30 Kasım 2011, 21:32 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Kadın Şahsiyetler KUR'AN-I KERİM'DE önceki peygamberler döneminde ortaya çık*mış değerli bir takım kadın şahsiyetlerden bahsedilmektedir. Sünnette de Hz. İbrahim'den günümüze kadar kadınların şahsi yönlerini yansıtan, sahabe hanımlarından söz eden birçok hadisler gelmiştir. Umarım anlataca*ğımız kadın şahsiyetler islamm geliştirdiği müslüman kadının şahsiyetiyle ilgili öğretileri daha iyi açıklayacaktır. Öyle ki, örnek kadın şahsiyetler, sayıca fazla, olgunluk açısından da çok üstündür. [306] | |
|
30 Kasım 2011, 21:33 | #2 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Kadın Şahsiyetler Hz. İsmail'in Annesi Hacer Allah'a tevekkül etmesi: İbn Abbas der ki: "Kuşak kullanan ilk kadın, Hz. İsmail'in annesidir. Sare'ye karşı hamileliğini belli etmemek için bir kuşak edinmişti. Hz. İbrahim karısı ve emzikli bulunan İsmail ile Mescid'in biraz yukansında Zemzem kuyusunun üstünde büyükçe bir ağacın yanına gelmişlerdi. O günlerde Mekke'de kimse yoktu. Mekke'de İsmail için su yoktu. Hanımının yanına içerisinde su ve bir miktar hurma olan bir kap bıraktı. Sonra Hz. İbrahim yola çıktı. Korkuya kapılan Hacers defalarca: "Ey İbrahim, bizi hiç kimsenin olmadığı bir çöle bırakarak nereye gidiyorsun?" dedi. Fakat Hz. İbrahim ona kulak asmadı. Hacer: 'Böyle yapmanı Allah mı emretti?' diye sorunca Hz. İbrahim: 'Evet' dedi. Hacer: 'Öyleyse o bizi zayi etmez' dedi, geri döndü. Diğer bir rivayette[311] 'Ey İbrahim,bizi kime bırakıyorsun?' diye sordu. Hz. İbrahim 'Allah'a' deyince, Hacer 'tamam ben O'na razıyım' dedi."[312] Hacer'in bölgenin zor şartlarına rağmen sebat etmesi: Hadis devam ediyor: Hz. İbrahim ayrıldı. Ailesinin kendisini göreme*yeceği kadar uzaklaşınca yüzünü beyte çevirdi. Elini semaya kaldırdı ve şöyle dua etti: "Ey Rabbımız! ben çocuklarımdan kimini namaz kılabilmele-ri için senin mukaddes evinin yanında çorak bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, insanların gönüllerini onlara meylettir. Şükretmeleri için onları meyvalarla rızıklandır." İsmail'in annesi bir taraftan İsmail'i emziriyor diğer taraftan da İbra*him'in kendilerine bıraktığı sudan içiyordu. Su bitince Hacer ve oğlu susadı-lar. Hacer endişe içerisinde İbrahim'e bakındı. Çocuğun başına birşey gel*mesinden korktuğundan, İbrahim'i aramaya çekinerek gitti. Yakınında bu*lunan Safa tepesine çıktı, etrafta "kimseyi görebilir miyim?" diye çevreye baktı. Bir müddet sonra Safa tepesinden indi. Çöle varınca belindeki kuşağı*nı gevşetti. Güçlü bir erkek gibi koşmaya başladı. Oradan Merve tepesine vardı, kimseyi görebilir miyim diye sağa sola bakındı. Yedi defa Safa ile Merve arasında telaşla koştu. Rasulullah diyor ki: "Bu nedenle insanlar Safa ile Merve arasında sa'y ederler." Allah'ın Hacer'e ikramı: