Duyuru:Yeni forumumuza geçiş süreci başlamıştır. Bu süreçte yaşanabilecek erişim sorunları veya diğer teknik aksaklıklar için anlayışınızı rica ederiz. Sabır ve desteğiniz için teşekkür ederiz.
Bütün karanlıkları en ücra zaman dilimlerinde bile yakalayıp aydınlatan yüce Kur`an, Fahr-i Kâinat Efendimizin (s.a.v.) en büyük mucizesi olarak, Ramazan ayında yeryüzünü aydınlatmaya başladı. Yüce Resul, peygamberliğinin ilk yıllarında olmasına rağmen, kâinatın bu en büyük hâdisesini hisseder ve onu, farz olmadığı halde, haftada iki gün oruç tutmakla tes`id ederdi. Efendimiz (s.a.v.) pazartesi günlerini Kur`an`ın inzalinin başladığı gün olarak, persembeyi`de Kur`an`ın bütün insanlara tebliğ ve ilânına, yani açıklanmasına izin verildiği gün olarak her an gönlünde yaşatır ve o günleri oruçlu geçirirdi.
Çünkü oruç, nefsin Allah adına dünyayı ve zevkleri terk etme sanatıydı. Gönüllere mânâ âleminden açılan ziyafet sofrasının zevki de, ancak nefislerin teslim olup secde ettiği oruçlu anlarda yaşanabilirdi . Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Mekke`de on iki yıl akıl almaz kahırların, sıkıntılı günlerin elemlerini, Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) orucun bu sonsuz sırrı içinde yok ederdi. O yıllarda yine pazartesi ve perşembe günleri olmak üzere, sadece çok yakınlarına oruç tutmalarını söylemişti. Ve nihayet Medine`nin huzur dolu günleri başladı. Ne çare ki şerler, âlemlerin Efendisine (s.a.v.) orada da rahat vermiyor ve gönüllerde açan iman çiçeklerine gölgeler düşürmek istiyordu. Efendimiz`in (s.a.v.) çok ince ve hikmetli dualarına nihayet İlâhi cevap geldi.