16 Mart 2015, 16:53 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Resulullah’ın (s.a.v) İslami Hükümeti ve Toplumunun Özellikleri Bugün son ilahi Peygamberin rıhletinin yıldönümündeyiz. Bugün o hazretin rıhletinden 14 asır geçmesine rağmen, o eşsiz ve yüce inanın adı ve makamı, yüreklerde ve gönüllerde coşkular yaratıyor. Dünyada 1,5 milyardan fazla insanı, her namaz sırasında Muhammed'in(saa) Allah tarafından risaletine şehadet getirip, ona selam ve salavat gönderiyor ve onun getirdiği dine uyuyor. Onun davetinin temeli vahiy öğretilerine dayanıyordu, bu yüzden bu öğretilere dayanarak tüm asırlara örnek teşkil eden bir hükümet ve toplumun temelini attı. İşte bugün o hazretin rıhleti yıldönümünde, İslam Peygamber'inin kurduğu İslami toplum ve hükümetin en önemli özeliklerinden size söz edeceğiz. Hz. Muhammed'in (saa) rıhleti nedeni ile tüm Müslümanlara baş sağlığı dilerken, sizleri bu programı dinlemeye davet ediyoruz. İslam Peygamber'inin temelini attığı ve kurduğu İslami hükümet ve toplumun en bariz ve önemli özelliği, Allah'ın vahdaniyetine ve maneviyata iman etmekti. Resulullah (saa) "Allah'tan başka ilah olmadığını söyleyin ta ki felaha ulaşasınız" mesajı ile halkın yaşamındaki çeşitli kademelerinde Allah'ın eksen alınması gerektiğini öğretti. Tevhidi bu nizamda, insanın insana, eşyaya ve dünyaya köleliği nefyediliyor. İbadet ve kulluk sadece Yüce Allah'a mahsustur. İlahi peygamberlerin bisetindeki temel felsefe, insanların dikkatini Allah'a ibadet etmeye ve her türlü tağuttan uzak durmaya çekmektir. Resulullahın (saa) tevhidi toplumunda hareket ve motivasyon kaynağı, Allah'a aşk ve imandır. Bu iman insanların gönlünden kaynaklanıyor ve onları doğru bir yönde hareket ettiriyor. Resulullah efendimizin (saa) kurduğu toplumun bir diğer özelliği ise bilim ve bilgiye derinden özen göstermesidir. Bu konu o hazrete nazil olan ve insanı okumakla emreden, kalem ve bilim ile başlayan ilk ayetlerden anlaşılmakta. İslam Peygamber'inin kurduğu uygarlıkta insanların üstünlük kriterlerinden biri bilim ve bilgi idi. Yüce Allah da Kuran Kerim'de takva, cihat ve imanın yanında bilgi sahibi olanların da yüce bir konuma sahip olduklarını belirtiyor. Aslında siyasi ve sosyal düzenler, uygarlıklar, kültürlerin yücelmesi ve ebedileşmesine sebep olan etkenlerden biri onların akıl ve bilgi ile uyumudur. Zira kesin tarihi belgelerin de gösterdiği gibi, bazı dinlerde yaşanan sapmalar, Hıristiyanlık ve Yahudilik öğretileri gibi bilim ve akıl ile uyuşmazlığı nedeni ile inzivaya itildiler. Aslında kilisenin bu akıl dışı tutumları, sekularizmin gelişmesi için batı dünyasında uygun ortam hazırladı. Fakat İslam Peygamber'inin tüm tarih için insanlara örnek olarak sunduğu kalıcı uygarlıkta, İslam nizamının bilimsel ve mantıklı sonuçlara karşı olmadığı, tam tersine insanları bilgi edinmek ve düşünmeye teşvik ediyor. Bu tutumla İslam, çeşitli bilim alanlarında bilge ve bilim adamların yetişmesine ortam hazırladı. İslam peygamberinin kurduğu nizamın en önemli özelliklerinden