Hacer, Merve'ye varınca: "Bir ses duyar ve kendi kendine 'sus' der ve kulak kesilir. Aynı sesi tekrar işitir. Devamla Hacer: 'Sen yardıma ihtiyacın olduğunu işittirdin1 diyen bir ses duydu. Tam bu sırada Meleğin zemzemin bulunduğu yeri ayağıyla veya kanadıyla su çıkıncaya kadar eştiğini gördü. Hemen suyun etrafını çevirdi. Etrafım çevirmesine karşın su yine de üstten taşıyordu. İbn Abbas diyor ki: Rasulullah şöyle buyurmuştur: 'Allah, İsmail'in annesine merhamet etsin. Eğer o, zemzem kuyusunu aynen bırak-saydı veya kaynağın ağzını daraltmasaydı şimdi zemzem bir nehir olurdu. Ravi diyor ki: 'Hacer ve çocuğu suya kanınca melek ona 'kaybolmaktan korkmayın, Allah'ın şu Beytini şu çocuk ve babası yapacaktır. Allah, Beytullah çevresinde kalanları kaybetmez." Hayata katılması ve güzel tedbiri Mekke'de yaptıkları ev yerden birazca yüksekte idi. Ev sağdan, soldan gelen rüzgarlardan etkilenirdi. Birgün Curhum kabilesinden bir grup, Mekke'nin yüksek kısımlarından aşağıya doğru iner, havada dönüp dolaşan bir kuş görürler. Bu kuş yakınlarda bulunan bir suya gidiyor, âcrler. Mekke vadisinde nelerin olup bittiğini öğrenmek için bir veya iki kişiyi gönderirler. Mekke'ye gidenler, Mekke'de su olduğunu söyler. Bunun üzerine onlar da Mekke'ye giderler. (Ravi anlatıyor: ) "İsmail'in annesi Hacer suyun başında Mekke dışından gelenler Hacere müsaade edersen biz de suya varalım" derler. Hacer: 'Buyurun gelin, ama bu suda, herhangi bir hakkınız yoktur' der. Onlar da "tamam" diyerek suyun başına inerler. İbni Abbas Rasulul-lah'ın şöyle dediğini nakleder: "Böylece İsmail'in annesini buldular. O (Hacer) insanlığı, kardeşliği, seven biriydi. Onlar suyun başına indiler, ardından da ailelerine haber gönderdiler. Sonunda Hacer'le Curhum'lu aile*ler arasında yakın bağlar kuruldu. Hz. İsmail büyüyünce yeni tanıştıkları kişilerden ve ebeveyninden Arapça öğrendi. Gençlik çağma geldiğinde Mekke'ye yeni yerleşen bir ailenin kızıyla evlenmiştir.[313] |
|
30 Kasım 2011, 21:34 | #3 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Kadın Şahsiyetler Rasulullah'in Hanımı Huveylid'in Kızı Hz. Hatice |
|
30 Kasım 2011, 21:35 | #4 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Kadın Şahsiyetler Rasulullah'ın Kızı Fatımatu'z-Zehra |
|
30 Kasım 2011, 21:35 | #5 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Kadın Şahsiyetler Müminlerin Annesi Hz. Aişe |
|
30 Kasım 2011, 21:37 | #6 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Kadın Şahsiyetler Hz. Aişe'nin ilmi seviyesi: |
|
