05 Ağustos 2011, 02:17 | #1 | |
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | İslam, İnsanların İnanç Konusundaki Tercihlerine Saygı Duyuyor mu? Başka biri söz alarak o hafta bütün haber kanallarında ilk sırada yer alan bir haberi paylaştı. Medyadaki habere göre, Afganlı bir Müslüman kendi isteğiyle Hıristiyanlığı seçtiği için Afgan yasalarına göre idamla yargılanıyordu. Batı medyası her gün sürmanşetten bu hadiseyi konu edinerek söz konusu Afganlıyı idamdan kurtarmaya çalışıyordu. Söz alan kişi olayı ayrıntılı anlattıktan sonra bana dönüp şu soruyu sordu: “İslam, başkasının dinine tolerans gösterseydi ve insanın özgür iradesine saygı duysaydı, din değiştiren birini idam eder miydi?” Kendisine şu cevabı verdim: “Öncelikle şunu belirteyim ki, bilinçli bir Müslüman’ın başka bir dine girmesi yok denecek kadar azdır. Başka dinlerden sürekli İslam’a giren insanlar ve toplumlar olmuştur; ancak İslam’ı bırakıp başka dine giren toplumlara tarihte rastlanmamıştır. Avrupa’ya ve Amerika’ya göç eden Müslümanlar, dinlerini bırakıp Hıristiyan olmak yerine, birçok Hıristiyan’ın Müslüman olmasına vesile olmuşlardır. Her tarafta yapılan Hıristiyanlık propagandasına rağmen, göçmen Müslümanlar dinlerini değiştirmiyorsa bunun üzerinde düşünmek gerekir. Demek ki, Müslümanlar Hıristiyanlığı İslam’la kıyasladıklarında, tercihlerini İslam’dan yana yapıyorlar. Her iki dinin esaslarına bakınca bunun nedeni anlaşılır. Her iki din de bazı benzer “iman esaslarını” içeriyor. İkisinde de, Allah inancı, peygamberlere iman, ahiret inancı, meleklere ve ilahi kitaplara iman vardır. Fark, bu iman esaslarının detaylarına girince ortaya çıkıyor. Bir Hıristiyan, teslis inancıyla Yaratıcıyı üçlerken, bir Müslüman tevhid inancına dayanarak tek olan Allah’a inanır. Bir Hıristiyan, Hz. İsa bizim için çarmıha gerildi, onu sevmekle hepimiz Cehennemden kurtulacağız derken, bir Müslüman herkesin kendi amelinin karşılığını göreceğine inanır. Bir Hıristiyan, Hz. İsa’yı beşer üstü kabul edip tanrılaştırırken Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliğini kabul etmez. Bir Müslüman ise, Hz. Muhammed’e (a.s.m.) Allah’ın kulu ve elçisi olarak inanır ve Hz. İsa’yı ve İncil’de geçen birçok peygamberin peygamberliğini kabul eder. Bir Hıristiyan, Kur’an’ı ilahi kitap olarak kabul etmezken, tahrip edildiği tarihi ve ilmi açılardan sabit olan ve birçok farklı nüshaları olan İncil’i kendine rehber edinir. Bir Müslüman ise, İncil de dahil olmak üzere, bütün ilahi kitapların asıllarına iman eder ve günümüze kadar hiçbir harfi değişmeyen Kur’an’ı kendine rehber edinir. Görülüyor ki, her iki din de, Yaratıcı’ya, meleklere, ilahi kitaplara, peygamberlere, Cennet ve Cehenneme imanı emrediyor. Aralarındaki fark bu iman esaslarının mahiyetinde saklıdır. İslam’ın anlattığı tarzda iman hakikatleri akla daha makul geliyor. Bu nedenle, İslam’ı bilen bir kişi Hıristiyanlığı öğrendiğinde, dinini değiştirmek için hiçbir gerekçe görmüyor. Oysa bir Hıristiyan doğru İslamiyet’i öğrendiğinde, aynı hakikatleri daha makul bir tarzda anlatıyor diye İslam’ı tercih edebilir. Nitekim