07 Aralık 2012, 01:16 | #1 | |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Açıklamalı - 11. Lem'a- Birinci Nükte - Sünnet-i Seniyye'ye İttiba ONBİRİNCİ LEMA Mirkatü 's-Sünne ve Tiryâk-ı Marazü 'l-Bid'a Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Şu ayetin birinci makamı Minhâcü's-Sünnet, ikinci makamı Mirkatü 's-Sünnettir. Bu iki âyet-i azîmenin yüzer nüktesinden “Onbir nükte”si icmâlen beyân edilecek. Birinci Nükte: Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Yani “Fesâd-ı ümmetim zamanında kim benim sünnetime temessük ederse, yüz şehîdin ecrini ve sevabını kazanabilir. ” Bu asrımıza ve evvelik asırlara nazar edersek, insan dunyaya geldiğinden beri manevi olarak bu derece karanlık bir asır yaşanmamıştır. Bazı kavimler bazı azgınlıklıklarında ifrad etmişler helak olmuşlar; kimine tufan, kimine zelzele, kimine gökten taş ve ateş, kimine bir fırtına alıb dağlara vura vura helak etmişler. Helak olmuşlar, halbuki onların umumunun isyanları daha kesretli bir şekilde bu asırda mevcuddur. Her türlü melanet her yerde vardır; faiz bu asırda olduğu kadar hiç bir asırda artmamıştır, zina bu asırda arttığı kadar hiçbir asırda yaygınlaşmamıştır, tarihde Allah'ı inkar eden bir devlet kurulmamıştır ama bu asırda Rusya ve bazı kominist rejimler doğrudan Allah'ı inkar etmişlerdir. İslamiyet geldiğinden beri hiç bir asırda bu kadar hucuma uğramadı, hiçbir asırda Kur'an-ı Kerim anayasallıkdan kaldırılmadı ama bu asırda kaldırıldı. Eskiden az kimsenin evinde Kur'an-ı Kerim vardı matbaa olmadığından her yerde yoktu ama herkesde Kur'an-ı Kerime gönülden bir intisab ve itaat ve malumat vardı. Ama bu zamanda bir evde 3-5 adet Kur'an-ı Kerim olduğu halde ondan malumatı olan neredeyse yok ve bu hal alem-i İslam'da var. Bir defa okuyan bir zaman sonra ancak bir defa daha okuyor ya anlamıyor yada yanlış anlıyor. Hiçbir asırda muslumanlar peygamberimiz hakkında bu kadar cahil olmadı. Hiçbir asırda muslumanlar islamdan bu kadar uzak olmadı ve haramlara bu kadar giriftar olmadı haramları bu kadar hoş görmedi. Müslumanlar arasındaki fitne hiçbir asırda bu kadar büyük bir hal almadı. Koca İslam alemi bir boğumluk israille baş edemiyorlar, çünkü dağınıklar ve birbirlerine güvenmiyorlar. Bu izahat dahada uzatıla bilir. Bu misaller şunun içindi; biz ahir zamanın fitnesinin tam içindeyiz. Tüm peygamberlerin ummetlerini korkuttukları bir asırdayız. Sahabelerin bazıları acaba ahir zamanmı geldi diye korkusundan evine kapandıkları bir asırdayız ve nekadar da gunahlara karşı cesuruz değil mi.. Her daim titrememiz lazımken, rahmete iltica etmemiz lazımken, dünyanın peşindeyiz ve kariyer peşindeyiz ve halimizdende memnunuz malesef .. Demek bizler ahir zaman fitnesi içindeyiz ve karanlıklar içindeki karanlıklardan azıcık aklı başında olanlar, bir necat ararlar, bir kurtuluş ararlar. Yukarıda hadis-i şerifi hatırlayalım; "kim ummetimin fedada uğradığı zamanda sunnetime sıkı sıkı yapışırsa, ona yuz şehdin ucreti verilecek" diyor. İşte bizim reçetemiz; farzlar ve vaciblerde zaten itaate memuruz taviz olamaz. Bu zamanda herkes islamdan imandan Kur'an'dan ve efendimizin yaşadığı gibi yaşamakdan bihaber iken efendimiz gibi yaşamayı maksad edinmek, o neyi nasıl yaptı; aynı aynına yapmak. Biri sorsa neden böyle yapıyorsun? Tek cevab; "çünkü efendimiz böyle yaptı. Ondan bende öyle yapıyorum" demek. Kardeşler yarın İslam'ı yaşamak daha kolaylaştığında, bize veribilecek bu yuksek ucret kalkacak. Zira fitne asrı şimdidir herkes İslam'dan gafildir. Demek şimdi islamı yaşamak ve sunnetiyaşamak zamanıdır. Bir şehidin nail olduğu ucretleri az çok bilirsiniz;biri öldüğünü bilmez yaşadığını sanır, biri ona