IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 07 Mart 2012, 22:32   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Tarikatlarin teşekkülü




Soru : Bütün tarikatların Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ali (radıyallahu anhümâ) vasıtasıyla Fahr-i Âlem sallallahu aleyhi ve sellem'e ulaştığı ve onların da tarikatı Hz. Peygamberden aldıkları bilindiği halde, efkar-ı umûmiyye de niçin "Muhammediyye Tarikatı" adının verilmeyip de, Nakşibendiyye, Kâdiriyye, Mevleviyye, Şâzeliyye, Rifâiyye, Kübreviyye, Ekberiyye, Sühreverdiyye, Çeştiyye, Halvetiyye ve Celvetiyye tarikatları gibi isimlerin verilmesi ve tarikatların bu isimlerle şöhret bulması şer'an caiz midir?

Cevap : Mecaz yoluyla caizdir. Nitekim Hz. Peygamberin hadislerini ihtiva eden kitaplara Sahih-i Buhari, Sahih-i müslim denmektedir. Mustafâviyye mezhebi de, Ebû Hanife, Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezhebi adıyla bilinmektedir. Halbuki bunların hepsi de Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i şeriflerden kaynaklanmakta ve bu iki asıl mesnede dayanmaktadır. Hiç biri kendi izâfî ve indî mütâlâlarına göre böyle bir şey îcâd edip ortaya koymamışlardır.

Tarikatların nihayeti ve aslı Muhammediyye Tarikatı olduğu halde, niçin bu tarikatlara Muhammediye tarikatı adı verilmiyor da Nakşibendiyye, Kâdiriyye, Mevleviyye, v.b. isimler veriliyor diye sorarsan, buna şu cevabı verebiliriz:

Tarikatların mezkur isimlerle adlandırılıp şöhret bulması mecâzîdir. Bu tarikatların kurucusu ve pîrinin ismine nisbetle anılması, bu zatların adı geçen tarikatların ıslahı, zaman ve zeminin ihtiyaçlarına göre irşad anlayışlarının değiştirilmesi gibi konularda cehd ve gayretlerinin çokluğundandır. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hadislerinin, bulunduğu kaynaklara göre Buhari ve Müslim hadisi diye isimlendirilmesi aynen buna benzer. Aslında hadisler Buhari ve Müslüm'e ait değil bizzat Rasûlullah'a aittir. Hadislere, kitaplarında "muan'an" bir silsile ile yer vermekten başka müdaheleleri yoktur.

Mezhep imamaları da görüşlerini Kur'an-ı kerim ve sünnet-i seniyye'den aldıkları, hükümlerini bu iki asıl akynağa dayanan delillerle ictihad yaparak koydukları halde mezheplerinin kendilerine nisbetle Hanefî, Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezhebi diye isimlendirilip, bu adlarla tanınıp yaygınlaşması da böyledir. Bu zatlardan hiç birisi kendiliklerinden şahsî bir hüküm ortaya koymamışlardır.

Cüneyd-i Bağdâdî (k.s.) bu hususu şöyle açıklıyor :
"Rasûlullah'ın sünnet-i seniyyesi ve ahlak-ı hasenesinden kaynaklanmayan ve O'na uymayan bütün tarikatlar çıkmaz sokaktır. Onlarla hiçbir yere varılamaz."
Hadis-i şerifte: "Eğer Musa aleyhisselam hayatta olsaydı da bizim peygamberlik haberimiz kendisine ulaşsaydı, ümmetimden olması dışında başka bir şey O'na caiz olmazdı" buyurulmuştur. Kendisinden önceki bütün semavî kitapları ve ilahi dinleri nesheden Hz. peygamber'in nübüvveti, nasıl olur da O'nun yoluna ve izine aykırı tarikatlara imkan verir. Bunun düşünülmesi bile muhaldir. (F, 73)

TARİKATLARIN BAŞI VE SONU NEDİR.?

Tarikatların başlangıcı, şer'i şerifin esaslarına sımsıkı sarıldıktan sonra mümkün olduğu kadar zikir ve O'nun insanlara lütfettiği nimetler ile yüce kudreti üzerinde derin tefekkür, ortası; "insanlarla aşırı derece ülfet ve ünsiyet, onlarla fazlaca haşir-neşir olmak iflas alametidir" denildiği gibi, insanlarla, ya da cezbedici diğer dünyevî şeylerle değil yalnız Allah'la meşgul olmak ve yalnız O'na yakın ve O'nunla ünsiyet etmektir. Neticesi ise; her zaman Hakk'ın huzurunda bulunduğu inancına sahip olmak, kendisinde, çevresinde, hülasa her şeyde Hakk'ı görebilmek, bir an bile Allah şuurundan uzak kalmamaktır. Daha doğru bir ifade ile İslâm'ı "ihsan" derecesinde ve her an Cenab-ı Hakk'ın murakabe ve denetimi altında yaşadığına inanarak ibadet etmek ve öylece yaşamaktır.
Tarikatların hepsinin gayesi, müridlerini yalnız Allah'a kulluk ve yalnız O'nun rızasını kazanma idealine ulaştırmaktır. Nitekim bunu zikir, fikir ve ibadetlerinde şöyle dile getiriyorlar:

"İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî = İlâhî, benim maksadım yalnız sen, elde etmek istediğim de yalnızca senin rızandır." (F,74)

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
tarikatlarin, teşekkülü


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Osmanlı Beyliği'nin Teşekkülü Zen Tarih 0 27 Mayıs 2014 19:16