IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 26 Ekim 2011, 22:33   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
SAMSUN İLi ARŞİV




SAMSUN İL ARŞİVİ
Samsun ilinin tarihsel yapısı beş başlık altında toplanarak incelenmiştir. Kentte tarihsel süreç içerisinde meydana gelen olaylar birbiriyle ilişkilendirilerek tarihçe kısmında kısaca anlatılmış; kenti çeşitli yönlerden etkileyen ve kentte önemli değişikliklere neden olan olaylar ve etkileri ise kırılmalar ve dönemler kısmında ele alınmıştır. Ayrıca, il merkezi ve ilçelerinde son dönemde yapılan imar planlama çalışmaları kentin planlama tarihi kısmında anlatılmıştır. Kentte var olan tarihi eserlerle ilgili bilgiler, kentin kültürel geçmişi ve kentteki geleneksel kimliği ortaya koyan etkinlikler ise kültürel, tarihi ve arkeolojik değerler başlığı altında ele alınmıştır.


Tarihçe

Samsun M.Ö. 750-760 yılları arasında İon şehir devletlerinden Miletoslular (Milet) tarafından Amisos adı ile kurulmuş küçük bir yerleşim merkezi iken daha sonra Pers, Makedon, Pontus, Roma, Bizans, Danişment, Selçuklu ve Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır. “Samsun” adının ortaya çıkışı, Türklerin yöreye hakim olmasından sonraki yıllara denk düşmektedir. XII ve XIII. yy. Türk kaynaklarında Samsun ismi kullanılırken, aynı tarihlerdeki batı kaynaklarında ise “Sampson” adı geçmektedir. Samsun ilinin en eski adı M.Ö. VII. yy’a, Miletosluların Karadeniz kıyılarında koloniler kurmaya başladıkları döneme dayanmaktadır. Doğu Karadeniz kıyılarındaki bu kolonilerden biri, bugünkü Samsun kentinin olduğu yere konumlanan Amisos’tur. Roma İmparatoru Pompeius M.Ö. 64 yılında Amisos’a geldiği zaman şehrin ismini Pompeiopolis’e çevrilmişse de bu isim kalıcı olmamış ve Amisos adı bundan sonraki dönemlerde de geçerliliğini korumuştur. Bu kent uzun yüzyıllar boyunca canlı bir ticaret merkezi olmuştur. Bu özelliği nedeniyle de sık sık saldırılara uğramıştır. Bu saldırılardan birinde, XI. yy’da Danişmentliler, Amisos kentini alamayınca kentin 3 km. uzağında, “Yeni Amisos” adıyla yeni bir kent kurmuşlardır. Daha sonraki yüzyıllarda Simisso, Samisun gibi değişikliklere uğrayan kentin adı, İslam kaynaklarında Samsun biçiminde yer almıştır [ Yurt Ansiklopedisi (1982); 6554].Samsun’da ilk yerleşmeler tarih öncesi dönemlere kadar uzanmaktadır. İlk yerleşmenin Samsun’un 14 km doğusunda Tekkeköy’ün hemen güneyinde yer aldığı tespit edilmiştir. Buradaki mağaralarda düz yerleşim yerlerinde yapılan kazılarda Paleolitik[1] ve Mezotolik[2] çağa ait eserler bulunmuştur. Samsun yöresi yerleşmelerinde saptanan ilk Tunç Çağ kültürlerinin üstündeki Hitit kültürü katman ve buluntularıyla, Samsun ilinin yazılı tarih dönemleri başlamaktadır. Samsun’un bilinen en eski halkı Faskalardır. Bu Bölgede son Tunç Çağ’ında (M.Ö. 1600–1200) yabani bir kavim olan Faskaların oturduğu Hitit yazılı kaynaklarında da aktarılmaktadır. Faskalar’ın Mert Irmağı ağzında bugün Dündartepe ve Öksürüktepe olarak bilinen yerde bir site kurdukları ileri sürülmektedir.Samsun ve Karadeniz‘in kıyıları coğrafi konumu nedeniyle bu kıyıları ele geçirmek isteyen bir çok koloninin saldırısına uğramıştır. Doğu Anadolu’ya doğru yönelen Kimmer ve İskit akıncıları, M.Ö. VII. yy’dan sonra Karadeniz’in Anadolu kıyılarına ulaşmışlar ancak bu akıncı kitleler girdikleri topraklarda yerleşik bir kültür oluşturamamışlardır. Önce Friglerin egemenliğine giren bölge (M.Ö. 1182), M.Ö. VII. yy’ın ilk çeyreğinde Frig Devleti’ni yıkan Kimmerlerin eline geçmiştir. M.Ö. VIII. yy ortalarında ise Anadolu’da Yunan kolonileri kurulmaya başlanmıştır. Karadeniz kıyılarında en çok koloni kuran ise İon şehir devletlerinden Miletoslulardır. Anadolu’nun Ege kıyısındaki halkları, özellikle Miletoslular ve Foçalılar, Karadeniz kıyısında yeni yerleşmeler kurmaya ve Karadeniz ticaretini buralardan yürütmeye çalışmışlar ve böylece, kimi tarihçilere göre Miletoslular’ca, kimilerine göre de Fokaeialılar’ca, M.Ö. 670’lerde Sinope (Sinop), Amisos (Samsun) ve Kerassos (Giresun) kurulmuştur [ Yurt Ansiklopedisi (1982); 6556]. Grekler (Yunanlılar) Samsun yöresine geldiklerinde, Kızılırmak’ın batısındaki bölgede Paphlagonlar dedikleri halk yaşamakta; Themiskyra’dan (Terme) doğuya doğru ise Amazonlar, Khalybler, Tibarenoslar ve Mossynoikoslar adı verilen halk toplulukları bulunmaktadır.Antik kaynakların belirttiğine göre ise bu günkü Samsun’un kuzey batısında Kara Samsun denilen yerde, Enete adı verilen küçük bir site bulunmaktadır ve bu yerleşme M.Ö. 6. yy başında Miletoslular tarafından zapt edilerek kolonize edilmiş ve yeniden inşası yapılarak Amisos adı verilmiştir.M.Ö. V. yy’da Atinalılar; M.Ö. IV. yy’dan önce Persler daha sonra da Makedonyalılar (büyük İskender) şehre egemen olmuştur. M.Ö. 331′de Büyük İskender, Persleri zayıflatmış ancak Pers Satraplıklarında Makedonya Yetkesi’ni kuramamıştır. Bu gelişmeler sonunda Amisos eski Persli yöneticilerce bağımsız şehir olarak ilan edilmiştir.Pers soylularından Ktistes M.Ö. 302 yılında İris (Yeşilırmak) çevresinde ve kuzeyde Karadeniz kıyılarında üstünlük sağlamıştır. Böylece, Perslerin büyük Kapadokya Satraplığı’nın kuzey bölgesi, sonraları Pontus Krallığı adını alacak olan Pontus Kapadokyası adıyla yer almıştır. Amisos, Pontus Kralı Mithridates VI. zamanlarında (M.Ö. 120-M.Ö. 63) en parlak dönemini yaşamıştır.Pontus krallığı ile Roma İmparatorluğu arasında uzun süren savaşlar esnasında şehir Pontuslularla Romalılar arasında el değiştirmiştir. Ancak M.Ö. 47′de Sezar’ın Zile yakınlarında Pontus ordularıyla yaptığı savaş sonunda Amisos kesin olarak Roma egemenliğine girmiştir[3]. 395′de Roma İmparatorluğunun Batı ve Doğu Roma olmak üzere ikiye ayrılması ile Amisos şehri Doğu Roma (Bizans) toprakları içinde kalmıştır. Hıristiyanlığın yayıldığı Bizans döneminde Amisos bir Piskoposluk merkezi olmuştur.M.S. VIII. yy’da Karadeniz kıyıları, özellikle Samsun sık sık el değiştirmiş, 718’de Bizanslıların, 733’te Arapların, 739’da da yeniden Bizanslıların eline geçmiştir. M.S. 862–866 yıllarında bölge Arapların eline geçip yağmalamalara maruz kalmış ancak Bizans İmparatoru III. Mikhail Arapları geri çekilmeye zorlamıştır [ Yurt Ansiklopedisi (1982); 6557].M.S. 892–902 yıllarında Araplar Amasya’dan sonra Samsun’dan Trabzon’a kadar olan Karadeniz kıyılarını ele geçirmişlerdir. Ancak, Araplar burada uzun süre kalamamışlardır. Müslümanların Bizans’a karşı düzenlediği seferler 1000 yıllarına kadar aralıklarla devam etmiştir.1000 yıllarının ilk yarısında artık Bizans Anadolu’daki eski üstünlüğünü kaybetmiş durumdadır.1040 yılındaki Dandanakan savaşı ile bağımsız bir devlet olan Selçuklular Anadolu’ya akınlara başlamışlardır. 1072 yılında Amisos, Anadolu’da kurulan Türk devletlerinden Danişmetlilerin bölgesinde yer almıştır. 1086′da Danişmetliler Amisos’u kuşatmışlarsa da ele geçirememişler ancak Amisos’un 3 km. yakınında yeni bir devlet kurmuşlardır. Bundan sonra eski kente “Hıristiyan Samsun” denmeye başlanmıştır.Güçlenen Anadolu Selçuklu Devleti 1178’de Danişmetli egemenliğine son vererek bu alanı, devletin başındaki II. Kılıç Arslan’ın 11 oğlu arasında paylaştırmışlardır. Yarı bağımsız olarak yönetilecek olan yerleşimlerden Tokat ve yöresi, 1185’te de Samsun, Kılıç Aslan’ın oğullarından Rüknettin Süleyman Şah’ın payına düşer. Hıristiyan Samsun önce Bizanslıların, XIV. yy’ın ilk yıllarından başlayarak da uzun süre Cenevizlilerin yönetiminde kalmıştır [ Yurt Ansiklopedisi (1982); 6558]. Anadolu Selçuklu Devleti’nin zamanında Anadolu’da inşa ettiği Türk birliğinin Moğol istilasıyla 1243‘de dağılmaya başlamasıyla Müslüman Samsun sırasıyla İlhanlılar’ın, Pervane Oğulları’nın (1297), Candaroğulları’nın (1322) ve Tacettinoğulları’nın (1348) denetimine girmiştir [
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
face="Times New Roman">].
Osmanlıların güçlenerek genişlemeye başladığı dönemde 1393’te bölge Canik beyliklerinden Kubat Oğulları’nın eline geçmiştir. Yıldırım Beyazıt 1398’de Müslüman Samsun’u tekrar almıştır ancak Hıristiyan Samsun’a dokunmamıştır. Yıldırım Beyazıt tarafından tekrar oluşturulan Anadolu’daki Türk birliği Yıldırım Beyazıt’ın 1402 de Timur ile yaptığı Ankara Savaşı‘nda yenilmesiyle bozulmuştur.1417–1419 yılları arasında bölgeye yapılan seferlerle Osmanlılar Hıristiyan Samsun’u almak istemişler; fazla direnemeyeceklerini anlayan Cenevizliler de kenti ateşe verdikten sonra yerleşmeleri terk etmişlerdir.Hıristiyan Samsun’un yakılması ve boşaltılmasıyla ticaret yaşamı tümüyle durmuş, Müslüman Samsun’un da fazla bir önemi kalmamıştır. Samsun bu dönemde liman açısından Sinop’tan sonra ikinci planda kalmıştır [ Yurt Ansiklopedisi (1982); 6559]. Eski önemi kalmamasına karşın 1418 yılında Çelebi Mehmet Müslüman Samsun’u da almıştır. Çelebi Sultan Mehmet, Canik’i oğlu Şehzade Murat’ın idaresindeki Amasya sancağına bağlayarak şehrin valiliğini Tacettinoğlu Hüsamettin Hasan Bey’e vermiştir. Ancak 1421′de Osmanlı’da çıkan karışıklıklardan yaralanmaya çalışan Tacettinoğlu Hüsamettin Bey bağımsızlığını ilan etmiştir. Bunun üzerine Amasya sancakbeyi Samsun’a gönderilir ve 1428’de Çarşamba’nın da ele geçirilmesiyle Samsun ve yöresi kesin olarak Osmanlılara bağlanmış olur.İran’da Safevi hanedanından Şeyh Cüneyd XV. yy’da topladığı güçlerle Samsun ve Trabzon yöresine gelerek Pontus İmparatorluğunu ele geçirmek istemiş ancak Trabzon Kalesi’ni alamadığından geri çekilmek zorunda kalmıştır.Osmanlı yönetiminde Samsun; Canik bölgesinin merkezi olarak Amasya’ya sonra da Sivas’a (Paşa Sancağı) bağlanmıştır. 1514 yılında ise Erzincan eyaletine bağlanmıştır.Samsun en zor dönemini XVII. yy’da yaşamıştır. Kazak ve Abaza saldırılarından büyük zarar gören kasaba, 1642–1643 arasında bir köy düzeyine kadar inmiştir [ Yurt Ansiklopedisi (1982); 6560].XVIII. yy’da Samsun limanı kuzey limanları ile (özellikle Kırım) önemli ticari ilişkiler kurmuştur. Ancak Osmanlı’nın 1774’te Kırım’ı terk etmesi ticareti canlanmaya başlayan kenti olumsuz yönde etkilemiştir.Samsun XIX yy. ilk yarısında Hazinedar oğulları yönetiminde kalmıştır. Bu dönemde buharlı gemilerin Karadeniz’de ticareti canlandırması; ayrıca, kaliteli tütün ekiminin Bafra çevresinde başlayarak Samsun yöresine yayılması kentte gelişmelere neden olmuştur. Samsun’un Türk nüfusu arttığı gibi Avrupalı tütün alıcıları ve çeşitli ham madde tüccarları Samsun’a yerleşmeye başlamıştır [
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
face="Times New Roman">].
Samsun XIX. yy’ın ikinci yarısından başlayarak, Kafkas göçmenlerinin transit limanı işlevini üstlenmiştir. Kırım savaşı ve Şeyh Kamil ayaklanması ertesinde başlayan göçmen akınları, Karadeniz kıyısında başlıca Samsun ve Trabzon limanlarına yöneliktir.1869’da çıkan bir yangında Samsun’un hemen hemen tamamı yanmıştır. Ancak o dönemde zengin bir ticaret merkezi haline gelmiş olan Samsun yangından sonra çabuk kalkınmıştır.I. Dünya savaşı sırasında deniz ticareti felce uğradığı için, ekonomik yönden büyük sıkıntılar çeken Samsun, 1915’te Rus savaş gemileri tarafından 4 kez topa tutulmuş ve büyük ölçüde hasar görmüştür.I Dünya Savaşından sonra Mustafa Kemal Paşa 9. ordu müfettişi sıfatıyla Bandırma Vapuru’yla 19 Mayıs 1919’da Samsun’a gelerek, Milli Mücadele’yi başlatmıştır. Samsun bu özelliği nedeniyle Kurtuluş Savaşı’nın bir simgesi durumuna gelmiştir ve Cumhuriyet dönemi Türk tarihi içinde ayrı bir yere sahiptir.Samsun, Milli Mücadele döneminde herhangi bir yabancı gücün işgaline uğramamıştır. Ancak, yörede bağımsız bir Rum devleti kurmaya çalışan Pontus Rum örgütleri[4] Samsun ve kazalarında oldukça etkili olmuştur. Yeni Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra 1923’te Pontus Rumlarının eylemlerine son verilerek Karadeniz’deki çok sayıda Rum da Yunanistan’a göç ettirilmiş, yeni ayaklanmaların önü kesilmiştir.19 yy. sonlarında Trabzon vilayetine bağlı mutasarraflık olarak yönetilen Samsun, 1925’te il olmuştur





