06 Ağustos 2011, 14:46 | #1 | |
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Surelerin sıralanışı Bu konuda farklı görüşler söz konusudur. Ümmetin ittifak ettiği görüş ise şöyledir: Elimizdeki mushaflarda yer aldığı şekliyle, bütün surelerin sıralanışı, ayetlerde olduğu gibi, vahiy ile tespit edilmiş, Hz.Peygamber'in emirleri doğrultusunda yerlerine konmuşlardır. Bu görüşü savunanların dayandıkları delilleri şöyle sıralamak mümkündür: a) Kurân, Allah tarafından koruma altına alınmıştır. “Şüphesiz Kur’an’ı biz indirdik ve hiç şüphe yok ki, onu biz koruyacağız.” [Hicr/9] ayeti, bu hususu ilan etmektedir. Bunu, Kur’an’ın yanlış yorumlardan uzak tutulma anlamında, manalarının muhafazasına yönelik bir koruma olarak algılamak uygun olmaz. Çünkü böyle bir anlayış, insan iradesini kısıtlayıcı ve imtihan sırrına aykırı olduğu gibi, mevcut realiteye de uygun değildir. Eskiden beri, bir çok yanlış anlayış sahiplerinin de Kur’an’ı referans almaları, bunun açık kanıtıdır. O halde, bu koruma işi, Kur’an metnine ait bir teahhüttür. Kur’an, 6236 ayetin içinde yer aldığı 114 sureden meydana gelmektedir. Ayetler arasında var olan ince münasebetler, sureler arasında da söz konusudur. Ayetlerin vahiy ile tespit edildiği hususu, yukarıda geçtiği üzere, bütün ümmetçe kabul gören bir gerçektir. Aşağıda gösterileceği üzere, hadis kaynaklarında, surelerin büyük bir kısmının durumu da böyledir. Sadece bir iki sureyi farklı değerlendirmek sağlıklı değildir. b) Kur’an-ı Kerim'in bir araya getirilmesi de, onun manevî emrinin bir yansımasıdır. “Şüphesiz, Kur’an’ın bir araya toplanması ve onun okunması bize aittir.” [Kıyamet/17] ayeti, Kur’an’ın bir araya getirileceğine işaret etmektedir. Birinci derecede, onun Hz.Peygamber’in kalbinde toplanacağına delâleti sözkonusu olduğu gibi, ikinci derecede, onun, bir mushaf halinde, bir kitap halinde toplanacağını göstermektedir. “Allah tarafından gönderilen bir peygamber, tertemiz sahifeler okuyor.” [Beyyine/2], ayeti ise Kur’an’ın sahifelere yazıldığını gösterdiği gibi, bu konuyu teşvik eden bir emir olarak da düşünmek gerekir. Bazı âlimler buna dayanarak Kur’an’ın cem’ini bir farz-ı kifâye olarak değerlendirilmiştir. Mushaf ise sure ve ayetlerden ibarettir. c) Nitekim, Hakim’in rivayet ettiğine göre, bir Vahiy kâtibi, Kur’an’ın gerek Ebubekir döneminde ilk defa bir araya getirilerek belli sahifelerde toplanması işleminde, gerek Osman döneminde bir Mushaf halinde istinsah edilmesinde olsun, komisyon başkanı olarak görev yapan Zeyd b. Sâbit: “Biz Peygamber'in huzurunda, Kur’an’ı, değişik yazı malzemesinden (rika’) bir araya getirip düzenliyorduk” demiştir. Bunun anlamı şudur: Sahabîler, Peygamber’in işareti doğrultusunda, Kur’an’ı, hem sure, hem ayetleriyle bir araya getirip, sıralamışlardır. d) İbn Hacer’in de ifade ettiği gibi, Peygamber'in hayatında, surelerin büyük bir kısmının tertibinin bilindiğine şüphe yoktur. Nitekim, Hüzeyfe es-Sakafî, şöyle anlatıyor: “Müslüman olup Peygamber’i ziyaret eden Sakîf heyetinde ben de vardım. Hz.Peygamber, (biraz gecikmeli olarak yanımıza geldi ve) dedi ki: “Kur’an’dan okumakta olduğum bir hizbim vardı, onu bitirmeden çıkmayayım dedim.” buyurdu. Sonra biz Peygamber'in arkadaşlarına: “Siz Kur’an’ı nasıl hiziplere ayırıyorsunuz?” diye sorduk. “Üç sure, beş sure, yedi sure, dokuz sure, onbir sure, onüç sure şeklinde birimler halinde ayırıp okuyoruz. En son, Kaf suresinden sona kadar (65 sureyi) okuyup Kur’an’ı hatmediyoruz.” şeklinde cevap verdiler. İbn Hacer, bu rivayete işaret ettikten sonra şu tespitte bulunur: “Bu hadis, bize elimizdeki mushaflarda yer alan surelerin sıralanışı, Hz.Peygamber dönemindeki tertibin aynısı olduğunu göstermektedir. Bununla beraber, sözkonusu tertibin yalnız Mufassal sureler için olma ihtimali de vardır.” Bunun çok zayıf bir ihtimal olduğunda şüphe yoktur. Surelerin yalnız bir kısmının, belli bir sıraya tabi tutulmasının hiç bir mantığı yoktur. İbn Hacer’in sözkonusu açıklamasına değinen Suyutî, şu görüşlere yer vermiştir: