15 Aralık 2010, 03:13 | #1 | |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Günün Dini Şiiri Biz Allah’ı severiz Yeri göğü yaratan ağaçları donatan Çiçekleri açtıran bir Allah’tır bir Allah! Allah her yerde hazır ne yaparsan o görür. Ne söylersen işitir. Vardır birdir büyüktür. Biz Allah’ı severiz. Her emrini dinleriz. Beş vakit namaz kılar Ona isyan etmeyiz. Bizlere akıl verdi. Doğru yolu gösterdi. Dini İslam'a uymayan ateşte yanar dedi. Kur’ana iman eden Peygamberi izleyen Dünyada mesut olur Cehennemden kurtulur. Mümin iyi huyludur. Herkes ondan memnundur. Kimseye zulüm eylemez. Kendi de huzurludur. Ya Rab! Af eyle beni. Ve anamı babamı. Kafirlerin şerrinden koru Müslümanları! [Osmanlı devleti zamanında bu şiir bütün ilk mekteplerde okutulurdu.] | |
|
20 Aralık 2010, 15:54 | #2 | ||||
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Günün Dini Şiiri
''Amin!.'' MükemmeL PayLaşım.. Tekrar, TşkLer.. Jessy | ||||
|
21 Aralık 2010, 00:02 | #3 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Günün Dini Şiiri Rahmetini umarak Günahkar bir dille; Allah Azze ve Celle Ya Rasulallah Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden Kalbimizden seyrediyoruz seni. İşte Bir yaşındasın Beni Sa'd yurdundasın Sana süt anne olmadı kadınlar Bu yüzden dargın bulutlar Bir damla yağmur indirmiyor Kıtlık hüküm sürüyor Beni Sa'd yurdunda Minicik bir bulut var gökyüzünde Sana aşık... Ayrılmıyor başucundan Ve insanlar yağmur duasında... Hz.Halime kucağına alıyor seni Yeryüzünde bir gölgelik...Seni güneşten korumak için Oysa minicik bulut gökyüzünde Sana meftun sana kilitli... Ve dua eden rahibin kucağındasın Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip Kıtlığı da unutuyor yağmuru da duayı da Ama sen unutmuyorsun Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun O minicik bulut ilişiyor bakışlarına Büyüyor büyüyor... Sonra nazlı nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini Çoğusu bilmiyor seni... Altı yaşındasın Medine-i Münevvere yolundasın Yanında aziz annen ve Ümmü Eymen Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında Sonra yolda Ebva'da öksüzlük karşılıyor seni Mekke'ye annesiz giriyorsun Abdulmuttalip bir başka seviyor seni Ebu Talip bir başka seviyor Ya Rasulallah Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında Onlar anne deyince sen yere mi bakardın Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı Ebva'ya Kaç gece anne diye hıçkırdın Efendim! Senin yerine de anne dedik annemize Senin yerine de baba dedik Yirmi beş yaşındasın Ve bambaşkasın Kimse sana denk değil Şefkat yayıyor kokun Güven veriyor sesin Sen Muhammed-ül Emin' sin Otuz üç yaşındasın Dalga dalga rahmet var Otuz beş yaşındasın Hadi gel bekletme yar İniltiler çalıyor kapısını göklerin Hadi gel bekletme yar Sinesi çatlayacak Rasul bekleyenlerin... Hadi gel ey Yâr! Nurdağına davet var İşte Kırk yaşındasın Hira Nur dağındasın Cibril iniyor göklerden Ve nokta nokta her yerden salat selam yükseliyor Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan ' Ah! ' sın Karanlık gecelerimize sabahsın Sen Nebiyullahsın Sen Habibullahsın Sen Rasulullahsın Niye incittilerki seni sultanım Niye işkence yaptılarki sana Ebu Talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar Himayesiz kaldın diye mi Kabe'deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne ' Amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin ' diyişin Haremde namaz kılışın geliyor aklımıza Başına pislikler saçılıyor Başlar feda o mübarek başına Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar Biri koşuyor Mekke sokaklarından sana doğru Biri koşuyor ama sanki yere inmiş Arş-ı Âla ' Bu koşan kimdir ' diye bir soru dolaşıyor boşlukta Bu koşan kim? Ve cevap veriyor biri: Muhammed' in kızı Fatımatüz-Zehra Velilerin anası... Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın Sana yeryüzünde en çok benzeyen Gülmesi sen ağlaması sen ' Ağlama kızım ' diyişin geliyor aklımıza Niye çıkardılar ki yurdundan seni Himayesiz kaldın diye mi Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni Seni yetim bulup barındıranı Seni alemlere rahmet kılanı Onlar deli diyorlardı sana sen susuyordun Mecnun diyorlardı şair diyorlardı sen susuyordun 'Seni bizim elimizden kim kurtaracak' diyorlardı Sen Sen ' Allah! ' diyordun Allah Azze ve Celle Semayı haşyet kaplıyordu Sen ' Allah! ' diyordun Arş-ı Âla titriyordu Bedir' de ' Allah! ' diyordun Üç bin melek iniyordu alaca atlarda Yüz yirmi beş bin sahabi: ' Anam babam sana feda olsun ' diyordu Ya Rasulallah Medine-i Münevvere sokaklarında yürüyordun Neccar Oğulları'nın küçük kızları seni görünce Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi ' Beni seviyor musunuz ' diye sormuştun onlara ' Seni çok seviyoruz Ya Habiballah ' demişlerdi Sen de: ' Allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum' demiştin Bu gün yaşayan gençler var Neccar Oğulları'nın kızları diğil belki Ama seni onlar da çok seviyor Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar Senden başka kimseleri yok Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun Altmış üç yaşındasın Refik-i Âla duasındasın Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu Kenarları beyazdı Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın Ve mübarek ellerini dizine vurarak: ' Görüyor musunuz ne kadar güzel ' demiştin Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti: ' Anam babam sana feda olsun ya Rasulallah onu bana ver ' Niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile İstendiğinde katiyyen ' hayır ' demediğini bile bile ' Peki ' dedin o zata Ve sen yine yamalı eski cübbeni giydin Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı Aynı cübbeden yine yine diktiler Ama giyinmek nasip olmadı Haberler uçurmuştun Ebu Hureyre' nin diliyle: ' Benden sonra öyle kimseler gelecek ki keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne evladımız olsaydı diyecekler ' Ve Hz. Enes ile paylaşmıştın özlemini ' Beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim' Sultanım! Ey Medine minberinde ' ümmeti ümmeti ' diye hüznü giyen sevgili Ey Mekke mihrabında alemler hesabına ' Allah! ' diyen sevgili Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük bey' at ettik Rabbinden bize ne getirdi isen amenna Duyduk itaat ettik Ya Rasulallah Sen hâlâ kırk yaşındasın Ve hâlâ ümmetinin başındasın... |