Konu Ecrin tarafından (26 Ekim 2011 Saat 23:04 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet Mobil Chat
Alt 26 Ekim 2011, 22:33   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: SAMSUN İLi ARŞİV




Kırılmalar ve Dönemler

Samsun ili, hareketli ticari ve sınai hayatı, verimli ovası, limanı, tarihi ve iktisadi yapısı ile öne çıkan, dışardan göç alan ancak Doğu Karadeniz’in sarp ve sıkışık doğal yapısından farklı olması dolayısıyla gelişmeye açık önemli bir metropoldür. Kentin yerleşimi ve üretim alanları, diğer Karadeniz illerine göre yatırıma daha müsaittir. Kent stratejik önemi nedeniyle de bölgedeki diğer illere göre avantajlı durumdadır ve tarih içerisinde taşıdığı potansiyellerle önemli kırılmalar yaşamıştır.
İl ekonomisi ve toplumsal yapısı, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Lozan Antlaşması uyarınca, yöredeki Rumların Makedonya ve Trakya Türkleri ile karşılıklı yer değiştirmesi sonucu ciddi bir değişim geçirmiştir. Ana uğraş alanları tütüncülük olan göçmenlerin Samsun’a yerleşmesiyle, tütün tarımı ve sanayi daha da gelişmiş; 1926 yılında Samsun sigara fabrikasının açılmasıyla ilde tütün tarımı ve işlenmesi güçlü bir sektör haline gelmiştir [ Yurt Ansiklopedisi (1982); 6603].Cumhuriyet kurulduktan sonra ilk olarak Samsun-Sivas demiryolu inşası ele alınmış ve hattın ilk 50 km.’lik kısmı 1926′da açılmıştır. 1933 yılında Samsun-Çarşamba arasında 39 km.’lik bir demiryolu yapılmış; daha sonra yapılan demiryolu ve karayolu ağlarıyla Samsun, Karadeniz illerinin Anadolu’ya çıkış noktası haline gelmiştir. Ulaşımdan sonra verimli ovası ile öne çıkan Samsun’da ekonomik girdiyi sağlaması açısından tarım sektörü ve tarım sektörüne yapılan yatırımların da büyük önemi vardır. 1944 yılında Gelemen Devlet Üretim Çiftliği il genelinde ve Karadeniz bölgesinde kaliteli tohumluk yem ihtiyacını karşılamak için kurulmuştur. Tarımsal verimliliğin arttırılması ve tarım sektörünün gelişmesi için başlatılan çalışmalardan ilki olan üretim çiftliği projesi, İkinci Dünya Savaşı dönemi koşulları da göz önünde tutulduğunda bu döneme uygun koşulları tarif etmektedir.Samsun doğal koşullarının uygunluğu sebebiyle taşıdığı avantajı deniz ulaşımı alanında da kullanabilmek için 1930’lardan başlayarak çeşitli girişimlerde bulunmuştur. 1960 yılında işletmeye açılan Samsun Limanı ile ilin iç ve dış pazarlara açılışı hızlanmış, dışalım ve dışsatım işlemlerinden sağlanan ticaret gelirinin artışı, ilde kimi özel kesim yatırımlarını özendirmiştir [Yurt Ansiklopedisi (1982); 6605]. Liman demiryolu bağlantısının kurulması, demiryolu ile birlikte ilin kara,deniz,hava ulaşımı açısından Karadeniz’in kavşak noktası haline gelmesi ise önemli bir dönemin başlangıcını temsil etmektedir.Samsun’da ilk küçük sanayi sitesi 1958 yılında kurulmuş, sanayideki gelişme 1970’lerde hız kazanmıştır. 1970’li yıllar aynı zamanda Azot Fabrikası, Bakır İşletmeleri gibi ilin geleceğinde önemli yer tutan kuruluşların açıldığı yıllara denk gelmektedir. Karadeniz Bakır İşletmeleri, Azot ve Sigara fabrikaları ile il genelinde geliştirilen tarımsal verimliliğin arttırılmasına dönük projeler ilin ekonomik yapısı ve buna bağlı toplumsal ve mekansal organizasyonunda önemli dönem ve kırılmalara işaret etmektedir.Karadeniz Bakır İşletmeleri A.Ş. Karadeniz bölgesindeki Murgul, Küre, Espiye ve diğer maden sahalarındaki bakır, bakırlı pirit gibi cevherleri çıkarmak ve mevcut tesislere ilave olarak yeni tesisler kurmak, yeni cevher yatakları bulmak ve işlemek maksadı ile 28.05.1968 tarihinde kurulmuştur [ [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] 24.08.2006]. İşletme il için önemli bir istihdam yaratmanın ötesinde yeni iş kollarının gelişmesinin de önünü açmıştır. İlerleyen yıllar içerisinde özelleştirme kapsamında da ele alınan işletmenin özelleştirilmesi 2006 yılında tamamlanmaya çalışılmakla birlikte 2004 yılında bir kısmı özelleştirilerek kamu işletmesinden çıkarılmıştır. 1970 yılında Samsun Azot Fabrikası’nın açılması da kent için önemli bir istihdam kaynağı olmasına karşın yarattığı kirlilik sebebiyle zaman içerisinde tartışmalara yol açmıştır. Samsun ilinde, Cumhuriyet tarihinden bu yana Karadeniz Bakır İşletmeleri (KBİ), Azot ve Sigara fabrikaları ile başka büyük sanayi işletmelerinin kurulmasına zemin hazırlanmasına rağmen, ilde tarıma dayalı bir ekonominin ön plana çıkması sonucu, kent bir endüstri kenti haline gelememiş, büyük sanayi tesisleri de bölgedeki küçük işletmelerin gelişiminde gerekli ivmeyi sağlayamamıştır. Kentin özellikle İç Anadolu’dan Karadeniz’e açılan ilk kapı olması sebebi ile ilin ticari hayatı dönemler itibariyle sürekli canlı olmuştur. Buna rağmen özellikle de; ziraata dayalı üretimin yapılması ve istihdamın sürekli bu alanda yoğunlaşması sebebiyle kalifiye işgücü istihdamında gerekli seviyeye ulaşılamamıştır. 1975 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin kurulması da ilin iktisadi ve toplumsal yapısını etkilemiş, önemli bir genç nüfus potansiyelini de beraberinde getirmiştir. Üniversitenin getirdiği bilimsel yaklaşım, araştırma ve teknoloji altyapısı il sınırlarını aşmış, bölge için de önemli bir fırsat olarak gündeme gelmiştir. 1980’li yılların hemen ardından 1981-82 yıllarında Samsun Ayvacık ilçesinde Hasan Uğurlu Yeraltı Santrali ve Suat Uğurlu Hidroelektrik santralinin kurulması ise ilin olduğu kadar ülkenin enerji ihtiyacının karşılanması açısından büyük önem taşımaktadır. İlin dışardan göç alması istihdam sorununu yıllar içerisinde arttırmış, özellikle 1980 yılından sonra kentte daralan istihdamın çözümü için; gelişen endüstri akımına uygun olarak gerek kent civarında, gerekse ilçelerinde küçük sanayi siteleri oluşmuş, istihdam yavaş yavaş sermaye yoğun küçük işletmelere doğru yönelmeye başlamıştır.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 26 Ekim 2011, 22:33   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: SAMSUN İLi ARŞİV




