Şematerapi, diğer terapi(psikoterapi) yöntemleri gibi bir “kişisel değişim” metodu olarak düşünülebilir. Bu açıdan bakıldığında şema terapinin de diğer terapi yöntemleri gibi temel amacı, insan hayatında işlevsel, doyum verici değişimler sağlamaktır.
Şematerapi değişim felsefesini 7 temel varsayım/inanç üzerine inşa eder. Bu inançların doğruluğu ancak, hayata geçirildiklerinde ispatlanmış olur. Şema terapinin değişimle ilgili 7 temel varsayımı şunlardır:
1- Şema terapinin değişimle ilgili ilk varsayımı, “hepimizin mutlu ve tatmin olmak isteyen bir yanı/tarafı olduğu”şeklindedir. Şema terapiye göre insan tek yanlı/taraflı bir varlık değildir. Söz gelimi bir insanın terk edilmiş, çaresiz, eleştirel, kuralcı,mükemmeliyetçi, suçlu hisseden, korkan, atılgan yanları olabilir. Mutlu ve tatmin olmak isteyen yan diğer sağlıksız yanlar tarafından bastırılsa da uygun bir destekle varlığını ve önemini hissettirecektir. Mutlu ve tatmin olmak isteyen yan kişinin değişim için destek alabileceği yanıdır.
2- Şema terapi ikinci olarak, tatmin edildiği zaman bir çoğumuzu daha mutlu edecek bir kaç temel ihtiyaç veya isteğimizin olduğunu var sayar. Bu ihtiyaçlar: diğer insanlarla iyi ilişkiler kurma ve bağlılık hissetme ihtiyacı, bağımsız, özerk olma ihtiyacı,arzulanan, yetkin, başarılı, çekici ve değerli olduğunu hissetme ihtiyacı, - akranlarımızın arasında “iyi” insan olma; isteğimizi ve hislerimizi başkalarına ifade etme,kendiliğimizi ortaya koyma ihtiyacı; zevk, eğlence ve yaratıcılık ihtiyacı –bizi doyuran ilgi alanlarımızın, hobilerimizin ve aktivitelerimizin olması; v ebaşkalarına yardım etme, ilgi ve sevgi gösterme ihtiyacı şeklinde ifade edilebilir. Şema terapi, bu temel ihtiyaçlarımızı giderme şeklimiz ya da gideremememizin oluşturacağımız kişilik yapımız ve yaşam biçimimiz üzerind eetkili olacağını ifade eder.
3- Üçüncü temel varsayım “insanların değişebildiği” yönündedir. Bu, bütün terapi yaklaşımlarının peşinen kabul ettiği bir varsayımdır. Ancak pek çok insan değişimin mümkün olmadığını,insanın “böyle gelmiş böyle giden” bir varlık olduğunu düşünmektedir. İnsanın değişemeyeceğine inanan görüş, kişiliğin çok erken yaşlarda şekillendiğine ve bu şekle müdahale edilemeyeceğine inanır. Şema terapi bu düşünceye çok net bir şekilde karşı çıkar. Çünkü, hayatta ve özellikle de terapi sürecinde pek çokinsanın çok ciddi değişim/gelişimler gösterebildiğine şahit olmaktayız. Değişim sürecinin zor olması imkansız olduğu anlamına gelmez.
Bence bu iki yaklaşım(değişimin mümkün olduğunu savunan ile mümkün olmadığını savunan)ın hangisinin doğru olduğuna odaklanmaktan ziyade varsayım olarak işlevselliklerine bakmalıyız. Yani “insanın değişimi/gelişimi mümkündür” diyen bakış açısının insan hayatına katkısı ile “insanın değişimi/gelişimi mümkün değildir” yaklaşımının insan hayatına katkısı nedir? Meseleye bu pencerede nbakmak bana daha ufuk açıcı gelmektedir.
4- Dördüncü varsayım şudur: “Hepimizde değişimi reddeden güçlü eğilimler var.” Pek çoğumuz hayatımızı otomatik bir tutum içinde yaşamaktayız.Düşünme, hissetme, ilişki kurma biçimlerimizi hayatımıza olumsuz etki etseler bile sürdürürüz. “Mutlu ve tatmin olmak isteyen yanımız”a rağmen alışkanlıklarımızla yaşamaya devam ederiz. Çünkü bu örüntüler bizim için rahat ve tanıdıktırlar. Bu yüzden değişim/gelişim dediğimiz olgu bilinçli bir çabayı gerektirmektedir.
5- Şema terapi kişisel değişimde beşinci varsayım olarak “Hepimizin acıdan kaçmak için güçlü eğilimleri olduğunu” dilegetirir. Değişim için pek çok ruhsal acıyla ve durumla yüzleşmemiz gerekebilir.Bu yüzden acıdan kaçınan yanımız değişime direnç gösteren bir unsur olarak kendini göstermektedir. Acıdan kaçınmak o an için acı hissetmemize engel olsabile uzun vadede daha yıkıcı sonuçlara yol açabilir. Mesela alkol bağımlısı olma, aşırı yemek yeme, kendimizi duygusallığa kapatma gibi kaçınma mekanizmalarının sonuçları uzun vadede çok yıkıcı olabilmektedir.
6- Şema terapi değişim için altıncı varsayım olarak şunu söyler: “Değişim için tek ve evrensel bir yöntem yoktur.” Değişim süreci, herkes için farkl ışekilde işleyebilir. Mesela bazı insanlar ani ve net kararlarla değişim igerçekleştirebilirken, bazıları daha aşamalı bir yolu tercih edebilir. Bazılarıiçin bilişsel teknikler daha işlevsel olurken bazılarına duygusal teknikler daha faydalı olabilir. Bu yüzden şema terapi gibi çok yönlü teknik araçlara sahip terapi modelleri, diğer modellere göre daha fonksiyonel olmaktadır.
7- Son varsayım “değişimin kişisel bir amaç yaratma ihtiyacını içermesi”dir.Şemaların iyileşmesi değişim için son derece önemli bir adım olsa da tek başına değişimi ifade etmez. Şemaların, değişimin önündeki engeller olarak iyileştirilmesi gerekir; ancak değişim bunun da ötesine geçen bir süreci ifade eder.
Kişisel amaç yaratmak için doğal eğilimlerimizi keşfetmemiz gerekir. Bu eğilimleri, şu ya da bu sebeple şimdiye kadar fark edememiş olabiliriz. Ancak genel anlamda hayatımızı değerlendirdiğimizde; ben kimim? hayatımın anlamı ne? gibi sorulara verdiğimiz cevaplar bizi tatmin etmiyorsa yeniden hayatımız ve değişim üzerine düşünmemiz gerekiyor demektir.
Doğal eğilimlerimiz için en iyi ipucu duygularımız ve bedensel duyumlarımızdır. Şayet hayatımızda huzur yoksa işlerin iyi gitmediğini söyleyebiliriz. Huzur, zor şartlarda yaşasak bile, şayet zorluklar bizim için anlamlıysa hissedilebilece kbir duygudur. Bu yazının sonunda şu sorunun sizi rahatsız etmesini istiyorum: Bütün hayatımı değerlendirdiğimde, kendimi ne kadar huzurlu hissediyorum?
Kaynak:Hayatı yeniden keşfedin, Jeffrey E. Young veJanet S. Klosko, Psikonetyayınları, 2011