuna düşebilirsiniz. Ya da en iyi ihtimalle, biraz daha erken farkına varsanız çok önemli kazanımlar elde edebileceğiniz fırsat alanlarını, kaymağı başkaları tarafından alındıktan sonra farkedebilirsiniz.
Diğer bir örnekle, ailenizin bir şirketi varsa ve babanız bu şirketi kurumsallaşmadan-profesyonelleşmeden çok da ümidi olmayan bir yaklaşımla işletiyorsa; siz de bu şirketin veliahtıysanız, şirketler tarihinin en acıklı hikayelerinden birinde ana karakter olma ihtimaliniz oldukça yüksektir.
Olumsuz etkilerini saymayı bırakıp olumlu tarafından bakarsak, bilinçli ve ufku açık bir aileniz –daha doğrusu ebeveynleriniz- varsa; sizin göremeyeceğiniz – görseniz de içinde bulunduğunuz evre nedeniyle algılayamayacağınız noktalarda suya yön vermeleriyle engin denizlere ulaşmanızdaki en önemli etkenlerden biri olabilirler.

Eğitimin kariyerinize etkisi

Aldığınız eğitim ve o aldığınız eğitimi veren kurum kariyerinizi direkt olarak etkiler; ama bir yere kadar…
Tıp, hukuk vb. spesifik alanlarda alınan eğitimlerin haricinde kalan alanlarda; eğitimini aldığınız konunun dışında bir kariyer yoluna girmeniz ve bu yolda da başarılı bir şekilde ilerlemeniz mümkündür. Örnekleri, bir çok rol model insanda gözlemlenebilir. Bu nedenle de aldığınız eğitim, sizin kariyer alanınızı seçmenizde sınırları koyan tek faktör olmamalıdır.
Aldığınız eğitimi veren kurumun etkisine baktığımızda ise, bunun da etki sınırlarının çok geniş olmadığını görürüz. Evet; ülkenin saygın bir üniversitesinden mezun olmak iş bulmanızda etkilidir, ancak bulduğunuz işte başarılı olmanız noktasındaki etkisi işi bulma aşamasındaki etkisinden çok daha azdır. İşte başarılı olup kariyer yolunu emin adımlarla yürümenizde etiketleriniz değil siz konuşursunuz! (Bir otomobili, üzerinde taşıdığı logoya bakarak alabilirsiniz; ama uzun yolda sizi memnun etmesini sağlayan şey o logo değil performansıdır…)
Kurum etkisinde bir diğer nokta da komünite üyesi olmaktır. Belli kurumların mezunları, etkileşimli bir komünite oluşturabilmekte ve tüm kariyerleri boyunca bu komünitenin etkileşim artılarından faydalanabilmektedir. Ama yine bunun da etkisi bir yere kadardır; yine sonucu getirecek en temel faktör “siz”siniz.

Sosyal ortamın kariyerinize etkisi

İçinde bulunduğunuz sosyal ortamlar, kariyerinize genellikle doğrudan; bazen de dolaylı olarak etki eder. Örneğin, muhafazakar insanların bulunduğu bir ortamda yaşıyorsanız; bir fotomodel olarak kariyer yapma ihtimaliniz oldukça zayıftır.
Sosyal ortamınızın etkisi öyle güçlüdür ki üzerinizde, bazen isteklerinizle seçimleriniz şiddetli çarpışmalar yaşayabilir. Büyük bir heyecanla istek duyduğunuz şeyleri, sosyal ortamınızdan kopma –ya da daha doğrusu dışlanma- korkusuyla tercih edemeyebilirsiniz. Bunun da temelinde, insanın özünde bulunan “kendini bir topluluğa ait ya da bir şeylere ait hissetme” ihtiyacı yatar. Var olan sosyal ortamı kaybetme riski tercihlerinizde sınırlayıcı olur. Hatta, ortamınız nedeniyle bazı tercih noktalarının farkına bile varmayabilirsiniz.