günümüzde sayıları milyonları aşan bilinçli Hıristiyan, İslam’ın iman hakikatlerini daha makul gördüğü için Müslüman olmuşlardır. Tarihte hiçbir Müslüman, Hıristiyan olmamıştır demek istemiyorum. Kimlik üzerinde Müslüman olup, İslam’ın ne demek olduğunu bilmeyenlerin Hıristiyan olmaları bahsimizden hariçtir. Böyleleri, aslında İslam’ı bilmediklerinden Hıristiyanlığı benimsemişlerdir. Topluluk olarak İslam’ı bırakıp Hıristiyanlığa geçildiği görülmemiştir. (7) İslam’ı çok iyi bilip ilmi eserler yazmış bir Müslüman alimin sonradan başka bir dine girdiği hiç görülmediği halde, şimdiye kadar binlerce Yahudi ve Hıristiyan din adamları İslam’ı tercih etmişlerdir. Kısacası, İslam’ın bilinçli olarak yaşandığı toplumlarda bir Müslüman’ın Hıristiyan olması çok enderdir. Bu tarihi gerçeği belirtikten sonra sorunuza cevap vermeye çalışayım. Afganistan’daki uygulama Kur’an’ın açık bir hükmüne değil, tarihsel bazı uygulamalara dayanıyor. Eskiden, Müslüman bazı idareciler, yukarıda açıkladığımız nedenlerle bir insanın Hıristiyan olamayacağını düşünerek din değiştirenleri başka ülke hesabına çalışan casus gibi görmüşler. Bu nedenle de din değiştirmeyi vatana ihanet gibi algılayıp cezalandırma yoluna gitmişlerdir. Bir kısım alimler, böyle bir uygulamayı İslam’ın temel prensiplerine aykırı görmüştür. Madem Allah’ın gücü her şeye yeter, Allah isteseydi herkesi Müslüman yapar ve ömrünün sonuna kadar da Müslüman kalmalarını sağlardı. Oysa Allah insanlara özgür irade vermiş ve peygamberleri bile ancak bir öğüt verici ve uyarıcı olarak gönderdiğini söylemiştir. Bu durumda, insanlara İslam’a girmeleri için baskı yapılamadığı gibi, İslam’dan çıkmak istediklerinde de baskı yapılamaz.” O gece Özgür Düşünürlerin toplantısında anlattıklarım hayli ilgi uyandırmıştı dinleyiciler arasında. İslam hakkında çok katı önyargısı olanlar, ninni dinler gibi sözlerime kulak verirken, insaflı bazı kişiler, bana katıldıklarını ifade ettiler. Asırlardır menfi propagandalarla İslam hakkında yalan-yanlış şeyleri hafızalarına dolduran insanlar, 11 Eylül’de işlenen vahşet nedeniyle yanlışlarını iyice pekiştirmişlerdi. Toplantıdan ayrılıp eve giderken, 11 Eylül’den sonra İslam hakkında oluşan bu önyargıları yıkmanın ne kadar zor olduğunu bir defa daha anlamıştım. Cenab Şehabettin’in dediği gibi: “Eskimiş fikirler paslanmış çivilere benzer, söküp atmak çok güçtür.” Dipnotlar: 1. Küresel kapitalist sistemin kalbi olan Amerika’da, 11 Eylül’den sonra İslam hakkındaki kitaplara büyük bir talep oldu. Kapitalist yayınevleri bu talebe karşılık vermekte hiç gecikmedi. Şimdiye kadar, İslam konusunda onlarca kitap piyasaya sürüldü. Birkaç tanesi hariç, bu kitapların çoğu modern oryantalistler tarafından İslam ile terörün nasıl bağdaştığını göstermek için yazıldı. Karen Armstrong ve John Esposito gibi birkaç insaflı yazar dışında, Müslüman olmayanların yazdıkları kitaplar genellikle İslam ile terörizmin bağdaştığını ispatlamaya çalışıyor. Tahmin edebileceğiniz gibi, bu kitaplar özellikle cihatla ilgili ayetleri referans vererek İslam’ın temelde şiddet telkin eden bir din olduğunu iddia ediyor. Sam Harris’in kitabı bu eksende yazılmış olanların bir numunesi. 