26 Nisan 2019, 21:23 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Havas İlmi ve Etkileri Maalesef günümüz meraklıları, sırf kendilerini önemli kılmak veya dünyevi işlerde kolay neticeler almak düşüncesi ile, çok tehlikeli bir maceraya kendilerini atmaktadırlar. Bu macera ise, zamanında ele geçmesi hayal olan bir çok havas ve büyü kitaplarının , internet vasıtasıyla piyasalarda kolayca ele geçmesinden kaynaklanan ve bunun neticesinde, cinleri davetler yoluyla kendilerine esir edeceklerini ve tüm işlerini kolayca gördürecekleri hevesine kapılan kişilerin, bilinçsizcesine yaptıkları davet ve benzeri yollarla, onları kendilerine değil de, kendilerini onlara esir etmelerinden kaynaklanan rahatsızlıklardır. Öncelikle davetler hakkında biraz bilgi verelim. Arkadaşlar öncelikle şunu bilmek lazım gelir. Çoğu davete icabet olunur. Ama sizde, ruhanileri ve cinleri hissetme ve görme özelliği yoksa bunu anlayamazsınız.Bu yüzden her zaman derim ki, bu ilim bir ihsanı ilahi ile olur. Kişi kendi gayret ve çabaları ile bu ilme ulaşamaz. Cinleri ve ruhanileri hissetmek ve görmek için ya , çok ağır bir cini hastalık geçireceksiniz. Artık onlardan biri olacaksınız. Sonra tedavi olduktan sonra bu münasebetinizi kullanabileceksiniz, yada, nefsinizi terbiye edip, onlarla görüşecek makama çıkacaksınız. Yoksa boşuna oruç tutup uykusuz kalmayın. Önce nesf ıslahı şartı var. Gelelim davete. Davet yapacağınız zaman mutlaka bu işte uzman olan ve cinlere hükmedebilen birinin yardımını alınız ve kendinizde görüntü yoksa , onları görebilen ve bizlerin tercüman diye isimlendirdiğimiz birilerini yanınızda bulundurun. Gelenlerin , davet ettikleriniz mi yoksa başka taifeler mi olduğunu bilmeniz şart. Ekseriyatla davete ilk icabet edenler süfliler olurlar. Bunlar ulviler suretinde size gelirler. Sizde bunu fark edemezseniz ki , istiğdadınız yoksa bu mümkün değil. O zaman bir gün gelir imanınızı kaybedecek şeyler yaptırır size. Bu sadece davet için geçerli değil. Riyazette de aynı tehlike var. Riyazete giren kişi , eğer gerçekten salih ise zaten belirli bir mertebeden sonra bu alemin kapıların ona açılır. Değişik surette ruhaniler gelirler . Özellikle şeytan bu kişiyi yoldan çıkarmak için evliyalar ve büyük zatlar ismiyle veya suretinde gelir ve bu kişinin güvenini kazanmaya çalışır.Çünkü bu kişi bu ilim merhalelerinde muvaffak olursa, şeytanın başına bela olacaktır. Buna meydan vermemek için, daha yolun başındayken ondan kurtulmanın yoluna bakar. Kişi ilim ve iman hakikatleri yönünden hamsa ve feraseti de kapalı ise, o zaman onun oyuncağı olur. Unutmayın ki bir şehre girdiğinizde, sizi karşılayan veya ilk karşılaştıklarınız, şehrin valisi veya kaymakamı değildir. Önce başı boş avareler ve işi gücü olmayan serseri vari insanlarla karşılaşırsınız. Zaten işi olan işinin başındadır ve onlarla görüşmek için önceden haberleşmeleriniz lazımdır. Ama tinerci ve eşgiyalar, zaten birileri gelse de onu soysak veya eğlensek beklentisi ile sizin gibileri beklemektedir ve ilk girişte bunlar karşınıza çıkarlar. Tabi sizde kimin ne olduğunu bilmeyecek derecede iseniz, sizi oyunlarına alet etmek ve kötü emellerine kavuşmak için, ben polisin veya valiyim veya sen kimi arıyorsan, ben oyum diye sizi kandırır ve de güveninizi kazanınca da, gerekli maksadına ulaşmak için son hamleyi yapar. İşte ruhani mekanlarda yolculukta aynen