Allah tarafından meşruiyetine hükmedilen ve bir fıtrat kanunu olarak her zaman meriyete konulan ve Kur’an ile tescil edilen ilk farklılıklar belgesi, farklı diller ve farklı renkler hakikatidir. Aynı topraktan yaratılmalarına, aynı elementleri ihtiva etmelerine rağmen, insanların beyaz, siyah, sarı, esmer, kumral, kırmızı, buğday rengi gibi farklı renklerde olmaları, Yüce Yaratanın kuşatıcı ilim ve kudretini gösterdiği gibi, onun her şeye boyun eğdiren külli iradesine ve şümullü hikmetine de işaret etmektedir. “Göklerin ve yerin yaratılması, sizlerin farklı renklere, faklı dillere sahip olmanız Allah’ın (ilim, kudret, hikmet ve küllî iradesinin) belgelerindendir.”(Rum, 30/22) mealindeki ayette bu kevnî/ontolojik belgenin rabbanî kimliğinin altı çizilmiştir. Rabbani kimlikli bu belgeleri reddetmek, inkar etmek, görmezlikten gelmek Allah’ın hem Kur’anî hem de kevnî ayetlerine karşı bir isyan, bir başkaldırı anlamına gelir. Bu isyanın dünyadaki cezası huzur, güven ve barış ortamının yok olması ve bunun yerine cehennemi bir hayatın var olmasıdır. Ahiretteki cezası ise çok daha şiddetlidir.