|
22 Aralık 2010, 00:02 | #4 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Günün Dini Şiiri Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Özlemim sanadir ey nebi Özlemim Sanadır Ya Resûlullah Şu sıcak çöllerde bir kum tanesi Olsaydım ayağın bassaydın bana Gözyaşım vuslatın son bahanesi Gül yüzlüm özlemim bitmiyor sana Selavat ettikçe gözlerim dolar Ey ezelde mevcut, ebeddeki yar Mecnun olup gezsem hep diyar diyar Ey Nebi özlemim bitmiyor sana Gülden hastır kokun burnumda tüter Aklım Medine de, korkarım yiter sen 'Ümmet' dedikçe varlığım titrer Resulüm özlemim bitmiyor sana Geceler gün olmaz düşümdesin sen Her irkilişimde işimdesin sen İçtiğim suyumda aşımdasın sen Ey Nebi özlemim bitmiyor sana Kalbim çırpınıyor andıkça seni Rabbim şefâtinden ayırma beni Aklımı devşirdim ben yeni yeni Resulüm özlemim bitmiyor sana O kutlu beldene bir gelebilsem Nur cemalin ile aşk alabilsem Kevser havuzunda pul olabilsem Gül yüzlüm özlemim bitmiyor sana Ey sevgili resul yandıkça yandım BİR Rabbime bir de sana inandım Sanmasınlar sakın dünyaya kandım Ey Nebim; özlemim bitmiyor sana |
|
23 Aralık 2010, 00:01 | #5 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Günün Dini Şiiri Cennet ve Cehennemi öncelikle Yaratan Dünyada halifesi olsun istedi insan. Meleklerinden geldi az da olsa itiraz İnsan üstünlüğünü kıskanmışlardı biraz... Onlar ibadet üzre,Cennete lâyık,olgun Korktular yer yüzünde çıkarılırsa bozgun... Yüce ALLAH onları sınavla ikna etti Arkasından ADEM'i dünya için var etti. Cennet ve Cehennem boş olmaz bir şeyler gerek Doldurmak için ise yarattı:kadın-erkek... ADEM ile HAVVA'yı kıyamadı dünyaya Cenettinde temelli kalsınlar istedi ya... İlk yasağı ilk meyva oldu Yüce ALLAH'ın En câzibi o oldu mevcut tüm meyvaların. Meleklere insana uy emretti Yaratan Bu emrine uymadı yarattığı tek Şeytan. Kendini üstün gördü özündeki metadan Ateşten yaratılmış idi o lâin Şeytan. Topraktan yaratılan ADEM'i inkâr etti Cennet mekânı bile ADEMLERE dar etti. Yasaklanmış meyvaysa Şeytan için bir kozdu İlk insan o meyvayla geleceğini bozdu... Emre uyumsuzluktan çıkarıldı Cennetten Ayrılarak dünyaya gönderildiler hemen. ADEM,HAVVA anamız nice istiğfar etti Affı çok seven ALLAH onları da af etti. Cehennem bomboş kalsın diye yaratılmadı Doldurmak için Şeytan, ALLAH'tan süre aldı. O süre dünya ile başlar ve sürer gider Son günü Kıyametin başında sona erer. Zaman dilimlerinde dünyaya gelen insan İmanlı olur ise aldatamaz ki Şeytan! Çünkü ALLAH süreyi verir iken Şeytana Sonsuz güveni vardı yarattığı insana... Bu yüzden; 'Ne günahlar işler ise de kulum Bol bol af dilesin ben onun ile olurum...' Diye RAHMAN ve RAHİM sıfatıyla her zaman Karşında duruyor bak...ümitsiz olma insan... |