özel hususi bir alem verilir, biri mahşerde kul borcu hariç sorgusu yoktur, biri cehennemlik akrabalarından 70 kişiyi cennete göturebilecek, biri hayal gibi bir hızla cennete girecek, Şimdi; bu fitne asrında biri sunnete göre yaşasa, sunnete göre okusa, sunnete göre evlense, sunnete göre aile reisi olsa, sunnete göre evladını buyutse, sunnete gere sarığa sahib çıksa, sunnete göre hattı Kur'an'a sahib çıksa, sunnete göre yemek yese su içse uyusa derecesine göre 1 den 100 e kadar şehid sevabı kazanabilir.Faraza 10 şehid kazansa; tüm o ucretleri on katı alır. Cehennemlik akrabalarından 70*10 700 kişiyi Allah'ın izni ile cennete götürür. Bu azim mükafatın geçerlilik zamanı; fesad ummet zamanıdır. Fesad kalktığı zaman bu azim ücret kalkacak. Sanki bir çeşit kampanya değil mi? Evet sünnet-i seniyeye ittibâ ' etmek, mutlaka gayet kıymetdardır. Hususan bid'aların istîlâsı zamanında sünnet-i seniyeye ittibâ ' etmek, daha ziyâde kıymetdardır. Bilhassa fesâd-ı ümmet zamanında sünnet-i seniyenin küçük bir âdâbına mürâât etmek, ehemmiyetli bir takvâyı ve kuvvetli bir îmânı ihsâs ediyor. Doğrudan doğruya sünnet-i seniyeye ittibâ ' etmek, Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ı hâtıra getiriyor. O ihtârdan, o hâtıra, bir huzûr-u İlâhî hâtırasına inkılâb eder. Hatta en küçük bir muâmelede; hatta yemek, içmek ve yatmak âdâbında sünnet-i seniyeye mürâât ettiği dakikada, o âdî muâmele ve o fıtrî amel, sevablı bir ibâdet ve şer'î bir hareket oluyor. Çünki o âdî hareketiyle Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a ittibâı düşünür ve şerîatın bir edebi olduğunu tasavvur eder ve şerîatın sâhibi, o olduğu hâtırına gelir. Ve ondan Şâri'-i Hakîkî olan Cenâb-ı Hakk'a kalbi müteveccih olur, bir nevi' huzûr ve ibâdet kazanır. İşte bu sırra binâen, sünnet-i seniyeye ittibâı kendine âdet eden, âdâtını ibâdete çevirir, bütün ömrünü semeredâr ve sevabdâr yapabilir. Evet, yukarıda yazdığımız gibi hayatımızın her alanında her noktasında burada sunnet nasıldır diye sorsak bilmiyorsak öğrensek ve hayatımıza uygulasak, elbette o anların herbirinde efendimiz hatırımızda ve kalbimizde olacak. Yemek yerken hatırımızda efendimiz, su içerken hatırımızda efendimiz.. Bir su içmekde kaç tane sunnet var bilir misiniz? Biri oturarak içmek biri başı kapalı içmek biri sağ elle içmek bir 3 yudumda içmek biri sutu emer gibi suyu içmek biri besmele çekerek içmek biri tefekkur ederek içmek biri elhamdulillah demek Risale-i Nur'un en birinci vazifesi olan hattı Kur'an'ı yazarken, unutulmuş bir sunneti ihya etmenin memnuniyeti ile yazmak ve efendimizin bundan çok hoşnud olduğunu bilmek ve bilerek yazmak zira bu sunnet unutturulmuş. Evet, hassaten unutturulmuş sunnetlerin ihyası çok daha mukafatlıdır. Demek fiillerimizi yaparken sunnette var mı bakmak, sonra sunnetiki gibi yapmak; Peygamber Efendimizi herdaim hatırmızda tutacaktır. Onu hatırlamak Allah'ı hatırlamaya ınkılab ecektir. Bu demektir ki biz sünneti yaşadığımız nisbette Allah ile beraberiz. Eğer hayatımızda yaşantımızde sunnet az ve ya yok ise, Allah ile beraberliğimizde o nisbette az veya yok demektir. Neuzubillah .. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. el-Fatiha | |
|
Etiketler |
Yok |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Sünnet-i Seniyye | Kalemzede | İslamiyet | 0 | 09 Ağustos 2011 12:29 |
Esmaü'l-Hüsna [açıklamalı] | Ein | Esmâ-Ül Hüsnâ | 0 | 10 Haziran 2011 14:07 |
Skiller(Açıklamalı) | Sır | Online Oyunlar | 0 | 20 Ekim 2010 13:30 |
Firefox Eklentileri (açıklamalı) | Serhat | Ağ, Network ve Networking | 0 | 10 Temmuz 2009 11:06 |
Açıklamalı 450 Hadis | noLove | Hadis-i Şerifler | 53 | 24 Mayıs 2009 20:34 |