18 Ocak 2015, 16:50 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Tüm Zamanlarda Sakin Kalp Bilgeliktir Kalbinize huzur veren kaç insan tanıyorsunuz? Öylesine bir soru değil bu. Sadece ismini ve yüzünü bile hatırladığınızda öfkenizin yatıştığı, hüznünüzün geçtiği, kalbinizin inşirah bulduğu kaç insan var hayatınızda? Sakin kalplilik! Paniğe kapılmayan, üzülmek ya da sevinmek için acele etmeyen, hırs göstermeyen, üzerine vazife düşmedikçe -değil konuşmak- kalplerindeki fısıltıya bile izin vermeyen insanlar… Erdemli insanlardan bahsediyorum. Kimseyi üzmeyen, kendilerini de yıpratmayan kimselerdir erdem sahipleri. İman ve tevekkülün pratiğidir belki de bu. “SUSMAK HİKMETTİR, FAKAT BUNU YAPANLAR AZDIR”(Deylemî) Sükût, konuşmaktan daima üstün görülmüş. Peki, hikmetin başı olarak görülen “Susmak”tan öncelikle neyi anlamalıydı insan? Bu susmak acaba hangi dile aitti ki? Dilini susturabilmek için önce gönül dilini terbiye etmeli insan! Arzdaki tüm velvele ve karmaşa kalplerimizin gevezeliğinin yankısı değil midir? Toplumsal, ailevî ve bedensel marazlarımız! Neredeyse tüm sancılarımızdaki baş müsebbip kalplerimizi susturamayışımız değil midir? Su-i zan! Kalplerimizin en bayağı gevezeliği. Allah Rasul’ü (asm): “Su-i zan, kalple yapılan gıybettir” diyor. Abdülkâdir Geylanî (ks); “Dışın içini gösterir” derken, kalplere sükûnet öğretilmedikçe hayırlı fertler ve nezih toplumlar oluşamayacağını insanlığa hatırlatıyor. “İNSAN ÇOK ACELECİDİR!” İsra,11 Zan, öfke, şehvet ve hırs! Aceleciliğin insanoğluna sunduğu zehirli meyveler bunlar. Kalp sakinliğinin zıddıdır acelecilik. İnsan acelecilik belâsıyla su-i zan, öfke, şehvet ve hırs nöbetlerine giriyor. Buna bağlı olarak kalpte basınç yükseliyor. Ve sükûnet kalbi terk ediyor. Ama yalnız değil. Beraberinde aklî muhakemeyi ve mantığı da götürüyor. Beşerin bu acziyete hayatında hiç düşmemesi imkânsız. Fakat acelecilik daha çok, gayesiz bir yaşam koşturan maceraperest insanların kimliklerini oluşturuyor. Kalplerine sükûneti öğretmiş insanlar, üzülmek, sevinmek, kızmak ya da âşık olmak için acele etmiyorlar. Vakti gelmedikçe kalplerinde bir kıpırdanma olmuyor onların. Vakit geldiğinde ise; israf etmedikleri aşk, şevk ve heyecanlarıyla söz ve fiilleri en etkili bir şekilde ortaya çıkıyor. Zamanlamaları o kadar yerinde oluyor ki; seslerini hiç yükseltmiyorlar… Fakat söyledikleri kelimeler kalplerde bir ömür yankı bırakıyor, yaşamları şekillendiriyor. Sakin kalp! “Erdemli İnsan”ı bana anlatan en iyi ifade. Sükûnet, asaleti ve vakarı kazandırıyor insanoğluna. Dünyaya değil dilenci, müşteri bile olmuyor erdemli insan. Onlar, cazibelerin cezbedemediği insanlar. Yörüngesine girdikleri tek şey var. Hakikat! Sükûnetleri öyle fıtrî ki erdemli insanların; yanlarına uğradığında istirahat buluyor insan. Öfkenin, kederin, hırsın ve ye’sin yakıcı soğuğundan; ümidin, huzurun, tevekkülün ve şefkatin mutedil iklimine geçiveriyorsun. Dinleniyorsun. Sancıların azalıyor, öfken gidiyor. Demek insana akıl ve insaf hâkim olduğu nispette sükûnet tüm güzelliğiyle hayata yansıyor. Akıllı ve müşfik insanlarda gözlemliyorum bu hali daha çok. Çünkü akıl ve şefkat kemale ermedikçe, erdemi yakalamak imkânsızlaşıyor. SAKİN KALBİN ANAHTARLARI (İLİM) Ahlakî anlamda doğru hareket etmeyi sağlayan en önemli şeydir ilim. Kalp sükûneti, başta bilgelik istiyor. (HİLM) Şiddete tahammül ve nefsi heyecandan korumak demek olan hilm, sessiz kalbin olmazsa olmazlarından. Yani