|
24 Aralık 2010, 00:01 | #6 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Günün Dini Şiiri Sen yoktun... Hz Adem'deydi nurun Önce cenneti, Sonra yeryüzünü şereflendirdin. Adem nuruna affedildi Arafat bu affa şahitti. Sen yoktun Nuh'un gemisindeydi Nurun... Dalgalar yeryüzünü boğarken Toprağın bağrındaki su Gökyüzüyle buluşurken Ve bu bir ilahi azap derken, Allah nurunu taşıdı binbir sebeble Tufan,nurunu selamladı edeple... Sen yoktun... Hz.İsmail'in alnındaydı Nurun İbrahimi bir dua yükseldi kimsesiz çöllerden "Rabbimiz" dedi, " Onlara kendi içlerinden Senin ayetlerini okuyacak Kitap ve hikmeti öğretecek onlara, Onları temizleyecek bir elçi gönder "; Amin dedi on sekiz bin alem Nurunla aydınlanan minicik ellerini Semaya kaldırarak Amin dedi İsmail. Hira Nur dağı amin diyerek ayağa kalktı Medine'den adı Uhud olan bir amin yankılandı Sevr dağında. Sen yoktun Sultanım... Hz.İsa Ahmed diye muştuladı seni Alemlerin efendisi diye sana seslendi " Artık ben sizinle çok söyleşmem "dedi havarilerine Çünkü bu alemin reisi geliyor... Bekleyin Ahmed geliyor Kainata Rahmet geliyor... Havarilerin yüzünü okşayan, ölüleri dirilten bir nefes oldun. Ama sen yoktun. Sen yoktun.... Hz.Abdullahın alnındaydı Nurun Başı eğik gezerdi mazlum Put eyle göklerden seni sorardı Varaka seni arardı sema'da Anneler kız çocuklarını hep ağlayarak sevdiler. Ağlayarak süslediler ölüme!... Ağlayarak hadi dayına gidiyorsun dediler. Sen yoktun Sultanım... Canlı canlı toprağa gömülmenin adı idi dayıya gitmek, Anne yüreğinin çıldırtan çaresizliği idi, Ve yavrusunun ölüme gidişini seyretmesiydi. En son çocuk atılırken çukura, Annesinin suretinde bir melek tuttu onu Ve tebessüm ederek Hira Nur dağını gösterdi Melekler süslüyordu Hira'yı, Efendisine hazırlanıyordu Cebel-i Nur Efendisine hazırlanıyordu Mekke Alem, efendisine hazırlanıyordu. Kainatın gözü Hz.Amine'deydi Toprak yalvarıyordu Rabbine... Gel diye ağlıyordu mazlumlar Gözleri Sema'da Ve bir gelişin vardı Ya Resülallah Bir inişin vardı yeryüzüne Ve cebrail ardında yalın kılıç melekler Bir inişin vardı yeryüzüne Yetimler en huzurlu geceyi geçirdiler belki de...doya doya. Sonra bir sessizlik kapladı seher vaktini Herşey sus pus olmuştu. Hadi diyordu yıldızlar, hadi diyordu Ay, Kainat bir isim duymak istiyordu Ve bir ses yükseldi Aminenin evinden Muhammed... Karanlıklar aydınlığa bıraktı yerini Muhammed... Seni yaratan Allah'a kurbanız Ey Dürr-i Yekta... Sana O adı veren Rahmana kurbanız. Artık sen vardın... Susuz topraklara rahmet indi seninle Annenden sonra, anne Halime sevindi seninle Yağmura mı ihtiyaç var?... Kaldır şehadet parmağını... Yağmuru salsın Allah Sonra tut ağacın yaprağını Köklerini çıkarttırıp yanında yürütsün Allah. Yeter ki sen iste Sen iste Ya Resülallah Deki; ben kimim?... Dağlar, taşlar dile gelsin... Dilsiz çocuklar ellerinden tutup "ente resülallah" desin. Sen vardın... Bedir kârdı, Uhud dardı, Hendek yardı, Yiğitlerin vardı. Ölmek için yarışan yiğitlerin Hele bir Enes'in