IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet odaları

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 27 Haziran 2014, 11:18   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Bir Destan Kahramanı!




Karanlığı Aydınlatan Nurlu Âsâlar

Evs Kabilesinin ileri gelenlerinden Abbâd b. Bişr 589 yılında Medine’de doğmuştu. O, İslâm’ın ilk öğretmeni, ilk cuma namazının imamı, Medine’yi Kur’ân’la fetheden yüce davetçi Musab b. Umeyr’in yetiştirdiği bir kimseydi. Rabbinin yoluna en güzel şekilde davet eden, yüzü, gözü, gönlü tertemiz davetçi Musab b. Umeyr’in, sıcacık sesiyle okuduğu Kur’ân, Abbâd’ın yüreğine işlemiş ve Abbâd, Davetçi’nin çağrısına hemen icabet ederek Müslüman olmuştu.[1] Genç yaşta iman eden Abbâd, takvası ve cihad meydanlarındaki cesaretiyle Efendimizin en seçkin arkadaşları arasında yer almıştı. Allah’ın sevgili elçisi onu ilk Müslümanlardan Ebu Huzeyfe b. Utbe ile kardeş ilan etmişti. [2]

Hz. Âişe, onu şu sözlerle anlatırdı: Medineli Müslümanlar arasında üç kimse vardır ki faziletli olma hususunda hiç kimse onların önüne geçemez. Onlar: Sa’d b. Muaz, Üseyd b. Hudayr ve Abbâd b. Bişr’dir.[3]

Abbâd ve Üseyd bir gece Allah Rasûlü’yle birlikte mescitte otururlar. Sohbetlerini bitirip Efendimizden ayrıldıklarında vakit hayli ilerlemiştir. Zifiri karanlıkta göz gözü görmez. Yola çıktıklarında ellerinde bir değnek vardır. Birden değneğin ucunda bir ışık belirir. Bu ışık sayesinde yolları aydınlanır. Birbirlerinden ayrılmaları gerektiğinde diğerinin değneğinde de bir ışık belirir. Onlar bu nurlu asalarla evlerine kadar giderler.[4]

Bir başka gece yine mescittedir ve bu sefer Kur’ân-ı Kerim okumaktadır. Efendimiz onun sesini işittiğinde sorar: “Âişe, bu Abbâd’ın sesi değil mi?” “Evet, bu Abbâd’ın sesidir.” Allah Rasûlü şöyle buyurur: “Allah’ım, Abbâd’a merhamet et!”[5] Bu dua bir şehadet müjdesidir. Rasûl-i Ekrem’in bu şekilde dua buyurduğu bütün arkadaşları şehitlik rütbesine mazhar olmuştur.

En önemli ve en tehlikeli görevlerde Abbâd’ın adı vardır. Meşhur Yahudi âlimi ve şair Kab b. Eşref bütün gücüyle Efendimize, İslâm’a ve Müslüman kadınlara dil uzatarak Arap Yarımadası’nı Müslümanlara karşı kışkırttığında onun karşısına Abbâd ve arkadaşları çıkar. Yahudi mahallesinin en güvenli yerinde kale gibi bir evde yaşayan Kab b. Eşref’in öldürülmesi, bu uğurda canların hiçe sayılması ve İslâm’ın azılı bir düşmanının yok edilmesi Efendimizi ziyadesiyle memnun eder.[6]

O, Bedir’deki muhteşem zaferin kahramanlarından, Uhud’daki çetin imtihanı başarı ile geçen ve Peygamberini hiç terk etmeyen yiğitlerden birisidir.



