05 Ağustos 2011, 02:08 | #1 | |
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Kilise Ziyaretinin Düşündürdükleri Bu gecikmiş ziyaretin sonunda arabama binip eve doğru yol alırken İslam’ın yüksek hakikatlerine imanım daha da artmıştı. Kiliseye gitmekle Hıristiyan olmamıştım. Aksine, İslam’ın güzelliğini daha iyi anlamıştım. Bana öyle geliyor ki, Hıristiyanlara mesafeli yaklaşmamızın bir nedeni, dinimizi kaybetme korkusudur. Oysa ziyaretimin sonunda bu korkunun yersiz olduğunu anladım. Dinini gerçek manada bilen hiçbir Müslüman, Hıristiyanlığı öğrendiğinde Hıristiyan olmayı istemez. Yol boyunca, “Tanrı öldü” diyen Nietzsche’nin anlattığı deli adamın hikayesini düşündüm: O deliyi duymadınız mı; tanla kalkan, fener yakıp pazar yerine koşan, durmadan bağıran, “Tanrıyı arıyorum! Tanrıyı arıyorum!” diyen deliyi. Tanrıya inanmayan çok kişi var kalabalığın arasında. Gülüp dalga geçerler deliyle. Biri, “Ne, Tanrı’yı mı kaybetmiş!” der. “Çocuk gibi yolunu mu kaybetmiş?” der bir başkası. “Yoksa Tanrı saklanıyor mu bizden? Yolculuğa mı çıkmış? Göçmüş mü yoksa?” Bu şekilde bağrışırlar, gülüşürler. Deli ortalarına dalar, onları bakışlarıyla deler. “Nerde mi Tanrı?” diye bağırır. “Söyleyeyim: Biz öldürdük onu. Hepimiz onun katilleriyiz.” (Nietzche doğru söylemiş, Hıristiyanlar kendi elleriyle yarattıkları tanrıları, yine kendileri öldürmüşlerdi.) Deli, anne ve babasını öldüren küçük bir evlat gibi şaşkınlık içinde işlediği cinayetin aslında kendi ölüm fermanı olduğunu anlatmaya çalışır kalabalığa: “Peki bunu nasıl yaptık? Nasıl yutabildik denizi? Bütün ufku emmek için süngeri kim verdi bize? Dünyayı güneşten koparmakla ne yaptık biz? Şimdi nereye gidiyoruz? Bütün güneşlerden uzaklaşmıyor muyuz? Dalmıyor muyuz boyuna; geriye doğru, yana, ileriye doğru, bütün yönlere? Aşağı diye, yukarı diye bir şey kaldı mı? Sonsuz bir yokluk içindeymiş gibi yoldan sapmıyor muyuz? Soluğunu duymuyor muyuz boş uzayın? Daha çok soğuk değil mi şimdi? Gece üstüne gece değil mi yaklaşan? Sabahları fener yakmamız gerekmez mi?” (4) Nietzsche’nin delisi kalabalıkları terk eder, birçok kiliseye gider. Orada Tanrı’nın ölümüne ağıtlar yakar. Kendisini dışarı çıkarıp sorgulayanlara şu manidar cevabı verir: “Tanrının mezarlarından, türbelerinden başka nedir ki bu kiliseler?” Evet, Nietzsche’nin doğru söylediğini bugünkü türbe ziyaretimde anlamıştım. Ruhu ölmüş, cismi kalmıştı kilisenin. Ancak, ben Nietzsche gibi üzülmedim tanrının ölümüne. Çünkü hiç ölmeyen Tanrı’yı bulmak için, evvela beşer eliyle icat edilen bütün tanrıların ölmesi gerekir. Aslında kelime-i tevhid, “la ilahe” lafzıyla bütün beşeri tanrıları öldürdükten sonra, “illallah” ifadesiyle de tek olan Allah’ı ilan eder. (5) | |
|
Etiketler |
düşündürdükleri, kilise, ziyaretinin |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Bayramlarda Aile Ziyaretinin Bitmesinin Ardındaki Psikoloji | SLyther | Merak Ettikleriniz | 0 | 08 Temmuz 2022 17:01 |
Kabir Ziyaretinin Mekruhları Nelerdir | Liaaa | İslamiyet | 0 | 14 Mart 2012 15:13 |
Kabir Ziyaretinin Faydaları | Liaaa | İslamiyet | 0 | 14 Mart 2012 15:12 |
Kabir Ziyaretinin Adabı Nedir | Liaaa | İslamiyet | 0 | 14 Mart 2012 15:08 |
Erdoğan'ın Lübnan Ziyaretinin Altında Ne Var? | Boykot | Haber Arşivi | 0 | 26 Kasım 2010 19:58 |