bir diğeri ise adalete verdiği önemdi. Adalet, varlık dünyasının zaruretlerindendir ve bu yüzden ilahi kural ve geleneklerin temelini oluşturuyor. Toplumda sosyal adalet olmadan, insanlar saadete ulaşmaz, toplumlar ve siyasi güçler kalıcı olamaz. İslam peygamberi, kurduğu hükümet ve siyasi nizamın hedefini, dünyada Adalet ve Gıst'ın gerçekleşmesi olduğunu belirtiyor. Kuran Kerim de her zaman adalete vurgu yaparken, halkı tüm alanlarda adil olmaya teşvik ediyor. Resulullah (saa) kendi döneminde toplumda adalet ve insafı egemen kılmaya çalıştı. Asrı saadet dönemindeki toplumda herkes birbirine eşit ve kardeşti. İnsanlar sadece sahip oldukları takva nedeni ile birbirine üstün sayılırlardı. Asrı saadet döneminin toplumundaki bir diğer özellik, İslam ümmetinin vahdeti idi. Yüce İslam peygamberi (saa) İslami ümmet içinde vahdetin sağlanması için yoğun çabalar sarf etti. Günümüzde İslami vahdetten hedef, Müslümanların kendi mezheplerinin yanı sıra, tevhid, Kuran Kerim, Resulullah (saa) ve siyeri gibi dini ortaklıklar ekseninde, Müslümanları ve İslam'ın özünü tehdit eden tehlikelere karşı gönül birliğini koruması ve her türlü siyasi, mezhepsel, ırk ve dil ayrılıklarından uzak kalmasıdır. İslam Peygamberinin (saa) vahdet oluşturmadaki stratejilerinden biri, o hazretin davranış ve ahlaki ölçüleri idi. Resulullah'ın (saa) çekici ahlakı ve nazik ve kibar davranışları, İslami vahdeti tehdit eden ihtilafların yatıştırılması ve insanların cezp edilmesinde her zaman etkili olmuştur. İslam peygamberinin mucizevi sevgisi, bazen en sert düşmanlarını da dize getirerek onun ashaplarının safına katılmasına sebep oluyordu. Böylece Hz. Muhammed'in seçkin ahlakı, gönüllerde vahdet ve sevginin oluşmasına sebep oluyordu. İslam Peygamberi (saa) Medine'ye girişinin ardından çeşitli anlaşmalara imza attı. Söz konusu anlaşmalar, dönemin toplumunda vahdetin oluşması için en bariz stratejilerden biriydi. Medine Ahitnamesi, Resul Ekrem (saa) ve Medine'de bulunan çeşitli kabile ve aşireti arasında imzalanan en önemli anlaşmalardan biriydi. Bu konu dini dayanışma ve milli vahdetin oluşması için en önemli karar sayılırdı, zira çatışmakta olan aşiretler arasında vahdetin sağlanması, yönetim ve siyasi vahdetin kurulması için bir başlangıç sayılıyor. Muhacirler ve Ensar arasında yazılan anlaşma da Resulullah'ın vahdet oluşturmak için en önemli hareketlerindendi. Anlaşmanın bir bölümünde şöyle yazılıyor: Müslümanlar, birbirinin dostu ve destekçisidirler ve saldırı ile zülme karşı birlik içinde olacaklar. Bu anlaşmayı imzalayanlar, bir milleti oluşturuyorlar. Hiç kimse, ahitleştiği kardeşine zulüm etmemeli. Müslümanlar arasında bir ihtilaf baş gösterdiği takdirde, Allah ve Resulu tarafından çözülecektir. Bu kardeşlik anlaşması, kavmi ve etnik düşünceleri nefyetme, yegâne Allah'a iman ve tevhid ekseni etrafında gönül birliği üzerine şekillendi. Bu strateji, İslam peygamberinin, Allah'a iman ekseninde bir toplum kurma çalışmasının göstergesidir. Böylece Resul Ekrem, kardeşlik planı ile Müslümanları