Namaz Böyle Kılınır

Zatürrika Gazvesi’nden dönüş esnasında İslâm ordusu bir vadide mola verir. Ordu, gece bu vadide konaklayacaktır. Efendimiz sorar: “Bu gece bizi kim bekleyecek, gece nöbetini kim tutacak?” Muhacirlerden Ammar b. Yasir, Ensardan ise Abbâd b. Bişr ayağa kalkar ve nöbet görevini üstlenirler. Efendimiz onlara vadinin ağzına gitmelerini ve gece boyunca güvenliği sağlamalarını emreder. Nöbet yerlerine vardıklarında Abbâd, Ammar’a sorar: “Ne zaman uyumak istersin, şimdi mi sonra mı?” Ammar şimdi uyuyacağını söyleyerek ilk nöbeti Abbâd’ın tutmasını ister ve uyumak için biraz uzağa gider. Abbâd ise kıbleye yönelir ve namaza durur. O güzel sesiyle Kehf sûresini okumaya başlar. Gökteki yıldızlar, çevredeki ağaçlar, kuşlar ve bütün canlılar onun zikrine ortak olur. Bu sırada bir düşman askeri onu fark eder ve bir ok fırlatır. Ok Abbâd’ın vücuduna isabet eder. Ancak Abbâd’ın, namazını bozmaya hiç de niyeti yoktur. Oku vücudundan çıkarır ve namazına devam eder. Adam bir ok daha atar, bu ikinci ok da hedefini bulur. Ancak bu ok da Abbâd’ı namazından vazgeçirmez. Adamın attığı üçüncü ok Abbâd’ı oldukça bitkin bir hale getirir. Abbâd selamını verip namazını bitirdiğinde Ammar’ı uyandırır. Ammar arkadaşının vücudundan akan kanları dehşetle görür ve şaşkın bir halde sorar: “Sübhânallah, adam sana ilk oku attığında neden beni uyandırmadın?”

Abbâd şöyle cevap verir: “Kehf sûresini okuyordum. O kadar güzeldi ki yarıda bırakmak istemedim. Rasûlullah’ın verdiği nöbet görevini yerine getiremeyeceğimden korkmasaydım, okumaya devam ederdim.”[7]

Ashâb-ı Kiram namazını işte böyle bir huşû içerisinde kılar. Onlar rahatta değil, cihadda dahi namazlarını terk etmezler. Ve teheccüd namazı işte böylece kılınır. Onlar ertesi gün insanlara duyurmak için ya da gösteriş için değil Allah rızası için gece namazını kılar ve bunu oldukça gizli tutarlar. Öyle ki nöbet arkadaşları bile bunu ancak onlar kana boyandıklarında fark edebilir. Ve elbette Kur’ân böyle okunur. Allah’ın âyetlerini okuduğunda imanı artan, Allah dendiğinde yüreği titreyen bir kimse okların açtığı yaraları, yaraların verdiği ıstırabı hissetmez. Acaba bizim okuyup geçtiğimiz Kehf sûresi ile Abbâd’ın okuduğu arasında bir fark mı vardır? Yoksa fark okunanda değil okuyucuların imanında mıdır? Allah Celle, Abbâd ve arkadaşlarının Kur’ân’a olan saygısını ve sevgisini hepimize nasip eylesin.



Ölüm Kalım Savaşı

Efendimiz aleyhisselam Hicretin altıncı yılında umre için Mekke’ye doğru yola çıktığında, Kureyş kabilesinin durumunu öğrenmek üzere gönderdiği yirmi kişilik öncü birliğin içerisinde Abbâd b. Bişr de vardır. Gün olur Rasûlullah onu zekât toplamaya Müzeyne ve Süleym kabilesine gönderir.[8] Yiğit sahabî, Rasûlullah’ın verdiği her türlü vazifeyi en güzel şekilde yerine getirir. Tebük Gazvesi sırasında Efendimizi koruma görevini üstlenen yine Abbâd b. Bişr olmuştur. [9]

Yemame Savaşı bir ölüm kalım savaşıdır. Allah Rasûlü vefat etmiş, Arap kabilelerinden pek çoğu İslâm’ı terk etmiş, İslâm Medine’ye sıkışıp kalmıştır. Dinden dönenlerin, zekât vermeyeceğiz diyerek İslâm devletine isyan edenlerin ve sahte peygamberlerin karşısında Halife Ebû Bekir’in komutanı, Allah’ın çekilmiş kılıcı Halid b. Velid vardır.