vardı Ya Resülallah Uhud'da öldüğünü duyunca arkadaşlarına; " Niye burada oturuyorsunuz ? " diye sordu... Onlarda ;" Allah'ın resül-ü öldürülmüş ! " deyince... " Peki O öldükten sonra yaşayıp da ne yapacaksınız, Kalkın ve O'nun gibi ölün." demişti. Ve savaşın en yoğun olduğu yerde şehit düşmüştü. Hem de ne şehit Ey Nebi... Vücudu yaralardan tanınmaz halde idi Kız kardeşi ancak parmaklarından tanıdı onu... Musab bin Umeyer'in vardı senin... Uhud'da sancağını taşıyan, öyle bir aşkla sana bağlıydı ki!... Allah o gün meleklerini Musab'ın suretinde indirdi. Ebu Hureyre'n vardı... Acıkınca mescidin önünde durur Sana bakardı, sen anlardın. " Ya Ebahir!..gel " derdin. Ve sen gittin... Bir gidişle gittin. Ardında hüznün kaldı, Hasretin kaldı göklerde, Bilal ezan okuyamaz oldu Ne zaman teşebbüs etse " Muhammed resülallah " demeye... Dizinin üstine çöker kendinden geçerdi. Sonra günler ay, aylar yıl oldu. Asırlar oldu... Sensizliğe açtık gözlerimizi Ama sen bırakmazsın bizi!... Sen varsın... Ey şehitlerin Sultanı sen varsın Bir şehit bile ölmezken Sana nasıl yok deriz. Ebu Talip Şam'a giderken, devesinin önüne geçip; " Beni burada kime bırakıp da gidiyorsun " demiştin " Ne anam var ne babam..." Ebu Talip bırakmamıştı bu yüzden Sensizliğin ızdırabı ile inleyen Ümmetini kime bırakıp gidiyorsun Ya Resülallah Bırakma bizi ki ; Allah " Sen onların içindeyken onlara azap edecek değiliz." buyuruyor. Bırakma bizi !... Hayatı seninle öğretti Rahman Kulluğu seninle tanıdık Duayı senden öğrendik sevgili, Hz.Ömer umre için senden izin isteyince, Kardeşcik dedin ona; " Duanda bana da yer ayırır mısın ? " Bizler Ömer değiliz ama bütün dualarımız senin için. Ey Rabbimiz!... Resülünü anışımızdan haberdar et... O'na binler salat,binler selam... Habibine Makam-ı Mahmud-u ver... O'na Vesile-i lütfet... O'nu Refik-i Ala'ya yükselt.... Bizi de affet... O'nun hatırına affet... Zatının hatırına affet... Ne olur affet bizi... Bizi affet.... Dursun Ali Erzincanlı |
|
25 Aralık 2010, 00:01 | #7 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Günün Dini Şiiri Namaz ile Kâbe’ye yönelelim Güzel ahlak ile Allah’a sığınalım Temiz kalp ile cenneti isteyelim Cenneti kazanmak gönüldedir bilelim Ne dünya malını, ne cennetini Senden geldim, seni isterim seni Bilirim her şeyin aslına döneceğini Aslım sensin, bende seni isterim seni Gönül gözü ile görürüm seni Peygamber teri diye koklarım gülü Allah, Allah diye çeviririm dili Aşk ile yanan özde görürüm seni Kurtlar, kuşlar Allah, Allah diyorlar Dağlar, taşlar nurunla eriyorlar Yer_gök Allah edası ile inliyorlar Büyük bir aşk ile duyarım seni Muhammed aşkı ile dua edenler Gönül kazanmak için çırpınan kalpler Gönül kırmak, Kâbe yıkmaktır diyenler Bende bu kullarla yaşarım seni Sana yöneldi bütün gönüller Sana uzandı Allah diyen eller Senin aşkınla, sana yalvaran kullar Gönülden ağlıyor, bağışla beni HARUN KARA |
|
