Erkeklerin Çeşitli İşleri İçin Peygamber'in Hanımlarına Müracaat Etmeleri
Erkeklerin Çeşitli İşleri İçin Peygamber'in Hanımlarına Müracaat Etmeleri:
Peygamber'in hanımlarına övgü ve ikramda bulunmak için gelmeleri:
Peygamberin hanımı Aişe bir rivayetinde şöyle dedi:[962] "Seferlerinin birinde Rasulullah (s.a.v.) ile birlikte yola çıktık. Beyda yahut Zatül-Ceyş denilen yere vardığımızda gerdanlığım koptu. Onu aramak için Rasulullah durdu ve insanlar da onunla bereber konakladı. Konak yerinde su yoktu. Bunun üzerine insanlar Ebu Bekr'e gelerek: 'Aişe'nin yaptığını görüyor musun? Hem Rasulullah'ı (s.a.v.) hem de yanındaki insanları yollarından alıkoydu. Bunlar su başında değiller, yanlarında su da yok1 dediler. Derken Ebu Bekr yanıma geldi. Rasulullah (s.a.v.) başını dizime koymuş uyumuştu. Ebu Bekir bana: 'Sen hem Rasulullah (s.a.v.)"i hem de yanındaki insanları yollarından alıkoydun. Bunlar su başında değiller, yanlarında su da yok!' dedi. Ebu Bekr beni adamakıllı azarladı ve bir süre söylendi. Eliyle de böğrüme vurmaya başladı. Rasulullah (s.a.v.)'in dizimde bulunması kıpırdanmama mani oluyordu. Rasulullah kalktı ancak su yoktu. Bunun üzerine Allah teyemmüm âyetini indirdi ve ashab teyemmüm ettiler. Useyd b. Hudayr:
- Bu sizin ilk bereketiniz değildir Ey Ebu Bekir Ailesi! dedi.[963]
Diğer bir rivayette ise Useyd b. Hudayr Aişe'ye: "Allah sana hayır ihsan eylesin. Vallahi senin başına gelen sevmediğin hiç bir şey yoktur ki Allah ondan sana ve müslümanlara bir hayır yaratmamış olmasın" dedi.[964]
Erkeklerin, Peygamber'in hanımlarına iyiliği emretmek kaygısyüa onlara yönelmeleri:
İbni Abbas'dan bir rivayete göre şöyle dedi:
"... Ömer, bir defa ben kendi kendime bir şeyi istişare ederken zevcem bana şöyle şöyle yapsan olmaz mı deyiverdi, ben de ona; sana ne oluyor da bu işe karışıyorsun ve sen niçin buradasın? Benim yapmak isetdiğim bir şeye burnunu sokuyorsun? dedim. Kadın:
- Şaşarım sana ey Hattab oğlu! Sen kendine kafa tutulmasını istemiyor*sun. Halbuki kızın Rasulullah (s.a.v.)'e kafa tutup duruyor. O derecede ki, bütün gün efkarlı kalıyor, dedi. Bunun üzerine cübbesini alarak evden çıktı ve Hafsa'nın yanına girdi, ona dedi ki:
- Ey kızcağızım! Sen Rasulullah (s.a.v.)'e kafa tutarmışsm, hatta bütün gün efkarlı kalırmış! Hafsa:
- Vallahi biz ona çok müracaatta bulunuyoruz; dedi.
- Bilirsin ki, ben seni Allah'ın azabından ve Rasulü'nün gazabından sa*kındırırım kızcağızım! Sakın seni o güzelliğini beğenen, Rasulullah (s.a.v.)'in kendisine olan sevgisine güvenen aldatmasın! Dedim. Burada Ai-şe'yi kastediyor. Sonra oradan çıkarak yakınlığım olduğu için, Ümmü Sele-me'nin yanma girdim ve onunla konuştum, dedi. Ümmü Seleme bana şöyle dedi:
- Şaşarım sana ey Hattab oğlu! Her şeye karışırsın. Hatta Rasulullah (s.a.v.) ile zevcelerinin arasına bile girmek istiyorsun. Ümmü Seleme'nin bu sözü bana Öyle tesir etti ki efkârımı bir parça yatıştırdı.