30 Kasım 2011, 21:39 | #7 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Kadın Şahsiyetler Hz. Aişe'nin evindeki ilim meclisleri: Zürare şöyle anlatıyor: "Sa'd b. Hişam b. Amir, Allah yolunda gazaya niyet ederek Medine'ye geldi ve Medine'de kendine ait olan bir akar'ı sata*rak, bedeli ile silah ve at satın almak, böylece ölünceye kadar Bizanslılar'a karşı cihadda bulunmak istedi. Medine'ye gelince Medinelilerden bazı kimselere rastladı.Onlar kendisini bu işten nehyettiler ve ona 'Rasulullah'ın hayatında altı kişilik bir cemaatın bunu yapmak istediğini fakat Rasulul*lah'ın onları bundan nehyettiğini ve kendilerine 'Benim şahsımda sizin için güzel bir örnek yok mu?' buyurduğunu haber verdiler. Onlar bunu söyleyin*ce Sa'd daha önce boşadığı karısına ric'at etti ve ric'at ettiğine şahid de getir*di. Peşinden İbn Abbas'a gelerek ona Rasulullah'ın vitir namazını sordu. İbn Abbas: "Ben sana Rasulullah' in vitrini yeryüzünde yaşayanlardan en iyi bileni göstereyim mi?1 dedi. Sa'd 'kimdir o?' diye sordu. İbn Abbas 'Aişe'dir. Hemen ona git de sor. Sonra gel ve sana verdiği cevabı bana haber ver' dedi. Sa'd 'Bunun o üzerine ben, Aişe'ye gitmek üzere yola çıktım ve Ha*kim b. Eflah'a vararak Aişe'ye beraber gitmek üzere onu yanıma almak iste*dim. Hakim: 'Ben ona yaklaşmam. Çünkü ben, onu şu iki fırka hakkında bir şey söylemekten nehyettim de o bana razı olmayarak bildiğini yaptı...' dedi. Ben Hakim'e yeminle ısrar ettim. Bunun üzerine benimle geldi. Beraberce Hz. Aişe'ye gittik. Yanına girmek için izin istedik. Aişe, bize izin verdi; yanına girdik. Hakim'i görünce tanıyarak: "Sen Hakim misin?" dedi. Hakim: 'Evet' cevabını verince Hz. Aişe: 'Yanındaki kimdir?' diye sordu. Hakim: 'Sa'd b. Hişam'dır' dedi. Hz. Aişe: 'Hangi Hişam?' diye sordu. Hakim: 'Amr'ın oğlu' dedi. Bunun üzerine Hz. Aişe ona rahmet okudu ve: 'Hayırdır inşaaHah1 dedi. (Katade: "Hişam, Uhud harbinde vurulmuştu" der.) Ben de: 'Ey mü'minlerin annesi! Bana Rasulullah'ın ahlakını anlat!' dedim. Hz. Aişe de: 'Sen Kur'an okuyorsun değil mi?' dedi. Ben de: 'Evet okuyorum' dedim. Hz. Aişe: 'İşte Rasulullah'ın ahlakı Kur'an'dı.' dedi. Bunun üzerine ben kalkmaya davran*dım ve ölünceye kadar hiç kimseye birşey sormamaya niyet ettim. Sonra ak*lıma geldi de: 'Bana Rasulullah'ın gece namazını anlat' dedim. Hz. Aişe: 'Sen Müzzemmil süresini okuyorsun değil mi?1 diye sodu. Ben: 'evet okurum' cevabını verdim. Hz. Aişe: 'işte Allah bu sûrenin başında gece namazını farz kıldı. Bunun üzerine Rasulullah ve ashabı bir sene gece namazına kalktılar. Allah, bu sûrenin sonunu oniki ay semada tuttu. Nihayet bu sûrenin sonunda tahfifi indirdi de artık gece namazı farzdan sonra kılman bir nafile oldu...' dedi. Daha sonra: 'Ey mü'minlerin annesi, Rasulullah'ın vitrini bana haber ver1 dedim. Hz. Aişe: 'Biz, onun misvakını ve abdest suyunu hazırlardık. Allah da onu geceleyin ne zaman uyandırmak dilerse, uyandırırdı. Bunu mü*teakip misvak kullanır, abdest alır ve dokuz rek'at namaz kılardı. Bu rek'atların yalnız sekizincisinde oturur Allah'ı zikreder; ona hamd eder ve duada bulunurdu. Sonra selam vermeden