böyledir. Sen kapı açılır açılmaz balıklamaya içeri dalarsan ve her gördüğün sakallıyı evliya veya ervahı Tayyibe sanarsan, oda zaten senin tüm düşünce ve isteklerini bildiği için, sen neyi arıyorsan ben oyum der ve senin güvenini kazanmak için bir iki numarasını sergiler, sende kendini ona teslim edersin. Aslında teslim ettiğin kendin değil, imanındır. Allah muhafaza. Ben mehdiyim uçuyorum kaçıyorum, seçilmişim diye gezen meczuplar bunlara tam bir örnek. Yukarıda bahsettiğim hadiselerin sonun da , o çok güvendiği ve ulvi sandığı şeytan veya şeytani varlıklar, o zata der. Artık sen Allah tarafından görevlendirildin.Buna inanması içine, onu birçok harika olaylara şahit tutar . Bak der şimdi şu olacak , olur. Birinin bir şeyi kayıptır, buldurur. Geçmişten doğru haberler verir. Tüm insanlar ona çok mübârek bir zat gözü ile bakar. Sonra der sen mehdisin, Allah seni görevlendirdi derler . Derbederim de , bu emir Allah tan geliyor zanneder. Ama sadece şeytanın bir oyunudur. Çünkü şeytan o an onu elde etmezse ,sonra gizli kapılar o zata açılacak ve şeytanın bir daha o zata gücü yetmeyecek dir ve şeytanın ve askerlerinin başına bela olacaktır. Şeytan buna fırsat vermek istemez ve onu yoldan çıkarmak için ne gerekiyorsa yapar . Buna bir örnek vereyim.Burada bir arkadaşımız, bir dostunun oğlunun rahatsız olduğunu söyledi ve bakmamızı rica etti. Bizde kıramadık akşam evlerine gitmek üzere sözleştik. Saat 15 15 civarları idi. Akşam 15 30 gibi evlerine gittik. Çocuğun sözde bizden haberi yok. Ama o kadar rahat ki, daha biz babası ile konuşurken, ona haber gitmiş. Saat 15 15 de siz görüştünüz haberim var dedi. Çocuğu o kadar etkilemişler ve güvenini kazanmışlar ki, biz ne dersek boşa sözleriz. 1 gecede Kur anı öğrenmiş. Olacaklardan anında haberdar ediyorlar. Görüntü iletişim hat safada. Onların Müslüman olmadıklarını söylesek de nafile, ben seçilmişim, tüm İslam bana tabi olacak diyor da başka bir şey demiyor. Ama gecede rahatsızlanıp, ortalığı kırıp geçiriyormuş. Namaz ve diğer ibadetleri kesinlikle yapamıyor.Evde kesinlikle metal eşya bulundurmuyor, kırıp atıyor. İşte bu kadar tehlikeli bir durum. Davete icabet olduğunda kişi üzerinde yoğunluk olur. Eğer hissedebilirseniz bunu hissedersiniz. Bu yoğunluk tüm vücudun karıncalanması gibidir veya üzerinize bir şeyler çullanıyor gibi haller olur. Özellikle kafa kısmında saç diplerinde aşırı derecede elektriklenme olur. Gelen taife süfli ise davet edene çökerler. Eğer onları alt edecek gücü yoksa, o kişiyi mahvederler. Bu yüzden diyoruz davetten önce arkanı sağlama al. Cinlerin güçlerini bilseniz inanın onlarla hiç uğraşmazsınız. Rabbim onlara öyle bir güç ve istiğdat vermiş ki , eğer kullanma ruhsatları olsa tüm insanlığı kısa bir zamanda helak olmalarına sebep olurlardı. Bunu ağır hastalarda görüyoruz.Ağır hastaların bakım anında çektikleri acıyı ve girdikleri hali görseniz inanın onlarla aynı odada bile kalamazsınız. Aslında bazı vakalardan örnekler verecektim. Ama bunları okuyan hastalarımın isimlerini vermesem de, durumlarından kendilerini anlayıp üzülürler düşüncesi ile uygun görmedim. Bu tür hastalara bakarken, sırf onlara bakmayalım diye, ona o derece saldırırlar ki feryatları ve çığlıkları kulakları çınlatır. Ama bu onların sonu olur. Saldırmaları ölmelerinin başlangıcı olur. Her hasta tedavimde öyle saldırırlar ki çocuklara zarar vermesinler diye , tamamen onları imha edene kadar yatmam. Zaten uyuduğum an saldırırlar. Unutmayın cinler kendilerine zarar veremeyecek zatlara kuvvetli saldırıda bulunmazlar. Ancak kendilerine zarar verildiği an saldırırlar.Eğer , hastanın gideceği hoca veya ilim sahibi zat, cinlerin çok korktuğu biri ise, hasta daha ona tedavi olmaya niyetlendiği an , tüm güçleri ile ona saldırıda bulunurlar ve çıldırtırlar. Eğer hasta onlarla iletişim kuruyorsa ki, ağır derecede olan çoğu hastalar bu seviyededir, onu bir çok şeyle tehdit ettirirler.Kişi , o zata gitmeyi, kendi idamı gibi görür ve ailesinin onu götürmemesi için ne gerekiyorsa yapar. Zaten bizler muska ile büyü ile uğraşmazsak ve sünneti seniye dairesinde yaşasak hiçbir cin bize yanaşamaz. Biz tetiklediğimiz için veya İslam dışı yaşadığımız ve onlara zarar verdiğimiz için onlar bize musallat olurlar. Davet süresinde, rüyalar çok önemlidir. İlk önce o alemin kapıları size rüyada açılır. Yatmadan önce mutlaka abdestli yatın ve yanınıza kağıt ve kalem koyun. Rüyada size bazı ayetler ve Arapça sözler söylenecektir. Bunları uyandığınız an hemen yazın. Şeytan , boş ver sabah bakarsın diye sana vesvese verir. Sakın kanma, uyuyunca unutturur. Sabah hatırlayamazsın. Her ayette ve sözde bir şifre ve sana bir uyarı veya nasihat vardır. Mutlaka bunu uygula.Bunlar sana mahsusdur. Gözlerindeki perdeler kalkmaya başladıkça, veya hislerin açılmaya başladıkça, acayip şekiller ve görüntüler olur. Birden bire gözünün önünde ışık hızında geçenler olur. Yolda yürürken çok güzel renklerde , bu yakut kırmızısı, ateş mavisi. Sarı gibi renklerde notta şeklinde sinek büyüklüğünde ışıklar yanında gezerler. Sen yürürsün onlarda sağında veya solunda bâzen de önünde seninle beraber hareket ederler. O renkler o kadar harikadır ki seni mest eder. Sakın onlara dokunmak için elini uzatma . Kaybolur giderler. Bâzende gece yattığında aynı renkte görüntüler tavanda çeşitli şekillerde gözüne görünürler. Bâzen de siyah benek veya noktacıklar gibi,ama gölge renginde etrafında ve gözlerinin önünde uçuşurlar. Bunlar artık o alemin kapılarını sana açıldığına bir işarettir. İstiğdatların gelişiyordur. Bunları daha da geliştirmek için çabalaman gerekecek. Bu güzel renk ve şeklilerin yanında süflilerde gelecek. Özellikle yâkaza hali dediğimiz yarı uyur veya yarı uyanık hallerde , yani tam uyumak üzere iken veya uyandığın ilk an gözüne gözükenler olur. Bunlar insan suretinde de olur. Bazen gözünü açarsın başınızın üzerinde uçuşan saç yumağı gibi siyah duman renginde topuzçuklar veya ışık olarak ama , cismani eşya ve şekillerinde görürsün. Bâzen de ilk uyandığın an bakarsın duvarda örümcek yürüyor.. İlk uyandığında o örümcek hemen duvardan tavana doğrun yürür ve tam köşeye gelinde sanki duvarın içine girer gibi kaybolur. Bâzen de açarsın gözünü , tam gözünün önünde ufacık , yuvarlak bir ışık öylece durur. Bu görüntülere örnek çoktur. Bu işle uğraşan her kese olur bunlar. Bunlar artık o alemle irtibat kurduğuna ve onların ilgisini çektiğine bir işarettir. Bir de ses olayları vardır. Bâzen olur ki tam uyumak üzere iken o kadar vıcır vıcır konuşurlar ki uyuyamazsın. Bâzen de çok net ses verirler sana hitap ederler. Birden gözünü açarsın kimse yok. Kulak çınlamaları ile çok rahatsızlık çekebilirsin. Şuna dikkat etmek lazımdır . Süfliler geldiklerinde sana güçleri yetmezse aile efradına musallat