IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  digitalpanel

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 20 Mart 2009, 22:30   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Zonguldak İli Hakkında Bilgiler




Zonguldak ve Atatürk

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Kuva-i Milliyeciler, Ulusal Kurtuluş Savaşının sürdüğü dönemde bile, emeklerinden başka sermayeleri olmayan; kömür işçisi olmakla mükellef bırakılmış yöre insanına, daha iyi çalışma koşulları getirmeyi amaçlamışlardır. Kömür havzasından alınan çalışma yaşamıyla ilgili tüm verilerin tartışılmasıyla düzenlenen, işçi sağlığı alanındaki iki kanun dikkat çekicidir; Bunlardan biri; 11 Mayıs 1921 tarih ve 114 sayılı, Havza-i Fahmiyede Kömür Tozlarının Amele Menafi-İ Umumiyesi Füruhtuna Dair Kanun’ dur.(Kömür tozlarını işçi yararına satma yasası ) 8.11.1920 tarih ve 340 nolu hükümet teklifiyle sunulan, 28.4. 1921 tarihindeki 26. oturumda kabul edilen bu 4 maddelik kanunla; kömür üretiminde ortaya çıkacak olan kömür tozlarının Amele İdare Heyetince İktisat Vekaleti’ nin gözetiminde açık artırma yöntemi ile satılması ve hasılatın Amele İdare Heyeti adına Ziraat Bankasına yatırılması öngörülmüştür.

Taşkömürü Havzasına Atılacak Adımların Öncüsü

1924 yılında kurulan Türkiye İş Bankası nizamnamesinin 2. maddesine göre; İş Bankası bankacılık işlemlerinin yanı sıra tarım,sanayi, madencilik, bayındırlık işlemleri ve üretimi yapacak, bu işler için şirketler kuracak, yabancı şirketlerle ticari ortaklığa girecektir.Bu maddeye uygun olarak, taşkömürü havzasında Kilimli Kömür Madenleri TAŞ, Kozlu Kömür İşleri TAŞ ( Kömüriş), Maden Kömür İşleri TAŞ (Türkit), Kireçlik Maden Kömürleri TAT gibi madencilik tirketleri kurulmuttur. Cumhuriyet öncesinde teknik elemen yetersizliğinin yarattığı sorunlar dikkate alınarak; Türkiye Cumhuriyeti'nin kurduğu ilk yüksek okul olan Yüksek Maadin ve Sanayi Mühendis Mektebi mühendis ihtiyacını karşılamak amacıyla 1924 yılında, İktisat Vekaleti’ne bağlı olarak Zonguldak’ta açılmıştır.

Atatürk'ün Zonguldak'a Gelişi (26 Ağustos 1931)

Zonguldak kömür madenlerinin en verimli ve ileri düzeyde işletilmesinin tartışıldığı günlerde, Başbakan İsmet İnönü, Meclis' te, "Kömür meselesini bütün memleket için büyük bir dava telakki ediyorum" demektedir. Atatürk, Zonguldak maden ocaklarını görmek üzere,Ertuğrul Yatı ile Zonguldak'a hareket etmiştir. Yanında, o zamanki İş Bankası Genel Müdürü Celal Bayar, Afyon Milletvekili Ruşen Eşref, Gaziantep Milletvekili Kılıç Ali, Aydın Milletvekili Reşit Galip, Sinop Milletvekili Recep Zühdü, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Tevfik Bıyıklıoğlu, Özel Kalem Müdürü Hasan Rıza Soyak ve Başyaver Rusuhi'de vardır.

26 Ağustos’ ta başlayan "Büyük Taarruz" zaferle sonuçlandı. Zafer’in anısına, İş Bankasının açılışı için 26 Ağustos 1924 tarihi benimsendi. 26 Ağustos 1931 tarihinde, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk kez Zonguldak ' a gelişi ve Zonguldak’ ın derin toprakları altındaki serveti madeniye ne kadar kıymetli ise bizim nazarımızda Zonguldak da o kadar çok kıymetli bir vilayetimizdir. söylemi açılacak yeni ufukların habercisi olmuştur.