Yaşam tarzının kariyerinize etkisi

Birçok insanın genellikle düştüğü en büyük hata, yaşam tarzına uygun kariyer alanı seçmekten ziyade, kariyer yapacağı alana yaşam tarzını uydurmaya çalışmasıdır. Halbuki temel olan, yaşamınızdır; kariyer ise yaşamınıza uyumlu bir alanda gerçekleştirmeniz gereken bir yolculuktur.
Kariyer yaptığınız alan, yani işiniz; gün geçtikçe hayatınız içinde kapsadığı süreyi artıracaktır. Kariyer basamaklarında yükseldikçe 24 saat içerisinde işinize ayırdığınız pay daha da büyüyecektir. Ve zirveye geldiğinizde, -emin olun ki- 24 saatinizin tamamı işinizle bütünleşmek durumunda kalacaktır. İşte bu nedenle, kariyeriniz için öyle bir alan seçmelisiniz ki sizin için temel olan yaşam tarzınızla çakışma noktaları minimum düzeyde kalmalı. Aksi takdirde ne kariyerinizde ne de yaşamınızın diğer platformlarında mutlu olamazsınız; ki mutlu olamadığınız sürece de başarıyı yakalayamazsınız.
Düşünsenize, sakin-durgun bir yaşam tarzınız varsa; “satış” gibi belki de iş dünyasının en hareketli alanında başarılı bir kariyer yolculuğu ne kadar mümkün olabilir? Ya da tam tersi hareketli-aktif bir yaşam tarzınız varsa, muhasebe alanında kariyer yolculuğu sizi ne kadar tatmin edebilir?
Özetle, kariyerinize uygun yaşamayı değil; yaşamınıza uygun kariyer yapmayı tercih etmelisiniz.
Kişisel markanın kariyerinize etkisi

“Kişinin markası mı olurmuş?” diyenlerin de olacağını tahmin ettiğim için kişisel markanın ne olduğunu ara bir bilgi olarak ifade etmek ihtiyacı duyuyorum; kişisel marka, “siz”e bir değer biçmenizi – bu değeri konumlandırmanızı ve “siz haricindekiler”in de “siz”i bu değer ve konumlandırma ile algılamasını-görmesini sağlayan kavramdır.
Bir benzetme ile örnek vermek gerekirse, bir otomobil olarak “Volvo” dediğimizde aklınıza gelen ilk özellikler “güvenlik, pahalı, kaliteli vs.”; peki ya bir insan olarak “Atatürk” dediğimizde aklınıza gelenler? Lider, mücadeleci, zeki, karizmatik vs.
İşte, “siz” (Pelin Özdemir, Tolga Barışçıl vs.vs.) dendiğinde; insanların aklına “siz”le ilgili birçok özellik ve tanımlama gelecektir. Bu noktada kişisel markanızdır konuşan ve konuşturan…
Bu nedenle de kişisel markanız, kariyerinizi –tüm basamaklarında- etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Patronunuz ya da yöneticiniz bir atama yapacağında, o atamayı kapma ihtimalinizi yükselten faktörlerin en önde gelenlerinden biri, sizin nasıl bir kişisel markaya sahip olduğunuzdur. “Siz”in isminiz söylendiğinde, “güvenilmez, tembel, çıkarcı” olarak mı zihinlerde nitelendiriliyorsunuz? Yoksa “güvenilir, çalışkan, özverili vs.” olarak mı? Ya da siz endüstri mühendisliği bölümünden mezun olurken, arkadaş çevrenizden/iş çevrenizden birisi kendi firmasına endüstri mühendisi aradığında aklına ilk siz mi geliyorsunuz?
Kişisel markanızın etkisini fark edebilmek ve bu etkiyi yönetecek şekilde kişisel markalamanızı gerçekleştirmek kariyer yolculuğunuzda oldukça büyük önem taşıyor.
Şu noktayı da atlamamak gerekir; markalar da kendi içerisinde statülere-gruplara ayrılır. Ve marka olmak ile, başarılı bir marka olmak farklı şeylerdir. Ayrıca bir markayı başarılı kılacak kriterler de her zaman – her platformda farklılık gösterir.
Networking’in kariyerinize etkisi

Networking’in yani kendi çevrenizi/ağınızı oluşturma çabalarınızın önemi, kariyeriniz için oldukça büyüktür. Her şeyden önce, avam tabirle “tek tabanca” yaşıyorsanız; yapabilecekleriniz kendi yetilerinizle ve etkilerinizle sınırlıdır. Ama eğer geniş ve iletişimi – etkileşimi yüksek bir çevre ile birlikte yaşıyorsanız, yapabileceklerinizin sınırı, çevrenizdekilerin yetilerinin ve etkilerinin sınırına kadar genişleyebilir. Bu nedenle de kariyer yolculuğunuzda başarılı bir gidişat için networking’in yeri belirleyici bir konumdadır. Ayrıca önünüze çıkabilecek fırsatların artması ve çıkan fırsatların yakalanabilmesinde de networking’in etkisi oldukça fazladır.
CV’nin kariyerinize etkisi