2. Bediüzzaman’ın Tarihçe-i Hayat isimli eserinde anlatılan bir hadise İslam düşmanlarının Kur’an’a yönelik planlarının eskiye dayandığını gösteriyor: “İngiliz Meclis-i Mebusanında Müstemlekât Nazırı (Sömürgeler Bakanı), elinde Kur’ân-ı Kerim’i göstererek söylediği bir nutukta, “Bu Kur’ân, İslâmların elinde bulundukça biz onlara hâkim olamayız. Ne yapıp yapmalı, bu Kur’ân’ı onların elinden kaldırmalıyız yahut Müslümanları Kur’ân’dan soğutmalıyız” diye hitabede bulunmuştu. İşte bu müthiş haber, onda tarifin fevkinde bir tesir uyandırmıştı. İstidadı şimşek gibi alevli, duyguları ve bütün letâifi (latifeleri) uyanık ve ilim, irfan, ihlâs cesaret ve şecaat (hakikat uğruna hiçbir şeyden korkmamak) gibi harika inayet ve seciyelere (karakterlere) mazhar olan Bediüzzaman’ın, bu havadis (haber) üzerine, “Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu ben dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim” diye kuvvetli bir niyet ruhunda uyanır ve bu saikla (sebeple) çalışır.” 3. Bu yazı hazırlandığı sırada bir üniversite öğrencisi, Virginia Tech Üniversitesi’nde 32 kişiyi katlettikten sonra intihar etti. İki gün boyunca katilin kim olduğu açıklanmadı. Amerika’daki Müslümanlar bu süre zarfında katilin kim olduğunu merakla ve heyecanla takip ettiler. İnşallah Müslüman biri değildir diye dua ettiler. Çok geçmeden katilin Güney Kore asıllı Hıristiyan biri olduğu ortaya çıktı. Katil, katliam sabahı bir medya organına postaladığı resim ve video görüntülerinde, Amerikan toplumunun bozulduğunu ve kendisinin de bozulan toplumun kurbanı olduğunu ifade etmişti. Daha da önemlisi, yapacağı katliamı ve sonunda intihar etmesini, Hz. İsa’nın çarmıha giderken gösterdiği fedakârlığa benzetmişti. Garip olanı, bütün bunlar, medyanın katili Hıristiyan olarak tanımlamasına yetmemişti. Oysa eğer katil, Müslüman olsaydı, manşetten herkese ilan edilirdi. 4. Karen Armstrong, 1993 yılında yazdığı “Mohammed: A Biography of The Prophet (Muhammed: Peygamberin Biyografisi)” isimli kitabını incelemesi için Pakistanlı âlim Akbar S. Ahmed’e gönderir. Akbar, kitabı okuyunca, Armsrong’un Hz. Muhammed’e (a.s.m.) adeta âşık olduğunu hisseder. Hiç evlenmemiş olan Armstong hakkında şu ilginç değerlendirmede bulunur: “Eğer Karen, Peygamberimiz (a.s.m.) zamanında yaşasaydı O’nun on üçüncü hanımı olmaya razı olurdu.” Armstrong, 2006 yılında Peygamberimiz (a.s.m.) hakkında “Mohammed: A Prophet of Our Time (Muhammed: Zamanımızın Peygamberi)” ismiyle ikinci bir kitap daha yazdı. 5. Karen Armstrong ABD’nin en saygın radyo kanalı olan NPR’da Peygamberimizi (a.s.m.) niye çok sevdiğini şöyle ifade etmişti: “Muhammed’in bizim gibi beşer olmasını sevdim. Onun hayatı hakkında bildiklerimizi başka hiçbir dinin peygamberi hakkında bilmiyoruz. İsa’dan çok sonra geldiği için ayrıntılı bilgi var hayatı hakkında. İlk siyerciler onun hayatının her yönünü yazmışlar. Sadece mutlu taraflarını değil, sıkıntılarını da anlatmışlar. Hanımlarıyla problemlerini bile aktarmışlar. İnsanlar genelde Muhammed’in birçok eşle