olurlar. Onlara zarar verirsen onlarda ailene zarar verirler. Geçmişte bu işlerle uğraşan kişilerin nesilleri, bu günlerde o cinlerin intikam saldırılarıyla uğraşmaktalar.. Geride mutlaka birine bu işi öğretmek ve görevlileri ona devretmek lazım gelir. Sadece size şunu ısrarla söylüyorum. Belirli bir mağnevi destek bulmadan ve bu işte ehil kişilerin yardımını almadan bu işe girmeyin. Davet işi gerçekten çok tehlikeli. O ilk saldırıları atlatamazsanız işiniz biter. Bu ulvi davetleri için geçerli. Süfliler önemli değil . Onlar zaten sizinle oynamak ve sizi saptırmak için can atıyorlar. Tekrar söylüyorum. Havascı olmak istiyorsanız, davetten çok takvaya ehemmiyet verin. Siz onları değil onlar sizi çağırsın. Unutmayın ki Rabbim her zaman kendi yolunda gidenleri ve şeytanla mücadele edenleri korumak için semavi ve arzı ordularını ve ervahi envariyeyi, o kişinin yardımına ve hizmetine verir. Havas alimleri havas kitapları okuyarak değil , takva üzere yaşayarak ve nefs terbiyesiyle havascı oldular. O alemde yaşadıklarını ve o alemdekilerden aldıkları dersleri bize yazarak da ,havas kitapları oluşturdular. Yani onlar okuduklarını değil yaşadıklarını yazdılar. Her şeyin ölçüsü Kur’ an da var. Arkadaşlar burada ki maksatlarımız halisane olmalı. Öncelikle bu işte muvaffakiyet derecemize göre , hükmetme derecemiz söz konusu olur. Ama cinlere her istediğimizi yaptıra bilirmiyiz düşüncesinden çok, bu işte muvaffak olup , şerir cin ve şeytanlardan muzdarip olan insanlara ne derece yardımcı olabiliriz düşüncesinde olmamız lazım. Cinlere hükmetmekte ki maksat dünyevi menfaatler içinse, hükmedilen oluruz. Ama uhrevi maksatlar için ve ümmeti muhammede veya tüm insanlığa hizmet etmek içinse, o zaman hükmeden oluruz inşeallah. Çünki yaptığımız işte rizayı ilahi yoksa ve Allah ın teveccühünü kazanamamış isek, o zaman bir şekilde nefsimize uyar ve cinlerin maskarası oluruz. Her zaman Allah a dua ederim ki , bizi bu şerirlerin hile ve şerlerinden kurtar diye. Ben bu işi insanlara zarar veren cinlerle ve şeytani taifelerle savaşmak için öğrendim. Zaten bu iş içinde cinlere ihtiyaç yok. İhtiyacınız , o şerirleri alt edebilecek mağnevi kuvvetler, zaten cinlerle sürekli savaş halindeyiz, cinler bize neden hizmet etsin ki. O yüzden mağneviyatımızı yüksek tutarak bu güçlere karşı koyabileceğimiz Rabbimin semavi ve arzı ordularını kendimize celp edebilecek davetlerde ve maksatlarda bulunalım. Unutmayalım ki kötüden dost olmaz. Hele şeytan ve taifelerinden hiç dost olmaz. Size sadece imanınız karşılığında hizmet ederler. Bu dünyada bu şerir taifeler yüzünde muzdarip olan ve hayatları cehenneme dönen binlerce insan var. Sizler bu insanlığın kurtuluşuna vesile olabilmek için çalışın. Nasıl ki maddi alemde sürekli din ve inanç savaşları var., aynen manevi alemde de aynı savaşlar hüküm sürmektedir. iyilerle kötüler sürekli savaşmaktadır. Bizler iyilerin tarafında olalım. | |
|
Etiketler |
havas ilmi ve etkileri |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
HAVAS VE ASKERİ HİZMET | Swat | İslamiyet | 0 | 10 Aralık 2014 17:56 |
Havas İlmi ve Büyü Arasındaki Farklar | Swat | İslamiyet | 0 | 26 Kasım 2014 00:14 |
HAVAS İLMİ | Swat | İslamiyet | 0 | 25 Kasım 2014 23:22 |
Sadır İlmi Satır İlmi 3D E-kitap | kurt26 | İslamiyet | 0 | 06 Kasım 2014 04:14 |
Cevşen-i Kebir Havas'ı | Swat | İslamiyet | 0 | 15 Mart 2012 22:36 |