Ertuğrul Yatı, saat 12.30'da Zonguldak Limanı açıklarında demirlemiş, Zonguldak Valisi Arif Bey' in başkanlığında bir kurul Ertuğrul Yatına geçerek Atatürk'ü karşılamış, Gazi ve arkadaşları, bugünkü Maden Mühendisleri Odasının Zonguldak Şubesi Lokali yanında bulunan iskeleden Zonguldak’ a ayak basmışlardır. Maden Kömür İşleri TAŞ (Türkit)' e ait 63 ocaklarındaki incelemelerinin ardından sıcak, duygulu ve coşkulu bir uğurlama töreni ile Ulu Önder, Ertuğrul Yatı'na geçmiş, aynı gün Ereğli ilçesine hareket etmiştir. Ereğli Limanında kendilerini karşılayanlarla bir süre görüştükten sonra, İstanbul'a dönmüştür.


Alıntıdır

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet sohbet
Alt 20 Mart 2009, 22:31   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Zonguldak İli Hakkında Bilgiler




Zonguldak Gelenek Ve Görenekleri
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]ÖRF-ADET-GELENEK-GÖRENEKLERİ

YAŞAM BİÇİMİ

Zonguldak'ta ekonomik koşulların doğrudan belirlediği bir yaşam biçimi vardır. Kömür ve demir işletmeleri ilin nüfus yapısını, toplumsal yapısı, gelenekleri, insan ilişkilerini köklü bir biçimde etkilemiştir. Kimi ilçelerde bu genel durumdan farklı bir yaşam biçiminin sürdürdüğü gözlenmektedir. Safranbolu, merkezlerinin dışında kalan Eflani ve Ulus ilçeleriyle kömür işletmesinin bulunduğu Ereğli, onun yanındaki Devrek, demir-çelik kuruluşlarının bulunduğu Karabük, birbirinden farklı yaşam biçimlerini sergilemektedir. Bu çeşitlilik ilin doğal konumuyla birleştiğinde devingen bir yapı ortaya çıkmaktadır. İlin kıyı kesimi dış çevre etkileşimine açıktır. Bundan Cumhuriyet öncesinin nüfus çeşitliliği, azınlıkların ticari bağlantılarının getirdiği kültürel oluşumlarında payı vardır. Osmanlı döneminde İngiliz ve Fransızlarca işletilen kömür madenleri, buna bağlı olarak gelişen esnaflık, yaşayış biçimine, yöreye göre farklı özellikler kazandırmıştır. Topraktan kopma, sürekli geçim kaynağı sağlayabilme, Karabük'ün erken dönemlerde önemli çekim alanlarına dönüştürmüştür. Günümüzde de "Gümeliler" adıyla anılan kesim bunun somut örneklerindendir. XIX.yy sonlarında ordu köylerinden göçenler önce Ereğli'nin Gümeli köyüne yerleşmiş, zamanla Ereğli'ye inmişlerdir. Orhanlılar ve Süleymanlar mahallelerin birleştiği Bozhane çarşısı üzerinde yoğunlaşan bir kesim önce hizmet alanına yönelmiş, sermayeden yoksun oldukları içinde esnaflıkta tutunamamış, devlet dairelerine hademe, odacı, müstahtem olarak yerleşmiştir. Bu durumda, yöre nüfusuyla ilişkilerde çok kısıtlı kalmıştır. Etnik yapının da bu kısıtlılık da belli bir payı vardır. 1930'lara değin kayıkcılık, kömür taşımacılığı hemen her yaştan niteliksiz emeğin değerlendirdiği alanlardan biri olmuştur. Bu da yöre Doğu Karadeniz'den önemli ölçüde erkek nüfusu göçe yaratmıştır. Ereğli'de asıl niteliksel değişim 1934 sonrasında, kömür işletmesinin de yeniden düzenlenip hizmete açılmasıyla yaşanmıştır.
DÜĞÜN
