16 Şubat 2016, 19:29 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Risale-i Nur 11.ci Mektup Risale-i Nur 11.ci Mektup [Bu Mektup mühim bir ilâç olup dört âyetin hazinesinden dört küçük cevherine işaret eder.] Aziz kardeşim, Şu dört muhtelif meseleyi muhtelif vakitlerde Kur’ân-ı Hakîm nefsime ders vermiş. Arzu eden kardeşlerim dahi bundan bir ders veya bir hisse almaları için yazdım. Mebhas itibarıyla başka başka dört âyet-i kerimenin hazine-i hakaikinden birer küçük cevher numune olarak gösterilmiştir. O dört mebhastan herbir mebhasın ayrı bir sureti, ayrı bir faydası var. Birinci Mebhas: Ey sû-i vesveseden meyus nefsim! Tedâi-yi hayalât, tahattur-u faraziyat, bir nevi irtisam-ı gayr-ı ihtiyarîdir. İrtisam ise, eğer hayırdan ve nuraniyetten olsa, hakikatin hükmü bir derece suretine ve misaline geçer: güneşin ziyası ve harareti, aynadaki misaline geçtiği gibi. Eğer şerden ve kesiften olsa, aslın hükmü ve hassası, suretine geçmez ve timsaline sirayet etmez. Meselâ necis ve murdar bir ¸eyin aynadaki sureti ne necistir, ne murdardır. Ve yılanın timsali ısırmaz. İşte şu sırra binaen, tasavvur-u küfür, küfür değil; tahayyül-ü şetm, şetm değil. Hususan ihtiyarsız olsa ve farazî bir tahattur olsa, bütün bütün zararsızdır. Hem ehl-i hak olan Ehl-i Sünnet ve Cemaatin mezhebinde bir şeyin şer’an çirkinliği, 1 Onun adıyla. Hiçbir şey yoktur ki Onu hamd ile tesbih etmesin. 2 "Muhakkak ki şeytanın hilesi pek zayıftır." Nisâ Sûresi, 4:76. pisliği, nehy-i İlâhî sebebiyledir. Madem ki ihtiyarsız ve rızasız bir tahattur-u farazîdir, bir tedâi-yi hayalîdir; nehiy ona taallûk etmez. O dahi ne kadar çirkin ve pis bir ¸eyin sureti dahi olsa, çirkin ve pis olmaz. İkinci Mesele : Barla Yaylası, Tepelice’de, çam, katran, karakavağın bir meyvesi olup, Sözler mecmuasına yazıldığı için buraya yazılmamıştır. Üçüncü Mesele: Şu iki mesele, Yirmi Beşinci Sözün, i’câz-ı Kur’ân’a karşı medeniyetin aczini gösteren misallerinden bir kısmıdır. Kur’ân’a muhalif olan hukuk-u medeniyetin ne kadar haksız olduğunu ispat eden binler misallerinden iki misal: -1- olan hükm-ü Kur’ânî, mahz-ı adalet olduğu gibi, ayn-ı merhamettir. Evet, adalettir. Çünkü, ekseriyet-i mutlaka itibarıyla bir erkek, bir kadın alır, nafakasını taahhüt eder. Bir kadın ise, bir kocaya gider, nafakasını ona yükler, irsiyetteki noksanını telâfi eder. Hem merhamettir. Çünkü, o zaife kız, pederinden şefkate ve kardeşinden merhamete çok muhtaçtır. Hükm-ü Kur’ân’a göre o kız, pederinden endişesiz bir şefkat görür. Pederi, ona "benim servetimin yarısını ellerin ve yabanilerin ellerine geçmesine sebep olacak zararlı bir çocuk" nazarıyla endişe edip bakmaz. O şefkate, endişe ve hiddet karışmaz. Hem kardeşinden rekabetsiz, hasetsiz bir merhamet ve himayet görür. Kardeşi, ona "hanedanımızın yarısını bozacak ve malımızın mühim bir kısmını ellerin eline verecek bir rakip" nazarıyla bakmaz; o merhamete ve himayete bir kin, bir iğbirar katmaz. Şu halde, o fıtraten nazik, nazenin ve hilkaten zaife ve nahife kız, sureten az bir ¸ey kaybeder; fakat, ona bedel, akaribin şefkatinden, merhametinden tükenmez bir servet kazanır. Yoksa, rahmet-i Haktan ziyade ona merhamet edeceğiz diye hakkından fazla ona hak vermek, ona merhamet değil, şedit bir zulümdür. Belki, zaman-ı cahiliyette gayret-i vahşiyâneye binaen kızlarını sağ olarak defnetmek gibi gaddarâne bir zulmü andıracak şu zamanın hırs-ı vahşiyânesi, merhametsiz bir şenaate yol açmak ihtimali vardır. Bunun gibi, bütün ahkâm-ı Kur’âniye -2- fermanını tasdik ediyorlar. Dördüncü Mesele: -3- İşte, mimsiz medeniyet, nasıl kız hakkında, hakkından fazla hak verdiğinden böyle bir haksızlığa sebep oluyor. Öyle de, valide hakkında, hakkını kesmekle, daha dehşetli haksızlık ediyor. Evet, rahmet-i Rabbâniyenin en hürmetli, en halâvetli, en 1 "Erkeğe iki kız hissesi vardır." Nisâ Sûresi, 4:176. 2 "Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." Enbiyâ Sûresi, 21:107. 3 "Ölenin annesi için altıda bir hisse vardır." Nisâ Sûresi, 4:11. lâtif ve en şirin bir cilvesi olan şefkat-i valide, hakaik-i kâinat içinde en muhterem, en mükerrem bir hakikattir. Ve valide, en kerîm, en rahîm, öyle fedakâr bir dosttur ki, o şefkat saikasıyla, bir valide, bütün dünyasını ve hayatını ve rahatını, veledi için feda eder. Hattâ, valideliğin en basit ve en ednâ derecesinde olan korkak tavuk, o şefkatin küçücük bir lem’asıyla, yavrusunu müdafaa için ite atılır, arslana saldırır. İşte böyle muhterem ve muazzez bir hakikati taşıyan bir valideyi veledinin malından mahrum etmek, o muhterem hakikate karşı ne kadar dehşetli bir haksızlık, ne derece vahşetli bir hürmetsizlik, ne mertebe cinayetli bir hakaret ve arş-ı rahmeti titreten bir küfran-ı nimet ve hayat-ı içtimaiye-i beşeriyenin gayet parlak ve nâfi bir tiryakına bir zehir katmak olduğunu, insaniyetperverlik iddia eden insan canavarları anlamazlarsa, elbette hakikî insanlar anlar. Kur’ân-ı Hakîmin hükmünü, ayn-ı hak ve mahz-ı adalet olduğunu bilirler. Said Nursî Baki olan yalnız Allah’tır.
__________________ SusKun ve Sessiz Mürekkep... Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. | |
|
Etiketler |
11.ci mektup, risale-i nur |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Risale-i Nur 9.cu Mektup | Kaf_Dağı | İslamiyet | 0 | 16 Şubat 2016 19:28 |
Risale-i Nur 8.ci Mektup | Kaf_Dağı | İslamiyet | 0 | 16 Şubat 2016 19:28 |
Risale-i Nur 7.ci Mektup | Kaf_Dağı | İslamiyet | 0 | 16 Şubat 2016 19:27 |
Risale-i Nur 6.cü Mektup | Kaf_Dağı | İslamiyet | 0 | 16 Şubat 2016 19:27 |
Risale-i Nur 5.cü Mektup | Kaf_Dağı | İslamiyet | 0 | 16 Şubat 2016 19:26 |