08 Kasım 2011, 16:45 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Hayatını Anlatmak - Doğan Cüceloğlu Mehmet Akif için, "Yalan söylemeye muhtaç olmadan hayatını baştanbaşa anlatabilir," diyen biri var: Mithat Cemal Kuntay. Bu sözü acaba Mehmet Akif'i övmek için mi kullandı, yermek için mi? Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bir insan tüm ömrünü "elalem ne der," diye yaşarsa, hep elalemin beklentilerine göre hareket ederse, ayıplanacak bir şey yapmamış olur. Meşruluğun temelinde toplumun beklentisi yatar. Böyle bir insanın tüm davranışları meşrudur, onaylanır. Bir insan tüm ömrünü "ben ne derim, dediğim dedik, öttürdüğüm düdük," diye yaşarsa bencil bir insan olarak bilinir, ayıplanır, uzak durulur, bazı hallerde de deli diye bilinir. Doğal olanı bir insanın yaşamında her ikisinin de yer almasıdır: her davranışımızın altında biraz elalem ne der, biraz ben ne derim yatar. Bazı durumlarda bir şeyi elalemin beklentisi için yapıyoruz söylemi içinde, yani toplumsal meşruluk maskesi altında, kendi beklentimizi gerçekleştirmek için yaparız. Örneğin, lise edebiyat öğretmenim Cahit Okurer "Sen ne olmak istiyorsun," diye bana sorunca, mühendis olmak istediğimi söyledim. Benimde aralarında olduğum bir grup öğrenciyle sohbet ediyordu. "Niçin," diye sordu. Mühendis olarak memleketime gerçekten yararlı olabileceğimi, hizmet edebileceğimi söyledim. Bu söz onun ve diğerlerinin beğenisi için söylenmiş bir sözdü, "İyi ve akıllı çocuk" olmak istiyordum. İçten içe mühendislik saygın bir meslek, iyi parası var; mühendis olursam Silifke'de istediğim kızı bana verirler, diye düşünüyordum. Ama bunu söylemeye utanıyordum. Her şey vatan ve millet için yapılınca alkışlanıyordu; istediğim kızla evlenmek için meslek seçmek çok bencil, ayıplanacak bir şey, bir tür edepsizlik olarak görünüyordu. Cahit Hocam, "memleketine hizmet için bilim insanı olmak istemez misin," diyerek benimle bir sohbet başlattı ve beni psikoloji bilimine yönlendirdi. Son iki haftadır Aziz Nesin'in anılarını okuyorum. Böyle Gelmiş Böyle Gitmez başlığıyla üç cilt olarak Nesin Vakfı tarafından basılan kitabı tüm okurlarıma öneririm. Onun anılarını okurken sanki bir ülkenin -----üne bakıyorum; çok renkli bir -----, tam bir insan manzaraları buketi. Elimden bırakamıyorum. Kitabın ikinci cildinin başlarında, "Yağlı Kara Bir Utanç" başlığı altında, Aziz Nesin bir çocukluk anısını anlatıyor. O anıya geçmeden önce bir giriş yapmış, bu girişi sizinle paylaşmak istiyorum: Hiç yalan söylemeyi gereksinmeden yaşamını baştan sona anlatabilmek önemlidir, ama hiç de zor değildir. ... Bundan çok daha önemli, çok daha zor olanı, yaşamı karmakarışık, yaşamında anlatılmasından sakınca, utanç duyulacak olaylar varken, yine de o kişinin yalan hiç gereksinmeden yaşamını baştan sonra bütün çıplaklığıyla anlatabilmesidir. Bir inanın yer yer ayıplarla dolu yaşamını, hiç yalana gereksinmeden baştan sona anlatabilmesi için bu ayıpların, bu kusurların kendisine sıçrayamayacağı denli bir üst düzeye ulaşmış olması gerekir. Bu düzey, Nesimi'nin "Ar ü namus şişesini taşa çaldım kime ne?" dediği yerdir.Aziz Nesin'i tanıdım; hayattayken onunla sohbet etme ve etkileşim kurma olanağı buldum. Çok az insandan ondan etkilendiğim kadar etkilendim. Doğan Cüceloğlu (05.09.2010) Resmi Web Sitesinden Alıntıdır.
__________________ You got me G-U-I-L-T-Y 모르게 너를 속여 전부를 뺏어 또 playing a game 재미로 해 둬 수백 가지 거짓말 | |
|
Etiketler |
anlatmak, cüceloğlu |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Doğan Cüceloğlu vefat etti | Oldy | Güncel ve Son Dakika Haberler | 5 | 17 Şubat 2021 04:25 |
İçimizdeki Biz - Doğan Cüceloğlu | Zen | Kitap Tanıtımları | 0 | 19 Haziran 2013 12:21 |
Özdeğer - Doğan Cüceloğlu | Ezgi | Kişisel Gelişim | 0 | 08 Kasım 2011 16:34 |
Duyarsızlaşma - Doğan Cüceloğlu | Ezgi | Kişisel Gelişim | 0 | 08 Kasım 2011 16:13 |
Yamalı Yorgan - Doğan Cüceloğlu | Ezgi | Kişisel Gelişim | 0 | 08 Kasım 2011 16:10 |