ayağa kalkar, dokuzuncu rek'atı da kılardı. Sonra oturarak Allah'ı zikreder, ona hamdeder ve duada bulunurdu. Sonra bize işittirecek derecede selam verirdi. Selam verdikten sonra oturduğu yerde iki rek'at namaz kılardı. İşte yavrum bu namaz onbir rek'attır. Rasulullah yaşlanıp biraz kilo alınca, vitri yedi rek'at kılmaya baş*ladı. Bu iki rek'atı yine eskiden kıldığı gibi kıldı. Böylece bu da dokuz rek'at oldu yavrucuğum. Rasulullah bir namazı kıldı mı artık ona devam etmeyi severdi. Şayet kendisine uyku veya bir sızı galebe çalar da gece namazını kılmazsa gündüzün oniki rekaz namaz kılardı. Rasulullah'ın bütün Kur'an'i bir gecede okuduğunu bütün bir gece sabaha kadar namaz kıldığını ve Ramazandan başka tam bir ay oruç tuttuğunu bilmiyorum' dedi. Bunun üzerine ben, İbn Abbas'a giderek Hz. Aişe'nin söylediklerini o-na anlattım. İbn Abbas "Aişe doğru söylemiş! Ona yakın olsam mutlaka o-nun yanına gider, bunları ağzından dinlerdim" dedi. Bunun üzerine ben: "Eğer senin, onun yanına girmediğini bilseydim, onun hadisini sana söyle*mezdim'dedi."[368] Abdurrahman b. Şemmase şöyle anlatıyor: "Hz. Aişe'ye birşey sorma*ya geldim 'sen kimsin?' diye sordu. Ben de "Mısırlılardan biriyim" dedim. Sonra Hz. Aişe "bu gazanızda sizin valinizin size mualemesi nasıldır?" diye sordu. O da "Kendisinden bir fenalık görmedik. Bizden birimizin devesi ölse hemen ona deve verir; kölesi ölse köle verir, yiyeceğe muhtaç olsa yiyecek verir." dedi. Bunun üzerine Hz. Aişe; "Doğrusu, Rasulullah'tan işittiğim bir-şeyi sana haber vermekten, onu kardeşim Muhammed b. Ebi Bekir'e yaptık*ları beni men'edemez! Şu evimde Allah'ım! Bir kimse ümmetimin işlerinden bir vazife alırda onlara zorluk gösterirse sen de ona zorluk göster! Bir kimse ümmetimin işlerinden bir vazife alır da onlara hoş muamele ederse sen de onlara hoş muamele eyle" buyurdu."[369] Mesruk şöyle anlatıyor: "Biz, Hz. Aişe'nin huzuruna girdik. Yanında Hassan b. Sabit vardı. Hassan kendine ait olan bir takım beyitleri aruz veznine uydurarak şöyle şiir söylüyordu: "Namuslu, iffetli, zeki ve şüpheli bir şeyle itham edilmeyen." Hz. Aişe de ona: "Lakin sen böyle değilsin. (Yani gıybet ettin ve iftiracı*ların sözüne daldın) dedi. Mesruk Hz. Aişe'ye: "Hassan'ın senin yanına gir*mesine neden izin veriyorsun? Halbuki Yüce Allah "Onlardan onun büyü*ğünü üzerine alan kimseye büyük bir azab vardır" buyuruyor, dedim. Bunun üzerine hz. Aişe bana "Hangi azab körlükten daha şiddetli ve daha büyük*tür?" dedi. Ve onun lehine "Şüphesiz Hassan, Rasulullah adına İslam'ı mü*dafaa eder yahut müşriklerin hicivlerine karşılık verirdi, sözlerini de söyler*di" dedi.