26 Aralık 2010, 00:02 | #8 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Günün Dini Şiiri Seninle ezanı dinlemeli şimdi Bir sabah ki hacc-ı ekberin arifesinde Yaslanıp hüccacın duasına Arafat’ta iken Lebbeyk! .. Diyen dillerin makbul harekesinde Ümmü Mektüm nefesinden Bilalihabeşi’nin sesinden “Canım sana feda olsun ya Resulallah! ..” Diyen kesimden Vakti seherdeyken etlerim lime lime tüylerim diken diken Zaman vakfe hamilken Vedud’a yakarırken vefa Ezanı dinlemeli şimdi seninle.. -*- Ruhumu bedenden alan esinde Ey müezzin! Asrısaadet imanı var sesinde Bedirden Uhut’dan kalma yara izleri ensesinde Bir sahabeyi göresin var aklın en muhkem tepesinde Düşünüp dururken; “Aşere-i Mübeşşere” yüreği kimde? Silkindiği gibi Hattab oğlu Ömer’in İlahi mecazın ilkinde Silkinip savrulasın gelir “ba’s-ü ba’d-el mevt! ” fikrinde Esaretine bakarak Müslüman’ın ağlamalı içten içe Neden? Müminin döşünde tekfur i kanaviçe! .. Sorulana cevap ey şanlı sabah elin elimde Ezanı dinlemeli şimdi seninle.. -*- Merve’deyken hace inim inim inlerken Safa Dâhil olduğunda kıyamet kıyamda oluşturulan safa Hacer-ül esvette iken başım gözüme seğirtirken kaşım Utancını hissederek peygamberin karnına bağladığı taşın Göğsün ıslandığında nedametten göz gözü kıskandığında İçtimadayken küllü enam Allahın indinde Kâbe’nin karşısında tavafçılara bakakalarak Abdestten sonrası Zemzemden bir yudum alarak Nerdesin. Mihrime düşecek zerreyi miskal sevap? Köre ayan olmaz birlikte hayat sürdüğü cevap! .. Ramak kaldığında yeniden doğuşa üzengi Hakka boyamalı diye mihengi rengi Aklın süzgecinden geçirip arşı Kurulup Beytullah’a karşı Vedud’a yakarırken vefa Ezanı dinlemeli.. -*- Evla mümin benim gibiyse başa gelen evla Bağdat kan revan Basra esarette ey Huda ya Mevla “Beyt-ül Makdis” mübarek belde kan ağlar Filistin lev’a Eğer sen olmasaydın sen. “Hanifen Müslimin.” lev la Şol Cennetler ağırlayacak insan bulamazdı içine Velev ki çoğumuz koşarken Cehennemin içine İliklerime kadar işlerken küfrün riyakâr yeli Bir el dokunmalı başıma “Allahtan ümit kesilmez! ” der gibi O el ki Habibizişan Nebiyi muhterem Muhammed (s.a.v.) eli Sanki Arafat’ta hutbede; “Ümmetimi koru ya rab! ..” der gibi Sonrası nefsimin yüzü yere düşmeli arlanmalıyım Acıma tuz biber hüngür hüngür hüngürdeyerek Dönüp yine yakarmalı Vedud’a yalvarmalıyım “Sübbuhun Kuddus rabilmelaiketi verruh! ..” “Bi-kalbi selim.” vefada Huvel-vefa Ezanı dinlemeli şimdi seninle.. -*- Zenbereği kurulurken kılcallarımda zehirli haçın Şükrünü duymalıyım dimağımda onurlu şerefli açın En bedbaht yerinden Hakka doğrulup ta rüsva kapkaçın Kaldırıp gövdesini kıbleye yöneldiğinde Çin-Maçin Sarı bir fitnenin gazabından korkup gına getirerek Ehli küfrün elinden üzerime toprak atmadan kürek Küllerinden ateş alıp köze nara dönmeden şu yürek Sandığımda dost! Sırtımdan hançerlemeden Frenk Kanmadan kara sevdalara banmadan şehvete renk Kızıla boyanmadan kevn ü mekân feradis arazi Sen benden ben senden ve Hak demden razı Ezanı dinlemeli şimdi seninle.. -*- Gözlerime bak! .. “Allah bir! ” de acıma aksın kanım Belki son fırsattır an ey gevrek imanım Hamiyet davasında. Haddi aşmadan fena Kanatsız kalmadan dua onca hamdüsena Şaha kalksın umut. Yekûnda uslanarak Şu aziz yurdun dağlarına yaslanarak Ecdadı payidar eden esbaba bakmalı Erken uyanmalı işrakten evvel. Kalkmalı Gafil olmadan veda Vedud’a yakarırken vefa Ezanı dinlemeli tamda şimdi. Seninle.. … Mehmet Sani Özel |