Zonguldak yöresindeki düğünler, sadece evlenen iki tarafın değil tüm çevreyi ilgilendiren bir olaydır. Düğünler 1 hafta boyunca, 3 gün veya günü birliği yapılır. Haftalık düğünler, genellikle Pazartesi günleri başlar. Pazartesi günü başlayan eğlentiye "Boya Günü" adı verilir. Ve bu eğlenti kız evinde yapılır. Oğlan tarafı kız evine çeyiz almaya gider. Çeyizin taşınacağı aracın açık olmasına dikkat edilir. Bu araçta çeyizler bir sergi niteliğinde yerleştirilir ve çevre tarafından görülmesi sağlanır. Eskiden at arabalarıyla yapılan bu iş, günümüzde kamyonlarla yapılır. Çeyizlerde öncelikle gelinin yaptığı el işlemeleri görülebilecek şekilde açık tutulur. Oğlan evine getirilen çeyiz aynı gün gelin odasına ve evin diğer bölümlerine herkesin her eşyayı görebileceği şekilde sergilenir ve çevrenin görüp izlemesine açık tutulur. Salı günü gecesi kız ve oğlan evinde ayrı ayrı eğlenceler düzenlenir. Bu gecede ağırlık oğlan evindedir. Kız tarafına gelenler özellikle damadın kendilerini karşılamasını ister ve oğlan evine yakın bir yerde çalgılarıyla birlikte beklerler. Damat gelir misafirleri karşılar açık havada mahalli oyunlar oynanır, daha sonra eve girilerek eğlenceler gece yarısına kadar devam eder. Bu geceye "damat kınası-oğlan kınası "denir. Çarşamba günleri yine her iki tarafta eğlencelere devam eder, damat evindeki gelin odası ve eşyalar ziyarete açık tutulur. Gece yarısına doğru oğlan evinde toplanan kadınlar toplu halde kız evine giderek eğlenceyi orada sürdürürler. Kız evinden bir kadın bir elinde tepsi diğer elinde bir yastık öne konur. Arkadan iki kadının koltuğunda yüzü örtülü olarak gelin oğlan evinin huzuruna çıkarılır. Bu sırada başka bir odada "gelin indirme türküsü " söylenir. Bu sırada gelinin avucuna kayınvalide, hala, teyze ve abla tarafından para ve kına basılır. Bu sırada yine mahalli türküler söylenir ve kızlar oyuna kalkarlar. Bundan sonra çeşitli oyun havaları çalınır, söylenir ve oyunlar devam eder. Gece yarısından sonra bu eğlence kısmi olarak dağılır. Ancak gelinin çok yakın arkadaşları yanında kalarak eğlencelere sabaha kadar devam ederler. Bu sırada damat yakın arkadaşlarıyla birlikte kız evindedir. Sabaha kadarda onlar ayrı odalarda yerler içerler ve sabahleyinde genellikle hamama giderler. Buna "Güvey Hamamı"denir. Perşembe günü kız evinde geline gelinlik giydirilir. Davetlilere tatlı veya lokum ikram edilir. Daha sonra gelin ağabeyi veya kardeşi yoksa diğer en yakın akrabaları tarafından gelin arabasına bindirilir ve arabanın önünde gelinin kardeşlerinden veya yakınlarından birisi bekleyerek damat tarafından bahşiş alır. Öğleden sonra damat ve gelin kol kola girerek davetliler arasında gezerek her birinin elini öperler daha sonra odalarına çekilirler. Bu arada damat gelinin yüzünü açar ve "Görümlük" adı verilen çeşitli hediyeler takar. Bunu biraz sonra odaya girilerek damat ve geline tatlı ikram edilir. Bundan sonra damat arkadaşlarıyla dışarı çıkar. Yatsı namazından sonra yine arkadaşları tarafından sırtı yumruklanarak gelin odasına sokulur ve böylece düğün merasimi sona erer. Bu hususta göze çarpan en önemli özellik akraba evlilikleridir.