Planlama Tarihi

Bu bölümde Samsun’da günümüze kadar yapılmış olan imar planlarına ilişkin bilgiler verilmiş, onanlı planların getirdiği kararlar incelenmiştir. Samsun ili 2004 yılında 5216 sayılı kanuna göre Büyükşehir Belediyesi statüsüne geçmiş; diğer belediyelerden farklı yetki ve sorumluluklar edinmiştir. Büyükşehir belediyesi ilan edilmesi ile birlikte Samsun’un 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın yapılmış olması ilin planlama tarihi açısından önem teşkil etmektedir. Samsun iline ait çevre düzeni planı bulunması plan hiyerarşisi açısından üst ölçekli planın daha önce bölgede geliştirilmiş olması anlamına gelmekte ve planlı bir gelişmeyi öngörmesi açısından büyük önem taşmaktadır.
Karadeniz’in en büyük yerleşmesi olan Samsun ve yakın çevresinin gelişme deseni (1/100.000), çevre düzeni planı(1/25.000), nazım imar planı (1/5.000) ve uygulama imar planları (1/1.000) yaklaşık 500 bin hedef nüfusa göre düzenlenmiştir. İl genelinde belli bir yerleşme dokusu önermesi ve ilke kararları taşıması dolayısıyla da çevre düzeni planları önem taşımaktadır. Samsun ilinin ikinci imar planı, Bafra ilçesi Çetinkaya beldesi, Kızılırmak Deltası, Bafra ilçesi Yakıntaş mevkii ve Havza ilçesine ait planlama bilgilerine ulaşılabildiğinden bu ilçe ve beldelere ait planlama tarihine ilişkin bilgilere yer verilmiştir. 1960’larda, Samsun’da ikinci imar planı (Bülent Berksan planı) yürürlüğe girmiş; böylece, 1960–1970 arasında, Samsun kentinin gelişimi planlı bir nitelik kazanmıştır. Ama 1970’lerdeki hızlı kentsel gelişim karşısında yetersiz kalan bu plan, işlerliğini yitirmiştir [Yurt Ansiklopedisi (1982); 6619].Bafra Çetinkaya beldesinin, hala yürürlükte olan, 1/5.000 Nazım İmar Planı 1993 yılında yapılmıştır. 1/5.000 ölçekli Nazım İmar Planı düzenlenmesi, halihazır harita sınırları içindeki bütün alanı kapsamaktadır [Çetinkaya İmar Planı (1993) Açıklama Raporu].Kızılırmak Deltası, 1996 yılında onaylanan Çevre Düzenleme Planı ile korunmakta olup bölgenin büyük bir kısmı Bölge Koruma Kurulu’nca I. derece Doğal Sit Alanı ilan edilmiştir. Ayrıca, sulak alanlar uluslararası sözleşmelerde belirlendiği şekilde Ramsar Alanı ilan edilerek Sulak Alanlar Yönetmeliği ile korunmaktadır [ Bafra İlçesi Doğanca Belediyesi (2002) Samsun-Çorum-Tokat 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Başlangıç Öneri Raporu]. Bafra ilçesi Yakıntaş mevkii, Samsun ili 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda tarımsal niteliği korunacak alan olarak gösterilmiştir. Yerleşim alanı, Bafra’nın gelişme hinterlandı içine girdiğinden idari ve kentsel gelişme kontrolünün sağlanması amacı ile belediyenin talebi üzerine Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nca Bafra Belediyesi mücavir alanına alınmıştır [Bafra İshaklı-Yakıntaş Mevkii 1/5.000 Ölçekli Nazım İmar Planı Açıklama Raporu].Havza ilçe merkezini kapsayan ve yürürlükte olan son plan ise, belediye meclisinin 31.10.2002 tarih ve 22 sayılı meclis kararı ile onanan revizyon imar planıdır. Yerleşimin genel gelişim sürecine ve şehir merkezinde yapılaşmanın doymuş olmasına bağlı olarak, yürürlükte olan imar planlarının uygulanması dışında büyük bir gelişme görülmemektedir. Yeni uygulama alanlarının oluşturulması, Ankara-Samsun karayolu güzergahı üzerinde kamulaştırma alanlarının plana taşınması, Havza Termal Turizm Alanı planının uygulama imar planı ile uyumunun sağlanması, jeolojik ve jeoteknik etüd raporu doğrultusunda kat sınırlamalarının getirilmesi, Ters Akan Deresi ve bağlantı kollarının planda yeniden düzenlenmesi ve kadastro-mülkiyet yapısının plana taşınması mevcut revizyon imar planının genel gerekçelerini oluşturmuştur. Ancak, revizyon imar planı, öngördüğü plan süreci kısa olmasına rağmen ortaya çıkan gelişmeler doğrultusunda tekrar ele alınmak zorunda kalmıştır. Bir önceki revizyon imar planı ile gözden kaçan başlıklar ve planın uygulanabilirliğini arttıracak hususlar bu çalışma kapsamında değerlendirilmiştir [Havza İlçesi (2002) Revizyon Planı Açıklama Raporu].Çalışmaya konu olan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın hazırlanması işi kapsamında da Samsun ili Çorum-Tokat illeri ile birlikte ele alınmaktadır. Ancak Doğu Karadeniz bölgesindeki altı ili içine alan Çevre Düzeni Planı işi de Samsun ilini de etkileyecek karar ve uygulamalar içereceğinden üzerinde durulması gereken önemli kaynaklardan biri olacaktır.

Ayrıca 19 Mayıs Yörükler, Alaçam, Ayvacık, Bafra, Çarşamba, Kavak, Ladik, Vezirköprü, Yakakent ilçe merkezleri, Çarşamba Dikbıyık, Terme Sakarlı, Vezirköprü Göl beldelerine ait nazım imar planları ile; Merkez Atakent, Taflan, Yeşilkent, 19 Mayıs Merkez, Alaçam, Asarcık, Bafra, Çarşamba, Kavak, Ladik, Tekkeköy, Vezirköprü, Yakakent ilçe merkezleri, 19 Mayıs Yörükler, Bafra Çetinkaya, Doğanca, Kolay beldeleri, Çarşamba Ağagüney, Dikbıyık beldeleri, Terme Ambartepe,, Hüseyinmescit ve Sakarlı beldeleri, Vezirköprü Göl beldelerine ait uygulama imar planları bulunmaktadır.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 26 Ekim 2011, 22:33   #4
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: SAMSUN İLi ARŞİV




Kültürel, Tarihi ve Arkeolojik Değerler

Samsun ilinin bilinen 12.000 yıllık tarihinin doğal sonucu olarak bu bölgede yaşamış toplumlardan günümüze pek çok kültürel ve arkeolojik eser kalmıştır. Bu bölümde önemli eserler hakkında genel bilgi verilerek, korunması gereken değerlere vurgu yapılacaktır. Ayrıca, bu bölümde ilde bulunan tarihi sit alanları da ele alınmıştır.

İlde Kültür Bakanlığı tarafından tescillenmiş ve koruma altına alınmış 476 tarihi tescilli kültür varlığı bulunmaktadır. Bunun yanı sıra tabiat varlığı olarak belirlenmiş ve koruma altına alınmış bölgeler de bulunmaktadır.

Sit Alanları

İl içerisinde tescillenmiş tarihi veya arkeolojik sit alanı bulunmamaktadır.
Tarihi Eserler