Müslim'in rivayetinde ise Ömer:
Aişe'nin yanına gittim ve dedim ki: Ey Ebu Bekir'in kızı Rasulullah'ı üzdüğün yetmedi mi?
Aişe de:"Benden sana ne ey İbni Hattab, sen kıymetli kızına nasihat etsene[965]
Aişe (r.a.)'dan;
Şöyle demiştir: Üzerine perde çekildikten sonra Şevde hacetini görmek için dışarı çıktı. Kendisi iri vücutlu bir kadındı. Kendisini tanıyanlara gizli kalmazdı. Onu Ömer b. Hattab gördü ve:
- Ya Şevde! Vallahi bizden gizlenemiyorsun! Nasıl dışarı çıktığına bir bak! dedi. Aişe, bunun üzerine Şevde bozularak geri döndü. Rasulullah (s.a.v.) benim evimde idi. Kendisi akşam yemeği yiyordu. Elinde bir kemik vardı, dedi. Şevde içeri girerek:
- Ya Rasulullah! Ben hacetimi görmek için dışarı çıktım da Ömer bana şöyle şöyle söyledi, dedi. Az sonra Rasulullah (s.a.v.)'e vahiy geldi. Sonra kendisinden (ağırlık) kaldırıldı. Kemik hâlâ elinde idi. Onu bırakmamıştı.
"Gerçekten hal şu ki hacetiniz için dışarı çıkmanıza izin verildi" buyurdular.[966]
Said İbni Hişam İbni Amir'den rivayete göre şöyle dedi:
"... Bunun üzerine ben, Aişe'ye gitmek üzere yola çıktım ve Hakim b. Eflah'a vararak Aişe'ye beraber gitmek üzere onu yanıma almak istedim. Hakim:
- Ben ona yaklaşmam, çünkü ben onu şu iki fırka hakkında birşey söylemekten nehyettim de o buna razı olmayarak bildiğini işledi, dedi. Ben, Hakim'e yeminle ısrar ettim. Bunun üzerine benimle geldi. Beraberce Aişe'ye gittik ve yanına girmek için izin istedik. Aişe bize izin verdi; yanına girdik Hakim'i tanıyarak:
- Sen Hakim misin ?dedi. Hakim: Evet cevabını verdi."[967]Erkeklerin Peygamber'in hanımlarını ziyaret için uğramaları:
Mesruk'dan bir rivayete göre: "Biz Aişe'nin yanına girdik. Yanında Hassan b. Sabit vardı. Ona şiir okuyor, kendisinin bazı beyitlerinden gazeller söylüyordu (şöyle dedi):
iffetlidir, akıllıdır; hiçbir şüphe ile itham olunamaz. Gafil kadınların etlerini yemeden aç sabahlar. Bunun üzerine Aişe ona:
- Lakin sen böyle değilsin! dedi. Mesruk diyor ki: 'Ben de Aişe'ye yanı*na girmek için ona niçin izin veriyorsun. Halbuki Allah: 'Bu cemaatan iftira işinin büyük kısmını üzerine alan için büyük azab vardır, buyuruyor, dedim.'
Aişe:
- Körlükten daha şiddetli azab ne olabilir, dedi. Arkasından da ama o
Esved (r.a.)'dan: "Aişe Mina'da iken yanma Kureyş'li bir takım gençler girdi. Gülüyorlardı. Aişe:
- Niye gülüyorsunuz? diye sordu.[968]
- Filan çadır ipine takılıp düştü. Az daha boynu yahut gözü gidiyordu, dediler. Bunun üzerine Aişe:
- Gülmeyin, Çünkü ben Rasulullah (s.a.v.)'i:
- Hiçbir müslüman yoktur ki ayağına bir diken veya ondan büyükbir şey batsın da onun sebebiyle kendisine bir derece verilmesin ve bir günahı silinmesin! buyururken işittim, dedi."[969]
Erkeklerin peygamberin hanımlarına şefaat (aracılık) için başvurmaları:
Aişe (r.a.)'dan: "Abdullah İbni Zübeyr'in bir satış veya bağış esnasında bunu kendisine Aişe'nin verdiğini söylediği Aişe'ye haber verildi. Allah'a yemin olsun ki eğer Aişe bunu bilse ya yasaklar veya onu himayesine alır. Aişe; (Abdullah İbni Zübeyr'i kastederek) o mu bu sözü söyledi dedi. Orada bulunanlar evet dediler. Bunun üzerine Aişe; Ebedi olarak İbni Zübeyr ile konuşmamayı nezir ediyorum. Arkasından küskünlükleri ve ayrılıkları uza-yınca İbni avvam Aişe ile barışmak için aracı koymayı istedi.