Bayram, hıdrellez, nişan, düğün gibi herkesin birlikte olduğu törenlerde oğlan anası gelinlik kıza bakar; beğendiği kızın isteyeni yoksa, taraflar arasında başlayan görüşmeler de olumlu sonuçlanırsa, erkek tarafı bir bohçayla, söz mendilini (ipek mendil) kız evine götürür ve iki aile nişan gününü kararlaştırır. Nişan töreni kız evinde yapılır. Ve takılar takılır. Ertesi gün, kız evince hazırlanan armağanlar, nişan şerbeti ve güvey (damat) yüzüğü karşı tarafa gönderilir.

Düğün genellikle pazartesi ya da Perşembe başlar. İlk gün güvey evi, yaptığı helvanın içine para koyarak, tepsiyle kız evine gönderir; ikinci gün güvey kınası; üçüncü gün gelin kınası yakılır, çeyiz çıkarılır ve çeyizlerle gelin odası düzülür. Akşam güvey tarafının kadınlarının katılımıyla kına gecesi düzenlenir. Kız evine zorla tavuk kestirilmesi bu geceye özgü geleneklerdir. Ertesi gün güvey ve arkadaşları güvey hamamına gider.

Düğün sabahı geline yeni giysileri giydirilir. Akrabalarıyla vedalaşan geline "baş sıkma" denen uğurlama töreni yapılır. Bu tören "çocuk sahibi, kocası sağ" bir kadın gelinin başını "oğlan versin, kız çıkarsın" sözleriyle bağlar ve gelin bir kadın eşliğinde baba evinden çıkar. Düğün evinde geline iki ayrı tabakta yağ, bal sunulur. Gelin, yağı kapının üstüne, balı da kapının altına sürer. Peşinden adına "güvey önlüğü" denilen bir tepsi baklava gelir ve ev halkıyla birlikte yenir.

Düğün evinde eğlenceler devam ederken sağdıç damadın yanından ayrılmaz. Gerdek gecesi sabahı, davulcular, güveyinin kapısı önünde davul çalar, güvey elinde bir tepsi börekle davulcuları ağırlar. Gerdek gecesi güvey "görümlük" denen armağanı eşine verdikten sonra birlikte tatlı yerler; sabahleyin de duvak adı verilen tören yapılır. Artık güvey evinin kızı olan gelin, gelinliğini çıkarırı, güvey evince yapılan "paçalık" denen giysiyi giyer. Düğünü izleyen hafta sonunda gelinle güvey kız evine el öpmeye gider.

BAYRAM

Zonguldak yöresinde tüm bayramlara karşı büyük bir ilgi vardır. Yöre halkı bayramlarda en yeni elbiselerini giyer ve o günlerde tarla, bağ, bahçe işlerini bırakırlar. Dini bayramlarda köyler arasında ziyaretler vardır. Dört günlük kurban bayramında aynı çevrede bulunan köyler kendi aralarında günleri bölüştürerek birkaç köyün bir köyde toplanması ve o köy halkına misafir olması sağlanır. Sırası gelen köylü kestiği kurbanın etini genellikle açık havada ve büyük kazanlarda pişirerek gün boyunca gelen misafirlerini ağırlarlar. Diğer köylerden gelen misafirler köydeki tüm haneleri ayrı ayrı dolaşarak bayramları kutlar ve ikram edilen et yemeğini yiyerek ayrılır. Ramazan bayramında yine aynı şekilde köyler arası bayramlaşmalar yapılır. Misafir kabul edecek köy halkı tepsilerle hazırladığı tatlıları gelen misafirine ikram eder. Milli bayramlarda köy halkı en yakın tören yerene giderek büyük bir canlılıkla kutlama törenlerine katılır.