CamilerKale Camisi: Merkez ilçe, Kuyumcular Çarşısı’ndadır. 1314’te İlhanlı Valisi Emir Timur Paşa adına yaptırılmıştır. Onarımlarla mescide dönüştürülmüştür.Pazar Camisi: Merkez ilçe, Pazar mahallesindedir. XIV. yy. İlhanlı yapısıdır. Dikdörtgen planlı, ahşap çatı örtülüdür. 1819’da onarılmıştır.Şeyh Seyyid Kudbeddin Camii ve Türbesi: Merkez ilçededir. Osmanlı dönemi yapısıdır. Cami ile türbe bitişiktir. Dikdörtgen planlı cami, ahşap çarıyla örtülüdür. Önünde L biçimli son cemaat yeri vardır. Caminin güneyindeki türbe kare planlı, beşik tonozludur.İsa Baba Camii ve Türbesi: Merkez ilçededir. 15. yy’da yapılan ilk yapı özgün biçimiyle günümüze ulaşamamıştır. Kare planlı küçük bir mescit ve türbeden oluşan yapı, 1893’te onarılmıştır. 1975-1976’daki son onarımda cami ve türbeye dönüştürülmüştür.Hacı Hatun Camisi: Merkez ilçe, Saathane meydanı yakınındadır. Hatice oğlu İbrahim, 1694’te hayrat olarak yaptırmıştır. Onarımlarla büyük değişikliğe uğrayan cami, kesme taştan ve tuğla hatıllıdır. Kare planlı, tek kubbeli yapının silindirik gövdeli minaresi batıdadır.Büyük Cami: Merkez ilçededir. 1884’te Batumlu Hacı Ali Efendi yaptırmıştır. Sultan Abdülaziz’in annesi onarttığı için Valide Camisi diye de bilinir. Kesme taştan yapının önünde beşik tonozlu son cemaat yeri vardır. Tromplu büyük kubbe yanlardan denge kuleleri ile desteklenmiştir. Kubbe kalem işleriyle; ahşap minber madalyon, yıldız motifleriyle bezelidir.Yalı Camisi: Merkez ilçede, Buğday Pazarı’ndadır. 1894’te Sadık Bin Abdullah yaptırmıştır. Duvarlar kesme taş ve tuğladandır; kubbesi kiremitle örtülmüştür. Kare planlı ana mekanın kuzeyine sonradan son cemaat yeri eklenmiştir. Dikdörtgen kaideli minarenin taş işçiliği de duvarlarla aynıdır.Büyük Cami: Bafra ilçesindedir. 1670’te Köprülü Mehmed Paşa’nın eşi Ayşe Hatun yaptırmıştır. İsfendiyaroğulları Dönemi’nde yapılan ilk yapının ahşap olduğu bilinmektedir. Cami bitişiğindeki hazirede ünlü bilim adamlarının gömütleri vardır.Tayyar Paşa Camisi: Bafra ilçesi Cumhuriyet Meydanı’ndadır. 1869’da Tayyar Paşa yaptırmıştır. Son yıllarda camiye ibadet yeri eklenmiştir. Tek şerefeli minare özgündür.Mustafa Paşa Camisi: Havza ilçesi İmaret mahallesindedir. 1256’da kesme taştan yapılmış, Osmanlılarca iki kez onarılmıştır. Kiremit örtülü basit bir yapıdır. Kare planlı ana mekan üç neflidir. Mihrabın karşısında üç ahşap sütuna oturan kadınlar mahfili vardır. Tek şerefeli minare ahşaptır.TürbelerEmir Mirza Bey Türbesi: Bafra’ya 5 km uzaklıktaki Türbe Köyü’ndedir. Kapı üstündeki yazıtta 1381’de Emir Mina Bey’in vebadan ölen yakınları için yaptırıldığı bildirilmektedir. Dörtgen planlı, moloz taştan türbe, sivri bir kubbe ile örtülüdür. İçinde Selçuklu düzeninde, üstüne ayetler yazılmış on altı lahit vardır.Hızır Bey Türbesi: Bafra’ya 2km uzaklıktaki Hasırlı (Mardal) Köyü’ndedir. 14. yy’a tarihlenen türbe İsfendiyar Bey’in oğlu Hızır Bey’indir. Moloz taştan türbe, kubbeyle örtülüdür. Yapı define arayıcılarınca yıkıma uğratılmıştır.Mustafa Bey Türbesi: Havza ilçesindedir. 1429’da yapılmış, kare planlı bir yapıdır. Duvarların alt bölümü kesme taş, üstü taş-tuğla karışımıdır. Kubbeye geçişi sağlayan geometrik motifli tuğla örgü ilginçtir.Özellikli YapılarAtatürk Anıtı: Merkez ilçededir. Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel’in yapıtı Hükümet Konağı yakınındaki parktadır. Tunç heykel 1932’de yerine konmuştur. Kaidenin yüzlerinde, Atatürk’ün Samsun’a çıkış öyküsü betimlenmiştir. Asker giysili Atatürk, şaha kalkmış at üstündedir. Heykel kaideye, atın arka ayakları ve kuyruğuyla oturmaktadır.Havza İmareti: Havza ilçesi İmaret Mahallesi’ndedir. 1429’da Yörgüç Paşazade Mustafa Bey yaptırmıştır. 1938–1940 arasında Samsun Valisi Fuat Tüksal tarafından onartılıp Atatürk Kütüphanesi olarak halka açılmıştır. Kesme taştan yapı düz çatılıdır. Doğuda biri ana mekan, öbürü yan mekanlara açılan iki taç kapı vardır. İmaret, dikdörtgen planlı ana mekan, iki kapıyla bu mekana bağlanan üç beşik tonozlu kare odadan oluşmaktadır.Kızgözü-Aslanağzı Kaplıcası: Havza ilçesi İmaret Mahallesi’ndedir. Büyük Hamam ya da Sadi Paşa Hamamı olarak bilinmektedir. Bizans yapısının yerine 1256’da yapılmıştır. Soyunmalık, soğukluk ve sıcaklık bölümlerinden oluşan hamama basık kemerli küçük bir kapıdan girilir. İki katlı kare planlı soyunmalık, ortası sekizgen aydınlık fenerli kubbeyle örtülüdür. Soyunma odacıkları üst kattadır. Küçük bir kapıyla soğukluğa geçilir. Burası ortada kubbeli kare mekan ile yanlarda beşik tonozlu iki dikdörtgen mekandan ve büyük bir havuzun yer aldığı sıcaklık, kubbeli kare mekanla eyvanlardan oluşur. Beşik tonozlu eyvanlar sekili, kurnalıdır.Küçük Hamam (Şifa Kaplıcası): Havza ilçesindedir. 1429’da Amasya Emiri Mustafa Bey yaptırmıştır. Küçük bir kapıdan kare planlı soyunmalığa girilmektedir. Soyunma yerleri, soğuk su deposu buradadır. Basık kemerli bir kapıyla beşik tonozlu hole, oradan da üç bölümlü usturalık ile sıcaklığa geçilmektedir. Mermer kaplı sıcaklığın ortasında sekiz köşeli büyük bir havuz bulunmaktadır. Sıcaklığın çevresinde setler ve mermer kurnalar vardır. Buradan küçük bir yapı ile oturma şekilleriyle çevrili halvete geçilmektedir.Fazıl Ahmed Paşa Medresesi: Vezirköprü ilçesi Yenimahalle’dedir. 1662’de yaptırılmıştır. 1964’e değin çeşitli amaçlarla kullanılan medrese, bu tarihten sonra halk kütüphanesi yapılmıştır. Yapının iç ve dışında pembe karacaviran taşı kullanılmıştır. Dıştan uyumlu görünümünü çıkıntı yapan dershane-mescit bozmaktadır. Dilimli kurşan kaplı kubbelerin aralarında tuğladan, kare biçimli bacalar vardır. Basık kemerli kapıdan, arkalarında medrese odalarının yer aldığı revaklı dikdörtgen avluya girilmektedir. Kubbeli medrese odalarında ocak ve kitap rafları vardır. Kare planlı dershane-mescit kubbeyle örtülüdür. Kubbe kasnağındaki vitraylı pencereler sonradan yapılmıştır.Fazıl Ahmed Paşa Bedesten ve Arastası: Vezirköprü ilçe merkezindedir. XVII. yy’da yapılmıştır. Arasta bölümü bedestenin çevresinde gelişmiştir. Dört yandan basık kemerli kapılarla girilen bedesten, kare planlı dört kubbeyle örtülü bir yapıdır. Kubbeler duvarlara bitişik tuğla kemerlere oturur. Kemer, pandantif ve kubbeler, düzgün tuğla örgüsüyle güzel bir görünüm kazanmıştır. Ana kubbeyi taşıyan tuğla kemerlerin ortada dayandığı bölümde, içeri girinti yapan kare mekan küçük kubbeyle örtülüdür. Dışarıdan ana kubbeler arasında görülen bu bölüm, dua kubbesidir. Yuvarlak kemerli kapılarla girilen arastanın kuzeyinde tonozlu dükkanlar yer alır. Bedestene bakan yüzdeki dükkanlar yer kazanmak amacıyla üçgen biçiminde yapılmıştır.Taşkale Hamamı: Vezirköprü ilçesi Taşkale mahallesindedir, Taşkale camisine bitişiktir. 1659’da Köprülü Mehmed Paşa’nın eşi Ayşe Sultan yaptırmıştır. Moloz taştandır. Soyunmalık bölümünün kubbesi dikkati çeker. Kesme taş ve tuğladan yapılmış kasnağın üstündeki kubbe ters dizilmiş kiremitlerle örtülüdür. Sivri kemerli kapıdan, ortasında sekizgen şadırvanı olan soyunmalığa girilir. Soyunmalığı çeviren setlerin önünde ayakkabıların konulduğu sivri kemerli nişler vardır. Soğukluğun girişi beşik tonoz, öbür bölüm kubbeyle örtülüdür. Sıcaklık, ortada kubbeli kare mekan ile haç planlı eyvanlardan oluşur. Eyvanlar arasındaki halvet odacıkları kubbelidir.Çifte Hamam: Vezirköprü ilçesi Kaneoğlu mahallesindedir, Arasta’nın güney duvarına bitişiktir. XVII. yy’ın ortalarına tarihlenen yapıyı da Ayşe Sultan yaptırmıştır. Giriş kapısı önüne içerisi görünmesin diye duvar örülmüştür. Kapıdan kubbeli soyunmalığa girilir. Ortasında sekizgen şadırvan bulunan soyunmalığın camekanlı bölümünde, ayakkabı konulan nişler vardır. Dikdörtgen planlı soğukluk, geniş bir kemerle kubbeli kare mekana ayrılmıştır. Sıcaklık ortada kubbe örtülü kare mekan ile haç planlı dört eyvandan oluşmaktadır. Kare mekanın ortasında sekizgen göbek taşı, eyvanların arasındaki halvet odacıklarında ikişer kuma vardır.Şifa Hamamı: Vezirköprü ilçesi Mehmetpaşa mahallesindedir, XVII. yy sonlarında Köprülü Mehmed Paşa’nın kızı yaptırmıştır. Ahşap, dikdörtgen soyunmalık sonradan eklenmiştir. Şadırvanlı, kubbeli soğukluğun kuzeyinde hela ve usturalık yan yanadır. İki halvet odacıklı kare planlı sıcaklığın duvarları dikdörtgen nişlidir. Sıcaklığın doğusunda beşik tonozlu küçük bir mekan, batısında da başka bir halvet odacığı vardır [ Yurt Ansiklopedisi (1982); 6645, 6646, 6647, 6648]. Antik Yerleşim SahalarıDündartepe (Öksürüktepe) Höyüğü ile Tekkeköy kazıları ilçede tarih öncesi yerleşmelerin varlığını göstermiştir. M.Ö. VII. yy’da kurulmuş bir Miletos kolonisi olan Amisos’tan (Karasamsun) günümüze kalıntı ulaşmamıştır. Temel kazıları sırasında Amisos’a ilişkin yapı kalıntıları ve küçük buluntular ortaya çıkmaktadır. Türk dönemi yapıları arasında Büyük Cami dikkati çeker. Dündartepe (Öksürüktepe): Merkez ilçenin 3 km güneydoğusundadır. 15 m yüksekliğindeki höyük, Sivas-Samsun demiryoluyla ikiye bölünmüş, büyük bir parçası yok olmuştur. Höyükte Kalkolitik, İlk Tunç ve Hitit çağlarına ilişkin üç kültür katı vardır. Höyüğün tepesindeki en son yerleşme İlk Tunç Çağ’a ilişkindir; Hitit yerleşmesine eteklerde rastlanmıştır.1. Kültür Katı: Kalkolitik Dönem’e tarihlenen dört yapı katından oluşmaktadır. Pek çok sıva parçası ve çürümüş hatıl kalıntısı elde edilmiştir. Dörtgen planlı bir yapının, küçük taş döşeli, üstü çamur sıvalı döşemesi ortaya çıkarılmıştır. Dündartepe 1. katı Orta Anadolu yapılarına benzemektedir. El yapımı seramik, kara, gri ve toprak kırmızısıdır. Çoğu boya astarlı kapların hamuruna kum karıştırılmıştır. Süslü parçalar azdır. Kimisinde oldukça kaba yapılmış geometrik motifler ve çizgi bezeklere rastlanır. Pişmiş toprak ağırlık ve ağırşaklar, çakmaktaşı bıçaklar öbür buluntulardır. İyi işlenmiş geyik boynuzundan hançer dikkati çekmektedir.2. Kültür Katı: Höyüğün tepesinde ve eteklerindeki bu kültürler yangınla sona ermiştir. İlk Tunç Çağ’a tarihlenen katın eteklerdeki kalıntılar üstüne Hititler yerleşmiştir.
Tepedeki kazıda dörtgen planlı bir evle ocak ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca kömürleşmiş batıl kalıntıları ve tuğlalaşmış sıva parçaları da bulunmuştur. Koyu gri renkli kapların içi, al ya da kahverengidir. İçi ve dışı al renkli kaplar azdır. En çok fincan, bardak ve çanak bulunmaktadır. Ak boyalı kaplar teknik ve sanat yönünden daha niteliklidir. Kemik gereçler arasında biz, çuvaldız, geyik boynuzundan çekiçler sayılabilir. Küçük bir alanda pek çok pişmiş toprak ağırşak, al ve koyu kahverengi sapsız fırçalar Dündar Tepe’nin özgün buluntularıdır. Pişmiş toprak buluntulardan belden aşağısı bulunan, gri parlak boya astarlı idol önemlidir. Çakmaktaşı bıçaklar, baltalar, değirmen ve dibek taşları öbür buluntulardır. Tepedeki 2. Dündartepe kültürü, metal gereçler, özellikle silahlar yönünden zengindir. Hançerler, ok uçları, baltalar, mızrak uçları, dönemine göre üstün bir teknikle yapılmıştır. Bu kültürün eteklerdeki buluntuları tepedekinden pek farklı değildir. Mimari kalıntı çok azdır.
3. Kültür katı: Dündartepe Höyüğü’ nün tepesi dışında hemen hemen her yerinde rastlanan bu kültür, Hitit Çağı’na tarihlenmektedir. Üç yapı katı saptanmıştır. 1. katta, taş temeli ker---ten Hitit evleri ortaya çıkarılmıştır. Yangında tuğlalaşmış ker--- parçaları ve kömürleşmiş ağaçlar bulunmuştur. Evlerden birinde bulunan damga mühürle yapı M.Ö. 1500–1200 arasına, 2. yapı katındaki uzun taş temel kalıntıları M.Ö. 1500’e, 3. yapı katı M.Ö. 1500’den daha öncesine tarihlenmektedir. Keramik buluntuların çoğu boya astarlı, çarkta yapılmış, iyi fırınlanmıştır. Bunlarda kırmızının tüm tonları, kahverengi, devetüyü, çok az da beyaz ve gri renk kullanılmıştır. Gaga ağızlı testiler, çaydanlıklar, küpler başlıca keramik biçimleridir. Pişmiş toprak mühürler, hayvan heykelcikleri, ağırşaklar. kemik biz ve iğneler öbür buluntulardır. Pişmiş toprak mühürler arasında küpleri damgalamak için kullanılan kaba örnekler yanında, ince bir beğeni ürünü olanlar da vardır. Tunç iğneler, ok uçları, baltalar Boğazköy ve Alişar buluntularına benzemektedir.Tekkeköy (Tekeköy): Dündartepe’nin 14 km güneydoğusundadır. 1940’ta Kılıç Kökten’in başlattığı kazılar, kaya sığınakları ile tütün tarlasında sürdürülmüştür. “A” kaya sığınağında 10 kat saptanmış, çok sayıda taş gereç ve hayvan kemiği bulunmuştur.İkiztepe: Bafra ilçesinin 7 km. kuzeybatısındadır. Yüzey araştırmalarında İlk Tunç Çağ ile Er-Hitit Çağı’na ilişkin pek çok buluntu ele geçmiştir. İkiztepe’yi oluşturan doğal yükseltiler, I, II, III, IV olarak tanımlanır. 1974’te U. Babadır Alkım’ın başlattığı kazılan Önder Bilgi sürdürmektedir.İkiztepe I: Tarla açımı sırasında bozulan tepede İlk Tunç Çağ III ve Er-Hitit denilen geçiş çağı yerleşmeleri olduğu anlaşılmıştır. Altı katın saptandığı İkiztepe I’in ilk katı M.Ö. 2000 başlarında yoğun yerleşmeye sahne olmuştur. Bu katın altında kömürleşmiş hatıl parçaları, sıva kalıntılarından oluşan karışık bir başka kat vardır. II. kat ise İlk Tunç Çağ III özelliği taşımaktadır. Yapı kalıntıları İkiztepe’de ahşap mimarinin varlığını ortaya koymuştur. Düzleştirilmiş toprağa çatılan ahşap kasnak üstünde, birbirine bağlanan tomruklardan oluşan duvarlar, çamur sıvalıdır. Yapı eğik bir çatıyla örtülmektedir. Er-Hitit ya da geçiş çağında ahşap duvarlar sıvasızdır. Buluntularla İlk Tunç Çağ III ve Er-Hitit Dönemi’ne tarihlenen çok sayıda gömüt ortaya çıkarılmıştır. Ölüler, sıkıştırılmış toprağa sırtüstü yatırılarak yanlarına çeşitli armağanlar konmuştur. Tunç yüzük, bilezik, zıpkın, mızrak ucu vb. metal gereçler, heykelcikler, kemik iğne ve bizler, keramikler armağan olarak bırakılanlar arasındadır. Kollarını yana açmış, yuvarlak yüzlü iki heykelciğin Tanrı çifti olduğu sanılmaktadır. Göğüsleri ve etekliği birinin kadın olduğunu belirlemektedir. İkiztepe’nin doğusunda M.Ö. 3. yy’a tarihlenen dromoslu bir gömüt bulunmuştur. Soyulduğundan birkaç Helenistik kap parçası ile Lysimakhos’un bir sikkesi dışında buluntu yoktur.İkiztepe II: Mimari kalıntı azdı. İlk Tunç Çağ II ve I keramiği çoğunluktadır. Deniz kabuğu ve bitki katkılı kaplar önceleri tek renkli, daha sonraları pişirme nedeniyle iki renklidir. Bezemeler boyayla ya da kabın kazınıp içinin ak bir maddeyle doldurulmasıyla yapılmaktadır. Üstü yumrulu ya da hayvan biçimli kulplar yaygındır. 1971’de Boğazköy’de bulunan bir tablette, hem deniz kıyısında hem de Kızılırmak (Marasantiya) kıyısındaki Zalpa ülkesinden söz edilmektedir. İkiztepe ve çevresindeki höyüklerde yörede Hitit varlığı belirlenmiştir. Buluntuların çokluğu nedeniyle İkiztepe’nin, bölgesel krallığın merkezi, hatta Zalpa ülkesi olduğu sanılmaktadır.Lerdüge Tümülüsleri: M.Ö. 1. yy’a tarihlenen Lerdüge Köyü tümülüsleri Antik Çağ’dan günümüze gelebilen tek kalıntılardır. Havza ilçesinin 21 km doğusundaki Lerdüge Köyü’nde beş tümülüs saptanmıştır. Tümüne gömü aramak için girilmiştir. 4 no.lu tümülüs en görkemlisidir. 1946’da kaçak kanları önlemek amacıyla Mahmut Akok başkanlığındaki bilim adamlarınca araştırma yapılmış, buluntular Ankara Arkeoloji Müzesi’ne gönderilmiştir. Demir kenetlerle bağlanmış taş kapaktan oluşan girişten 4,15 m uzunluğundaki tonoz örtülü dromosa geçilir. Moloz taş duvarları sıvalı, alt bölüm kırmızı boyalıdır. Gömüt odasının dış duvarı da kırmızı ve siyah boyayla yapılmış hayvan betimleri, geometrik motiflerle bezenmiştir. Dromos ve gömüt odasındaki farklı teknik ve yapı gereçleri giriş bölümünün sonradan eklendiğini göstermektedir. Gömüt odasına taşlar yontularak açılan küçük bir kapıdan girilmektedir. Kesme taştan, tonoz örtülü gömüt odasının duvarları insan, hayvan betimleri ile süslenmiştir. Değişik betimler, bitkisel ve geometrik motiflerle, çevrilidir. Altın süs gereçleri, tunç kandifler, çeşitli büyüklükte şişeler, tümülüste ele geçen küçük buluntulardır. Buluntulardan ve mimari tekniğinden yapının M.Ö. I. ile M.S. II. yy. arasında kullanıldığı anlaşılmıştır.