CV’niz elbette kariyerinize etki eden önemli araçlardan biridir. Üzerinde zaman harcamak, emek vermek gerekir; “aman şimdi CV doldurmakla kim uğraşacak” gibi bir söylem –eğer iş arıyorsanız- en büyük cahilliklerden biridir. Sizin zaman ayırmaya tenezzül etmediğiniz bir CV’ye, karşısında binlerce benzeri duran bir insan kaynakları yetkilisi (işe alım görevlisi) neden tenezzül etsin ki? Unutmayın ki siz kim olursanız olun, ne yetilere sahip olursanız olun; bir firmaya başvurduğunuzda ilk önce sizi fark etmelerini sağlayacak şey CV’nizdir. Ve eğer o muhteşem “siz”, o CV’de görülemiyorsa; insan kaynakları yetkililerinden müneccimlik ya da altıncı his kabiliyeti beklemek hiç de gerçekçi olmayacaktır.
CV’nin önemi bu kadar büyüktür; ama nihayetinde o bir “araç”tır, “amaç” değil! CV’mde bulunsun, yer kaplasın diye bir seminere katılmak ya da kursa gitmek; araçla amacı karıştırdığınızın göstergesidir. Ve bu sizi hiçbir şekilde sonuca götürmeyecektir. Çünkü CV sizi yalnızca mülakata kadar götüren bir araçtır; ve mülakat ile birlikte etkisini kaybeder.
İş arama sürecinin kariyerinize etkisi
İş arama süreci, stresli ve yorucu bir dönemdir ve özellikle yeni mezunlar için çok kritiktir. Profesyoneller gibi, iş arama tecrübesine sahip olmadıkları için karşılarına çıkan olumsuzluklardan ya da bu sürecin uzamasından kolayca yılabilmektedirler. İlk önce büyük umutlarla heyecan içerisinde başlayan iş arama süreci, uzadıkça bu heyecan yerini bezginliğe hatta bir süre sonra umutsuzluğa bırakabilmektedir. Umutsuzluğa düşen bir genç, potansiyel iş gücü olma özelliğini de yitirmektedir. Bu hem kişi için hem de toplum için oldukça büyük bir tehlikedir.
Umudu yitirme noktasına kadar gelmemek ve bu süreci en iyi şekilde yönetip olumlu sonuca ulaşabilmek için her şeyden önemlisi “bilinç”tir.
İş arama sürecinde nelerle karşılaşılacağınızı araştırmanız gerekir; gerek bu konudaki makaleler gerekse profesyoneller bu araştırmalar için yeterli olabilecek kaynaklardır. İş arama sürecinde nelerle karşılaşacağınızı önceden bilirseniz, kendinizi hazırlama artısını da kazanmış olursunuz.
Girilecek süreci bildikten ve karşılaşılacaklara kendinizi hazırladıktan sonra yapmanız gerekenleri doğru şekilde yapmanız gerekir.
Örneğin bunlardan birincisi, “doğru yerde bulunmak”tır. Eğer siz beyaz yakalı personel adayıysanız, şirketlerin mavi yakalı personel adayı aradığı bir platformda bulunmanız abesle iştigaldir. Hangi şirketlerin hangi tip adayı nerede aradığını bilmeli ve (siz ve CV’niz) o yerlerde bulunmalısınız.
Eğer siz bir üniversiteli veya yeni mezunsanız; şirketler üniversiteli veya yeni mezunları hangi platformlarda arıyorsa siz de o platformlarda boy göstermelisiniz. Yeni mezun genç yetenekleri hangi CV havuzunda arıyorlarsa, sizin CV’niz de o CV havuzunda olmalı.
İş arama sürecinde başvuru yaparken düşülebilecek önemli ve yaygın bir hata vardır; bilinçsizce her yere CV göndermek… CV’niz, sizsiniz! Siz bu kadar ucuz musunuz ki CV’nizi ucuzlatıp her yere kolayca gönderiyorsunuz?