YÖRESEL YEMEKLER:
Yöre mutfağında ağırlık unlu (buğday ve mısır unu) mamüllerden yapılan yemek türlerindedir. Zonguldak ormanlarında belki dünyanın en lezzetli kestanesi "kuzu kestanesi" yetişmekte olup, mevsiminde toplanan kestane suda haşlanarak "tuzlama" bütün olarak fırında kavrulmasıyla "kavşak", "çizilerek ateşte pişirilmesiyle kebap (kömme) biçiminde değerlendirildiği gibi kurutularak da saklanır. Ülkemizde sadece Kdz.Ereğli'de yetişen Osmanlı Çileği, orman altı bitki örtüsü içinde yer alan dağ çiçeği, kızılcık (kiren), kuşburnu, böğürtlen, fesleğen, nane, defne, karayemiş, ahlat yöre mutfağında değişik kullanma biçimlerinde değerlendirilmektedir.
Yöreye Ait Bazı Yemekler:
Uğmaç Çorbası, Cevizli Dolma, Yaprak Sarma, Malay.
Yöresel Ağız Tadı:
Çaycuma Yoğurdu, Kdz.Ereğli Osmanlı Çileği, Kdz.Ereği Pidesi, Devrek Simidi, Cevizli Ekmek, Beyaz Baklava

YÖRESEL GİYİM:
Devrek ve Safranbolu'da an'anevî giyimler devam etmektedir. Kadınlar; başlarına fes geçirir ve üzerine "çatkı" veya "atça" denilen örtüler örterler. Gövdeye önü boydan boya açık kol ağızları ve yakası oyalı "ustufa" giyilir. Özel günlerde telli yelekler, ipekliden sırmalı yelekler "kutnu"lar giyilir. İş esnâsında pazenden şalvar üzerine bol büzgülü etek, bunun üzerine aynı kumaştan çarşaf giyilir. Ayakkabılar kısa topukludur. Yemeni veya takunya giyilir. Erkeklerde; "seymen" kıyâfeti hâkimdir. Keçe külah veya fes, bürümcek, gömlek, zıpka ve poturdan ibârettir. Zıpka bol ağlı olup, paçaları dar, dizden yukarısı geniştir. El dokuması bezden veya ketenden yapılır. Sık düğmeli mintan ve üstüne körüklü yelek, ayaklara kabaralı ayakkabı giyilir.

HALK OYUNLARI VE FOLKLOR:
Safranbolu, Devrek ve Eflani folklor bakımından zengindir. Kıyılarda Karadeniz, iç kısımlarda Bolu, Kastamonu ve Çankırı ilinin özellikleri görülür. Halk türküleri ve müziği zengindir. Halk oyunlarında davul oyunları, seymen, köçek ve efe oyunları yaygındır. Köroğlu, Sepetçioğlu-Çardak, Açkapı, Beylere, Aman gibi zeybek oyunları, Amani, Kaşık oyunu, Çıtırdağ ve Gençosman gibi çengi oyunları en çok oynanan oyunlardır.

NELERİ İLE ÜNLÜ:
Taşkömürü ( Karaelmas ), Cehennemağzı, Gökgöl ve İnağzı Mağaraları

İL İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Zonguldak adının kaynağına ilişkin üç değişik görüş bulunmaktadır. Birinci görüş, kent merkezinin Üzülmez Deresi'nin ağız kısmında yer alması ve derenin ilk çağda "Sandra" adıyla anılması, burada kurulan yerleşmenin de "Sandaraca" adını taşıması nedeniyle, zamanla bu adın Zonguldak'a dönüştüğünü savlamaktadır. İkinci görüşe göre, yörenin sazlık ve bataklıklarla kaplı olması ve bunun yörede "Zongalık" olarak adlandırılmasına bağlı olarak, sözcüğün zamanla değişerek bugünkü halini aldığı şeklindedir. Son görüşe göre ise kent adını, ocakları ilk işleten Fransız ve Belçika şirketlerinin kentin hemen yanındaki Göldağı mevkiini nirenki noktası almaları sonucu, Göldağı kesimi ya da bölgesi anlamına gelen "Zone Ghuel Dagh" ın Türkçe okunuşundan almıştır.