Kaledoruğu Höyüğü: Kavak ilçesindeki Kaledoruğu höyüğü ilk Tunç Çağ’dan Osmanlı Dönemi’ne uzanan bir yerleşim merkezidir. Kaçak kazılar yüzünden kültür katları karışan höyükte, 1940–1942 arasındaki araştırmalarda İlk Tunç Çağ’dan pek çok buluntu ele geçmiştir. Burada da ölüler, Tekkeköy’deki gibi düzeltilmiş toprak üstüne yatay durumda yatırılmaktadır. Ölü armağanları arasında el yapımı, siyah, kırmızı, kahverengi, yivli kazıma çizgili kaplar çoktur. Ağırşak, yassı balta, hançer, kemik biz, diğer buluntulardır. İlk Tunç Çağ yerleşmesinin sonlarında yangın izleri görülmektedir

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 26 Ekim 2011, 22:34   #5
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: SAMSUN İLi ARŞİV




Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919 yılında Kurtuluş Mücadelesini başlattığı Samsun’un, Türk Kurtuluş Tarihinde müstesna bir yeri vardır. Çok eski çağların ticaret ve kültür merkezi, liman şehridir. Günümüze kadar bu görünümünü devam ettirmiştir. Bugün de bu özelliğini korumaktadır. İç Anadolu’nun Karadeniz’e açılan penceresidir. Kara, hava, deniz ve demiryolu ulaşımına sahiptir.

Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başlamasında ve çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda müstesna bir yere sahip olan Samsun, Cumhuriyet tarihimiz içinde de Karadeniz Bölgesinin ve ülkemizin önemli bir merkezi haline gelmiştir. Her ne kadar henüz gereği gibi değerlendirilemeyen doğal ve ekonomik potansiyele sahip olmakla birlikte, Samsun halen Karadeniz Bölgesinin nüfus, sanayi, ticaret, doğal ve kültürel varlıklar ve zenginlikler açısından en büyük ilidir.
Doğu Karadeniz boyunca kıyılara yapışık olarak uzanan dağlar, Samsun'a ülkemizin iki büyük ve verimli ovasını armağan edercesine iç kısımlara çekilip sonra tekrar kıyıya paralel yoluna devam etmiştir. Verimli Çarşamba ve Bafra Ovaları ile bu ovalara hayat veren Yeşilırmak ve Kızılırmak, Samsun'un belirgin coğrafi karakteristik özellikleridir. Bu ovalarda yetiştirilen tarımsal ürünler, bölgemizin ticari ve sınai varlığının da asıl etkenleridir.
İlimizin 957.888 ha. toprak büyüklüğünün % 46.87 si tarım alanı olup, bu alanlarda başta tütün, buğday, pirinç, şekerpancarı, mısır, fındık, ayçiçeği, meyve ve sebze olmak üzere, çok çeşitli ürün yetiştirilmektedir. İlin tarımsal durumu nedeniyle, tarıma dayalı sanayinin teşviki ve geliştirilmesi gereklidir.

Organize Sanayi Bölgesi büyük ölçüde tamamlanmış olup, Kavak ve Bafra Organize Sanayi Bölgelerinin bitirilme çalışmaları devam etmektedir.

Her geçen yıl çeşitli bölüm ve fakültelerin eklenmesi ile gelişen Ondokuz Mayıs Üniversitesinin şu anki öğrenci sayısı 30,000’dur. Üniversitemiz Samsun’un kültür odağı ve gurur kaynağıdır.

Coğrafi konumu itibariyle bölgenin merkezi durumunda bulunan ilimizde hemen hemen tüm kuruluşları bölge müdürlükleri yer almaktadır.

2. Samsun’
Samsun İlimiz insanlık tarihi açısından çok eski bir yerleşim alanıdır. Başta bugünkü şehrin merkezi olmak üzere Kızılırmak vadisi, Kavak, Tekkeköy, Çarşamba ovasında eski çağlardan beri insan iskan edilmiş ve yaşam sürmüştür.
Orta Taş Devrinde (Mezolitik. M.Ö 10000-5000) insanların Tekkeköyde bulunan sığınaklarda yaşadıkları ve bölgenin en eski yerleşimcileri oldukları bilinmektedir. Yine Cilalı Taş Devri (Neolitik. MÖ. 5000-4000) ile Bakır-Tunç Devrinde (Kalkolitik. M.Ö.4000-1700) insanların Samsun merkez Dündar Tepe, Kavak Kalenderoğlu ve Bafra İkiztepe de sürekli iskan oluşturarak yaşamlarını devam ettirdikleri yapılan arkeolojik kazılardan anlaşılmaktadır.
Samsun İli sınırları içerisinde devlet kurarak yaşayan en eski topluluk Gaşkalar’dır. Bu medeniyette Gasgaslar da denilmektedir. (M.Ö.5000-3500) Bilinen bu ilk medeniyeti takiben bütün Kuzey Anadolu’ya hakim olan Paflagonlar Kızılırmak Havzasında yaşamışlardır. (m.ö. 3000-1100) Hititler (M.Ö. 2000-1200) Frigyalılar (M.Ö. 1182-M.Ö. 676) Kimmerler (M.Ö. 676), Lidyalılar (M.Ö. 1200-547 bugün Kara Samsun adıyla isimlendirilen yere ENETE adında bir site kurdular) Miletliler (İyonya) (M.Ö.2000- M.Ö.400) Egeden Karadeniz yoluyla ENETE’ye yerleşerek “Amisus” veya “Amisos” ismini verdiler. Perslerin (M.Ö.550-330) Lidya Kralı Krezus’u yenmeleri sonunda M.Ö. 546 Amisos, Pers İmparatorluğunun eline geçti. M.Ö. 331 yılında Büyük İskenderin Persleri yenmesi sonucu Makedonya İmparatorluğu eline geçen Amisos, İskenderin ölümüyle Pers kökenli Kont Krallığı (M.Ö. 255-63) kuruldu. Amisos Kont Krallığının başkenti oldu. Daha sonra M.Ö. 1. yy da Roma İmparatorluğu hakimiyetine giren Amisos M.S. 385 yılında Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla Bizans İmparatorluğu’nun sınırları içerisinde kaldı. Amisos M.S 860 yılında Abbasiler zamanında halife Mutassım’ın emriyle Malatyalı korkunç Ömer komutasındaki kuvvetler tarafından ele geçirilmiş ise de Bizaslılar tarafından tekrar geri alınmıştır. Türklerin Anadolu’ya girmesiyle birlikte 1. Türkler birlikleri zamanında Danişmentliler tarafından Samsun kuşatılmış ise de alınamamıştır. Anadolu Selçukluları zamanında Samsun’un Müslüman yerleşim yerleri 1.185 yılında Anadolu Selçuklu hakimiyetine geçmiştir. İlk defa Amisos ismi Selçuklular tarafından Samsun olarak değiştirilerek kullanılmaya başlanılmıştır. Haçlı Seferleri sonrası başkent Trabzon olmak üzere Trabzon Rum İmparatorluğu Rum İmparatorluğu egemenliğine giren Samsun Cenevizlilerin Karadeniz’de ticareti ellerine geçirmeleri sonucunda 100 yıl kadar burada yaşamışlardır. Bu tarihlerde Türklerin yaşadığı Samsun’a “ Müslüman Samsun” 3 km. mesafede bulunan Cenevizlileri ticaret sitesine de “Gavur Samsun” denilmiştir.
1.071 yılında Malazgirt Savaşı’ndan sonra Danişmentliler tarafından alınamayan Samsun’un deniz kıyısında bir kale kurarak Müslüman Samsun’u oluşturduktan sonra 1.243 Kösedağ Savaşı sonrası Trabzon Rum İmparatorluğu egemenliğine girmiş ise de 1.296 yılında tekrar Anadolu Türklerinin eline geçmiş ve 1.389 yılında da Yıldırım Beyazıt zamanında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti çökerken Canik Beyliğine de başkentlik yapmıştır.
3. Mütareke Yıllarında Samsun

3.1. Rum Pontus Cemiyetlerinin Bölücü Faaliyetleri
20 yüzyıl başlarında bölücü faaliyetler, Anadolu topraklarına yayıldı. Bu bölgede bağımsız bir devlet kurmak gayesi ile harekete geçen gruplardan biri de Doğu Karadeniz’deki Rumlar’dı. 1904 ‘te Merzifon’daki Amerikan Koleji’nde “Pontus Rum Cemiyeti” adı altında bir teşkilat kurulmuş ve hızla çevreye yayılmıştı. Papadopulaos adlı bir öğretmen tarafından kurulan bu cemiyet, okul müdürü Mr.White’nin önderliğinde teşkilatlanmasını sürdürürken bir taraftan da itilaf devletlerinin desteğini sağlamıştır.Merzifon’da Anadolu Koleji’nde bir tek Türk talebe yoktu. 135 talebenin 108’i Ermeni, 27’si Rum’du. Okul müdürü, diğer kolejlerde olduğu gibi, bir papazdı. 1893’de misyonerlerin tertiplediği devlet aleyhine yapılan gösterilerin planlayıcıları arasında Merzifon Anadolu Koleji müdürü olan papaz da bulunuyordu.
Kısa sürede birçok kasabada teşkilatlanan Pontus Cemiyeti, başta Müdafa-i Meşruta olmak üzere yeni yeni kuruluşlar ile bölgede teşkilatlanıyor, bir tarafta da “20 yaşından büyük her üyenin silahlandırılması’na çalışıyordu. Kısa sürede 14 şube açan Müdafa-i Meşruta Cemiyeti’nin Çarşamba, Bafra, Havza ve Kavak ‘ta da şubeleri bulunduğu gibi Avrupa devletleriyle işbirliği yapmak gayesiyle “Mukaddes Anadolu Rum Cemiyeti” adı altında yurt dışı ağırlıklı bir teşkilatı da vardı.
1.Dünya Savaşı yıllarında İtilaf devletlerinin açık desteğini de kazanan bölücü Rumlar, çalışmalarını daha bir yoğunlaştırarak, Çarlık Rusyasından da silah almayı başardılar. İngilizlerce de Mondros Mütarekesinin hemen ardından sadece Samsun Rumlarına 10,000 tüfek dağıtılmış, İstanbul’daki Rum Patrikhanesinin ve Yunanistan’ın isteği üzerine son 50 yılda Samsun ve yöresine “göçmen” adı altında 50,000 Rum yerleştirilmiş bunların 25,000 kadarı “Pontus Çeteleri” saflarında yer alarak Samsun ve Merkez kazaya bağlı köylerde 500 civarında kundaklama, öldürme, yaralama gibi olaylara katılarak, “yoketme/Jenosid” kampanyasına girişmişlerdir.
9.Ordu Müfettişi olarak Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığı gün, şehirde İngiliz askerleri vardı ve Merzifon dahil, bölgede önemli bir askeri güç olarak bulunuyorlardı.Mustafa Kemal, 21 Mayıs’ta Harbiye Nezareti (Genel Kurmay) ‘ne gönderdiği raporda; Samsun ve dolaylarında 40 kadar bölücü Rum çetesi bulunduğunu, Müslüman halkın kaygı ve korku içinde yaşadığını, Rum Çetelerine karşı bir tedbir olmak üzere bazı Laz çetelerinin para karşılığı bölgeye getirilip Rum saldırılarına karşı kullanıldığını belirtti. Söz konusu çetelerden biri ve en kuvvetlisi; Giresun Bölgesinde üstlenmekle birlikte Karadeniz’in hemen her yerinde baskınlar düzenleyen, Rum çetelerini sık sık zor durumlara düşüren “Topal Osman” çetesi idi . Mustafa Kemal’in Samsun bölgesinde görüştüğü ilk kişilerden birisi de Topal Osman olmuştur.