[370] Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe anlatıyor: "Hz. Aişe'nin yanına girdim ve kendisine: "Bana Rasulullah'ın hastalığından bahsetmez misin?" dedim. Aişe "Hayhay" dedi ve devam ederek: "Rasulullah'ın hastalığı ağırlaşü. Bir ara "cemaat, namazı kıldılar mı?"diye sordu. Biz: "Hayır, seni bekliyorlar ey Allah'ın Rasulü" dedik. Rasulullah "Öyleyse benim için leğene su koyun" buyurdular. Dediğini yaptık, Rasulullah yıkandı, sonra kalkmak için dav*randı, fakat bayıldı. Sonra ayılarak "Cemaat namazı kıldılar mı?" diye sordu. "Hayır seni bekliyorlar ya Rasulullah" dedik. Yine benim için leğene su ko*yun" buyurdu. Dediğini yaptık ve yıkandı. Sonra kalkmak için davrandı fakat yine bayıldı sonra ayılarak "Cemaat namazı kıldılar mı?" diye sordu. Biz: "Hayır seni bekliyorlar Ey Allah'ın Rasulü" dedik. Cemaat, mescide ka*panmış Rasulullah'ı bekliyorlardı. Bunun üzerine Rasulullah cemaata na*maz kıldırması için Ebubekir'e haber görderdi. Gönderilen zat Ebubekir'e vararak "Rasulullah cemaata namaz kıldırmanı emrediyor" dedi. Ebubekir yumuşak kalpli birisiydi. Hz. Ömer'e "Ey Ömer cemaata namazı sen kıldır" dedi. Ömer "Buna sen daha layıksın" karşılığını verdi. Böylece o günlerde cemaate namazı Ebu Bekir kıldırdı. Sonra Rasulullah kendinde bir parça hafiflik hissederek biri Abbas olmak üzere iki kişinin arasında öğle namazına çıktı. Ebubekir cemaata namaz kıldırıyordu. Ebubekir onu görünce geri çekilmeye davrandı. Fakat Rasulullah, geri çekilmemesini işaret etti. Yanındaki iki kişiye "beni onun yanına oturtun de*di. Onlar da kendisini Ebubekir'in yanıbaşına oturttular. Ebubekir ayakta Peygamber (s.a.v.) namazına uymuş, cemaat da Ebubekir'in namazına uy*muş olarak namaz kılıyorlar, Peygamber (s.a.v.) ise oturuyordu. Ubeydullah diyor ki: "Daha sonra Abdullah b. Abbas'ın yanına girerek Rasulullah'ın hastalığı hakkında Aişe'nin bana anlattıklarını ona arzettim. Onlar da hiçbir-şey inkâr etmedi. Yalnız "Abbasla birlikte Rasulullah'ın koluna giren zatın adını Hz. Aişe sana söyledi mi? dedi. Ben de hayır, dedim. İbn Abbas "O A-li'ydi."dedi.[371] |
|
30 Kasım 2011, 21:41 | #8 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Kadın Şahsiyetler Hz. Aişenin sahabe'nin hatalarını düzeltmesi Ubeydullah b. Umeyr şöyle anlatıyor: "Abdullah b. Amr'ın, kadınlara gusledecekleri zaman saçlarının örgülerini çözmelerini emretmesi Hz. Aişe'ye ulaşınca: 'Bu İbn Amr hayret birisi! Kadınlara, gusledecekleri za*man saçlarını çözmelerini emrediyor, niçin saçlarını traş etmelerini emret*miyor? Ben ve Rasulullah tek bir kaptan (su alarak) guslederdik, başıma üç defadan fazla su dökmezdim' dedi."