Alıntıdır

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Nisan 2009, 03:18   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Zonguldak İli Hakkında Bilgiler




Zonguldak Türkiye Taşkömürü Kurumu

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK), Türkiye Kömür İşletmelerine bağlı Ereğli Kömür İşletmeleri (EKİ) Müessesinin, 19 Ekim 1983 tarihinde ayrı bir genel müdürlüğe dönüştürülmesiyle kuruldu. Ancak, Zonguldak havzasında 1848 yılında başladığı kabul edilen taşkömürü madenciliğinin mirasını üstlendiği için 1848 yılında kurulduğu kabul edilir ve amblemlerinde bu yıl kullanılır.

233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi bir kamu iktisadi teşebbüsüdür. 11.12.1984 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Ana Statüsünde Kuruluş amacı şöyle belirtilmiştir:
"Devletin genel sanayi ve enerji politikasına uygun olarak, taşkömürü rezervlerini en iyi şekilde değerlendirerek ve ülkenin taşkömürü ihtiyacını karşılayarak yurt ekonomisine katkıda bulunmak."

Ana Statüsünde yer alan faaliyet konuları arasında; "11 Haziran 1937 tarihli ve 3241 sayılı Ereğli Þirketinden alınan liman (Zonguldak), demiryolu ve madenlerle Kozlu ve Kilimli demiryollarının işletilmesi ve havzadaki deniz işlerinin tekel altına alınması ve 30 mayıs 1940 tarih ve 3867 sayılı Ereğli Kömür Havzasındaki Ocakların Devletçe İşletilmesi Hakkındaki yasayla Etibank'a ve Ereğli Kömürleri İşletmesine verilmiş ve devredilmiş bulunan, 6974 sayılı yasa ile de TKİ Kurumuna intikal eden taşkömürü madenlerini, sınai tesisleri, liman ve demiryollarını ve konulmuş olan tekeli ve Ereğli Limanı ile Ereğli, Armutçuk demiryolunu işletmek." de bulunmaktadır.
Ana Statüsünde 2001 yılında yapılan bir değişiklik ile Zonguldak Havzasındaki diğer madenleri de işletme veya işlettirme yetkisi de verilmiştir.
Merkezi Zonguldak'tadır. Son yıllarda 2-2,5 milyon ton düzeyinde seyreden taşkömürü üretimini 5 müessesesi bünyesinde sürdürmektedir. Müesseselerin dördü (Armutçuk, Kozlu, Karadon ve Üzülmez) Zonguldak ili, biri (Amasra ) ise Bartın ili sınırları içindedir.