Allah’ın adını yüceltmek üzere yola çıkan mukaddes ordu, önündeki engelleri yok etmiş, isyanları bastırmış ve en büyük düşmanın: Müseylimetü’l-Kezzab’ın karşısına çıkmıştır. Daha önce kendisiyle savaşan Müslümanları bozguna uğratan Müseylime’nin ordusu, İslâm ordusundan hem daha kalabalık hem daha güçlüdür. Savaş başladığında isyan ordusu, Müslümanları bozguna uğratır. Sahte peygamber Müseylime’nin askerleri, Halid b. Velid’in çadırına kadar girerler. Umutların tükendiği, ağır bir yenilginin yaklaşmakta olduğu sırada Efendimizaleyhiselam‘ın en yakın arkadaşları Ensar ve Muhacirin önde gelenleri tarihin en muhteşem direnişlerinden biriyle sahte peygamberin karşısında dururlar.

Erkam’ın evinde yetişenler, Akabe’de biat edenler, Rıdvan Ağacı’nın altında Peygamberlerine söz verenler, direnişe, mücadeleye, en Sevgili’ye bağlılıklarını göstermeye ve O’nun davası için şehadet şerbetini içmeye azmederler. Vefa sahibi Peygambere vefa gösterirler.



Zafer İslam’ın

Savaşın öncesindeki gece Abbâd bir rüya görür. Rüyasında gökyüzü kendisi için açılmış ve onun üzerine kapanmıştır. Bu rüyayı şehadetin müjdesi olarak yorumlar. Savaş meydanında haykırır, Ensarı ölüme davet eder: “Ey Ensar topluluğu, kılıçlarımızın kınlarını kıralım, bizim yüzümüzden İslâm’a zarar gelmesin.”[10] Onun liderliğinde ensardan dört yüz mücahit düşmanın içine dalar, toparlanan İslâm ordusu sahte peygamberin ordusunu geri püskürtür. Savaşı kazanamayacağını anlayan Müseylime, askerleriyle birlikte yüksek duvarlarla çevrili bir bahçeye sığınır. Ancak onun için kurtuluş yoktur. Yaşamak için değil ölmek için savaşan kahramanları o duvar nasıl engelleyebilir? Duvardan atlayan ve kapıyı açan sonra da şehit olan mücahitler, akan kanlarıyla Medine’de yatan Nebi’ye ve O’nun sıddık halifesine selam verirler. Akşam olduğunda yalancı Müseylime öldürülmüş, zafer İslâm’ın olmuştur.

Ölüm duvarının dibinde bir yiğit yatar. Kılıçlar ve mızraklar yüzünü parçalamış, vücudu tanınamayacak bir hale gelmiştir. Kırk beş yaşında[11] şehit olan şanlı sahabînin cesedi duvarın dibinde, ruhu dostları Rasûlullah ve Musab b. Umeyr ile birlikte cennettedir.



[1] İbn Esir,Üsdü’l-Ğabe,III,149; İbn Abdilber,II,801

[2] İbn Sa’d,Tabakat,III,441; Zehebi,Siyeru a’lami’n-Nübela,I,337

[3] Hakim, Müstedrek,III,229; İbn Abdilber,II,802

[4] Buhari, Salât 78; Menâkıb 28; Ahmed B. Hanbel,Müsned,III,190-191

[5] Buhari, Şehâdât 11

[6] İbn Hişam,Sire,III, 54-60

[7] İbn Hişam,Sire,III,219; Vakıdi,Meğazi,I,397

[8] İbn Sa’d,Tabakat,II,160;Raşit Küçük, Abbâd b. Bişr,DİA,I,12

[9] Zehebi, Siyeru A’lami’n-Nübela,I,337

[10] İbn Sa’d, Tabakat,III,441; Zehebi,Siyeru a’lâmi’n-nübelâ,I,338

[11] Zehebi,Siyeru a’lâmi’n-nübelâ,I,337-340;İbn Esir,Usdu’l-Ğabe,III,150

Mutlu Binici

siyerinebi

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
abbad bin bişr, bîr, destan, hayatüs sahabe, kahramanı, sahabelerden hikayeler, sahabelerden ibretler, sahabelerin hayatları, sahabelerin hikayeleri


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Destan Burce Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 27 Nisan 2012 11:21
Son destan 1.0 KarakıZ Online Oyunlar 0 23 Aralık 2011 19:31
Destan ola KarakıZ İslamiyet 0 14 Kasım 2011 14:12