[372] Umre bint Abdurrahman anlatıyor: "Ziyad b. Ebi Süfyan, Hz. Aişe'ye İbn Abbas'ın: 'Kim, kesilmek üzere bir kurbanlık gönderirse, gönderdiği kurbanlık kesilinceye kadar hac yapana haram olan şeyler kurbanlık ona da haramdır' sözünü bildiren bir mektup yazdı. Bunun üzerine Hz. Aişe: 'İş İbn Abbas'ın dediği gibi değil. Ben, Rasulullah'ın kurbanının ipini kendi elimle çözdüm sonra Rasulullah onu eliyle bağladı ve babamla gönderdi. O kesilinceye kadar Allah'ın helal kıldığı hiçbirşey Rasulullah'a haram olmadı' buyurdu." Muhammcd b. el-Menteşjr şöyle anlatıyor: "Hz. Aişe'ye İbn Ömer'in: 'Üzerimde koku izi ile ihramli olmayı hoşgörmem' sözünü zikrettim. Bunun üzerine Hz. Aişe: 'Ben Rasulullah'a güzel koku sürdüm, sonra o, kadınlarını dolaştı, sonra da üzerinde koku izi varken ihrama girdi' dedi. Mücahid diyor ki: "Ben, Urve b. ez-Zübeyr ile beraber Medine mesci*dine girdim. Abdullah b. Ömer'i Aişe'nin hücresine dayanıp oturmuş halde bulduk. Bazı insanlar da mescidde kuşluk namazı kılıyorlardı. Biz, İbn Ö-mer'e bunların kuşluk vaktinde mescidde toplanıp kıldıkları namazların hükmünü sorduk. İbn Ömer: 'Kuşluk namazı için bu şekilde mescidde top*lanmaları bid'attır1 dedi. Sonra Urve, İbn Ömer'e Rasulullah (s.a.vO kaç kere umre yaptı diye sordu. İbn Ömer: 'Birisi Recep ayında olmak üzere dört umre yaptı' dedi. Biz, İbn Ömer'in bu son cevabındaki hatayı kendisine reddetmek istemedik. Bu sırada biz, mü'minlerin anası Hz. Aişe'nin, kendi odasında dişlerini yıkamasından çıkan hışırtıyı duyduk. (İzin alarak yanına girdiği*mizde, Urve teyzesi sıfatıyla Aişe'ye: 'Ey Anne! Ey müminlerin annesi! Ebu Abdurrahman Abdullah b. Ömer'in söylediği sözü işitiyor musun?' dedi. Aişe ne söylüyor?1 dedi. Urve b. Zubeyr: 'İbn Ömer: Rasulullah birisi Recep ayında olmak üzere dört umre yaptı diyor" dedi. Bunun üzerine Hz. Aişe: "Allah, Abdurrahman'a rahmet etsin! Halbuki Rasulullah'ın yaptığı umrele*rin hepsine tanık olmuştur. Rasulullah Recep ayında katiyyen umre yapma*mıştır' dedi."[373] Abdullah b. Ubeydullah b. Ebi Melike şöyle anlatıyor: "Osman'ın kızı Ümmü Eban Mekke'de vefat etmişti. (Namaz ve defninde) hazır bulunmak için bizler de bu cenazeye gelmiştik. îbn Ömer ile İbn Abbas da bu cenazede hazır bulundular. Ben İbn Ömer ile İbn Abbas'ın arasına oturmuştum. (Veya ravi) şöyle dedi: Yahut ben bu ikisinden birinin yanına oturmuştum da diğeri de gelip benim yanıma oturmuştu, (bu sırada evden kadınların feryadı yük seldi). Bunun üzerine İbn Ömer, yanında bulunan Osman'ın oğlu Amr'a "şu kadınları ağlamaktan nehyetmez misin? Çünkü Rasulullah, "şüphesiz ölü, ailesinin kendisine ağlamasından dolayı azab duyar' buyurdu" dedi. Buna karşı Abdullah b. Abbas da: 'Bu sözü Ömer (r.a.) da bazen söylerdi1 dedi. Devamla İbn Abbas, Ömer vefat ettiğinde bunu Aişe (r.a.)'ya hatırlattım. O da; Allah Ömer'e rahmet etsin! Valahi, Rasulullah (s.a.v.), "Allah mü'mine ailesinin ona ağlamasından dolayı azap eder" demedi. Rasulullah (s.a.v.); "Allah ailesinin ona ağlamasından dolayı kafirin azabını artırır" buyurdu. Devamla, "size Kur'an yeter. Onda; "hiç kimsenin günah yükü başkasına yüklenmez" buyrulur. İbn Abbas bu noktada: "Vallahi! Güldüren de ağlatan da O'dur" dedi.