Fakat Aişe; Hayır Allah'a yemin olsun ki hiç kimseyi aracı olarak barış*mak için kabul etmiyorum, ayrıca günahı gerektiren bir iş te yapmam. Bu durum uzun süre devam edince İbni Zübeyr Misver İbni Mahreme ve Abdurrahman İbni Esved İbni Abdi Yeğus ile bu durumu konuştu.Her ikisi de Beni Zehra'dan olan bu şahıslara; Allah aşkına siz ikiniz beni Aişe'nin yanına götürürseniz benimle alaka kesmeyi nezir etmesi helal olmaz. Bunun üzerine Misver ve Abdurrahman üzerlerine bir örtü ile elleri de görünmeye-cek şekilde Aişe'nin yanına gelip kendisinden izin istediler. Aişe'ye: Allah'ın selamı rahmeti ve bereketi üzerine olsun içeriye girebilir miyiz? dediler. Aişe de giriniz dedi. Onlar da hepimiz mi? dediler Aişe'de onların yanlarında İbni Zübeyr'in olduğunu bilmeden evet, hepiniz giriniz. Onlar irince arkalarından İbni Zübeyr de örtülü olarak girdi. Aişe onu kucakla*yınca o da şiir "öyleyerek ağlamaya başladı. Bunun üzerine Misver ve Abdurrahman şiir söylemeye başladı. Ancak Aişe İbni Zübeyr ile konuşma*dı, onu kabul de etmedi. Durumun böyle olduğunu gören iki elçi (Misver ve Abdurrahman) Aişe'ye şüphesiz ki Nebi (s.a.v.) senin bu yaptığın hareketi (küskünlüğü) yasakladı. 'Bir müslümamn din kardeşiyle üç günden fazla dargın kalması helal değildir1 dediler. Bundan sonra Aişe'ye sıla-i rahim af ve alaka kesme sebebiyle zor durumda da kalmaması konusunda fazla üsteleyince Aişe de o ikisine sıla-i rahim konusunda konuşmaya ve bu arada ağlamaya başadı. Arkasından, 'muhakkak ki ben nezr yaptım. Nezir işi ise zor bir iştir. Az geçmeden Aişe İbni Zübeyr ile konuştu. Nezrini de kırk köle azad ederek yerine getirdi.' Daha sonra bu nezri hatırlıyordu gözyaşları başörtüsünü ıslatıncaya kadar ağlıyordu."[970]
Erkeklerin kadınların yanına hasta ziyaretine gelmeleri:
Ebi Melike'den:
İbni Abbas vefatından önce ölüm hastalığı sebebiyle meşfıl iken Aişe'nin yanma girmek için izin istedi. Ben onun beni geri çevirmesinden korkuyorum dedi. Aişe'ye; Rasululah (s.a.v.)'in amcasının oğlu ve müslü-manların meşhur simalarından birisi denildi. Aişe onlara: Onun girmesine izin veriniz dedi. İbni Abbas: Kendisini nasıl hissediyorsun dedi. Aişe de: Eğer kendimi koruyacak olursam iyi olacağım, dedi
İbni Abbas; Ey Rasulullah (s.a.v.)'in hanımı, inşaallah sen iyisin. Rasulullah senden başka bir bakire ile evlenmedi ve (ifk hadisesini kastederek) senin masumiyetin gökyüzü tarafından da doğrulandı... dedi.
Diğer bir rivayette ise[971]
"Ey mü'minlerin annesi, sen Rasulullah (s.a.v.) ile Ebu Bekir'in senden önce varıp cennette hazırladıkları güzel bir makama gideceksin, ne mutlu.[972]