27 Nisan 2010, 10:31 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Yel Değirmenleri Hayatımızda nelere öncelik tanıyoruz. Ferdiyetçi çıkarlarımız mı ön plânda yoksa Tevhidi hedeflerimiz mi? Hangi menzile doğru yol aldığımızı arada sırada da olsa oturup düşünüyor muyuz? Rüzgârın yönüne göre bazen insan yel değirmeni gibi döner durur. Hele günümüzde adım başı her yeri yel değirmenleri doldurmuş! Bahaneler zinciri uzadıkça yel değirmenlerimiz de dönmeye devam ediyor. Değirmenler döndükçe başımız döndü... İç dünyamızda çalkantılar arttıkça vicdanımızın üzerine bir set çektik. Aklımızca yaptığımız amelin doğruluğu için bir kılıf uydurduk. Eh nefsimizin hoşuna giden fetvalarda çoğalınca işimiz daha da kolaylaştı. Güya niyetimizi belli etmeden köprüyü geçeceğiz öyle mi? Bukalemunlaşarak mı geçeceğiz köprüyü? Kılıktan kılığa girip, renkten renge dönüşüp, başkalaşarak mı menzile ulaşacağız? Bu durum bana rotasını şaşırmış gemileri andırıyor. Hafif bir esintide dallarını eğen, kaypak kişiliklerle, hercai ilişkilerle, serüvencilikle peynir gemisi yürümez. Hedeflediğimiz, hayalini kurduğumuz hayatla içinde bulunduğumuz yaşam biçimi örtüşüyor mu? Hayatımızda çelişkiler zinciri olmamalı. Çelişki iç dünyamızda çatışmayı doğurur. Bu kişiliğimizi, benliğimizi zedeler. Kimse bir kişilik çatışması, bunalımı yaşamak istemez değil mi? Müslümanlık, erozyona uğramadan dik duran ağaçlara ihtiyacımız var. Giderek çözülüp, kuraklaşmaya başladık. Benliğimiz artık birbirine kenetlenmiyor, bilakis ufalanıyor. Başında kavak yelleri esen ağaçlara değil, yerinde kök salmış sağlam duruşlu ağaçlara gereksinim var. “Bu durumda başka bir yetenek gerekiyor. Bu uygarlığın sahip olmadığı bir yetenek... Bu yetenek maddi gelişmeye cevap verdiği gibi, fıtrî ihtiyaçlara da cevap veren bir anlayışın rehberliğinde insanlığa maddi dehanın ürünlerini koruma imkanını sağlayan “akide” ve “yöntem”den başka bir şey değildir. İşte bu “akide ve yöntem”, bir insan topluluğunda, yani müslüman bir cemaatte pratize edilmelidir.(1)” Akide ve yöntem hayatımızda güçlü bir hazinedir. Bunlara sahip olan dünya ve ahiretini kurtarmıştır. Güçlü bir imana sahip olduktan sonra yapılması gereken bu inancın nasıl gün yüzüne çıkacağını iyi hesap edip, usulde ve metot da Kur’an ve Sünnet’i takip etmek gerekir. Bizler birilerinin gözlerini kamaştırmak, onları etkilemek istedik. Onlar bizlere hayran kalmalıydı. Hiç de düşündükleri gibi “dinci, şeriatçı ve yobaz!” olmadığımızı göstermeliydik. Bizler temiz ahlâklı, iyi yürekli, uzlaşmacıydık. Bizler üstümüzden o aşağılık kompleksini atıp, modern olma yolunu seçtik! Zira biz sandıkları gibi örümcek kafalı, mürteci, gerici değildik. Hayatımızda bir yol seçmiştik. Bu yolun yokuşsuz, dikensiz ve düz olmasını istedik. Oysa bu pembe bir rüyaydı. Kendi çıkarımızdan vazgeçmeyi, özveriyi, fedakârlığı göze alamadık. Amaca ulaşana kadar arada kalanları mubah gördük. Öyle ya bizi bu hallere düşürenler bizim de günahımızı da çekerdi. Ayetler hatırlatılıp “sen Allah’ın emrine karşı geliyorsun” dendiğinde de oturduğumuz makamda amelimize bir kılıf bulmakta gecikmedik. Bizden hoşnut olmaları için başta onlara benzemeliydik. Samimiyetlik artınca iki onlardan bir bizden olur giderdi. Ama gidenler gelenlerden çoksa, kayıplar artıyorsa, yolunu şaşıranlar yığılıyorsa gemimiz gittikçe yönünü şaşırmaktadır. Allahu Teala bizi bu konuda uyarıyor: “Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden hoşnut olacak değillerdir. De ki: “Kuşkusuz doğru yol, Allah’ın (gösterdiği) dosdoğru yoldur.” Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (arzu ve tutku) larına uyacak olursan, senin için Allah’tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı.(2)” “Kurtlarla sofraya oturan, kendisinin konuk mu yoksa yemek mi sayıldığını bilemez.(3)” Misyonerlik faaliyetleri Türkiye’de bir çığ gibi büyürken; kültürümüzde, değer yargılarımızda da asimileşme, yozlaşma hızla ilerlemekte... Etrafımızı dikenli çalılar sarmış. Bu çalılardan kurtulmaya çalışanların canlarının acıması çok doğal. Dikenleri aşmayı göze alanlar yaralanmalara da katlanacaklardır. Her geçen gün kurtuluş yolları biraz daha kararıyor... Yardım eli uzatanlara da güvenilmiyor. Kimin eli kimin cebinde o da bilinmiyor. Birlikte yürüdüğün dostların yarı yolda seni bırakıyor. Vefasızlıklar, sadakatsizler artıyor... Dostlar, destekçiler parmakla sayılırcasına azalıyor. Bizimle kalanlar ise bu yola dayanmaya çalışıyor. Ve bizi acaba ne zaman bırakıp gidecek diye ince ince düşündürüyor. Allah’tan sabır ve namazla yardım dileyelim. Safları sıklaştırıp, birbirimize kenetlenelim. Ümit ediyorum ki, yolların ayrıldığı noktada bir gün o yollar birleşir. Şafak karanlığın en koyu olduğu ana yakınmış. İnanıyorum o şafak bir gün bütün görkemiyle sökecek. Allah nurunu tamamlayacak inşallah. “Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır(4)” Dilek Dinçer (1) Seyyid Kutup, Yoldaki İşaretler, sf. 12-13 (2) Bakara 120 (3) Trevinian (4) Tasfiye dergisi, sayı 2 Ocak-Şubat 2005 | |
|
Etiketler |
değirmenleri, yel |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
'Misis değirmenleri' özgün yapısına kavuşacak | NarÇiçeği | Kültür ve Sanat | 0 | 14 Temmuz 2016 20:10 |
Değirmenleri ile ünlü şehir: Amsterdam... | Lcia | Dünya üzerindeki yerler ve tarihi mekanlar | 1 | 21 Kasım 2014 03:28 |
Rize Su Değirmenleri | Ecrin | Karadeniz Bölgesi | 0 | 03 Şubat 2012 23:53 |
Muğla yel değirmenleri | Ecrin | Ege Bölgesi | 0 | 17 Eylül 2011 11:27 |