[374] Uruc, Hz. Aişe'nin şöyle dediğini rivayet ediyor: Hz. Aişe "Buraya fila*nın babası (Ebu Hureyre) geldi. Odamın şu tarafına oturdu. (Sözüne hiç ara vermeksizin devamla) Rasulullah'tan hadis söyleyip, bunları bana duyur*mak istiyordu. Halbuki ben teşbih ediyordum. Ben ibadetimi bitirmeden kalktı gibi. Eğer ona yetişebilseydim muhakkak onu böyle aralıksız söyle*mekten men ederdim. İyi bilin ki, Rasulullah sözü sizin sözünüzü zincirledi*ğiniz gibi birbirine ekleme suretiyle söylemezdi" dedi.[375] Başka bir rivayette Rasulullah öyle tek tek konuşurdu ki saymak isteyen onu sayabilirdi.) dedi.[376] Bedreddin ez-Zerkeşi yalnızca Hz. Aişe'nin sahabe rivayetlerini dü*zeltmesini konu alan "el-îcabe li iradi ma İstedrakethü Aişetü ale's Sahabeti" adlı bir eser kaleme almıştır. Zerkeşî kitabın mukaddimesinde: "Bu kitapta, sadece Hz. Aişe'den gelen hadisleri veya başkalarına muhalif görüşlerini veya sadece Aişe'nin bildiği açık sünnet veya sağlam ilmi açıklamalarını veya zamanının alimlerine karşı ileri sürdüğü hadisleri veya kendi zamanındaki meşhur kişilerin yanlarındaki hadisleri bırakıp Hz. Aişe'den aldıkları hadisleri veya verdiği fetvaları, veyahutta doğruluğuna inandığım ictihadlarını topladım" demiştir.[377] Zerkeşi, Hz. Aişe'nin Ömer b. Hattab, Ali b. Ebi Talib, Abdullah b. Abbas gibi meşhur yirmi üç sahabinin rivayet ettiği hadisleri düzeltmiştir. Bazen bu sayı ellidokuza kadar ulaşmıştır. el-İcabe'nin muhakkiki Prof. Said el-Afganî: "Hz. Aişe konusunda senelerce çalıştım. Öyle ki onu anlatacak bir kelime bulamıyorum. Özellikle Hz. Aişe'nin susuz bir ortamda, dalgaları birbiri ile boğuşan engin bir deniz gibi bilgi yığınlanyla karşına çıkmasına şaşarsın. Fıkıh, hadis, tefsir, hukuk, edebiyat, şiir, ahbar, ensab, mefahir, tıp ve tarih gibi başarılması zor olan bir çok konular karşısında Hz. Aişe'yi bulursun. Bununla da kalmaz. Bütün bu bilgileri henüz onsekiz yaşına varmadan elde etmesi daha da calibi dikkat*tir.[378] |
|
30 Kasım 2011, 21:45 | #9 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Kadın Şahsiyetler Hz. Aişe'nin tevaazuu ve ilmî anlayışı: |
|
30 Kasım 2011, 21:46 | #10 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Kadın Şahsiyetler Hz. Aişe'nin zühdü ve cömertliği |
|
Etiketler |
kadın, Şahsiyetler |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Kadın isterse her şeyi yapar! Türk kadın girişimcilerin ilham veren başarı hikayeleri | Sanem | Ah Kadınlar | 3 | 10 Aralık 2018 22:08 |
Erkekler ne ister: Cici kadın mı yoksa yaramaz kadın mı? | Smyrna | Ah Kadınlar | 0 | 27 Ekim 2015 23:09 |
Nokia E6 İle Tarihi Şahsiyetler Günümüze Geliyor | Rüzgar | Cep Telefonlar | 0 | 12 Kasım 2011 17:10 |
Tarihi,Edebi,Manevi Şahsiyetler | Julw | Genel Paylaşım | 10 | 27 Kasım 2007 20:34 |