Ha-Mim’lerin, Tâ-Sin’lerin kendi aralarında, peşpeşe sıralanması, buna karşılık, Müsebbihat (tesbihi ifade eden sözlerle başlayan surelerin) aralarına başka surelerin yer alması, yine üç Tâ Sin’lerden Neml suresi, daha kısa olmasına rağmen, iki uzun sure arasında yer alması, bu işin vahy ile olduğunu göstermektedir. “Gönlün daha çok yatıştığı husus, Beyhakî’nin de ifade ettiği gibi, Enfal ve Beraet/Tevbe Suresinin dışında, bütün surelerin tertibinin, vahiy ile tespit edildiğidir. ” e) Buharî, İbn Mesud’dan şunu nakletmiştir: “Peygamber: Beni İsrail/İsra, Kehf, Meryem, Tâ Hâ ve Enbiya sureleri için, onlar ilk inen surelerdendir” diye buyurdu.” Hz.Peygamber'in burada söz konusu ettiği surelerin sırası, elimizdeki Mushaf’ın aynısıdır. f) Gerek Ebu Bekir dönemindeki Kur’an’ın, değişik yazı malzemelerinden derlenip, sahifelere yazılarak bir araya getirilen şekli olsun, gerekse, Osman zamanında yapılan istinsah çalışmaları sonucunda yazılan ve İmam adı verilen Mushaf olsun, bütün sahabeler tarafından kabul edilmiştir. Allah’ın kelamında, sahabelerin ittifak ettiği bir husus, onun bir vahiy mahsulü olduğunu göstermektedir. Sahabenin icmâı, kesin bir hüccettir. g) Peygamber’in hayatında, bütün surelerin durumu biliniyordu. Aksine delalet eden hiç bir delilimiz yoktur. O halde, surelerin hepsinin veya bir kısmının sahabelerin ictihadına bağlı olduğunu söyeleyecek durumda değiliz. Konuyu özetlersek, Kur’an ayetlerinin, elimizdeki Mushaflarda olduğu gibi, var olan tertibi/sıralanışı, vahiy ile tespit edildiğine dair, bütün ümmetin ittifakı vardır. Yoksa, Kur’an’ı ezberleyen, onu baştan sona hatmeden sahabeler, “bu işi tertipsiz/düzensiz nasıl yaparlardı!” Bilindiği gibi, Hz.Peygamber, her sene Ramazan ayında, o güne kadar inmiş olan Kur’an’ı, Cebrail ile karşılıklı olarak okurdu. Son Ramazan'da, bu karşılıklı okuma, iki defa gerçekleşmiştir. Bakıllanî, İbn Enbârî gibi bir kısım alimler, Hz.Peygamber'in bu okuması, şu anda elimizdeki mevcut tertibe göre olup, ona temel teşkil ettiğini söylemişlerdir. Her inen vahiyden sonra sözkonusu ayetlerin bu günkü Mushaf’ın tertibine uygun bir tarzda yerlerine yerleştirildiği hususu, bütün ümmetin kabul ettiği bir gerçektir. Durum böyle olunca, Ramazan'lardaki mukabelenin bu yazılı olan düzene göre olması en makul yol olarak gözükmektedir. İslam fakihleri tarafından, surelerin tertibine riayet etmenin önemine dikkat çekilmiş, tersinden veya bir sure atlanarak okumak, mekruh sayılmıştır. Buna göre, denilebilir ki - Ebubekr el-Enbarî ve el -Kirmanî’nin de dediği gibi- gerek sure ve gerek ayetler itibariyle olsun, elimizdeki Mushaf’ın tertibi, vahiy ile tespit edilmiş olup Levh-i Mahfuzdaki şeklinin aynısıdır. İbn el-Hisar’ın ifadesiyle: “Kur’an’ın sure ve ayetlerinin tertibi, kesin kanaat verecek şekilde mütevatir bir nakille sabit olup, Hz.Peygamberin tilavetine ve sahabelerin icmaına dayanmaktadır.” İslam alimlerine göre, Kur’an’ın nüzul sırası, meydana gelen sorunlar, sorular ve olaylar hakkındaki açıklamalara göredir. Mushaflardaki mevcut düzeni ise değişik hikmetleri ders vermeye yöneliktir. Bu hikmetlerden birisi, Kur’an’ın müteşabih dediği benzer kelime, cümle ve ifadelerin bir tevafuk zinciri içerisinde dokuduğu hikmet dolu nazım örgüsünü dizayn etmektir. Evet, “Tevafukat, ittifaka işarettir; ittifak ise ittihada emaredir; vahdete alamettir; vahdet ise tevhidi gösterir. Tevhid ise Kur’an’ın dört esasından en büyük esasıdır.” Misâller | |
|
Etiketler |
surelerin, sıralanışı |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Sûrelerin Faziletiyle ilgili Hadis-i Şerifler | xena | Hadis-i Şerifler | 0 | 18 Mayıs 2014 20:24 |
Surelerin iniş sebepleri esbab-ı nüzul | Zen | İslamiyet | 0 | 09 Şubat 2013 20:30 |
Kur’an ayetlerinin sıralanışı | Kalemzede | İslamiyet | 0 | 06 Ağustos 2011 14:45 |
Burçların Sıralanışı ve Nitelikleri | Hayal | Burçlar, Fallar ve Kehanetler | 3 | 12 Haziran 2010 18:29 |
Namazda Okunan Dualar ve Surelerin Anlamı | Julw | Genel Paylaşım | 0 | 11 Kasım 2007 18:43 |