çeşitli tehlikelerden korumayı başardı. Irkçılık, kavmiyetçilik ve yersiz ayırımcılıkların nefyetmesi, İslam Peygamberi'nin(saa) kurduğu düzen ve hükümetin diğer belirtileri idi. İslam kavmiyetçilik ve ırkçılıkla mücadele ederek, üstünlük kriterinin takva olduğunu belirtti. İslam Peygamber'i (saa) ırkçılığı nefyetme doğrultusunda, Bilal'i kendi özel müezzini seçti ve Selman Farsi'yi de övdü. Böylece her var olan ırkçılıkla mücadele ederek, hem de İlahi değerleri, sosyal konum ve mevkilerin belirlenmesi için kriter olarak atadı. Böylece Resulullah'ın (saa) tevhidi siyasi düzen ve hükümeti, uluslararası boyut kazandı; şayestelik, bilimsel güç, takva ve adalet; kavimyetçilik, ırk ve cilt rengi gibi kriterlerin yerini aldı. Müslüman olmayanlarla barışçıl davranmak ise İslam Peygamber'inin (saa) hükümetindeki siyasi siyerinde dikkate aldığı diğer konu idi. İslam Peygamber'i (saa) Allah tarafından "dünyaya rahmet " olarak dünyaya gönderildi. Onun rahmet ve sevgisi, öyle kapsamlı ve cihanşumüldü ki, Kureyş müşrikleri gibi ona yıllar boyunca düşman olanlara bile, iyi davranır ve onları affederdi. Mekke'nin kan akmadan ve barışçıl fethedildiği gün, biri sürekli "bugün katliam, savaş ve intikam günüdür; bugün hürmetlerin çiğnendiği gündür" diye bağırarak tekrarlarken, dünyaya rahmet olarak gelen Peygamber (saa) şöyle buyurdu: Bugün rahmet ve sevgi günüdür. Böylece o hazret, Müslümanların muhaliflere karşı her türlü şiddet ve öfkesini engellerken, Kureyş müşriklerinin korku ve endişelerini bertaraf etti ve onlara hitaben " Gidin, hepiniz serbestsiniz" dedi. Resulullah'ın (saa) siyasi siyerisinde, milliyetlerin inkârı ve onların iç bağımsızlığı inkara dayalı değildi. İslam'ın evrensel olmasına rağmen, kabileler ve diğer dinler, ister İslam hükümeti içinde veya dışında olsun, hepsi koruma altında idi. Bu konunun kanıtlarından biri, İslam Peygamber'inin (saa) dönem liderleri ve hükümdarlarına yazdığı mektuplardı, zira bu şekilde onları resmiyete tanıdığını belirtmiş oldu. Bir diğer kanıt ise o hazretin iktidar dönemi veya vefatının ardından diğer milletlerle imzaladığı anlaşmalardı. Söz konusu anlaşmalar, karşı tarafın bağlı olduğu müddetçe geçerli olduğu ve İslam hükümetinin barış anlaşmasını çiğnemediğidir. İslam Peygamber'inin (saa) yaşamı ve siyeri, O hazretin siyasi düzeni ve hükümetinde, insanların özgürlüğüne dikkat edildiği, zorbacılık ve dayatmaya yer olmadığını gösteriyor. O hazret anlaşmalar imzalayarak, savaş feslefesi ve kötü ilişkilerin ortamını yok etmeye çalıştı. Söz konusu anlaşmaların ruhu, tıpkı Medine ahitnamesi gibi, her alanda tüm ihtilaflara rağmen tüm insanlar için barış, özgürlük ve güvenliğin sağlanmasıdır. Tüm müslümanların O hazretin gerçek siyerini düşünerek, yolu ve adını yüceltmeye çalışması umudu ile | |
|
Etiketler |
hükümeti, resulullah’ın, sav, toplumunun, ve, İslami, özellikleri |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Atatürk Türk Toplumunun Yaşantısını Nasıl Değiştirmiştir | Liaaa | Tarih | 0 | 12 Mayıs 2012 00:22 |