Zonguldak Havzası kömürlerinin kalorifik değeri 6200-7250 kcal/kg arasında değişmektedir ve -1200 kotuna kadar hesaplanan rezervi yaklaşık 1,3 milyar tondur.
Zonguldak Havzası taşkömürlerinin 19 uncu yüzyıl ortalarından itibaren Osmanlı-Türk toplumunun ekonomik, endüstriyel ve toplumsal gelişiminde önemli payı olmuştur. Örneğin; bugünkü İstiklal Caddesinin (İstanbul), Dolmabahçe'den iletilen havagazı ile 1856 yılından itibaren aydınlatılmasında, 1914 yılından itibaren Silahtarağa Termik Santral ihtiyacının karşılanmasında, donanmada, tophanede, gemi ve trenlerde, demir-çelik, dokuma, çimento, şeker, çay vb. fabrikalarında, Ankara ve İstanbul'daki havagazı fabrikalarında Zonguldak havzası kömürleri kullanılmış; İstanbul, Kocaeli ve Sakarya illerinin elektrik gereksinmesi uzun süre EKİ bünyesinde 1948 yılında kurulan Çatalağzı (A) Termik Santralından karşılanmıştır.
Bugün de Batı Karadeniz Bölge ekonomisinde çok önemli bir paya sahip olan TTK, 2x150 MW kurulu güce sahip olan Çatalağzı (B) Termik Santralının kömür gereksinmesinin tamamını karşılamakta ve ülkemizin ilk iki entegre demir-çelik fabrikası olan Kardemir ve Erdemir'in koklaşabilir taşkömürü gereksinmesinin karşılanmasında önemli bir güvence oluşturmaktadır.
1980'li yılların ilk yarısına kadar taşkömürü, ülkenin en önemli birincil enerji kaynağı idi ve maliyet kaygısından uzak, ne pahasına olursa olsun üretilmesi gerekiyordu. Bu nedenle EKİ her türlü gereksinmesini kendisinin karşılayacağı biçimde, eklektik ve dağınık biçimde büyümüş; aynı örgüt yapısı altında, kömür madenciliği ile birlikte çeşitli atölyeler, laboratuarlar, kok fabrikası, liman, tersane, maden makineleri fabrikası, oksijen-asetilen üretim tesisi, taş ocağı, geçici depolama vb işletmeciliği; personel ve malzeme taşımacılığı gibi lojistik hizmet işletmeciliği; karayolu ve demiryolu yapım ve bakımı lojman, okul, hastane, itfaiye, işçi yurdu, sinema, lokal, fırın, kantin ve plaj gibi sosyal tesis işletmeciliği ve yüzlerle ifade edilen taşıt aracı ve iş makinesi ile Ereğli'den Azdavay'a kadar uzanan benzeri görülemeyecek büyüklükte bir işletme olmuş ve işçi sayısı 40 bini aşmıştır.
1980 yılından sonra başlayan süreçte, alternatif enerji kaynaklarının artması, kömürün açık ocaklarda daha düşük maliyetle üretilmesi, petrol fiyatlarının düşmesi ve uluslar arası ticaretin serbestleşmesi gibi nedenlerle, fazla mekanize olmamış birçok derin maden işletmesi gibi,TTK'nın da rekabet gücü azalmıştır. Bu dönemde, bir çok KİT'te olduğu gibi, TTK'da da, dünyadaki hızlı gelişmelere uyum sağlayabilecek adımların zamanında atılamaması, Kurumun rekabet şansının iyice azalmasına yol açmıştır.
Kurumda 1990'lı yıllarda başlatılan ve 2000 yılında ivme kazanan yeniden yapılanma çalışmaları ile umut verici sonuçlar alınmaktadır. Her geçen gün, madencilik dışındaki faaliyetlerini tasfiye etmekte, işgücünü rasyonelleştirmekte ve verimliliğini attırmaktadır. Bu nedenlerle TTK çalışanları her geçen gün geleceğe daha güvenle bakabilmektedir.

Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Nisan 2009, 03:19   #4
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Zonguldak İli Hakkında Bilgiler




Zonguldak Yöresel Kıyafetleri

ERKEK 1- Keçe Küllah 2- Yazma 3- Gömlek 4- Cepken - Yelek 5- Şalvar 6- Kuşak 7- Çorap 8- Çizme
KADIN 1- Çapkı 2- Kep 3- Teke Fes 4- İç Gömlek 5- Şalvar 6- Kemer (Gümüş - Altın) 7-Kuşak 8- Gerdanlık 9- Yelek 10- Kapama 11- Yün Çorap 12- Yemeni 13- Bindallı