Yunan donanmasının 9 Haziran 1921 de İnebolu’yu bombalaması üzerine taşkınlıklarını iyice artıran Rum Çetelerine karşı Ankara Hükümeti, 26 Haziran 1921’de Karadeniz’deki Rum nüfusunun başka bölgelere yerleştirilmesini kararlaştırdı. Nurettin Paşa komutasında Sivas’ta kurulan Merkez ordusuna “tenkil hareketi” görevi verildi. Merkez Ordusu Komutanlığı da Pontusçulukla uğraşanlar hakkında tutuklama kararı alarak bunları birer birer yakalamaya başladı. Merzifon’daki Amerikan Koleji de kapatıldı ve yöneticileri yurtdışı edildi. Bu arada Samsun ve Trabzon metropolit merkezleri basılarak çok sayıda silah ve belge ele geçirildi.İtilaf devletleri, Rumlar’a karşı alınan bu tedbirleri tesirsiz hale getirmek için bazı teşebbüslerde bulunmaya başlayınca da Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Dışişlerinden aşağıdaki “nota” yı almakta gecikmedi:
“Pontus Devleti fikrini İstanbul’daki Rum Patrikhanesi ve Yunanistan yeniden diriltmişlerdir. Samsun ve Marmara denizi yöresinde şimdiye kadar 200,000’den fazla Türk öldürülmüştür. Türk kadınlarının ırzına geçilmiş, köyleri yakılmıştır. Türk uyruklu Rumlar, Yunanistan tarafından silah altına alınmaktadır. Karadeniz Rumlarını etkisiz hale getirmek için Anadolu içlerine nakledilmektedirler. Samsun bölgesindeki Rum köylerinden 2,500 tüfek ve bir milyondan fazla mermi ele geçirilmiştir.”

Merkez Ordusu kuvvetlendirilerek sayısı artırılmış ve 1922 yılının başlarından itibaren de Pontus ayaklamasının bastırılmasına geçilmiştir. Bunun için de bölgeye dağılan milli kuvvetler, asi Rum köylerini ve onların dayanağı olmuş yerleri birer birer taramaya başladı. Sonunda, Pontus hayali ile başlayan Rumlar’ın elebaşıları ve onların yardakçıları tamamen yok edildi. Bir çıban başı olarak senelerce etkinliğini sürdüren Rumlar’ın bu tutumu kökünden kaldırıldı. Bunun için de Merkez Ordusu’unca ele geçirilen çetelerden 10,886’sı kısmen affedildi. Orduya sığınmayıp direnen 11,188 Rum da öldürüldü. Anadolu içlerinde oturmak zorunda bırakılan Rum kadın ve çocukları da 1923 yılı başlarında vapurlara bindirilerek Yunanistana gönderildi. Böylece, Pontus hayalide sona ermiş oldu.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
4. Cumhuriyet Döneminde Samsunla İlgili Olarak Gerçekleşen Bazı Önemli Olaylar
  • 1998’de Samsun-Çarşamba Uluslararası Havalimanı resmi olarak açıldı. 1999 Şubatında seferler başladı.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 26 Ekim 2011, 22:34   #6
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: SAMSUN İLi ARŞİV




EKONOMİK ALT YAPI Samsun ilinin ekonomik yapısını oluşturan sektörlerin başında tarım sektörü gelmekle birlikte sanayi, hayvancılık ve turizm de önemli bir yer işgal etmektedir. İl ekonomisinde büyük etkisi olan tarımsal ürünler; buğday, tütün, mısır, ayçiçeği, şeker pancarı, fındık, çeltik ve sebzedir. İl tarımında önemli bir yere sahip olan Bafra ve Çarşamba ovaları toplam 122.410 hektarlık tarım alanına sahiptir. Buralarda yetişen sebzeler (domates, biber, kavun,karpuz, vb.) öncelikle bölge ihtiyacını gidermekle birlikte, yurdun dört bir yanına da pazarlanmaktadır. Tarım bu bölgede ağırlıklı sektör olduğundan Samsun ili istihdam yapısı da ilk aşamada tarımdan etkilenmiştir. İstihdam gücünün % 67'si tarımsal alanda çalışmaktadır.
Bununla birlikte, Bağımsız Devletler Topluluğu ve Türk Cumhuriyetlerine yakınlığı, deniz, kara, hava ve demir yolu ulaşım imkânlar ile büyük potansiyele sahip bulunan ilimiz sanayide istenilen seviyede gelişme gösterememiştir. Samsun ili imalat sanayiinin yaratmış olduğu katma değerinin % 55.6'sı kamu, % 44.4 'ü ise özel sektör tarafından gerçekleştirilmektedir.
Samsun, Doğu Karadeniz Bölgesi 'nin en büyük metropol kentidir. Kentin Nüfus yoğunluğu sebebiyle ticari ve sınai yaşantısı canlıdır. Özellikle 1980 yılından sonra kentte daralan istihdamın geliştirilmesi için endüstri çağına uygun olarak gerek kent civarında gerekse ilçelerinde küçük sanayi siteleri oluşmuş, istihdam yavaş yavaş sermaye yoğun olan küçük işletmelere doğru yönelmeye başlamıştır. Bunların yanı sıra Organize Sanayi Bölgeleri de önemli katkılar sağlayacak duruma gelmek üzeredir. Samsun ve yöresindeki imalat sanayiinde üretilen ürünlerin en önemlileri; çimento, gübre, bakır, yapay jüt, oto yedek parçası, muhtelif boyutlarda pompa, mobilya ve tekstil, demir, konfeksiyon, ilaç ve tıbbi aletlerdir. Büyük ve orta ölçekli işletmelerin yanısıra, küçük ölçekli işletmelerde emek yoğun bir şekilde kalorifer kazanı, plastik PVC tesisleri, zirai alet ve makineleri, bakır mamulleri, inşaat demirleri, plastik poşet, muhtelif şekerleme, reçel ve sanayi tipi mutfak eşyası yapan küçük tesisler de mevcuttur.
Samsun' da yapılan hayvancılık tamamen ailelerin kendisini geçindirmesine yöneliktir.
Turizmin Samsun ekonomisindeki payı az olmakla birlikte il merkezinde olduğu gibi ilçe ve köylerde de gezip görülmeye değer çok sayıda tarihi ve turistik yerler mevcuttur. Yaz aylarında denizden ve kumdan yararlanılabildiği gibi kış aylarında da av turizmi yapılabilmektedir

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 26 Ekim 2011, 22:34   #7
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: SAMSUN İLi ARŞİV




çarşamba
Tarihi




Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Çarşamba'nın ne zaman kurulmuş olduğuna dair kesin bilgiler yoktur. Ancak Yeşilırmak ovası merkezinde kurulu olan ilçenin M.Ö. 4000'lerden bu güne bir yerleşme merkezi olduğuna dair görüşler vardır.
Çarşamba M.Ö. 4000'lerden itibaren Hitit, Frig ve Pers egemenlikleri altında yaşamıştır. M.S. 63'de Roma İmparatorluğuna bağlanmış daha sonra da Bizans topraklarına katılmıştır. Bu durum 1200 yıllarına kadar sürmüştür.
Beylikler döneminde Canik Beylerinden Tacettinoğulllarının idaresindeydi. 1428'de Osmanlı topraklarına katılan Çarşamba; Yörgüç Paşa, Hacı Ali Paşa ve Hazinedaroğulları tarafından idare edilmiştir.
Çarşamba ilçesi Yeşilırmak'ın doğu yakasında Çay mahallesi, batı yakasında Sarıcalı mahallesi olmak üzere bu alanın çevresinde gelişmeye başlamıştır.
Çarşamba'nın bütün ovada merkez rolünü üstlenmesinde, ilki 1370 yılında kurulmuş olan panayırın etkisi büyüktür. Bu panayır Çarşamba günleri kurulmuş olan panayırın etkisi büyüktür. Bu panayırın Çarşamba günleri kurulduğundan ilçenin adı da buradan gelmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu zamanında da idari teşkilatta önemli bir ilçe olarak yerini almış olan Çarşamba'da Cumhuriyetten sonra 1925'de Belediye teşkilatı kurulmuştur.



Coğrafi Konum



İlçe Samsun-Ordu karayolu üzerinde ve Yeşilırmak'ın iki yakasında Çarşamba ovası üzerinde kurulmuştur. Doğusunda Terme, batısında Tekkeköy, Kuzeyinde Karadeniz kıyıları, Güneyde ise Ayvacık ve Salıpazarı ilçeleri ile sınırlanmıştır.
Bafra gibi Çarşamba'da Yeşilırmak'ın biriktirdiği birikinti ovasıdır. Yeşilırmak ovayı ikiye bölmektedir. Canik dağlarının uzantısı olan dağlar ilçenin güneyinde kalmaktadır. Ormanlarla kaplı olan bu alanlardan denize kadar uzanan sadece çaltı burnundaki ormanlık alanlarıdır. Türkiye'nin büyük akarsularından olan 416 km. uzunluğundaki Yeşilırmak ilçenin en büyük akarsuyudur. Sivas'taki Köse Dağlarından (2801m) doğar, Canik dağlarını aşarak Çarşamba ovasına ulaşır, Civa burnundan Karadeniz'e dökülür.
Yeşilırmak'ın denize yakın kısımlarında delta gölleri oluşmuştur. Sahilde yer alan bu göller; Dumanlı gölü, Akarcık gölü, Akmaz gölü, Koca göldür. Diğer göller ise ırmak yatağının değişmesi sonucu oluşmuş göllerdir. Bunlar; Sazlıkgölü, Çilme gölü, Körırmak gölüdür. Göllerin çevresi sazlık ve bataklıkla çevrilidir.

Sosyo - Ekonomik Yapısı



Çarşamba ilçesi Yeşilırmak'ın oluşturduğu verimli delta ovası üzerinde kurulmuştur. Halkının büyük bir kesimi tarımla uğraşmaktadır.
Yeşilırmak'ın suladığı ova tarıma son derece elverişli topraklarla kaplıdır. İlçede tarım Türkiye'ye üretim yapacak kadar gelişmiştir. Yetiştirilen ürünler; buğday, arpa, çeltik, fasulye, soya fasulyesi, nohut, şeker pancarı, ay çiçeği, şeftali, fındık ve elma başta olmak üzere çok çeşitlidir.
Samsun mısır üretiminde Türkiye'deki üretimin % 39'unu sağlarken mısırın çoğunu Çarşamba ilçesinden elde eder.
İlçede yılda ortalama 42.346 kg. tütün yetiştirilmektedir. Ayrıca; şeker fabrikasının üretime başlamasıyla şeker pancarı da yetiştirilmeye başlanmıştır.
Şeker fabrikasının açılması özellikle köylerde büyük ve küçük baş hayvancılığın gelişmesine yol açmıştır.
Ekime ve dikime elverişli alanların geniş olması; çiftçilerin verimli alanlarda sebzecilik yapmalarına olanak sağlamıştır. İlçede özellikle ; domates, biber, patlıcan, salatalık, taze fasulye vb. sebzeler yetiştirilerek, toptancı sebze halinde ihtiyaç duyulan illere sevk edilmek üzere pazarlanmaktadır. Çarşamba'da sanayi alanında da gelişmeler kaydedilmektedir. Özellikle yörede üretilen fındığı işleyerek; Almanya, A.B.D., Suudi Arabistan, Hollanda, Belçika, İsviçre, Birleşik Arap Emirlikleri, İtalya gibi ülkelere ihraç eden özel sektöre ait üç fındık kırma fabrikası vardır. Yine deniz ürünlerini işleyerek Fransa'ya ihraç eden özel sektöre ait iki küçük fabrika mevcuttur.

Ulaşım




Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Çarşamba Samsun-Ordu Devlet Karayolu üzerinde olup, Samsun'a uzaklığı 37 km.dir. hiç ulaşım sorunu olmayan Çarşamba ilçesine Samsun İl Merkezinden demiryolu bağlantısı dTarihi ve Kültürel Değerler



İlçede ilk Tunç Çağı yerleşmeleri olan; Tepecik, Kilise Tepe, Tünbütepe Höyükleri vardır.
Çarşamba ilçe merkezi doğuyaka mezarlığı içinde yeralan Göğceli Cami Anadolu ahşap mimarisinin en güzel örneklerinden birini oluşturmaktadır. 1206 yıllarında yapıldığı tahmin edilen camiye 1335 yılında revak kısmı ilave edilmiştir. Cami tamamen ahşap olup, tekkatlıdır. Dış kısmı çok kalın ve yaklaşık 25 m. uzunluğundaki kalasların birbirine geçirilmesi ile yapılmıştır. Caminin en önemli özelliğinden biri yapımında hiç metal çivi kullanılmamış olmasıdır. Caminin etrafındaki mezarlık garipler mezarlığı olarak bilinmektedir. Cami tescil edilmiş tarih eserler kapsamındadır.
Çarşamba'da Osmanlılar döneminden kalma camiler de vardır. Bunlar; Rıdvan Bey Camii (1781), Abdullah Paşa Camii (1847), Değirmenbaşı Camii (1916), Yeni Keten Camii (19. yy sonları), Kanarya Camii'dir. Ayrıca Yaycılar Köyünde de 1619 tarihlerinde yapıldığı tahmin edilen yine ahşaptan Şeyh Habil Camii yer alır.
1931 yılında yapılmış, Çarşamba Köprüsü de, Cumhuriyet döneminin ilçeye en önemli armağanı olarak hala hizmet vermektedir.


a 1926 yılından beri devam etmektedir

Gezi ve Mesire Yerleri



Çarşamba ilçesi geniş ovalık alanları, Yeşilırmak ve çevresindeki doğal güzellikleriyle gezip görmeye değer yörelerimizdendir.
İlçe, Terme ilçesi sınırlarından başlayıp, Tekkeköy ilçesi sınırlarına kadar uzanan sahilinde; Civa burnu istikametinde ilçe merkezine 10-12 km uzaklıktaki, ince kumlu plajları ve doğal gölleriyle dikkat çeker.
Çevresi sazlık olan Çarşamba gölleri su ürünleri açısından zenginlikleri ile meşhurdur.