|
27 Aralık 2010, 00:02 | #9 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Günün Dini Şiiri Ey Arkadaş ! Bir anlık gaflet eyler, kapılıp gidersen dünya çarkına Gülen yüzler tehevvür eder varamazsın farkına Herkes yüz çevirip, sırtını dönünce hüzün dolar arkına Sen içinde sevgi büyüt; bir tek sevgi kâfi gönül fakr’ına Sahte dostlar düşman, kusurların ifşa olur bir anlık Sen gecelere tutun ! Bütün kusurları örter karanlık. Hatalarından ders al, bir öncekinden önde geçir gününü Geçmişe dalıp gerileri seyran eyleme! Göremezsin önünü Gayza teslim olmuşsa yüreğin, boyanıp batarsın huna Halvette kalırsın, bir derin mülahaza düşer ruhuna Yüreklere sevgi ağacının dalı uzanır; tutun bu dala Nefreti sırtına alıp, köle edip kendini, olma budala ! Ey Arkadaş ! Bu cihanda duyulmaz ise bir gün “Allahu Ekber” Her fen tarumar olur, her beden makber… Güneşe kurşun, dünyanın dönüşüne kötü bir zaman akar Gözlere duman, sinelerin özüne yanık yanık aman akar Bataklığa gark olur isen, bırakma kendini; dönme şaşkına Kalk, diril, sığın Ol Ekmel olanın kuşatıcı aşkına Ey Arkadaş ! Sen kendi bilir, kendini tanır isen, ne gerek var misale? Gizli âlemler ayan olur, perdeler kalkar, kuşanırsın visale Üretken ol, bir değer bırak; olma mukallit, eyleme kopya Gönül insanını modellemek hayal, yıkmak ütopya ! Ey Arkadaş ! En günahkâr insana Mevla rahmetiyle yaklaşır, Şu aciz insana ne oluyor da nefret güder, taşlaşır!, Şiir-Söz: Kadim Dolunay |
|
28 Aralık 2010, 00:02 | #10 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Günün Dini Şiiri Hak Yol İslâm Yazacağız Kör dünyanın göbeğine Hak yol İslâm yazacağız. Kuşların göz bebeğine Hak yol İslâm yazacağız. Yola, ağaca, pınara Esen yele, yağan kara Yağmur yüklü bulutlara Hak yol İslâm yazacağız. Koç burcuna, yay burcuna Bebeklerin avucuna Minarelerin ucuna Hak yol İslâm yazacağız. Bucak bucak, köşe köşe Kara taşa, kor-ateşe Yıldıza, aya, güneşe Hak yol İslâm yazacağız. Askerlerin miğferine Kağnıların tekerine Buda´nın tunç heykeline Hak yol İslâm yazacağız. Her kapının eşiğine Her sofranın kaşığına Balaların beşiğine Hak yol İslâm yazacağız. Herkes duyacak, bilecek Saklanmaz gayrı bu gerçek Yaprak yaprak, çiçek çiçek Hak yol İslâm yazacağız. Vur Emri(sh.14) Abdurrahim Karakoç |
|
Etiketler |
dini, günün, Şiiri |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
24.10.2021 Günün Dini Şiiri | Sarya | İslamiyet | 1 | 25 Şubat 2022 23:48 |
25.10.2021 Günün Dini Şiiri | Sarya | İslamiyet | 1 | 25 Şubat 2022 23:48 |
26.10.2021 Günün Dini Şiiri | Sarya | İslamiyet | 1 | 25 Şubat 2022 23:48 |
27. 10.2021 Günün Dini Şiiri | Sarya | İslamiyet | 1 | 25 Şubat 2022 23:48 |
26.10.2021 Günün Dini İlaHiSi | Sarya | İslamiyet | 0 | 25 Ekim 2021 21:10 |