Bir şirkete başvuru yapmak amacıyla CV’nizi göndermeden önce, o firmayı tüm yönleriyle araştırmalısınız. Şirketi araştırırken en genel söylemle ilk başta şu sorulara cevap aramalısınız: “Gerçekten sizin çalışmak isteyeceğiniz bir sektörde mi faaliyet gösteriyor? Kurumsal kültürü sizin uyum sağlayabileceğiniz ve içinde mutlu olabileceğiniz niteliklere mi sahip? Arzuladığınız kariyer geliştirme imkanları sunuluyor mu? Kişisel markanızı destekleyecek bir kurum imajı var mı? Vb.”
Eğer şirket hakkındaki bu sorulara bulduğunuz cevaplar sizin istediğiniz gibiyse bu sefer de başvuru yapacağınız pozisyonu araştırmanız gerekir; acaba o pozisyonun gerçekten ne demek olduğunu, görev tanımını, hangi işi hangi şartlarda yaptığını, performans kriterlerini, örgüt şemasındaki dikey ve yatay konumunu vs vs bilmelisiniz…
Ve son olarak da acaba siz o firmaya ve o pozisyona aranan kişi misiniz (?); bunu objektif olarak analiz etmelisiniz.
Bu üç aşamayı (firmayı bilme, pozisyonu bilme, firma ve pozisyona aranan kişi olup olmadığını bilme) hakkıyla gerçekleştirerek başvuru yaparsanız, işte bu “doğru” başvurudur.
Gözden kaçırılmamalı ve hatırdan çıkarılmamalıdır ki iş bulmanın tek yolu, gazetelerde – web sitelerinde ilan yakalayıp ona CV göndermek değildir!
Sizi arayanların bulunduğu yerde olmak, ya da sizin aradıklarınızın bulunduğu yerde olmak; ve buralarda kendinizi gösterebilmek, “siz topa gitmeden topun size gelmesini” sağlayabilir. Ve emin olun ki eğer siz topa gitmeden topun size gelmesini sağlayabilmişseniz; elde edebileceğiniz şartlar ve imkanlar çok daha güzel olacaktır.
İş görüşmelerinin/mülakatların kariyerinize etkisi
Etkili bir CV hazırlayıp başarılı bir iş arama sürecini tamamladıktan sonra geldiğiniz nokta olan “iş görüşmesi” şüphesiz ki kariyerinizi etkileyen kilometre taşlarından biridir. Ve onu da etkileyen bir çok faktör vardır. Psikolojik açıdan ----olojik açıya, iletişimden etkileşime bir çok etken sayılabilir ve bunların etkiledikleri alanlar irdelenebilir; ancak burada hepsinden önce geleni bir “iş görüşmesinin aslında ne olduğu”dur.
En genel ve en özet tanımlamayla, iş görüşmesi; adayın firmayı – firmanın da adayı tanımak için muhatap olduğu ve arananın karşısındaki muhatabı olup olmadığını anlamaya çalıştığı bir randevudur.
Bu tanımdan yola çıkarak, “kendinizi tanımanız, firmayı ve ilgili pozisyonu tanımanız; ve bu firma ve pozisyonla hangi noktalardan ne kadar uyuştuğunuzu bilmeniz, bildiklerinizi de gösterebilmeniz” başarılı bir mülakat gerçekleştirmenizin temelini oluşturur.
Eğer mülakatların kariyerinize pozitif etki eden faktörler olmasını istiyorsanız, bu en temel gereksinimleri giderebilir hale gelmeden iş görüşmesine gitmemelisiniz. Unutmayın ki kişiler gibi kurumların da hafızaları vardır; ve bu hafızalar genelde gelecekteki karşılaşmalarda ön yargılara temel oluşturur.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
Önce


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
NFC Hakkında Bilinmesi Gerekenler. Chelt Bilim Dünyasından Son Haberler 0 03 Mayıs 2011 13:30
Linux ve Bilinmesi Gerekenler Julw GNU, Linux ve UNIX 2 20 Ocak 2008 01:24
İlkyardımda bilinmesi gerekenler. kont_dracula Sağlık Köşesi 2 19 Ağustos 2006 11:39
İlkyardımda bilinmesi gerekenler kont_dracula Sağlık Köşesi 0 15 Haziran 2006 17:16