Ekonomik koşulların doğrudan belirlediği yaşam biçiminin sonucu yaygınlaşan hazır giyim anlayışı geleneksel giyim kuşamı da temelinden sarsmış, değiştirmiştir. Kırsal kesimde günlük dış giysi genellikle basma, pazen divitin; İç giysiler ise evlerde dokunan keten (Kdz.Ereğli’de elpek bezi, Çaycuma’da pelemet bezi) ya da pamukludandır. Başa önce fes giyilir, fes üstüne oyalı yemeni (abacuk) üzerine de tülbent (yazma) bağlanır. Çevresi metal pullu, renkli boncuklu, oyalı olan tülbentlere “atça”, sarı, yeşil renkli dallı pullu olanlara da “çatkı” denir.
Gömlek adı verilen ve dizlere kadar uzanan iç giysi sıfır yaka, önden düğmeli, uzun loşudur. Gömleklerin yaka, kol ağızları ve önleri dantelle süslüdür. Özel günlerde üstü sim işlemeli “telli yelek”, “kutnu yelek” (ipekle karışık pamuklu kumaş) giyilirdi. İpekli kumaşa sırma ile işlenmiş cekete benzer yelek olan “kapale” ile “ustufa” geleneksel kadın giysilerinin özgün biçimlerindendir. Ustufaların içi pamuk astarlı olup, kol ağızları, yakası dantelli ve önü boydan boya açıktır. Ustufa ve kapalenin bir başka türü olan çitare adlı yelekler de, kırsal kesimde kullanılan yaygın bir giyim örneğidir. Güllü kutnu, kutnu çitare, yalancı çitare, zenne (kışın giyilen uzun kollu) bilinen çitare türleridir. Yeleklerin çevresi, kol ağızları siyah şeritli (kaytan), bilinen çitare türleridir. Yeleklerin çevresi, kol ağızları siyah şeritli (kaytan), yakaları “harç, divdik, çıkartma, gibi adları olan işlemelerle süslüdür. Yeleğin üzerine “acemşal” denen büyük kuşak sarılır. Genç kızlar kuşağı önden, diğerleri arkadan bağlar. Gömleğin altına pijema biçimi don giyilir. Süslü olanlara “çözme don”, kırmızı ve beyaz bezden parçalı olana “al don denir.
Günlük yaşamda pazen ya da divitinden dikilmiş pijema üstüne, koyu renkli kumaştan bol etek, üzerine ya da gömlek-yelek ya da entari giyilir. Çarşaf, yörede pek kullanılmaz; yerine tülbent, yazma, yemeni, (desenli, desensiz, kenarları oyalı, oyasız) atkı, poğ kullanılır.
Kadınlar ve erkekler ayaklarına kendi ördükleri çorap; ayakkabı olarak da manda derisinden yapılmış “çırak” giyerler. Kadın çorapları beyaz zemin üzerine renkli işlemeli-renkli motiflerle süslü ya da renksiz motiflidir.
Erkekler yakasız, sık düğmeli mintan (göynek) üzerine yelek, kalın ceket (aba), altına “pamtur” ya da “zıbka”, ayağa da “çapula” giyerlerdi.

Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
bilgiler, hakkinda, hakkında, ili, İli, zonguldak


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Mardin İli Hakkında Bilgiler YapraK Güneydoğu Anadolu Bölgesi 5 01 Mayıs 2009 11:48
Giresun İli Hakkında Bilgiler YapraK Karadeniz Bölgesi 3 03 Nisan 2009 03:57
Gümüşhane İli Hakkında Bilgiler YapraK Karadeniz Bölgesi 3 03 Nisan 2009 03:53
Muş İli Hakkında Bilgiler YapraK Doğu Anadolu Bölgesi 3 03 Nisan 2009 01:38
Van İli Hakkında Bilgiler YapraK Doğu Anadolu Bölgesi 4 03 Nisan 2009 01:35