eğlenceli bir hayat yaşadığını düşünür. Oysa hakikat çok daha farklı. Doğrusu, çok sayıda eşinin bulunması Muhammed için bir nevi cefaydı, baş ağrısıydı denilebilir. Eğlence için değil, politik nedenlerden dolayı çok evlilik yapmıştı. Muhammed’in zorluklarla mücadele edişini sevdim. O, şiddetin, ümitsizliğin, vahşetin hâkim olduğu bir topluma geldi. Böyle bir topluma, şiddet kullanmadan, barış ve huzur getirmeyi başardı. Gerçi beş altı sene boyunca Mekkeli müşriklerle savaştı. Ancak bu bir zorunluluktu, çünkü Mekkeliler Müslümanları kökten yok etmek istiyorlardı. Muhammed’in savaşmak dışında alternatifi yoktu. Muhammed, mücadeleyi şiddetle değil, şiddete karşı olmakla kazandı. İki sene boyunca, her türlü baskılara rağmen, şiddet kullanmadan sabırla mücadele vermesi Gandi gibi barış telkin eden liderlerin yaptığından geri kalmaz. İsa’nın çektiği sıkıntıları bilmemize rağmen, güldüğüne ilişkin hiçbir kayıt yok İncil’de. Doğrusu, hiçbir eserde İsa’nın bu yönüne ilişkin bilgi bulamazsınız. Oysa siyer kitaplarında, Muhammed’in torunlarıyla oynadığını, Hasan ve Hüseyin’i omzuna koyduğunu, onların etrafında koştuğunu, dostunun ölümüne ağladığını, kızlarını teselli ettiğini, hem mücadele verdiğini hem de sevip, kendini sevdirdiğini görüyorsunuz. Aynı zamanda ağzından harikulade güzellikteki Kur’an’ın kelimeleri dökülüyor. Kur’an’ın çevirisi sözlerindeki güzelliği koruyamıyor. Ancak bana anlatıldığına göre, Arapçası son derece büyüleyici bir güzelliğe sahip.” ([Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]) 6. Bruce Lawrence, The Qur’an, Atlantic Monthly Press, New York, 2007. 7. Günümüzde Afrika’da, misyoner faaliyetleri sonucu Hıristiyanlığa geçen çok sayıda Müslüman’ın durumu iki nedenden dolayı farklılık gösterir. Birincisi, bu insanlar, İslam’ı atalarından bir gelenek olarak öğrenmelerine rağmen tam olarak bilmiyorlar. Bu nedenle, İslam ile Hıristiyanlık arasında sağlıklı bir mukayese yapamıyorlar. İkincisi, misyonerler maddi zorluklar içinde kıvranan bu insanlara sağlık ve eğitim gibi hizmetleri rüşvet vererek inançlarını satın alıyorlar. Dolayısıyla, Afrika’da yaşananlar, insanların özgür iradeleriyle yaptıkları bir tercih değil, misyonerlerin, paranın gücüne dayanmak suretiyle, ya canını veya dinini ver, diyerek insanlara yaptığı baskı sonucunda oluşmuş bir tercihtir. Not: Bu yazı yazarın Nesil Yayınları'ndan çıkan 11 Eylül’e Rağmen Amerika’da Yükselen İslam isimli kitabından alınmıştır. | |
|
Etiketler |
duyuyor, konusundaki, mu, saygı, tercihlerine, İnanç, İnsanların, İslam |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Bütün bunlara saygı duymayan dine ben neden saygı duyayım | Sarya | İslamiyet | 1 | 25 Şubat 2022 23:45 |
İSLAM İNANÇ ESASLARI | Kaf_Dağı | İslamiyet | 0 | 10 Mart 2016 19:10 |
İslam Fıtrat Dini İse Neden İnsanların İslama Girmesi Bu Kadar Zor Oluyor? | Liaaa | İslamiyet | 0 | 28 Şubat 2012 16:39 |
Kendinize Yeterince Saygı Duyuyor Musunuz | N999 | Kişisel Gelişim | 0 | 24 Şubat 2012 20:15 |
2009/6 KPSS tercihlerine başvuru tarihleri | AngeLus | YGS ve LYS'ye Hazırlık | 0 | 16 Kasım 2009 09:55 |