öfkelenmemek! Bundan kastedilen şey; ne öfkeyi yutmak, ne de gücü yetmediği için öfkelenmemek değil. Öfkenin çözümün değil çözümsüzlüğün parçası olduğunu kalbe öğretmek! Öfke de Allah’ın insana verdiği emanetlerden bir emanet nitekim. İnsana hayatını koruyabilmesi adına kuvve-i gadabiye verilmiş. Fakat erdemli insan gereğinden fazla titizlik göstererek öfkesini asla israf etmiyor! (HIRS ve KISKANÇLIKTAN VAZGEÇMEK) İhtiraslı şahıs, nefsinin arzularını fikir zannediyor. Öyle ya! Âlimin şeytanı da âlim oluyor. Hırs! İnsanı cennetten çıkaran haslet. Her şeyin mübah kılındığı cennette, insanı yasaklanmış tek bir ağaca yönelten hırs idi. Haset! Dünyadaki düşmanlıkların baş müsebbibi. Kabil’e kardeşini öldürten zehir. Hırs ve kıskançlıkta ısrar edenlerin kalplerine sükûnet asla uğramıyor. (DİL TERBİYESİ) Sakin kalbin belki de en çok istediği şey: Susmak! İnsanlar bildikleri kadar susar bilmedikleri kadar konuşurlar. Ve konuştuklarıyla değil sustuklarıyla kâmil olmuştur insan. Erdemli insanlar hep vicdanî konuşuyorlar. Susmaları ise konuşmalarından daha sesli oluyor. Onların susmaları öyle etkili ki; dosta da düşmana da ders veriyor, eğitiyor. Yumuşak davranmak ve susmak! Düşmanları bile neredeyse dost yapacak en güzel iki haslet. SÂKİN KALP, KADERE İMANIN DA ALAMETİ Yanlışta ısrar edenlerin kalpleri hiçbir zaman sükûnet bulamıyor. Erdemli kimseler için, kalpteki sıra dışı hareketlenme -kas gerginliğinin artması, kalp atışının hızlanması, kesik kesik solunum- adeta bir ikaz gibidir. Sükûnetin gitmesiyle kontrol kaybı oluşacağından hemen durup düşünüyor bilge insan. Bazı yanlışlar istişaresiz bulunamaz şüphesiz. Ondandır ki hadiste; “Hikmet on cüzdür. Dokuzu (topluluktan) ayrılmamakta, biri ise sükûttadır” denilmiştir. Sakin kalplilik, sessizliğin uykuya dönmesi değil elbette. Peygamberlere ihsan edilmiş olan hikmetin en bariz alameti kalp sükûnetidir. Kalbin melekî bir teslimiyete bürünmesi ve bitmeyen bir şevkle itaat! Sakin kalpli kullar en büyük zaferlerin de sahibi oluyorlar. İnsanın kalbine sakinliği öğretmesi, kabre kadarki hayat sürecinde iç âlemindeki mücadelesinde nefis ve şeytana kazanma şansını neredeyse bırakmıyor. Erdemli kullar! Sadece kalplerinin değil sükûnetleriyle toplumun da asayişi oluyorlar. Kim istemez ki böyle bir kalbe sahip olmak? Fakat öğretemiyorsak bunu bir türlü kalplerimize, yanlışlarımızı azaltmak adına sükûnet ehline sık uğramak lazım. Unutmayın ki; kalbi sakin kimselere Allah’ın sevgisi vacip olmuştur. Varsa böyle nebevî ve Kur’ânî ahlaka sahip yüksek ruhlu dostunuz, tutun onu sakın bırakmayın! Çünkü insan sevdikleriyle haşrolacak. İnsan-ı kâmil olma yolunda ahval-i kalplerimiz ne kadar da önemli. Doğuştan kâmil doğmaz insan. Manevi terakkiyat yolu, insanın önünde ölümüne kadar hep açık. Yeter ki yola koyulsun insan. Ve sakin kalbi mutlaka kazanmalıyız. Bu kendi kalbimiz olamasa bile! Sahi, sizin ahval-i kalbiniz nasıl? Ya da kaç sakin kalbe yakınsınız? | |
|
Etiketler |
bilgeliktir, kalp, sakin, tÜm, zamanlarda |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Gülşen - Muhtelif Zamanlarda | Lcia | D, E, F, G | 0 | 29 Haziran 2014 06:01 |
İpucu: Son Zamanlarda GoogLe Durumu | Tövbe]{aR | 13 | 15 Ekim 2012 02:18 | |
Kayıp Zamanlarda Aşk | Su | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 1 | 17 Eylül 2010 14:57 |
Kayıp Zamanlarda Aşk.. | Asimavi | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 21 Şubat 2009 22:51 |