Folklorik Değerler



Lozan Barışı'ndan sonra Samsun'a ve dolayısıyla Çarşamba'ya Selanik, İskeçe, Kavala, Kafkasya, Doğu Karadeniz, Gürcistan ve diğer ülkelerden gelenler yerleşmiştir. Bu göçlerle gelen değişik kültürler Çarşamba da zengin bir folklor birimi oluşturmuştur.
Yöre oyunları çok çeşitlidir. Kemençe eşliğinde oynanan Horonlar, davul ve zurna ile oynanan rumeli oyunları ve Halaylar, bağlama ile oynanan Kol havaları, akordion ile oynanan Kafkas Oyunları bu çeşitliliğin örnekleridir.
Çarşamba da saz yapımı da yaygındır. Yörede Garip, Yaylalı semah ve kerem havaları çoğunluktadır. Çarşamba türküleriyle de ünlüdür.
Çarşamba Dedikleri, Çarşamba'yı Sel Aldı bunlardan en ünlüleridir.


Yemekler



Keşkek, Mısır Pastası, Mısır Çorbası, Karalahana Çorbası ve Sarması, Kaztiridi gibi mahalli yemekler yapılmaktadır.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 26 Ekim 2011, 22:34   #8
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: SAMSUN İLi ARŞİV




Alaçam



İlçe çok eski bir tarihe sahiptir. M.Ö. ki devirlerde Frigyalılar, Kimmiler, Mısırlılar, Lidyalılar ve Persler Alaçam'da hüküm sürmüşlerdir.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

M.Ö. 5. Asırda Orta Asya'dan gelen Miletliler oraya Zelikus adını vermişler. Miletlilerden sonra Bizansın eline geçen Zelikus daha sonra Danişmentlilerce zaptedilerek Tralköy adını almıştır. Selçuklular döneminde Tralköy adı Uluköy olarak değiştirilmiş, 1385'de İlhanlılar döneminde ise ilçe Alaçam adını almıştır.
Alaçam adının; kasabanın ortasında geçen Uluçay'ın kenarındaki Uluçam denilen büyük çam ağaçlarından geldiği ifade edilmektedir.
Alaçam Anadolu Beylikleri döneminde Eratna beyliğinin devamı olan Kadı Burhanettin tarafından ele geçirilmiş, ardından Candaroğulları ve İsfendiyaroğullarının hakimiyetine girmiştir.(1390)
1398'de ise Osmanlı egemenliğine giren Alaçam, Anadolu Türk Birliğinin bozulmasıyla 1402'de tekrar Candaroğullarının eline geçmiştir.
Çelebi Mehmet'in Canik bölgesinin ele geçirmesiyle Alaçam Osmanlı'nın olmuş ve bu hakimiyet II. Murat döneminde sağlamlaşmıştır.
Osmanlı'dan beri bir Türk kasabası olan Alaçam 1 Eylül 1944 tarihinde Samsun'un 8. İlçesi olmuştur.


Coğrafi Konumu



Alaçam kuzeyden Karadeniz, batıdan Yakakent, güneyden Vezirköprü, doğudan Bafra ilçeleri ile çevrili şirin bir sahil kasabasıdır. Yüzölçümü 632 km2, denizden yüksekliği ortalama 15 m. dir. Samsun'a uzaklığı 78 km. dir. İlçenin en büyük yükseltileri Katran ve Tingaz dağları olup, bu dağların etekleri ise yayla durumundadır.

Sosyo-Ekonomik Yapısı



İlçenin ekonomisi genel olarak tarıma dayalıdır. Bunun yanında hayvancılık ve Balıkçılık da yapılmaktadır. Tarım ürünlerinin başında tütün gelmektedir. Bunu buğday çeltik ve mısır üretimi takip eder. Ayrıca her türlü sebze ve meyve yetiştirilir. Hayvancılıkta ise büyük ve küçük baş hayvan yetiştiriciliği yapılmaktadır.


Ulaşım



Alaçam Samsun-Sinop devlet karayolu üzerindedir. Bu nedenle ulaşım problemi yoktur. Samsun'a uzaklığı 78 km. dir. Ancak kötü hava şartlarında köyleriyle ulaşımı zor olmaktadır.
Tarihi ve Kültürel Değerler



İlçede Sivritepe, Elçitepe, Gökçeboğaztepe ve Dedetepe höyükleri bulunmaktadır. Sivritepe, Dedetepe, Gökçeboğaztepe de Hitit dönemine ait yerleşmeler tespit edilmiştir. Gökçeboğaztepedeki kazılar 1955 yılında yapılmıştır. Ayrıca Sivritepede yapılan kazılarda Milezyenlere (Miletoslular- Miletliler) ait olduğu belirtilen çanaklar, çömlekler bulunmuştur. Birde Yakakent ve Alaçam'ın güneyinde dağlık ve ormanlık alanda tarihi bir kale yeralmaktadır.
Alaçam'daki tarihi eserler arasında 1515 yılında Anadolu Beylerbeyi Şadi Bey tarafından yaptırılan Şadi Bey cami ve 1887 (Rumi 1303) yılında yapılmış Yeni Cami de sayılabilir.
Gezi ve Mesire Yerleri: İlçenin 2 km kuzeyinde deniz kıyısında temiz kumsalı, çınar, kavak ve taflan ağaçlarından oluşan güzel koruluğu ile Geyikkoşan mesire yeri yeralmaktadır.

Folklorik Değerler



Alaçam ilçe merkezinde halkın % 60'ı mübadil olduğundan düğünlerde genellikle rumeli oyunları (Zigaş, Debreli Hasan, Vardar Ovası, Topal Ağa) ağırlık kazanmaktadır. Ayrıca oynanan kasap (Horon) karşılama oyunları vardır.



Yemekler



Tavuk eti ile yapılan herse, özellikle Çerkez köylerinde yapılan Aluş yemekleri; Çiğ kıymadan içine baharat katılarak yapılan kapaklı pidesi, Palamut balığından yapılan palamut dolması Alaçam'a özgü olup, çok beğenilen yemeklerdir. Bahar üzeri yapılan Koyun peyniri oldukça meşhurdur.

Alaçam Koyu




Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Alaçam’a yaya olarak bir saat kadar ileride sahilde deniz ve Alaçam koyu ve koy boyunca da tabiatın nadir yarattığı güzel bir kumsal mevcuttur. Buraya yazın halk gerek yaya gerek otobüs veya arabalarla giderek banyo etmekle, gezmekle ve civardaki ormanlarda avlanmaktadırlar. Daha sahilden suya bir kaç adım atınca insanın boğazına kadar gelen ve akşamları dağların ardından güneş batarken karşısında Sinop burnunun göründüğü, aynı zamanda tabiatın hırçınlıklarına karşı da mahfuz bulunan bu koya bir iskele inşa olunarak İstanbul’dan Trabzon ‘a kadar gelip giden vapurların uğraması temin edilse ve sahille kasaba arasına muntazam bir şosa yapılsa bunun ilçenin iktisadi ve içtimai hayatında ne kadar önemli bir rol oynayacağına şüphe yoktur.

Şadibey Camii



1515 Yılında Anadolu Beylerbeyi Şadi Bey tarafından yaptırılmıştır. Tamamı ile yenilenmiştir.


Geyik Koşan Mesire Alanı ve Türbesi




Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Efsaneye göre Arap Ordusu Komutanı Ebu Eyüb el-Ensari hazretleri ordusunun Alaçam’dan geçerken Geyik Koşan mevkiinde ölen Geyik Baba ismindeki komutan adına halkın inşa ettirdiği bir tHöyükler



İlçe merkezinin güney batısında yer alan Sivri Tepe (Kalkolitik, İlk ve Orta Tunç Çağı ile Demir ve Orta Çağ)
Yenice köyündeki Dede Tepe (İlk ve Orta Tunç Çağı)
Gökçe boğaz köyündeki Gökçe boğaz tepe veya Ali Osman Tepe (Kalkolitik, İlk ve Orta Tunç Çağı)
Alaçam İlçesindeki düz yerleşme ise ilçenin güney doğusunda yer alan Soğukcam veya Bedeş diye anılan köyün içinde saptanmıştır.


ürbedir. Etrafı mesire yeri olarak düzenlenmiştir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 26 Ekim 2011, 22:35   #9
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: SAMSUN İLi ARŞİV




Asarcık

Tarihi





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Küçük bir köy statüsünde olan şimdiki ilçe merkezi ve birkaç köye 1877- 1878 Osmanlı - Rus savaşından sonra Rusya'dan göç eden Çerkezlerin yerleşmesiyle ilçe kurulmaya başlamıştır. Zamanla civardan gelen insanların yerleşmesiyle de büyümüş ve genişlemiştir. 1959 yılında nahiye, 1987 yılında da ilçe olmuştur. Belediyesi ise 1989 yılı Mart ayında yapılan mahalli idareler seçimleri ile kurulmuştur.


Coğrafi Konumu



Samsun'un 44 km. güneyinde yer alan Asarcık batıdan Kavak İlçesi ve doğudan Çarşamba ilçesi ile sınırlıdır.


Sosyo - Ekonomik Yapısı



İlçede tarıma elverişli arazinin az ve verimsiz olması, sulanabilir arazinin olmaması tarım ekonomisinin gelişmesini engellemiştir. Tarımdan elde edilen ürün halkın ancak tüketim ihtiyacını karşılayabilecek düzeydedir. İlçede yetiştirilen ürünler buğday, mısır, arpa ve şekerpancarıdır.

Ulaşım




Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Samsun'a uzaklığı 44 km. dir. İlçe merkezi ile Samsun arasında ulaşım sorunu olmamasına rağmen, ilçenin genellikle kış aylarında köyleriyle ulaşımı kesilmekte ve bazen iki ay süre ile köy yolları kapalı kalmaktadır.




Tarihi ve Kültürel Değerler



Tarihi değerler açısından çevre ilçelere nazaran pek zengin sayılmamakla birlikte ilçede günümüze kadar gelip, önemini yitirmemiş eserler vardır. Bunlar Kılavuzlu ve Gökgöl köyündeki camiler ve Ayaklıalan köyündeki tarihi kilise kalıntısıdır.
Gökgöl Camii : 1180 yılında ahşap olarak yapılmıştır. M. 1870 H. 1291 yılında ilk kez, 1970 yılında ise son kez tamir görmüştür.

Gezi ve Mesire Yerleri



Asarcık, tarihi eserler bakımından zengin kaynaklara sahip olmamakla birlikte doğal güzellikleri ile gezip görmeye değer bir ilçemizdir. İlçedeki orman alanları ilimizdeki doğal değerleri yüksek alanlar içinde sayılır.



Folklorik Değerler



1877-1878 Osmanlı Rus savaşı sonrasında Rusya'dan göç eden Çerkezlerin Asarcık'a yerleşmeleri yörede Kafkas-Türk kültürünün bir sentezini oluşturmuştur. Çerkezler kendilerine özgü çalgıları mızıka ve akordionla düğünlerinde, bayram ve özel günlerde Kafkas oyunları oynamaktadırlar.

Folklorik Değerler



1877-1878 Osmanlı Rus savaşı sonrasında Rusya'dan göç eden Çerkezlerin Asarcık'a yerleşmeleri yörede Kafkas-Türk kültürünün bir sentezini oluşturmuştur. Çerkezler kendilerine özgü çalgıları mızıka ve akordionla düğünlerinde, bayram ve özel günlerde Kafkas oyunları oynamaktadırlar.

Yemekler



Yörede çerkez tavuğu ve kaz yufkası yaygın olarak yapılan yemeklerdir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 26 Ekim 2011, 22:35   #10
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: SAMSUN İLi ARŞİV




Bafra

Tarihi





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Bafra'nın tarihi MÖ. 5000 yıllarına kadar uzanmaktadır. İkiztepe ören yerinde yapılan araştırmalarda Kalkolitik Döneme (MÖ. 5000-4000) ait yerleşmelerin izine rastlanmıştır. İkiztepe ören yerinde İÖ. 4000 yıllarından İÖ. 1700 yıllarına kadar 2300 yıl boyunca sürekli yerleşim yapıldığı anlaşılmıştır. Burada Eski Tunç Çağı (MÖ. 3000-2000) ve Erken Hitit (MÖ. 1900-1800) dönemi kültürlerinin izlerinin taşıyan çok sayıda eser ve kalıntı bulunmuştur. MÖ. 670 yıllarında Paflogonların'da Kızılırmak vadisinde yaşadıkları bilinmektedir.

MÖ. 6. yy. da Lidyalıların eline geçen bölgeyi MÖ. 546 da Persler istila etmiştir. İkiztepede Helenistik döneme (MÖ. 330-30) ait bir anıt mezarda bulunmaktadır.
Bu bölge MÖ. 47 'de önce Roma, sonrada Bizans egemenliğine girmiştir.
1071 Malazgirt savaşından sonra Selçukluların eline geçen Bafra'ya 1214 yılında Anadolu Selçuklu Hükümdarı İzzettin Keykuvas Türkmen aşiretlerini yerleştirmiştir. 1243'de başlayan Moğol istilaları Selçuklu İmparatorluğunun yıkılması ve Türk beyliklerinin kurulmaya başlamasına neden olmuştur. İşte bu dönemde bölgede küçük bir Selçuklu beyliği olan Bafra Beyliği kurulmuştur. 1460'da ise Bafra Osmanlı hakimiyetine girmiştir.
Bafra adının; Kızılırmak'ın denize açıldığı yerde (MÖ. 521 yıllarında Fenikeliler zamanında) ticaret gemilerini yanaştığı koylara kurulan, ticaret evlerine, Bafira denilmesinden geldiği sanılmaktadır.
Bafra İlçesi Osmanlı İmparatorluğu devrinde Trabzon iline bağlı Canik Sancağına ait bir yerdi. Hangi tarihte kaza merkezi olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Salname kayıtların göre 1854 yılı sonlarında kaza merkezi olduğu anlaşılmaktadır.

İmparatorluk zamanında 1876 harbinden sonra Kırım'dan Bafra'ya çok sayıda Türk gelmiştir. Daha sonraları çıkan Balkan ve I. Dünya savaşları Türk halkının azalıp, fakirleşmesinin, azınlık olmalarına rağmen Rum ve Ermenilerin iktisadi hayatı ellerine geçirip zenginleşmelerini sağlamıştır.
Bundan dolayı cesaretlenerek Rum- Pontus imparatorluğunu kurma hevesine kapılan Ermeni ve Rumlar mavri mira cemiyetini kurmuşlardır. Fakat 1919'da Milli Mücadelenin başlamasıyla bu amaçları gerçekleşmemiş, daha sonra Batı Trakya'daki Türklerle değiştirilmişlerdir.
Bafra, Cumhuriyetin kurulmasından bu yana idari Teşkilatta Samsun ilinin büyük bir ilçesi olarak yerini muhafaza etmiştir.



Coğrafi Konumu



Bafra Karadeniz'e 20 km. uzaklıkta, denizden yüksekliği 20 m olan ve Kızılırmak'ın biriktirdiği birikinti ovası üzerinde kurulmuş; bir ilçemizdir.
İlçe doğusunda ve kuzeyinde Karadeniz, batısında Alaçam, güneyinde Kavak ilçeleriyle çevrilmiştir. Yüz ölçümü 175.000 hektar. Samsun'a uzaklığı 51 km. dir.
Kızılırmak deltasını kaplayan Bafra ovası güneyde dağlarla çevrilidir. Bunlardan en yükseği 1224 m ile Nebyan dağıdır. Bu dağlar Canik Dağlarının uzantılarıdır. Bafra'nın en büyük, Türkiye'nin ise en uzun akarsuyu Kızılırmak bu dağları derin bir vadi ile geçerek ovaya ulaşır. Bafra ovası tamamen Kızılırmak tarafından oluşturulmuştur. Irmağın denize yakın kısımlarında birçok göl oluşturmuştur. Nebyan dağının etekleri ise yayla durumundadır.
Kızılırmak'ın uzunluğu 1151 km'dir. Sivas'taki Kızıl Dağ'dan doğar, Orta Anadolu'da geniş bir yay çizerek Bafra'dan denize dökülür. En çok Nisan ve Temmuz dönemlerinde su taşır.
Kızılırmak'ın denize döküldüğü yerde oluşmuş göller, ırmağın her iki yakasında da yer alır. Batıdaki göl Karaboğaz, Doğudaki ise balık gölleridir. Doğu yakada yer alan göllerin başlıcaları şunlardır; Dutdibi, Liman, Hayırlı, Çernek, Uzungöl, Tombul göl, İnce göl. Göllerin çevresi sazlık ve bataklıktır. Ancak ormanlık alanlarda göze çarpar.





Sosyo - Ekonomik Yapısı




Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Tarımsal üreten ve tarım ürünlerinin pazarlanmasına dayalı bir ekonomi gelişmiştir.Kızılırmak deltasının sulak alan çevresinde yaşayan insanların ise temel geçim kaynakları tarım, hayvancılık, balıkçılık ve sazcılık gibi etkinliklerdir.
Kızılırmak Deltası Türkiye'nin önemli tarım alanlarından birisidir ve yoğun olarak sebze tarımı yapılmaktadır. Deltanın sulak alan çevresinde ise daha çok çeltik ve hububat üretilmektedir.
İlçede hayvancılık genellikle sulak alan çevresindeki köylerde yapılmaktadır. İlçede Balıkçılıkta oldukça gelişmiştir. Balık göllerinde tutulan balıklar iç piyasada tüketilirken; 1985 yılında yetiştirilmeye başlanan kerevitin hemen hemen tamamı yurtdışına satılmaktadır.
Sanayi alanındaki faaliyetlerde başta Tütün olmak üzere oldukça gelişmiştir. İlçedeki Tekel yaprak Tütün Merkez İşletme Müdürlüğü tütünlerin bakım ve işletmesini gerçekleştirir.
Bölgede 1 Tekel, 6 Konfeksiyon - Tekstil, 35 Orman ürünleri, 8 un - kepek, 2 Balık unu - yağı işletmesi, Ayrıca; Tuğla, Damper, Tanker, Soba, Mibzer, Zirai Aletler Dondurma üretimi yapan işletmelerde mevcuttur. Bu alanlarda toplam olarak yaklaşık 3000 kişi istihdam edilmektedir. Bunların dışında diğer imalat ve montaj sanayi dallarından oluşan bir de küçük sanayi sitesi vardır. Bafra'da bir de Kızılırmak üzerinde elektrik üretim ve sulama amaçlı Altınkaya Barajı ile Derbent Barajları bulunmaktadır.



Ulaşım




Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Bafra Samsun'un 51 km batısında, Samsun-Sinop Devlet Karayolu üzerindedir. Her gün her saat Samsun'dan Bafra'ya araç bulmak mümkündür. Ulaşım problemi kesinlikle yoktur.


Tarihi ve Kültürel Değerler



Bilinen geçmişi MÖ. 5000-4000 yıllarına dayanan ve günümüze kadar sürekli yerleşim yapıldığı anlaşılan Kızılırmak ağzı ve çevresi Tarihi ve Kültürel eserler bakımından yüklüce bir mirasa sahiptir.
1971 yılından itibaren İkiztepe köyü sınırlarında bulunan İkiz Tepe ören yeri ve çevrede yapılan yüzey araştırmalarında 57 höyük tip, düz yerleşim yeri, 25 antik çağ ile hemen sonrasına ait kalıntı, 48 tümülüs, 5 kaya mezarı, 3 mezarlık, 1 kale, 1 hamam, 1 köprü bulunmuştur. İkiztepe'de, elde edilen bulgular, burada Erken Hitit dönemine ait önemli bir kentin olduğunu belgelemektedir.
İkiztepe ören yerindeki en yüksek tepe ilk Tunç Çağı III. Zamanında (MÖ 2300-2100) mezarlık olarak kullanılmış. Eski Anadolu da bulunan mezarlıklardan en büyüğü olan bu mezarlıkta 623 adet mezar tespit edilmiştir.
İkiztepe ören yerindeki bu en yüksek tepe daha sonra Helenistik çağda (MÖ. 330-30) bir Tümülüs (Yığma Mezar) olarak da kullanılmıştır.
İkiztepe'de ortaya çıkartılan 6000 civarındaki, pişmiş toprak, kemik, boynuz, taş ve maden eserler Samsun Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.
İkiztepe ören yeri, Kültür Bakanlığınca arkeolojik alan olarak tescil edilmiş ve kamulaştırılmıştır.
Kaleler :
Bafra'da Martı Kalesi ve Asar Kale olmak üzere iki kale kalıntısı vardır. Bunlardan Martı Kalesi harabe halindedir. Helenistik döneme aittir.
Asar Kale'de harabe halindedir. Kızılırmak vadisinde Ağsar köyünde bulunan kale MÖ. 1000 yıllarına tarihlenmiştir.
Paflagonya Kaya Mezarları: (MÖ. 700) da, Asar Kalesinin olduğu bölgede Kızılırmak vadisinde dikkat çeken tarihi yapılardır.
Camiler :
Büyük Cami (1670), Tayyar Paşa Cami (1869), Çarşı Cami(1865), Nuri İbrahim Cami (1887), Şeyhören Türbesi.
Hamamlar :
Yeni Şifa Hamamı (17.yy); Uzun hamam Bedesten; 17.yy da yapıldığı sanılmaktadır.
Çeşmeler :
Çeşme, Alibey Çeşmesi (1751), Hüseyin Bey Çeşmesi, Kadı Çeşmesi (1778), Mescit Çeşmesi (1840), Taşlı Çeşme, Camiler, Türbeler, Hamamlar, çeşmeler ve Bedesten Osmanlı dönemine ait tarihi yapılardır.

Gezi ve Mesire Yerleri



Kızılırmak Deltası :

Bafra'nın doğusundan batısına 60 km' lik bir kıyı şeridine sahiptir. Bu deltada balık gölleri, kıyı kumulları, çorak adalar, kuru ve su basar çayırlar, sazlıklar, çamur düzlükleri ve tarım alanları yer alır. Kızılırmak Deltası uzun yıllardan beri kuş varlığı açısından son derece önemli bir yer olarak bilinmektedir. Deltanın sahilleri denize girmek ve güneşten yararlanmak isteyeler için idealdir.
Balık Gölleri :

İlçenin 20 km kuzey batısında Kızılırmak'ın iki yakasında yer alırlar. Bu göller irili ufaklı 33 parçadan oluşur. Göllerden bazıları; Karaboğaz Gölü, Balık Gölü, Liman Gölü, Dut dibi Gölü, Uzungöl, Hayırlı Göl, İnce Göl, Çernek Gölü, Tombul Göldür. Çevresi sazlık ve bataklık olan bu bölge, kuş gözlemciliği açısından dört mevsim çok önemli bir potansiyele sahiptir. Bu bölgemiz ülkemizin en önemli sulak alan eko-sistemlerinden birini oluşturur.
Baraj Gölleri :

Altınkaya ve Derbent Barajlarının gölleri ve çevresindeki ağaçlık alanlar Bafra'nın görülmeye değer köşelerindendir. Piknik yapmak ve dinlenmek amacıyla gidilecek yerler olması yanında; oltayla veya ağlı balık avlamak içinde uygun mekanlardır.

Folklorik Değerler



Bölge kozmopolit bir yapıya sahip olduğundan çeşitli folklorik özellikleri de içine almıştır. Bu nedenle ilçe ve çevresinde değişik yörelerin oyunları oynanmaktadır.
İlçede halı ve kilim dokumacılığı, özellikle dağ köylerinde bez dokumacılığı yapılmaktadır. Birde zembil örücülüğü ve hasır örücülüğü gelişmiştir.

Yemekler



Bafra pidesi, köftesi, Nokulu (Lokul) ve kaymaklı lokumu ile ünlüdür. Nokul hamurdan içine ceviz ve kuru üzüm konularak yapılır. Birde meşhur bal kaymak dondurması vardır.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
arşiv, arŞİv, ili, samsun, İli


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Samsun Gençlik Festivali 04-05-06-07 Haziran 2020'de Samsun'da! #SGF (ANA KONU) Kalemzede Konserler & Etkinlikler 0 07 Mart 2020 23:46
Samsun Funda Karadeniz Bölgesi 0 29 Nisan 2018 17:28
Samsun Sır İl ve İlçelerimizin Tarihçesi 0 29 Ocak 2011 18:46
SamsuN Lord- IF Ekstra 13 13 Eylül 2008 00:39